Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 EYLUL 1998 PAZ
10 PAZAR KONUGU
Elektrikdağıtımı ve enerjipolitikaları hukuksuzluğa teslim. Hizmetleri devralan şirketler halkı göz göre göre soyuyor
ÖÖÖzeüeştirmeelektriği 'çarpti'S Ul\LJç> Türkiye'nin enerji politikası ya da politikasızhğının ortaya
çıkardığı resim iyice iç karartıcı. Enerji dağıtımı ihaleye çıkanlıyor. Kapanın
elinde kalıyor. Aktaş adında bir kuruluş Istanbul'un Anadolu Yakası'nda
elektrik dağıtımını tekeline almış, istediği gibi at oynatıyor. Devlete de beş kuruş
para ödemiyor. Abonelerden topladığı paralan ne yaptığı belli değil. Şimdiye
kadar bu sektörde bir yatınm yaptığı da duyulmamış. O zaman hâlâ neden Aktaş
bu işi yapmaya devam ediyor? Ya da neden buna göz yumuluyor? Kimler,
nelerden nemalanıyorlar? Öte yandan bazı lobiler de tutturmuşlar, ille de
nükleer santral kurulsun diye... Bütün dünyada artık çok yüksek riskli ve
maliyeti çok yüksek olduğu için nükleer santraldan kaçılırken, neden Türkiye'de
hâlâ bunun borazanlığı yapılıyor. 1986'daki Çernobil felaketinden ders alınmadı
mı? Bütün bu çirkinlikleri ve dönen dolaplan Elektrik Mühendisleri Odası
Ankara Şubesi Başkanı Ali Yiğit'le konuştuk.
SÖYLEŞÎlEYLA TAVŞANOĞLU
Türkiye 'nin bir enerjipolitikası var mı?
- Her şeyden önce elektrik enerjisi üzerine ko-
nuşmak, günceli y akalamak ve doğruyu söylemek
anlamına gelecektir. Elektnk enerjisinin bugün
genel enerji tüketimi içindeki payı yüzde 35 civa-
nndadır. Bunun 2000 yılı itibanyla yüzde 40'lar
civarına, 2020 yılı itibanyla da yüzde 50'lere ula-
şacağı tahmin edıliyor. Yani elektnk enerjisi son
derece önemlidir ve öneminı önümüzdeki yüzyıl-
da da koruyacaktır. Elektrik enerjisi üzerine söy-
lenebilecek her şey aslında gelecek üzerine de bir
şeyler.söylemekdemekîir. Buradaelektrikenerji-
sıyle ilgili genel kabul gören parametreleri özet-
lemek istiyorum. Elektrik enerjisi, yapısı gereği
merkezi pİanlamayı zorunlu kılar.
Neden, yapısı gereği, dediniz?
- Elektrik enerjisi üretildiği anda tüketilmesi ge-
reken bir enerjidir. Depo edilebilme özelliği yok-
tur. Ister spekülatıf amaçlı olsun, ister bugün üre-
telim gelecekte kullanınz, gerekçesiyle olsun bu-
nun depo edilmesi söz konusu değil.
Üretiminden tüketimine kadar öylesine düzgün
planlanma»! gerekıyor ki bunu ancak merkezi bir
biçimde gerçekleştirebilirsiniz. Bir ülkenin ener-
ji politikası o ülkenin sanayileşme politikasına
bağlıdır. Yani siz gelecekte sanayinızin ne kadar
büyüyeceğinı ve ne şekilde sanayileşeceğinizi ta-
nımlamışsanız buna uygun olarak elektrik enerji-
sine yönelık altyapınızı ve üretim santrallannızı da
kurmanız gerekir. Yani elektrik enerjisinin tek ba-
şına, bağımsız değerlendirilmesi olanaksızdır. Sız
eğeraltyapıyı yapmış. buna uygun tüketimi yap-
mamışsanız bunun ekonomiye ters bir etkisi ola-
caktır, enflasyonist bir etkisi olacaktır. Sanayi ya-
> ıtınrnını kurmuşsunuz, ama buna uygun elektrik
,'^enerjisı altyapısını kurmamışsanız karşüıksız bir.
yatınm yapmışsınız demektir. Ekonomi yine ay-
nı etkıyle karşılaşacaktır. Elektrik enerjisi üzerine
söylenecek şey aynı zamanda sanayileşme üzeri-
ne bir şeyler söylemek anlamına gelir.
^m
^m
^ Elektrik enerjisi ne ölçekte yatınm ge-
rektiriyor?
- Büyük ölçekü yatınmlan gerektirir. Elektrik
enerjısınde ilk yatınm malıyetinden çok marjinal
maliyetler, yani birim maliyetler önemlidir. Dola-
yısıyla sanayiye ne denli ucuz elektrik verirseniz,
sanayi ürünleriniz o denli ucuza mal olacaktır. Ya
da vatandaşa ne denli ucuz elektnk ulaştırabilıyor-
sanız, vatandaş da bunu o denli rahat kullanabile-
cektir. Yani elektnk enerjisinde bırim maliyette
ucuzkık önemlidir. Bu da ancak büyük ölcekli ya-
tınmlarla sağlanabılır. Küçük ölçeklı yatınmlar
ekonomik değildir. Geçmışe baktığımızda da gö-
rüyoruz ki, bu alanda hep büyük ölçeklı yatınm-
lardan yararlanılmıştır. Elektnk enerjisi tüketimi
bir ülkenin gelişmişliğinin göstergisidır. Elektrik
enerjisinde bugün dünya ortalaması yıllık kişi ba-
şına 2.500 kılovvart saattır. Bu. gelişmiş ülkelerde
4.500 kilovvatt saat. ülkemizde ise 1.500 kilovvatt
saattir Bunun netı 900 ile bin kilovvatt saat arasın-
dadır. Bu parametrenin anlamlı olabilmesi için ül-
ke genelınde bir üniformluk göstermesi gerekir.
Türkıye've baktığımızda batıda dünya standartla-
nnın üzennde son derece yüksek bir tüketim, do-
ğuda ıse bunun beşte biri, onda biri gibi bir den-
gesızlik söz konusudur. Dolayısıyla bu parametre
ülke genelinde ünıform olduğu zaman anlamlıdır.
Türkiye açısından bir gösterge olarak biraz zor.
mmmam^ Peki elektrik enerjisi dağıtımı rekabete
uygun mudur?
- Hayır. yapısı gereği uygun değildir. Bugün
elektrik enerjisi teknolojisinin uiaştığı boyut, tü-
ketim noktalanna birden fazla altyapının getiril-
mesinı olanaksızlaştınyor.
Sız kapınıza gelen üç seyyar satıcının sattığı
mallardan en kalitelisi ve en ucuz olanını seçebi-
lirsıniz. Burada bir rekabetten söz edebilirsinız. A-
ma elektrik enerjisi için evinizde bir tek hattınız
vardır. Bunu ya alırsınız, ya da almazsınız. Dola-
yısıyla bunun sürekli rekabete açılması diye bir şey
söz konusu olamaz. Burada doğal birtekel söz ko-
nusudur. Aynca. elektrik enerjisi yapısı gereği ka-
mu tekelinı zorunlu kılıyor. Yani. tıpkı eğitim, sağ-
lık, sosyal güvenlikgibi elektrik eneıjisi de birka-
mu hizmetidir. Kamu hizmeti olması nedeniyle de
kamunun elıyle sağlanması gerekmektedir. Elekt-
rik enerjisinde ticari anlamda bir kârlılık degil.
katma değeri ve toplumsal yaran esas alınmakta-
dır. Türkiye'nin enerji politikasızlığı ya da politi-
kası bu son söyiedığim iki parametreye dayandı-
nlmaktadır. Yani elektrik enerjisi sektörünün re-
kabete açılması ve bunun bir kamu hizmeti oldu-
ğudur. Elektriğin bütün ticari mallar gıbı bir mal
olduğu veparası olan alır, olmayan almazgibi bir
mantıkgeliştirilmeyeçalışılıyor. Oysabusaydığı-
mız parametrelergeriye doğru dönüp baktığımız-
da bütün dünyadaki elektrik konusunda temel pa-
rametrelerdir.
ÜB^BMT Türkiye 'de elektrik enerjisi konusunda
merkeziyapı ne zaman oluşturuldu?
- 1970lere kadar merkezi bir yapı söz konusu
değildi. Küçük ölçeklı ve çok başlı bir yapı vardı.
70'lerde. anlattığım parametreleri esas alan bir
Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) yasası gelıştinl-
dı. Bugün bunun tersıni savunmakla biriıktebuya-
sayı çıkaran kışı Süleyman DemireTdı. Ama De-
mırel. bugün bu parametrelen ınkâreder bir nok-
tada.Türkiye'de bu merkezi yapı 1990'lara kadar.
1978-80 arası dünyadaki genel enerji knzinı say-
mazsak sorunsuz bir biçimde geldı. Bu da merke-
zi yapının oluşturulmuş olması sayesindeydi. Ya-
ni üretim ve tüketim planlanmıştı. Bunlar genel-
ALİ YİGİT
1959, Ankara doÇumlu. Yüksek öğrenimini
ODTL Elektnk Elektronik Mühendisliği
Bölümii nde tamamladı. Değisik
kuruluşlarda proje ve santiye miihendisi ve
saiış miihendisi olarak çalıştı. 1990 dan
itibaren Elektrik Mühendisleri Odası Ankara
Şubesi nde Yönetim Kıınılu üyeliği
görevinde buhmdıı. 1996-98 arası bu
kuruluşıın genel sekreterliğini yüriittü. Bu yıl
da Elektrik Mühendisleri Odası Ankara
Şubesi Başkanlığı 'na seçildi. Özellikle
elektrik enerjisinin özelleşühlmesi
konusunda çeşitli makaleler yazdı.
açtık. Bu davalarla ilgili olarak Enerji Bakanlığı,
-Elektrik Mühendisleri Odası yetkili midir, değil
midir" gibi bir takım itirazlarda bulundu. Ardın-
dan da Oda'nın bir taraf olduğu ve dava açabile-
ceği Danıştay tarafından kabul edildi. Böy lece de
bu süreç başladı. Bizim buradakı temel argüman-
lanmız bunun kamu hizmeti olduğu ve üçüncü şa-
hıslara devredilmemesi gerektiğinin yam sıra hu-
kuksuzluklar olduğu çevresındeydi. Anayasa
Mahkemesı özelleştirme konusunda verdiği içti-
hatlarda. "Gerçekdeğerüzerinden ÖzeUeştirmeya-
pılır" demektedır. Oysa enerji sektöründe yapılan
özelleştirmelerde işletme hakkı devn gibi ne idü-
ğü belirsiz bir uygulama yapılmaktadır. Bu da
Anayasa Mahkemesfnin özelleştirme konusunda
verdiği ıçtihatlara tamamıyla aykındır. Devir iş-
lemlennde tüketiciyi ve kamuyu koruyucu hiçbir
madde yoktur. Burada çalışan personelin hukuku-
nu koruyucu hiçbirmadde yoktur. Bunun genel an-
lamda bır kamu hizmeti olması ve bunun devre-
diîmesınin yanlışlığına karşı çıkılmasının yani sı-
ra iç hukukumuza da hiçbir şekilde uygun değil-
dir. Elektrik özelleştırilmesınde özellikle son dö-
nemlerde bir medya çetesi hâkım olmuştur. Elle-
rindeki radyolan, televizyonlan kullanarak birbas-
kı unsuru yaratma ve uluslararası tekellerle de iş-
birlıği yaparak elektnk enerjisinin dağıtımına sa-
hip olma doğrultusunda ginşimler söz konusudur.
^ • ^ ^ Peki, bunlan kimler yapıyor?
-Bütün görevlendırmelere baktığımızda Doğan
Holding'in, Süzer Holding'in, Ceylan Holdıng'in,
Shovv TV'nin. Kent TVnin ve bunlann sahipleri-
nin enerji sektöründen pay alma doğrultusunda
gırişimlerde bulunduklan ve görevlendırmelerde
de bunlara öncelıkler tanındığını görüyoruz. Bu
saydığımız hukuksuzluklann yani sıra bu kuruluş-
larla ilgili olarak RTÜK Yasası'nın da açık bir
maddesi vardır. Bu madde şunu hükme bağlamak-
tadır: "Gazete ve televizvonlardan birinin vüzde
Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Ali V iğit özelleştirme kılın altında sergilenen yolsuzlukları örnekleriyle anlattı.
likle de paralel yürümüştü. Ne zamanından önce,
ne de zamanından sonra yapılmıştır.
1982 "de kent içı dağıtımlan da tek elde toplana-
rak bütünlüklü bır yapı oluşturulmuştu. Ancak.
1980'lerde Özal'la birlikte başlayan dünyadaki e-
sen rüzgârlara paralel olarak. Türkiye'de de elekt-
nk enerji sektörünün üçüncü şahıslara açılması
konusunda 3096 sayılı yasa çıkanlmıştır.
Buyasa ilk kez ne zaman uygutandı?
- İlk kez I989"da İstanbul'un Anadolu yakası-
nm elektrik dağıtımının .\ktaş Elektnk'e dev redil-
mesiyle uyguiamay a kondu. Bu bır görev lendir-
me şeklinde oldu. 1990'da bir sözleşme yapıldı.
Ancak. 1990'da yapılan bu sözleşme 1993 yılın-
da Danıştay tarafından iptal edildi.
Sözleşmenin iptal edilmesinin gerekçe-
si neydi?
- İptal gerekçesi demin saydığım parametreler-
den birisi, yani elektrik enerjisinin bir kamu hiz-
meti olduğu ve dolayısıyla da bunun üçüncü şa-
hıslara devrinin imtıyaz anlamına geldiği. ımti-
yazlann da anayasanın 155. maddesi gereği Da-
nıştay denetimine tabi olması zorunluluğudur.
Bunun iptal edilmesinden sonra iki yıl bir boş-
luk süresi vardır. Ondan sonra 1995 yılında yenı
bır görevlendirme yapılmıştır. ama burada da söz-
leşme yoktur. 1998'deyeni bir sözleşme yapılarak
Aktaş'a verilmiştir. Danıştay da bu sözleşmey i ım-
zalamıştır.
l
^^
mmm
Peki, bu ne anlama geliyor?
-Yani 1989'dan 1998'ekadaryasadışı bir biçim-
de Aktaş çalışmıştır. Zaten bu görev lendirmenin
temel amacı da rant aktanmına yöneliktir. Aktaş.
devir işlemlerini aldığı günden ben hem verdiği
hizmetlerin yetersizliği hem de kamuya karşı yü-
kümlülüklerini yenne getirmemesiyle tanınan bir
kuruluştur. Bu hususta vatandaşlann şikâyetlerini
yeniden saymamıza gerek yok. Bunu herkes bıli-
yor. özellikle de Anadolu yakasında yaşayanlar...
3096 sayılı yasa gereğince böyle bir imtiyaz v e-
rilmesi Bakanlar Kurulu karanna tabidir. Ama,
Aktaş'a bu işin verilmesinde Bakaniar Kurulu ka-
ran dahi alınmamıştır.
Peki bu konuda hâlâ Bakanlar Kurulu
kararı yok mu?
- Şımdı var. Bu karar CHP-DYP koalisyon hü-
kümetı dönemındealındı. Böyle bır karar olmadı-
ğı çok sonra fark edildıği için...Aktaş bu dokuz yıl
ıçınde kamuya karşı yükümlülüklerini yerine ge-
tirmemiştır Aktaş enerjıyı kamudan satın almak-
ta ve bunun tıcaretını. daha doğrusu da tahsilatçı-
lık yapmaktadır. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun
zaman içınde Aktaş'ı denetlemelerinde şu da his-
sedılmıştir: Aktaş. kamuya karşı yükümİülükleri-
ni ya geç yenne getırmiştır ya da hiç yenne getır-
memiştır Burada sıze ilginç birolay anlatmak is-
tiyorum. lansu Çiller'in Başbakan olduğu dönem-
de Marmara Banka>ı'nın batmasına on gün kaîa
Aktaş ilk defa olarak kamuya olan borcunu Mar-
mara Bankası üzennden TEAŞ'a o dönemın para-
sıyla 240 mılyar lıra olarak ödemıştır. Burada şa-
ıbe söz konusudur. 10 gün sonra Marmara Banka-
sı'nm bankacılık faaliyetlen durdurulmuştur. ar-
dından da banka barnııştır. O 240 mıly ar lira da ban-
kayla birlikte batmıştır. Ben burada aynntıya gir-
mek ıstemiyorum. ama o dönemdekı TEAŞ Genel
Müdürü. "Burada kötü ni>et var" diyerek Aktaş'ı
dava etmiştır. Mahkeme bunu reddetmıştır. Ancak
\argıtay mahkemenin verdiği karan bozmuş ve
orada kötü nıyet olduğunu kabul etmıştir.
wtmmmt Sonra ne oldu?
- Aktaş'ın TEA$'a ve kamuya bugün 123 tril-
yon lira borcu vardır Yani Aktaş. elektrik enerji-
sinı alıp bedelını ödememektedir. gereken yatı-
nmlan yapmamaktadır. Öte yandan da sadece va-
tandaşın sayacını okuyup ondan para toplamakta-
dır. Türkiye'de elektnk enerjisinin özelleştirilme-
sınde aslında yapılmak istenen sadece rant aktan-
mıdır. Bugün. talıbi çıkmadığı için doguda birkaç
bölge dışında bütün bölgelerde değişik kuruluşla-
ra anlaşmalı bir şekilde elektnk enerjisi dağıtımı
devredilmektedir. Buna dayanak olarak da 3096
sayılı yasa göstenlmektedır Türkiye'nin bu yapı-
lan işlemlerde kendi ıç hukukunu dahı işletmedi-
ği için bız bu devir işlemleriyle ilgili olarak dava
10'undan fazla hissesine sahip olan kişiJer kamu
ihalelerine gjremezler."
Yani ticari faaliyette bulunamazlar. Ama bu
maddenin değiştirilmesi doğrultusunda hükümet
hemen girişimde bulunarak bu gerekçeyi bertaraf
erme doğrultusunda çalışmalar yapıyor.
Türkiye'nin enerji politikasızlığıyla ilgili çok
ilginç bir nokta daha var. Türkiye'de enerji politi-
kaları yalan ve korkuyla yürütülmektedir.
• ^ • ^ Bu nasıl oluyor?
- ABD Enerji Bakanı Türkiye'yi ziyaret eder.
Ardından ABD Ticaret Bakanı Türkiye'ye gelir.
Bundan sonra da sürekli olarak Türkiye'ye ''Ener-
ji özelleştirmelerini bir an önce yapın. İç hukuku-
nuzu da buna ujdurun" telkini yapılıyor.
Bunun anlamı da şu:
"Anayasa Mahkemesi'ni boş verin. Danıştay'ı
boş verin."
Bizim Enerji Bakanımız da bu işin taşeronluğu-
na soyunarak kendi alt birimlerine ayn telkinler-
de bulunuyor. Bir Başbakan da aleni bir biçimde
çıkıp, "Türkiye'deki hukuk sistemi enerji yatınm-
iannın önünii ükamaktadır" gibi sözleri rahatlık-
la söyleyebilmektedır. Oysa gerçekte hiç de onla-
nn söylediği gibi şeyler söz konusu değildir. Şu-
nu söylüyorlar: "Karanlıkta kalacağız. Ne yapa-
nm?" Enerji Bakanımız bir avukat. Ankara'da avu-
katlık yaptıgına rastlamadım. Eminim taşrada bir
yerlerde yaprruştır. Hukukla uğraşan bir kişi attı-
ğı adımlarda, icraatlannda öncelikle mevcut hu-
kuk sistemine uygun biçimde davranmak zorun-
dadır. Hele de bu kişi bir kamu yöneticisiyse... Bir
kamu yönetıcisınin kendi hukuk sısteminin göz ar-
dı edilmesi yolunda telkinlerde bulunmasının yo-
rumunu ben sizlere bırakıyorum. Bir benzetme
yapmak gerekirse bence şu anda Türkiye'deki
enerji bürokrasisi ruhunu şeytana satmıştır. Yani
Türkiye'nin çıkarlannı değil de başkalannın çıkar-
lannı korumanın sözcülüğüne soyunmuştur. Sü-
rekli olarak da hukuktan şikâyet edilmektedir. Gö-
kova Termik Santralı olayı bunun tipik bir örneği-
dir. Gökova santralı yetersiz donanıma sahip oldu-
ğu için, baca gazı antma tesisi, kül tutma ünitele-
rinin olmayışı nedeniyle çalıştınlamamaktadır.
Çalıştığı zaman çevTeye ciddi zararlar vermekte,
TEAŞ da bundan dolayı yöredeki çiftçilere tazmi-
nat ödemektedir. Bu durum 1986'da kurulduğu
günden beri devam etmektedir. Aydın Idare Mah-
kemesi'nin santralın çalıştınlmaması doğrultu-
sunda karan vardır. ama.. "Ne yapalım? Çaremiz
yok",gerekçesiyle hukuk göz ardı ediliyor ve sant-
ral çalıştınlmaya devam ediliyor. Yani Türkiye'de
böyle günübirlik biryaşam üzerine kurulu ve baş-
kalannın belirlediği bir enerji politikasızlığı hâ-
kim. Bir de enerjıde çokbaşlılık da söz konusu.
du?
Yanimerkeziyapı tamamıyla yok mu ol-
- Evet. Enerjide Devlet Su Işleri (DSİ) bir kıs-
mıyla ilgileniyor. Türkiye Kömür tşletmeleri
(TKİ), Elektrik Işleri Etüt Dairesi bir başka kısım-
Ianyla, TEAŞ, TEDAŞ öbür kısımlanyla, Enerji
Bakanlığı başka yanlanyla ılgıleniyorlar. Yani
merkezi bir yapısı olmayan, temel yönelimi. temel
politikası olmayan bir oluşum söz konusu. Öyle-
sine vahim bir noktaya gelinmiştır kı. Türkiye
199O'lı yıllardan sonra bütün varlığını yabancıla-
nn yatınm yapması beklentılenne odaklayarak bır
ihmal politikası girdabına kapılmıştır. Enerji tüke-
tim verilerine baktığımızda Türkiye'nin y ıllık yüz-
de 7 ıle 10 arası bir artışı varken, buna uygun ya-
tınmlar yapılmamıştır. 1995'te sektöre yüzde 1.5,
1996'da yüzde 0.5. 1997'de yüzde 1 oranında ya-
tınm vardır Bu yıl da şimdiye kadar kayda değer
bir yatınm söz konusu olmamıştır. Sektör bir be-
lirsizliğe doğru bılinçlı bır biçimde itilmektedir.
dir?
Peki bunu yapmaktaki amaç sizce ne-
- Şunu telkin etmeye çalışıyorlar
"Kamu bu işi Deceremiyor. Bunu özelleştirelim
de vatandaş da raharJasın. Böylece kamuya yük ol-
maktan kurruLsun."
Ama burasının zarar etmesi, ya da kamuya yük
olması söz konusu değildir. Aslında son derece
düzgün bir yapı vardır. Talepler merkezi olarak
planlanmakta v e yatınmlar buna uygun olarak ya-
pılmaktadır.
Yani eski sistem gereğince mi?
- Evet, tamamıyla öyle. Ama bunlan yapmadı-
ğınız zaman elbette ki sistem bellı bir noktada tı-
kanacaktır. Türkiye'de uygulanan senaryo da bu
doğruItudadır. Bu senaryonun ikincı bır ayağı da
şu: "Türkiye'nin kaynaklan rükenme noktasına
geuniştir. Oolayısıyla da önümüzdeki vıllarda ka-
ranlıkta kalınacakor. Çaresiz olarak nükleerener-
jiye yöneunek dururmmda kalacağız." 7",' "™l
İyi de bilindiği kadanyia Türkiye'nin
pek çok alternatif enerji kaynaklan var. Bunlar-
dan neden yararlanma yoluna gidilmiyor?
-Tabii. Rüzgâr, güneş,jeotermal enerji kaynak-
lan var. Şu anda Türkiye'nin alternatif enerjı kay-
naklanndan su ve kömürü düşersek sadece yüzde
25'ini kullanırdurumdayız. Yani, Türkıye'nin kay-
naklannın tükendiği iddiası gerçeğı yansıtmamak-
tadır. Nükleersantral lobılerinin Türkiye'de yürüt-
tükleri çalışmalara paralel olarak enerji bürokra-
sisi durumu bu şekilde sunmaya çaiışıyor. Onla-
nn dediklennin sözcülüğünü yaparak Türkiye'nin
geleceğinin karanlık bir noktaya itilmesinde pay
sahibi duruma gelmektedir. Elektrik enerjisi üre-
timi konusunda nükler enerji, seçeneklerden sade-
ce bir tanesidir. Özellikle 1973'te petrol krizinin
patlak vermesiyle birlikte her şeyı petrole dayalı
olarak çözen dünya, alternatif enerji kaynaklarına
yöneldi. Bunlardan bir tanesi de 1940'Iardan beri
özellikle nükleer silah üretimıyle paralel giden
nükleer enerjinin bir seçenek olduğu, güvenli ol-
duğu ve insanlığı kurtaracak bir enerji kaynağı
olarak sunulduğunu biliyoruz.
mm
^mm
1986'daki Çernobil Nükleer Santralı
kazasmdan sonra bu düşünce değişti mi?
- Bunun öyle olmadığı o zaman gün ışığına çık-
tı. Bu faciayla gerçek anlamda Pandora'nın kutu-
su açıldı. Nükleer teknolojinin güvenli olmadığı,
belli sorunlan çözemediği artık herkes tarafından
kabul edildi. Ogüne kadar nükleer santrallarda hiç
kaza olmadığı, kaza riskinin sıfır olduğu gibi öy-
küleranlatılırdı. Oysa bunun doğnı olmadığı, nük-
leer santrallarda Çernobil'den önce de çok büyük
kazalar meydana geldiği. bunlardan kaynalanan
ölümlerin ve kanser vakalannın görüldüğü kayıt-
larda mevcut. Bütün dünya, 1986'dan sonra nük-
leer teknolojiden kaçmaya başladı. Bakın. dünya-
da yeni nükleer santral kurulmadığı için eski nük-
leer santrallann bakırru, bulunduklan ülkeler için
ciddi bir yük haline geldi. O yükü paylaşmak için
yeni santrallann kurulması gerekiyor. Ancak ge-
lişmiş ülkelerde ciddi bir kamuoyu baskısı oldu-
ğundan oralarda kurulamıyor. Nükleer santral üre-
ticileri de aralannda olmak üzere tek çözüm ola-
rak şugörülüyor: Kamuoyu baskjsının zayıfoldu-
ğu ikinci halka ülkelere yönelinmiştir. Yani, Çin,
Hindistan, Türkiye, İran gibi ülkelere... Bu görüş-
te bir şekilde de başanya ulaşılmaktadır. Özellik-
le Çernobil 'den sonra herkesin kabul ettiği bir ger-
çek vardır. O da şu: Nüleer santrallar güvenli de-
ğildir. Atıklannın saklanması sorunu çözüleme-
miştir. Bu teknoloji iflas etmiştir. Son derece bü-
yük riskJer içermektedir. Ancak, Türkiye'de radi-
kal sağın nükleer silah özlemleriyle nükleer lobi-
nin kendi maliyetlerini kurtarma girişimleri ça-
kışma noktasına geldi.
İZMİR 7. İCRA MÜDÜRLÜĞL 'NDEN 163 ÖR.NEK ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ
DosvaNo 98 541
Aiacakiı Abdullah Kaja 2511 Sk No 9 Manavkuyu Borno\a.lzmır Vekıllerı A\ Levent Mercan. 846 Sk No: 55 206 Konak Iztnır
Borçlu 1- Ercan Fıstıkçı 1310 Sk No 7 B Çankaya/ Izmır. 2- Turkan Fıstıkçi Fatıh Cd No 50 1 Bomova lzmır, 3- Nıhat Camuz. Umurlu kö>Tİ Kayacık. Aydın Alacak-
lı Abdullah K.a>a \ekılı Av. Levent Mercan 300 000 000 - TL toplam alacağı. ıcra masrafldrı. \ekalet ucretı ve faızı ıle birlikte ödemeye borçlu bulunduğunuzdan yapılan ıc-
ra takıbınde adınıza çıkartılan ödeme emre bıla lade donmuş olup. Emnıyetçe hakkınızda yapılan tahkıkatta adresınız tespıt edılemedığınden 163 ömek ödeme emnnın süre-
ye 15 gün ılavesı ıle ılanen teblığıne karar \enimıştır lşbu ödeme emrının ılanının teblıgı tarıhınden itibaren 10günlük yasal süreye İ5gûn ıla\esı ıle 25 gün ıçınde ödeme-
nız (lemınat vermenız). takıbın dayandığı senet kambıvo senedı nıtelığını haız değil ıse. yıne yasal 5 günlük süreye 15 gün ılavesı ıle 20 gün ıçınde Tetkık Mercıı'ne şikâyet
etmenız. takıp da>anağı senet altındakı ımza sıze aıt değılse yıne bu yasal 5 günlük süreye 15 gun ılavesı ıle 22 gün ıçınde aynca ve açıkça bır dılekçe ıle tetkık mercıınebıl-
dırmenız. aksı takdırde ıcra takıbındekı kambı>o senedı altmdakı ımzanın sızden sadır sayılacağı. ımzanızı haksız yere ınkâr edersenız sozü edılen takıp konusu senede daya-
nan takıp konusu alacağın ° o 10 oranında para cezası ıle mahkûm edıleceğınız vemercıden bu ıtırazın kabulüne daır bır karar getırmedığınız takdırde cebrı ıcraya devam olu-
nacağı. borçlu olmadığınız veva borcun ıtfa veya mehıl venldığı \eya zamanasımma ugradığı hakkında veya yetkı ıtırazmız varsa sebepîen ıle birlikte yasal 5 günlük süreye
15 gün ılavesı ıle 20 gün tçıncie Tetkık Mercıı 'ne bır dılekçe ıle bıldırerek mercıden ıtırazmızın kabul edıldığıne daır bır karar getırmedığınız takdırde cebn ıcraya devam olu-
nacağı. ıtıraz edılmedığı ve borç ödenmedığı takdırde yasal 10 günlük süreye 15 gun ılavesı ıle 25 gun ıçınde 74 madde gereğince mal beyanında bulunmazsanız. hapısle taz-
yık olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakıkateaykın beyanda bulunursanız hapı^le cezalandınlacağınız ıhtarolunur 28 8 1998 Basın 42471
Sevgjlı Babamız. Abımız, ,\mcamız, Dayımız, Dedemız.
Eşı Bulunmaz lnsan
Prof. Dr.
TOKAY BAYÇIN7 Eylül 1998 Pazartesı günü aramızdan aynlmıştır 14 Eylül
1998 Pazartesi günü saat 11.00'de A. Ü Tıp Fakültesi
Morfoloji Bınası'nda yapılacak tören sonrası. Kocatepe
Camisi'ndekı öğle namazını takiben Karşıyaka MezarlıgVnda
(5. Kapıj ebedıyete uğurlanacaktır.
AtLESİ