Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 AĞUSTOS 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
15
Dinar'da
deprem
Eğirdir İmam-
Hatip Lisesi'nden
"kızlara sarkıntılık
sabıkası" ile geldiği
Dinar Imam-Hatip
Lisesi'nde de bir kız
öğrenciye "Bakışların
bağnmı deliyor güzel
gözlüm. Haydi bizim
eve yemeğe gidelim"
teklifi yapan okul
müdürü hakkında
öğrenci velisi şikâyetçi
olmuş. Afyon Milli
Eğitim
Müdürtüğü'nden
Dinar'a müfettiş
gelmiş, ama altı aydır
soruşturmanın sonu
gelmemiş. Dinar
fmam-Hatip
Lisesi'ndeki veliler
okullar açılmadan bir
sonuca ulaşılmasını
istiyor. Milli Eğitim
konuyu örtbas
edecekse veliler
çocuklarını okuldan
almayı düşünüyor. Bu
arada veliler, dosya
kapatılacaksa müdür
beyin Denizli'den
gelen yetişkin kızlarına
da Dinarlı delikanlıların
göz kırpmasına engel
olamayacaklarını
söylüyorlar. Dinar,
farklı bir "deprem"le
sarsılırsa şaşmayın!
Ö M Ü R İ L İ K
Viagra icat oldu,
doğal sertlik
bozuldu!
« Ömür E. Kurum
Elektronik posta: som©posta.cumburiyetcom,tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Dış borç bütçeyi aşmış...
"Borçlanmada
çizmeyi aştık desenizeü
e oluyorsa, Istanbul 2 Numaralı Kültür ve
Tabiat Vartıklannı Koruma Kurulu'nun Kü-
çükçekmece Gölü ve Sazlıdere Barajı'nı
kapsayan su havzasını doğal SİT kapsa-
mına alması üzerine oluyor. Kurul, 1995 yılından be-
ri süren çalışmalarını bu yılın mart ayında sonuçlan-
dırıp aldığı doğal SİT öneri kararını onay için Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'ne
sunuyor. Ama nasıl sunuyor?
Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Tevfik Ke-
tencioğlu ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Ge-
nel Müdürü Kemal Soyer'in, Istanbul'a kadar ge-
lerek yaptığı baskıya rağmen...
Baskı yapılıyor çünkü, doğal SİT alanı kapsamı-
na alınan bölgede şu anda yaklaşık 40 bin, yakın ge-
lecekte de 100 bin konutluk inşaat rantı yatıyor!
Evet, su havzasını koruması gerekenler rantçıları
koruyor ve asıl kıyamet bu skandalda adlarının res-
mi yazışmaya geçmesinden kopuyor!
Kiiltiirrant (I)
2 numaralı kurulun müdürü Asuman Çavuş. ko-
ruma Genel Müdürlüğü'ne yazdığı 7 Temmuz 1998
tarih ve B.16.KTV. 4.34.00, 02/720/537 sayılı yazı-
da aynen şu ifadeyı\kullanıyor:
"Konuileilgili, kurulumuzun 14.5.1998 tarihinde-
ki toplantı gününde Kültür Bakanlığı Müsteşar Yar-
dımcısı Tevfik Ketencioğlu ve Kültür ve Tabiat Var-
lıklarını Koruma Genel Müdürü Kemal Soyer hazır
bulunmuş olup yapılan görüşmelerde Küçükçek-
mece su havzasının önemi dolayısı ile, konu ile ilgi-
li Çevre Bakanlığı Özel Çevre Dairesi'nin, alandaki
orman alanları ile ilgili Orman Bakanlığı 'nın ve plan-
lama alanlan dikkate alınarak Bayındırlık ve Iskân Ba-
kanlığı, ayrıca göl alanından dolayı da Turizm Ba-
kanlığı'nın görüşlerinin alınmasının gerektiği ve bu
görüşlerin alınmasından sonra konunun yüksek ku-
rula sunulabileceği belirtilmiştir."
Doğal SİT kararının derecelendirilmesi yapılırken
il bazında bölgeye ilişkin tüm çalışmaların tamam-
lanmasına, ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli gö-
rüş ve bilgi alınmış olmasına rağmen Ketencioğlu
ve Soyer, işi yokuşa sürmek için birkaç bakanlıktan
daha görüş alınmasını istiyor ama başaramıyor!
Bunun üzerine, söz konusu yazıdan adlarının çı-
kartılmasını istiyor iki bürokrat... Kurul müdürü bu
isteğe karşı çıkıyor. Ketencioğlu ve Soyer durumu,
Kültür Bakanı Istemihan Talay'a yansıtıyor... Çün-
kü Istemihan Talay da, yapılacak konutlar nedeniy-
le bölgenin doğal SİT kapsamına alınmasını en azın-
dan seçim sonrasına kadar istemiyor. Talay'ın direk-
tifi He istanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkla-
rını Koruma Kurulu Müdürü Asuman Çavuş, kendi-
siyle bir kez daha görüşülmek üzere apar topar An-
kara'ya çağrılıyor. Devamı yarın...
SESSİZSEDASIZ (!)
SBÇ/fo
GÜNİ
- ^
NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Eskiden kendi kendine yeten bir ülkeydik.
şimdi kendi kendine gelin-güvey olan bir ülkeyiz!
16 Mart üniversite katliamı dosyası
Emekli emniyet müdürü Günay
Uslu'nun dün yayımladığımız
mektubunda, 16 Mart üniversite
katliamına ilişkin önemli açıklamalar
vardı. Yerimiz yetmediği için
mektubun sonundaki "nof'u
bugüne sakladık. Ama önce,
katîiama ilişkin açıklamayı
anımsayalım:
"16 Mart üniversite katliamını
çözmek üzere idik. Çok önemli
kanıtlarımız vardı ve asli faili
yakalamıştık. Işte ne olduysa
bundan sonra oldu. Meslekte
sürüm sürüm süründürüldük,
gezmediğimiz il, almadığımız ceza
kalmadı. Devletten çekildik ve
çilemiz sona erdi. 16 Mart katliamı
soruşturmasının tam ortasında
emniyet müdürü, huzuruna çağırdı
ve 'hep milliyetçileri yakalıyorsunuz.
denge kurmamız lazım' dedi. Aynı
günün gecesi ekip dağıtıldı. Ankara,
göreve devam etmemizi istiyor,
fakat Istanbul'da kendi atadığı
müdürü aşamıyordu.
Aynı müdür zamanında, terörün
üzerine dürüst ve yürekli bir şekilde
yürüyen bakan da aşk tuzağına
düşürüldü."
O müdür şimdi Tansu Çiller'in
yanında ve parlamentoda...
Ve emekli emniyet müdürü
Uslu'nun mektubun sonuna
düştüğü not:
"16 Mart katliamı davasına
tanık olarak gittim. Bizim ekibin
tutanaklarından eseryoktu. Demek
ki geride bıraktığımız dosyalardan
kanıtlar teker teker yok edilmişti."
OKUR MEKTVPLARI
İletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 tstanbul
12 Eylül yaklaşırken...
Aradan tam 18 yıl geçmesine rag-
men, ordumuzun ülke yönetimine el
koyup, parlamentoyuneden dağıttıgı-
m ve bu hareketin ülkemize ne gibi
yarar sagladığını hâl0 anlamıj deği-
lim! ? ' • '
Ülkemizi 12 Eylül bunalımına sü-
riiklediği iddia edilen o günkü hiikü-
metin. Başbakanı sayin Süleyman
Demirel, bugün iilkemizin Cumhur-
başkanı değil mi? Bunalımın diğer
bir nedeni olarak gösterilen CHP'nin
Genel Başkam Sayın Bülent Ecevit,
bugün ülkemizin Başbakan Yardım-
cısı değil mı'' Şu anda herkesin şikâ-
yetçi olduğu mafya ve çeteler. 12 Ey-
lül'den sonra paİazlanıp güçlenme-
diler mı? Ülkemiz için en büyük teh-
like olduğu söylenen irtica, 12 Eylül
sonrası yaratılan kaostan yararlanıp
örgütlenerek. nerede ise tek başına
iktidarolacak güce erişmedi mi Ure-
time dayalı ekonomi felç ediyerek,
üretmeden para kazanmayı amaçla-
yan sistem ekonomiye hakim otma-
dı mı? En güçlü sanayi kunıluşlan
bile bilanço kârlannı. Devlet tah\ ili
ve Hazine bonosu faizlerinden elde
etmiyorlar mı? Işsizlik alabildiğine
yoğunlaştınlıp. taşeron çalışma haya-
tımızın vazgeçilmez birparçası yapıl-
madı mı? Sosyal güvenlik sistemi-
miz, hükümetlerimizin değilde IMF
ve Dünya BanJcavı 'nın dayatmacı öne-
rileriyle yönlemlifilmiyor rau?
Sayın Başbakanımız; 'Ben IMF'ye
söz verdim. Tarihe I.MF'ye söz ve-
rip de sözünden dönen Başbakan
olarak gecmek istemivorum" deme-
di mi'.' 12 Eylül yönetimi tarafindan
siyasetçilere konulan yasaklar kaldı-
nldığı halde. çalışanlann Anayasal
haklan olan örgütlenme haklan, ne-
den hâlâ antidemokratık yasalarla en-
gellenmektedir? 12Eylülzedebiryurt-
taş olarak tüm ilgililere sesleniyor ve
diyorum ki; Öncelikle, ülkemizin için-
de bulunduğu bunalımın gerçek ne-
deni olarak, aruk herkes tarafindan ka-
bul edilen, 12 Eylül anlayışını yansı-
tan bugünkü anayasamızı değiştirip,
aradan geçen 18 yılın ön yargisız bir
değerlendirmesini yapalım. ınanıyo-
nım ki. işte o zaman ülkemiz. buna-
Iımdan kurtulacak ve 21. yüzyıla ça-
ğın gerçeklerini kabullenen \e insan
haklanna saygılı yeni bir anayasa ile
girme olanağına kavuşmuş olacak-
tır?
Bekir Arda
SHEÇ15 yaşında mı?
SHÇEK Genel Müdürlüğü'nün 7.5.1998/BH-5-98-150 sayılı yazılann-
da ".. 24 Mavıs 1983 yıltnda 2828 sayılı kanunla kurulan Sosyal Hiz-
metter ve Çocuk Esirgeme kurumunun bu yıl 15. yıldönümü kutlao-
maktadır.." ifadesiyle SHÇEK'in kuruluş günü olarak 1983 yılının 24
Mayıs'ı kabul edilerek, 15 yıl dönümü görkemli törenle kutlanmıştır.
Cumhuriyet dönemmin üç silahşöründen biri sayılan (Kızılay-Türk Hava
Kurumu-Çocuk Esirgeme Kurumu) Çocuk Esirgeme Kurumunun 62 yıl-
lık hizmetinin görmezden gelinerek, 1983 yılınuı başlangıç kabul edilip,
25 Mayıs 1998 tarihinde 15. yılırun kutlanması düşündürücü. üzücüdür.
Teskilatımızm 77 yıllık mazisinde ihtiyaçlar doğrultusunda yapısal
değişiklikJer olmuşnır, doğaldır. 24 Mayıs 1983 tarihinde yapılan, 6972
sayılı yasa ile yürütülenhizmetin, gûnün koşullann doğrultusunda ihtiyaca
cevap verecek biçimde yeniden yapılandinlmasıdır. Yoktan var etrrie ya
da kuruluş degildir. Gerek politize olması ve gerekse meslek ayram-
cılığının zaman zaman getirdıği sıkıntılara katlandığun ve mücadele ver-
diğnn ve üyesi olmaktan gurur duydugum SHÇEK'in kuruluş gfinünün
10 Haziran'lar olmasını ve kuruluş tarihi olarak da 10 haziran f921 "in
kabul edilmesinin yerinde olacağma dair kanaatimi yetkililere, SHÇEK
emekçilerine ve kamuoyuna iletirim.
Y. Kemal Arslan / Çanakkale
Adaletmibu Türkiye?
Yazacaklanm Türkiye'de hemen her-
kesin duymaya alışık olduğu bir 'Tor-
pil' hikâyesi...
Eğer bu ülkede yaşıyorsamz bunlan
görmeye. bunlarla yaşamaya alışmak
zorundasınız... Adaletın olmadığı bu ül-
kede adaletsizliklerk yaşamak zorunda-
sınız.
Yıllarca okuyor, birçok sıkıntılara
katlanıyorsunuz. Sırf bu ülkeye, bu ül-
kenin insanlarına hizmet etmek ve bu
üikenin size verdiği nimetlere olan gö-
nül borcunuzu ödemek için.
Yırrpi üç yaşında üniversite mazunu
bir gencim... 1997 yılında ünıversite-
den mezun oldum. Yaşadığım kentın bir
rnemur kentı olmasından dola\ ı de\ let
dairelerinin açmış olduğu memunyet
sma\ lanna girdim. girme> e devam edi-
yorum. Ancak hâlâ bir işe girebilmiş de-
ğılim. \'a kendi şansıma küsüyorum ya
da ÖSYM'nin sormuş olduğu sorular
zordu dıvor yeni açılan sınavlara şart-
lârım uyduğu ölçüde katılmaya çalışı-
yonım. Herşey burayakadar çok normal.
Ben de her Türk gencinin şaşadığı bu
olaylan yaşıyorum. 40 yaşında (Devlet
memuriyet suur 18 ile 30'dur) Hiçbir
sınava girmeden nereden yapıldığı bel-
li olmayan büyük bir torpil ile Orman
Bakanlığı'na memur olarak yakın bir
zamanda atanan yaklaşık sayısı 40 olan
memur topluluğu... Üstünebirde bu in-
sanlann Orman bakanlığı'na boş za-
manJannda. canlarıistediği zaman git-
tikleri söz konusudur. Ve yine onlar ay-
nca Bakanlıkta görevleri başında olma-
dıklan halde bankamatiklerden maaş
zamanlannda maaşlannı tıkırtıkır alan
devlet memurlan...
Aynca bu ınsanlann aldıklan ejirim-
len üzennde durup şöyle biraz düşün-
mekte fayda var... Burası Türkiye... Bu
vatan uğruna canlarını seve seve feda
eden şehit aileleri. emekliler sıkıntı için-
de yaşarken, üniversite mezunlan açık-
ta işsiz gezerken hangi zihniyet bu ada-
letsizliğe göz yumabıliyor. Buna göz
yuman msanlar. gece nasıl rahat uyuya-
biliyorlar. Tüm Türk halkının binbir
zahinetle ödedikleri vergilerle ödenen
maaşlan. haketmedikleri halde alan bu
insanlar nasıl gönül rahatlığıyla yaşam-
lanna devam edebiliyorlar?
Didâr Sönmez
KÎM KtME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakı turk.net
ÇİZGİLİK KÂMÎL MASARACI
*
\
HARBİ SEMİH POROY
MIRMIRLAR LĞLRDLRAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAS 26 Ağustos
BÛVÜK TAARRUZ/
SUGÜM,
'ÛÜ
, TZ//&: KÜV-
'şrr. AA
£Ç£/V &
VE
SO/V 0O&UMÜ GÖZ£>£N 6SÇİRBN
/1L4DG>* K4RAR tf£KM/şr/M K£M/L,&f ş
/tZHSI/ETİJZG/A/B KARÇf DÜZ£*JLEfiJ£-N
Ît-EMsAFyOM YÖMÜAJPEKİ TEPELE&N
GER.r AUMMASl, £SK/ŞEH/K VE~ fZM/fS YOLLA-
&/A//A/ ACSTS/LMES/ Ğ/S/ &4Ç*&O4&lj4 SÜ&-
MÜŞTÜ. YUMANUL/VZ, DUMLUPtNAR SrfK4Ç/'HA
PESİM 6£r
/?İLEYECE<iJ, /^/eC/NOAA/ DA BOZ-
GUMA SızAyrtC/Krt
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Yürekli Hukukçular
M ' d U l l B A
çMilano'daki Ulusal Tarım Bankası, 12 Aralık 1969 gü-
nü, öğleden sonra bankaya para yatırmaya gelen müş-
terilerle doluydu. Müşterilerin çoğu çevreden gelen
köylülerdi. Bankanın bulunduğu Piazza Fontana'da
pazarcılık yapıyorlardı. Sabahın erken saatlerinde ge-
lip tezgâhlannı açmışlardı. Onca saat ayakta dikilmiş-
ler. Aralık soğuğu iliklerine işlemişti. Elleri donmuştu.
Kazandıkları paralan bir an önce bankaya yatırıp, ka-
ranlık basmadan köylerine dönmek istiyorlardı. Kuy-
ruklarda bekleşirken aralarında konuşuyorlar, şakala-
şıyorlardı. Noel Yortusu'na on iki gün kalmıştı. Eşleri-
ne, çocuklarına neler armağan edeceklerini anlatıyor-
lardı. Noel günlerinde pazar kapalı olurdu. Kimi o gün-
lerde hiçbir iş yapmayıp dinlenecek, kimi de evini, ahı-
nnı onaracaktı.
Birden, kulakları sağır eden bir patlama sesi duyul-
du. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Kendilerini ye-
re attılar. Bir patlama daha oldu. Yer sarsıldı. Dışarıdan
haykınşlargeliyordu. Kalkıp kapıya koştular. Etraf kan
gölüydü. Kapının önünde, kaldırımlarda msanlar yatı-
yordu. Parçalanmışlardı. Kollan, bacakları, kafaları kop-
muştu. Çoğu, biraz önce bankada birlikte olduklan ar-
kadaşlarıydı. KÖylüleriydi. Üzerlerine kapandılar. Hiç-
birinin aklına, ölümden kurtulduğuna sevinmek gelmi-
yordu.
Ertesi gün gazeteler bu fotoğrafları yayımladılar. Bü-"
tün Italya ayağa kalkmıştı. Televizyonlar, radyolar. ga-
zeteler "solculan" lanetliyordu. Sendikaların, solcu der-
neklerin, komünistlerin toplantıları, gösterileri yasak-
landı. Polis soruşturması, "radikal sol". örgütlerde yo-
ğunlaşıyordu. Olaydan üç gün sonra iki "anarşıst" ya-
kalandı. Biri, sorgusu sırasında, pencereden "atlayıp"
öldü. O sırada sorgu odasında beş polis bulunuyordu.
Ellerinden "bir şey" gelmemişti. "Intihan" önleyeme-
mişlerdi. Suç, geride kalan ikinci "anarş/sf"in üzerine
yıkıldı. Gazeteler birinci sayfalarından, "olayın çözul-
dûğünü "duyurdular. Kamuoyu rahatlamıştı. O yıllarda
Italyanlar, yazılarını, haberlerini okuyup, beğendikleri
kimi ünlü gazetecilerin, "devlet adına iş yapan" terör
odaklan tarafından beslendiklerini bilmıyordu. Bunu, an-
cak yirmi bir yıl sonra, yürekli bir savcı tarafindan ha-
zırlanan, "otuzdokuzkişiliksatılmışlarlıstesı" yayımla1
nınca ögrenecekti. Bu "gazeteciler", kamuoyunu aldık' <
lan para karşılığında sürekli yanıltmışlar, gerçekleri çar-''
pıtmışlardı. "Sayg/n"basınorganlarınınhiçbiri,ülkede-
ki terörün bir "stragidistato" (devlet kıyımı) olduğunu
ileri süren görüşlere sayfalarında yer vermemişti. .
Soruşturmayı üstlenen Milano savcısı, polisin anlat-.
tğı, "saygjn'medyanınsayfalanndayerverdigı, "ikianar
1
'
şist masalı"na ınanmamıştı. Soruşturmasını "sağ"a yör-
nettti. Ne var kı dokuz gün sonra görevinden alındı. Ye-
ni savcı, meslektaşının kuşkulandığı, haklannda ıpuç-
ları yakaladığı Freda ve Ventura adlı iki faşıstı koru-
mak ister gibiydi. Bunlann, aynı yılın nisan ayında Ital-
yan Gizli Servisi görevlileriyle buluştuklarını görmez-,
likten geldi. Eski savcının. bu bombalama olayına ka-'
rıştığını düşündüğü Giannetti adlı kişinin de üzerine git--
medi. Giannetti, hem Freda ve Ventura'nın bağlı olduk- •
lan faşıst terör örgütünün üyesi hem de Italyan Gizli Ser-
visi'nin bir elemanıydı. On yedi kişinin ölümüne, sek-
sen dört kişinin de yaralanmasına neden olan olayin
soruşturması savsaklandı. Dosyalar temizlendi. Diğer'
zanlılar, ellerine özel pasaportlar, yeni kimlıkler verile-
rek birer ikişer yurtdışına çıkartıldılar. Olaydan sekız yıl
sonra, 1977 yılında yapılan ılk duruşmada Gıannet-
ti'nin, ikinci duruşmada da Freda ve Ventura'nın hak-
lannda "delil yetersizüğinden takîpsizlik karan" verildi.
199O'lı yıllarla birlikte başlayan "Temiz Eller Operas-
yonu"y\a, yıllar önce kapatılmış, üzerleri toz tutmuş
birçok dosya gibi "Piazza Fontana Dosyası" da yeni-
den açıldı. On dokuz yıl önce hakkında takipsizlik ka-
rarı verilen faşist Freda üzerinden iz sürmeye başla-
yan savcılar. yeni bir isim ortaya çıkardılar. Delfo Zör-
zi, o yıllarda Ordine Nuovo adlı faşist terör örgütünün
liderlerinden biri olan Carlo Maria Maggi'nin sağ ko-
luydu. Şimdi, Japonya ile italya, Fransa, Ispanya ara-
sında ticaret yapıyordu. Japon uyruğuna geçmiştı.
Çevrede buyük bir saygınlığı vardı. Devletle. hükümet-
le iyi ilişkiler kurmuştu. Milano savcılığı Zorzi'ye yakın
iki önemli tanığa ulaştı. Martino Siciliano ve Carlo Di-
gilio. Bunlar aynı faşist örgütün eski üyelerıydi. Ikinci-
si aynı zamanda eski bir CIA ajanıydı. Savcılara ver-
dikleri ifadelerinde, bombayı yerleştirenin "Zoro oldu-
ğunu" söylediler. Zorzi bombayı, ülkede yükselen
"so/"un önünü kesmek, "sa<J"a güç kazandırmak için
koymuştu. Neyaptıysa "/te/ya/ç/n"yapmıştı. "DeWef"in
de bundan haberi vardı. Fakat Milano savcılığı ne Del-
fo Zorzi'nin "milliyetçi duygulan "ndan, ne de "devle-
tinyüce çıkarlan "nüar\ etkilendi!.. Ülkelerini kirlerinden
arındırmaya, "Temiz ltalya"y\ kurmaya kararlı, yurtse-
ver hukukçular, dolar milyoneri işadamını sanık san-
dalyesine oturttular. On dokuz yıl önce "Piazza Fonta-
na Soruşturması"m saptıran savcı da yargıç önüne çı-
kartıldı. italya'da başbakanlar, bakanlar, politikacılar, yük-
sek bürokratlar, sanayiciler, gazeteciler birer birer yar-
gılandılar. Cezalara çarptırıldılar. Toplum bu pislikler-
den temizlendi. Bu kolay olmadı. Giovanni Falcone,
Paolo Borsellino gibi hukukçular "Temiz bir Italya" uğ-
runa canlarını verdiler. Çeteler tarafindan öldürüldüler.
Daha önceki yıllarda da "temiz eller"\r\ ilk öncüleri yar-
gıçlar Cesare Terranova, Gaetano Costa, savcı Roc-
co Chinnici öldürülmüştü. Ölümler, sürgünler, yurtla-
rını kendilerinden daha çok seven, yürekli, yurtsever
hukukçuları yıldırmadı.
Italya temizlendi. İtalya'da hukuk kazandı.
(Faks: 0 216 - 418 8410)
BULMACA SEDAT YAŞAYAH
SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8
SAĞA:
1/Güzel yazısa-
natı. II Osman-
lı ordu ve donan-
masındaki hafif
piyade askeri...
"Nurullah — " :
Deneme ve eleş- 5
tiri yazarunız. 3/
Denizcilikteye-
dek olarak kulla-
nılan ince halat.
4/ Kemiklerin iç
boşluklannı dol-
duran yağlı
madde... Eskiden har-
man ürünlerinden onda
bir oranında alınan ver-
gi. 5/ "Kuş olam
çırpam semalarda'Em-
reyle güzelim ferman 4
sendedir" (Cahit Sıtkı
Tarancı). 6/ Bir etkinli-
ğin geçici olarak durdu-
rulduğu süre... Kötü bir
işteki yardımcılar. II 8
Uzaklık işareti... Bir g
renk... Zehir. 8/ "
Sağdıç": Fotoğraf sanatçıtmz... Demirin simgesı. 9/ Ş'ıt1
mezhebinin bir kolu. '3 ' "
YUKARIDAN AŞAĞ1YA:
1/ Çizgiyle mizah sanatı. 2/ Ender. seyrek... Antalyâ*hrit
bir plajı. 3/ Kayalık kıyılaTda yaşayan bir balık... Trab<-
zon'un bir ilçesi. 4/ Altınkökü de denilen kusturucu bir
kök... Agzımızdaki dişlerin bir bölümüne verilen ad. 2
Ipekli kumaşlann örselerunesiyle yüzündeki telfetde olu^
şan kabanklık. 6/ Eski bir Hint tannsı... Nikel elementi-
nin simgesi. 7/ Savaşan iki kuvvetin karşılıklı olarak sa-
vaşı durdurması. 8/ "Giysi" anlamındaargo sözcük... I
\an şıirinin en büyük hıciv ustası olarak tanınan !
)çin için öfkelenmek.