Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 1998 ÇARŞAMB
HABERLER
Ülkü Ocaklan Başkanlığı'nda 'mafya babalığı'; iş dünyasına korku salan MÎT ajanlığı...
Çalacı'nm kanh tarilıiANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -
Fransa'da tutuklanan Alaattin Çakıcı'mn
mafya babalığından MİT ajanlığına uza-
nan yolculuğu Karadeniz'den başlıyor.
I953'te Trabzon'un Arsin kasabası-
nın Fındıklı köyünde doğdu. Saldırgan
ve kavgacı bir çocuk olarak yetişti. Ba-
bası AB Çakıcı, kan davası nedeniyle ai-
lesini alarak tstanbul'a göçetti. Aile, Is-
tanbul'da Karadenizlilerin yoğunlukta
olduğu Gültepe Mahallesi'ne yerleşti.
Kahvehane işleten baba Çakıcı, döne-
min kabadayılan Ali Bozdoğan ile, Tab-
sin Çakıroğlu ile dostluk kurdu.
Oğul Çakıcı ise gençliğinde Şişli Çe-
liktepe bölgesi ülkücü örgütlenmenin
içinde sivrilmeyen bir tnilitan olarak
yer aldı. tstanbul'da bir çiçekçinin öldü-
rülmesinde azmettirici olduğu iddiasıy-
la yargılandı, mahkûm oldu. cezaevinde
yattı. Tahsilinin ardından ülkücüler ara-
sında hızla yükseldi. Kâğıthane Ülkü
Ocaklan Başkanlığf na getirildi. tşletti-
ği cinayetlerle kendi dünyasınm deyişiy-
le "nam ahyor", ünü artıyor, bölgesinde-
kı silahJı eylemlere aktif olarak katılı-
yordu. 1970'lerin sonu, 80'lerin başında
Çakıcı ailesi solculann hedefı oldu. Ba-
bası ve amcasının oğlu öldürüldü, ken-
disi ve kız kardeşi yaralı olarak kurtul-
du.
Bu olaydan sonra özellikle Dev-Sol
liden Dtırsun Karataş ve İbrahim Bin-
göl'eözelkinbesledi. 12 Eylül 1980'den
sonra acılan tstanbul MHP ve Ülkücü
Kuruluşlar davasında yargılandı. 41 ki-
şinin ölümünden sorumlu tutuldu. Daha
sonra kanlı bıçaklı olduğu, kader arka-
daşı Nurullah Tevilk Ağansoy, Çakı-
cı'nın Şişlı Bölge Sorumlusu olduğunu
söyledi. 2 yıllık cezaevı yaşamının son-
rasmda o artık ülkücü kabadayıydı.
ASALA saldırıları
1970'lerin sonu 80'lerin başında yurt-
dışındaki Türk diplomatlanna karşı
ASALA saldınlan yoğunlaşmıştı. 12
Eylül yönetiminin emriyle, eski MİT
Müsteşar YardımCısı Hiram Abas'ın ko-
ordinatörlüğünde ASALA hedeflerine
karşı misillemeoperasyonlan düzenlen-
mesi kararlaştınhnca Çath arkadaşlany-
la birlikte ilk akla gelen isimler arasında
yer aldı. ASALA'ya karşı hangi eylem-
lere kaukkıiı bıbnmiyor. Ancak Ba>ba-
kanlık Tefttş Kurulu Başkanı Kuthı Sa-
vaş'ın hazırladığı Susurluk raporunun
basına açıklaiımayan ve sadece Cumhu-
riyet'te yayımlanan "gJzfi" bölümünde
ASALA operasyonlannın Çumhurbaş-
kanhğı'nca yönetildiği yer aldı. Raporun
ilgili bölümü şöyle:
"Abduüah Çath,Ermeni terörüne kar-
şı 12 EytüTden sonra arayışlann basladı-
ğı tarihte Hiram Abas, Abdullah Çatü.
Haluk Kırcı vc bir kısını ülkücüyü orga-
nize etmiştir. Bu çanşmalar o tarihte
Cumhurbaşkanlığı (O tarihlerde Sayın
Kenan Evren, Devlet Başkanı. Milli Gü-
venlik Konseyi \e Genelkurmay Başka-
nı sıfatıvla görevyapıvordu.) bünyesinde
yürütülmüstü. Fakat muhtemel ve men-
fı bir getişme olnıası ihtinıaline binaen
çahşmalar MİT'e devredilmiştir. (Yoksa
Çatn'nın Fransa'da bulunduğu,oradate-
masa geçüdiği, kendisine hiçbir ücret
ödenmediği iddiası kabul edilebilir bir se-
naryo değUdir. Kaklı ki Çadı ve arkadaş-
lannın hayati tehlike arz eden bu görevi
ücretsiz kabul etmeleri \e bu grubun, ka-
muoyunun kabullerinden farklı kişilik-
leri olduğunu da ispata \esUedir.)"
1984 yılından sonra senet tahsil işle-
riyle uğraştı. Kendi anlatımlanyla dost-
lanna yardımcı oldu. 1987 yılına kadar'
battı gözüyle bakılan 800 miryon lirayı
alacaîdısına ödetti. Ödenen paranın ya-
nsını aldı. Bu faaliyetleri nedeniyle ya-
vaş ya\aş tanınmaya başladı. Senet tah-
sili çabalan v e eylemlerinde ülkücülüğü-
nü öne çıkarması nedeniyle "ülkücü
mafya" kavramının yerleşmesine neden
oldu.
1991 Mayıs'ında DündarKıbç'ınkı-
zı LğurKıhç'laTrabzon'daevJendi. An-
cak Kılıç'la arası sürekli açık kaldı. Ka-
nsı Uğur Çakıcı hakkında. dönemin Is-
tanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Meh-
met Çağlar'la ilişkisi olduğu iddiasıyla
ölüm emri verdi.
Emir, tetikçileri tarafından 20 Ocak
Kan davasiyla gelİŞeti ÇOCUİCİUkM980Merdesolcuörgütlerin
saldınsmda babası ve amcasının oğlu öldüriildü. Kız kardeşinin de yaralı
kurtulduğu saldın yeraltı dünyasında "Alaattin Çakıcı" döneminin
başlangıcıydı. Babasından devraldığı çetelerle birlikte "boynuz kulağı geçti.'
TeJevizyonlardaki
canlı vayınlara
kablarak ölüm
tehditieri savuran
Alaattin Çakıcı,
uzunca bir süredir
aranıyordu.
Birçok karanlık
ilişkinin kilit ismi
konumundakj
Alaattin Çakıcı.
sonunda Fransa'da
yakalandı.
Fransa'nın
Türkiye'nin iade
isteğine vereceği
>anıt merakla
bekleniyor. Çakıcı,
tstanbuVda 8.
Bursa'da da 1 davada
yargılanıyor.
"Mehmet Üstünkaya,
Cavit Çağiar ve
Mehmet Kurt'a
suikası hazuiığı,
gazeteci Hıncal Uluç,
Adil Öngea, Emin
Cankurtaran'a silahlı
saldın, Tevfik
Ağansoy ve Uğur
Kıbç cinayetleri"
nedeniyle Çakıcı
hakkında görülen
davalar sürüyor.
M i l l i İ s t i h b a r a t T e s k i l a t ı ' n ı n g ö z d e l e r i n d e n
-t A yıl boyunca arandigı halde Çakıcı'nın neden ya-
I £\ kalanamadığızamaniçindegünışığınaçıkanpar-
A. ^ T çalann birleştirilmesiyle bir ölçüde şekilleniyor.
1987 yıhnda MİT'e başvurarak aile bireylerinin Dev-Sol ta-
rafindan öldürüldüğünü, devlete yardımcı olduğunu bildiri-
yor. MİT tarafindan kullanılmaya başlanıyor.
Kendisinden en çok yararianan isimler Susurluk tartışma-
lannm başlamasına neden olan Mehmet Eymür ile Yavuz
Ataç. EylemJerinin rahatsızhk yaratması üzerine teşkilat, ül-
kücü mafya liderini gözden çıkanyor ve mensuplanndan
Çakıcı'yla ilişkilerini kesmesini istiyor.
Eymür ve Ataç bu isteme uymuyor. Eski müsteşar Sön-
mezKöksal ile yeni müsteşar ŞenkalAtasagun arasında, Ey-
mür ve Ataç'tan kaynaklanan sert tartışmalar yaşanıyor.
1995'lerde Operasyonlar Daire Başkanı olan Atasagun, Kök-
sal'dan Eymür ve Ataç hakkında teşkilat yöntemlerine uy-
mayan davTanışlan nedeniyle gereğuıin yapılmasım istiyor.
Atasagun'un istemini yerine getirmeyen Köksal, Ey-
mür'ün makamını doğrudan kendisine bağhyor. Atasagun,
bir süre sonra Londra B^ükelçiliği'nde pasif bir göreve
kaydınlıyor. Eymür kanadmın iddiası ise Çakıcı'yı MİT"e
empoze eden ismin dönemin Istanbul Bölge Başkanı, müs-
teşar Atasagun olduğu.
Dündar Kılıç ise Çakıcı'yı dönemin MÎT Kontrterör Da-
ire Başkanı Mehmet Eymür"ün koruyup yönlendirdiğini söy-
lüyor. Kılıç. Çakıcı yakalandıgı sırada üzerinde bulunan bel-
gelerin işaretini 1 yıl öncesinden verirken, eski damadına bel-
gelerin MtT tarafindan verildiğini TBMM Susurluk Komis-
yonu'na anlatıyor.
1998 yılı Şubat ayında fos çıkan "Çalaa yakalandı" ha-
berinin ardından Alaattin Çakıcı yeniden Türk kamuoyunun
önüne çıkıyor ve yakalanmadığını, elinde bulundurduğu bel-
ge ve bilgiler nedeniyle hükümetin kendisini yakalamak is-
tediğini öne sürüyor.
Çakıcı'nın söz ettiği bilgi ve belgelerin bazılannın Dev-
let Bakanı Eyüp Aşık'la yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili
olduğu ortaya atılıyor.
lddıaya göre, ülkücü mafya lideri, kendisiyle ilişkileri ne-
deniyle MıT Operasyon Başkanlığı Yardjmcılığı görevinden
Pekin'e idari ataşe olarak atanan Yavuz Ataç'ın görevine ia-
de edilmesini istiyordu.
Çakıcf nın, diplomatik pasaport sağladığı ortaya çıkan
Ataç"ınsürgünegönderilmesindenrahatsız]]ğı istihbarat ku-
lislerinde vefa borcunun yanı sıra "hareketözgürluğündeki
darabna"
7
olarak da açıklanıyordu.
NedünN.Acarkimlikli diplomatik pasaportuyla 16 Ağus-
tos'ta Fransa'nın Nice kentindeyakalanan Çakıcı'nın ifade-
leri (karanlık tüm ilişkileri dogru biçimde açıklarsa), Türki-
ye'nin son 20 yıluıa damgasını vuran yasadışı örgütlenme-
ler tartışmasına yeni bir boyut kazandırabilecek. *
1995"te Uludağ'da uygulandı.
Te% fık Ağansoy. kader ortaklığı vap-
tığı ülkücü katiller arasında ilk sıralarda
yeralıyordu. Ağanso>. TBMM Susurluk
Komisyonu'na ulaştınlan Münih Ceza-
evi'nde verdiği ifadesınde. 1994 \ılında
Çakıcı"nın isteği üzerine Kanal 6 televız-
yonu sahibi AhmetÖzal iîe Doğuş Hol-
ding patronu Ayhan Şahenk arasındaki
parasal ıhtilafı Özal lehine çözdüğünü
öne sürdü. Ağansoy. bu işten alman pa-
ra konusunu sorduğu Çakıcı'nın. "Para
önemli değjl. Özal'îar bizim dostumuz"
yanıtı aldığını. ancak daha sonra bu ış-
ten payına para düştüğünü öğrendigini
belırtirken şöyle devam ettı:
"Daha sonra Alaattin Çakıcı beni ara-
dı. Pa> ınıa 40 bin dolar düştüğünü, Nevv
York'a gitnıenıi istedi. Beni ha\aalanın-
dan akuracaku. Beni harca>abüeceğini
düşünerek gitmeyi sa\'sakladım. Sonra
Alaattin Çakıcı'nın parayı Türkhe'ye
göndereceğini öğrendim. Kaçak olarak
geküın. Alaattin bana, Parayı rulette ye-
dim, di\erek beni aldattı. Sonra aramız
açıldf."
Ağansoy. Türkiye'ye geldikten sonra
Çakıcı aleyhine konuşmayabaşladı. Eşi-
ni öldürten Çakıcı'nın Ağansoy'u göz-
den çıkarması zor olmadı. Eski ortağı.
kader arkadaşı Ağansoy için verdiği
ölüm emri yine tetikçileri tarafindan 29
Mayıs 1995'te uygulandı. Bebek'te De-
niz Taksi 'de Ağansoy, dönemin Başbaka-
nı Tansu Çilkr'in koruma polisleri Fer-
da Temel ve Celal Babür'le birlikte otu-
rurken, Çakıcı'nın adamlannın baskını-
na uğradı. Baskında Ağansoy i)e Babür
öldü.
Fenerbahçe'nin eski başkanı Emin
Cankurtaran'la ihtilafa düştü. Uyan em-
ri. tetikçileri RecepÇiçek ile BayramDo-
ğutekin tarafindan 29 Mayıs" 1995'te
ParkŞamdan'ınkapısında yerine getiril-
di. Cankurtaran saldından yaralı olarak
kurtuldu.
özer çiller'le bafllantı
Türkbank'ın satışı Çakıcı adının Ozer
ÇiDer ve çevresiyle birlikte anılmasına
neden oldu. Bursalı zeytin kralı Erol Ev-
ciL Türk Ticaret Bankası'nı satın almak
istedi, ancak borsacı Adfl Ongen'in en-
geliylejcarşılaştı. 12 Mart 1997'de Istan-
bul'da Öngen silahlı saldınya hedef oldu.
Saldından yara almadan kurtuldu. Ancak
Çakıcı, Türkbank işinin peşini bırakma-
dı. Çiller ailesini karşısına aldı.
Geçen yıl telefonla katıldığı Flash
TV'de Çiller ailesine ağır suçlamalar yö-
neltti. Özer Çiller'in Türkbank'ın satı-
şından 20 milyon dolar komisyon istedi-
ğini öne süren Çakıcı, daha sonra Flash
TV'nin basılmasma neden olan konuş-
masında ju iddialan dile getirdi:
"Adil Ongen yeşil pasaport tasır. Ha-
ane ve Dış Ticaret Vlüstesarbğı kimiiği
kullanır. Çiller'in bankalar konusunda
müşaviridir. Mehmet Eymür'üde MİT'e
akürbp çeteve dahil edendir. Adil Ongen
bir devlet başkanı, yoksa enıekli bir MİT
müsteşan mıdır? Zırhlı araca biniyor.
Eymür'ün4 MİTelemanı tarafindan ko-
runuyor. Yalıçetesinin MİT'tekigözü ku-
lağı Eymürçete>e vefa borcunu ödemek-
tedir. Ticaret Bankasf nın ahmı>la ilgili
önce istenen Kanai 6. L'fuk Söylemez,
Ahmet Özal ve Erol Evcil bir araya gelip
konuşuyorlar. Kanal 6'\ı alıp Çilİeryan-
lısı >H\ m yaparsanız bankayı size verece*
ğiz diye_ Mehmet Kurt, Kanal 6'>ı tek-
rar Ahmet Özal'a vereceguıi söylevince
ben Mehmet Üstünkaya'yı aradun. De-
dim ki, 'Biz Kanal 6 işini bitirdik. Adil
Bey bizden Özer Çiller'e verilmek üze-
re 20 milyon dolar istedi. Biz onlarla
böyle anlaşmadık ki. Yalı komşunuzla
lütfen konuşun: bu iş bitmezse sonu kö-
tü olur.' Çiller ailesivle ilgili olarak Show
TV'de bir program hazırlandı. Mesut
YıImaz, Erol Aksoy'u anyor.' KadirÇe-
Kk'in programını neden yayımlamadı-
nız' diye soruyor. Yapamam efendim,ya-
yımlarsam Bankalar Yasası 64. maddeyi
uygulayıp bankamı iptal edecekler, yanı-
tı verüryor. Baa patronlara devlet ihale-
si, basın susturulmuştur...
Burada Türk milletinin bilmesi gere-
ken bir şeyi açıklnorum. Vosmanın biri-
si sürekli Türk nıilk'tinin bacısı olduğu-
nu sö\ lüyor. Bacıiık önemli bir makam-
dır. Soru\orum. kendi namusunu koru-
yama>an. milletin namusunu nasıl korur.
Namusunu konı>amaz lanndan dolayı
Çiller >amt verirse, konuyu açıklayaca-
ğmx Bir yosma ile Mustafa Kemal düş-
manı olan Aynaros Kadısı'nın biriesme-
sinden doğan çocuk ülkeye yarar getir-
mez. Milietime sözveriyorum. Ya yalı çe-
tesini yok edecegim ya ökceğun."
Çakıcı'yla E>1ip Aşık da o dönemde
Türkbank'ın saüşıyla ilgili iddialan gün-
deme getirirken, Özer Çiller'in komis-
yon istediğini söylemişti. Devlette hiçbir
resmi görevi olmayan Ongen'in Başba-
kanlık Müşaviri kartı ve yeşil pasaport
bulunmuştu. Çiller'in, hakkında
TBMM'de kurulan araştırma komisyo-
nuna geçen yıl gönderdiği malvarlığı lis-
tesinde, Adil Ongen'e 25 milyar liraya
villa sattığını bildirmesi gözlerden kaç-
madı. Çakıcı. tstanbul'da 8, Bursa'da da
1 davada yargılanıyor. "Mehmet Cstün-
kaya, Çavıt Çağiar ve Mehmet Kurt'a
suikast ha/ırlığu gazeteci Hıncal Uluç,
Adil Öngen, Emin Cankurtaran'a silah-
lı saldın. Tevfik Ağanso\ ve Uğur Kılıç d-
nayıetleri'" nedeniv le Çakıcı hakkında gö-
rülen davalar sürüyor
SÜRECEK
iŞIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Son yıllarda "kutsal devlet" adı-
na çok nutuklar dinledik. Devleti sa-
-^-yunmak amacıyla, telle adam bo-
,r-ğup öldürenlerin "devlet pasapor-
,-tu" aldığını gördük. Çakıcı olayının
,:.patlak vermesinden sonra, "devle-
tiin yüce çıkarları için" katillere pa-
u'Saport verileceğini söyleyenlerin
haddi hesabı yok. Bazı yazarlar,
fçf.devlet adına yapılır, ama kişisel
-'^olarakyapılırsa olmaz" türünden te-
-" öriler geliştiriyorlar.
Önce bu "ülkücü" denen yeşil ve
s
kırmızı pasaportlu cinayet şebeke-
'' sinin. devletle olan ilişkisi konusun-
''da bir netliğe kavuşmamız gereki-
!
'yor.
;
L
' Öncelıkle bunlar ne zamandan
'-berı kullanılıyorlar, ne işlerde kulla-
"°hılıyorlar? Çakıcı'nın datıpkı Çath
" ve Oral Çelik gibi 12 Eylül öncesi
kullanıldığına ve MİT elemanı oldu-
"' ğuna ilişkin iddialar ortalığa dökül-
','.'dü. Çakıcı, bir bantta kendi sesin-
'den, eski bir MİT görevlisi olduğu-
,' nu açıklıyor.
Türkiye, 12 Eylül askeri darbesi-
Devlet Devlet Dedikleri...
ne, "sağ-sol çatışması" bahane
edilerek sürüklenmişti. Bu "sağ-
sol" çatışmasında Türkiye en de-
ğerli aydınlarını yitirdi. Profesör Ca-
v'rt Orhan Tütengil, Abdi Ipekçi,
Kemal Türkler, Ümit Kaftancıoğ-
lu, Profesör Bedri Karafakioğlu,
Savcı Doğan Öz, Adana Emniyet
Müdürü Cevat Yurdakul. Profesör
Ümit Doğanay, Doçent Bedrettin
Cömert gibi çok sayıda aydın, "ül-
kücülerin" kurşunlarıyla öldürüldü-
ler.
Bu cinayet dosyalarını, şöyle ka-
baca bir gözden geçırsenız, katille-
rin hemen hepsinin, daha sonra ye-
şil, kırmızı pasaport alan "ülkücüler"
olduğunu görürsünüz.
Bu tablo, 12 Eylül askeri darbesi-
nin hazırlayıcısı oldu. Şimdi iyicean-
laşılıyor ki, Çakıcı dahil "ülkücü" te-
tikçiler daha o zamandan MİT ele-
manı olarak çalışmışlar. Yani... Yani
bunlar askeri darbe hazırlamak is-
teyenlerce cinayetlerde kullanılmış-
lar. Şimdi yeniden devlet konusuna
dönebiliriz. MİT, bir devlet kurumu
değıl mı? Üstelik direkt Başbakan-
lığa bağlı. Korkut Eken'in de 12
Eylül'den önce Özel Harp Dairesi
Özel Birlikler Komutanı olduğu
açıklandı. O da "Çath bizim adamı-
mızdı" diyor. Yani Özel Harp Daire-
si'nin mi?
Bu devletin en önemli ve kritik ku-
rumlarına bağlı bazı kuruluşların,
"ülkücü "leri cinayet işlemek ama-
cıyla örgütlemiş olabileceği kuşku-
su şimdi daha eller tutulur bir ger-
çekliğe dönüşüyor.
Ikı MİT yöneticisinin böylesine
kanlı eylemlere tek başlarına karar
vermeleri, bu emirleri kendi keyif-
lerince yerine getirmeleri mümkün
mü? Belli kı, bir yerlerdeki güçlü
merkezler, devleti böyle bir yapı-
lanma içine sokmaya karar vermiş-
ler.
Bu kararlar 20 seneye yakın bir
süredir uygulanıyor ve kimse de bu-
na dur demiyor ya da diyemiyor.
Son dönemlerde, bazı sol kesim-
lerde devlet konusunda yayılan fe-
tişizm karşısında, bütün bu ilişkile-
rin ne anlama geldiğini bir kez da-
ha vurgulamak yararlı oluyor. Dev-
let, belli çıkargruplarının, belli sınıf-
ların baskı aracıdır diyen Marksist
öğreti mi yanılıyor; yoksa devlet kut-
saldır, ona karşı gelen "haindir" di-
yen saf solculuk mu? Çakıcı'ya,
Çatlı'ya, Yeşil'e kırmızı pasaportlar
veren devlet, sınıflar üstü ve kutsal
olabilir mi? Mehmet Eymür'ü, Ya-
vuz Ataç'ı, Çakıcı'yı, Çath'yı, bu
kutsallığın neresine oturtabiliriz?
Burada, Türk devletinin, demok-
ratik devrimini tamamlamış bir bur-
juva devletinden daha geri olduğu-
nu vurgulamakta yarar var. Eğitim-
siztaşralı mafya liderlerinin, sosye-
teyle kucak kucağa, yanak yanağa
ilişkisi bile, bu ülkedeki burjuvazinin
henüz burjuvazi bile olamadığını
gösteriyor.
Sonuç olarak, Çakıcı örneğiyle
iyice açığa çıktı ki, bu devlet ciddi
bir kirlilik içine batmış, normal bir
burjuva devletinin bile çok gerisin-
de; ilkel, kanlı çetelerle, üst düzey
görevliler birbirine karışmış. Örne-
ğin Yavuz Ataç mı, yoksa Çakıcı mı
dahayetkili? Kim kimeemirveriyor,
kim kimi yönlendiriyor? Yani devlet
mi mafyaya, mafya mı devlete ku-
manda ediyor?
Devlet devlet dedikleri, sonunda
orta yerde duruyor. Bir sünnet dü-
ğününde ibrahim Şahin'le Çath
göbek atıyor, bir başka düğünde
Ataç'la Çakıcı objektife birlikte gü-
lümsüyorlar. İbrahim Şahin ve Ya-
vuz Ataç, devlet görevlileri hem de
en önemli ve kritik yerlerde, kritik
işlerin başındaydılar.
Son Türk devletinin varlığını sür-
dürmek için "vatan aşkıyla" görev
yapıyorlardı. Tanrı onları sonsuza
kadar korusun.
GLOBALPOLİTtKÜLTCB
ERGİN YILDIZOĞLU
Rusya: Bir Dönem
Kapanırken
Rusya 1990'lann başından beri nafile bir istikra
arayışı içinde. Bugün gelinen noktada istikrarherza
mankinden daha uzak ve ulaşılmaz göriinüyor. An
cak siyasi ekonomik arenada, bir dönemin, kimilerı
ne göre "reformcu parantezin" (Les Echos
25/08/1998) kapanmakta olduğuna ilişkin bazı işa
retler de yok değil.
Rusya'nın 1980'lerin sonunda karşı karşıya kaldı
ğı sorunlarla hiçbir ilgisi olmayan ve de tam bir dog
matizm içinde, toplumsal ekonomik sonuçlanna al-
dırılmadan uygulanmaya konan neo-liberal piyasj
ekonomisi "reformlannın" başka bir sonuç üretme
si de beklenemezdi. Birçok analist, o zaman, bunı
vurguladı. Biz de, ilk şok tedbirieri uyguJanmaya kon-
duğunda, "Rusya giyindi kuşandı, ama gidecek biı
yeriyok" diyerek ülkenin ekonomik ve siyasi olarah
dağılmaya devam edeceğini savunmuştuk.
1992'de Igor Gaidar yönetiminde uygulanmaya
konan şok tedbirieri ülkeyi bir kaosun eşiğine geti-
rince, Yeltsin, Viktor Çernomırdin'i başbakanlığa
getirmişti. Dört ay önce, Rusya'nın tekrar, büyük bir
krizin eşiğine geldiği konuşulurken Yeltsin bu sefer
de hiçbir gerekçe göstermeden Çernomırdin'i görev-
den aldı, yerine, 35 yaşında ve siyasi tecrübeden
yoksun Kriyenko'yu atadı. Kriyenko da Gaidar gibi
"reformlan" hızlandırmakla görevliydi. Onun yöneti-
minde de ülke yine bir mali ekonomik krize girdi.
Şimdi Çernomırdin yeniden başbakan. Yeltsin.
Çernomırdin'den ekonomik ve toplumsal istikran ye-
niden sağlamasını bekliyor. Ancak, bu beklentiyle il-
gili bir sorun var. Bu günkü krize Çernomırdin yöne-
timi sırasında gelinmişti. Şimdi ne fark edecek?
Bu noktada borsa, ruble, fıyatlar vb'yi bir kenara
bırakıp iki soruya cevap aramak gerekir sanırım. Bı-
rincisi: Rusya bu duruma neden geldi? Bu bize kri-
zin temelinde yatan sorunların, "reformlar"\ hızlan-
dırmakla neden aşılamayacağını gösterecek. ikinci-
si: Neden yine Çernomırdin? Bu da Rusya'daki yö-
netici sınıflann içinde şekillenmeye başlamış gibi gö-
rünen bireğilim hakkında bıze bazı ipuçlan verecek
Daha önce birkaç kez, ayrıntılı bir şekilde tartışmış-
tık: Serbest "pıyasa reformlan"denen uygulamalar
bir taraftan Rusya ekonomisini küreselleşmenin di-
namıklerine, malı sermayenin kullanımına korunak-
sız bir biçimde açtı. Mali sermayenin (tefeci serma-
yenin) çıkarlarının egemen olduğu bütün ortamlard£
olduğu gibi sanayi kaynaksız kaldı. Üstelik söz ko-
nusu olan, zaten dünya ekonomisinin bir önceki dö-
nemine fordizm öncesine aıt bir "yaygın sanayileş-
me" modelinin damgasını taşıyan (Aganbegyan ve
Gorbaçov'un kitaplanna bakınız) bir sanayinin kri-
ziydi. Bu küreselleşmeye açılma ve reformlar, pratik-
te (gelişmiş ülkelerde knzini yaşayan fordist sanayi-
lerinde rekabetin etkisiyle) Rusya'da sanayinin tas-
fiyesi anlamına geldi. Dışa açılma, mali sermaye ve
özelleştirme birleşince sağ kalan işletmelerte ekono-
minin kaynaklan biravuç "eskikomünistpartibürok-
ratının", fabrika yöneticisinin eline geçmeye başla-
dJ. ' ; .-.
Cambridge Enerji Birliği'nin Rus enerji hizmetier
bölümünden Thame Gustavson'un vurguladığı gi
bi Rusya ekonomisi "arasında hiç katık olmayan ik
dilimlibirsandviçe" dönüştü. Bir dilım hızmetler, di-
ğeri ise hammadde üretimi. (International Heralc
Tribune, 5/7/1996). Arada, sanayinin olması gereker
yerdeyse enerji sektörü ve silah sanayii dışında pel"
bir şey yok. Sandviçin içini sürekli iç borçlarla, bura-
sı tıkanınca da kısa dönemli dış borçlarla doldurmf
çabası kaçınılmaz olarak bu günkü krizi üretti.
Bu noktada Rusya ekonomisinin uzun dönemli is-
tikran için sandviçin içinin doldurulması, ekonominir
kaynak yaratır hale gelmesi gerektiğini söylemek içir
ekonomist olmak gerekmez (fanatik bir neo-liberal ol-
mamak yeter) sanınm.
Sandviçin içindekilere dönersek burada, bir eko
nomik değere sahip olarak sadece enerji sektörü var
Bir süredir çeşitli analistler, Rusya'yı yöneten oligar
şinin (yedi mali grup), ekonomiyi enerji sektöründer
gelen rantlara (bir zamanlar tanma benzer bir göre\
yüklenirdi) dayanarak canlandırmayı planladığını ak
tanyorlar. IMF'nin derdi ise bu sektörü bir an evve
uluslararası mali sermayeye açmak.
Bütün bunlan göz önüne alınca, dünyanın gaz re
zervlerinin yüzde 32'sine sahip olan Gazprom'un er
büyük ortaklanndan olan ve serbest piyasa üzerin
de palazlanan yeni orta sınıfa karşı sanayi sektörü
nün ulusal çıkariara öncelik tanımasıyla bilinen Çer
nomırdin'in (FT 24/08/1998) geri gelmesi de bir an
lam kazanıyor. Bu bağlamda birçok gözlemci "oligar
şinin" desteğini Yeltsin'den çektiğini, meclis çoğun
luğuyla uzlaşması mümkün bir aday ve de kendile
rinden biri olarak Çernomırdin'i benimsedığını düşü
nüyor. Gorbaçov'un Yeltsın'ın "adım adım ıktıdar
Çemomırdin'e devrettığine ve emeklı olmaya hazır
landığına" ilişkin tespıti (Reuters) de bu hipotezi des
tekliyor.
Çernomırdin ise Rusya'nın ilk koalisyon hüküme
tini kurmaya hazırlanıyor, Yeltsin'e elini hükümetter
çekmesini söylüyor.
Komünistlerle bir uzlaşmaya dayanacak olan bı
hükümetin, öncelikler arasında, Çernomırdın'ın Kom
somolskaya Pravda'ya verdiği demece bakılırsa
"halkın sosyalhaklannı savunmak, ücretlen ve emek
li maaşlannı ödemek"... "salt parasal tedbirler kriz
aşmaya yetmediği için de bir sanayi politikası uygu
lamak" birinci. sanayi sektörünü desteklemek d*
ikinci sırayı alıyor.
Çernomırdin'in hem başbakan hem de "Yelt
sin'den sonrakı adam" olarak geri dönmesi, Rus
ya'da yeni bir dönemin başlamakta olabileceğın*
işaret ediyor.
KanalEve Kanal 6'da
yeniyönetieüer işbaşında
İstanbul Haber Senisi-
Kanal Eve Kanal 6"da > e-
ni yönetimler belirlendi.
Korkmaz Yiğıt Medya
Grubu Başkanlığı'nı üst-
lenen Hakan Çizem, Ka-
nal E'nin Genel Yayın
Yönetmenliğı görevine.
Aydın Özdalga'nın getiril-
diğini söyledi
Özdalga'nın daha önce
Mılliyet gazetesinde mu-
habir ve yönetıci, Star'da
Haber Müdürü. Arena
programında vapım kor-
dinatörü. Kanal D'de ha-
ber müdürü ve genel mü-
dür yardımcısı, Kent
TV'de genel müdür olarak
çalıştığını belınen Çizem,
Kanal E Genel Müdürlü
ğü'ne de Saner Ayar'ıı
getirildığını açıkladı.
Çizem. Türkiye'nin ill
özel radyosu Genç Rad
yo'yu kuran Ayar'ın dah,
önce Kanal E Genel Mü
dürü olarak çalıştığın
sö\ledi.
Çizem. Kanal 6 Gene
Yayın Yönetmenliğı'"n
de Ardan Zenhırk'ün ge
tirildığını bıldırdi. Çızerr
Zentürk'ün Günaydın v
Güneş gazetelennde mu
habır ve yönetıci, Star v
Kanal D'de haber müdü
rü, Kanal 6'da da gene
koordınatör olarak çalış
tığını bildırdı.