Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18EYLUL1998CUN
14 KULTUR
Bu yıl Türk sinemasında 12 Mart dönemini sorgulayan filmlerle 'küçük dünyalar' beyazperdede
Umuda yolcııhığadevamCL'MHUR CANBAZOĞLU
199O'lı yıllann ikinci yansında
yerli sinemanın Holl\"vvood film-
leri karşısında elde ettiği minik
zaferler. gişe rekorlan, vabancı
festiv allerden gelen ödüllerin ya-
rattığı umut havası bu sezon sü-
recek mi ?' "AntahaAton RMiakaT
sonrası yerli sınema bu soruyaya-
nıt arayacak. Tabloya bakılırsa bu
yıl "Eurimages" destekli ortak ya-
pımlar. kıt kanaat çekilen 'fakirsi-
nema' örnekleri ve yurtdışında
yaşayan Türkiyeli yönetmenlerin
çektiği filmlerle şekillenecek pi-
yasa. Konu olarak da 12 Mart dö-
nemini sorgulayan ya da küçük
dünyalan beyazperdeye getiren
yapımlar ağır basıyor.
Bunlann kaç tanesinin festival
gösterimleri dışında salon bulup
seyirciye ulaşacağı meçhul; ama
ilk etapta ekim av ında "Cumhu-
riyet", "Hoşçakal Yann" v e "Ka-
çıkiık Diploması". kasımda da
Her ŞeyÇok GüzelOlaeak" viz-
yona girecek.
HOŞÇAKAL YARIN (Yön:
ReisÇelik): Gösterimeçıkmadan
aylarönce BerhanŞimşek'in De-
nizGeçmiş'i ne kadar oynayabi-
leceğıyle ılgili polemıkle günde-
me gelen "Hoşçakai Yann"; De-
niz Gezmiş, Yusuf Aslan \e Hii-
seyinİnan'ın idama kadar uzanan
öyküsünü anlatıyor, tabii döne-
ffrin sosyal. poiitik panoraması da
derinine verilmeye çalışılıyor film-
de. Çok konuşulacağa benzeyen
Hoşçakal Yann'ın görüntü yönet-
- meni Lğurİçbak.Oyuncular: Ber-
han Şimşek, Tuncel Kurtiz, Bülent
Çolak, Mazlum Çimen, Tuncer
Necmioğlu. Müziklen CengizÖz-
demir yazmış.
ESKİ FOTOĞRAFLARjYön
Necef Lğurlu \e Jülidt Övür):
DinçerSümer'in aynı adlı tiyatro
oyunundan, Necef Uğurlu \e Jü-
lide Övür. küçük insanların öy-
kösünü. bir dansözle. pavyonda
çalişan garsonun yaşadıklannı be-
yazperdeye aktanyor... Eski Fotoğ-
raflar aile işi bir film; son döne-
min bol ödüllü oyuncusu Ahmet
Lğurlu senaryo, yapımcılık ve
oyunculuğuyla filÂe destek v eri-
yor. Diğer başrolde Bennu Yıldı-
nmlar \ar.
LEOPARIN KUYRUCU
(Yön.: Turgut Yasalar): Yıllarca
gazetecilik. sinema dergisi yönet-
menliğı yaparak sinemaya kale-
miyle katkıda bulunan Yasalar,
borç-harç ilk yönelmenlik dene-
mesini gerçekleştirdi. Yasalar, se-
naryosunu da yazdığı Leopann
Kuyruğu'nda idam mahkûmu ar-
'umhuriyef,
'Hoşçakal Yann'.
'Kaçıklık
Diplomasr ekim
ayında, kasım
ayındada 'Her Şey
Çok Güzel Olaeak'
vizyona girecek.
199O'lı yıllann
ikinci yansında
yerli sinemada gişe
rekorlannın,
yabancı
festivallerden gelen
ödüllerin yarattığı
umut havası
bu sezon da
sürecek mi?
kadaşlannı kurtarnuk amacıUa
Amenkalı bir asken kaçıran beş
gencin öyküsünü anlatıvor. Gö-
rüntü yönetmeni- Y.DenizGüven.
Müzik: Cengiz Onural. Ovuncu-
lar: De\rimN'as,lmitÇırak.Tar-
du l.ordun. Lamik Blake. tetkin
Dikinciler
KAÇIKLIK DİPLOMASI
(Yön:TunçBaşaran): Eurimages
destekli çekilen Türk-Fransız-Ma-
car ortak yapımı filmde Başaran.
mutSjVz ve sorunlu geçmişi olan
Ayşe
:
Nrit
v
in öyküsünü anlatıyor. •
Yota Türkan Şorayla çıkan. an-
cak 'sultan'ın vazgeçmesi üzeri-
ne başroiü AydaAkseTe \eren Ba-
şaran'ın oyuncu kadrosunda Sel-
çuk Vöntem. Gökhan Mete. Ke-
nan BaL, Güler Ökten, .Meriç Ba-
şaran \ar. Müzikler .\edim Ot-
yam'ın .
GÜNEŞEYOLCULUKıYön:
Yeşim l staoğlu ı İkinci uzunmet-
rajlı denemesınde L'staoğlu. yeni
oyuncularla. gözaltında yttirilmış
insanlangündemegetinyor. Fılm.
AntaKa'nın listesındegözüküyor.
ama o güne yetışmeyecekmiş.
YARA (Yön: Yılmaz Aslan):
Bu yıl "Nenedik Film Festnalf'nde
gösterilen "'Vara", genç yönetmen
Yılmaz Aslan'ın ikinci uzunmet-
rajlı denemesi. Görüntü yönet-
menliğini Jürgen Jürges'in üst-
lendiği. müziklerinı de Lübnanlı
Rabuh Abu KhaliJ'in vazdığı film.
Almanya'dan Türkive'ye kaçan
bfr kızrn kişiliğinde ıki toplum
arasına sıkışmış üçüncü kuşağın
sorunlannı ınceliyor. Ovuncular:
Yelda Kavmakçı Reynaud. Nur
Sürer. Fiisun DemireLÖzay Fetch,
NecmettinÇobanoğlu. Halil Ergün.
KAÇ PARA KAÇ (Yön Reha
Erdem): Konusu\ la ilgili bilgi ve-
rilmeyen filmin görüntü yönet-
menlerı Vialard Jean-Louis ve
Hern Florent. Post-production
çalış,malannın Paris'te yapılacağı
"Kaç Para Kaç'ın ocakta göste-
rime girmesi planlanıyor. Ovun-
cular: Zuhal Gencer, Taner BilseL
Bennu Yıldınııılar
LOLA&BİLİDJKİD (\ ön: Kut-
luğAtaman): Ataman ekonomik
zorluklara karşı hedeflerıne bir
bir ılerliyor. Bu kez dü^ük büt-
çeyle Almancı bir gencin Berlin
sokaklanndaki deneyimini anla-
tıyor. Ovuncular: Erdal Yıldız. Ba-
ki Da»râk IngeKeüer.Gandi \ luk-
li
HER SEY ÇOK CÜZEL OLA-
CAK(Yön: ÖmerVargı): Yapım-
cı firma Filma-cass'tan gönderi-
len filmin kısa ö> küsü ^ö> le: AI-
tan.çejitli işjeregiripçıkmış.ama
istediği yaşam standartını yakala-
vamamış birgençtir. Bir şekilde
kendıni kansına. hayata ve hatta
kendisine ispatlamak zorundadır.
L'zun süredır bir türlü gerçekleş-
tiremediği bırprojesi vardır. onu
gerçekleştirebilırse 'Herşe> Çok
Güzd Olacaktır"
Görüntü vönetmenlığıni Ingiliz
Garn Tumbullun yaptıgı. mazık-
lerini de Mazhar Alanson'un ya-
zacağı filmin ov unculan Cem Yıl-
maz, Mazhar Alanson. Ceyda Dü-
venci, Selim Naşit.
CUMHURİYET (Yön Ziya
Öztan): Senaryosunu Turgut
Özakman'ın yazdığı Cumhuri-
yet. Anadolu'nun düş.mandan te-
mızlenmesinden Türkiye Gum-
huriyeti'nin 10. yıl ına kadarya>a-
nanian. AtatürkdevTİmlerini, Ata-
türk'ün özel yaşamını getiriyor
beyazperdeye. Filmde Mustafa
Kemal Atatürk'ü Rutka> Aziz, İs-
met İnönü"> ü dc Savaş Dinçel oy-
nuvor. Diğerovuncular: A\daAk-
sti Hülva Aksular. Macidc Tanır,
.\li Sirmen. Görüntü yönetmeni:
Colin Mounier. Müzik. Muam-
merSun.
CEMİDE (Yön Serdar Akar)
"Veni Sinemacılar"adlı ekip iki fıl-
mi aynı anda çektiler. Bunlardan
birincisinin adı "Gemide". diğe-
rinin adı ••Aaze". Serdar Akar'ın
yazıp )önettiği "Gemide"birkum
kosterindeçalışan vesoyguncula-
ra para kaptıran dört denizcinin se-
rüvenleri üzerine kurulu. Ovuncu-
lar: Erkan Can, Yıldıraj Şahinler,
Naci Taşdöğen, Ella Manea, Hal-
dun Bo\ sal.
AZİZE (Yön: Kudret Saban-
cı): SenaryosunuÖnderÇakar'la
Serdar Akar'ın yazdığı .Azize. ka-
dın satıcıianmn öyküsü ve Gemi-
ıle ıle konu bağlantısı var. Oyun-
cular: Güven Kıraç.Çengiz Küçü-
kay>az. İştar Gökseven, Ella Ma-
nea
PARÇALANMA (Yön: Ca-
nan Gerede): Senarvosunu da
yazdığı Parçalanma'daCanan Ge-
rede hâlâ Türkiye "nin gündemin-
de kalan gerçek bir olayı beyaz-
perdeye laşıyor. îzlandalı anne ile
Türk baba arasında kalmış. Ayşe
ve Leyla'nın. kızlannı görebil-
mek için çabalayan anne Sophia
Hansen'in öyküsü bu. Türkiye-
Izlanda- Fransa ortak \apımı fil-
min oyunculan: MahirGünşıray,
Bennu Gerede. Sibel Ba\ kam, Tun-
cer Necmioğlu. Baltashar Koman-
kur.
YOL (Yön: Şerif Gören):
I982"deCannesFilm Festivalfnde
büvTik ödül ".\ltin Palmh'e'"yi Cos-
taGa\
r
ras'ın Kayıp'ıyla(Missmg)
paylaşan '"Yorun teknik özellik-
lerinin gözden geçirilerek ilk kez
Türkiye'de gösterime girecegi açık-
landı. fmralı Cezaevi'nden bırhaf-
talık bayram izni için memleket-
lerine giden beş mahkûmun oykü-
sünün anlatıldığı Yol'u "'Özen
Füm"in dağıtacağı biliniyor. ama
kesin tarihi bellı değil...
Bir de çekimlen süren ya da
projehalindeçekilmeyibekleyen
yapımlar var. Tomris Giritlioğ-
lunun "Salkun Hanım'ınTanele-
ri". Biketİlhan'ın "Kajıkçı". Ze-
ki Demirkubu/'un "KötülükÇi-
çekleri". Fehmi Yaşar'ın "Aşk
Hastalığı". Yusuf Kurçenlinin
'"Yaseminler Tüter mi Hala?".
Ümit Elçi'nın'" Başlangıcın Sonra-
sı", Ahmet Haluk Cnal ın "San-.
kiAşk". Samir,\slan>ürekin "Eve
Giden \o\", Seçkin Yaşar'ın "Se\-
gilim İstanbul". Mustafa Albok-
lar ın İstanbulİşgal Altında". İr-
fan Tözüm'ün "ıNium*". Mehmet
Ali Gündoğdu'nun •'Dersinı 38".
Aüf Yılmaz'ın "En L'zun Yolcu-
luk". MeteÖzgencilin •Dansöz"
\e Bartş Pirhasan'ın adı bellı ol-
mayan projeleri bunlar. Bunlann
kaçının 1998-99 sezonuna yetı-
şeceği belli değil.
Sevin Okyay 'dan roman ve sinema kitabından sonra bu kez denemeler: 'Çiçek Dürbünü'
Zengin bir anlaUmla her kitapta ayrı bir tür
MEHMET ATAK
Geçen y11 bir romanı"tlk Romanını"" \ e
bir sinema kitabı
u
120FilmdeSejriâlem"
yayımlanan Sevin Okya>, üçüncü kez de
bir deneme kıtabıyla karşımızda:" Çiçek
Dürbünü". Sevin Okyay'm mesleki geç-
mişının de çiçek dürbününden farkı yok.
Kimimiz onu Türkiye'nın en iyi çevir-
menlerinden biri olarak tanıyoruz. kimi-
miz gazetecı. kimimiz televizyoncu. ki-
mimiz radyocu? Ama ılia kı kültürün bir
alanında. Sinema \ azan. caz yazan ve spor
yazan kimlıkleri sadece gazetecıliğinin
öne çıkan vanlan yoksa bunlarla kısıtlı
değil. Ama hangi türde. ne yazarsa yazsın
konuşurcasma akan. doğru ve zengin bir
Türkçev le > azıyor Se\ ın Okyay.
- Bİ7 seni ilk. çe\irmen kimliğinle tanı-
dık. Çoiri, yazarhğına ne katn? Son dö-
nemde neler çe\irdin?
Çe% ırinin yazarlığıma çok fazla bir şey
kattığını söv leyemem. Olsaol-
sa>ferklı yazarlann üslupları-
na. çalnma biçımlerıne. dılı
kullanışlarma daha vakından
bakabilmemi sağlamıştır.
Benim yazma konusunda
herşeyiborçluolduğum faalı-
yet alanım. doğal olarak oku-
mak. Çok küçük vaştan beri
çok okuyan biriyım. hâlâ aynı
şev k \ e hızla okuyorum. Oku-
yamayacak hale gelmeyecek
kadar uzun yaşamamayı ister-
dim.
-Gazetecilikiçinde biralan-
da uzmanlaşmak \erine niye
birbirinden farklı pek çok ala-
na>öneldin?
Kendimı gazeteci olarak görmüyorum.
Bunu nedeni. gazeteciliğı küçümsemem de-
ğil. benım vaptığımdan farklı bir şey ola-
rak görmem. Belkı başlangıçta. 'Pbliti-
ka'da çalışırken gerçek bir gazetec! sa> ı-
labilirdim. çünkü kültür-sanat dışında da
şeyler yapıvordum. habere gidiyordum.
\'ıllardır. sadece kültür-sanat yazıyorum.
'haber'lerim de kültür sanat ürünlerinden
ya da bu ürünlerin oluşumundan,
oluşum sürecinden ibaret. So-
nuçta ben gazeteci olmaktan çok,
gazetelere yazan bir insanım.
Bir alanda da uzmanlaştım, kül-
tür-sanat. Onun ıçindeki çeşitlen-
meye gelince, ne yapayım ki
hepsiyle ilgileniyorum.
- Üçüncü kitabını. üçüncü bir
türde çıkardın. Şimdi biz seni
>a/ar olarak rumancı mı sinema
>azanmı. deneme>azan olarak
mı bileeeğiz?
Yazar olarak bılın. yeter. Ta-
bii aslında romancı olarak bi-
linmek isterdim. Ama bunun
için anlatı sınırlannda dolaşan
küçük bir romandan başka şeyler de yaz-
mak lazım. Orada. makinede duruyorlar.
bir-ıki tanesine başladım ama bitiremiyo-
rum kı. Sinema \azan olarak bılinmeye bir
ıtirazım \ok. Allah bilivor va. bu pavenin
Fassbinder oyununa Yahudilerden tepkiKültür Servisi - Gerek fılmlerinde
gerek oyunlarında orta sınıfın kalıp-
laşmış değer yargılannı vermekten
hiç kaçınmayan. Rainer^emerFass-
binder, toplum üzerindekı rahatsız
edici etkisini hâlâ sürdürüvor. Ünlü Al-
man sanatçmın 1975'te yazdığı 'Çöp.
ŞehirveÖHinT adlı ovıınu, \ahudi kar-
şıtı olduğu gerekçesiv le > aşamı boyun-
ca Alman sahnelerinden uzak tutul-
muştu. Berlin'deki Maksım Gorki Ti-
yatrosu'nun bu ov unu sandıktan çıka-
np izleyiciyle paylaşmaya karar ver-
mesi, Yahudi topluluğunu jenıden ha-
rekete geçırerek büyük tepki gös-
termesıne neden oldu.
Berlin Yahudi Cemaati Başkanı
Andreas Nachama, > aptığı açıklama-
da 'Çöplük. Kasaba ve Ölüm" adlı
ovunu lanetle andıklarını açıkladı.
O\un bugünedek Nevv \örk. Amster-
dam ve Kopenhag'da sahnelendi. İlk
yayımlandığında 'kanşık' bir oyun
olarak algılandı >apıt. 1976'da Frank-
furter Allgemeine Gazetesi'nde >a-
yımlanan eleştiride o\un için'.\ptal.
gülünç. bayıltacak derecede sıkıcı'
denivordu. Fassbinder yaşamının so-
nuna dek "ÇöpŞehirveÖlüm'ü tiyat-
ro sahnelerine taşımanın mücadelesi-
nı vermiş. ancak oyunu sahnede gö-
remeden 1982'de ölmüştü: Fassbın-
der'mölümünden üç yıl sonra Frank-
furtta sahnelendi 'Çöp,ŞehirveÖlünf.
Ancak bu oyunun Almanya'dakı ilk ve
son sahnelenişi oldu. Oyunun prömı-
veri II. Dünya Savaşı'nınardından en
büvük Yahudi eyleminin gerçekleş-
mesmesahneold'u. Yahudi izieyıcile-
rın bir anda sahneyi istila etmeleri.
Almama'nın henüz bu rürçelışkiler-
le başa çıkabi lecek kadar "olgulaşma-
mış" \e 'normalleşmemiş' olduğunu
gösteriyordu.
Maksim Gorki Tıyatrosu ise ülke-
de sağ görüşlerin çok güçlenmesi) ö-
nündeki tepkilerini tartışmalı bir Fass-
binder yapıtı sahneleyerek dile getır-
meyi amaçlıyor.
1970 lerde geçen oyunda büyük
gökdelenler ınşa etmek için Frank-
furtlu ınsanları e\ lennden eden zen-
gin bir Yahudi'nin öyküsü anlatılıyor.
Öykünün temel çatısı pek de kurgu-
sal değil ashnda. 1970'lerdekimima-
ri hareketlenme Frankfurt'un doğal
yapısını tamamen bozarken bir yan-
dan sol görüşteki kişilerin protestosu-
na neden olmuştu. Fassbinderde dün-
va görüşüvle biçımlendirdiği oyun-
da. konuvamağdurolan insanlaraçı-
sından bakıvordu.
'Çöp. Şeliir \e Ölüm'ü sahneleye-
cek olan Hans vonGluck.oyunun Al-
manv a'nın Yahudi ler konusunda gös-
terdiğı hassasıyetten dola> ı yanlışan-
laşıldığını düşünüvor:"Fassbinder
oyunda kesinlike Yahudi karşıb bir
tutıım içindedeğil. Bö\ le birgörüşü sa-
\unması da beklenemez. Ancak ovun
II. Düma Sa>aşı sonrasında Alnıan-
ya'da oluşmuşolan Yâhudilerin \apıt-
İarda kesinlikle körü karakter olarak
gösterilmemesi konusundaki tar>u\u
Mkı\or."
bana asla verilme> eceğini sandığım umut-
suz yıllargeçirdim. Çok uğraştım. azim gös-
terdim. 'magaan muhabin" yaflalanna bi-
le maruz kaldım (hiç olmamıştım oysa!).
Kendimi sinema yazarlığı payesini hak et-
miş sayıyorum.
Ama başka işlerde vapıyorum. Dene-
me yazarlığı ise evet. memnuniyetle kabul
edeceğim bir tanımlama. Hele 'iyi dene-
me yazan' tadından yenmez. Kola>' görü-
nen zorbir ış olduğunu düşünüyorum. Ge-
ne de bütün bu bölünmeler pek bir anlam
taşımıyor. Insanlann bana sadece 'vazar'
gözü> le bakması bende. hayalleri gerçek-
leşmiş çocuk se\ inçlen uyandırmaya ye-
ter.
- Denemelerin de kendi içinde çok çeşit-
li alaniarda at koşturuyor. kâh mekânlar.
kâh sinema. kâh müzik, kâh insanlar. kâh
hrnat?
Havatın kendisi çeşitlı alaniarda at koş-
furuyor. Ben de naçızane. onu izlemeye ça-
lışıyorum.
- Tür avırmadan soruvonım. sence >a-
zarhğının en belirgin özelh'ği ne?
Türkçe bilırım. Konuşıırgibi vazanm.
Lkaladeğilim.
- Y'azaruk serüvenin bundan sonra na-
sıl seyredecek? Hazıriadığın kitabın »ar
mı? Varsa. joksa yine farklı bir türde mi?
A>TII anda birkaç şey birden yazıyorum.
Önce hangisi hazırlanır, bilmem. Buyüz-
den. rürün farklı olup olmayacağını da kes-
tiremiyorum. Zaten böv le bir kav gım yok.
yani 'Şimdi de bir roman yazıp şunlan şa-
şırtajım" diye düşünmedim. Roman ol-
sun diye yazmadım, olduğundan da şüp-
heli> im. Gene de biri İngilizce olmak üze-
re. başlanmış üç romanım var.
lllüstrasyonlu vayımlanmasını düşün-
düğüm "ŞevveGiTinMaceralarTçocuk ki-
tabı. belki dizı bıle olur. "İlk Romanım'da-
kı küçük kızın mahallesındekı insanlar
üzerine hıkâjeleri yarıladım sayılır. hep-
sı birınci tekil şahıs. Bir Tarkan kitabı var.
biliyorsun.
Şu sıralarda çe\ iri de yapıyorum. Bel-
kı '120FilmdeSeyriâlem'ı büyütürüm. De-
nemelere gelince. ancak 'Sanat Dünya-
mız'ayazdıklarımlaartı\orsa>ıları,çalış-
tığım yerde bunlara da talep yok. Dolayı-
sıyla, aynca oturup yazmak gerek. Ro-
man ya da hikâye, daha akla yakın.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Annem•••
Albümlerden nefret ederim.
Kendi fotoğraflanmdan nefret ederim.
Nefret mi, derin bir sızı mı?
Geçmiş yıllardan kalma, tek başıma göründüğün
tek bir fotoğrafım yok. Elime geçtikçe yırtıp attım.
Ama başkalarıyla birlikte saptanmış, dondurul
muş 'zaman 'larımı bir türlü gözden çıkaramıyorum
Arkadaşlarım, lise yılları, öğretmenlerim, annem ba
bam, ablam, büyüklerim, akrabalar... Hepsi acı ve
riyor.
Heleanneminkiler... Bütün annelergüzeldir. Belk
bu yüzden, annemi hep gençlik fotoğraflarıyla hatır-
lamak istiyorum. Sakladığım bütün fotoğraflarındg
annem genç, çok genç. Bir ıki de çocukluk fotogra-
fı var.
Otuzlann sonundaki. kırkların başındaki İstanbul.
Kadıköyü'nün bahçeli evleri, Bomonti çay bahçesi,
yollar. Anneannemle dedem, dayım, sevgili teyzem.
Teyzem küçük, annem genç kız.
Annem, Ziya Osman'ın "O Mahalle" öyküsünde
anlattığı sokaklar, evler önünde duruyor. Çok açık renk,
belki beyaz bir döpiyes giymiş. Babam çekmiş bu
fotoğrafı.
Pek çok hayat hikâyesini andırıyor:
Babamla evlenmişler. önce ablam doğmuş, son-
ra ben. Babamla on sekiz, annemle otuz iki yıl bir-
likte yaşadım. 12 Eylül'ün şaşaalı günlerinde annem
öldü. "Sokağa çıkma yasağı biter bitmez gel," diyor-
du teyzem telefonda.
Annem diyince, iyilikler. şefkatler geliyor. Yağmur
yağıyor ve genç bir kadın çocuk arabasınm üstünü
örtüyor. Sonra adı bile şiirli Kadife Sokak'tan geçi-
yoruz. Annem elimi tutuyor. An bunlann hiç fotoğra-
fı çekilmemiş!
Annem, biralınyazısı gibi, hayatımı hazırlamaya baş-
lıyor: Öğle uykularından önce okunan masallar. Ma-
sallaria başlıyor yazarlık tutkum.
Annemin sesı neden kederliydi?
Bu ses yıllarca keder mi yüklüydü?
Cihangir Ilkokulu birınci sınıf. Herkese okumayı
sökme başansının kırmızı kurdelası takılıyor, banata-
kılmıyor. Bir türlü sökememişım okumayı.
Okuma yazmayı annemden öğreniyorum. Sabnn
ve merhametin inceliğini ilk o günlerde hissettim. Bir
gün, yaprak uçları kıvrık defterime 'anneciğim' diye
yazıyorum. Yumuşak g'nin şapkasını unutmuşum.
Yumuşak g'nin şapkasını annemle birlikte kondu-
ruyoruz.
Annemi dalgın, hatta hülyalı, romanlar okurken
hatırlıyorum. Ama önce roman sonlarını okuyor an-
nem.
Annemin okuduğu Reşat Nuri'yi. Halide Edib'ı,
Cronin'ı ben de okuyorum. Cronin'den Yeşil Yıllar
ve Karanfilli Kadın.
Annemin okuduğu romanlar hep yanm kalıyor.
Mutfakta. Ütü masası başında. Yemek pişiriyor, ütü
yapıyor. Söküklerimizi dikiyor. Kadıköyü'ndeki evimiz-
de sobayı yakıyor.
Radyoda "Yıldızlann Altında" çaldı mı gözleri do-
luyor.
Değişen hayata, usul uşul yaklaşan çökkünlüğe tu-
'Haff37rboyuneğişi vardr. Ğenç kalmakarzusü duy-
muyordu.
Adapazarı'nda bir düğün. Annemi makiyajlı görü-
yorum. Bir iki dakika sonra gözünü kaşıyacak, tey-
zemin zoria sürdüğü mavi far dağılıp gidecek.
Fakat hep gençlik fotoğraflan: Onlarda makiyajlı,
şık giyinmiş, gülüyor, saçlan ortadan aynk topuz.
Hayalleri neydi? Okumak istememiş. Oysa roman-
lar okuyordu. içine kapanıkmış. Anneannem hep an-
latır, yakınırdı; konuşmazmış, çok az konuşurmuş, ay-
nalar karşısında ağlarmış.
Hatıriandığında ölüm acısını andınr pişmanlıklar var-
dır. Anneme öylesinden dört beş pişmanlığım var.
Geçen zaman şimdi avcumun içinde. Bireysel ha-
yatlanmızdan toplumsal ortama, otuz yılın... benden
giderek uzaklaşan otuz yılın dökümünde annemin hi-
kâyesini çözmeye çalışıyorum. Anılar olanca keskin-
likleriyle beliriyor. Sevinçlerini, hüzünlerini yakalaya-
biliyorum. iç sesi büsbütün uzağımda değil.
Ne var ki hep bir ayrılık duygusu...
Hep biryitiriş...
Takvimde lz Bırakan:
"Roman okumayı sevmeyenlergerçeğe bakmak-
tan kaçınırlar demeyeceğim; çoğu ancak gerçeğe
ilgi gösterdikleri için romanlan sevmediklerini söy-
lerier. Ancak onların ilgi gösterdikleri gerçek yalnız
kendi gerçekleridir. Onlar için gerçeğin, doğrunun
bir tek yüzü vardır, onu görmek, onu bilmek yeter
onlara. Gerçeğin daha birçok yüzleri olabileceğini
düşünmekbile akıllanndan geçmez." Nurullah Ataç,
Karalama Defteri, HürYayınlan, 1962.
Mithat Selection Opera Geceleri
2. kez Bursa'da
• Kültür Servisi - Mithat Selection. İstanbul Bağdat
Caddesi'nde geçen >ıl başlattığı ve bu yıl
sürdürdüğü Mithat Selection Opera Geceleri'ni bu
>az Bursa'ya taşıdı. Ilki 28 Ağustos'ta Bursa
Çekirge'de \erilen konserin gördüğü yakın ilgi
üzenne. Mithat Selection vetkilileri 19 Eylül
Cumartesi günü Bursa'da ikinci bir konser
gerçekleştirivorlar. Konser, Çekirge'deki Mithat
Selection Bahçesi'nde yeralacak.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I