21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ETLÜL 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI / cumek(a turk.net 11 Zinaatçılar, poşeti destektedi • AMCVRA (Cumtıııriyet Bürosu)- Türki;'e Ziraatçılar Derneği Başkanı fbrahim Yfetkir. Ankara'nın tamanuna yakın bölümûnde ekmeğin am balij lanmadan satıldûım ve aksaklıklan öne sürerek uygulamaya tümden karşı çıkmanın, hiçbir anlamı olmadığını söyledı. Ibrahim Yetkın, ekrneğın ambakjlanmadan satışmın nedenini hükünet içinde bakanlann anlaşmazlığına bağlad. Krerii kartına vergi takibi • ANKARA(AA)- Kredi kartlı satışlarda vergi kaçağına son vermek amacıyla POS (kredi kartı işlem makinesi) ile yazar kasalar birbirlerine bağlanıyor. Kredi kartıyla satışlarda da fatura veriİmeverek trilyonlarca liralık vergi kaçağına yol açılmasi üzerine 16 turizm merkezinde kart incelemesi başlatan Maliye Bakanlığı, POS makinelerini yazar kasalara bağiayarak vergi kaçakçılığının rümüyle önüne geçmeyi planlıyor. Üç giinden biri vergiyle • A.NKARA(LBA)- Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) bir şirketin bir yılda devlete ödediği vergileri baz alarak yaptığı araştırmada, basit bir şirket sahibinin, yükümlü olduğu vergileri ve SSK primlerini ödemek ıçin, tam 80 işgününü devlet dairesinde geçirmek zorunda olduğu belirlendi. Böylece, bir yılın 104gününün haftasonu tati1leri ile geçtiği dikkate alındığında ise, bir şirket yaklaşsk üç iş birini.devlete para yatırmak için harcadığı saptandı. EmbPiyolu buğdayfar • A N K A R A ( U B A ) - Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Adnan Maraşlı. embriyo kararması olan buğdaylann hayvan yemi olarak kullanılabileceğini söyledi. Maraşlı. TUBİTAK ile ortak bir proje başlartıklannı bildirdi. Maraşlı. proje sonunda embriyolu buğdaylann hepsini imha etmek zorunda kalabileceklerini de sözlerine ekledi. Pamukta fon indipimi • ANKARA(AA)- Pamuk ithalatında alınacak Toplu Konut Fonu miktan belirlenerek Ithalat Rejimi Karan'na ek olarak Resmi Gazete'de yayımlandı. Pamuk üreticilerinin desteklenmesi amacıyla, üretim maliyetleri gözetilerek, "hedef fiyatı". dünya fiyalanna bağlı olarak da "müdahale fiyatı" belirlenerek, iki fiyat arasındaki farkın destekleme primi olarak doğrudan üreticiye ödeneceği bildirildi. TÜPRAŞ'm yatırımları • KOCAELİ (AA) - Türkiye Petrol Rafınerileri A.Ş"nin (TÜPRAŞ), 603.1 milyon dolara (165.6 trilyon lira) nal olacak 6 projesinın, 2002 yılına kadar amamlanacağı bildirildi. 3enel Müdür Ergun Curan. yatınmlarla ilgili )larak, TÜPRAŞ'ın. lünya petrol sektöründeki e özellikle de Avrupa îirliği'ndeki yeni îknolojik gelışmelenn erisinde kalmamayı ilke dindiğini söyleyerek atınmlann ana edefinin, şirketin luslararası piyasalarda :kabet edebilecek •knolojik düzeye laşmasını sağlamak Iduğunu kaydetti. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, dünya krizinin olası sonuçlannı değerlendirdi 'Kaynaklar yeniden şekiflenecek' BÜLENTECEVİT ANTALYA - Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel. uluslararası finans kaynaklan etkin şekilde dagılmadığı için dünyada bireko- nomik krizin yaşandığını belirte- rek "Bu kriz, fînans kaynaklan- nın etkin ve yeniden dağılımına neden olacak" dedi. Erçel, Rusya'daki kriz konu- sunda da "Bu ülkedeki vabancı yatınmcılar, yanıldıklannı değil, aldatıldıklannı anladılar" yoru- munu yaptı. Orta Asya, Karadeniz Bölgesi ve Balkan Ülkeleri Merkez Ban- kası başkanlannca Türkiye"nin öncülüğünde oluşturulan Guver- nörler Kulübü, ilk toplantısını Antalya'da yaptı. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, toplantıda reel ekonomide- ki gelişmeler ve bunun dünya ekonomilerine yansıması,- Türki- ye. Yunanistan ve Makedonya ör- neklerinin ele alındığını. kriz za- manında hüküınetlerce uyguiana- cak sağlıklı politikaların en ga- <rçe], her krizin iki şeyi beraberinde getirdiğini, bunlardan birinin kaynaklann etkin bir şekilde yeniden dağılımına neden olmak olduğunu söyledi. Merkez Bankası Başkanı, bu durumdan da daha önceki uluslararası finans kaynaklannın etkin bir şekilde dagılmadığı, spekülatif hareketlere gidildiği sonucunun çıktığını dile getirdi. Erçel, "Demek ki bundan sonra kaynaklar daha etkin dağılacak. İkinci olarak da bir daha bölme olaylan olmaması için önlemler alınacak" dedi. ranti yollardan biri olduğu konu- sunda tüm ülkelerin hemfikir ol- duğunu anlartı. Gazi Erçel, Asya ve son olarak Rusya'da yaşanan ve Latin Ame- rika'da da gündemde olan krizle ilgili olarak dünya ekonomilerin- de iniş çıkışlann, bekleyişlerin, dibe vurulup vurulmadığı tartış- malannın sürdüğünü ve bir süre daha devam edeceğini kaydede- rek, "Her kriz iki şeyi beraberin- de getirir. Birincisi kaynaklann et- kin birşekilde yeniden dağılımına neden olur. Bundan da şu çıknor; daha önceki uluslararası finans kaynaklan etkin bir şekilde dağıl- mıyormuş. Spekülatif hareketiere gidiliyormuş. Demek ki bundan sonra kaynaklar daha etkin dağı- lacak. İkincisi ise bir daha bölme olavlan olmaması için önlemler alınacak olnıası" dedi. Merkez Bankası Başkanı Er- çel. ömek olarak Hong-Kong'da yöneticilerin aldığı önlemleri göstererek, burada kurulan bir ko- mıte ile kısa vadeli sermaye hare- ketlerinin, vadeli satışlann, mali- yet satışlannuı üzerinde rürev pi- yasalannda neyin olup olmadığı- nın izlendiğini belirtti. Erçel. bor- sada kısa vade alım satıma konu olan hisse senetlerinin bile bir an- lamda takip edilip önlem alındı- ğını kaydederek, "Yani,dünyada- ki krizlerden kendini smutlama degil de etkilerini azahma, hatta bu etkilerden yararlanma yolun- da politik önlemler aldığuıızda önemli ölçüde ekonominizi koru- muş oluyorsunuz" dedi. Tahalıya mal oldu' Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel. Rusya'da krizin IMF'nin desteği ile 3 ay geciktirildiğini, ancak alınan dersin pahalıya mal olduğunu vurgulayarak. "Buolay- lann benzerini Asya'da da izUyo- ruz. Kaçan kaçtı, kaçmayanlar ben gitmem derken batülar. Ser- maye haırkederindeki bu ani çal- kanoJar ülkeleri bir anda zor du- nımda bırakıyor" dedi. Aynı olaylann. uluslararası sermayenin daha önce geldiği Latin Ameri- ka'da da gündemde olduğunu, bu bölgede sermayenin önemli bir kısmının borsaya girmiş olduğu- nu kaydederek, "llk önee borsaya giren para uzun vadeli zannedüi- >or. Fakatboyieolavlaroluncabir anda çıkıyortar. \ ani vade kavra- mının ne olduğu sorulan tüm dünyada ortaya çıkıyor'" dedi. D U N Y A E K O N O M Î S İ N E B A K I Ş / ERGEV YILDIZOĞLU LONDM (ergin(« ergindemon.co.uk.) Cumhuriyet'in attığı "Büyük Çöküş" başlığını okuyuncadüşündüm: "Yalancı- nın Mumu" sönüyor mu? Son on-on beş yıldır, gazete köşelerinden, üniversrte kür- sülerine kadar her yeri kaplayan dalka- vuklann şamatası yaşamın darbesiyle ke- silecek ve "imparatorun üzerinde giysi olmadığını" artık herkes görebilecek mi? lyimser olmak istiyorum. Ama iyimserlik yetmediği için yalancının mumuna üfle- meye devam... Son 25 yılın en büyük yalanı sanınm, in- sanın ekonomik yaşamının serbest piya- sa yoluyla düzenlenmesine ilişkindir. Şöy- le: Feodalizmden çıkarken gelişmeye başlayan kapitalist ilışkiler içinde ekono- mik yaşamı kısıtlayan, tüm "eskirejime" ait engeller sökülüp atıldıkça, toplumsal yaşam da özgürleşti; üretim, değişim, do- laşım özgürleşti ve bir "serbest pıyasa" bu süreç içinde kendiliğinden, doğal bir şekilde evrimleşti. Bu yüzden feodalite- yi izleyen toplumsal-ekonomik yaşam bi- çiminin özelliklerine en uygun düzenleme biçimi, bunlara merkezi ve siyasi olarak müdahale etmemektir: "Laissez faire, laissez passer." 'Az buçuk mürekkep yalamış herkes bilir ki...' "Serbest piyasanm kendiliğinden do- ğal bir süreç olarak yükseldiğine ilişkin anlatı kelimenin tam anlamıyla bir "mit"X«. Bir sınrfın, kendi ekonomik etkinliğinin in- san doğasına en uygun etkinlik olduğu- nu açıklamayı ve kabul ettirmeyi amaç- layan bir mit. llhan Selçuk "Yıkılası Dün- ya Düzeni" (1/09/) başlıklı yazısında vur- gulamıştı. "Az buçuk mürekkep yalamış herkes bilirkı bu dünyada nice düzen ku- rulmuş, nice düzen yıkılmıştır. Yeryüzü kaç düzene mezaroldu." Işte bu mit her- kesin "bildiği" ve mantıksal olarak da ka- pftalizm de geçicidir sonucuna ulaşt- ran bu gerçeği saklayabilmek için gerek- li. Bir de kapitalist sınrfın ekonomik etkin- liğine; ulusal, toplumsal, sınıfsal ahlaksal herhangi bir gerekçeyle müdahale etmeye kalkanlann, bu a- maç için devleti kullan- mayı önerenlerin çabası- nın önünü, bu mit'e da- yanarak kesmek müm- kün. Doğal, kendi kendi- ne işleyen ve dengeye gelme eğiliminde olan bir organizmaya müdahale edilir mi? Edilirse, bunun işleyişi sapar, denge eği- limi buzulur, krizleroluşuıi Alın size bir paradoks: Eğer serbest piyasasının işleyişinden, bunun top- lumsal, insani, ekolojiket- kilerinden memnun değil- seniz yapabileceğiniz bir şey yok! Her düzeltme çabanız, her şeyi daha beter yapacaktır. En uy- gun tutum, "Herşeyo ka- dar bozulmuştur ki, artık siz isteseniz de daha faz- la bozamazsınız" diyerek düzene katılmayı redde- dip bir kenara çekilmek (beat mouvement" ve hippy'ler) olabilir. Ya da. gerçeği bilen bir bilge edasıyla, bu düzenin, du- varfarı Che'nin resimle- riyle süslü, lüks bir lokan- tasında yemeğe çıkmak (post-modern ironi)... Ar- tık, kapitalizmin zaaflannı taşımayan yeni bir top- lum özlemiyse (örneğin sosyalizm), kaprtalizmi ne pahasına olursa olsun korumayı amaçlayan fa- şizmle birtutulmaktan (bir başka post modern-iro- ni) kurtulamalayacaktır. Tüm mitlerin öldüğü yer, toplumsal pratiktir! Nite- kim, serbest piyasayı ge- nişletmeye yönelik her çaba (bakınız IMF politi- kalan, Afrika. Rusya En- donezya vb.) kapitalizmin krizini daha da derinleşti- riyor, toplumsal ekolojik dengeyi daha da bozu- yor. Toplumsal pratik, serbest piyasa kurma ça- Yalancının Mumu Mali piyasalardaki kriz, liberalizmin sorgulanmasına neden oldu. basının vaat ettiklerini yerine getirmek bir yana, bizzat düzenlemesi beklenen kapi- talist toplumu tahrip ettiğini gösteriyor, bu üretim tarzının da tarihsel ve geçici ol- duğunu tekrar bilinçlere çıkarmaya baş- lıyor. Ya tarih ne dı'yor? "Serbest piyasa" bir düzenleme siste- mi olarak pratikte sınıfta kaldı. Amacının tersine çalışıyor. Aslında, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Ama, şu ser- best piyasının, merkezi devlet yönetrmin- den kopuk. siyaset dışı bir süreç olduğu- na ilişkin anlatı var ya... Işte bu, perşem- benin gelişinin görulmesini büyük ölçüde önledi sanınm. Tabii büyük medya maki- nesini ve kimi zaman, kimi yerde, aksini söyleyenlerin kafasına inen çekiçleri de unutmadan... Biz, Stalinizmin merkezi kumanda ekonomisinin çöktüğünü gördük ya... Öyleyse, serbest piyasa, merkeziyetçili- ğin aksi olduğuna göre, yerel, çok renk- li, otonom bir yönetım; devlet müdahale- sine karşı Stalinizmin tersi olduğuna gö- re de, demokrasi anlamına gelmez mi? Bu düz marttık için, "birazkaba ama doğ- rudur" diyebilirdik, eğer serbest piyasa talebinin bir başka projesi daha olduğu- nu bilmeseydik: Devletin eli ve işletmele- ri (kamu hizmeti veriyor olsalar bile) eko- nomiden çekilmeli, sadece mallann de- ğil emeğin de fiyatı piyasada (sendikala- rı bu işe fazla karıştırmadan) serbestçe belirtenmelidir! Bir başka deyişle. ne de- mokratik hükümetler ne de sendikalar ekonomik süreçlere burnunu sokmalıdır Diğer taraftan (1) serbest piyasanm ken- diliğinden ve doğal bir şekilde evrimleş- tiğine ilişkin anlatının tam bir kurmaca, "resmi tarih" olduğunu görüyoruz. Birin- cisi, serbest piyasa olarak kurgulanan modele hiçbir zaman, hiçbir yerde rast- lamıyoruz. Buna en yakın şekillenmenin Ingiltere'de veABD kurulurken ortaya çık- tığını görüyoruz. Başka bir yerde izine rastlanmıyor. İkincisi, serbest piyasa, fe- Okula başlarken keyfinizi kaçırmayın! Nakit Eğitim odalizm yıkılırken, öyle kendiliğinden oluşmamış. Aksine, planlı, merkezi bir devlet müdahalesiyte, bir proje olarak ha- yata geçirilmeye çalışılmış. Hem de bu arada insanlann yaşamını altüst ettiği için ortaya çıkan itirazlan bastırmak üzere si- lahlanmış olarak. Tüm mallann ve emeğin dolaşımının, toplumsal etkilerine bakılmadan serbest- leştirilmesi, 19. yüzyılm ortasında Ingiliz egemen sınıfının, önce Ingiltere'de son- ra da dünyada kendi egemenliğinin bir ifadesi olarak, başlattığı bir proje, deyim yerindeyse, Ingiliz kapitalizminin ütop- yasıydı. Bu ütopya, devlet eliyle siyasi teröre dayanılarak kurulmaya çalışıldı, "bulunduğu her noktada işlemesi için devlet müdahalesi gerekiyordu" (Gray). Serbest piyasa projesi, daha La belle epoque (1870-1914) döneminde (altın çağında) insan yaşamının gereksinimle- riyle, özgürlüklerle uyuşmadığı, uluslara- rası düzlemde emperyalizm ve sömür- gecilikten başka bir anlama gelmediği için şiddetli eleştirilerle, dirençle karşılaş- tı. Bu projenin en sivri uçlan, daha o za- man kesilmeye başlandı. Ancak bu pro- je doktriner düzeyde bir "ütopya" olarak, 193O'-lardaki büyük depresyona kadar yaşamaya devam etti. Bugün küresel- leşme benzer iddialarla, bu sefer ABD kaynaklı, uluslararası mali sermayenin bir projesi olarak yaşama dayatılıyor. Yine en önemli bileşenleri demokrasiyi boğmak, ulusal egemenlikleri tahrip etmek, top- lumsal etkilerine aldırmadan, inatla, mal- lann ve emeğin ticaretini, sermayenin do- laşımmı hertürlü denetimden kurtarmak. Yarattığı sonuçlar da aynı... İnsani olan 'serbest piyasa' değil, müdahale... Tarihte, kendiliğinden ortaya ^;ıkan süreç-refleks, adeta doğal olan eğilim- evrim, serbest piyasa değil. Aksine, ta- rih ekonomik etkinliği,toplumsalet- kinliğe bağımlı kılma. pi- yasaya müdahale etme, kontrol altına alarak top- lumsal açıdan faydalı hale getinmeçabasının kendili- ğinden, doğal-insani bir refleks olduğunu gösteri- yor. Serbest piyasa proje- si, merkezi, siyasi ve an- tidemokratik bir pratik- proje. Buna tepki olarak kendiliğinden ve krüesel (kapitalizmde çoğunluk her zaman yoksuldur, eko- nomik olarak iktidarsızdır) bir refleks olarak geliştiği için demokrasi, berabe- rinde piyasaya müdahale eğilimini ve olanağını da getiriyor. Iradi olarak, siya- si ve merkezi bir biçimde, topluma dayatılmış olan, serbest piyasa projesi- dir. Kendiliğinden tepki, bir öz savunma olarak "do- ğal bir şekilde" gelişen ise demokrasidir. Işte bu yüz- den serbest piyasanm en tutarlı savunuculan, bir ta- raftan bireylerin girişim öz- gürlüğünü savunurken, di- ğer taraftan, bunun bir si- yasi yönetim tarzı olarak demokrasiyle uyuşmadığı- nı kabul ederler. Yalancının mumunu söndürmek için hep biriik- te ve daha güçlü bir şekil- de üfleyelim. Nakit Eğitim istediğiniz gibi bir eğitim almanızı sağlıyor... hiç zorlanmadan. Nakit Eğitim, tktısat Bankası'nın özel ihtiyaçlara getırdığı öze! çozumterden sadece bırı Gelın konuşalım. Sıze en uygun çozumü sunalım İKTİSAT Memnun iyetje • Nakit Alış^enş • NaKıt Ev • Nakit İMtıyaç • Nakit Otomobıl • Nak t Tatıl • Nakit ÇeK • Nakit Hesap • Otomatık Ûdeme (1) Bu bölüm için biri ol- dukça eski adeta klasik ol- muş, biri de yeni (bu hafta çıktı) daha mürekkebi ku- rumamış iki çalışma öner- mek istiyorum: Karl Polan- yi (1944) The Great Trans- formation: The politıcal and economic origins of our time John Gray (1998) False dawn: The Delusions of Global Capitalism. Granta. London. Tabiı bir de Ingiltere'nin macerası İçin: Barrington Moore Jr. (1966) Social Origins of Dictatorship and Democ- racy. Penguin, London. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK İnadına Aydınlanma İnadına Bilim Geçen günlerde ODTÜ'de uluslararası katılım- lı üç toplantı yapıldı; makine tasanmı, havacılık ve uzay, ekonomi. Toplantılara ilişkin ayrıntılı bilgi, ODTÜ'nün ilgi- li birimlerinden sağlanabilir. Burada Ekonomi Kongresi'ne değinilecektir. • • • Ekonomi Kongresi, geçen yıla göre daha bir büyüktü; hem sayısal hem deniteliksel olarak ge- çen yılın düzeyinin çok üstündeydi. Kongre'ye Avustralya'dan ABD'ye uzanan 20 dolayında ül- keden ve ülkemizin bir o kadar üniversftesinden bilim insanları katıldı; 200 dolayında bildiri tartı- şıldı; değişik konularda altı açıkoturum düzenlen- di. Kongrede, tartışılan konulann yaygınlığı dikkat çekiciydi; balık tüketiminden bağımsız gelişme- ye, demokratik katılımdan, ekonometrik teknik- lere, soyut ya da tarihsel yaklaşımlardan, son bor- sa bunalımına dek çok sayıda konu tartışıldı. • • • ODTÜ Ekonomi Kongresi, dolaylı denilebilecek ek işlevler de görüyor. önce, Türkiye'nin büyükkent dışı üniversitele- rinin öğretim üyeleri ve adaylarına bilimsel çalış- malarını sergileme; bunları yerli ve yabancı mes- lektaşlarıyla tartışma ve geliştirme ortamı yaratı- yor. Bu olgu, bir büyük eksikliğin giderilmesini sağlıyor, denilebilir. Büyük eksiklik şudur: Türkiye'nin büyük kent- lerinde bulunan kimi üniversiteler; ABD, Avrupa ve giderek Uzakdoğu'daki bilim merkezlerine Anadolu'daki üniversitelerden çok dahayakındır. ODTÜ Ekonomi Kongresi, büyükkentlerin dışın- da bulunan üniversitelerden yoğun bir katılımı gerçekleştirerek bu eğriliği bir ölçüde de olsa gi- dermeyi başardı. Sonra kongrenin bir diğer başarılı boyutu, baş- ta Merkez Bankası, Istatistik Enstitüsü, DPT, SSK ve İMKB olmak üzere kamu kurumlan ile kimi özel kurumların araştırmacılannın katkılarınm sağlan- masıydı. Bu tür bir katılım süreci, kuram ve uygu- lamanın kesişmesini sağladığı için aynca önem- senmeye değer. Daha da önemle vurgulanması gereken üniversite dışı kurumların araştırma ye- tehiliklerinin güçlenmesinin, ekonomik ve top- lumsal gelişmeye, doğrudan ve dolaylı, çok olum- lu katkılar yapacağıdır. Son olarak kongreye katılan Cambridge (Ingil- tere) Üniversitesi öğretim üyelerinden Ajit S- ingh'e değinilmelidir. Yazdıklannın sayialannı ken- disi çeviremeyecek kadar ağır fiziksel rahatsızlı- ğına vebunu on yıldan daha uzun birsüredirçek- mesine karşın, Singh son yıllarda yaptığı çok sa- yıdaki araştırmanın ilginç sonuçlannı kongreye şu başlıkla sundu: Yönlendirilen ve Serbest Piyasa Kapitalizmi: Uzak Asya Bunalımı. Singh, Uzak Asya bunalımının oluşmasında, IMF, daha doğru- su ABD sermayesinin oynadığı oyunlara dikkat çekti; bunu yaparken çözümlemelerinde yine o çevrelerin kendi sözlerinden yaratiandı. Kuşkusuz bulgulan çarpıcıydı, ancak çok daha önemli bir nokta vardı. Singh'in doğaya karşı direnç gücü, bilimsel üretim konusundaki kararlılığı ve üret- kenliği, gerçekten toplantılara katılan onlarca genç araştırmacı adayı için olağanüstü bir ömek oluşturuyordu. Aslında, Singh'in durumu ülkemizin bilim in- sanlannın ortak özelliği değil mi? Özellikle de bü- yükkent dışı üniversitelerde bilim insani olanlann çilesi daha az mı? Kütüphane, laboratuvar, araç- gereç yetersizlikleri; çevreden gelen yoğun bas- kılar; kurum içi baskı ve oyunlar, yıldırmalar orta- mında daha doğrusu yokluklar içinde bilimsel araştırma yapacaksınız. Üstelik bunu yaparken dışanda sunulan parasal ve öbür büyük olanak- ları elinizin tersiyle iteceksiniz. Bu bilim insanlan, gerçekten kutlanmaya değer. • • • ODTÜ Ekonomi Kongresi'nin başarılı geçme- sinde çok kişinin, kurumun katkısı var, burada on- lan tek tek belirtme olanağı yok. Düzenleme Komi- tesi'nin üçlü atlısı, AJper Güzel, Erdal Özmen ve Erol Taymez (abecesel) özellikle belirtilmeli. ODTÜ Ekonomi Kongresi, her yıl kendi koyduğu çıtayı da- ha da yükseltiyor; kurumlaşıyor. • • • Her kongrede aksaklıklar olur. ODTÜ Ekonomi Kongresi'nin açılış kokteyline, bitiminden yanm sa- at sonra arkadaşlannı yanına alarak gelen Istanbul çıkışlı birhanım katılımcının, kokteyli kaçınmanın ver- diği sinirle birsorumlu öğretim üyesi aradığını; biröğ- retim üyesinin de kendi bildirisini sunacağı saatte bir başka oturuma dinleyici olarak katıldığını anımsata- lım. Bunlardan birincisi. Istanbul'un Ankara'yabakışı, ikincisi de bilimsel dalgınlık örneği sayılamaz mı? Bbnlara, uluslararası üne sahip bir katılımcının ön- ceden bildirdiği ve kamuoyuna açıklanmış olan ko- nusunun tamamıyla dışında, ancak çok ilginç bir ko- nuyu işlediği; son açıkoturumun öakendin pişirken- dinye türünden tekboyutlu birözellik gösterdiği ek- lenebilir. Enerji yatınmma Uzanlar çelmesi ANTALYA(Cumhuri- yet) - Antalya Güçbirliği Holding (AGH) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahûn Şencan, turizm bölgesi olarak Antalja'da bü>ük sıkıntıya neden olan ener- jı konusunda sektöre yatı- nm yapmayı düşündükle- rini. ancak tiim girişimle- rinde karşılanna L'zan ai- lesinin engel olarak çıktı- ğını söyledi. Yaklaşık üç a\ önce ku- rulan AGH'nin yönetimi yatınm konulanndaki ya- şadıklan sıkıntılan anlat- mak amacıyla bugün Cumhurbaşkanı. Başba- kan, Turizm ve Ulaştırma Bakanlan. Hazine Müste- şarı ve CHP Genel Başka- nı'nı zi\ f aret edecekler. Yönetim Kurulu Baş- kanı îbrahim Şencan, Güçbirliği Holding'in Antalya"da yaşanan elekt- rik sıkıntısına da çözüm bulma arayışlan içinde ol- duğunu, bu yönde bazı ça- hşmalarda buiunduklan- nı. fakat her türlü girişim- lerinin karşısına, bölgede elektrik üreten ve dağıtı- mını alan Kepez Elektrik AŞ'nin yönetimini elinde bulunduran Uzan ailesi- nın engel olarak çıktığını söyledi. Şencan. "AntaJyab işa- damlan olarak nerede bir elektriksantralı kurma te- şebbüsünde bulunduysak karşımızda l zanlar'ın kmduğu engelle karşıJa^- tık. Bizim de\ letten bekle- diğimizotoritedesteğidir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle