Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ETLÜL 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / cumek(a turk.net 11
Zinaatçılar,
poşeti
destektedi
• AMCVRA
(Cumtıııriyet Bürosu)-
Türki;'e Ziraatçılar
Derneği Başkanı fbrahim
Yfetkir. Ankara'nın
tamanuna yakın
bölümûnde ekmeğin
am balij lanmadan
satıldûım ve aksaklıklan
öne sürerek uygulamaya
tümden karşı çıkmanın,
hiçbir anlamı olmadığını
söyledı. Ibrahim Yetkın,
ekrneğın
ambakjlanmadan
satışmın nedenini
hükünet içinde
bakanlann anlaşmazlığına
bağlad.
Krerii kartına
vergi takibi
• ANKARA(AA)-
Kredi kartlı satışlarda
vergi kaçağına son
vermek amacıyla POS
(kredi kartı işlem
makinesi) ile yazar
kasalar birbirlerine
bağlanıyor. Kredi kartıyla
satışlarda da fatura
veriİmeverek trilyonlarca
liralık vergi kaçağına yol
açılmasi üzerine 16
turizm merkezinde kart
incelemesi başlatan
Maliye Bakanlığı, POS
makinelerini yazar
kasalara bağiayarak vergi
kaçakçılığının rümüyle
önüne geçmeyi planlıyor.
Üç giinden
biri vergiyle
• A.NKARA(LBA)-
Ankara Ticaret Odası'nın
(ATO) bir şirketin bir
yılda devlete ödediği
vergileri baz alarak
yaptığı araştırmada, basit
bir şirket sahibinin,
yükümlü olduğu vergileri
ve SSK primlerini
ödemek ıçin, tam 80
işgününü devlet
dairesinde geçirmek
zorunda olduğu
belirlendi. Böylece, bir
yılın 104gününün
haftasonu tati1leri ile
geçtiği dikkate
alındığında ise, bir şirket
yaklaşsk üç iş
birini.devlete para
yatırmak için harcadığı
saptandı.
EmbPiyolu
buğdayfar
• A N K A R A ( U B A ) -
Toprak Mahsülleri Ofisi
(TMO) Genel Müdürü
Adnan Maraşlı. embriyo
kararması olan
buğdaylann hayvan yemi
olarak kullanılabileceğini
söyledi. Maraşlı.
TUBİTAK ile ortak bir
proje başlartıklannı
bildirdi. Maraşlı. proje
sonunda embriyolu
buğdaylann hepsini imha
etmek zorunda
kalabileceklerini de
sözlerine ekledi.
Pamukta fon
indipimi
• ANKARA(AA)-
Pamuk ithalatında
alınacak Toplu Konut
Fonu miktan belirlenerek
Ithalat Rejimi Karan'na
ek olarak Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Pamuk üreticilerinin
desteklenmesi amacıyla,
üretim maliyetleri
gözetilerek, "hedef
fiyatı". dünya fiyalanna
bağlı olarak da
"müdahale fiyatı"
belirlenerek, iki fiyat
arasındaki farkın
destekleme primi olarak
doğrudan üreticiye
ödeneceği bildirildi.
TÜPRAŞ'm
yatırımları
• KOCAELİ (AA) -
Türkiye Petrol
Rafınerileri A.Ş"nin
(TÜPRAŞ), 603.1 milyon
dolara (165.6 trilyon lira)
nal olacak 6 projesinın,
2002 yılına kadar
amamlanacağı bildirildi.
3enel Müdür Ergun
Curan. yatınmlarla ilgili
)larak, TÜPRAŞ'ın.
lünya petrol sektöründeki
e özellikle de Avrupa
îirliği'ndeki yeni
îknolojik gelışmelenn
erisinde kalmamayı ilke
dindiğini söyleyerek
atınmlann ana
edefinin, şirketin
luslararası piyasalarda
:kabet edebilecek
•knolojik düzeye
laşmasını sağlamak
Iduğunu kaydetti.
Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, dünya krizinin olası sonuçlannı değerlendirdi
'Kaynaklar yeniden şekiflenecek'
BÜLENTECEVİT
ANTALYA - Merkez Bankası
Başkanı Gazi Erçel. uluslararası
finans kaynaklan etkin şekilde
dagılmadığı için dünyada bireko-
nomik krizin yaşandığını belirte-
rek "Bu kriz, fînans kaynaklan-
nın etkin ve yeniden dağılımına
neden olacak" dedi.
Erçel, Rusya'daki kriz konu-
sunda da "Bu ülkedeki vabancı
yatınmcılar, yanıldıklannı değil,
aldatıldıklannı anladılar" yoru-
munu yaptı.
Orta Asya, Karadeniz Bölgesi
ve Balkan Ülkeleri Merkez Ban-
kası başkanlannca Türkiye"nin
öncülüğünde oluşturulan Guver-
nörler Kulübü, ilk toplantısını
Antalya'da yaptı.
Merkez Bankası Başkanı Gazi
Erçel, toplantıda reel ekonomide-
ki gelişmeler ve bunun dünya
ekonomilerine yansıması,- Türki-
ye. Yunanistan ve Makedonya ör-
neklerinin ele alındığını. kriz za-
manında hüküınetlerce uyguiana-
cak sağlıklı politikaların en ga-
<rçe], her krizin iki şeyi beraberinde getirdiğini,
bunlardan birinin kaynaklann etkin bir şekilde
yeniden dağılımına neden olmak olduğunu söyledi.
Merkez Bankası Başkanı, bu durumdan da daha
önceki uluslararası finans kaynaklannın etkin bir
şekilde dagılmadığı, spekülatif hareketlere gidildiği
sonucunun çıktığını dile getirdi.
Erçel, "Demek ki bundan sonra kaynaklar daha etkin
dağılacak. İkinci olarak da bir daha bölme olaylan
olmaması için önlemler alınacak" dedi.
ranti yollardan biri olduğu konu-
sunda tüm ülkelerin hemfikir ol-
duğunu anlartı.
Gazi Erçel, Asya ve son olarak
Rusya'da yaşanan ve Latin Ame-
rika'da da gündemde olan krizle
ilgili olarak dünya ekonomilerin-
de iniş çıkışlann, bekleyişlerin,
dibe vurulup vurulmadığı tartış-
malannın sürdüğünü ve bir süre
daha devam edeceğini kaydede-
rek, "Her kriz iki şeyi beraberin-
de getirir. Birincisi kaynaklann et-
kin birşekilde yeniden dağılımına
neden olur. Bundan da şu çıknor;
daha önceki uluslararası finans
kaynaklan etkin bir şekilde dağıl-
mıyormuş. Spekülatif hareketiere
gidiliyormuş. Demek ki bundan
sonra kaynaklar daha etkin dağı-
lacak. İkincisi ise bir daha bölme
olavlan olmaması için önlemler
alınacak olnıası" dedi.
Merkez Bankası Başkanı Er-
çel. ömek olarak Hong-Kong'da
yöneticilerin aldığı önlemleri
göstererek, burada kurulan bir ko-
mıte ile kısa vadeli sermaye hare-
ketlerinin, vadeli satışlann, mali-
yet satışlannuı üzerinde rürev pi-
yasalannda neyin olup olmadığı-
nın izlendiğini belirtti. Erçel. bor-
sada kısa vade alım satıma konu
olan hisse senetlerinin bile bir an-
lamda takip edilip önlem alındı-
ğını kaydederek, "Yani,dünyada-
ki krizlerden kendini smutlama
degil de etkilerini azahma, hatta
bu etkilerden yararlanma yolun-
da politik önlemler aldığuıızda
önemli ölçüde ekonominizi koru-
muş oluyorsunuz" dedi.
Tahalıya mal oldu'
Merkez Bankası Başkanı Gazi
Erçel. Rusya'da krizin IMF'nin
desteği ile 3 ay geciktirildiğini,
ancak alınan dersin pahalıya mal
olduğunu vurgulayarak. "Buolay-
lann benzerini Asya'da da izUyo-
ruz. Kaçan kaçtı, kaçmayanlar
ben gitmem derken batülar. Ser-
maye haırkederindeki bu ani çal-
kanoJar ülkeleri bir anda zor du-
nımda bırakıyor" dedi. Aynı
olaylann. uluslararası sermayenin
daha önce geldiği Latin Ameri-
ka'da da gündemde olduğunu, bu
bölgede sermayenin önemli bir
kısmının borsaya girmiş olduğu-
nu kaydederek, "llk önee borsaya
giren para uzun vadeli zannedüi-
>or. Fakatboyieolavlaroluncabir
anda çıkıyortar. \ ani vade kavra-
mının ne olduğu sorulan tüm
dünyada ortaya çıkıyor'" dedi.
D U N Y A E K O N O M Î S İ N E B A K I Ş / ERGEV YILDIZOĞLU LONDM (ergin(« ergindemon.co.uk.)
Cumhuriyet'in attığı "Büyük Çöküş"
başlığını okuyuncadüşündüm: "Yalancı-
nın Mumu" sönüyor mu? Son on-on beş
yıldır, gazete köşelerinden, üniversrte kür-
sülerine kadar her yeri kaplayan dalka-
vuklann şamatası yaşamın darbesiyle ke-
silecek ve "imparatorun üzerinde giysi
olmadığını" artık herkes görebilecek mi?
lyimser olmak istiyorum. Ama iyimserlik
yetmediği için yalancının mumuna üfle-
meye devam...
Son 25 yılın en büyük yalanı sanınm, in-
sanın ekonomik yaşamının serbest piya-
sa yoluyla düzenlenmesine ilişkindir. Şöy-
le: Feodalizmden çıkarken gelişmeye
başlayan kapitalist ilışkiler içinde ekono-
mik yaşamı kısıtlayan, tüm "eskirejime"
ait engeller sökülüp atıldıkça, toplumsal
yaşam da özgürleşti; üretim, değişim, do-
laşım özgürleşti ve bir "serbest pıyasa"
bu süreç içinde kendiliğinden, doğal bir
şekilde evrimleşti. Bu yüzden feodalite-
yi izleyen toplumsal-ekonomik yaşam bi-
çiminin özelliklerine en uygun düzenleme
biçimi, bunlara merkezi ve siyasi olarak
müdahale etmemektir: "Laissez faire,
laissez passer."
'Az buçuk mürekkep yalamış
herkes bilir ki...'
"Serbest piyasanm kendiliğinden do-
ğal bir süreç olarak yükseldiğine ilişkin
anlatı kelimenin tam anlamıyla bir "mit"X«.
Bir sınrfın, kendi ekonomik etkinliğinin in-
san doğasına en uygun etkinlik olduğu-
nu açıklamayı ve kabul ettirmeyi amaç-
layan bir mit. llhan Selçuk "Yıkılası Dün-
ya Düzeni" (1/09/) başlıklı yazısında vur-
gulamıştı. "Az buçuk mürekkep yalamış
herkes bilirkı bu dünyada nice düzen ku-
rulmuş, nice düzen yıkılmıştır. Yeryüzü
kaç düzene mezaroldu." Işte bu mit her-
kesin "bildiği" ve mantıksal olarak da ka-
pftalizm de geçicidir sonucuna ulaşt-
ran bu gerçeği saklayabilmek için gerek-
li. Bir de kapitalist sınrfın ekonomik etkin-
liğine; ulusal, toplumsal,
sınıfsal ahlaksal herhangi
bir gerekçeyle müdahale
etmeye kalkanlann, bu a-
maç için devleti kullan-
mayı önerenlerin çabası-
nın önünü, bu mit'e da-
yanarak kesmek müm-
kün. Doğal, kendi kendi-
ne işleyen ve dengeye
gelme eğiliminde olan bir
organizmaya müdahale
edilir mi? Edilirse, bunun
işleyişi sapar, denge eği-
limi buzulur, krizleroluşuıi
Alın size bir paradoks:
Eğer serbest piyasasının
işleyişinden, bunun top-
lumsal, insani, ekolojiket-
kilerinden memnun değil-
seniz yapabileceğiniz bir
şey yok! Her düzeltme
çabanız, her şeyi daha
beter yapacaktır. En uy-
gun tutum, "Herşeyo ka-
dar bozulmuştur ki, artık
siz isteseniz de daha faz-
la bozamazsınız" diyerek
düzene katılmayı redde-
dip bir kenara çekilmek
(beat mouvement" ve
hippy'ler) olabilir. Ya da.
gerçeği bilen bir bilge
edasıyla, bu düzenin, du-
varfarı Che'nin resimle-
riyle süslü, lüks bir lokan-
tasında yemeğe çıkmak
(post-modern ironi)... Ar-
tık, kapitalizmin zaaflannı
taşımayan yeni bir top-
lum özlemiyse (örneğin
sosyalizm), kaprtalizmi ne
pahasına olursa olsun
korumayı amaçlayan fa-
şizmle birtutulmaktan (bir
başka post modern-iro-
ni) kurtulamalayacaktır.
Tüm mitlerin öldüğü yer,
toplumsal pratiktir! Nite-
kim, serbest piyasayı ge-
nişletmeye yönelik her
çaba (bakınız IMF politi-
kalan, Afrika. Rusya En-
donezya vb.) kapitalizmin
krizini daha da derinleşti-
riyor, toplumsal ekolojik
dengeyi daha da bozu-
yor. Toplumsal pratik,
serbest piyasa kurma ça-
Yalancının Mumu
Mali piyasalardaki kriz, liberalizmin sorgulanmasına neden oldu.
basının vaat ettiklerini yerine getirmek bir
yana, bizzat düzenlemesi beklenen kapi-
talist toplumu tahrip ettiğini gösteriyor,
bu üretim tarzının da tarihsel ve geçici ol-
duğunu tekrar bilinçlere çıkarmaya baş-
lıyor.
Ya tarih ne dı'yor?
"Serbest piyasa" bir düzenleme siste-
mi olarak pratikte sınıfta kaldı. Amacının
tersine çalışıyor. Aslında, perşembenin
gelişi çarşambadan belliydi. Ama, şu ser-
best piyasının, merkezi devlet yönetrmin-
den kopuk. siyaset dışı bir süreç olduğu-
na ilişkin anlatı var ya... Işte bu, perşem-
benin gelişinin görulmesini büyük ölçüde
önledi sanınm. Tabii büyük medya maki-
nesini ve kimi zaman, kimi yerde, aksini
söyleyenlerin kafasına inen çekiçleri de
unutmadan...
Biz, Stalinizmin merkezi kumanda
ekonomisinin çöktüğünü gördük ya...
Öyleyse, serbest piyasa, merkeziyetçili-
ğin aksi olduğuna göre, yerel, çok renk-
li, otonom bir yönetım; devlet müdahale-
sine karşı Stalinizmin tersi olduğuna gö-
re de, demokrasi anlamına gelmez mi?
Bu düz marttık için, "birazkaba ama doğ-
rudur" diyebilirdik, eğer serbest piyasa
talebinin bir başka projesi daha olduğu-
nu bilmeseydik: Devletin eli ve işletmele-
ri (kamu hizmeti veriyor olsalar bile) eko-
nomiden çekilmeli, sadece mallann de-
ğil emeğin de fiyatı piyasada (sendikala-
rı bu işe fazla karıştırmadan) serbestçe
belirtenmelidir! Bir başka deyişle. ne de-
mokratik hükümetler ne de sendikalar
ekonomik süreçlere burnunu sokmalıdır
Diğer taraftan (1) serbest piyasanm ken-
diliğinden ve doğal bir şekilde evrimleş-
tiğine ilişkin anlatının tam bir kurmaca,
"resmi tarih" olduğunu görüyoruz. Birin-
cisi, serbest piyasa olarak kurgulanan
modele hiçbir zaman, hiçbir yerde rast-
lamıyoruz. Buna en yakın şekillenmenin
Ingiltere'de veABD kurulurken ortaya çık-
tığını görüyoruz. Başka bir yerde izine
rastlanmıyor. İkincisi, serbest piyasa, fe-
Okula başlarken
keyfinizi kaçırmayın!
Nakit Eğitim
odalizm yıkılırken, öyle kendiliğinden
oluşmamış. Aksine, planlı, merkezi bir
devlet müdahalesiyte, bir proje olarak ha-
yata geçirilmeye çalışılmış. Hem de bu
arada insanlann yaşamını altüst ettiği için
ortaya çıkan itirazlan bastırmak üzere si-
lahlanmış olarak.
Tüm mallann ve emeğin dolaşımının,
toplumsal etkilerine bakılmadan serbest-
leştirilmesi, 19. yüzyılm ortasında Ingiliz
egemen sınıfının, önce Ingiltere'de son-
ra da dünyada kendi egemenliğinin bir
ifadesi olarak, başlattığı bir proje, deyim
yerindeyse, Ingiliz kapitalizminin ütop-
yasıydı. Bu ütopya, devlet eliyle siyasi
teröre dayanılarak kurulmaya çalışıldı,
"bulunduğu her noktada işlemesi için
devlet müdahalesi gerekiyordu" (Gray).
Serbest piyasa projesi, daha La belle
epoque (1870-1914) döneminde (altın
çağında) insan yaşamının gereksinimle-
riyle, özgürlüklerle uyuşmadığı, uluslara-
rası düzlemde emperyalizm ve sömür-
gecilikten başka bir anlama gelmediği
için şiddetli eleştirilerle, dirençle karşılaş-
tı. Bu projenin en sivri uçlan, daha o za-
man kesilmeye başlandı. Ancak bu pro-
je doktriner düzeyde bir "ütopya" olarak,
193O'-lardaki büyük depresyona kadar
yaşamaya devam etti. Bugün küresel-
leşme benzer iddialarla, bu sefer ABD
kaynaklı, uluslararası mali sermayenin bir
projesi olarak yaşama dayatılıyor. Yine en
önemli bileşenleri demokrasiyi boğmak,
ulusal egemenlikleri tahrip etmek, top-
lumsal etkilerine aldırmadan, inatla, mal-
lann ve emeğin ticaretini, sermayenin do-
laşımmı hertürlü denetimden kurtarmak.
Yarattığı sonuçlar da aynı...
İnsani olan 'serbest piyasa'
değil, müdahale...
Tarihte, kendiliğinden ortaya ^;ıkan
süreç-refleks, adeta doğal olan eğilim-
evrim, serbest piyasa değil. Aksine, ta-
rih ekonomik etkinliği,toplumsalet-
kinliğe bağımlı kılma. pi-
yasaya müdahale etme,
kontrol altına alarak top-
lumsal açıdan faydalı hale
getinmeçabasının kendili-
ğinden, doğal-insani bir
refleks olduğunu gösteri-
yor.
Serbest piyasa proje-
si, merkezi, siyasi ve an-
tidemokratik bir pratik-
proje. Buna tepki olarak
kendiliğinden ve krüesel
(kapitalizmde çoğunluk
her zaman yoksuldur, eko-
nomik olarak iktidarsızdır)
bir refleks olarak geliştiği
için demokrasi, berabe-
rinde piyasaya müdahale
eğilimini ve olanağını da
getiriyor. Iradi olarak, siya-
si ve merkezi bir biçimde,
topluma dayatılmış olan,
serbest piyasa projesi-
dir. Kendiliğinden tepki, bir
öz savunma olarak "do-
ğal bir şekilde" gelişen ise
demokrasidir. Işte bu yüz-
den serbest piyasanm en
tutarlı savunuculan, bir ta-
raftan bireylerin girişim öz-
gürlüğünü savunurken, di-
ğer taraftan, bunun bir si-
yasi yönetim tarzı olarak
demokrasiyle uyuşmadığı-
nı kabul ederler.
Yalancının mumunu
söndürmek için hep biriik-
te ve daha güçlü bir şekil-
de üfleyelim.
Nakit Eğitim istediğiniz gibi
bir eğitim almanızı sağlıyor... hiç zorlanmadan.
Nakit Eğitim, tktısat Bankası'nın özel ihtiyaçlara getırdığı
öze! çozumterden sadece bırı Gelın konuşalım.
Sıze en uygun çozumü sunalım İKTİSAT
Memnun iyetje
• Nakit Alış^enş • NaKıt Ev • Nakit İMtıyaç • Nakit Otomobıl • Nak t Tatıl • Nakit ÇeK • Nakit Hesap • Otomatık Ûdeme
(1) Bu bölüm için biri ol-
dukça eski adeta klasik ol-
muş, biri de yeni (bu hafta
çıktı) daha mürekkebi ku-
rumamış iki çalışma öner-
mek istiyorum: Karl Polan-
yi (1944) The Great Trans-
formation: The politıcal
and economic origins of
our time John Gray (1998)
False dawn: The Delusions
of Global Capitalism.
Granta. London. Tabiı bir
de Ingiltere'nin macerası
İçin: Barrington Moore Jr.
(1966) Social Origins of
Dictatorship and Democ-
racy. Penguin, London.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
İnadına Aydınlanma
İnadına Bilim
Geçen günlerde ODTÜ'de uluslararası katılım-
lı üç toplantı yapıldı; makine tasanmı, havacılık ve
uzay, ekonomi.
Toplantılara ilişkin ayrıntılı bilgi, ODTÜ'nün ilgi-
li birimlerinden sağlanabilir. Burada Ekonomi
Kongresi'ne değinilecektir.
• • •
Ekonomi Kongresi, geçen yıla göre daha bir
büyüktü; hem sayısal hem deniteliksel olarak ge-
çen yılın düzeyinin çok üstündeydi. Kongre'ye
Avustralya'dan ABD'ye uzanan 20 dolayında ül-
keden ve ülkemizin bir o kadar üniversftesinden
bilim insanları katıldı; 200 dolayında bildiri tartı-
şıldı; değişik konularda altı açıkoturum düzenlen-
di.
Kongrede, tartışılan konulann yaygınlığı dikkat
çekiciydi; balık tüketiminden bağımsız gelişme-
ye, demokratik katılımdan, ekonometrik teknik-
lere, soyut ya da tarihsel yaklaşımlardan, son bor-
sa bunalımına dek çok sayıda konu tartışıldı.
• • •
ODTÜ Ekonomi Kongresi, dolaylı denilebilecek
ek işlevler de görüyor.
önce, Türkiye'nin büyükkent dışı üniversitele-
rinin öğretim üyeleri ve adaylarına bilimsel çalış-
malarını sergileme; bunları yerli ve yabancı mes-
lektaşlarıyla tartışma ve geliştirme ortamı yaratı-
yor. Bu olgu, bir büyük eksikliğin giderilmesini
sağlıyor, denilebilir.
Büyük eksiklik şudur: Türkiye'nin büyük kent-
lerinde bulunan kimi üniversiteler; ABD, Avrupa
ve giderek Uzakdoğu'daki bilim merkezlerine
Anadolu'daki üniversitelerden çok dahayakındır.
ODTÜ Ekonomi Kongresi, büyükkentlerin dışın-
da bulunan üniversitelerden yoğun bir katılımı
gerçekleştirerek bu eğriliği bir ölçüde de olsa gi-
dermeyi başardı.
Sonra kongrenin bir diğer başarılı boyutu, baş-
ta Merkez Bankası, Istatistik Enstitüsü, DPT, SSK
ve İMKB olmak üzere kamu kurumlan ile kimi özel
kurumların araştırmacılannın katkılarınm sağlan-
masıydı. Bu tür bir katılım süreci, kuram ve uygu-
lamanın kesişmesini sağladığı için aynca önem-
senmeye değer. Daha da önemle vurgulanması
gereken üniversite dışı kurumların araştırma ye-
tehiliklerinin güçlenmesinin, ekonomik ve top-
lumsal gelişmeye, doğrudan ve dolaylı, çok olum-
lu katkılar yapacağıdır.
Son olarak kongreye katılan Cambridge (Ingil-
tere) Üniversitesi öğretim üyelerinden Ajit S-
ingh'e değinilmelidir. Yazdıklannın sayialannı ken-
disi çeviremeyecek kadar ağır fiziksel rahatsızlı-
ğına vebunu on yıldan daha uzun birsüredirçek-
mesine karşın, Singh son yıllarda yaptığı çok sa-
yıdaki araştırmanın ilginç sonuçlannı kongreye şu
başlıkla sundu: Yönlendirilen ve Serbest Piyasa
Kapitalizmi: Uzak Asya Bunalımı. Singh, Uzak
Asya bunalımının oluşmasında, IMF, daha doğru-
su ABD sermayesinin oynadığı oyunlara dikkat
çekti; bunu yaparken çözümlemelerinde yine o
çevrelerin kendi sözlerinden yaratiandı. Kuşkusuz
bulgulan çarpıcıydı, ancak çok daha önemli bir
nokta vardı. Singh'in doğaya karşı direnç gücü,
bilimsel üretim konusundaki kararlılığı ve üret-
kenliği, gerçekten toplantılara katılan onlarca
genç araştırmacı adayı için olağanüstü bir ömek
oluşturuyordu.
Aslında, Singh'in durumu ülkemizin bilim in-
sanlannın ortak özelliği değil mi? Özellikle de bü-
yükkent dışı üniversitelerde bilim insani olanlann
çilesi daha az mı? Kütüphane, laboratuvar, araç-
gereç yetersizlikleri; çevreden gelen yoğun bas-
kılar; kurum içi baskı ve oyunlar, yıldırmalar orta-
mında daha doğrusu yokluklar içinde bilimsel
araştırma yapacaksınız. Üstelik bunu yaparken
dışanda sunulan parasal ve öbür büyük olanak-
ları elinizin tersiyle iteceksiniz. Bu bilim insanlan,
gerçekten kutlanmaya değer.
• • •
ODTÜ Ekonomi Kongresi'nin başarılı geçme-
sinde çok kişinin, kurumun katkısı var, burada on-
lan tek tek belirtme olanağı yok. Düzenleme Komi-
tesi'nin üçlü atlısı, AJper Güzel, Erdal Özmen ve
Erol Taymez (abecesel) özellikle belirtilmeli. ODTÜ
Ekonomi Kongresi, her yıl kendi koyduğu çıtayı da-
ha da yükseltiyor; kurumlaşıyor.
• • •
Her kongrede aksaklıklar olur. ODTÜ Ekonomi
Kongresi'nin açılış kokteyline, bitiminden yanm sa-
at sonra arkadaşlannı yanına alarak gelen Istanbul
çıkışlı birhanım katılımcının, kokteyli kaçınmanın ver-
diği sinirle birsorumlu öğretim üyesi aradığını; biröğ-
retim üyesinin de kendi bildirisini sunacağı saatte bir
başka oturuma dinleyici olarak katıldığını anımsata-
lım.
Bunlardan birincisi. Istanbul'un Ankara'yabakışı,
ikincisi de bilimsel dalgınlık örneği sayılamaz mı?
Bbnlara, uluslararası üne sahip bir katılımcının ön-
ceden bildirdiği ve kamuoyuna açıklanmış olan ko-
nusunun tamamıyla dışında, ancak çok ilginç bir ko-
nuyu işlediği; son açıkoturumun öakendin pişirken-
dinye türünden tekboyutlu birözellik gösterdiği ek-
lenebilir.
Enerji yatınmma
Uzanlar çelmesi
ANTALYA(Cumhuri-
yet) - Antalya Güçbirliği
Holding (AGH) Yönetim
Kurulu Başkanı İbrahûn
Şencan, turizm bölgesi
olarak Antalja'da bü>ük
sıkıntıya neden olan ener-
jı konusunda sektöre yatı-
nm yapmayı düşündükle-
rini. ancak tiim girişimle-
rinde karşılanna L'zan ai-
lesinin engel olarak çıktı-
ğını söyledi.
Yaklaşık üç a\ önce ku-
rulan AGH'nin yönetimi
yatınm konulanndaki ya-
şadıklan sıkıntılan anlat-
mak amacıyla bugün
Cumhurbaşkanı. Başba-
kan, Turizm ve Ulaştırma
Bakanlan. Hazine Müste-
şarı ve CHP Genel Başka-
nı'nı zi\
f
aret edecekler.
Yönetim Kurulu Baş-
kanı îbrahim Şencan,
Güçbirliği Holding'in
Antalya"da yaşanan elekt-
rik sıkıntısına da çözüm
bulma arayışlan içinde ol-
duğunu, bu yönde bazı ça-
hşmalarda buiunduklan-
nı. fakat her türlü girişim-
lerinin karşısına, bölgede
elektrik üreten ve dağıtı-
mını alan Kepez Elektrik
AŞ'nin yönetimini elinde
bulunduran Uzan ailesi-
nın engel olarak çıktığını
söyledi.
Şencan. "AntaJyab işa-
damlan olarak nerede bir
elektriksantralı kurma te-
şebbüsünde bulunduysak
karşımızda l zanlar'ın
kmduğu engelle karşıJa^-
tık. Bizim de\ letten bekle-
diğimizotoritedesteğidir"
dedi.