27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 KurtulmakSelim Edes in has bahçeler- de birlikte gül kokladığı Tur- gut Özalhepşugörüşü savunur- du: "Ekonomik suç olmaz." Selim Edes, Turgut Özal'ırı yarattığı "serbestpiyasa"cen- netinde büyüdü, serpildi. Aynı dönemde, Özal'ın yarattığı prenslerden EmlakBankası Ge- nelMüdürüEngin Civan arüş- vet veren, son günlerde devlet görevlileri ile kol kola ne işler yaptığı belirlenen Alaattin Ça- kıcı mn ve Özal ailesinin de ka- rıştığı, Engin Civan ın vıtrul- ması davasında yargılanan Edes, çarptırıldığı -faizsiz-111 milyar lirayı ödeyince kırmızı büîtenle aranmaktan kurtıdmuş. Madem öyle, baklava çaldık- ları gerekçesiyle hapis cezası- na çarptırılan çocuklar; iki ku- tu baklava,faiz olarakda bir ki- lo kaymaklı ekmek kadayıfı ahp geri versinler. Kurtulurlar mı? ISIK KANSl Alaattin Çakıcı 'mn yakalanmasından sonra, tıpkı Susuriuk kazasının ardından olduğu gibi binlerce belge, bilgi.fısıltı, sav havada uçuşuyor. Yine tıpkt Susurluk kaza- sı sonrası olduğu gibi, yadsınamayacak, üstü örtülemeyecek kocaman birgerçek or- tava çıkıvor: Gerek 1980 öncesi, gerek 1980 sonrası bu ülkenin aydınlarımn, gençlerinin, gaze- tecilerınin kanına girmiş, her türlü karan- lık işe bulaşmış kimi ülkücüler; devletin üst düzeyyetkilileri, istihbarat örgütü persone- li tarafmdan korunmuş, koüanmış, kucak- lanmış. Hatta tosuncuklar suç işlemeye de- vam ederkenyiireklendirilmış, onlarla işbir- liği yapılmış. Sonııç? Susurluk kazası sonrası olduğu gibi, adları gündeme gelen devlet görevli- leri, siyasetçiler yine ellerini kollarını sal- Yargı Gorevelayarak ortada dolaşıyorlar. Örneğin, her taşın altından çıkan, buna rağmen bulun- maz Hint kurnaşı gibi yabancı başkentler- deki görevlere atanan istihbaratçılar hak- kında yalnızca idari soruşturma yürütülü- yor, daha doğrusu yürütüldüğü ileri sürü- lüyor. Işin tatsız tarafı; yargı erkinin, bütün bu gelişmeleri uzaktan izlemesi. Aranan in- sanlarla işbirliği, suça ortakhk veyatakhk, sahte belge düzenleme, belb desamklan az- mettirme suçları kabakgibi ortadaykenyar- gı organlannın, savcıların doğrudan dev- reye girmemesi, Cumhurbaşkanı 'mn, Baş- bakan 'ın, siyasiparti liderlerininyargıyı gö- reve çağırmamaları, soruşturma mekaniz- malannm çalıştırılmaması çok garip. Susurluk ile birlikte son gelişen olavlar, kuşku olmaktan sıynlan bir olguyu da bi- linçlerimize yerleştiriyor: Ülkücü suçlular ve suç örgûtleri ile böy- lesi sıkı fıkı ilişkiler içine giren, girebilen devlet görevlileri; 1980 öncesi işlenen Doç. Orhan Yovuz, Prof. Bedri Karafakioğlu, Doç. Bedrettin Cömert, Doç. Necdet Bu- lut. Prof. Cmit Doğanay, DİSK Başkanı Kemal Türkler, savcı Doğan Öz, emniyet müdürü Cevat Yurdakul, gazeteci Abdi İpekçi, Prof. Cavit Orhan Tütengil; 1980 sonrası işlenen Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Uçok vb. birçokfaili meç- hul cinavetten en azından bilgi sahibiydi- ler. Söylendiğinin tersine sular bulanık de- ğil. Buzdağımn altı da üstü de çok rahat gö- rünüyor. Yeter ki suçlular, hiçbir ayncalık tanmmadan ulus adına karar veren "bağım- sız " vargıva teslim edilebilsin. Yeter ki yar- gı, "bağımsızlığı "na sahip çıkabilsin. CHPhmirMUletvekHiSab- ri Ergül, "Halkut aklı gö- zündedir" sözüne inanıyor- du. Öncelikle Çıknkçtlar Yo- kuşu 'ndaki kumaşçdan do- laştı. "Çıkın " anyordu. De- dilerki. "Kalmca kumaştan olur" Dediki "Ağır gelir". Dediler ki "Eh masa örtü- sündenya dayere seriien ör- tüden deolur". Kırmızı biryer sofrası örtüsünde kararkıldı. Sıra, çıktna konulacakpa- ra ve alhnlardaydı. Az değil, tarnı tamına 57ÖbinABDDo- ları, 690 bin Alman Markı. 8dO cumhuriyetaltını sıkıştı- nlacaktı çılana Ergül 'ün. bun- ca para ve altını kendisine "Ödünç*deolsa verecek "wr- sü" çevresi yoktu. Hem pa- Torba değil ki ralar ve alttnlar ödünç alın- sa da, ilçe ilçe, köy kb'y dolaş- ürüacaktıçûan. fehükeliolur- du. Aklına, paralann ve al- tınlann benzerini bastırmak geldi. Birdolar, mark ve cum- huriyetalnmnın nekadarçek- tiğinibelirledi. Soluğutanıdık bir matbaada aldı önce. Os- tünde "geçmez" yazan 570 bin dolar, 690 bin mark bas- tırdı. Paraları desteleyecek parabantlannada "htanbul Bankası"yazdırdı. Ardından pirinç bashyapan bir işyeri- ne gitti. San suya batınlmış, cumhuriyet altınma benzer sikkeleryaptırdı. Bütün bun- larErgül'eyakiaşık lOmilyon liraya mal olmuştu. Koydu bunlan çıkının içine. Hassas elektmnik temziyi de attı mi- nibüsüne, çıktıyola. llk Kızı- lay 'da halhmıza "çıkın "ı ta- nıtıı, içindekileri tarttı. Tamı tamtna 14kilogeliyorduyaçı- hn, Ergül 'ünsöyleyeceğisöz de çoktu o zaman. "Ey kaJ- kım, Tansu Çiller 'in rahmet- ü'annesinden kaldığı ilerisü- rülen çıkın, birtelevizyon bü- yükiüğündedir. Sayın Tansu ve Özer Çiller, anneleri ile 2 yü aynı yalıda kaldılar. Bu denü büyük bir çıkını hiç mi görmediler? Insan kör olsa, bu boyuttaki çıkın insanın ayaklanna takdıryav! " Ergül 'e "Çillerçiftinin çı- kın işinihalka duyurmak için neden böyle biryöntem seç- tiniz " diye sorduk. Şu karşı- hğı verdi: "Halk;somut,gör- düğü birolayu olguyu aklın- da tutuyor genellikle. Çıkın dediğin zaman soyut oluyor da. içindealtını,parast ile çı- kınıgörünce iş somutlaştyor, beüekte hiüurlaşıyor." Sabri Ergül kararlı. Çeşit- li engellemelerekarşın et çen- geline taktığı "çıkın " ile do- laşıyor. "Mületin ağzt çıkın değil kibüzesin "demeyege- tirivor. Ya geçmiş 4 yılne olacak?Içişleri Bakanlığı, Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek 'in beslediği 29 şirkete 1 yıllık ihale yasağı getirdi. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Betül Uyar, bu kararı yetersiz buluyor: "1 yıllık ihale yasağı iyi, hoş da bu şirketlerin 4yıldır aUıklan ihalelerde elde ettikleri ileri sürülen haksız kazançlar ne olacak? " Uyar 'a göre, çoğunluğu "çevre düzenlemesi" gibi işlerde ihale alan şirketlerin hiçbiri odalanna kayıtlı değil. Ankara Anakent Belediyesi 'nin 4 yıldır yaptığı harcamaların 1 katrilyon tuttuğunu, bunlardan büyük bb'lümünün ihalelere aktarıldığını anımsatan Uyar, haklı olarak soruyor: "İş, ihale yasağı ile bitmiyor. Projesiz, ne zaman bitirileceği, kaça mal olacağı belli olmayan, yıl sonunda ihale ediierek fiyat farklanndan yararlandırüan ihalelerdeki haksız kazançların dökümünün bir an önce kamuoyuna açıktanması gerekmiyor mu? Sorumlular hakkında soruşturma açılması zorunlu değil mi?" Açıkçası, 4 yıllık geçmişte yaptıkları, yasaklı şirketlerin yanına kâr mı kalacak? Yüksel Endeğer yazıyor Çakıcı'ya Açık Mektup Kırmızı pasaportuna takılı- yorlar. Çünkü kıskanıyorlar. Alaattin; seni, beni, hepimizi kıskanıyorlar. Bizler o pasa- portları, yurtbışına gıdip ülke- mizi karalamak içın kullanma- dık çünkü. Niye kızıl komü- nistlere değil de sana verildi o pasaport? Çatladıkları nokta budur! Senin mertliğinden şüphem yok. "Konuşmayacağından" eminim. Çünkü Çakıcı'lar öt- mez! Ortaklarının, dostlarının, dava arkadaşlarının ve de ağa- beylerinin başını belaya sok- maz, sokamaz! Sevgili kardeşim Alaattin, Bugün tamtamlar senin için çalıyor. Çalsın varsın. Sen "ba- şt dertte" olmaya alışkınsın. Eminim ki seni üzen nokta, üstüne gelinmesi değil, adın bahane ediierek devletin yıp- ratılmasıdır. Buna ben de üzü- lüyorum. Alaattin, yiğit kardeşim, ba- şını dik tut! Sana "tetikçi, ma- şa, ülkücü kabadayı" diyen solcu fosillerin hangisi, yaptık- larlnın binde birini yapmıştır, hangisinin aziz vatana senin sağ serçe parmağın kadar hiz- meti olmuştur? Saldırankim? f. CHP Izmir Milletvekili Sabri Ergül ü tanıyan tanıyor zaten. Huzur bozmak, topluma nifak sokmak, devleti incitmek için var gücüyle uğraşan bir tip. Şimdi bu adam, Sayın O;rer Çiller'in espri amacıyla sarf ettiği "çıkın" olayını, servet düşmanlığı şovunda kullanıyor. "Çiller'in çıkınını" Türktye'de dolaştınyor. Amaç; halkı kışkırtmak, gösteriden sonra o semboJik çıkına halkın parasını toplayıp dünyalık yaprnak. ; Fakat bu plan, Izmir'de ters tepti! Ülkelerini, genel | başkanlarını ve doğayı seven DYP'ltler, bu şova "dayanamayarak Sabri Ergül ve avanesine saldırdı. Saldın hoş bir şey olmayabilir, ama yüce değerlerin böylesine alet edilmesine hangi cesur yürek dayanabilir, soranm! Aynca asıl saldınyı Ergül yapmıştır! Vatan için çabalayan insanlann manevi şahsiyetini esnetmek, yaşlı bir kadıncağızın dantelli çıkınını bu uğurda kullanmaktır, asıl saldın. Ergül hakkında derhal işlem yapılmalıdır. Aynca, son dönemde 'çağdaş' bir imaj çizen Sayın Baykal nasıl oluyor da partistnde hâlâ böyle dinozorlara yer veriyor, anlamıyorum! 'Alan memnun, satan memnun!' Aktüel dergisi, ünlü Türk ka- dınlanna sormuş: "Hillary'n/n veya Morûca'nınyerinde olsay- dınız ne yapardınız?" Yanıtlar ilginç. Harika Avcı diyor ki: "Vallahi, Hillary'nin yerinde de- ğilim. Ama Monica çok şahsi- yetsiz bir kadın. Bu olayda ta- ciz yok. Alan memnun, satan memnun!" Bu yaklaşım gayet isabetli- dir. Nurseli Idiz'in görüşü şöy- le: "Hillary'nin yerinde olsay- dım, çok seviyorsam affeder- dim. Monica'nın yerinde ol- saydım, hoş bir adam, eğer sevseydim olabilirdi. Birde ev- li olmasaydı." Buradan Sayın Idiz'in evli in- sanlaria ilişki kurmayı onayla- madığını anlıyoruz, bu da isa- betli bir tavır. Çevre Bakanı Imren Aykut ise şunları söy- lemiş: "Hillary'nin yerinde ol- saydım, asla affetmezdim. Mo- nica'nın yerinde olmam asla mümkün olmazdı. Başkan ba- na kuryapsa bile kendimiko- rurdum, zaten kalkışmazdı ya- ni, Bizim de pek çok tecnıbe- miz var." Bir gazeteci olarak, Sayın Aykut'tan kamuoyunu ilgilen- diren tecrübelerini açıklaması- nı isterim. Dilerse salt bana açıklasın. Eğer bana sorulsaydı "Clin- ton'/n yerinde olsaydınız ne yapardınız?" diye, yanıtım şu olurdu: "Ciinton n'aptıysa o!" Yeni Dünya Düzeni Iıkraları - Dünyanın kurtuluşu, postmodern kolektivizmdedir! - Nasıl olacak o? - Dünyanın bütün borsalan, yükseliniz! • • • - Sudan diyor ki: "ABD'nin bombaladığı fabrika, kimyasal silah üretmiyordu. Orası ilaç fabrikasıydı." - Olsun. ABD düşmanı için ilaç da kimyasal silahtır. Kim düşmanının tedavi olmasını ister? Irak'ta açlık ve ilaçsızlık- tan ölenler, modernizmin potansiyel katilleri değil mi?! HAYVANLAR İSMAÎL GÜLCEÇ KÎM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCg turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Ağustos JAPONLAR ŞANGHAY'l BOMBALIYOR! 193?'£>£ 8U&ÜN, Ğ A& Y t L L , , St /1SYA ESeMEMUĞt İÇİN ADtM AOtM İL£R- {33O 'lM r/C.L4IZtfJ BAŞt-A&lNPA 'NtM İŞGAU 7#MAMLANMIŞ, ÇrMPI ÇİN'E GeLMiÇrİ. teAISA ORDUSÜNUN YO- LUNU T€MİZL£MSK f'ÇıN, UÇAKLAJ? BOMgAR- DIMANA KOYULMUSrU- ÖZELÜKlS SANGHAY BU EYLEtADEN SÜYÜK ÇAPTA ETKıLEN\AlÇTf. £/V AZ İKİ BİN KIÇİMİN ÖLPÛ6Ü SU FELÂtCETTE, ÇOK SAYIOA pfi YAISALANAN OLMU$TV. PAHA SONRALARf AN- KARA'PA GÖeei/ YAPAN İNSİLTEISe ELÇİSt HUGE KMATCM8ULL -ÜU6ESSEN PE ONLAH GÖRÜŞ MEVLUT CAN jzmam Vergi Yasası'na Sıkışan Sendikacıhk Vergi sistemimizde bazı değişiklikler yapan 4369 sayılı yasa 29.07.1998 tarihli Resmi Ga- zete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulun- maktadır. Anılan yasanın geçici 5. maddesine göre; a) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 156. mad- desinde tanımı yapılan ve 1.1.1998 tarihinde işletilmekte olan işyerlerinde 1.6.1998 tarihin- den önce idareye vermiş oldukları dört aylık si- gorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayı- sına ek olarak, yasanın yayımını izleyen beşin- ci ayın sonuna kadar işe aldıkları ve eylemli ola- rak çalıştırdıkları işçilerden sendika üyesi olan- lann ücretlerinden, bu suretle işe başlanılan ay- dan itibaren 36 ay süre ile kesilen ve beyan edi- ierek tahakkuk ettirilen gelir ve damga vergile- ri, beyanname verme süresini izleyen ikinci yı- lın aynı döneminde ödenir. b) Aynca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanu- nu'nun 72 ve 73. maddeleri uyannca prime esas kazançları üzerinden tahakkuk ettirilecek prim- lerin işveren hissesinin yarısı Hazine'ce ödenir. Bu düzenleme ile işverenlere kimi ayrıcalık- lar sağlanırken, sendika üyesi işçilerin gerçek ücretlerinin kayrtlara yansrtılacağı ve böylece Ha- zine'nin prime olan katkısını süreç içinde kar- şılayacağı varsayımınadayanılmıştır. Gerçekten öngörülen çözüm, kayıt dışılığın önlenmesinin etkin bir aracı da olabilir. Ancak bir amaca ulaş- mada kullanılan araçların herkes tarafmdan be- nimsenebilir bir niteliği olması gerekir. Anayasaya aykırıdır Ülkemizce de onanan sendika özgürlüğünün temel belgeseli niteliğindeki 87 sayılı "Sendika Özgüriüğü ve Sendika Hakkının Konınmasına Iliş- kin ILO Sözleşmesi'nde" üye olma hakkı "açık bir biçimde güvenceye bağlanmışken ", "üye ol- mama hakkına" ilişkin bir hükme yer verilmemiş- tir. Aslında olumsuz sendika özgürlüğünün gü- vence ile donatılmamış olması, sendika özgür- lüğünün bunu da içerdiği düşüncesinin ürünü- dür. 87 sayılı ILO Sözleşmesin'de üye olmama ve üyelikten aynlma hakkının vurgulanmamış ol- ması, bu hakkın korunmamış olduğu, güvence- den yoksun bırakıldığı gibi yorumlanamaz. An- cak ILO Uzmanlar Komisyonu 87 sayılı sözleş- menin 2. maddesini, çalışan ve çalıştıranların mesleki örgüte katılma hakkı ya da sendika gü- venliği uygulamalarının her ülkenin düzenleme- sine bıraktığı anlayışını sergilemiştir. 1982 Anayasası'nın 51. maddesi sendikala- ra üye olmak ve üyelikten aynlmak serbesttir hük- mü getirildikten sonra, "hiç kimsenin sendika- ya üye olmaya, üye kalmaya ve üyelikten aynl- mamaya zohanamayacağını" belirtmiş; ayrıca, çahşma özgürlüğunü de güvenceye bağlamak için' *fierhangibirişyerindeçalışabilmek, işçisen- dikasına üye olmak veya olmamak şartına bağ- lanamaz" kuralına yer vermiştir. Bu anlamda anayasal dayanaklı sendikadan serbestçe ay- nlma hak ve özgüriüğü iki ilkeyi içinde barındırır: Bunlardan biri, sendikadan ayrılmanın bir bas- kı sonucu olmaması, diğeri ise, üyenin aynlma hakkının her ne şekilde olursa olsun engellen- memesidir. Sonuç olarak 197O'Iİ yıllardan sonra yeni teknolojiler hızla üretim süreçlerine uyarlanmış, işletme organi- zasyonlarında buna koşut değişimler yaşan- mıştır. Nusret Ekin'in de belirttiği gibi, küresel- leşmenin Türk sendikacılığına olası etkilerini görmek için henüz yeterli bir zamanın geçtiği- ni söylemek mümkün değildir. Ancak yüzyılımızın sonuna doğru ortaya çı- kan Avrupa Birliği ve Gümrük Biriiği gibi yeni eko- nomik ve siyasal yapılanmalar, ülkemizde Batı tipi sendikal hareketin yerleşmesini olanaklı ha- le getirebilir. Bu bağlamda endüstri ilişkileri, ekonomik ve siyasal sistemin bir alt yapılanması olarak ver- gi yasalanndaki değişiklikten yeterince etkile- nir. Aynca yasal kararlaştırmalarla işçi sendika- cılığını vergi yasalarının arasına sıkıştırmak, sis- tem içinde aktörleri işlevsizleştirerek çağdaş kurumlar olma niteliğini törpülemek pek anlam- lı gözükmemektedir. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 I I 1 5 6 7 8 9 1 1U ı n 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Dep- remleri incele- yen bilim dalı. 2/ Geminin ve bağlı bulundu- ğu limanın adı yazılan, düz ya da az yuvarlak kıç bölüm. 3/ Bir nota... Kız- gın bir demirle vurulan dam- ga... Aktinyum elementinin simgesi. 41 Ak- deniz yöresinde yetişen bir ağaç... Bir tümceyi oluşturan birimlerden herbiri. 5/Kale, hisar... Evrensel alıcı olan kan grubu.6/Birrenk... Ki- raya verilerek gelir ge- tiren mülk. 7/ "Posta Kutusu" anlamında kul- lanılan kısaltma... Av- rupa'da büyük bir yan- mada. 8/Gelecek... İlaç, deva... Lütesyum ele- mentinin simgesi. 91 Pehlivan, Siirü, Karartma Ge- celeri gibi fılmlerdeki rolleriyle tanınmış sinema oyun- cumuz. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çinakoptan biraz büyük lüfer. 2/ Sahiplik, mülkiyet... Uzaklık anlatmakta kulla- nılan söz. 3/ Kalayın simgesi... Bir ağırlık ölçüsünün kısaltılmışı...Herhangibirkonudadeneyimli. üstatyada önder olan kimse. 4/İlkbaharda kırlarda yetişen ve ufak yeşil yapraklan yenılen bir bjtki. 5/ Yararlanılan uygun koşul... Ilave. 6/ Alüvyon... Ünlü bir Osmanlı tarihçisi. II Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret... Ru- bidyum elementinin simgesi. 8/ Kırkpınar güreşlerini düzenlemeyi üstlenen kişiye verilen ad... Bir göz rengi. 9/ Yurdumuzun kuzeydeki en uç noktası olan bunın. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 D R IN 1 K ii Y Ü 1 2 a Iu z •A S E "s 1 3 G E M | A V U R T 4 M •B A N A L •U 5 A R A R A T •M "R 1 6 T E | A V A L T M 7 i. •TF | A L A 8 Z A R •T U R A ç 9 ıM A S K A R A T A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle