17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 1999 ÇARŞAMBA HABERLER Başbakan Ecevit, 16 sayfalık programını TBMM'de okudu. Güvenoylaması pazar günü yapılacak Ecevit'ten 18 Nisan güvencesiÜlkeyi seçime götürmek: Sınırlı bir görev süresi olan 56. hükümetin başta gelen görevı, Türkiye"yi 18 Nisan"da yapılacak genel ve yerel yönetim seçimlerine güvenlik ve huzur içinde ulaştırmaktır. Hükümetimiz seçim ekonomisine yol açmayacaktır; devlet olanaklannın savurganca kullanılmasından özenle kaçınacaktır. Ekonomik program: Hükümetimizin çok önemli bir sorumluluğu da tutarlı. dengeli ve sağlıkh ekonomik ve mali politikalar uygulayarak ülke ekonomisinde olumsuzluklan önlemektir. Hükümetimiz, ekonomik bunahmın etkilerinden ülkemiz ekonomisinin en az düzeyde etkilenmesi konusunda gereken her çabayı gösterecektir. çetelerle mücadele sürecek: Hükümetimiz suç örgütlerine ve kara para aklamalanna yönelik olarak 55. hükümet döneminde başlatılmış olan mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir. Devletimizin kararlı ve tutarlı tutumu sonucunda. bölücü terör örgütünün başı hiçbir devletin kabul etmek istemediği bir sığıntı durumuna gelmiştir. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan BülentEcevit 56. hükümetin prog- ramınıdün TBMM'de okudu. Başbakan. asıl görevlerinin ülkeyi güven ve huzur içinde 18 Nisan seçımlenne götürmek olduğunu vurguladı ve partizanlık yap- mayacaklan konusunda güvenceler ver- di. Ecevit, •'Yasa veya hizmetgereği obna- dıkça. kamuda yeni atamalar yapmaya- cağû. Partizanlığa asla fırsat vermey ece- ğiz. Seçim ekonomisi uygulamayacağız" dedi. Ecevit, 55. hükümet döneminde suç örgütlerine ve kara para aklamalanna yö- nelik başlatılan mücadelenın kararlılık- la sürdürüleceğini. 1999 yılı bütçesınin yürürlüğe girmesınden sonra da ekono- mik program oluşturulacağmı bildirdı. Hükümet programı üzerinde göriişmeler 15 Ocak Cuma. güvenoylaması da 17 Ocak Pazar günü yapılacak. 56. hükümetin 16 sayfalık mavi ka- paklı programında, çok iddialı hedefler konmadı. TBMM'yi çalıştırmanın olanak- lı görünmediğınden hareket eden Ece- vit. hükümet programında bütçenin ya- nı sıra sadece bankalar, kamu görevlile- rine sendıka ve sosyal güvenlik reformu tasanlannın çıkarılması gereği üzerinde durdu. Ecevit, seçim ortamında hükü- metlerine koşulsuz destek vermekle, A\AP \e DYP'nın kendilerine güvenle- rini gösterdiklerine dikkat çekerek *Bu gfivene karşı, liyakatuı tüm gerekierini yerine getirmeyi borç bileceğiz'' dedi ve seçime gıderken partizanlık yapmaya- caklan konusunda güvenceler verdi. Hü- kümet programda yer alan temel hedef- ler ve bazı değerlendirmeler şöyle. Ulkeyi seçime götürmek Sınırlı bir görev süresi olan 56. hükü- metin başta gelen görevi. Türkiye'yi 18 Nisan'da yapılacak millervekili genel se- çimlerine ve yerel yönetim seçimlerine güvenlik ve huzur içinde ulaştırmaktır. Bu görevi yenne getinrken, hükümetimiz seçim ekonomisine yol açmayacaktır; devlet olanakJannın savurganca kullanıl- masından özenle kaçınacaktır. Hüküme- timiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve sosyal hukuk devleti niteliklerine ödün- süz bağlı kılacaktır; anlatım ve inanç öz- gürlüklerine saygılı davranacaktır; insan haklanyla bağdaşmayan uygulamalara meydan verilmemesi içın gereken özeni göstercektir. Hükümetimiz. sağlıkh de- mokrasmin gereği olan uzlaşma kültürü- nü geliştirmeye katkıda bulunmayı görev bilmektedir. Kamuda partizanlık yok Kamu yönetımindeki uygulamalan- mızın temelinı. ınsan gücünün ve para- sal kaynakJann etkin, verimlı ve tutum- CHP lideri Baykal, bağımsız bakanların büyük pazarlıklarla paylaşıldığını söyledi 'Yolsuduküzerindeanlaştdar'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Bay kal. grup toplantısında yaptığı konuşmada *A.\AR DYP ve DSP'nin aynı siyaset sepeti için- de oiduklannı' ve yolsuzlukları örtbas etmek için anlaştıklannı sö>ledı. Bağımsız bakanlıklann büvük pa- zarlıklar sonucu paylaşıldığını savunan Baykal. "Adalet Bakanlığı'nı. güveno- yu karşüığında bir aileye pazariık bede- li olarak ödemeye kinıin ne hakkı var? Onlann görevi taviz vermek: bizimki doğruya, hakka sahip olmak. Bu kiipe- leri kuiaklanna takıyor, kulakiannı çe- kjyorum" dedi. TBMM grup toplantılanna en az ya- nm saat geç gelen CHP lideri Baykal. dünkü toplantıya 50 dakıka gecıkınce bazı gazetecilenn tepkisıyle karşılaştı. Baykal. daha sonra yaptığı konuşma- da hükümet arayışlan sürecinin partıle- rin kendilerini tanımlama açısından öne- mine dikkat çekerken. gelinen noktada ANAP, DYP^ve.DSP'mn beraberliği- nin ortaya çıktığını ve kendilerini sağ- da veya solda tanımlamak gibi sıkıntı- Iardan anndırdıklarını söyledi 'Birbirleriııden farkı yok' Üç partinın ne siyasi doğrultu ne de siyasi ahlak açısından bırbirlennden farkı olmadığını savunan Deniz Bay- kal. "Ecevit,birdemecindeadaletrefbr- mu önünde sessiz bir engelin bulundu- ğunu söyiüyor. Bu sözler bir geçiştirme çabasL CHPdışuıda partiler tarafından verilen somşturma önerjjelerinden kar- şılıklı olarak inualar çekildi. Bu konu- da bir sessizlik yok. Kimlerin imzalan- nı çektiği beilî. partikri belli" dedi. Baykal, Kunköy Havaalanı ıhalesıy- le ilgili olarak A.NAP iıderi Mesut Yü- maz hakkında Yüce Dıvan'a sevk ka- ran alınmasına karşın. vaklaşık bir ay- dır raporun yazılarak TBMM Başkan- lığı'na sunulmadığını anımsattı. Ko- misyon başkanının, DSP Mılletvekılı NecatiAIbay olduğunu vurgulay an Bay- kal. "Ecevit bu durumu kendi milletve- Idline sorsun. A\AR DVP ve DSP. yol- suzJukian örtbas etmek için anlaşmış- lardır. Bunun sonucu olarak da hiikii- meti kurmakta anlaşnuşlardır" dedı. Baykal. ANAP. DYP ve DSP'nm Mec- lis soruştuıma önergelerini. - bir siyasi darbe. siyasi suç ortaklığı' ıle önledık- lerini söyledi. Bav kal. üç bağımsız bakanla ilgili atamayı da eleştirirken Adalet Bakan- lığı'na Çiller ailesinin danışmanının CHPVe katıbmlar Bav KHI ın Konuşmasının ardından partiye katılımlar oldu. SHP'de genel başkan yardımcılığı yapan ve Devlet Bakanı olarak da bu partiden kabineye giren, ancak seçimJer öncesinde DYP'yegeçen Önay Alpago. dünkü grupta eski partisine döndü. Emekli Korgeneral \lu/affer Şe- ner. Emekli Albay Ahmet Türk. Yüksek Ziraat Mühendisİeri Odası Başkanı Mahir Gürbüz, eski Hacı Bektaş Vak- fi İkinci Başkanı Sabri Çiftçi ile Zonguldak VafiliğTnden istifa eden Sami Seckin de CHP'li oldu. Bay kaL, bu kişiler- den bazılaruun seçimlerde adaylan olacağını bildirdL (Fotoğraf: HASAN AYDIN) atandığı haberlerine dikkat çekti. Baykal. "Adalet Bakanlığfnı.güveno- yu karşıhğında bir aileye pa/arlık bede- li olarak ödemeye kinıin ne hakkı var? Bu atamalar. özellikle bundan sonra yüksek yargı organlan üyelerinin belir- lenmesi açısından anlamlı. Bu oluşum- lan dikkatte izleyecegiz"" dedi. 'Gerçekler ortaya çıktT Son yaşananlann kendilerini büyük bıryükten kurtardığını vurgulayan Bay- kal. "Biz kurtulduk. gerçekler ortaya çıkb. Keşke bu süreç biraz daha uzasa da hep biıükte gerçekieri daha iyi gör- sek" dıye konuştu. CHP grup toplantısının basına kapa- lı bölümünde, hükümete güvenoyu ve- rilmemesi eğılimi ortaya konuldu. tstan- bul Millervekili Ercan Karakaş'ın "Da- ha hükümet programı bile okunma- dı. Önce dinlememiz lazım" ıtırazı üzerine, Baykal'ın "Bu hükümetin ku- ruluş bıçimine zaten karşıyız. Bağım- sız bakanlann nasıl atandığı da ortaya çıktı" dediği öğrenıldi. Edınılen bılgiye göre Karakaş. "İti- razlanmızı da içeren argumanJanmızı oiuşturup göriişlerimizi ondan sonra açıklayalım. Ama peşin karşı çıkmaya- lım, kendinıizi negatif siyasete mahkûm etmeyeUm"* dedı. Baykal'ın bunun üze- nne "Bizim bu hükümet konusunda te- reddütümüzyok. Anıa şekil bakımından tereddütler varsa bekier, sonra ytniden toplanınz" dediği aktarıldı Hükümet programının görüşülme- smden sonra yapılan oylamada. 34 mıl- letvekıli 56. hükümete güvenoyu veril- memesi yönünde oy kullanırken 1 oy boş çıktı, 4 milletvekili de parti yönetımı- nin isteğine karşı oy kullandı. Adalet Bakanı Selçuk Öztek, hiçbir partinin eşiğinden geçmediğini söyledi ' Çiller'e yakın olduğum doğru değil' ANKAR.4 (Cumhuriyet Bürosu) - Yeni Adalet Bakanı Selçuk Öztek. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ile eşi Özer Uçuran Çiller'e yakın olduğuna ılişkın haberlere tepki gösterdi. Öztek. "Ga- AdaJet Bakanlığj' na getirikm Selçuk Öz- tek bağunsızüğuıı kanıüaınaya çaüşıyor. zetelerde benim ÇUlerler'eyakın oldu- ğum yolunda haberleri okuyunca vü- cut dengem bozuldu. Ben ne Tansu"yu ne de Özer Çiller'i tanuim" dedi. 'Ecevit'i TV'den tanıyorum' Marmara Üniv ersitesi Hukuk Fakül- tesi Medeni L'sul ve İcra Hukuku Ana- bilım Dalı öğretım üyehğinden aynlan Selçuk Öztek. dün bır grup gazeteciy- le makamında yaptığı sohbet toplantı- sında. Başbakan Bülent Ecevit'i de te- levızyondan tanıdığını belirterek "tti- raf edeyim ki Saym Ecevit beni telefon- la arayinca heyecanlandım.Çünkü şim- diye kadar hiçbir parti lideriyle tele- fonla konuşmamıştım" dedi. Öztek. Çiller ve Ecevit gibi Mesut Yıimaz'la daherhangi birtanışıklığı bulunmadı- ğını vurguladı. Basında kendisiyle il- gili haberlerden üzüntü duyduğunu be- lirten Öztek şunlan söyledi: "Ben siyasal bakımdan sahipsizbn. Şimdiye kadar hiçbir siyasi partinin eşiğinden bile adunımı atmadun. Hiç- bir siyasi liderle ne organik ne de ma- nevi bir bağım v ardır. Çünkü buna be- nim hiç zamanım olnıadı, bütün zama- nım üniversitedc geçti. Aynı zamanda çok da sıkılgan bir insanımdır. Gazete- ci arkadaşlann bana yardımcı olacağı- na inanıyonım. Ben buraya 3 aylığına gelmiş bir bakanım. Benim bu kısa sü- re içinde yapmam gereken iş, seçimler- le ilgili olarak \dalct Bakanhğı'na dü- şen görev leri eksiksiz yerine geririp son- ra gelecek bakana görevimi yüz akıyia teslim edip gitmektir." Öztek, bir soru üzerine, eski Adalet Bakanlığı Müsteşan ve Çiller döne- minde bir süre Başbakanlık Müsteşar- lığı yapan Arif Yüksel'i Kadıköy hâ- kimliğinden beri tanıdığını, ancak ba- kan olması için Yüksel'in kendisiyle ilgili kulis yaptığını sanmadığını söy- ledi. Öztek, seçimlerden sonra yeni- den üniversitedekı görev ine döneceği- nin altını çizdı. Ölüm cezası Öztek. bakanlığını ilgilendiren soru- lan yanıtlarken. ölüm cezasının kaldı- nlmasından yana olduğunu bildirdi. Ölüm cezasının kaldınlması konusun- da Ecevit' in önceki hükürnet dönemin- de birgirişimi olduğunu anımsatan Öz- tek. ancak daha sonra bu önerinin ta- raftar bulmadığı için dondurulduğunu vurguladı. İdamın çok duyarlı bır ko- nu olduğuna dikkat çeken Öztek. "tdam cezası kaldmlsın mı kaldınlmasın mı bi- lemiyorum. Bu konu çoktartışmay ıge- rektirir. Bu konuda şu anda net bir gö- rüşe de sahip değUim. Fakat bir bilim adamı olarak idam cezasının kalkma- sı eğiliminde otduğumu söyleyebilirim'" dedi. Öztek. cezaevleri konusunda büyük sorunlann yaşandığını bildiğini belir- terek bakanlığın tüm genel müdürlerin- den bnfıng alacağını söyledi. Adliye binalannın yetersizliği, eskiliği ve da- ğmıklığından şikâyet eden Öztek, sa- dece İstanbul'un Kadıköy ilçesinde 4 tane adliye binasının olduğunu anım- sattı ve bunlan bir araya getirmek için çalışma başlatacağını anlattı. Hukuk fakültelenndekı eğitimın 5 yıla çıka- nlması içın çalışma başlatacağını da açıklayan Öztek. özellikle taşra üni- versitelerındekı hukuk fakültelerinin durumunu anlatırken Istanbul, Anka- ra ve Izmir'de bulunan hukuk fakülte- lerinin çok şanslı olduğunu vurguladı. lu kulllanılması oluşturacaktır. Bu konu- daki kararlılığımızın ilkörneği Bakanlar Kurulu'nun 38 yerine 25 üyelikle sınır- landınlmış olmasıdır. Tüm kamu hizmet- lerinde yansızhk, sürat, verimlilik ve doğ- ruluk ılİcelerine bağlı kılınacaktır. Yasa ve- ya hizmet gereği olmadıkça, kamu yöne- timinde yeni atamalar yapılmayacaktır, partizanlığa aslafirsatverilmeyecektir. Zo- runlu olabilecek atamalarda da şimdiye kadar özenle gözettiğimiz gibi, liyakat ke- sin ölçüt olacaktır. Çetelerle mücadele sürecek Hükümetimiz suç örgütlerine ve kara para aklamalanna yönelik olarak 55. hü- kümet döneminde başlatılmış olan mü- cadeleyi kararlılıkla sürdürecektir. Dev- letimizin kararlı ve tutarlı tutumu sonu- cunda, bölücü terör örgütünün başı hiç- bir devletin kabul etmek istemediği bir sı- ğıntı durumuna gelmiştir. Bu azılı cani- nin adalete hesabını verebilmesi için her türlü yasal veya siyasal yola başvurula- caktır. Başı kopanlan terör örgütü şimdi- den parcalanma sürecine girmiştir. Güney- doğu ve Doğu bölgelerimizin ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak için başlattığımız tüm programlar ve teşvik- ler 56. hükümet döneminde de kararlılık- la sürdürülecektir. Dışpolitika Türkiye, bölgesinde ve dünyada banş ve istikrann önde gelen güvencesidir. Bölgesinde ve lslam âleminde demokra- sinin, laikliğin. çağdaşlaşmanın ve ka- dın-erkek eşitliğinin öncüsüdür. Hükü- metimiz, dış ilişkilerinde Türkiye Cum- huriyeti'nin bu temel niteliklerini gere- ğince değerlendirecekrir. Bölgesel daya- nışmaya ve işbirliğine öncülüğümüz ve katkılanmız 56. hükümet döneminde de sürecektir. Türkiye, Avrupa'daki bütün- leşme sürecinde hakkı olan yeri, ulusal haklanndan hiçbir ödün vermeksizin er- geç alacaktır. ABD'yle ilişkilerimizin karşılıklı çıkar. dostluk ve ittifak bağla- nmıza uygun olarak güçlendirilmesine hükümetimiz döneminde de'önem veri- lecektir. Rusya Federasyonu ile de dış ilişkile- rimzin geliştirilmesine devam edilecek- tir. Rusya'nm son aylarda sürüklendiği ekonomik krizden kurtulmasına elimiz- den gelen katkıyı yapmakla kendi çıka- nmızı da gözetmiş olacağımıza inanıyo- ruz. Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin Rus füzeleri siparişinı iptal etmek zorun- da kalmış olması, Türkiye ile KKTC ara- sındaki çok yönlü ilişkileri ve dayanışma- yı derinleştirme sürecinin başanlı bir so- nucudur. Bu süreç hükümetimiz döne- minde de hızlandınlacaktır. Kıbns'da iki ayn devlet varlığı yadsınamaz bir ger- çektir. Bu, gerçek ergeç kabul edilecek- tir. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denk- taş'ın vurguladığı "konfederasy^n"öne- risi bu bakımdan çok yerindedir ve hü- kümetimizce desteklenmektedir. Irak'ın toprak bütünlüğü ve ulusal birliği Türki- ye için yaşamsal önem taşımaktadır. Hü- kümetimiz, Irak yönetıminin bunu ko- laylaştıncı bır tutum izlemesini, ABD'nin de banşçı yaptınmlara ağırlık vermesini gerekli görmektedir. Eğitim, sağhk Sekiz yıllık kesintısiz ve zorunlu il- köğretim uygulamalan alanında bir bu- çuk yılda büyük mesafe ahnmıştır. Bu süre içinde, yalnız ilköğretimde de- ğil, eğitimle ilgili birikmiş birçok soru- nun çözümü yolunda da çok önemli ge- lişmeler sağlanmıştır. Hükümetimiz bu ge- lişmeleri kesin kararlılıkla sürdürecektir. Sağhk hizmetlerinin yurdumuzda den- geli dağılımına, verimliliğini arttırmaya ve bu hizmetlerden dar gelirli yurttaşla- nmızın adaletli biçimde yararlanabilme- lerine gereken özen gösterilecektir. Memura sendika , Kayıt dışı işçiliğe karşı, haksız işçi çı- karmalanna karşı ve işçileri sendikasız- laştırma baskılanna karşı etkili önlemler alınacaktır. Bu bağlamda iş güvencesiy- le ilgili birtasan TBMM'ye sunulacakdu- rumdadır. Kamu görevlilerinin sendikal haklanyla ilgili yasa tasansının da bir an önce TBMM 'de kabulü yararlı olacaktır. Ekonomik program Hükümetimizin ülkeyi en sağlıkh ko- şullarda seçime götürme yanında çok önemli bir sorumluluğu daha vardır. O da tutarlı, dengeli ve sağlıklı ekonomik ve mali politikalar uygulayarak ülke ekono- misinde olumsuzluklan önlemektir. Hükümetimiz, özellikle dünyadaki eko- nomik bunahmın etkilerinden ülkemiz ekonomisinin en az düzeyde etkilenme- si konusunda gereken her çabayı göste- recek ve yabancı ülkelerdeki talep yeter- sizliği nedeniyle ortaya çıkan üretim so- runlannın aşılmasına çalışacaktır. Çok ivedi olarak alınması gereken ba- zı önlemler vardır. 55. hükümet, düşürül- dükten sonra bile bu yönde yararlı adım- laratmıştır. Şimdi alınması gereken ön- lemlerin başında ise. 1999 bütçesınin bir an önce yürürlüğe girmesi gelmektedir. Hükümetimiz, 1999 yılı bütçesiyle uyum- lu bir ekonomik program oluşturacaktır. Bunu iç ve dış kamuoyuna açıklayacak ve programın tam bir mali disiplin için- de uygulanmasını sağlayacaktır. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU lOOOYılSonuSöylemi Bir 1000 yıl daha bitiyor. Çinliler, Müslüman- lar ve Budistler için pek bir anlam ifade etme- se de bu 1000 yıl, kendini "Bati", dünyanın ge- ri kalanını da (dünyanın aslında yuvarlak oldu- ğuna pek aldırmadan) "Doğu" olarak sapta- yan bir "medeniyetin" egemen ülkelerinin ba- sınında, bu kapanan dönemin değerlendirme- sini yapan yazılar giderek çogalıyor. Bu yazı- lann teması ise genel olarak şöyle: "Geçen binyılın başında dünyanın geri kalanından çok daha geri bir dunımda olan Batı, bin yılı ön- de ve insanlığın geleceğini temsil ederek bi- tiriyor." Bu tesprt yalnızca bu kadanyla kalsaydı, göz- leme ilişkin bir değerlendirmenin, iyimser bir abartılması olarak görülebilirdi belki. Ancak, bu tespit beraberinde Batı'nın nasıl Batı olduğu- nu açıklayan bir söylemle birlikte getiyor. En yay- gın kabul gören açıklama özetle şöyle: (Bir ör- nek için Wall Street Journal 11.12.98, sayf. 8): 19. yüzyılın başından bu yana, "Doğu" ile arasındaki farkı açmaya başlayan Batı, üstün- lüğünü Ingiltere'de başlayan sanayi devrimi- ne borçlu. Sanayi devriminin temelinde ise in- san ve doğa üzerine Batı'ya özgün görüşler var. Bu görüşterin belki de en önemli ifadesi Adam Smith'ın "Uluslann Zenginliği" çalışması. Böytece, özel bir düşünce tarzı, teknotojik dev- rim, serbest ticaret, "Kuzey Amerika'nın ba- kir topraklannı geliştirmek için harekete geçirilen mali sermaye" sanayi devrimini izleyen hızlıbüyümenın. Batı'nın, "Doğu'yu" ge- ride bırakmasının arkasındaki temel nedenler. Bu çözümleme şöyle de okunabiliyor: Batı kendi iç dinamikleriyle gelışti ve dünyanın geri kalanını "Doğu'yu" bakir Kuzey Ameri- ka'yı (ne, Kızılderililer mi dediniz) geliştirdi. Ba- tı, bunu yapabildi çünkü, Doğu'dan üstün ol- masını sağlayan, kendine özgün özelliklere sa- hipti (sahiptir). Bu egemenlik söylemini ilk yır- tanlardan biri olarak Edvvard Said'in Orienta- lism'\ni ve A. G. Frank'ın Batı merkezli para- digmayı sorgulayan literatürü çok aynntılı bir şekilde tarayan çalışmalannı bu noktada anım- samak gerekir sanırım. Frank, "Around the World in Eighty Years" makalesinde ve Re-Orient, kitabında, özetle, Batı'nın hem kendini hem de Doğu'yu ideolo- jik olarak kurguladığını, ne Batı'nın tanımlan- dığı gibi bir geçmişe ne de Doğu'nun sanıldı- ğı gibi farklı özelliklere sahip olmadığını son derecede aynntılı bir kaynakçayla destekle- yerek ileri sürer. Frank, Batı'nın kendi üstün- lüğünü anlatmaya yönelik emperyalist, para- digmasının dışına çıkıldığında bütünsel, kar- maşık ve birbirini karşılıklı etkileyen birdünya ekonomisi/ sistemiyle karşılaşacağımg^aö^ş- terir. Bir Osmanlı gölü oîan Akdenırcfen baş- layarak Kızıl Denız, Basra Körfezi, Hint Deni- zi, Bengal Körfezi, etrafında girift ticaret ağla- n vardır. Bu ticaret ağları bölgeleri birbirine, kı- yıyı içerideki alanlara bağlarlar. Bu iç alanlar- da, yerel, sıkı bölgesel ticaret ağları vardır. Özetle Adam Smith'ın, adeta Batı'ya özgün, ölçüt olarak aldığı iş bölümü ve bölgeler ara- sı bir ticaret söz konusudur. Batı, bu sistemin içinde Batı olmuştur, başkalarının sahip ol- madığı iç dinamiklere ve neredeyse ırk ve din temelli özelliklere sahip olduğu için değil. Batı, 18. yüzyıla kadar Doğu'dan daha geri olduğunu kendisi de kabul ediyordu. 16. yüz- yılın kimi Batı metinleri "Japonya ve Çin me- deniyetlerini insanlığın geleceği açısından en büyük umut" olarak görür; "Hindistan dünyanın en zengin imparatorluğudur"; "Çin son derecede etkileyicidir ve Avru- pa'nın ulaşmak istediği nihai hedeftir"; "Ib- ni Haldun, uluslann zenginliğinin nedenle- rini daha o zaman tartışır ve ticaret- işbö- lümüyle ilişkisini kurar". 18. yuzyılda, Peder Du Halde "Çin'in ulaşım sistemi ve ticaret ağı Avrupa'y'a kıyas bile kabul etmez" di- ye yazar. Batı'nın gelişmeye başladığı dönemde ise çoktan uluslararası ticaret ağlarıyla, politik iliş- kileıie birbirine bağlı, birbirini etkileyen bir kü- resel sistem oluşmuştur. Batı, bu sistemin et- kisinden kaçması mümkün olmayan, bir aşa- mada serüvenine başlar. Bu sistemin tekno- lojik ve bilimsel birikimini devralır, kullanırama, bunların kaynağını hemen her zaman unut- mayı seçer. Batı'nın kendi özgünlüğünü dayandırdığı, Hıristiyan- Musevi teolojik temel bile Batı'nın Doğu olarak saptadığı bir bölgenin ürünüdür. Batı'nın o kadar övündüğü özgün felsefesi; Çin, Hindu, Farisi ve Arap metinlerinin çeviril- mesi ve incelenmesiyle birlikte gelişir... Son 20 yıl içinde gerçekleştirilen çok sayı- da çalışma, Batı'nın kendini, "diğeri"nden öz- gün olarak farklı ve onlara karşıt bir medeni- yet olarak saptamasının temellerinin, Batı'yla diğerleri arasındaki farkları değil de benzerlik- leri incelemeye başladığımızda, hızla soluk- laştığını ve kaybolmaya başladığını gösteriyor (kapsamlı bir kaynakça ve Frank'ın son çalış- malarından biri için, bakınız: http://www.whc.neu.edu/whc/resrch&cur- ric/gunder. html) Sonuç olarak Frank'ın altını çizdiği gibi de- nebilirki Batı'nın gelişmesi, neözgündürnede iç dinamiklerinin, diğer bir deyişle üstünlüğü- nün bir ürünüdür. Batı, kapitalizmi keşfetmış- tirama, bundan sonraki gelişmesi dünyanın ge- ri kalanının geri bıraktınlması, talan edilmesi üze- rinde yükselmiştir. Bugün, dünya ekonomisini ve insanlığı, bir kez daha büyük bir ekonomik kriz ve yıkımın, gezegeni geri dönülmez bir şekilde kendi ken- dini yok etmenin eşiğine getiren işte bu "öz- gün " gelişmedir. "Yeni bir 1000yıl" söylemi de "küreselleşme" ideolojisi gibi kendini Batı ola- rak tanımlayan kapitalist emperyalist güçlerin hegemonyasını, bu yıkım içinde savunmanın ve haklı çıkarmanın bir aracı olmaktan öteye, fazla birtarihsel anlam taşımıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle