25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18EYLÜL1998CUMA HABERLER Abdullah Giil eşiyle bir- likte eylem başlattı. Danıştay Gül'ün istemini reddetti ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-Danıştay 8. Dairesi. FP Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün. OSYM'nin başı açrit fotoğrafla öniversitelere kayıt yaptırabileceğine ılişkin tebliğinin ıptaü ıstemiyle aÇtiğı davada. yürütmenın döMurulması istemini reddeni. Danıştay 8. DJttresı. Hayrünnisa Ööt'ün. ÖSYM'ninkesin kayda ilışkın açıklamalannın yer aldığı »Mîğde, kayıt sırasında istenen belgeler arasında Sayılan "fotoğraflar son 6 a)' içinde çekilmiş. önden başı ve boynu açık şekilde oİmaudır" şeklindekı âijzenlemenin iptalı i$&niyle davada ilk aşamayı sonuçlandırdı. Daire. esasa ilişkin Icarbnnı daha sonra verecek. İHD'nin şenliği yasalara uygun ,.. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) «• Danrçta* > "İdare'nin. Lansi/ yapılmak istenen bir toplantı veya yürüyüş hakkuıda, suçun işleneceğine > önelik olarak önceden ciddi \e inandıncı kanırlar bulunmadan. \arsayıma dayanarak o faali>et hakkında yasak kmamayacağı*' volunda hüküm veren yerel mahkeme karannı hukuka uygun buldu. Danıştay 10 Dairesi. Malatya Valiüği'nin. Malatya tdare Mahkemesi'nin bir karanna ilişkin temyiz başvurusunu sonuçlandırdı. Malatya Valiliği. IHD Malatya Şubesi'nce düzenlenen ve çeşıtli halk ozanlan ile sanatçılarının da katılacağı şenliğe izin vermedi. İHD şubesinin başvurusu üzerine, Malatya Idare Mahkemesı. \alıliğın bu işlemini hukuka avkın bularak oybirliği ile iptal etti. Bunun üzerine Malatya Valiliği. mahkemenin karannı temyiz için Danıştaya başvurdu. Danıştay 10. Dairesi. oybirliği ile şenliğe yasak konulamavacağı karan aldı. t) DTP, Refaiddin Şahin krizinde üçüncü ve son kozunu oynamaya hazırlanıyor ŞahinflıraçedilecekANKARA (C umhuriyet Biiro- su)-DTP. azil \e ıstifa yollannı iş- letemediği Emlak Bankası ve Toplu Konut İdaresı'nden Sorum- lu De\ let Bakanı Refaiddin Şahin ıçın son olarak "ihraç" mekanız- nıasını çalıştıracak. Cumhurbaş- kanı Sülevman Demirerin. azlet- mey e yanaşmadığı Şahin'ın duru- munu parti grubunda yeniden de- ğerlendirme karan alan DTP yö- netinıinın. disıplin sürecini baş- latma karannı bu»ün açıklayaca- ğı bildirıldi. DTP~Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk. Şahin'in durumunun grupta veniden değer- lendirileceğini ve bugün birbasın toplantısı ile kamuoyuna açıkla- nacağını bildirdi. DTP'de. kongre sürecinde başlayan Deviet Baka- nı Refaiddin Şahin'le ılgilı kriz doruk noktasına ulaştı. Grup içi gensorudan sonra Şahin'in görev- den alınmasıvla ilgıli topu sürek- li parti dışı mekanizmalara atan DTP. sonuç alamay ınca. son eare olarak parti dısiplin kurullarını harekete geeirme karan aldı. Şa- hin'in istifaya yanaşmaması üze- rine Başbakan Mesut Yılmaz'a "azledilmesi" içın mektup vazan DTP Genel Başkanı Cındoruk, bu konuda da başarıh olama\ınca. parti disıplin kurullannı harekete geçirme karan aldı. Cindoruk, ga- zetecilerin konuya ilişkin sorula- nnaaynntılı yanıt vermezken. ko- nunun parti grubunda yenıden gö- rüşüleceğinı söylemekle vetindı. Bugün bir basın toplantısı düzen- lenerek bu konuda acıklama y apı- lacağını bıldıren Cindoruk. soru- nun nasıl çözüleceğine ılışkın bir soru üzerine ise "Bakacağu, De- mirerin dediği gibL siyasetteçare- ler tükenmez" karşılığını verdi. Cindoruk. "Disipline mi verile- cek'' sorusu üzenne gülümsemek- leyetindi. Edinilen bılgıye göre Cumhur- başkanı Sülevman Demirel'in azil ışlemine karşı çıkması üzerine DTP yeni aravışlara >öneldı. Cumhurbaşkanı Demirel'in. Şa- hin'in azlini isteyen Başbakan Yılmaz'a "Ortada azli gerektire- cek ne var ki" diverek olunısuz yanıt verdiği öğrenildi. Refaıddin Şahm ile ılgilı izlene- cek yöntemi bugün bir basın top- lantısıvla açıklaması beklenen DTP Grup Başkanı Mahmut Y'd- baş. disıplin mekanızmasının işle- tileceği ışaretini verdı. Konuya ilişkin Cumhurivetin sorularını yanıtlayan \ ılba^, "Artık bardak doluyor" dedı. Yılbaş. neden baş- langıçta disiplın mekanizmasının işletılmediğıne ilişkin bir soru üzerine de şunları söyledi: "Sınırda olan herhangi bir ko- nuda insanın temkinli olması gere- kir. Ama artık bardak doluyor. O dediğiniz işlenı bugün yann başla- yacaktır. Biz içinde bulunduğu- muz koşullan dikkate aiarak tem- kinH hareketediyoruz. Hukukyol- lannı bitirmeden fevri davranış- lardan kaçınıyoruz. Şimdiye ka- dar attığımız adımlar ahenklidir. Deviet büyüklerimizden de bu ne- denle olumlu sinyaller aüyoruz." Şiyasi Partiler Yasası gereğı, bakanın başbakan ve cumhurbaş- kanı kanahvla azledılebileceğini belırten "Vilbaş. "Bu olayda Mec- lis grubu mahkeme gibidir, karar verir. Ancak infazı gerçekleştir- mek, başbakan ve cumhurbaşka- nınaaittir> "dedı. Panı yönetımi. Şahin'in istifa- sma resmi gerekçe olarak. geçen temmuz ayında memur maaşlan ile ilgili Bakanlar Kurulu'ndakı tutumunu gösteriyor. Refaiddin Sahin 'Görevimi yapma suçu işledim' ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Deviet Bakanı Refaiddin Şahin. sorumlu bulunduğu Emlak Bankası nın 1.5 aydır DTP Genel Merkezi taraftndan vönetildigini söyledi. Göre\inin başında olduğunu vurgulayan \e istifa etmesıni istevenlenn "gerekçe" göstermesi gerektiğini belirten Şahin. "Suçum. görevimiyapmak. partililer aracılıgıyla gelen istekleri geri çe\irmek" dedi. Şahin. kendısiyle ilgili son gelişmeler konusunda Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. Şahin'e yönelttiğımiz sorular ve yanıtlan şöyle: - Siz. Emlak Bankası \e Toplu Konut'tan sorumlu De\let Bakanı'sınız. Partinizle aranızın açılmasının nedeni bu kurumlar mı? - Başından berı ihtilaf bu zaten. Ihale ve talep edilen kadrolar. Ama böyle demiyorlar. Parti kararlanna uymadığımı söylüyorlar. Hangi karara uymamışım açıklasınlar. Şimdi bundan da vazgeçtıler. arkadaşlarla uyumsuzsun. divorlar. Ben 182 üyelı DYP'de Tanm Bakanlığı vaptım. uyumluydum da. şimdi mi uyumsuz ' v ' - oldınn. Aslında u>unisuzluk şu. arkadaşlann •> ısteklerini verine getirmıyorum. Onlarda ^Hiîiü ofcıa\ an şe\ ler. Bunl»«cıklamadan, beni surekli istifa ettiriyorlar. Bir bakanlığın gururuyla bu kadar oy nanmaz. - Nedir sizden istedikteri? - Sövledim. kadro ve ihaleler... - Emlak Bankası'nın durumuv la ilgili Başbakanuk Denetleme kurulu bir rapor hazııiadı. Orada bankanın lüks konut işine girip zarar ettiği açıklamyor. Bankanın iş >aptıgı büyük firnıaların adı veriliyor. Bu kesimlerin çıkaruıda bir zedelenme mi var? - Benim bir vaptıklanm var. bir de vapmadıklanm. Yaptıklarım. onlann kaynağını kesmışim. Emlak Bankası artık ınşaat vapmayacak demişim. En büyük zarar buradan. Zararı önlemişim. Bu suçsa. cezamı çekmeye razıy ım. Partinin grup toplantısında da söv ledim. "Suçum neyse şimdi söyleyin. Yann senaryo kuracaksanız. onun hesaplaşmasını her /eminde yaparun'* dedim. Neyin ne olduğunu halk şimdi görsün. - Emlak Bankası'nın hesaplan 1991 'den beri onaylanmıyor. Sizin döneminizde durum ne oldû? - Benimle uğraşanlann bu hesabı da var. 1993- % ibra edilmedi. Bu sürede DYP'den Hamdi İçpınarlar ve REFAHYOL dönemınde RP'li Ahmet l\anık KJT Komısvonu Başkanı ydı. Göktepe davasında mahkeme, polis Metin Polat'ı suçlu buldu Bir tııtııklamadahaVIERİH AK AFYON - Gazeteci Metin Gökte- pe'yi gözaltında döverek öldürdük- leri iddiasıyla tutuklu yargılanan 5 polisin tahliye istemi reddedilirken tutuksuz yargılanan bir polis hak- kında sjıyabi tutuklama karan veril- di. Yargıtay'ın bozma kararının ar- dından yeniden görülmeye başlanan Göktepe davasının ikinci oturumu dün Afyon Ağır Ceza Mahkeme- si'ndegerçekleştirildi. Istanbul, An- kara ve Izmir'den davayı izlemek için gelenler ilk kez geniş güvenlik önlemlerinin alındığı duruşma salo- nuna alındılar. Metin Göktepe'nin annesi Fadi- me Göktepe'nin yanı sıra İbrahim, İhsan. Paşa ve Gülsüm Göktepe de duruşmadahazırbulundu. Şanıkya- Öldürülen gazeteci Metin Göktepe'nin annesi diinkti duruşmaya katıldı. kınlannın da katıldığı duruşmayı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Baş- kanı NaüGürelide izledi. Duruşma- ya tutuklu sanıklar Şuayip Mutluyer, Saffet Hızarcı, Fedai Korkmaz. Me- tin Kuşat, Seydi Battal Köse katılır- ken. daha önce beraat ederek görev - lerinin başına dönen Murat Polat. Burhan Koc. İlhan Sarıoğlu. Selçuk Bay raktaroglu. Tuncay L'zun v e Fik- ret Kayacan katılmadı. Oturuma başlamadan önce gazeteci- lerin. mahkeme hevetinin fotoğrafını çekmesine kı- zan heyet başkanı Mustafa Binşık. "Bu da\ava göster- diğiniz ilgiyi yargının so- runlanna da gösterseniz hiçbir sorunumuz kalmaz" dedi. Yargıtay'ın dinlemesi gerektiğini bildirdiği polis memuru Yalçın Aydeniz, mahkemede okunan ifade- sinde böyle bir olayı gör- mediğini vurgulamasına karşın "Spor salonuna gi- renlerin çoğu zaten darbe- ü şekilde geliyorlardı" de- "rrîesi dTkkat çekti. Daha sonra müdahil ta- rafın tanık olarak dinlen- mesini istediği İlhan Uçar heyet önüne çıktı. Uçar. mahkemeye ifade verme- mesi yolunda tehdit edildi- ğini belirterek ".Neden da- ha önee gelmedim? Çünkü tehdit edildim. E\im basıl- dı. Çelik yelekli polisler evi- me geldL Bu yüzden ifade vermedim"dedi. Sanıklar- dan Seydı Battal Köse. kendisi hakkında kararın savunması alınmadan ve- rildiğini belirterek "Bu mahkeme yargılamadan hakkımda kararverdi" de- di vesalıverilmesini istedi. Binşık, daha sonra mah- keme hevetinin ara karan- nı açıkladı. Ara kararda Yargıtay bozma ilamında tutuklanması istenen Mu- rat Polat'ın gıyaben tutuk- lanmasına karar verdi. Bı- lecik'te askerlik görevini yapan Polat'ın tutuklana- rak Afyon'a getinlmesi is- tenirken tutuklu sanıklann tahliye istemi reddedildi. Bu arada Seydi Battal Köse'nın tutukluluk hali- nin sürmesine, hâkim Ümit Ozmen karşı oy verirken, duruşma da 15 Ekim'e er- telendi. UZ YAZIIORHAN BİRGİT Hem nüfusumuzda artış var: hem de okuma-yazma öğrenenlerin sayı- lannda. *>}tma gazete satışları, yıllardır mıh- ı %îfaığı yerde duruyor. 1 Bu durgunluğu. promosyon des- tekleriyle de gideremeyen medya dünyamızda, kimi gazete el değiştirir- ken; büyük ve iddıalı girişimlerle yeni gazete ve televizyonların da doğuş hazırlıkları yapılıyor. Bu hazırlıkların ilk haberlerıni. bir i- ki yıldır ülkenin çeşitli kentlerinde ye- ni baskı merkezlerinin kurulması ile öğreniyorduk. O tesislerin neredeyse modellerinin eskime aşamasına geli- neceği bir sırada. haber yoğunluğu kadro oluşturmaları üzerinde toplanır oldu. Benim gibi eski ve kıdemli bir meşlek üyesini bu açıdan ilgilendiren, olayın toplumsal boyutudur. Çoğu dövize endeksli ve bol sıfırlı transferdedikodularındananladığım. durgunluğu bilinen gazete sektörün- de açılmakta olan yeni alanlarda da çalışanları, acımasız rekabet koşulla- rı içerisinde ve taşeron ağırlıklı bir dü- zenin beklemekte olduğudur. Birkaç gün önce bir büyük gazete- mijtden, yeni yayımlanacak bir gaze- teyfe yazıişleri müdürü statüsünde ya- tay geçiş yapan değerli bir meslekta- şıma, kadrosunu kurmaamacı ileya- rım trilyonluk birödenek vaat edildiği söyleniyordu. Verilmekte olan trans- fer ücretleri, ödeneceği söylenilen ay- lıklar, hiç de o durgun gazete piyasa- sının kolaylıkla altından kalkabileceği türden rakamları içermiyordu. İyi de.. bütün bu personel ödeme- lerinin bordroların vergi ve sigorta ha- nelerine yansımalannda da aynı cö- mertlikle davranılacağı güvencesini kim veriyor? Çalışan Gazetecilerle Olan llişkiler'i düzenleyen 212 Sayılı Yasa'nın nasıl kevgire döndüğünü bilmeyenimiz yok. Yıllardan beri. fikir işçiliği kimliği- ni taşımalarına karşın onlarca gazete- ci. bu statülerini terk etmiş; kurumla- rında sendika. toplusözleşme gibi gü- vencelere sırt çevirerek, işverenle iki- li ilişkiler içine girmiştir. Televizyon kurumlarında, zaten ya- sa tembeli olan siyasi iktidarlar, çalı- şanların statülerini yıllardan beri dü- zenleyemedikleri içindirki, ekranlann önünde ve kurumların en üst tepesin- de olanların parasal açıdan yanlarına yaklaşılamazken. öte yandan omuz- larında kamera ile dolaşan çoğu ye- niyetme meslektaşlar, paparazzi sta- tüsünden bir merdiven yükseğe çıka- Medyatizm... mamaktadır. Yani sigortadan yoksundur. Yani getirdiği haber ya da film başına pa- ra alabilmektedir. Ve yani.. daha mal- zemeyi haber ve film olarak yayına sokabilmek için de, hayal dünyasının üretim gücünu son aşamasına kadar çalıştırmak zorunda olduğunu unut- mamaktadır. • • • "Bu ahval ve şerait içinde" günü- müzün gazetecisini. işçi kardeşleri- mizin "sigortalı çalıştınlıp çalıştınlma- dığı, sendikalı olup olmadığı" öyle fazla ilgilendirmemektedir. Bu neden- le de, ülkemizde kayıt dışı istihdam çok büyük boyutlara ulaşmış bulun- maktadır. SSK'nin aktif sigortalı sayı- sı 5 milyona yakın ise de bunların ya- nında 2.5 - 4.5 milyon arasında ol- dukları söylenilen sigortasız ışçının çalıştığı Çalışma Bakanlığı'nın resmı belgelerinde yer almaktadır. Ülkemi- zin en kalabalık kenti olan Istanbul'da aktif çalışanların SSK kayıtlanna gö- re sayıları ise 1.5 milyon dolayında görünüyor! Yani, asıl aktif çalışan, ama kayıt dı- şı olanların sayıları bilinmiyor. Onlar buzdağının alt bölümünde gizlenmiş olmalılar. Aynı Çalışma Bakanlığı bu pazar günü. istanbul'da Merter alanında "Sigortalı çalış, sigortalı çalıştır" kampanyasına start vererek bu çar- pıklığın üzerine yürümek istiyor. Merter. çalışma dünyamızın tekstil ağırlıklı sektörüne ev sahipliği yapan, bunun dışında Devrimci işçi Sendi- kaları Konfederasyonu'nun yani DİSK'in de genel merkezinin bulun- duğu bir istanbul semti. Ama pazar günkü kampanyaya. sa- dece DISK değil. Türk-iş, Hak-lş, da- hası kayıt dışı ekonomınin haksız re- kabet koşullarından asıl şikâyetçi ol- ması gereken Türkiye işverenler Sen- dikaları Konfederasyonu da katılacak. ''Sigortalı çalış - sigortalı çalıştır" eylemının düğmesıne basılacak bu mıtıngde Başbakan Yardımcısı Bü- lent Ecevit ile Çaiışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı Naim Çağan da konu- şacaklar. Bakalım. böyle bir toplantı gerçek- ten çalışanların birlikteliğini göstere- cek boyutta olacak ve kara paranın, kayıt dışı ekonominin üzerine yürü- mek isteyen siyasi iktidara destek ve- recek gücü alanlara taşıyabilecek mi? Diyebilirsiniz ki "Bir miting ile hatta birkaç miting ile sigortasız işçileri si- gortalı çalıştırarak, hem onlann sos- yal güvenlik şemsiyelerinin altında toplanmasını sağlamak hem devlete prim temin etmek mümkün olsaydı, olayın çözümü de kolaylaşırdı." Böyle bir düşünceyi taşımakta hak- sız sayılmayabilirsiniz. Ama benim aynı türden bir sorumu Çalışma Bakanı Çağan açık açık ya- nıtlıyor. Bakan, 21 Eylül Pazartesi günün- den itibaren bölgelere ayırdıkları İs- tanbul'da, her sabah çekilecek kura- ya göre belirlenecek yöreye bakanlık müfettişlerinin tarama gezisi yapa- caklarını ve işyerlerini denetleyecek- lerini söyledi. 2000 yılı öncesinde, Avrupa Birli- ği'nin kapısında bir Türkiye. Ve o Tür- kiye'de hâlâ sigortalı çalışmayı, sigor- talı çalıştırmayı teşvik etmek için ön- celıkle çalışanları harekete geçirme- ye çabalayan bence çok kutsal bir devlet-işçi-işveren ortaklığı... Bu eylemi kâğıt üzerinden alanlara taşımak Türk çalışanlarının ellerinde. Tıpkı anayasalardaki sosyal hukuk devleti kavramını da kitap sayfaların- dan ülke sathına yaymak gibi.. Bu nedenle, 20 Eylül Pazar günü saat 11.00'de Merter'de buluşmaya... BffiBAKlMA SERVER TANILLI Mehmed Kemal'in Arkasmdan... 192O'de doğduğuna göre Cumhuriyet'in ilanında üç yaşında bir çocuktu demek. Ama ister çocuk, is- ter yeniyetme ya da yetişkin olsun. Kurtuluş Sava- şı'nı, arkasından da "Kuruluş"un, baştan aşağıya i- nanç, idealizm ve kararlılık dolu yıllarını görüp yaşa- mış olanlara gıpta i\e bakmışımdır. Çünkü çağdaş ta- rihimizin emsalsiz bir dönemine tanıklık etmişlendir. Cumhuriyefin değerlerine asıl inananlar da onlar oldular. Içlerinde "sol" düşünceye kafa ve gönüllerini yatı- ranlar. üstelık acı çekmişlerdır. Hele40'lı yıllar, düpe- düz işkence çektirmiştir solcu aydınına. Hapisler. sürgünler, dışlanmalar, işsiz kalışlar... Ne var ki, hiçbiri de Cumhuriyet'in değerlerinden dönmemiştir; acıyı bal eyleyip. Türkiye'yi daha ileri, daha özgür bir dünyaya taşıyacak bir kavgayı sür- dürmüşlerdir. Mehmed Kemal işte o "Acılı Kuşak"tand\. Aynı adı taşıyan en güzel kitaplarından birinde, o kuşak için bakınız neler diyor: "Bu kitapta, 1940-1950 arasında acı çeken, anla- şılamayan, fikir ve sanat uğruna hapislerdeyatan, yi- ten, eriyen birkuşağın çilesi var. O günün resmi gö- rüşüne göre damgalanmışlar, yasak bölgelere itil- mişler, sıkışan iktidarlara yem olmuşlardır. Fişlenmiş- ler, dosyalanmışlar, iktidarlann hersıkışmasında ezil- mişlerdir... Bu kuşak İkinci Dünya Savaşı'ndan son- ra gelen yeni ve ileri fikirlerin temsilcisidir. Savaşın insanlık dışı, faşizmin sadece Türkiye için değil, dün- ya için bir baş belası olduğunu söylemiştir. Kuşağı- mızın suçu, yeni fikirleri yıllar once söylemesidir. Bu yüzden hapisyatmış, yedeksubaydan çavuş çıkmış, işsiz kalmıştır. Kuşağım fikir namusu içinde, acı çe- kerek, inandıklarının bedelini ödemiştir. Çok kurban vermiştir. Kurban verilecek ki fikirler gelişip yer ede- cektir. Istırap bızim kuşağın alınyazısıdır..." Dikkat ettiniz mi cümleye? "Kurban verilecek ki fikirler gelişip yer edecektir" diyor yazanmız. Nebu? Özveriye daha dünden razı bir aydının yiğit tavn! O kuşaktan bir aydının öğrencilik ve askerlik yılla- rını Sürgün Alayı'nda (1974) romanlaştırır ki, İkinci Dünya Savaşı Türkiye'sinden gerçekçi bir kesrttir. Çağdaş Türkiye'nin akışını kuşaklara göre anla- tanlar, Mehmed Kemal'in bu kitaplarında pek ilginç gözlem ve değerlendirmelerte karşılaşacaklardır. Onun bir başka önemli gözlem ve değerlendirme- leri, yazılarını topladığı 12 Mart, Öfkeli Generaller ve İşkence (1974), Ara Rejım, Kara Rejim (1979), Celal Bayar Efsanesi ve Raftaki Demokrasi (1981) adlı kj- taplarındadır. Mehmed Kemal'in bütün bu eserlerini, işte bu göz- lem ve değerlendirmeleri içinde okumuş ve pek çok şey öğrenmişimdir çağdaş Türkiye'nin siyasal tarihi üstüne. Ama yazanmızın bir şair olduğu da unutulmasın! ister istemez, içinden çıktığı kuşağın toplumcu şi- ir hareketine o da katıldı. Yaşamın içinden çıkan bu şjir, yer yer etkiiere uğramış da olsa, onun kendine özgü sestni yansıtırlar. Son bir çözümlemede, "şiirin onurunu koruyanlardan biri" oldu Mehmed Kemal. Yaşadığı yılfann şiir ve şair ortamı için gözlemleri ise, apayrı bir önem taşır. Bu bakımdan, Şaiher Dö- vüşür adlı kitabı (1982). her zaman lezzetle okuna- cak eserler arasında olacaktır. Bir yazısında dile getirdiği şu sözler nasıl da içten- likle doludur: "Bizim gençliğimizde kahve nedir, pastane nedir bilmezdık. Kutüphaneler vardı. Oralara giderdik. Bi- raz palazlandık, elımiz para görmeye başladı. Üstat- lan izledik ve onlara öykündük. Üstatlar meyhaneye gidiyorlardı. Biz de meyhaneye gitmeye başladık. Böylece kültürümüzün içinde kahvehane ve pasta- ne bölümüyoktur. Meyhane aşaması vardır... Neöğ- rendikse buradaki üstatlarla ve arkadaşlarla yaptığı- mız söyleşilerden ve tartışmalardan öğrendik..." Yaşadıklarıyla yazdıkları arasında sıkı bir ilişki var- dır onun. • Cumhuriyet okurlan şanslıdır; çünkü Mehmed Ke- mal, 80li yıllarla beraber, kalemini daha da zengin- leşmiş anı hazinesine daldırarak. belki en güzel ya- zılarını -gazetemizdeki köşesinden- onlar için yazdı. Yaşamı bir fânı olarak noktalanmıştır. Ama eserleriyle yaşayacak. Anısı önünde eğiliyorum... îşkencecîlere 1.5 milyon ceza NECATl AYGI.N İZ.MİR-Aydın'ın In- cirliova tlçe Jandarma Karakolu'nda gözaltına alınan 6 gence işkence yaptıklan doktor raporuy- la kanıtlanan ve raporu veren doktor Eda Gü- ven'e baskı yapan tncirlı- ova İlçe Jandarma Kara- kol Komutanı Astsubay Zekeriya Mirik ile 3 jan- darma eri 2'şer ay 15"er gün hapis. 2'şer ay 15'er gün geçici olarak memu- riyetten men cezasına mahkûm oldular. Hapis cezaları 1.5 milyon lira para cezasına çevrildi. Hırsızlık yaptıklan id- diasıyla 21.12.1997 günü Incirliova tlçe Jandarma Karakolu'nda gözaltına aiınan. yaşlan 18-20 ara- sında değişen Yalçın Sa- var, Şaban Sevinç. Cenıal Sevinç. Alberto Ege, Me- tin Sevinç ve Selahattin Ege'ye İncirliova İlçe Sağlık Ocaği Doktoru E- da Güven. gözaltında iş- kence gördüklerini içeren rapor vermişti. Dr. Gü- ven'in verdiği işkence ra- poru Aydın Adnan Men- deres Üniversitesi Tıp Fa- kültesi Adli Tıp Kuru- mu'nca da onaylanmıştı. Astsubay Zekeriya Mirik ile Astsubay Suat Özlük. işkence raporu veren Dr. Eda Güven'e raporu de- ğiştırmesi için baskı ya- pıp. başanlı olamayınca görevini kötüye kullandı- ğı iddiasıyla İncirliova Asliye Ceza Mahkeme- si'nde dava açtılar. Yapı- lan ilk yargılama sonu- cunda Dr. Güven beraat etti. Gençlerin Aydın Cum- huriyet Savcılığı'na yap- tıklan şikâyet üzerine ast- subayiar v e jandarma er- leri hakkında soruşturma- yı yürüten savcılık. Aydın 2. Ağır Ceza Mahkeme- si"ne5yıla kadar ağır ha- pis cezası istemiyle dava açtı. Duruşma sonrası ka- ran açıklayan Mahkeme Başkanı Engin Sakarya. sanıklardan Astsubay Su- at Özlük hakkında. mah- kûmiyetine yeterli kanıt olmadığı için beraat kara- rı verildiğini açıkladı. Astsubay Zekeriya Mirik ile jandarma erlerinin, gençlere gözaltında kötü muamele yaptıklanna ka- rar veren mahkeme, sa- nıklara 2'şer ay 15"ergün hapis ve 2'şer ay 15'er gün geçici olarak memu- riyetten men edilmeleri karan verdi. Mahkeme daha sonra sanıklar hakkında verilen hapis cezalannı l'er mil- yon 500'er bin lira para cezasına çevirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle