19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baskı altındaki Türkmenlerin sorununu MGK toplantısma getiren Ecevit'ten endişe verici itiraf 6 Irak devlet içinde devlet'LALE SARÜBRAHİMOĞLU ANKARA - Gerek Kuzey Irak gerekse Bağdat'ın artan baskılan ıle karşı karşıya kaian Türkmenlerin sorununu geçen haf- ta yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısma getiren Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı BülentEcevit endişe ve- riçi bir itirafta bulundu. Ecevit. Türkmen gruplan ile bir süre önce yaptığı görüşme- de, "Irak'ta devlet içinde devlet hatta iki ayn devlet var" saptamasını yaparak, "I- rak'ta durum kökleştiğine göre bizim de gerekli önlemieri almamız lazun" dedi. Kuzey Irak'ta Türkmenlerin siyasi güç olarak desteklenmesi yolunda geçen yıl açıkladığı politikasının olumsuz sonuçla- nnı almaya başlayan Türkiye, pasif yak- laşımı içeren geleneksel dış Türkler poli- tıkasına geri dönüşü de icine alan bir dizi yeni arayış ıçine girdi. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in ge- çen yıl Dışişleri Bakanlığı döneminde Türkiye, Türkmenlerin Irak'ın toprak bü- tünlüğü çerçevesinde bu ülkede meydana gelecek oluşumda Kürtlerden sonra üçün- cü bir siyasi grup olarak ortaya çıkmala- nna destek verilmesi politikasını açıkladı. Bu politika, gerek Bağdat, gerekse Türk- menler'in bir bölümünün yaşadığı Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demok- ratik Partisi'nin hoşuna gitmedi. Bağdat, çoğunlugu zengin petrol yataklannın bu- lundufu Kerkük'te yaşayan Türkmenleri Araplaştırma ve baskı politikalanna hız verdi. Kuzey Irak"taki Türkmenlere bölge için kullandıklan "Kürdistan" terımini dikte eden KDP peşmergelen de Türk- menler üzerinde baskıya başladı. KDP'nin artan baskısmın birnedeni de Türkiye'nin politikasından cesaret alan Türkmenlerin, Kuzey Irak'ta yönetım için- de yönetim oluşturma arayışİanndan kay- naklandı. Aralanndaki bölünmüşlüğü bir ölçüdegıderebilen Türkmenler. 6 ayn par- tinin birleşmesinden oluşan Türkmen Cephesi'ni kurdular. Türkmenlerin yakla- şık 700 kişiden oluşan ve Kuzey Irak'taki Türkmen çıkarlannı korumakla görevlı as- ken kolu da Akıncılar Birliği. KDP"nin Türkiye Temsilcisi Sefin Diza- >i Cumhuriyefe >aptığı değerlendirme- de, Türkmenlenn yüzde 95' inın Bağdat"ın kontrolündekı bölgelerde yaşadıklannı anımsatarak KDP kontrolündeki bölgede yaşayan Türkmenlerin 27 büro ve 700 mi- lis ku\ \ eti ile en güçlü grup oldugunu söy- ledi. Dızayi Türkmenlerin Irak anayasası- na göre mevcut olan eğitim müfredatını değıştirip Latin alfabesine geçmek iste- Yunan tankeri kurtanhh Rıma'dan aldığı ham petrolü İtaha'ya götürürken Harem açıkJannda karaya oturan "Crudegulf adlı Yunan bandıralı tanker. "limbo" adı verilen işlemle yükünün 20 bin tonunun başka bir gemiye aktanlmasından sonra önceki gece 0030 sıralannda romorkörfcr yardımıvla Zejtinburnu'na çekilerek kurtanldL Kıyı Emniyet ve Gemi Kurtarma İşletmeieri Genel Müdfirü Hücum Tulgar. kurtarma işleminin miJyon dolaıia ifade edilebilecek bir rakamolatağını ka>detti. (Fotoğraf: ERDOÖAN KÖSEOGLU) diklerini beürtti. Dizayi, Akıncılar Birli- ği'nın Türkmen binalanna yakın bölge- lerde kontrol noktalan oluşturduklanna işaret etti. Ecevit geçen hafta Türkmen Cephesi üst düzey yetkilileri ile görüşmeler yaptı. Türkmenler Ecevit'ten Irak'ın üçe bölün- mesi halinde Türkmenlerin de söz sahibi olmasının sağlanmasını istediler. Ecevit Türkiye'nin önlem alması gerektiğine işa- ret ederek şu saptamayı yaptı: "KörfezSa- vaşı'ndan sonra durum kökleşiyor. Devlet içinde dev let hatta iki ayn devlet vaıt" Körfez krizi öncesı ve sonrasında Sad- dam Hüseyin ile üç kez görüşen Ecevit'in demokratikleşme telkininde bulunduğu Irak liderinden artık bir şey çıkmayacağım anladıfına işaret eden çevre- si. ancak Ecevit'in Irak'ın toprak bütünlüğüne destek verdiğine işaret ettiler. Türkiye'nin geleneksel dış Türkler polıtikası, Türk kökenlilerin bulundukları ülkelerde kalması ve dostluk köprüsü kurmasını öneriyor. Ankara'nın zaman zaman Türkmenleri smırdışı etme- ye zorlayan katı dış Türkler politikasından rahatsız olan Ecevit ve askerlerin Türk- men polirikası ise netlik ka- zanmadı. Dışişleri'nde de Türkmenler konusunda ye- niden geleneksel dış politika çizgisine dönülüp dönülme- mesi tartışılıyor. Rotasyonun durdurulması talebi belirsizlik yarattı Öğretmenlerin gözü MEB'de YUSUFZİYAAY lstanbul'da görev yapan rotasyona tabi yaklaşık 4 bin öğretmenin gözü, rotasyonun durdurulması beklentisiyle Milli Eğitim Bakanlığı'na çevrildi. Istanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 4 bin öğret- men açığını gerekçe göstererek bakanlıktan rotas- yonun durdurulmasını talep etmesiyle bu kapsam- daki öğretmenler kararsızlar. MEB'in rotasyonu durdurma olasılığını dikkate alan öğretmenler, belirsizlik nedeniyle yeni görev yerlerine taşınma konusunda çekimser davranıyor- ' rar. 1 , Ögretmen' acığına kârşınbaşka bir ile girmek is- temeyen birçok ögretmen istifa etmeyi düsünür- ken, pek çok ögretmen de taşınma ve bannma mas- raflannı karşılamayan 80-150 milyon lira arasında- YAPIMTKREDi KÜLTÜR SANAT YAYINCIUK API KREDİ RTS FESTIVAL Pl KREDİ SANAT ESTIVALI ki harcırahlann yetersizliğinden yakınıyor. fstanbul'daki okullarda görev yapan ve 3 Ağus- tos 1990 tarihinden sonra göreve başlayan yaklaşık 4 bin ögretmenin rotasyona tabi tutularak görev yerlerinin değiştirilmesi öğretmenleri kaygılandın- yor. Birçok ilde tayini çıkan öğretrnenlere lojman verilememesi nedeniyle ya yatılı bölge okullanyla ya da öğretmenlerin İcendi olanaklanyla ev kirala- masıyla bannma sorunu çözülmeye çalışılıyor. İstanbul'daki 4 bin ögretmenin rotasyona alınma- sı, tstanbul Milli Eğitim Müdürü Omer Balıbey'in 4 bin olarak açıkladığı ögretmen açığını, askerlik, emeklilik ve kendi isteğiyte aynlanlarla birlikte 10 bine çıkaracak. ' ' Eğitim-Sen, öğretrhen açığınıh artmasının 8 yıl- lık eğitimi lstanbul'da "bitkisel hayata" sokacağın- dan kaygılanıyor. Öğretmenler öğrenim gördükleri yere atanamayacak Lisansüstü eğitime kısıtlama ASUMAN ABACIOĞLU İZMlR- Öğretmenlerin lisansüstü öğrenim yap- malan, yeni çıkanlan bir yönetmelıkle sınırlandı. Eski yönefmeliğe göre, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda çalışan öğretmenler, lisansüstü öğ- renim yaptıkları kurumun bulundugu yere atana- biliyorlardı. Ancak yeni yönetmelik. bu atamayı, öğretmenliktekı branş ile eğitim, yönetim ve dene- tim alanlannda lisansüstü öğrenim yapanlar ile sı- mrlandırdı. Söz konusu değışıklik için Danıştay'da dava açıldı. 1990yılındaçıkanlan Milli Eğitim Bakanlığı'na Bağli Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve İrer Değiştirme Yönetmelığı'nin 26. maddesine göre, yurt içinde lisansüstü ögrenimıni yapmakta olan öğretmenlerin görev yerleri, bu durumlannı belgelendirmeleri şartıyla öğrenim kurumunun bu- lundugu yere değiştiriliyordu, Yönetmeliğin söz- konusu maddesi, 15.4.1998 tarihinde değiştirilerek, lisansüstü öğTenim yapan öğretmenlerin öğrenim yaptıklan kurumun bulundugu yere atanmalanna, öğretmenlikteki branşı ile eğitim, yönetim ve de- netim alanlannda lisansüstü yapmalan koşulu ge- tirildi. Öğretmenlerin lisansüstü öğrenimlerini sınırlan- dıran değişikhğin iptali için Danıştay'da dava açıl- dı. Davacı ögretmenin Avukatı Tahsin Özer, Milli EğitirrtBafcanl jgı tarafı$dan yürürlüge sokulan y^- netmelik jjeğişikli£i iljş lisansysrt^Öğrenirn 1 yaj^- mak isteyen müvekkilinin magdûr edildtğini ve n»- kil istemi reddedilerek öğrenim özgürlüğü gibi en önemli anayasal hakkının engellendığini bildirdi. Y L U L Yapı Kredi Sanat Festivali, bu yıldan başlayarak, yapılanmasında ve organizasyon anlayışında köklü sayılabilecek bir değişikliğe uğruyor. Önceki yıllarda, dar birtakvim içinde değerlendirilen, bir bakıma da üst üste sıkıştınlan sanat etkinlikleri, artık her yılın bütününe yayılacak, böylelikle "dört mevsimlik" bir festival felsefesi hedef tutulacak biçimde öngörülecek. Yapı Kredi Sanat Festivali '98, bu yeni yaklaşımm ilk ömeği olarak, etkinlik yelpazesinin ne oranda genişleyeceğini de kanıtlayacaktır umudundayız: Yalnızca müzikle, dansla, kısacası gösteri ve dinleti sanatlarıyla kendini sınırlamıyor Yapı Kredi Sanat Festivali; görsel ve işitsel her türlü etkinlik tarzıyla daha geniş bir kitleye, daha doyurucu bir programla ulaşmayı da amaçlıyor. Festival, yaz ortasından başlayarak yıl ' sonuna kadar sürecek ikinci yansında da, ilk yarıdaki renkliliğini, çeşitliliğini sürdürmeyi amaçlıyor. Her alanda yeniliği ve öncülüğü temsil eden bir kurumun, Türk insanının kültür hayatına farkh boyutlar getirmek istemesinin, çağdaş bireylerden oluşan çağdaş bir toplum projesine katkısı olarak yorumlanmasını diliyoruz. Kudsi Erguner Konseri (Sufi ve Caz Müziğrnin Bireşimi) 5 Eylül 1998 Cumartesi Saat: 20.30 Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon Fabio Framba-Tranquillo Forza (Org ve Trompet Konseri) 6 Eylül 1998 Pazar Saat: 16.00 St. Antoine Kilisesi Iron Maiden 7 Eylül 1998 Pazartesi 8 Eylül 1998 Salı Saat: 21.00 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Compania Lirica La Zarzuela (La Zarzuela'nın Antolojisi) 9 Eylül 1998 Çarşamba 10 Eylül 1998 Perşembe/Saat: 21.00 Cemil Topuz/u Açıkhava Tiyatrosu Soul II Soul 11 Eylül 1998 Cuma Saat: 21.00 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Bulutsuzluk Özlemi 12 Eylül 1998 Cumartesi Saat: 21.00 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Montreal Caz Balesi 14 Eylül 1998 Pazartesi 15 Eylül 1998 Salı Saat: 21.00 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Vicente Amigo (Flamenko Gitar Topluluğu) 19 Eylül 1998 Cumartesi Saat: 20.30 Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon Juan Carlos Caceres (Tango ve Latin Müziği) 20 Eylül 1998 Pazar Saat: 20.30 Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon Fazıl Say (Piyano Resitali) 22 Eylül 1998 Salı Saat: 19.00 Cemal Reşit Rey Konser Salonu Esin Afşar (Aşık Veysel'e Saygı Gecesi) 28 Eylül 1998 Pazartesi Saat: 19.00 Cemal Reşit Rey Konser Salonu Akademie für Afte Musik Berlin (Barok Oda Orkestrası) 30 Eylül 1998 Çarşamba/Saat: 19.00 Cemal Reşit Rey Konser Salonu YAPI Bilet Satış Noktalan: • Yapı Kredi Yayınları Galatasaray Kitabevi: (0212) 252 47 00 / 322 • Atatürk Kültür Merkezi Gişeleri: (0212) 292 08 48 - 292 08 49 (10.00 ile 19.00 saatleri arası açıktır.) • Yapı Kredi Akmerkez Şubesi: (0212) 282 08 65 • Suadiye Vakkorama Mağazası: (0216) 350 87 42 (Gösteri mekânlarındaki gişeler. gösteri günlerinde saat 17.00'den başlama saatine kadar açık olacaktır.) • Zihni Müzikevi, Akmar Pasajı - Kadıköy Telefonla Rezervasyon: Telefonla rezervasyon yaptırmak için (0212) 243 62 24 - 249 18 29 - 252 67 45 numaralı telefonlan arayabilirsiniz. • Rezervasyonunu yapt/rdığınız biletleri 48 saat içinde, Yapı Kredi Yayınlan Galatasaray Kitabevi istiklâl Caddesi No: 285 Beyoğlu adresinden almalısınız. • Rezervasyonlarınızda kredi kartı kullanabilirsiniz. • Ayrılan biletlerin tümünün alınması zorunludur. Satılan bilet geri alınmaz, ancak bir başka gösterinin aynı fiyattaki bileti ya da bir üst kademedeki biletiyle aradaki fark ödenerek değiştirilebilir. • Gösteri günü bilet değışimi yapılmaz. İnternetten Bilet Satışı: internet aracılığıyla bilet alabilmek için aşağıdaki adresi arayabilirsiniz. http://www.superonline.com/ykykultur ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ 30 Ağustosun Anlamı ve ÖnemiYarın 30 Ağustos zaferinin 76. yıldönümü. 26 Ağustos 1922'de başlayan "Büyük Taarruz", 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da gerçekleşen bir meydan savaşı ile noktalanmış ve daha sonra "Ordularilk he- definiz Akdeniz'dir" emri uyarınca harekete geçen TBMM ordulan, bir hafta kadar süren bir "takip ope- rasyonu" sonrasında, 9 Eylül 1922'de Izmir'de Ak- deniz'e ulaşmışlardı. Büyük Taarruz, askeri strateji bakımından çok ba- şanlı bir taarruzdur. 0 zamana dek, Batı Cephe- si'nin ağırlığı kuzeydeydi. Yani savaşlar genellikle Eskişehir-Kütahya bölgesinde gerçekleşmişti ve Yu- nan Genelkurmayı, saldınyı aynı bölgeden bekliyor- du. Gündüzleri saklanıp, geceleri yürüyerek, ordu- nun büyük bir bölümü güneye kaydınldı ve Afyon'un güneyine konuşlandırılan kuvvetler, doğudan batı- ya değil, güneyden kuzeye taarruz ederek Yunan sa- vunmasını yardılar. Yunan Genelkurmayı, bu saldırının aldatmaca ol- duğunu, esas saldınnın Eskişehir üzerinden gelece- ğini sanıyordu. Durumu anladıklan zaman iş işten geçmiş, Afyon'un güneyinde Yunan cephesini ya- ran TBMM orduları, Yunan ordusunun büyük bir bö- lümünü Dumlupınar'da çember içine almıştı. Sava- şın kaderi çizilmişti. Başkumandan Meydan Savaşı adı da verilen bu savaş, elbette askeri açıdan çok önemlidir. Fakat ben bugün meselenin bir başka boyutunu ete aimak istiyorum. Zaman, zaman gündeme gelir. "Kemalizm diyebir ideoloji, birdokthn varmıdır?" sorusu ortaya atılır. "Bunun evrensel bir boyutu var mıdır?" sorusu di- le getirilir. (deoloji, "insanların kafalarındaki sistemleşmiş düşüncelerbütünüdür." Doktrin ise "ideolojinin ey- leme dönük biçimidir." Bu tanımlar çerçevesinde düşündüğümüz zaman, Kemalizm elbette bir ide- olojidir ve elbette bir doktrindir. Şimdi Kemalizmin, evrensel boyutunun nereden geldiği konusu üzerin- de durabiliriz. Bilindiği üzere; devrimlerin ardında, "yeni ortaya çıkan, ya da güçlenerek tarih sahnesinde yeniden yer alan bir sınıf"\ görürüz. Bu yeni sınıf, yeni "ta- lepterle ortaya çıkar. Eski düzen bu talepleri karşı- layabilirse, pek sorun olmaz. "Yumuşakbirgeçiş"\e, yeni bir düzen oluşturulur. Fakat genellikle "eski düzen" bu yeni sınıfın ta- leplerini dikkate almak istemez. Ve işte o zaman çe- şitli "patlamalar" olur ve bu "ayaklanmalann" son- rasında (eger koşullar yeterince olgunlaşmışsa), "devrimler" ortaya çıkar. Tarihte gördüğümüz devrimlerin ardında, genel- likle bir sınıf olmasına karşın, Türk devriminin ardın- da herhangi bir sınıf yoktur. Türkiye'de devrim, "ba- ğımsızlıktan yana" olan tüm sınıfların bir "cephe" oluşturması ve "önce antiemperyalist birbağımsız- lık savaşı ve ardından çağdaş ve modern bir dev- letin kurulması" biçiminde gerçekleşmiştir. Kema- list devrim modeli bu biçimiyle, "özgün" bir devrim modelidir ve kendi türünün ilk örneğidir. Hatta şu- nu söyleyebiliriz ki, daha sonra Çin ve Vletnam'da göreceğimiz, "Milli Demokratik Devrim" modefinin de ilk uygulamasıdır. Bu devrim modeli, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeni bağımsızlık kazanan, eski sömür- ge ülkelerinin aydınlan arasında çok ciddi bir ölçü- de yandaş bulacaktır. Bu ülkelerin aydınlan için sosyalizm, gerçekçi bir model olamazdı. Zira hem ülkelerinde ciddi bir işçi sınıfı yoktu, hem de SSCB'nin "yayılmacılığından" endişe ediyorlardı. Kapitalizm de model olamazdı. Zira kapitalizme karşı nefret doluydular. Oysaki Türk devrim modeli, hem toplumsal yapı- lanna uygun bir modeldi, hem de bu modelin başa- nlı bir uygulaması olan Türkiye Cumhuriyeti o gün- ler için imrenilecek bir prestijle, dünya siyaset sah- nesinde yer alıyordu. O günlerde Kuzey Afrika'nın, Afrika'nın diğer böl- gelerinin, Ortadoğu'nun, Uzakdoğu'nun, Orta ve Latin Amerika'nın aydınları arasında Kemalist dev- rim modeli, "uygulanabilir" bir modeldi. Fransa'ya karşı mücadele eden Cezayirli öğrencilerin üzerie- rinden Mustafa Kemal'in resimlerinin çıkması, bi- zim uydurduğumuz bir şey değildir. O günlerde "3. Dünya" ülkelerındeki üniversite öğrencilerinin bir kısmının odalarında da Mustafa Kemal'in resmi var- dı. İşte 30 Ağustos, bu devrim modelinin ilk aşama- sının noktalanmasıdır. Askeri strateji açısından önemlidir ama, bana kalırsa siyasal sonuçları bakı- mından çok daha önemlidir. Enerji Yapı Yol-Sen Cenel Başkanı 'Çalışanlara cop mafyaya pasaport' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyo- nu'na (KESK) bağlı Enerji Yapı Yol-Sen'in Genel Baş- kanı Cengiz Faydalı. Türki- ye'deki ilişkiler yumağının İtalya'nın Sicilyası'nı, maf- yanın egemen olduğu ABD'nin kuruluş dönemle- rini aratacakboyuta ulaştığı- nı belirterek 'Şüreğiııde iyi- lik ve güzeflikler yaratmak- tan öte hiçbir şe> taşunavan öKim döşeğindeki sanatçıla- nımza, sryasetçilerimize vnrtdışına çıkması için pasa- portverilmezken eti kanh ca- nüere, silah ve uyuştumcu tûccartannayeşiL kırmm pa- saport verildiğini" söyledı. Enerji Yapı Yol-Sen Ge- nel Başkanı Faydalı, dün dü- zeniediği basın toplantısın- da, en son AJaattin Çakj- a'nın yakalanmasının ardın- dan ortayaçıkan mafya siya- set ilişkilerini "yasâk, çar- pık ve anormal" olarak ni- telendirdi. Faydalı, bu ilişki- lerin *^üzbinlerin ekonomik vedemokratikhak istemkri- ni üetmek isteven temsiltile- riyle görüşmeyen, bunları copiattıran, bombaiatOran, yüjderce kişinin katili mafya Hderferine her türlü kapıyı açan iüşldler" oldugunu bil- dirdi. Bu ilişkılerin "kuşknlu ihalelcrle. batık kredilerle, gaspla. tehditle elde edilen ka>îiaklan maf\a-si\asctçi- bürokrat üçgeni arasında pa>laştıran ilişkiler" oldu- gunu vurgula>an Faydalı. "Siyaset, bürokrasi \e eko- nomi dümasında bildiğiniz sağlıklu nornıaL dürüst Uiş- Idler var mı? V'arsa bize bil- diriniz ki yûreğünize su ser- pilsin" diye konuştu. Tarihın hiçbir döneminde ve hiçbir ülkede. ülkemizde olduğu kadar çok yönlü bu- nalım yaşanmadjğını belir- ten Faydalı. bu bunalımlan şöyle ifade etti: "Dış borcun 100 mihar dolara davandtğı. gelir dağı- lunı makasının açıldığı, işsiz- üğin, yoksulluğun arttığı ekonomik bunalını; Mec- lis'in devre dışı bırakılarak ülke yönetiminin IMF'den, Düma Bankasf ndan, çoku- luslu şirketierden sorulduğu yönetim bunahmı: örgütlen- meye her türlü engelin geti- rildiğL, düşüncenin suç sayıl- dığı, işkence ve yargısız in- fazların devlet potitikasına dönüştürükiüğü demokrasi bunatunL"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle