28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Ya>ın Yönetmenı Orhan Krinç • Genel Ya>ın Koordinatöriı HikmetÇe- tinkaya • Vaznjlcn Muöüru Ibrahim YıJdız • SorumJu Mudür Fikret İlluz • Haber Merkezı Mudüru Hakan Kara • Gorsel Yönetmen Kikret Kser Dııj Haberler Şinasi Danışoğlu 9 tstıhbarat Cengfe YıMınm 9 I konomı Mehmet Saraç • Kultur Handan Şenköken A Spor AMülkadir V ücelman # MakaJeler Sami Karaören 9 Düzeltme Abdullah Yaacı 9 Fotoörat Erdoğan Köseoglu 9Bılgı-Belac Edibe Bugnı 9 Yurt Haberlcn Mdımet Faraç Yaym Kurulu İlhan Selçuk (Ba^kan). Orhan Erinç, OkJaj Kurtböke. Hikmel Çetinkata, Şükran Soner. Ergun Balcı, Ibrahim Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Baltm. Hakan Kara. Ankara TemsılciM. Mustafa Balba\ Atatürk BuK arı No. 125. Kat.-I. Bakanlıldar-AnkaraTeMI95020(7hat), Faks: 41^5027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Ziya Blv 1352 S 2 3Tel:4411220, Faks-4419117*Adana Temsılcısı ÇetinYiğenoğlu, InönüCd 119S No.l Kat:l, Tel 363 12 11. Faks: 363 12 15 Müessese Müdurû Cstün Akmen # Koordmatör Ahmet Korulsan # Muhasrte Bûfcnt Yener»ldare Hâseyia Gârer • îşletnK Önder Çelik • Bılgı- tşlem N'sil tnal 0 Bılgısayar Sıstem Mürüvrt ÇUerSSaD» Farifet Kııza MEDVA C : • Yonetım Ko Başkanı - Genel Mudur Gii Krduran # Koordınatör F Işıtman 9 Genel Mûdür Yardını SctdaÇoban Tel 514 07 5)395»0-513*160-61.Faks Slîl Yayunlavan ve Basan: Yenı üun Haber Ajansı Basın \e \ 3>ıncılık A 5 TürkocagıCad 39 41 Cagalogiu 34334 lst PK 246 lsıanbul Tel (0 212) 512 05 05 ı20hat) Faks lU :i2ı ! 85 • 24AĞUSTOS 1998 fmsak: 4.40 Güneş:6.15 Öğle: 13.14 Ikindi: 16.57 Akşam: 19.58 Yatsı: 21.27 www.cumhuriyet.coni Içme suyu projeleri bekliyor • ANKARA (AA) - Çevre Bakanlıgı'nın tstanbul Teknik Universitesi işbirligiyle; Istanbul, Kocaeli ve Sakarya'nın içme suyu kaynaklannm korunması amacıyla hazırladığı projeler üç yıldır uygulanmıyor. îstanbul için hazırlanan projelerin uygulanması, ISKİ'nin sorumluluk alanına girerken İSKİ bugüne kadar proje kapsamında yer alan koruma bantlannı. çevre düzeni planlarına işlemedi. Kocaeli ve Sakarya'nın içme suyu kaynaklannm korunması ıçın hazırlanan projeler ıse Bayındırlık ve iskân Bakanlıgı'nın içme suyu kaynaklannm kıyı kenar çizgilerinı hazırlamaması nedeniyle uygulanarnıyor. B sanatlapı festivali • NEVŞEHİR(LBA)- Turizm Bakanlığı ile Nevşehir ValiliğTnin ortaklaşa düzenlediği Iç Anadolu Bölgesi El Sanatlan Festivali 27-31 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festival. Avanos yakınlanndaki. Selçuklu dönemine ait, Saruhan Kervansaray'da verilecek kokteyl ile başlayacak. Turizm Bakanı Ibrahim Gürdal ile Vali Mehmet Yılmaz'ın 15 ülkeden 150"ye yakın turizm yazan, gazeteci ve TV ekibini konuk edecek. Festivale katılan konuklar 31 Ağustos tarihine kadar tüm Kapadokya bölgesini gezecekler. Yeplilerin yardım istemi • İZMİR (AA) - Venezuela'da Canaiman Ulusal Parkı üzerinde dev bjr baraj kurulması plana alındı. Bu bölgede yetişen pek çok hayvan ve bitki tûrü, baraj gölü oluştuğunda yok olacak. En önemlisi de, adını bu coğrafyaya konulan isimden alan Canaiman yerlilerinin tarihten silinecek olması. Bölgede yaşayan 21 bin Canaiman yerlisi. barajın kurulması durumunda göç etmek zorunda kalacaklannı, binlerce yılda oluşturduklan kültürel değerlerin de yok olacagını belırterek. dünya kamuoyundan yardım istiyor. Canaiman yerlilerine destek olmak isteyenler, (survival& gn.apc.org) e-mail adresine mesaj ıletebılecek. Selenyum ve ppostat kanseri • VVASHINGTON (AA) - ABD'nin Harvard Universitesi tıp uzmanlan selenyum elementi içeren gıda ürünlerinin prostat kanseri ihtımalini azalttığmı ortaya çıkardı. 33 bin 737 erkek üzerinde yapılan 4 yıllık araştırmada, vücutlannda yüksek oranda selenyum elementi bulunanlann prostat kanserine yakaJanma ihtimallerinin, selenyumu az olanlara göre yüzde 66 oranmda düştüğü görüldü. Selenyum elementi; et, balık, tüm tahıl ve mandıra üriinlerinde, selenyumu zengin toprakta yetiştirilen sebzelerde bulunuyor. Şelale keyfi • KAYSERİ(AA)- Yüksek ve sarp kayalann arasmdan çıkan sulan ile eşsiz güzelliğe sahip Kapuzbaşı. Derebağ, Yeşil, Güney, Elıf gibi şelalelerin yer aldığı takım şelaleler, Zamantı Irmagı, Hacer Ormanlan. Yedigöller ile doğa turizmi açısından Türkiye'nin en önemli merkezlerinden biri olan Kapuzbaşı şelalelerı bölgesini yabancı tunstler keşfefti. Hacer Ormanlan, Soğukpmar. Yedigöller arasında trekking yapan, Zamantı Irmağı'nda rafting heyecanı yaşayan yabancı tunstler. akşam şelalelerin altında kurduklan çadırlarda konaklayarak, 24 şaat doğa ile baş başa kalma fırsatı buluyorlar. Depremin '40Y çıktı ama Adana'nın tarihsel kent merkezi hâlâ depremi yaşıyor Tepebağ evleri ilgi bekKyorOKTAY EKİNCİ ADANA - Büyük depre- min 40. gününde Adana'da- yız ve tarihı Tepebağ ına- hallesindeyiz. Artık merak ettiğimiz şey ise yapıların nasıl yıkıldıklan değil, yıkı- lan yapılar için 'nefer'yapıl- dığı. Buna özellikle Tepe- bag'da bakmamızın nedenı de Adana'nın bir anlamda 'var olu$ nedeni' olan bu SlT alanındaki sarsıntının 'kültürel mirasımızT tahrıp etmiş olması. Tepebag'ın dar ve otantik sokaklanna girmeden ön- ce, kentin caddelerindeki 'refiijler' ve hatta büyük kav - şaklardaki 'göbekfer' üze- rine kurulan 'Kızılay' dam- galı deprem çadırlannın hâ- lâ aynı yerlerinde durdukla- n dikkatimizi çekiyor. Dahası, şu ünlü Şasad*- şı' ınşaatlardan biri olan Ad- liye BtnasTnın ruhsatsız şan- tiyesine bitışik tnönü Parkı da yine kentin tam göbegin- de bir 'çadır-kent' haline gelmiş. Yargı kararlanna da aykı- n bu işgalci şantiyeye arka- sını dönen İnönü heykeli- nin kaıdesinde: 'Birülkede namuslularda en az namus- suzlarkadarcesurobnalıdır' şeklindeki ünlüdeyişini oku- • Adana'nın tarihsel kent merkezini oluşturan Tepebağ mahallesindeki depreme yenilen yorgun ve uygar evler şimdi büyük bir 'kıskançlık' içinde. Çünkü devlet ve TOKİ, yıkılan yeni apartmanlar yerine yenisini yapmaya para ayınrken aynı depremin mağduru olan kiiltür varlıklannı ayağa kaldırmak için elini cebine atmıyor. Adana'da depreme "çökmcden" direnebilen Tepebağ evleri afet fonlanvla restore edHHhe, hem yillanıı ihma- li giderilecek hem de kent tarihine karşı en önemli uygarlık görevi yerine getirilmiş olacak. (OKTAY EKİNCt) yoruz. Sonra da heykele meydan okurcası- na yükselen inşaatın 'cesaretini' sineye çe- kip. çadırlannın önüne birer karyola da ata- rak kent parkında 'kış aylanııı' karşı lama- ya hazırlanan depremzedelerle dertleşiyo- ruz. Aslında bu talihsiz ınsanlann çoğu, sa- dece depremzede değil. aynı zamanda 'Te- pebağzede'ler... Hep vok sayıldj Çünkü Adana Büyükşehır Belediyesi ve Seyhan ilçe belediyesi. yıllardır 'asıl Ada- na' olan bu tarihi mahalleyi adeta *v»k' say- dılar. Öylesine ihmal ettiler ki yıne bu uy- garlık merkezinin 'yaşanıhrbironurlusenıt' olarak varlığını sürdürebılmesi için gerek- li en acîl veen önemli kentsel hizmetleri bi- le çok gördüler. Hemen tüm ımar ve alryapı gavTetleri, 'Ye- ni Adana' denılen ve kentin kuzeyınde bü- yük bir 'rant alant" yaratılarak gerçekleşti- rilen sözde 'çağdaş' yerleşme bölgesıne harcandı. Çağdaşlığın asıl ölçütü olan tari- hi kent merkezinin bir çöküntü bölgesi ol- mak yenne bir kültür \e yaşam alanı ola- rak gelecek kuşaklara aktanlması geregi ıse sadece söylemde kaldı... Işte böylesi bir aymazlığın yarattığı yıl- lann bakımsızlıgı \e vorgunluğu üzerine 2 7 Haziran 1998 günü bir de deprem dar- besi eklenınce, zatcn ayykta bilezorduran 'gerçek Adanalı binalar' artık dırenemedı- lerveyersarsıntısmateslımoldular. Budo- ga darbesine karşı yapabildikleri tek şey ise geleneksel yapı tarzlan 'depremi de gö- zeten' bir ahşap karkas sısteme sahip oldu- ğu için. "çökerken insanlan ezmemek' şek- linde oldu.. Halk nöbet tutuyor Tepebag'ın bu nedenle hem talihsiz. ama hem de beton kolonlar ve döşemeler altın- da kahp ölmediklen için 'talihlf sayılabi- lecek eski ev sakinleri, şimdi günduzleri 'kültür varlığT niteliğindekı yapılannın önünde nöbet tutuyorlar; geç vakit uykula- n gelince de parklardaki ve reftijlerdeki ça- dırlara gidip geceyi geçiriyorlar. Nöbet tutmalannın nedeni ise 'eskieser' evlerinin depremde tümüyle yıkılmayan kesirnlerinin 'sökülüp. yagmalanmasına" engel olmak. Birbaşka önemli neden de eğer bir 'yetkiü' gelip de Şnrdım' getirirse, bu fırsatı kaçırmamak... Nitekim dar bir sokakta- ki bazı bölümleri çökmüş eski evin kapısında oturan- lar da bizi yetkili sanıp ön- ce umutlandılar. Sonra sa- dece 'meraklı' olduğumu- zu görünce yine de güler yüz gosterip kendı sohbet- lerine daldılar. Cumhuriyet'in Adana Bürosu Şefi Çetin Yiğenoğ- lu diyordu ki; "*En çok na- sann olduğu Ce>han'daki mağdurlara hâlâ yardını \a- pılmadı..." Bız bu bılgiyle Tepebağ'ı gezerken yerel gazetelerin o günkü man- şetlerinde de okuyorduk ki; 'Depremzedeler için yeni toplu konutlar TOKİ tara- findan nihayet ihale edili- yor~' Onarun firsaü Peki, bu 'yeni' (kimbilir ne kadarda kimliksiz yapı - lacaklar) toplu konutlan ya- pacak para var da Tepe- bağ'daki 'kültür varugıko- nudan' onanp restore ede- cek para neden yok? Hazır deprem nedeniyle ve üste- lik 'bannma projeleri' için büyük paralaraynlırken yıl- lardır uygarlığa karşı göste- rilen bir ihmal neden gide- rilmesin? Deprem fonlan, bu doğal darbenin mağdu- ru olan tarihe de neden harcanmasın?.. Bu sorulara yanıt ararken, Koruma Ku- rulu'nun yine Tepebağ için bir de yeni 'Ko- ruma Planı' onayladığını öğreniyoruz. Plan raporuna göre bölgedeki tescilli 186 eski eserevden sadece 36'sı hasarlı. Şimdi Adana'daki MimarlarOdasıŞubesi, Kültür Bakanlığı'yla işbirliği yaparak bu 36 Ada- na evinin rölövelerini hazırlayacak. Bu an- lamlı çabayı sonuçlandırmak ise artık bu ko- nuda duyarlı olması gereken TOKİ'nin elin- de. Eğer yeni toplu konutlara harcanacak fo- nun bir kısmı da Tepebağ evlerine aynlır- sa, hem tarih kurtulacak hem de Adana'yı yönetenlerin affedilmezgünahlan birölçü- de temizlenmiş olacak. Böylece 'deprem' de belki uygarlık tari- hine geçecek..: Başbakanlık arastırması Çocuk boşanmayc engel olamıyor ANKARA (ANKA) - Boşanmadan en çok ço- cukların etkilenmesine karşın, bunun boşanmayı engelleyen bir faktör ola- rak göriilmediği saptandı. Başbakanlık Aile Araş- tırma Kurumu'nun boşan- maya ilişkin yaptığı araş- tırma, çocuğun boşanma- ya engel olmadığını orta- ya koydu. Araştırmada, boşanmadan en çok kadı- nın ve çocuklann zarar gördüğü belirlenirken bu- nun boşanmayı engelle- yen bir faktör olarak gö- riilmediği bildirildi. Araştırmada, okul ön- cesi çağda anne ve baba- sının aynlmasını tam ola- rak algılayamayan çocuk- larda tüm yaşamı boyu ca terk edilme korkus nun gelişebileceği, altı ıslatma, parmak emm kâbus görme, içe kapaı ma ve saldırgan davranı lann ortaya çıkabilecej belirtildi. Araştırmaya göre ayr ca, geçinemeyen anne v babalann boşanmasıru teı cih eden çocuk sayısı ya nyı geçiyor. Çocuklu bi çiftin boşanması toplum da kabul görürken bunı kabul etmeyenlerin oran sadece yüzde 16.2 olaral belirtildi. Araştırmada, sa dece çocuğun varlıgı içir sürdürülen e\lilıklerin sağ- Jıklı olmayacağı da vur- gulandı. e-posta : tan (a prizma. net. tr JOHNIVIE WALKER ACTION TIME YARIŞLARI YAPILDI İskoçya'da20 'cesuryürek* SOYLEŞİ ATTİLA İLHAN HAZALATEŞÇAKJR İSKOÇYA - Viskinin va- tanı tskoçya, "heter" çiçek- lennin pembeye caldığı dağ- lan, iki katlı taş evleri ve ta- rihi şatolanyla özenilerek ış- lenmiş bir kanaviçeye benzı- yor. "Braveheart" filmiyle evlerimize giren kılt etekli erkekleri ile hafiften toplu, çilli sevimli yüzleriyle Iskoç kızlan. "özgürlük çığlıkJa- n"nı derinden haykınyorlar. Ingiltere Başbakanı Tony Blair'ın geçen yıl parlamen- to kurma izni \erdiğı lskoç- yalılar, Britanya ile kaynaş- madığını, sömürüyii reddet- tiğini açıkça dile getiriyorlar. Iskoçya'nm göz kamaştıran yeşili arasına serpiştirilmış, özellikle savunmaya yöne- lik yapılan onlarca şato da yüzyıllardır verilen mücade- leyi somutlaştınyor. Dünyada en çok satılan viskiyi üreten Johnnıe Wal- ker Şirketi'nin "Hayann ta- dını çıkar" sloganıyla baş- lattığı "Johnnie Walker Ac- tion Time" yanşları geçen hafta ıskoçya'dayapıldı. Bu yıl ikincisı gerçekleştirilen etkinliklere 85 bin kişi ara- smdan seçilen 20 kişi yön bulma, dağ bisikleti, River Spey'de rafting. köprü kurma. yerel Iskoçya oyunlan dalla- nnda yanştılar. tskoçya'nın yemyeşıl doğasında 5 gün geçiren finalistler, bu yıl fir- ma tarafindan kıralanan 1847 yılında yapılan "Drummuir Castte" şatosunda kaidılar. Şato. kale burcundaki maz- gallı siperleri, küçük kulü- belerı, baca blokları, mer- kezden yükselen ışın kubbe- si ile tskoç Viktoria çağının mimari özelliklerini taşıyor. United Distillers'ın Türk Genel Müdürü Phihip Milis. Pazarlama Müdürü Galip Yorgancıoğlu. ürün müdür- lerı Filiz Yelkend ve Çağla Dinçoy ev sahipliği yapma- lannın yanı sıra. Iskoçya'nın tarihi, kültürü konusunda da katılınıcılara bilgi verdiler. Scotch visld "Hayat suyu" anlamına gelen viski, 500 yıldan bu yana Iskoçya'da üretiliyor. Başlıca türieri arasında, Sing- le Malt, Single Grain ve Blen- ded Scotch viskileri bulunu- yor. Katılımcılar Walker ai- lesinin sahibi oldugu Card- hu damıtımevinde viski ya- pımını görme ve kendi içki- ierini yapma firsatı buldular. Bu arada kilt etek giyen Türk erkekleri, etkinliklerin ardm- dan düzenlenen veda gecesin- de. Cesur Yürek filminde gördüğümüz "popo açma" sahnesini yeniden canlandır- dılar. JohnnieVV'alkerAction Tîme'da \anş heyecanıııınj a- nı sıra gezi ve eğlence de vardı. 1847 \ılında yapılan "Drummuir Castte" şatosunda konakla>an finalist- ler İskoç erkeklt'rinin gösterisini ilgiyle izlediler. Antik kentte kurtarma kazıları yeniden başladı 'Hasankeyf Türkiye'nin sentezidir' ARİFASLAN BATMAN-Antik kent Hasankeyf'te kurtarma kazılanna 7 yıl aradan son- ra yeniden başlandı. 14 kişilik kazı ekibine başkanlık eden Prof. Dr. Oluş Ank, Kültür Bakanlıgı'nın 15 milyar liralık desteğiyleçalışmalara başladık- lannı, Bayındırlık Bakanlığı'ndan da 17 milyarİira ödenek bekJediklerini bil- dirdi. GAP ldaresi \e Kültür Bakanlı- ğı'ndan teknik elemanlann kazı çaJış- malannı >r ürüttüğünü belirten Prof. DT. Ank, -Ilısu Barajı yapılsa da. yapıl- masada gereken işleri gercekleştirmek zorundayız" dedi. Antik kent Hasan- keyf in tarihm dönüm noktası olduğu- na dikkat çeken Prof. Dr. Oluş Ank şun- lan söyledi: "Hasanke>fTürkiyesentezinin baş- langKidır. Geleneklerin buluştuğu bir noktadır. Türkive'nin ilk bağımsız kj- ILse teşkilatı 5-7. yüz>ılda burada ku- nılmuşhjr. Burada İslam veYahudi ta- rihinin tdcrivardır. Üç dininyerivekül- türlerinbuluşma mekânı HasankeyTu'r. İnsanoğlunun meydana getirdiği u>- garlıklar var. Üç ayn u) garlığın sente- ani yansıtan, karakteıierini birkştiren bir sanat karakteri var anırlann." "Eşsiz doğa harikası" sözlenyle ni- telendırdiğı Hasankeyf'ın bir benze- rinin daha olmadığını da vurgulayan Prof. Dr. Oluş Ank, "Doğa. insan için adeta nakışişlergibi işlemişburaji" dı- ye konuştu. Ank sözlerini şöyle sür- dürdü: "Bu eşsiz antik kentin, şartlar ne olursaolsun bütünözeOikieriylegün ışığına çıkanlması gerekiyor. Ne gibi değerlerimiz var. bilmemizgerekir. Ne kaybtttiğimizi de bilmemizlazını. Gün ışığına çıkanlacak ve kurtanlacak ta- rihi eserler îçin yeni projeler üretmek zorundayız. El-Rızk. Sülnman. Koç \v Kıdarcamik'rindeki anıtsal yapı ka- hnülan ve kıble duvarlan kurtarilabi- lir." Bürokratik ışlemler nedeniyle ça- lışmalara bu yıl geç başlandığını anım- satan Prof. Dr. Ank. önümuzdeki yıl daha ağırlıklı bir kazı programı hazır- lamayı hedeflediklerini ve kentı gün ışı- ğına çıkarmak için büyük çaba göste- receklerinı kaydetti. Kazılar için Kül- tür Bakanlığı'ndan 15 milyar liralık destek aldıklannı bildıren Ank, Ba- yındırlıkBakanlığı'ndanda 17 milyar İira ödenek beklediklerini sözlerine ekledi. "Sahibinin Sesü " Marksizm'e yan otuımuş'; bazen 'llerici', daha çok 'devrimci' geçinen, bir kesim var ki, epeydir si- yasi bir 'söylem' geliştiriyor; hatta, platform oluştu- ruyor; o 'söylemi' özetlemeye heves ettim; bakalım, olmuş mu? A/ Atatürk ve Atatürkçülük: O, Jakoben bir dik- tatördü, otoriter ve militarist 'yönetimi' dayattı; 'üni- terdevlet' diyerek, demokrasiye şans tanımadı, Ana- dolu'daki 'etnik kimlikleri' baskı altına aldı. Atatürk- çülük, onunardından gelen 'otoriter've 'militarist'yö- netimler için, bilhassa Silahlı Kuvvetlertarafindan kal- kan' olarak kullanıldı. Türkiye'ye bu 'kalıp' artık dar geliyor, onun için Atatürk de 'aşılmalıdır 1 '. Atatürk- çülük de! B/ Millet ve Milliyetçilik: Sosyolojik olarak 'fark- lılığı', ideolojik olarak 'özgürtüğü' tanımak isteme- yen, 'faşizan'birkavram; 'totaliter'yada 'otoriter' re- jimlerin 'ideolojisi'; Fransız Devrimi'nin icadı! 'İnsan Haklan'na ve 'Demokratik Hürriyetler'e karşı onlan kı- srtlamakya da boğmak amacıyla kullanılıyor; hele 'Kü- reselleşme' çağında, "yerlilikten', 'milletten' ve 'milliyetçilik'ten sözetmek, gericiliktir; tarihin çöp- lüğüne atılmalı! C/ Demokrasi ve fnsan Haklan: Demokrasi, in- san haklanna dayalı 'Sivil Toplum'un gerçekleşme- sidir; bu da bireyin, özellikle 'dinV ve 'etnik' düzey- de, özgün 'kimliğinin'tanmması; bu 'kimlik' çerçeve- si içinde örgütlenmesi anlamını taşır; 'yükselen mu- halefet' de, zaten, 'siyasi Islâm' ve 'etnik kimlik' talebinde yoğunlaşıyon 'Devrimci'nm insan hakla- rından ve demokrasiden yana olması, bu iki 'radikal' muhalefeti desteklemesini gerektirir. D/ işçi Sınıfı ve Liberal Burjuvazi: işçilerin 'kıy- met-i harbiyesi' yoktur: ne çıkarlarını savunan 'ileri- ciyi' anlar, ne de davasını benimser; oysa 'yönetimin' 'otoriter merkeziyetçi' tutumundan yakınan 'liberal burjuvazi' însan haklannın somutlaştınlması ve demokrasinin uygulanmasında, 'Devrimci'ye iş- çi sınmndan daha yakındır. Evet, galiba bu kadar: sürç-i lisan eyledikse, affo- la! Sahip', Ne Diyor?.. lA'in yan kuruluşu Rand Corporation'ın 'orta vâ- v-/ de tahmin uzmanı'; ülkemizin 'yakın dostu', -sık sıkda 'misaM- MrGraham Futler'in Türkiye'nin du- rumu ve yakın geleceğiyle ilgili fikirieri, - kendi ağzın- dan- şunlardır: A/ Atatürk ve Atatürkçülük: "...Atatürk'ün düşün- celeri, çağı için son derece güçlü düşüncelerdi; ama, onun sâyesinde yaratılmış bugünün, ken- disine güven duyan güçlü Türkiye'si, artık ulusal kimliğini, yörüngesini, dünyadaki rolünü, hatta Islâm'ın gündelik hayattaki yerini 'yeniden' düşü- nebilmelidir..." (Cumhuriyet, 26 Şubat 1990) "...Türk Ordusu, modern Türkiye'nin oluşturul- masında anahtar bir rol oynadı ve çok uzun bir süre boyunca ülkeyi bir arada tuttu, modern çağ- da Türk milliyetçiliğinin orijinal kaynağı oldu; fa- kat Türkiye daha olgun bir demokrasiye doğru te- kâmül ediyor Türk demokrasisinin bağımsız ve özgürce gelişmesine izin verilmezse, hiçbir za- man gelişemeyecektir..." (Zaman, 22 MayısJ998) B/ Millıyet ve Milliyetçilik: "...Türkrye nüfusunun iç yapısı, geçmişte, genel olarak açıkça kabul edilmeyen bir şekilde, çok 'etnik' görünüyor Tür- kiye 'çok' etnik unsurlu, çok 'dinli' bir toplumun sorunlannı nasıl halledeceği sorusuyla uğraşı- yor. (...) Bence, eğer Türkiye 'yumuşak' bir şekil- de gelişecekse, bu meselelerin devamlı tartışıl- ması elzemdir..." "...evet 1 Türkiye çok 'etnik' bir ülkedir ve bu gerçeği 'kabul etmelidir'; bu gerçeğin kabulü da- ha gürbüz, çekici ve başanlı 'yeni' bir Türk dev- letinin başlangıcı olabilir..." (Zaman, 23 Mayıs 1998) C/ Demokrasi ve İnsan Haklan: "...Türkiye, Kürt Sorununu ve Siyaserte Islâm sorununu 'demok- ratik yollardan' çözmelidir; şu anda her iki konu da olumsuz yönde gidiyor, bunlann çözülmeme- si, Türkiye'nin iç ve özellikle dış politikasını bo- zacaktr..." "...Türkiye'nin Batı'lı, Müslüman, Kürt, Asya'lı, Osmanlı olsun, kimliğinin tüm unsurtannı gözö- nünde bulundurarak, etraflı bir dış politika geliş- tirmeye ihtiyacı vardır..." (Zaman, 23 Mayıs1998) D/ Türkiye ve ABD: "...bence ordunun son yıllar- daki politikası daha olumsuz oldu. VVashington'da birçoklan ordunun son aylarda Refah Partisi'ne ve diğerlerine karşı eylemlerinin, maksadın ter- sine hizmet ettiğini düşünüyor..." (Zaman, 22 Ma- yıs 1998) Çünkü, "...PKK'nın çökertilmesi, Kürt Soru- nu'nun 'bitmesi' anlamına gelmiyor; Kürt sorunu, temelde, Kürt Kimliği'nin tanınması, ifâde edilme- si taiebid'ır. Geçmişte inanan ciddi bir Müslüman olmak, sosyal açıdan çok ilerleyîci görülmemiş- tî; bugün insanlar islâmı daha fazla rfade etmek istiyor; lâiklik din özgürlüğünü reddetmemeli- dir..." H ..^BD, Türkiye'den, genel olarak, dünyadaki ABD polftikalanna 'uyan' bir 'müttefik' olmasını ister..." (Zaman, 23 Mayıs 1998) Nereden Nereye!.... i N A a r x ^ f 0 * ® 1 ^ I ÜÇAhpap Çavuşlar' Holrywo- I V I od'ın gelmiş geçmiş, en büyük komikleri ara- sında sayılır. 4O'lı yıllardan itibaren, ülkemizde -Fer- di Tayfur'un Groucho Manc'a yakjştırdığı, ünlü Ar- şak Palabıyıkyan 'tiplemesi' ile- Türkçe seyredilip ün kazanan bu üçlünün, çarpıcı filmlerinden birisi 'Üç Ahpap Çavuşlar Harbe Gidiyor' olmuştu. Arşak Palabıyıkyan, kraJ olduğu ülkede, farkında olmaksızın, hasım ülkenin bir 'casusu'nu {Torik) Har- biye Nâzın tayin etmiştir; arada savaş çıkınca, ülke- si işgale uğrayan Kral zor duruma düşüyor, ne var ki Harbiye Nâzın ortadan sırrolmuştur. Artık hezimet ke- sin. Kral, bir avuç 'milliyetçi' ile son barikatta dire- niyor; o gerilim anında, Harbiye Nâzın, memnun ve mes'ut, ansızın ortaya çıkmasın mı? Kral ile Nâzır arasında, Türkiye dublaj tarihine geç- miş olan diyalog, sanınm aynen şöyleydi. Kralın so- rusu: "-...evtadım Harbiye Nâzın, nerelerdesin? Günlerdir dâd-ı feryat, herkes seni aroor?". Nâ- zır'ın cevabı: "-...vallahi, ben işin kolayını buldum: düşmanla birlik oldum!" httpj/ www. prizma.net tr/ A İLHAN http^/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle