27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-••**• i SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1998 CUMARTES ~r* — r r OLAYLAR VE GORUŞLER Antalya'daki Yapılaşmanın Düşündürdükleri HAKKI ATUN / Şehirvi- Mimar, A ntalya'ya ilk kez 1955'teMimarlık Fa- kültesı ikinci sınıf öğ- rencileri olarak unutul- maz bir tren ve otobüs yolculuğu ile gitmiş- tim. Özellikledoğaörtüsü. Kıbns'aben- zerliği ve o zamaniar küçük bir kent ola- rak masum ve tarih kokan güzelliği'yle beni büyülemişti. îçimizde hep Kıb- ns'tan göçe zorlanabiliriz kuşkusu hat- ta korkusu taşıdığımızdan, böyle biryaz- gıyla karşılaşırsam herhalde gelip yer- leşebileceğim. yani bana Kıbns"ı özlet- meyecek bir yer olarak Antalya'yı seçe- rim. diye düşünmüştüm! Çok şükür böy- le bir durum ortaya çıkmadı ve her Kıb- ns Türkü gibi Kıbns"a sahip çıkmada üs- tüme düşeıı görevı yapmanın erincıyle (huzuruv la) son yıllarda hasbelkader si- yasal bir kişi olarak çeşitli vesilelerle Antalya'yı ziyaret etme olanağı buldum. Her gidişimde Antalya \ ı adeta yerden fışkırırcasına bir yapılaşma ve büyüme içinde buldum. Ekonomik kalkınması- na. turizm patlamasında önemli bir yer tutmasma karşılık. etkilenen doğal ve ta- rihsel çe\ resiyle ve dünyada bır eşi bu- Iunmayan kültür mirası ile Antalya he- sabına pek sevinemedim. Derken. 2 Ağustos 1998 Pazar gün- kü Cumhunyet gazetesinde Leyla Ta\- şanoğlu'nun Türk-Yunan ilişkilerine aıt söyleşilerine ara vererek siyaset dışın- da bilgı ve ilgi alanım içıne giren birbaş- ka yaşamsal konudaki söyİeşisini oku- dum. Sayın Recep Esengil ile Antal- ya"daki yapılaşma üzerine yaptığı ilginç söyleşi, beni Anavatan Türkiye'ye yü- rekten bağlı ve nice uygarlıklann beşi- ği Anadolu'ya hayran bir kişi olarak bu KKTC-Meciis Başkanı tartışmaya katılmaya ve bir şehir plan- cısı olarak katkıda bulunmaya zorladı. Çok yönlii ve devamlı değişim ve ge- lişme gösteren bir bilim olarak fiziksel planlama. insanlann gönenç (refah) ve mutluluk düzeyini arttırmada çağdaş ve etkili bir araç olarak Batı ülkelerinin devlet yönetiminde, çok yaşamsal bir yer tutmaktadır. Başka birçok disiplin- lerle ilişkili ve eşgüdümlü (koordineli) olarak gerçekleştirilen planlama sürecin- de temel amaç. arazi kullanımı ilkeleri- ni en akılcı ve kararlı bir biçimde uygu- lamaktır. Tarihı ve doğal çevTenin korun- ması ise uygulanan planlama ilke ve ku- rallannın ana hedefıdir. Bir başka dev iş- le, çağdaş ve işlevsel (fonksiyonel) bir şehir dokusu yaratabilmede. imar pla- nının ana öğesi ve başlangıç noktasıdır. Imar planı öngörülen gelişme süreci v e süresi içinde bunu başardığı oranda uy- gar ve yaşanabilir bir şehirse! çevre ya- ratılabilecektir. lşte baş döndürücü bir biçimde yapı- laşmakta olan güzelirn Antalya'yı. 1950'li yıllann yalın (sade) karakteri \e masum güzelliği de belleklerde tutula- rak, bütünü ile ele aldıgımızda. bu az- gın yapılaşmayı ürkütücü bulmamak olanaksızdır. Işler denetimden çıkmak üzeredir. Şehir bütün olağanüstü doğal güzelliklenni, patlamaya dönüşen bu yapılaşma ile kâybetmekle karşı karşı- yadır. Bu özgün karaktere, tarih ve do- ğa zenginliğine sahip Antalya'nın. bü- tünü ile korunması ve kurtanlmasında. en etkili araç hiç kuşkusuz 'çağdaş bir imarplanı'dır. Ancak bu imar planını ba- şanya ulaştırmak için imar denetimin- de tam bir disiplin ve acımasız, ödün- süz bir kararlılık gerekir. Dünyanın en iv i plancılarına hazırlatacağınız bir imar planı bile bu dediğim yaklaşım ortaya konamazsa başansızlığa yargılıdır. Ge- nel olarak Türkiye'deki sağlıksız yapı- laşmanın temelinde bu 'gevşeklik' yat- maktadır. Gözlemlerime dayanarak be- lirtmek zorundayım ki >erel idarelerde en büyük şehirden en küçük kasabaya kadar bu alanda siyasal irade ve otorite tam olarak tecelli edememekte ve işler çığınndan çıkarak giderilmesi olanaklı olmayan. yalnız Türkiye ve Türk ulusu için değıl. bütün insanlık için bir daha yerine getinlemeyeeck kayıplarolmak- tadır. Bindiğimizdallarkesilmektedir. Kı- sa vadeli siyasal çıkarlar ya da rant ka- yıplan dünyanın malı haline gelen de- ğerlerin. Türk ulusunun öz malı olan zengin mirasın yok olmasına tercih edil- mektedir. Osmanlı döneminden itibaren yüzü- nü Avrupa'ya çevıren ve Batı kültürün- den esinlenerek gelişen ve kalkınması- na yön vermeye çalışan Türkiye'de ne- den daha duyarlı. daha bilinçli hareket edilmediğine büyük biracı duyarak hep hayretedegelmişimdir. Daha 1960 yıJı- nın başında Manchester'de şehirplanla- ma eğitimi görürken hocalanmız, geli- şen ülkeler olarak. Avrupa'nın kötü uy- gulamalanndan ders almamızı öğütler- di. Bırakınız ders almayı. ikı savaş ge- çirerek yerle bir olan Avrupa'da tarihsel ve kültürel mirasın nasıl korunduğunu ve hatta bazen sil baştan yeniden inşaedil- diğıni Türkler olarak yakından gördü- ğümüz ve bildiğimiz halde niye örnek alamadığımıza şaşıyorum. Avrupalılar yüzlerce tarihsel şirin kasabalannı ya da büyük şehirlerini. tarihsel merkezle- rini bir bütün olarak ve nefesleri kese- cek güzellikte koruvorlar da, biz niye ıs- rarla tarihsel dokunun içerisine yaba- nılca (vahşice) yeni yapılar, arsızca yük- sek binalar yapmakta ısrar ediyoruz ve çağdaş anlamda cinayetler işliyoruz? Gerçekten kendi kendimize bundan da- ha çok zarar veremeyiz. Bunun bir kül- tür eksikliğinden kaynaklandığını söy- leyip geçemeyiz. Üzerinde ısrarla dura- rak zarann neresinden dönülse kârdır diyerek doğruyu bulmak zorundayız. Çünkü Türkiye kadar dünya kültür mi- rasına sahip bulunan bir başka ülke yok- turdiyedüşünüyorum. Merkezsel yöne- timde olsun, yerel yönetimlerde olsun si- yasal irade ve otorite mutlak surette ku- rulmalı ve işletilmelidir. Londra'nın muhteşem parklanna yüzyıllardır kü- çücük bir müdahale yapılmadığını, 1945 'ten itibaren Londra kentinin büyü- yerek denetimden çıkmaması için tüm çevresinde oluşturulan yeşil kuşağın (green belt) aynen korunduğu, bu kuşak içerisine herhangi bir inşaata izin veril- mediğini düşündüğümüzde, bu örnek- lere bakarak imar planmın ne işe yara- dığını ve imar planından neyin beklen- diğini kavramarruz, ancak sonuç alınma- sı için siyasal irade ve otoritenin ortaya konulması gerektiğini teslim etmemiz ge- rekir. Türkiye ve Türk ulusunun kalıcı ve değişmez çıkarlannm bunu emretti- ğini unutmamamız gerekir. Çoğu zaman amaç ve hedefleri belli bir fiziksel plandan yoksun Türkiye'de ve Kuzey fCıbns'ta bu çarpıcı gerçekle beraberyaşamaktayız. Yapılaşma nede- niyle gelişen ve büyüyen şehirlerimiz adeta bir şantiyeyi andırmaktadır. Ve şehrin günlük yaşamı onun tüm olum- suz etkilerine ve çirkinliklerine dayan- mak zorundadır. Bu da şehir halkının mutsuzluğu demektir! Oysa modern planlamanın uygulandığı ülkelerde ara- zi kullanımı tam birmerkez denetimi al- tında tutulmakta. inşaata ve yapılaşma- yaaçılanalanlardenerimli olarak serbest bırakılmaktadır. Biryapı alanı bir bütün olarak başlayıp bitmekte, şehir de bu çirkin ve keşmekeş görünümden ve çar- pık yapılaşmadan etkilenmemektedir. Yeniden Antalya'nın yapılaşmasına dönersek; verimli ve güzelim tartm alan- lannı yok etmek bir yana, alabiidiğıne ve bilinçsizce bir büyüme doğal ve ta- rihsel çevrenin insafsızca yok olmasına, çağdaş yaşama uygun bir şehirsel doku- nun yaratılarnamasına neden olacaktır. Aynca artan nüfus ve ziyaretçi ile tarih- sel SfT alanlan fazla kullanımdan do- layı erozyona ve belki topyekûn tahri- bata uğrayabilecektir. Yüzyıllann yok edemediğini, aşın kullanımla. yani ka- pasiteyi akılsızca zorlayarak elimizle yok edebiliriz. Planlamada kontrolsüz ve sınırsız büyüme en büyük tehlike ola- rak farkedildiğinden 2. Dünya Sava- şı'ndan sonra büyük şehirlerin kötü ve sıkıntılı yaşam koşullannı iyileştirmek ve nüfus yoğunluğunu azaltmak için nü- fusu yüz bin olan yeni satellit kasabala- nn inşası yoluna gidilmiştir. Yalnız In- giltere'de bunlann sayısı 40'a yaklaş- maktadır. Kendi kendine yeterli yerle- şim yerleri oluşrurarak, şehir dokusun- da. yapı alanlan ile yeşil alanlar arasın- daki denge ve uyum sağlanarak yaşana- bilir kaliteli bir çe\Te yaratma yoluna gi- dilmektedir. Sonuç olarak yapılaşma. 10-20 yıllık büyümeyi öngören, ne olacağını önce- den saptayan amaç ve hedefleri belli bir imar planına göre ve tavizsiz bir kont- rol altında gerçekleşmelidir. Aksi takdir- de ne Antalya kalır ne Antalya gibi nice güzel şehirlerya da kasabalar. Güzelim Antalya, Türkiye'de ve dünyada bir tanedir, ikincisini bulmak olanaksızdır. Cumhuriyet kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu AĞUSTOS AYİ ETKİNÜKLERf DİNLETİ 23 Ağustos Pazar Saat:18.00 NURŞEN ASLAN HAKKI COPUROĞLU CevredKk Bir Yasam (Movi Düşler) Istıklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksım Tel:252 38 81/82 ARADABİR SERKAN AKSÜYEK Biz de '98 KuşağıyızL Altmışlı yıllann sonlarında üniversitelerde oku- yanlar, her türlü iğrenç komplolara karşı sürdür- dükleri antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı mü- cadele ile övünürler ve kendilerini "68 Kuşağı" olarak tanımlarlar. Geniş ölçüde 1961 Anayasa- sı'nın getirdiği özgürlükçü ortamda sola açılım ya- pan bu kitleye karşı yetmişli yıllann sonlannda ben- zer mücadeleyi sürdürenler ise kendilerini "78 ku- şağı" olarak tanımlıyorlar. Sözgelimi Mustafa Balbay kendisinden "78kuşağı"olaraksöz edi- yordu bir süre önce... O yıllarda Amerikancı politikalara karşı göste- rilen tepkilere "Amerika'ya karşı çıkanlar komü- nisttir" söylemiyleyanıt veren "milliyetçi(!)"uya- nıkların nasıl olup da silah markalarıyla anlam- daş sayıidığmı ibretle izledik. Sözde milliyetçile- rin, gerçekte Amerikan çıkarlannm bekçiliğini ya- pan koyu birerfaşist olduğunu gördük, hâlâ gör- mekteyiz. Ancak, aradan geçen uzunca sürenin ardından gelen bir kuşak var. Isterseniz biçimsel uyum ol- sun diye bu kuşağın adına "98 kuşağı" diyelim. 1975 doğumlu olduğum dikkate alınırsa bu ku- şaktan biri olduğum söylenebilir. Bu güruhun özellikleri nedir sorusunun yanıtını birlikte araya- lım. Söz konusu kitle için; yurtseverlik, tam bağım- sızlıkçı ve antiemperyalist olmak boş kavramlar- dır. Tek felsefesi işini bilen biri olmak, arabesk zevk- sizliğin burgaçlannda dolaşmak, lümpenliğin dip- sizliğini kendisineyeredinmektir. Sözgelimi, ope- ra, onun için kenar mahalle bağırmalarını çağrış- tırır. Üniversite ise meslek edinmenin ötesinde bır anlam ifadeetmez. Kendi gibi olanlarlataşıtlann egzoz uzunluklan ve beygir güçleri dışında ko- nuşacak konusu olmadığından beyni beygirleş- miştir. Marlboro sigarası içerken, otoyollarda it- hal taşıt sürerken, kemerinde cep telefonu taşır- ken "çağ atladığını" sanır. Oysa ileri ülkelerde çağ- daşlığın ölçütlerinin bunlar olmadığını bilmeye- cek kadar aymazdır. Lise sıralarında birkaç ge- rici öğretmenin, üniversitede YÖK'ün kucağında- dır. Haracını yatırırken sağdan soldan borç dile- nir. Haspam nasıl bir onursuzluğa terk edildiği- nin ayırdında değildir. Ancak, "haraçlannı verme- mek" için eylem yapan, gerici-ırkçı eğitimin sis- temini ve YOK'ü kabul etmeyen bir topluluk gör- düğünde dudak büker. Onlar devlet düşmanı ve milli değerlerden uzaklaşmış insanlardır ve on- lara göre mutlaka komünisttirler! Peki bu kitleyi kimler yarattı? Ülkenin son 50 yılına göz atınca bu yanıtı bulmak zor olmuyor. Kelime oyunu yapmaya gerek yok... 68 gençli- ğinin etkin adlarından Deniz ve iki arkadaşının boyunlanna yağlı ilmeği geçirmek için kulis ya- panlar ve bu yargıyı verdirenlerdir sözüm ona bu bahsettiğimiz gençlıği yaratanlar. Kafalarında oluşturduklan teslimiyetçi düzende varlıklarını ancak böyle sürdürebilirlerdi. "Birelindebilgisa- yar, öteki elınde Kur'an" olan bir gençlik kitlesi söylemi ise bu teslimiyetçiliğin örtülü bir ifadesi- dir. Utanmadan Mustafa KemaJ'in izinde yürü- düklerinı söyleyen bu insanlann yarattığı sözüm ona felsefenin sonu yakındır. Atatürk'ün ilkeleri- ne bağlı gerçek milliyetçi '98 kuşağı bu saçma- terın dışında kalan onurlu yığınlarla elbet kucak- laşacaktır. Bu uğursuz dönemin sonuna yakla- şılmaktadırartık... Farklı Bir Ekonomik Düzen AYŞE ŞİRİN ATABAY / Maii A B urada de- saymak ve ulus devleti za- ğinmek is- yıtlatmaktır. tediğim Gerek genel olarak eko- "yeni bir nomi.gereksebubütünün ekonomik parçaları olan işletmeler düzen", bazında yeni yaklaşımlar VEFAT ve BAŞSAĞUĞI Ccmı\e[ımız üveii. Basın Şeref Kartı sahıbı dc^erlı arkadaştmız MlISTAFA ORHAN DEMİRCİOĞLU 2tl A^usios 1998 Perşembc akşamı \efat etmıştır VcEstı camıajr7U bîhük üzüntu varaian Mustafa Orhan Demırcıoglu'nun «nazcsı 2i Vpjstos 1998 Cuma gunu hatıh Camıj'nde kılman cenaze nanazjıuı arduıdan Edıraek^î) ŞehıiLıg] nâe loprağa venlm/^Hr MusUfaOna: Demırcmğlu'na Tann'dan rahmet. kederlı aılesıne \e u\elenrnıze baş.sag!ıgı dılenz rCiRKİYE GAZETECfLER CEMİYETİ ğinmek is- tediğim "yeni bir ekonomik düzen", uluslararası şirketlerin (esasta ABD. Japonya, Al- manya. Fransa ve lngilte- re ekonomileri ürünü) ve onların uzantısı uluslara- rası örgütlerin (Dünya Ban- kası. [MF.OECDg'ibi)in- şanlığa biçtiği ekonomik durumdan farklılaşan. de- ğişen bir düzendir. Insanı çürütmeyen. doğanın den- gesini finansal çıkarlara teslim etmeyen ve geze- gen ile insanı bütünleştiren bir ekonomik düzeni in- sanlar giderek daha çok düşündükleri için de ger- çekleştirebilirler. Ancak bugün hâlâ büyük bir ço- ğunluk, insanın gelişimini ve düşünmesini engelle- yen bazı gelenekler ve gö- renekler olmadan yaşan- mayacağına nasıl inanıyor- sa, yine büyük kitleler de sermayenın. paranın tahak- kümü olmadan yaşanabile- ceğini düşünemiyor dahi. lşte bu nedenle de çok sa- yıda farklı görüşün ortaya İconması. tartışılması ve bazı kalıplann giderek yı- kılnıası öpem taşımakta- dır. Nasıl bir ekonomi istiyo- ruz: Öncelikle görünmez bir el tarafından değil; top- lum. bizim tarafımızdan belirlenıp denetlenen bir ekonomik düzen yaratıl- malı. İnsanlık uzayayolcu- luk yapar, evrenin gizleri- ni anlamaya çalışır: koyun- lan kolonlar. doğayı gide- rek değiştirirken, ekono- mik ilişkileri de belirleyip. gezegenin kaynaklannı pi- yasanın savurmasına bı- rakmadan kontrol edebi- lir. Gerçi bu kontrol dün- ya sermayesince. hali ha- zırda bü\Tİk çapta yapıl- makta ve bu giderek in- sanlık için daha çok tehli- keli olmaktadır. Bunun giz- lenmesi için de birçok söy- lem üretilmektedir. Gerek dünyada gerekse yurdu- muzda gerçekten yeni bir sosyo-ekonomik düzen dü- şünürsek, hedef ve yol gös- terici artık kamusal, top- lumsal yarar olmak duru- mundadır. Böyle bir hedef için insanlığın bilgi biriki- mi ve üretilmiş metotlar oldukça yeterli bulunmak- tadır. Türkiye ekonomisinin verimliliğinden, KlTMe- rinden, özel sektöründen. ne bu mal ve hizmetleri kullanan halk. ne çalışan- lan, ne de ülkeyi yöneten- ler memnundur. Bu memnuniyetsizlik karşısında egemen güçle- rin esas olarak çözümü; sa- tıp savmak ve çağımızda artık yurttaş olmaktan kay- naklanan sosyal ihtiyaçla- rı yok saymaktır. Bu da sosyal hukuk devletini yok ortaya koymak gelinen du- rumu somut olarak algıla- makla olasıdır. Biz nasıl özel ve kamu işletmeleri ve onların oluşturduğu bir genel ekonomik olgu kar- şısındayız? Bunu kendi gözlüklerimizle görtnek, durumun oluşumundaki belirleyici dinamikleri sap- tamak. dersler çıkarmak ve ulusal çözümleri dünya- nın güncel gerçeğinden kopmadan cevaplamak du- rumundayız. Bazı farklı genel ekono- mik yaklaşımlar: Satırbaş- lan ile geçeceğim yakla- şımlar çeşitli yer \ c şekil- de açıklanmışlarsa da uy- gulanmaınış olmaları so- runları biriktirmiştir. - En büyük ekonomik gücü, nitelikli iş gücünü yaratmak için yeni eğitim ve sağlık politikaları üret- mek. - Emperyalist dünyanın pazar kanallan için uydu- rulmuş tüketim kalıplannın tartışılması. Çoğunluk köy- lü kültürü gösterişinden kurtulmamış bir ülkede bu kalıplar akıl almaz tüke- tim şekilleri yaratmakta- dır. - Özellikle son 20 yılda dünyada bize benzer ülke- lerde dahi zor görülen çok bozuk gelir dağılımının dü- zeltilmesi için gereken ma- li politikalarla gerçek ihti- yaçlann talebinin ortaya çıkması sağlanmalıdır. - Türkiye'ye bugüne ka- dar büyük kaynak kaybet- tiren. sanayi v e tarıma dar- beler indiren v e savaşta da- hi kaybedilemeyecek ka- dar insan ve maddi kaynak kaybı yaratan karayolu ula- şım zulmüne karşı başta denizyolıı olmak üzere de- mir ve havayolu için her çeşit propaganda. kaynak aktanmı ve toplumsal bi- linçlendirme çalışması ya- pılmalıdır. - Ekonomiyi yalnızca pa- ra politikaları ya da faiz gelirlerini vergilendirmek- ten korkan vergi politika- ları yerine özel-kamu ayı- nmı yapmadan verimliliği, cari ışlemlerdengesini esas alan politikalar demeti oluşturulmahdır. -Özellikle 1980"denbu yana ne pahasına olursa ol- sun ihracat artışı mantığı ile uvgulanan teşvik sistemi yerine yerli katma değere dayalı teşvik sistemi esas alınmalıdır. - Ithalatın ve dövizin li- beralizasyonu yerine dış borçlann sınırlanması he- deflenmelidir. - Yaparak öğrenme esas alınıp ülke kaynaklannı ha- rekete geçiren ithal ikame- si ile desteklenen ihracat ar- tışı hedef olmalıdır. -Özellikle 1980sonra- sı özel sektörün yanlış ya*- tmmlanna kamu kaynağı aktanmı, özel banka kur- tarmalan. kamu bankalan kaynak kayıplan ve kötü yönetilen KİT'lerle ilgili gerek özel gerekse kamu sektöründeki tüm sorum- lular saptanıp. kamuoyu- na açıklanmahdır. Bu en büyük ekonomik dersler- den biri olacaktır İşletmeler bazında bazı farklı yaklaşımlar: Kamu işletmeleri için: Ülkenin ekonomik ve toplumsal kalkınması bugüne kadar yapıldığı gibi siyasal çı- karlara feda edilmemeli- dir. Bunun için de bu işlet- meler hükümetler karşı- sında mutlaka özerk du- rumda bulunmalıdır. Top- lumsal hedeflere göre yö- neticisi ve işçisi aynı kali- teler içinde, yaratıcı ortam- da. vardiya sayısının artıp, çalışma sürelerinin azal- tıldığı koşullarda işletil- melidir. Bukuruluşlar mo- dern bütçe kontrol sistem- leri ile bizzat çalışanlarca kontrol edilmelidirler. Yi- ne bu işletmeler satış, per- sonel veyönetim politika- lannda tamamen serbest olmalıdırlar. Üst yöneticiler için özel başan ve servet kontrol sis- temleri oiuşturulmalıdır. Aynca bu kuruluşlar top- lumun demokratik kontro- lü altında turulmalıdır. Hal- kın yaşamını doğrudan il- gilendiren konularda dev- let kurumlannda açık bir yönetim sistemi uygulan- malı ve bu kurumlann adil ve açık çalışması güvence altına alınmalıdır. Özel sektör işletmeleri için: Türkiye ekonomisi- nin yeterliliğini geliştirme- yen, bölgeler arası geliş- mişlik farklarını azaltıcı etkisi olmayan, ithalatı art- tınrken ihracata katkı yap- mayan, gelir dağılımı bo- zukluğuna dayalı lüks tü- ketimi cevaplayan, geliş- miş ülkelerin büyük fir- malannın çıkan için ülke kaynaklannı verimli kul- lanmayan üretim tarzı ile çalışan işletmeler giderek bu yönlerini düzeltme du- rumunda kalacak politika- larla kontrol edilmelidir- ler. lşletme sahipleri ile net bir iletişim içinde; ülke çı- karlanna uygun proje ha- zırlamaları sağlanırken, geçmişte olduğu gibi kamu kaynaklan ile batık işletme- lerin hiçbir şekilde finan- se edilmemesi gerekir. Geçmişte bu şekilde ka- munun uğradığı zararlar saptanıp, özel sektöre ak- tanlmış kaynaklar kamu- laştınlarak toplumun sag- lığı ve egitimi ıçirı kullanıl- malıdır.' Sonuç olarak, ülke kay- naklannın seçenek (alter- natif) kullanımı ve farklı bir ekonomik düzen için geç- miş yanlışlardan ders alıp ulusal ekonomiyi ve sosyal hukuk devletini güçlendi- rici bir stratejik plan ile da- ha verimli kamu işletme- leri, ülke ithal-ihraç denge- sine daha olumlu katkı yap- mak zorunda bırakılan özel sektör yapılanması için cid- di yaklaşımlarla araştırma çalışmalan yapılmalıdır. ECumhuriYet kitap kulübü Taksim Sergi Salonu AĞÜSTOS AYİ ETKİNLİKLERİ SOYLEŞİLİ İMZA GUNU 22 Ağustos Cumartesi Saat:18.00-20.00 KAAN ARSLANOĞLU Kitaplarını imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek. IsttkJal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 Çrani BODRUM'DA ramte YENİ ADI Lüks odalan, zengin mutfağı, sosyal aktiviteleri, uzman kadrosu ve Bodrum'un rüya kadar güzel manzarasıyla sizlere keyifli bir tatil imkânı sunuyoruz. 4* kalite 5*hizmet. Tel: 0252 316 19 90 Faks: 0352 316 14 03 KAPS (Kadm Sağlığı ve Aile Planlaması) Hızmet Sistemi Bilgi Hattı: 212 -257 06 46 İstikbal Yaz Kampanyası'nda geriye sayım başladı. Birbirinden çekici ürünleriyle her evi yenileyen bu koleksiyonda, dilediğiniz her şeye benzersiz avantajlarla sahip olmak için acele edin. • Peşin fiyatına taksit • En uygun talcsit seçenekleri • 13 aya kadar vade • Özel hediyeler* • Adrese teslim. Bu kompanyoda İstikbal Kanepe, Kojtuk, Oturma Grubu, Koltuk Takımı ve Ponef Mobilya ürünferı peşın fiyafına 1 +3, Yatak, Ev Tekshli ve Baby Collection ürönleri ıse, 1 +5 taksttle sotışa sunulmaktadır. * Özel hediyeler (Stretch Çarjaf. Filted Çarjaf ve Pike Yorgon], sadece kartepe, koltuk, ofurma grubu ve kolfujc lakımjan için geçerfidir Ayrınlılı bilgi, İstikbal Satı; Noklalanndon alınabilir 0800 3615554 Bu Vampanya, f C Sanayi Bdcanlıjı'mn 25.05.1994 larih v» 21940 say:!'ı tebfığıne uygundur istiKbal www.istikbal.com.tr "yenileyin, yenilenin"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle