Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4AĞUSTOS1998
12 KÜLTÜR
PORTAL DİKMEN GURUN
2000'li yıllaradoğru tiyatro^2000'li \ ıllara Doğru Tiyatro'1
Zeh-
ra İpşiroğlu'nun çeşitli deneme, ıncele-
me \ e eleştiri yazılannı topladığı son ki-
tabı geçen günlerde Mitos Bo> ut Ya-
vınlarfndan çıktı. Bir bakıma. "Tiyat-
roda Yeni Arayışlar'ın (1992) dev amıol-
duğu söylenebilir. Ancak arada bir fark
\ar "2000'li\ıJlaraDoğruTnatro"ge-
nelde Turk tıvatrosundaki gelışmeler
üzerinde duruvor \e çeşitli okuma ör-
nekleri vererek dramaturginin temelinı
olıışfuran yaratıcı okuma. yorumlama
kav ramlanna açıklık getirmeye çalışıyor.
Tüm sanatlan kucaklavan tiyatronun
eğitimdeki işlevinin altını çiziyor. Da-
hj çok sorı bölümde odaklaşan eleştiri
vazılamsa İpşiroğlu'nun >urtdışında
gördüğü ov unları kapsıyor.
- Kitapta sö/ünü ettiğiniz "yaratıcı
okuma" kavramı bana Tiyatro Festiva-
li'ndei/lediğimiz "Denizden Gelen Ka-
dın"ı çağnştırdı. Öncelikle Susan Son-
tag'ın.Robert VVilson'ıa.oyunculann,E-
ieyicinin fbsen'in metnivlegidereksah-
nevle kurdukları çok vönlü bağlantıtan
düşündürdü.
Z,İ.-~Yaratıeıokuma",okuyucunun
oyun nıetnini iyice çözümleyerek. di-
dik didik ederek okuduktan sonra met-
nin içerdiği çeşitli olanaklan keşfetme-
ye çalışması. başka deyişle mefni çok
yönlübirbiçimdekuşatabilmesi vedo-
ğal olarak metnin bugün bize ne söyle-
diğini yani vaşamla bağlantısını çıkara-
bilmesidir. Ancak böylesi birokumaya-
ratıcılıgın kapjJarını açabiliyor. Drama-
turginin ABC si... "DenizdenGeJen Ka-
dın") ne yazık kı izleyemedim. ama el-
bette böylesi birçalışma yönetmene de.
oyuncuya da kendi yaratıcı gizilgücünü
keşfederek kendi yorumunu getirme ola-
nağını tanıvacaktır
- Yaratıcı okuma eleştirinin de kapı-
larını açmıyor mu?
Kuşkusuz övle. Bir örnek vereyim.
Dev let Tiyatrosu'nda geçen sezon sah-
nelenen "Ay Işığında Şamata"\a gitti-
ğimde büv ük bırdüş kmklığına uğramış-
tım. Çünkü böylesi birsahnelemenin ti-
jatromuzda gerçekten önemli gelişme-
lereyolaçmışolan HaJdunTaner'ehak-
sızlık oldugunu düşünü>ordum. Önce
eleştiri vazmak istedim. sonra vazgeç-
tiııı. Haldun Taner'in nıetninenaMİ vak-
laşılabileceğini irdeleyen biryazı >az-
mayı tcrcih ettım. Ancak bu yazıda oyun
• "Tiyatronun tüm
sanatlan edebiyatı,
görsel sanatlan,
müziği bütünleştiren
bir yanı olduğu için
eğitimdeki işlevi çok
önemli."
• "Kitabımda
kullandığım bir
imgcyi 'yolculuk
imgesini' kullanacak
olursam, çıktığım
okuma yolculuğuna
dileyen okuyucu
katılabilir. Bu
yolculuğun sonunda
belli kazanımlar elde
eden okuyucu,
gördüğü
sahnelemeyi
eleştirebilecek bir
aşamaya gelmiştir."
üzerinde olabildiğince eleştirel ve çok
yönlübirbiçimdedüşünnıeyeçalışırken.
okuyucuvadabenimle birlikte düşiine-
bilmesi için bazı ipuçları \ermeye çalı-
şıyorum.
- Burada "davatma" sınınnı aşma-
mak çok önemli tabii.
Kitabımda kullandığım bir imgeyi
"yolculuk imgesinP kullanacak olur-
sam. çıktığım okuma yolculuğuna dile-
ven okuyucu katılabilir. Bu yolculuğun
sonunda belli kazanımlarelde eden oku-
yucu. gördüğü sahnelemeyi eleştirebi-
lecek biraşama>a gelmiştir. Bu okuyu-
cuya bir şevleri da>atmak >a da öğret-
mek anlamına gelmiyor. çünkü okuvu-
cu gibi beıı de ögrenen konumdayını. Bir
yol çizivorum, okuyucu o volda benım-
le birlikte ilerleyebilir. ya da sapıp yeni
yollar keşfedebilir. bu ona kalmış bir
şey
- Yaratıcı okuma bağlamında Adalet
Agaoglu nun o\unlarına farklı birvak-
laşım getirijorsunuz.
Bundan bir süre önce çok sevindiğim
bir şev oldu. Adalet Hanım bana tele-
fon edip o> unlannda kendisinin bile hiç
görmemiş. düşünmemiş olduğu bazı
noktalan keşfetmiş olduğumu sövledi.
Sanınnı onu etkileyen a>n zanıan dilinı-
lerinde yazılmış olan ovunlarda ortak
noktalar butınam olnıuştu. Bunu başa-
rabildımse bu çok heyecan verici bir
şey! Bunabenzerbirşeyibukezvorum-
layan değil yazan açısından kendi kita-
bım "Gergedan Oyunu^nda da çok kı-
sa bir süre önce yaşadım. Almanvada
bu kitap üzerine vapılan birrad>oprog-
ramının nıetnini okuduğumdagerçekten
şaşırdım. çünkü kitabın çözümlenmesin-
de ve yorumlanmasında benim bilinçli
olarak yaptıklanm(kitabın simgeselbo-
yutu. kurgusu \b.)en küçükayrıntılan-
na değin saptandığı gibi. benim hiç dü-
şünmemiş olduğum, ancak metinde var
olan bazı noktalara da değinilmişti. Jj-
te yaratıcı okuma... Bir oyun, birkitap
birden canlanıyor. yaşamaya başlıyor. Bir
yazar için bundan heyecan verici bir şey
olamaz bence.
- Kitabın ikinci bölümünde yer alan
yazılar "Türk tıvatrosunda gülmece ve
taşlama" başlığı alrında toplanmışfar.
Gülmecenin bi/iın thatromuzdazengin
gelenegi »ar.
Gülmece oldukça geniş bir kavram.
Burada gülmece ve taşlama başlığıyla
bir karşı çıkışı dile getiren oyunlardan
söz ediyorum. Başta AzizSesin olmak
üzere çeşitli yazarlann yapıtlarını bu
açıdan incelediğimizde hem Çağdaş Ba-
tı Tiyatrosu'nun etkisini. hem de gele-
neksel halk güldürülerınin izlerini gö-
rüyoruz. Metinlerarası etkile^im özellik-
le bu tür oyunlarda çok çarpıcı bir bı-
çimde ortaya çıkıyor. Ben bu bölümde
sadece birkaç örnek üzerinde durdum.
ama gelecekte bu alandaki çalışmalan-
mı gelıştirmek ıstıyorum.
- Kitabınızda eğirim konusuna özel
bir yer veriyorsunuz. Tnatro sanatının
eğfâme katkısı üzerindeduru\orsunuz.
Tiyatronun eğitime katkısına gerçek-
ten inanıyorum. DörtvıldırTivatro Bö-
lümü'ndekı (İÜ Edebivat FakülteMi) genç
arkadaşlanmızın Kasımpaşa. Kocamus-
tafapaşa gibi semtlerde çeşitli v aş grup-
lanyla sürdürdüklen yaratıcı drama ça-
lışmalannın bu çalışmalara katılan kü-
çükler üzerinde derin izler bırakacağı-
na inanı>orum. Baskıcı ve otoriter bir
eğitim sistemine karşı yapıcı bir alter-
natif oluşturuyor bu çalışmalar. Bu tür
çalışmalara küçüklerden gelen ilgi ve ıs-
tek inanılmayacak kadarçok. Bu çalış-
maların amacı küçüklere de düşünme-
yi. görmev ı duyma> ı. birbinni dinleme-
yiöğretme. onlanndüşgüçlerinı vedu-
yarlılıklanm geliştirme.
- Bu alandaöğrencilerle birlikte birki-
tap çalışması da var. değil mi?
ÇYDD'nin (Beyoğlu) yayınlan ola-
rak Nazan İpşiroğlu ile birlikte hazırla-
dığımıziki kitabımızvar. "\arancı Oku-
ma" v e "Gelüı Çocuklar Birlikte Düşü-
nelim" yakın gelecekte vayımlanacak.
"VaratıcıOkuma" Tiyatro Bölümüöğ-
rencileriyle birlikte oluşturulan bir ki-
tap, bir proje çalışması kapsamında yap-
tıgımız ilginç birdeneyi gündeme geti-
riyor. "Gelin Çocuklar Birfikte Düşü-
nefim" çocuklan çocuk haklan. çevre so-
runlan, kadın erkek eşitliği, savaş ve
şiddet. medya, demokrasi \b. sorunlar
üzerinde çeşitli açılardan düşündürme-
yi amaçlavan bol görsel malzemeyle ko-
tarılmış bir alternatif kitap. vardımcı
ders malzemesi niteliği taşıvor.
- Bu kitaplarda da sanınm yine ">ol-
culuk" imgesi kendini befliediyor.
Evet. Okuyucu ister çocuk ister bü-
yük olsun. pek bu bağlamda fark etmi-
yor. Bir çocuk okuyucu da yetişkin oku-
yucu gibi ciddiye alınarak, önemsene-
rekdüşünselbıryolculuğaçıkmayaçağ-
nlı\or.
Tiyatponun bütçesi tükenme noktasmda
Devlet Tiyatroları
perdelerini açmak
içinpara istiyor
• KültiirBakanlığı, Devlet
Tiyatrolarrnın Cumhuriyetin 75. yıl
kutlamalan çerçevesinde düzenlediği
tiyatro turneleri için ayrılan 80 milyar
iiralık ödeneği vermiyor.
ANKARA (Cumhu-
riyet Biirosu) - Kültür
Bakanlığı. Dev let Tiyat-
ro Ian Genel Müdürlü-
ğü"nce Cumhuriyetin
kuruluşunun 75. yıldö-
nümü kutlama projele-
ri içinde düzenlenen ti-
yatro turneleri için ay-
rılan 80 milyar İiralık
ödeneği vermedi.
Devlet Tiyatroları
(DT). !998"inı:
!k6ayın-
da yurtiçi ve dışı turne-
ler ile 4 iIde açıian tiyat-
rolar için yaklaşık 600
milyar lira harcarken
kurum bütçesinde sıkın-
tı yaşanması nedeniyle
Maliye Bakanlığı'ndan
500 milyar İiralık ek
ödenek istendiği öğre-
nildi.
Kültür Bakanhğı
Müsteşar Vardımcısı
Te\fik Ketencioğlu'nun
başında bulunduğu "75.
Vıl Kutlama Komite-
si"nin belirlediği prog-
ram içinde Devlet Ti-
yatroları'nca Büyük
Anadolu Turnesi v e Ço-
cuk Ovunlan Festiva-
li'nin yanı sıra vurtdışı
turneleri de düzenlen-
di. Van. Sı\as, Erzurum
v e Konya'da yeni tiyat-
ro açılması, turneler ve
diğer nıaliyetler için ku-
rum bütçesinden bugü-
ne kadar yaklaşık 600
milyar lira harcandı.
75. Yıl Kutlama Ko-
mitesi tarafından 80mil-
var İiralık kaynak sağ-
İanması öngörülen tur-
neler yaklaşık 130 mil-
yar liraya mal oldu. Dev-
let Tiyatroları"nca bu-
güne kadar turneler için
75. yıl kutiama progra-
mı içinde aynlan ödene-
ğin verilmesi yönünde
Kültür Bakanlığı'na bir-
çok kez yazı yazıldığı,
ancak olumlu yanıt alı-
namadığı belirtildi.
Alman bilgiye göre
Kültür Bakanı tstetni-
han TaJay ın onay ver-
mesine karşın, Tevfik
Ketencioğlu'nun yetki-
sinde bulunan ödenek
konusunda ilerleme kay-
dedilemedi.
Müsteşar Yardımcısı
Ketencioğlu ise bu haf-
ta, komite ile tiyatro yet-
kililerinin bir araya ge-
lerek ödenek konusunu
görüşecekJerini bildir-
di. Ketencioğlu, harca-
malann beklenenden
yüksek çıkmasına kar-
şın, projelerde belirti-
len rakamm üzerine çı-
kamayacaklannı söyle-
di.
Ankara Devlet Tiyat-
rosu'nun "Vatan Yahut
NanukKemal" ile yapa-
cağı Erzincan turnesi ve
Sıvas Devlet Tiyatro-
su'nun "Yunus Emre"
ile gerçekleştireceği Ha-
cıbektaş turneleri için
ödenek arandığı bildi-
rildi.
Aynca Çayyolu'nda
inşaatı süren yeni bina
için de 200 milyarlık
ödeneğe gereksinimi
bulunan Devlet Tiyat-
rolan'nın bütçesinin yı-
lın ilk yansında yapılan
harcamalar nedeniyle
tükenme noktasına gel-
diği kaydedildi. Devlet
Tiyatroları için Maliye
Bakanhğı'ndan 500 mil-
yar İiralık ek kaynak is-
tendiği bildirildi.
• Sanatçılarbu
sergiyle
küreselleşmeyi;
sanayileşme,
günümüz
dürnası \e emek
sömürüsüyle
gündeme getirdiler.
17-31 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen serginin küratörlüğünü Ali Akay üst-
lendi. Sergi mekânı olarak PalazzoSpinelli'ninkütiiphanesi kullanıldı.
Rönesans kütüphanesinde
Türk sanatçılanndan çağdaş sanat sergisi...
ESRA ALİÇA\ L ŞOĞLl
Ali Aka.v ın küratörlüğünü yaptı-
ğı 'Ekoloji \e Periferi' başhklı ser-
gi. Italva'da P-31 Temmuz tarihle-
ri arasında ızleyicilere sunuldu. Ak-
deniz Kültür Cemiyeti (Associa zi-
one Culturale Mediterranee) ve sa-
nat tarihçi Mareella Guerrieri'nın
önerisivle açıian sergive Emre Ze>-.
tinoğlu. Incı Eviner. MüşerrefZej-
tinoğlu. Hüsev in Alptekin. Nilüfer Er-
gin. Tav fun Erdoğmuş v eŞe>ma Re-
isoğluNalçakatıldı. Rönesans ın be-
şiği olarak tanımlanabilecek olan
Floransa'da böyle bir sergiyı açmak
oldukça ilginç. Avnca çe\re sorun-
larına haylı ilgisızolan Türkiye'den
sanatçılann ekoloji sorununtı ele alı-
yor olmaları da sergiye bambaşka
biranlam vükltivor kuşkusuz.
Hümanizma sonrası Floransa'ya
gidip. post-hümanist bir sergi yap-
manın çok ilginç olacağını düşündük-
lerini belirten Ali Akav. bu sergi için
çoğunlukla başka sergilerde de bir-
likte çalıştığı sanatçılan seçmi^. Mar-
eella Guerrieri "nın vardımlanvla
düzenlenen serginin eylül avında
Italva'da bir sıyasi partinin şenligin-
de de ızleyicilere sunulması planla-
nıyor.
Ünlii Santa Maria Novella Kilise-
si'nin hemen karşısındaki Palazzo
Spınelli'nin kütüphanesine yerleş-
tirilen işler. mekânın içeriğiyle de
bağiantılı. Geçmışten izler taşıyan Pa-
lazzo Spinelli. çalışmalara farklı an-
lanılar da vüklüyor. Hazırlık süresi
altı a> süren sergi öncesi mekân gö-
rülmemiş. ancak mekân üzerine bil-
gı edinilerek işlerin mekânla ilişki
kunnası sağlanmış. Birrestorasyon
okulu olan ve içinde Rönesans dö-
nemınden kalma büyük tııvaller olan
Palazzo Spinelli, Tayfun Erdoğ-
mıış'un yapmış olduğu haritav la da
bağiantı sağlanıış. Harita üzerinde,
fotoğraflarla kirlenmeyi gösteren Er-
doğmuş. görüntü olarak tlulaşmış
olan haritayla tlulaşmış olan Röne-
sans figür tuvalleri arasında tuhaf
bir ilişki kuruvor.
İnci Eviner, cinsellik \e erotizm
arasnıda 'dümayı kurtarmaprojele-
rinin' dinsel vanına değindiği işin-
de. perrolden v apılma bir malzemey-
le insan bedenlerını estetize ediyor.
Görünmeyen bir kadın bedeni vevi-
nc bunun altında görünmeyen bir
çocuk ellerinde iki balık tutuyor.
Şevma Reisoğlu, medya kirlen-
mesinidoğakirlenmesıyle birlikte ele
aldığı çalışmasında. Körfez krizı sı-
rasında petrole bulanan karabarak-
ların nasil simııle edildiğini ve asıl
görüntünün Fransa'nın Bretanya'da-
kı kirlenme ile alakalı olduğunu ha-
tırlatırken simülasyon dünyasının
gerçeği nası) çarpıttığını ve kirletti-
ğini ele alıyor.
Reisoğlu çalışmasını fbtokopiden
yaptığı Barok çerçevelerle sunuyor
izlev icilere. Emre Zev tinoğiıı hem iç
mekânı hem de bahçeyi seçiyorça-
lışmalan için. Zevtinoğlıı'nun And>
Hârhol'un Campbells çorbalann-
dan yola çıkarak yaptığı çorbalar ise
hem tüketim toplumunu. sanayileş-
mevi ele alıvor hem de estetik soru-
nu irdelivor. Siyah. kadife kutulara
yerleştirilen çorbalar, Floransa'nın
dinsel mekânının kutsallığına dagön-
dermeleryapıyor. Hüse>in Alptekin,
tüketim kültürü ve temizlenme ile kir-
lenen doğa arasındaki ilişkiyi ele ah-
vor. Alptekin. Kahramanmaraş'tan
getirttiği plastik masa örtüsü ile po-
püler kültür objelerinedikkatçeker-
ken kilise apsislerine konan bevaz ör-
tüler üzerine v azo v e futbol topu yer-
leştirerek.popülerkültüreeleştirelbir
vaklaşımgettirivor.
NilüferErgia sanayileşme ve eko-
lojik kirlenme arasındaki ilişkiyi so-
runsallaştınyordu busergideki işin-
de.
Daha önce yapmış olduğu çalış-
mayı birsinemaşeridigibi kullanan
sanatçı. üç tekstil masasının üzeri-
ne paslanmazçelik yüzeyi kullana-
rak üzerine de tekstilde emek gücü
olarak kullanılan çocukların üretim
sırasında kullandıkları bezlerı geti-
riyor. Atölvenin seslerini de mekâ-
na taşıvan sanatçı: böylece, ekoloji
ve sanayileşmenin hem doğavı hem
denıüstehcen bir şekilde çocuk eme-
ğinı kirleten yanını izlevenlere sunu-
vor.
Zihinsel kirlenme sorunuııu temel
alan Miişerref Ze>tinoğlu. sergi me-
kânının bahçesıneverleştirdiği işin-
de Türkive'deki ağaçlara asılan kur-
ban kancaları ve akıtılan kanlarla.
geleneklerin ınsan zihninde açtığı
kirlenmeyi gözlerönüne seriliyor.
Ali Akay sergi için şunları söylü-
yor:" Türkive'den kaynaklanan bir
sergi gitti Floransa'ya. Aslında kiire-
selleşme:sana>yeşmf.günümüz dün-
vasıvla. emek sömüriisüvle günde-
me geldi. Floransa'da baskın bir ta-
rib var. Birkaç İtahan çağdaş sanat-
çı Floransa'da bö> le bir sergi açma-
nın zoriuğuna değindi. Bi/rm Santa
Maria Notelia Rilisesi'nin karşısın-
da böyle bir sergi acrtııs olmamız il-
ginç bir tesadüf oldu. Yapmak iste-
diğinıizşe>le Rönesans mekânı ara-
sında bir ilişki de kurulmuş oldu."
Türkiye'den gelen bu sergi için
yereî basının da hayli ilgı gösterdi-
ğini belirtivor Ali Akav. "MdeoFri-
enze ve Tele Regione sergiv le ilgilen-
di. Tele Montecarlo ve Radyo 3 söy-
leşivaptı. Bütün bıınlar beklemedi-
ğimizşevlerdi."
Akay sanatçı seçimıni ise şöyle
açıklıvor: "Büyükşirketlerle, spon-
sorlaıia çalışılan bir anlav ış değil be-
ninıki. Dolavısıvlaanlaşabildiğinıve
varsavdığım insanlaria. sanatçı sez-
gilerinegüvendiğim insanlaria çalış-
ma>ı>eğlhorum. Si>asusosvolojik so-
runları estetik açıdan gündemegeri-
rebilen ve bunlan görsel olarak or-
ta>a kovabilen kişiler, bu sergi>e ka-
tılan sanatçılar."
Akay, bu serginin mekân bulun-
ması halinde Türkive've de taşına-
bileceğini belinirken Floransa'da ol-
duğu gibi birkütüphane mekânı bul-
manın çok zor ofduğuııu da \ urgu-
luyor: "Bambaşka bir mekânda bam-
başka bir sergi \a da a\ nı işlerolabi-
lir. Bazen tesadüfleriv iişliyor. Alekân
hem işleri hem de serginin vapılışını
etkiledi. Burava giderken ve gelirken
aynı şevleri düşünmüvorduk."
YAZIODASI
SELİM İLERİ
"Ben de Öğrendim:"
"Ben de öğrendim:
"Scherk, tesirini derhal gösterir!"
21 Şubat 1958 tarihli Hayat mecmuasındaı
satıriar. Değerli okurum Sacit Sencer göm
mişti. Sn. Sencer'in gönderdiği sayfalarda h
veSulh filminin istanbul'daki, Yeni Melek Sineı
sı'ndaki sosyetik galası yer alıyor.
Bense Scherk ilânına kapılıp gittim:
"isabetli bir kararı asia yarına bırakmamalı.
rından itibaren teniniz ve yüzünüz herkesi hay
edecek bir berraklık ve tazeliğe kavuşacak. L
günden itibaren bir şişe Scherk (Lotion Facii
yüz iosyonu alırsanız, derhal göreceğiniz sihirli
sirine şaşacaksınız.
"Zira Scherk (Lotion Faciale) yüz İosyonu d*
hal cilde nüfuz eder, mesamelerde biriken kirl
kökten temizler ve cildin her hücresine yepyt
bir hayatiyet bahşederek tene harikulade bir l
zelik verir.
"Teninıze bu imkânı vermekte geç kalmayın
Sizi derhal inandıracak olan Scherk tecrübesı
bugünden deneyiniz."
Gözümün önünde şişe şişe Scherkler, Kurb;
ğalıdere'ye yakın, Şifa'daki evde, teyzemin od<
sında.
Teyzem o yıllarda şıklıgına, güzelliğine, bakım
na olağanüstü önem veriyor. En iyi terzilerden gi^
siler, çoğu kez Avrupa'dan kürkler, Nazaryan v
Hayko'dan ısmarlama iskarpinler, zarif çantala
Makyaj masasında göz kalemleri, rujlar, duda
kalemleri, farlar. Ve daima bir şişe Scherk.
Scherk bizim eve, Cihangir'e de gelecek. An
nem mi kullanıyor? Sanmam. Belki ablam; gen^
kızlık hevesi.
Tuvalet ispirtosu gibi bir şeydi Scherk. Keskir
kokusu vardı. Ne var ki ellili, belki altmışlı yıllanr
hemen hemen tek yüz losyonuydu, hanımlar için.
Sonra salatalık sütleri filan çıktı.
Beni şaşırtan şu ilân, daha bitmedi, devamını
a/ıntılıyorum:
"Işte inandıncı Scherk tecrübesi!
"Yüzünüzü mutadınız veçhile iyice yıkayıp te-
mizleyiniz.
"Sonra birparça pamuğa biraz Scherk (Lotion
Faciale) yüz İosyonu katınız ve yüzünüze ovarak
sürünüz.
"Pamuk kirlenir, cildiniz tertemiz olur! Yüzü-
nüzde fevkalâde bir rehavet hissedersiniz."
Bugünün reklamcılığında artık asla rastlanama-
yacak bir ilân bu. Koskoca bir roman sayfası ade-
ta.
Fotoğrafta Gina Lollobrigida'yla Ava Gardner
karışımı bir genç kadın büyük beyaz havlusuna
yan sarınmış, yan yüzünü kuruluyor büyük bez yaz
havlusuyla. Dalgın, hülyalı bakışlar.
O hanım da değışecekti bugün tabii. 'Cinsîca-
zibeslni' değil, 'cinsellığini' gözlerönüneserecek,
havlusunu adamakıllı açacak, yüz İosyonu rekla-
mında bacaklarını göstermeyi ihmal etmeyecek-
ti.
Sonra tanıtım hepi topu iki üç cümleden ibaret
otacak; günümüzüfi"öz"o1<uyan ya da hiç okuma-
yan insanı vurucu cümlelerle tavlanacaktı.
Kırk, elli yıl öncesinın nüfusu az Türkiye'sinde
popüler romanlann, ister aşk, ister polisiye, ister
macera romanı olsun, basım adetleri bugünden
en az beş kat fazla. Bugünün nüfusuna bir de siz
oranlayın.
iyi kötü 'okuyan' bir Türkiye söz konusu. O yüz-
den o tumturaklı Scherk cümleleri. Hanımlar oku-
yacak, losyonun edebî(!) anlatımından tat alacak,
sonra da eczaneye, ıtriyatçıya koşup Scherk sa-
tın alacaklar.
Yalnız Scherk ilânı değil böyle uzun uzadıya
olan. Kafes romanına çalışırken roman kişisinin
belleğinde yanıp sönecek ilânlar, duyurular aran-
mış, ellili yılların, hatta kırklı yılların dergilerini ka-
rıştırmıştım:
Ne uzun Arpege. ne uzun Tokalon, ne uzun Pu-
rosabunu ilânları öyle! Kısaca, çarpıcı başlıklar de-
ğil; tam tersi, dedim ya. roman sayfasını hatırla-
tır, bol tasvirli, bol sözcüklü ifadeler...
1930'lann romanı Hıçkınk, 1970'lerin sonuna ka-
dar üst üste basılıyor, yeni yeni okurlar ediniyor.
Ama onar yıl- onar yıl bu bu yeni basımların ara-
sı gitgide açılıyor. Kerime Nadir'in dünyası mı es-
kiyor, yoksa aşk, karasevda romanı okumak ihti-
yacı mı ortadan kalkıyor. ne oluyorsa oluyor, iki ro-
man okumak alışkanlığı da siliniyor. Ve tabii dü-
nün Scherk ilanı bugün bize artık moda dışı, gü-
lünç geliyor.
Fakat yalnız 'gülünç' mü?
Takvimde İz Bırakan:
"Karşısındakini yok etmekten çok, hiç var ol-
madığını düşleyen birinin bakışlanydı bunlar. Ya-
şamın karşısında kepenkleriniçoktan indirmiştiPor-
tekizli."Aslı Erdoğan, Kıımızı Pelerinli Kent, Adam
Yayınlan, 1998.
Kanada'daki ulaşım araçlarında şiir
• Kültür Servisi - Toronto Beledişesıııııı. kent
ulaşım yönetiminin \e Torontolu ozanların ortak
çabasıyla oluşturulan "Yolda Şiir' kampanvası.
büyük ilgi gördü. Çağdaş Kanada şiirinin
örneklerini içeren eserlerotobüs. tramvay ve tünel
araçlarında. panalorla sergilenivor. İlginç
desenlerele örgülenen panolarda Don Coles. Louis
Dudek. Pat Lovvther. Gvvendolvn Mavevven. Ann
Michaels ve RK. Page gibi ödül kazanmış ünlü
inızalann vapıtları sunuluyor. Her 2 avda ad ve
içerik değişinıiv le. başka şairlerin de yer alacağı şiir
panolarına. sanatçılan destekleyen devlet kurumu
Canada Council. parasal vardımda bulıındu. Daha
önce Londra. Dublin ve Nevv York kent ulaşım
araçlannda da rastlanan şiir panolarında. şairlerin
yaşamövküsüde yer alıvor. Diğer büyük Kanada
kentlerinde de ilgi duyulduğu belirtilen panolar
ABD'de Chicago. Boston ve Los Angeles'daki
ulaşım araçlarına da gelecek a_v kontılacak.
Ereğli'de yeraltı şehri
• EREĞLİ (AA)- Konya'nııı Ereğli ilçesinde bir
>eraltı şehri ortaya çıkanldı. Ereğli Müze Müdürü
Mehmet Bilıcı. ilçeve 45 kilometre uzaklıktaki
Karacadağ'da. yöre halkı tarafından bulunan yeraltı
şehnnin. MS ". va da 8. vüzvıla ait olduğunun
sanıldığını söyledi. 400-500 kilo ağırlığında taştan
bir kapının hareket ettırilmesivle girilen yeraltı
şehri. 8 kattan ve çok sayıda odadan oluşuvor ve
odadan odaya kapılarla geçişler bulunııyor. Yeraltı
şehrinde Selçuk Üniversitesi ve İngilizbirarkeolog
da incelemelerde bıılunacak.