28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS 1998 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Devlet sosyal güvenKkte yok• TÜSİAD, TÜGİAD, MESS, Türk-îş, DlSK ve diğer işçi sendikalarının Dünya Bankası, OECD ve DİE kaynaklarından derledikleri veriler, "karadelik" yalanına karşın Türkiye'nin çağdaş ülkelerdeki sosyal güvenlik düzeyinin çok altında bulunduğunu ortaya koyuyor. ALİER AB üyesi devletler, milli gelirlerinin yüzde 27'sini sosyal güvenliğe ayınrken Türkiye'nin ayırdığı pay. çarpıtilarak verilen rakamlarla dahi yüzde 5'i bul- muyor. Türkiye. Avrupa ülkeleri arasın- da sosyal güvenliğin finansmanına dev- letin katkısını yasal zorunluluk olarak düzenlemeyen tek ülke. OECD ülkele- ri arasında da yalnızca Türkiye'de işsiz- lık sigortası bulunmuyor. Diğeryandan Türkiye, haklı bir gerekçe olmadan key- fi işten çıkarmayı önleyen ILO'nun 158 sayılı sözleşmesini iç hukukunayansıt- mıyor; nüfusun yüzde 20'sinin hiçbir sosyal güvencesi bulunmuyor. SSK"nin finansmanında ise tüm yük, işçi ve iş- verenlerin sırtında. TÜSİAD. TÜGİAD, MESS, Türk-lş. DtSK ve diger işçi sendikalarının Dün- ya Bankası, OECD ve DİE kaynaklann- dan derledikleri veriler. Türkiye'nin çağdaş ülkelerdeki sosyal güvenlik dü- zeyinin çok altında bulunduğunu orta- ya koyuyor. MESS'in "Dünyada ve Türkiye'de Rekabet" adlı raporuna gö- re AB üyesi ülkeler, milli gelirlerinin or- talama yüzde 27'sini sosyal güvenlik harcamalanna ayırıyor. Türkiye'de ise SSK. Bag-Kurve Emekli Sandığı açık- lannı kapatmak için Hazine'den aktan- lan miktar. milli gelirin yüzde 4.9'unu geçmiyor. KİT'lerin SSK'ye olan prim borçlan da bu rakam içinde gösterildi- ğinden reel oranın çok daha düşük ol- duğu ortaya çıkıyor Örneğin, 1995 yı- lında Hazine'den SSK'ye aktanldıgı be- lirtilen 81.3 trilyon liranın 22.1 trilyo- nu. KİT'lerin SSK'ye olan prim borç- lanndan oluşuyor. SSK'ye ek yük Siyasi kararla !987'den itibaren veril- meye başlanan. ancak hiçbir prim kar- şılıgı ve Hazine desteği olmayan "sos- yalyardun zammı" SSK'ye büyük yük getiriyor:öylesinel<i, 1994 yılında 78.4 MİLLİ ECİTİM BAKANLICI Kitap seçimi öğretmenlere bırakdacak • Bakanlık, velilerce seçilen kitaplar arasındaki farklılığın ders işlenmesini olanaksız hale getirdiğini göz önüne alarak kitap seçimini öğretmenlere bırakıyor. Daha önce de Zümre Öğretmenler Kurulu'na ait olan yetkiyi sınıf ögretmenlerine bırakma karan alan bakanlık, "rüşvet iddialannın" da önüne geçmek isriyor. 1998 bütçesinden sosyal güvenliğe aynlan pay: SSK: 473 trilyon Bağ-Kur: 435 trilyon Emekli Sandığı: 492 trilyon TOPLAM: 1.4katrilyon Karadelik yalam: SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur açıklannı kapatmak üzere 1998 bütçesinden 1.4 kat- rilyon lira aynlması öngörülüyor. Bu rakam çağdaş ülkelerin sosyal güvenliğe ayırdıklan payın altıda bi- ri olmasına rağmen, bütçenin kara deliği olarak ta- nımlanıyor. Resmi açıklamalara göre 5 milyon oldu- ğu belirtilen kayıtdişı istihdamın kayıt altına alınma- sı, SSK primlerindeki eksik gün ve eksik ücret kaça- ğının önlenmesi durumunda tek başına SSK gelirleri 1.4 katrilyonluk sosyal güvenlik açığını kapatmaya yetiyor. Deviet sosyal güvenlikte yok {Sosyal güvenlik harcamalanntn GSMH'ye oranı) Aimanya Belçika Oanimarka Fransa HoJtanda Ingittere Irianda ispanya Isveç itafya Luksemburg Portekiz Yunanistan Türidye 1 | 1 1 1 r , . . 1 Tûı Kaynak^MBSS. Dûryadave 1997 0 5 10 15 20 25 30 3! trilyon lira tutan emekli aylıklannın 47.6 trilyon lirasını sosyal >ardımzam- mı oluşturuyor. Beıızer şekilde. 1985 yılında y ürürlüge konulan yasa gereği emekli. dul ve yetımlerin vergi iadeleri de SSK bütçesinden karşılanıyor. Sa- nayi Odası se Merkez Bankası "nın ve- rilerinegöreSSkfonlarının 1965-1993 yıllan arasındaki yanlış kullanım vedü- şük nemalandırma sonucu uğradığı ka- yıplann 20 milyar dolar (5.4 katrilyon lira) olduğıı vurgulanıvor. Fonlarının yanlış kullanmıına ve siyasi müdahale- lere karşın SSK. 1994 yılına dek dev- letten tek kuruş katkı almadan. harca- malannı açık vermeden gerçekleştirdi. Tiirkiye'de sosyal güvenliğin finas- man yükü. işçi ve işverenın sırtına yiik- lennıiş durumda. SSK prim kesintisı: işçiden yüzde 14. işverenden yüzde 19.5-25 olmak üzere toplam yüzde 4O'ı buluyor. Yiiksek kesintı oranı. işçi ve iş- \eren kurulu^larınca istihdamı olumsuz etkiledigı gerekçesiyle eleştiriliyor. İs- panya'da yüzde 12. Aimanya'da yüzde 21. Japonva'da ise yüzde 10 olan pnm kesinti oranları. bu yöndeki eleştirilere haklılık kazandınyor. Başta AB ülkele- ri olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan çok sayıda ülke. u haklı bir gerek- çeolmadan kimsenin işinden çıkanlma- masını" öngören ILO'nun 158 sayılı sözleşmesini iç hukuk hükmü olarak uyguluyor. ILO'nunsözkonusu sözleş- mesini imzalamasına karşın iç hukuku- na uvarlamayan Türkiye'de ise iş Kanu- nu'nun 13. maddesine göre işveren di- ledıği zaman dilediği kişinin iş akdini teshedebiliyor. Bu nedenle. özellikle sendikah olmak isteyen işçi, kendisini kapı önünde buluyor. Sendikal gerekçe- lerle son 1.5 yılda işten atılanların sayı- sı sadece DİSK'e baglı sendikalarda 50 bini aşıyor. DİE'nin resmi verilerden hareketle yaptığı saptamalara göre. 1995 yılında 210 bini keyfi olmak üze- re toplam 335 bin kişi işten atıldı: 81 bin kişinin işten atılma gerekçesi ise bılin- mıyor. Türkiye. OECD ülkeleri arasın- da sosyal güvenliğin en önemli unsur- larından olan işsizlik sigortaMnın bu- lunmadıgı tek ülke. İşsizlik sigortası, asgari yaşam güvencesi sağlamanın ya- nı sira. kayıtdışı çalıştırmanın önlenme- sindeki rolü açısından da önem taşıyor. Zabıtadan huzurevine ziyaret Belediye Zabıtası'mn 42. kuruluş yıldönümü etkin- likleri kapsamında J ürkive Bejedive Zabıtalan V'akfı (TLZAV) yönetici ve iiyele- ri diin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kuru- mu "na bağlt İzzer Baysal Huzurevi sakinlerini zi>aret etti. TÜZAV Cenel Başkanı Şinasi Yalçın veyönetim ku- rulu üyeleri Hamit Doğan, İNazım An, Osman Nuri Özkan ve Mehmet Demir huzurevinde kalan yashlara baklava ikram etti. Huzure- vi sakinleriyle sohbet eden ve sorunlannı dinleyen TÜ- ZAV yöneticileri, zabıtanın toplumsal görev leri %e vak- fın amaçlan hakkında bilgi verdiler. EBRU TOKTAR ANKARA-Milli Egitim Bakanlıgı, geçen yıl \elilere bırakılan kitap seçiminin büyük kargaşa yaratması üzerine. tnevcut sistemi değiştirme karan aldı. Kitap seçiminin ögretmenlerce belirienmesini kararlaştıran bakanlık, ıüşvet iddialarını asgariye indirmeyi de hedefliyor. Bakanlık, velilerce seçilen kitaplar arasındaki kriclılığın ders ijlenmesini olanaksız hale jetıriigini göz önüne ila-ak kitap seçimini »greTnenlere bırakıyor I)atu önce de Zümre dgretmenler Kurulu'na îito'an yetkiyi sınıf •ğıeTnenlenne bırakma laıan alan bakanlık. riştet iddialannın" da •nine geçmek istiyor. tacaılıgın Zümre >|remenler Kurulu o u l a kitap seçimini tkl:meye çalışan a^ııcılann, yeni sistemle ;Vttk tüm öğretmenlere Is^mayacagını ısıradıgı öğrenildi. Yeni i senle her ögretmen eid sınıfındaki ders itpannı belirleme eKsine sahip olacak. *9'$-1999ögretim cıeninde okutulacak itjıan ve fiyat s^trini gösteren ieılfler Dergisi'nin ise ^Aiustos'ta c;cînacagı belirtildi. îe-eı yıl mayıs ayında sjLlnan kitap listesinin mi'-] agustosa sarkması, ^sım programlan ve •et litaplannın yenilenmesine baglanıyor. Yayımlar Dairesi. bakanlık kitaplannı bu tarihe kadar yetiştirmey i hedeflerken ücretlere yapılan zamlan da çok yüksek tutmamaya çalışıyor. Bakanlıgın, özel sektör kitaplanna yüzde 65'in üzerinde zam yaptırmayacağı belirtiliyor. Bakanlık. klasiklerden sonra ilk kez kapsamlı bir dizi çalışması başlattı. "İnsaıı Haklan Fgitimi Dizisi" adlı bir yayın projesi hazırlayan bakanlık. dizinin ilk kitabı olarak eski Milli Egitim Bakanı. devlet adamı. şair. büyük egitim ve kültür reformcusu Hasan Âli Yücel'in "îyi V'atandaş İyi Insan" adlı eserini seçti. Milli Egitim Bakanı Hikmet L'luğbay'ın önsözüyle başlayan kitap, 1956'daki ilk yayımının tıpkıbasım özelligini de taşıyor. 10 bin adet basılan kitap, piyasay a sunulmaya başlandı. Tıpkıbasım olarak yayımlanan ve sadeleştirilmesi yapılmayan kitaba ögrenciler için bir sözlük konulmaması ise eleştirildi. Aralık 1997'de Talim Terbiye Kurulu uzmam Selahattin Elibol tarafından hazırlanan "Doğumunun 100. Yılında Hasan Âli Yiicel" adlı eseri yayımlayarak tüm il milli egitim müdürlüklerine yollayan bakanlıgın yeni projesi de bilim çevrelerinden destek görüyor. ALİ HAYDAR VEZİROĞLU'NDAN KAMUOYUNA AÇIKLAMA Yakından izlediğiniz gibi, Körfez Krizi'ne dönüşen Izmit Körfez Geçişi İhalesi ile ilgili davanın Yargı'da devam ediyor olması ve Yüce Yargı'ya olan saygım nedeni ile değerli medyamızın tüm ısrarlarına rağmen 15 aya yakın bir süre suskun kaldığım bilinmektedir. Ancak, Bayındırlık Bakanı Sayın Yaşar Topçu ve ilgililerin kamuoyunu yönlendirme çabaları ve yargıyı etkilemeye yönelik açıklamaları karşısında, ben de kamuoyunu bilgilendirme ve hakkımı arama mücadelesi içine girmiş bulunuyorum. İzmit Körfez Geçişi ihalesi ile ilgili olarak Parlamentomuzda Sayın Yaşar Topçu aleyhine bir gensoru açılmıştır. Bu gensorunun görüşülmesi, Parlamentomuzun tatile girmesi nedeni ile zorunlu olarak Ekim ayına kadar ertelenmiştir. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'ne ve sayın üyelerine saygım nedeniyle parlamentomuzun yeni çalışma döneminde tartışmaların sonucunu bekleyerek, o tarihe kadar sessiz kalacağımı kamuoyuna açıklamak gereğini duydum. ALİ HAYDAR VEZİROĞLU KENDİNİ SOYDURMAMAK SENİN SORUNUN; DEVLETİ VE HEPİMİZİ SOYDURMAMAK PARLAMENTOMUZUN SORUMLULUĞUDUR. AYDINLANMA EMRE KONGAR 'Mukaddes Yağma Devleti'nde Af "Mukaddes Yağma Devleti"nde, bireye doku- nulur, devlete dokunulmaz. "Devlete dokunulmaz" demek şu ya da bu bi- çimde "devletin" örneğin, "Mukaddes Yağma Devleti"ri\n parlamentosunda görev yapanlara dokunulmaz. Örneğin, "Mukaddes Yağma Devleti"n'm. bü- rokrasisinde görev yapan yağmacılara da doku- nulmaz. Örneğin, "Ben, vatanımı, milletimi, devletımi çok seviyorum, onları korumak için çete kurdum ve devlete zararlı insanlan öldürüyorum" dıyen- lere de dokunulmaz. "Mukaddes Yağma Devleti"nin amacı sadece ve yalnızca, üzerinde kurulmuş olan toprakları, bu topraklardaki tarihi ve doğayı yağmalamak. yağ- malanan bu topraklar üstünde vatandaşların ver- gilerinden ve doğrudan ceplerinden yağmalanan para ile yatırımlar yapmaktır. Böyle bir hedefi gerçekleştirmek amacıyla ele geçirilmiş olan devleti korumak için de yönetici- leronu "mukaddes", yanı ulvi ve uhrevi nitelıkle- rinden dolayı, dokunulmaz ilan etmişlerdir. Pek doğal olarak bu devletin yönetimıne de an- cak ve sadece "yağmayı iyi bılenler ve becere'n- ler" ortak olabilir. • • • • r ;. Sevgili okuyucularım, hemen anlamışsınızdır. "Mukaddes Yağma Devleti" diye bir devlet aıîık bütünüyle "çağ gerısı". Birdefa, günümüzde "mukaddes" yani, din ve Allah adına işleyen bir devlet mekamzmasını şa- vunmak olanaklı değil. Türkiye'de bunu savunap ne bir kişi var ne de bir siyasal parti! Ikinci olarak, vatandaşların denetımmde ol^n bir devlette, sadece o devletin değıl. tüm ınsanlı- ğın ortak zenginliği olan tarihi ve doğayı yağma- lamak olanaksız. Türkiye'de de böyle örnekler talf yok! Üçüncü olarak vatandaşların ceplerinden vje vergilerinden para yağmalamak ve bu paralar)^, yağmalanan kamu zenginliği üzerinde kişisel y'a- tınm yapmak bütünüyle gündem dışı. Son gün- lerde tartışılan olaylarla böyle bir yağmanın hiçbv ilişkisi yok! Hele hele günümüzün "demokratik hukuk dev- leti" çerçevesinde "devlet adına cinayet işlemek için çete kurmak", akla ve hayale bıle sığmaya- cak bir çılgınlık. Zaten bunu yapan kimse de yok! • • • "Mukaddes Yağma Devleti"nde, pek doğal ola- rak yağma üzerine kurulu devleti eleştirmek de devletin "mukaddes" niteliğinden dolayı yasak. Devlete yönelik tüm eleştiriler, en sert biçimde cezalandırılır. Bu işi devlet yapmazsa. onun adı- na çeteler devreye girer ve infaz gerçekleşir. Ama devlet adına, ya da bızzat kendi adına yağ- ma yaparken, kazayla "genelyağma kurallanna" aykırı davrananlar ve bu arada ırza geçme. adam öldürme ve benzeri "bireysel" suçlan işleyenler. oldukça hoşgörü ile karşılanır. Birinciler, yani yağmacılar, genel kurallara aykı- n, ama genel anlayışa uygun davrandıkları için. ikinciler, yani katiller ve ırz düşmanları da, suçlan devlete yönelik olmadığı için, zor yakalanırlar, zor yargılanırtar, zor hapse atılırlar, hapiste zor tutu- lurlar. Aslında bunların cezalandırılmamaları. ya da cezalandırılmışlar ise, bu cezalannı çekmeme- leri için elden gelen her şey yapılır. • • • Benim anlamadığım şu: "Demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devleti" olan günümüz Türkiye- si'nde, devleti eleştiren yazarları, gazetecileri. dü- şünürleri içerde tutan, ama yağmacıları, gaspçı- ları, katilleri, ırzdüşmanlarını bağışlayan bireylem, nasıl bir "devlet anlayışına" sığar acaba? Haksız tutuklanatı • • w oğrencıye tazmınat NECATt AYGIN İZMİR-İzmirDGM'de TİKB davasında 3 ay tu- tuklu kalan Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi En- der Reyhan. beraatının ar- dından haksız tutukluluk nedeniyle açtıgı tazminat davasını kazandı. Maliye aleyhine açılan 3.5 milyar liralık tazminat davasında mahkeme. 500 milyon lira ödenmesini kararlaştırdı. Reyhan'ın avukatı Suat Çetinkaya, mahkemenin verdigi tazminat miktannı az bularak karan Yargı- tay'a başv urarak temyiz et- tiğini açıkladı. Çetinkaya. Yargıtay'ın mahkemenin kararını onaması halinde konuyu Avrupa insan Hak- lan Komisyonu'nagörüre- ceğini söyledi. Ender Reyhan. Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Harita Ka- dastro Bölümü'nde okur- ken güvenlik güçlerince TİKB'ye yönelik operas- yonda örgüt üyesi olduğu savıyla gözaltına alınmış, 24Ekiml994tarihindeİz- mir DGM'ce rutuklanmı^- tı. Reyhan 3.5 ay tutuklu kaldıktan sonra mahkeme- ce tutuksuz yargılanmak koşuluyla serbest bırakıl- mış. 6 Şubat 1997'de kanıt yetersizliğinden beraat et- mişti. Izmir DGM'nin karannı açıklamasının ardından Ender Reyhan, haksız tu- tuklamaya karşı Maliye Bakanlıgı aleyhine avuka- tı Suat Çetinkaya aracılı- ğıyla Hatay Ağır Ceza Mahkemesi 'nde 3.5 mily ar liralık maddi ve manevı tazminat davası açtı. Avu- kat Suat Çetinkaya. Hatay Agır Çeza Mahkemesi "ne y aptıgı başv uruda görüşle- rinı şöyledile üetirdi: "MiivekkiUm DEÜ Mes- lek \ iiksek Okulu Harita Kadastro öğrencisi iken tu- tuklandı. 3.5 ay tutuklu kal- dı. Tutuklu olması nedeniy - le okuluna devam edemedi »e bir dönem kaybetti. Okulun uzamasından yı- kım olçüsündc etkilenmiş- rir. Hayata bir \ ıl geriden devam etmek zorunda kal- mıştir. Müvekkilim okulu- nu zamanında bitirmiş ola- caktı ve ailesine ekonomik katkıda bulunacaktı. Kısa- cası elde edeceği gelirden yoksun kalmayacaktı. Bu nedenlerle maruz kalınan gelir \eokulun u/aması ne- deniylc yapılan masrafi^Tn 500 milyon lira maddi. tu- tuklu kaldığı süre içinde büyük acılar çcktiğinde/ı acı ve yoksun kalınan <>/- giirlüğü hiçbir madde. ödence geriye getiremey^- ceğinden manevi tazminat olarak da 3 milyar lira tkt- minatın dav alıdan alınara'k müvekkilime ödenmesini talep edhorum." Hatay Ağır Ceza Mah- kemesi kararında ise "Dos- yadaki kayıtlar. İ/mir DG.M dosyası. davacının öğrenim durumu. rektö'r- lük yazılan. tüm dosya bir- likte incelendiğinde, davâ- cınızı belirlenen gerekçelere maddi tazminat talebinfn reddine, manevi tazminat talebinin kısmen yerinde görülerek 500 milyon lira manevi ta/minann davalı- dan alınarak davacıya ödenmesine, fa/laya ilişkin istemin reddine oy biriiğiile karar verildi" dendı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle