27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 1998 CUMARTE OLAYLAR VE GORUŞLER Zamanaşımı Rezaleti Av.TURGUTEVAL T ürk hııkukunun ve yaıgısıran konu ve yaşadığı sorunlan her araçtanyararlaharak or- taya koymay ı ve bunlara çö- zümler getirmeyi mesleği- mizin aynlmaz parçası say- mışolduğumuzdan. yıllar önce bir yılba- şı nedeniyle gönderdiğimiz kutlama ya- zıınızda. yargının ve hukukun birçok so- rununa eğilmiş ve birparagrafta şöyle de- miştik: "Suç, işlendiği zaman doğar. Hu- kukumu/da koşullann ve zamanın do- ğurduğu suç ve suçlu kavramı yoktur. tk- tidariann baskısı gcreği. yıllar sonra, suç ve suçlu avına çıkan sorumlular,yıllarön- ce işlenmiş suçlan arariarken bu suçlula- ra sevirci kalan sorumlulan \e \etkilileri de bu suçlular arasına sokmaltdıriar."* Bu görüşümüze, 12 EylüTden sonra, ülkedeki bir kısım cumhuriyet savcılan- nın 700-800 bine varan insanlanmızı. 12 Eylül öncesi işledikleri suçlardan dolayı soruşturma için çağırmalan. dosyaaçma- lan, biıılerce ve oıı binlerce kişinin gözal- tına alınıp tutukJaıımış olnıalanna neden olrnuştur. Ülkemızde olağanüstü durumlarda gö- revletıdirilen askeri ve sivil savcılar ile soruşturma komisyon ve kovuşturma or- dusunun. on binlerce. giderek yüz binle- ri aşan dosyalan açarak yığınlarla insanı- mızı mahkemelere sevk" etmeleri, bu ül- kenin ciddi bir sorunu olmuştur. Vaktin- de soruşturma, kovuşturma yapmayanla- nn da üstüne giîmek gerekir. Şimdi yukandaki soruna, ayru boyut- larda oimâmaJda birlikte, her iktidar ve ba- kanlann değişikliğinde. özellikle düşür- me ve "zoraki istifa"larda. Refah'm ka- patılmasında olduğu gibi, bir kjsım siya- siler hakkında. yıllar önce işledikleri suç- lardan dolayı dosyalann açıldığını gör- mekteyiz. Yalnız ne yazık ki açılan bu dosyalar ve sürdürüien soruşturmalann çoğunun, 'zamanaşımTna uğradıklan id- diasıyla kapatıldıkJanna tanık olmaktayız. Iktidarlann baskısı yüzünden, iktidara mensup bakanlann ya da siyasetçilerin idari, adli ve mali suçlannın, özellikle akıllara ve hayallere sığrnayacak ölçüde, elde ettikleri malvarlıklan kaynağının araştırılıp soruşturulmaması, öteden ben yaşadığımız rejimimizin affedilmez çok ciddi sorunudur. Soruşturma elemanlannın ya da cum- huriyet savcılannm giivencesiz olması, özellikje denetleme (teftiş) elemanlannın bakanlıklara bağlı ve bakanlık emirleriy- le hareket etmeleri, Türkiye'yi birtürlü su- iistimal, vurgun furyasından kurtarama- maktadır. Bu sıkıntı ve sorunlar yetmiyormuş gi- bi. bütün yasalanmızı sarmış, zamanaşj- nu ve sukut-u hak (hak düşürücü süre) müddetlerinin bulunmas], ülkeyi. hergün soyanlara, rüşvet, irtikap. dolandıncılık ve hırsızlığı kendilerine meslek edinenlere ve bu işleri siyasal güçleriyle sürdûrenlere bü- yük imkân yaratmaktadır. Ceza Yasamı- zın 112. maddesinde yer alan zamanaşı- mına ait hükümlerle. birçok suçu 6 aydan başlayarak 1 yıl. 5 yıl, J 0 yıi ve aşan sü- reler, geçtiğinde zamanaşımına uğramak- tadjrlar. Devleti bütünüyle soysanız ve bir ku- ruş vergi ödemeseniz. 5 yıl sonra hiçbir vergi sorumluluğunuz kalmamaktadır. Binlerce işçiyi. yıllarca sigortasızçalıştı- nrsanız, 5 yıl sonra ne sigorta primi ce- zanız, ne vergi cezanız ne de para ve ha- pis söz konusudur. Iş ve trafik kazalan ile cinayetlerden tu- tun da, devlete karşı işlenen en agır suç- larakadar.çeşitlifiillerin, 1 yıldan. lOyıl \e çok azı da 20 ve 30 yıldan sonra cezai ve hukuki sorumluluk'lan kalmamakta. bu suçlar zamanaşımına ugrayarak soruş- turmadan ve yargılanmaktan kurtulmak- tadırlar. Bir de davalar devam ederken buluna- mayan tanıklar, toplanamayan kanıtlar. verilmeyen yanıtlar, kaçan sanıklar. kay- bolan ve getirilmeyen dosyalar, evTaklar. aynca yürümeyen yönetim ve hantallaş- tınlmış yargı yüzünden açılan ve görülen birçok dava zamanaşımı yüzünden düş- mektedir. Zamanaşımı hükümleri yüzünden hak- lan yitenlere ilişkin sizlere içimizi sızla- tacak, karartacak kadar yargıya, hukuka, yaşadığımız rejime isyan edecek ölçüde binlerce, on binlerce örnek sıralamak is- teriz. Ama o zaman bu yazımızı, sayfalar haline gelen, koca bir kîitaba çevirmemiz gerekecektir. Yasalanmızın yenilenmesi. yargının ve düzeninin düzeltilmesi konuları ele alın- dığında hukukumuzda bulunan zamana- şımı ve hak düşürücü sürelerin çok büyük bölümünü kaldırmak ya da uzun yıllara bağlamak konumundayız. Eski yıllarda, yargının teknikten ve çağ- daşhktan nasibini az aldığı yıllarda yüriir- lüğe girmiş yasalanmız, birçok suçta ve tazminat doğurucu fıillerin. zamanaşımı süreleri içerisinde davalan açılmadığı şi- kâyetlerin yapılmadığı zaman, hakkın ~zamanaşımı"na uğraması nedeniyle so- ruşturma yapılmamakta ya da davalar sü- re dışında reddedilmektedir. Bu Meclis'te bulunan siyasilerin he- men hemen hepsinin bazen solo, bazen ko- ro halinde söyledikleri. yargı ve hukuk re- formu içerisinde önce anayasanın tümü- nü, Siyasal Partiler ve Seçim Yasası'nm. Ceza Yasası'yla Memurin Muhakemat (memuriann yargdanması) Yasası'nın ka- muyöneticileriniçalışanişçiler ile birlik- te düşünerek yapılacak sendika. toplu- sözleşme vegrevyasasının, tüm usul ya- salannın. icra iflas yasalanyla idari mah- kemeleryasalannın, adli kolluk yasalan- nın, toplantı ve gösteri yürüyüşü ve der- nek kurma yasalannın. sigorta iş güven- cesi vasalanyla ILO sözleşmelerinden ka- bul edilen, onay bekleyen yasalann ve mutlaka sıkıyönetim, olağanüstü hal, te- rör, Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasa- sı'nm süratle ve kesinlikle çağdaş boyut- lara getirilip bunlann içerisinde bulunan hak düşürücü, süre düşürücü, zamanaşı- mına uğratıcı hükümlerin ya sıfira indi- rilmesi ya da çok uzun yıllara bağlı kılın- ması şarttır, kesinlikle gereklidir. Yargı ve hukuk reformu sırasında mil- letvekili dokunulmazlıklan bugünkü ge- nişlikte olmaktan çıkanlmalıdır. JCamu- oyunun vicdanını sızlatan, rüşvetler, do- landıncılıklar, haksız mal edinmeler. ne dokunmazlıktan ne de zamanaşımından yararlandınlmalıdır. Anayasarruzın 83. maddesinin getirdi- ği, milîetvekillerinin işlediği kesinleşmiş cezalan, milletvekilliğinin devamı sırasın- da. nasıl zamanaşımına uğramıyorsa mil- letvekilliğinden önceki ve milletvekilliği sırasında işlenen her türlü suçlar da mil- letv ekilliği süresi içerisinde dondurulma- Iı, milletvekiü sıfatı kalkar kalkmaz, ül- kenin savcılan ve soruşturmacılan eski mil- letvekıli için soruşturmalar başlatabilme- lidirler. Çeşitli nedenler ve gerekçelerle, hukukumuza konmuş bulunan ve yüzler- ce, binlerce suçun. suçlunun ortaya çık- masına engel olan zamanaşımı. devleti soymakla eşdeğer durumlardır. A ARADABIR VEPAT GLNYOL Giyim Kuşam Her insan, giyim kuşamla (kılık kıyafetiyle) bir dış kişilik görüntüsü sunar çevresine içi kof da olsa... BkFrans\zatasözü;"Elbisekimseyi insanyapmaz" der. Doğrudur, hergün ayn bir kılıkla görünmek, gör- güsüz çevrelerde insana etkin bir kişilik tafrası sağ- lar belki, ama görgülü çevrelerde dudak bükülen, gü- lümseten bir hava yaratır. Son yılların her gün televizyonla yansıyan görün- tülerinde, adına şaibelik yaftası yakıştınlan bir poli- tikacı bayanın şaibeli malvarlığının reklamını yapar- casına, bir giydiğini bir kez değif on kez giyenlerin önünde, hele hele insanlarımızın yüzde sekseninin hiç mi hiç alışmadığı bir yaşam çizgisini sergileme- nin utancına, ayıbına nasıl doymayabiliyor. Son zamanlarda, özellikle de bayan çevrelerinde, hele hele belirli bir ücret karşılığında çalışanlann, her gün ayrı giysilerle boy gösterdiklerine bakarak ha- yıflanıyorum. İş, aslında bir eğrtim sorununa daya- nıyor. Çevresinde beğeni- lir olmayı, kültür birikimiy- le değil, her gün değışik ci- ci kıyafetlerle kazanmaya özenenlere gel de acıma. Ne olur yani, bir insan aynı kıhkla birhafta deme- yeceğim ama, bir iki üç güncük ortalardagörünür- se, kişıliğinden, onurun- dan, saygınlığından ne kay- beder? Bu sözlerle "kılık kıyafet köpeklereziyafet'yanAısı ol- duğum sanılmasın. Ben, palaspareler içinde yaşa- mın bir erdem olduğunu da savunanlardan değilim. Çok önceleri, Andre Gi- de'ın günlüğünde okumuş- tum: Yazar, iigınç biradam- dan söz edıyordu. Bu adam yaşını başını almış, saygın bir insanmış. Ne var ki, üst başını değiştirmesi gerek- tiğinde vebaya tutulmuş gibi titrer dururmuş. Böylesi duruma düşül- mesini elbette aklı başında kimse isîemez. Böylesi du- rumları düşünürken şey- tan dürttü, birden her tür- lü hayvan postu geldi takıl- dı kafama. Hele hele evcil hayvanların, sevlp başımı- za çıkardığımız köpeklerin, kedilerın oldum bittim hep aynı huy, aynı tüylerle ya- şayıp durdukları kimi tedir- gin ediyor, sorarım size. Bir de. yine şeytan dürt- tü, çıplak insan bedenleri- ni düşündüm. hele hele bü- yük ressamların fırçalanna takılan. adına NU denen o güzel çıplaklan. Hadi. gelin yaşasın, de- risi deri. beli bel olan taze- nin tazesi insan çıplaklan di- yelim, müstehcenliğin be- line kazmayı vurarak. Ben, bu yaştan (87) son- ra her yazdığım yazımı bir vasiyetolarak sunuyorum, iyi niyetlı genç-yaşlı okur- larıma. 30Ağustos 1922'denGünümüze A ! SADIYE AKAY Emekli Yazm Öğretmeni fyon'dan ne atmak için göz kırpmadan savaşrruş yiğitler toplamıdır. O savaşlarda, kuımay ola- rak çalışmış. C. Kerim Ince- davı'nın anlattığına göre: "Halka yapdan bir duviıru- dan 24saatsonra tstenilen ye- re 250 kağnı getirilmiş köy- lülerce. KimilerL,öküzkriol- madığından arabaJara inek- lcrini koşmuşiar. ArabaJan getirenlerin bir bölümii ço- cuk ve ihtiyarlar, çoğu da ka- dınlarmış. Tümen komuta- nı, dözlükte sıraJanan bun- lan görünce uzun övendire- leriyle sevgili ha>Tanlannın başlannda duran kadınla- ne zaman geçsem Kocatepe'nin doruğunda, .1922 yılı Ağustosu'nun 30. sabahının alaca ışıltısında Mustafa Ke- maJ'i görürüm bir kez da- ha: Kalpağı başında; düşün- celi, uzun bir savaşın içinden gelen ordulanna: "Ükhede- finiz Akdeniz!" buyruğunu vermek üzeredir. O ordular, Ahmetler. Meh- metler, Osmanlar. Ayşeler, Fatmalar, Emineler'den oluş- muş; O'na, inanarak ardına düşmüş, düşmanlan yurttan ra. erkeklerinin nicin gelme- diklerini sorup bu zahmerli işteçok yonılacaklanıu, hat- tada\ anama\acaklanmsöy- lemiş. Kadınlann \erdikleri yanıt: "ErkekJerimiz hizmette (askcrlikttHlir. Buyruğunu- za biz geJdik. Boyle bir giin- de, bize bu kadarcık iş düş- mesin mi?" olmuş. (Ş. S. Ay- demir: Tek Adam) İşte, Ko- catepe'den verilen buyrukla ileri atılanlar. bu Kuvayı Mil- lıye (ulusal güç) ruhunu ta- şıyanlardı. Bu ruha, güven- Ie o sabahtan beş gün önce- ki akşam, Ankara'dan gizli- maclar ara Bud^et... Tüm dünyada, araç kiralamak isteyenler Budget'i tercih ediyor. Çünkü diledikleri otoyu sınırsız kilometre ve sigorta avantajıyla Budget sağlıyor. Sadece bir telefonla, ğ aracı en ekonomık fıyatlar ve 250.000 USO sigorta güvencesıyfe Budgeftan kiralayın. (0212)2963196 Car Rental İSTAHBUL TAKSİM: (0212! 253 92 00 M D « Ö Y : (02161 449 36 46 AMTÛflK HAVMİ«MKI:[0212) 663 08 58 BURSA: fO224! 223 42 04 « D M M : (0322) 459 00 16 AKMRA: (0312ı 417 59 52 ESENBOĞA HAVMJMAN): (0312; 398 03 72«rr«.YA:!G24:>ı 322 ?6 86 A»T/U.rA; tO242i2433006 AHTALrA HAVAIİHMKI (0242) 330 30 7S İZMİT: rO2S2l 324 5^ 12 KOIjrA: 103321321 72 72-73 KEMER: (0242' 814 23 09 ALANYA: (3242; 513 73 82 AITİS SOIF OTEL: (0242ı 725 42 42 SİDE: (0242) 753 14 86 İZMİR: (02321482 06 05 ÜRGÜP: ,C334) 341 65 41-42 A.MENDERES HAVAUMAN1/D1$ HATUfl: (0232) 274 22 03 İÇ HATLAB: (0232) 2 7 417 5- KUŞAOASI: (0256)614 4956 BOORUM: (0252) 316 73 B2 MARMAftiS: (0252) 4K 41 44 FETHİrE: (02521 614 61 66 DEMİZLİ: (0258) 264 54 43 GAZİANTEP: ıO342l 335 12 30-31 ce yola çıkarken en yakın birkaç arkadaşına: "Şimdi doğnı cepheye gidiyorum" demişti o Başkomutan u ta- arruza başlamakiçin." Içle- rinden bıri şaşkınlıkla: "Pa- şam, ya basaramazsaruz?" diye sorunca: "Nedemekjstiyorsun?Ta- arruzun başlangıcından on dört gün sonra YunanJılan denize dökmüş olaeağım" yanıtını vermişti. (Lord Kin- ross: Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu). 30 Agustos'ta Kocate- pe'ye doğan güneş, verilen buyruğun coşkusuyla, yıl- lardır süren savaşın tüm yor- gunluğunu unutup sellerce, çaglayancarca utkuya (zafe- re) dogru akan yigitlerin yüz- lerinde ışıldıyordu. Bu akışla, her gün yeni bir yurt parçası düşmandan kurtanlıyordu. O ağustos sı- cagında durmak, dinlenmek yoktu askerlerimiz için. Yor- gunfuklannı ancak Jzmir'e kavuşma sevınciyle dindi- recek. terlerini ancak Akde- niz'in imbat rüzgânyla ku- rutacaklardı. Afyon 'dan Jzmir'e dek sü- ren o uzun koşunun yakın tanığı olan Salih Bozok. as- kerlerin yanında, arasında, hep onlarla birlikte giden Başkomutan'ın otomobili bir zorunlulukla duraklayın- ca, yolun iki yanına sıralan- mışyaşlı köylülerden biri, o sırada güneş gözlüğünü çı- karan Mustafa Kemal"i, he- men cebinden çıkardığı res- miyle karşılaştınp: "Ba,seD- sin Mustafa KemaJ.'" diye sevinçle haykırınca, tüm köy- lülerin O'na, nasıl büyük bir sevgi ve coşkuyla sanlıp öp- me yanşına giriştiklerini ne güzel anlatır "Hep Ata- türk'ün Yanında'' adli ya- pıtında. O sevgi coşkusun- da, halkın büyük kurtancı- ya yürekten inancının sıcak- lığı doldururokuyanlann içi- nif Akıp giden ordunun ar- dındaydı yaşlılar, kadınlar, çocuklarla tüm ulusumuz. Büyük Utku'nun (Zaferin) kazanılmasının gizi (sırn) biraz da bundadır. Bu selce akışın karşısın- da şaşkın, telaşlı Avnıpa dev- letleri. ".Nasıl, nerede bulu- şup görikjebliriz?'" diye kon- soloslan aracılığıyla sorun- ca Gazi. "9 Eylüİ'de NiFte (Kemalpaşa'da) bulunaca- gını bikÜrmişti. O gün, ken- disi gerçekten oradavdı; ama buluşmavı istevenler orada olamamışlanlı.Çünkü Türk attılan tznu'rnhomında Ak- deniz'e ulasnuşlardı. Başko- mutan da ertesi gün, İzmir'e girecektir."Zaferi kazanma- sı sadece on beş gün sür- müştü. Sonunda Ankara'ya döndügü zaman arkadaşla- nndanözürdiledi: "Kusura bakmavın.insan bazen hesa- buıdayamiabflir. Tahmininı- de bir günlükbir yanüş yap- ımşm."(LordKinross: ag.y.) Öylesine güçlü bir ileri görüşlülüğü vardı ki, ondan çok önceleri, Afyon'u aldı- gı gün kendisine: "tzmir'i aldıktan sonra arbk biraz dinJenirsiniz Pa- şam. Çok yoruldunuz" dı- yen HaJide Ed/p Adıvar'a: "Dinlenmek mi? Yunanb- lardan sonra birbirimizle ka\gae<k*egiz,birbirnnia.v»- yecegiz'' demişti. Haklıydı herzamanki gi- bi. Günümüzde. O'nun ve O'nunla birlikte savaşanla- nn nice yokluklar, yoksun- luklar, zorluklar içinde özve- rilerle kurtardıklan yurdu- muzda kimi kişiler. yalnız- ca cüzdanlannı daha da şi- şirmek için birbirini yeme savaşımı vermektedir. Ne- reden nereye geldigimizi özellikle curnhuriyetimizin 75. yıldönümünde ibretle dü- şünmemiz, adımlanmızı ona göre atmamız gerek. Asla unutmayalım.'... (jranıte ftfouse BODRUM'DA TATİLİN YENİ ADI Lüks odalan, zengin mutfağı, sosyal aktiviteleri, uzman kadrosu ve Bodrum'un rüya kadar güzel manzarasıyla sizlere keyifli bir tatil imkânı sunuyoruz. 4* kalite 5*hizmet. Tel: 0252 316 19 90 Faks: 0352 316 14 03 PENCERE Mevhibe Süleymaniye'de bir ahşap ev... Osmanlı'nın son yılları... Ahşap evde yaşayan dul Saadet Hanım'ın kı z\ Mevhibe, komşu eve girip çıkan genç Miralav kafes arkasından izleyip beğeniyor. Miralay Ismet Bey'in annesi Cevriye Hanım Mevhibe'yi oğluna isteyecek, Saadet Hanım ma halle imamına başvuracak, Hoca Efendi 'istihare'yt yattıktan sonra 'olur' diyecek, Ismet evleneceği kı- zı ilk kez anahtar deliğinden görecek, sonunda ni- kâh kıyılacaktır. Yıl 1916... Harb-i Umumi... 32 yaşındaki Ismet, 19 yaşındaki Mevhibe ile ev- lendikten üç hafta sonra cepheye gidecektir. • Mevhibe Inönü'nün yaşamöyküsünü torunu Gülsün Bilgehan yazdı. (Bilgi Yayınevi) İki cilt. Bi- rinci kitap Ismet Paşa'nın Cumhurbaşkanı oluşu- na değin bölümü kapsıyor; ikinci kitap Mevhibe Hanım'ın ölümüne kadar hayatım anlatıyor. Bir peri masalı Mevhibe'nin öyküsü; ama, sa- vaşların, devrimlerin, acımasız politika çatışmala- rının süreçlerinde yaşanmış zorlu bir masal... Mevhibe nas/l bir kadın?.. 1897'de Süleymaniye'deki ahşap evde doğan Mevhibe ilkokulu bitirince, sofu aile "tahsile de- vam edecek de ne olacak, kız kısmına bu kadarı yeter" deyip çocuğun önünü kesiyor. Genç kızlı- ğa erişince çarşafa giren Mevhibe, ömrü boyun- ca 'mütedeyyin' bir insan kimliğiyle yaşıyor; an- cak Ismet Paşa'nın birtanecik eşi olarak Cumhu- riyet devrimini yüreğiyle benimsiyor; zaman için- de Türkiye Cumhuriyeti'nin "Birinci Kadını" kişi- liğine erişiyor; artık "Çankaya 'nın Hanımefendisi'dk. • Batı uygarlığının yüzyıllar boyunca kuşaktan ku- şağa yaşadığı değişim, Türkiye'de birömürsüre- cine sığdırılıyor. Devrim işte budur!.. Mevhibe, Is- met Paşa'ya sevgisiyle mayalanan kadınlık sez- gilerinde düğümleri çözüyor, aile bağlarını yepye- ni yaşam biçiminin başdöndürücü değişimi için- de güçlendirmesini biliyor. Gülsün Bilgehan duru bir Türkçe ve aydınlık bir biçimle belgesel bir yaşam romanı yazmış; kuş- kusuz Mevhibe'ye ve Inönü ailesine bakış açısı yan- sız değil; zaten böyle bir şey 'torun'dan beklene- mezdi. Ne var ki 19'uncu yüzyıldan başlayıp 20'nci yüz- yılı kapsayan yaşam gerçekleri öylesine hepimi- zin hayatına işlemiş ki.. kitabı okurken zaman za- man gözlerimin buğulandığını söyleyebilirim; Ulu- sal Kurtuluş Savaşı'mızın Anadolu'sunu dile geti- ren sayfalar, nereden nereye geldiğimizi bugünkü kuşaklara anlatabilecek en dokunaklı belgeler... • Mevhibe Hanım'ın yaşamını anlatan iki kitap boyunca bir kez daha kanıtlanıyor ki Inönü aile- sinde Müslümanhk evin her köşesine sinmiştir; ancak laik cumhuriyetin kuruculuğuyla vicdan öz- gürlüğünün çeliştiği ne 'Pembe Köşk'te görül- müş, ne 'Çankaya'da işitilmiştir. Gülsün Bilgehan'ın 'Mevhibe'si, bu nedenle "ar- tık dinimizle barışma vakti geldi" diye politika ya- pan şeriatçı sahtekârların surâtına vurulacak iki ok- kalı tokat değerini de taşıyor. • Ismet Paşa '1923Aydınlanma Devrimi'nin İkin- ci Adamı "dır... Mevhibe Hanım "Birinci Kadını"... 'İkinci Adam 'la 'Birinci Kadın' devrim tarihimi- zin ne güzel bir sevdasını yaşamışlar!.. Cumhuriyet kitap kulübü TAKSİM Sergi Saionu FERDA EREREN ve Uç Deniz Topluluğu Istiklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksım Tel:252 38 81/82 Geriye sayım başladı. Uygun fiyatlar, peşin fîyatına aya kadar vade... Seçkîn Bellona Koleksîyonu'ndan inîze kolayca sahip olmak için acele edin. BELLONA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle