19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 1998 CUMi HABERLER Mercedes kaçakçılanna tahliye • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çeşitli tarihlerde sahte fatura ile Türkiye'ye kaçak Mercedes otomobil sokarak. "sahte evrak tanzimi ile toplu gümrük kaçakçılığı yaptıklan" gerekçesiyle haklannda dava açılan 32 sanıktan, AltınışıkOtomotıv'in sahibi Ali Altınışık'ın da aralannda bulundugu tutuklu 5 sanık ilk oturumda tahliye edildi. Mali milatta vergi soruştupması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Maü milat olarak adlandınlan 30 Eylül 1998 tarihinde döviz, nakit para ve mevduat sertifıkalannın bloke ettirilme zorunluluğuyla, geriye dönük olarak vergi incelemesinin yolunun açık oldufu savlandı. Gazi Üniversitesi Iktisadi Idari Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Şükrü ICızılot. geçici 47. maddede geriye dönük inceleme sınırlamasının yalnızca 30. maddenin 7 No'lu bendiyle sınırlı tutulduguna dikkat çekerek, "Bununla yalnızca nereden buldun diye sorulmayacak. Yoksa vergi tahkikatı yapılacak" dedi. Bakanlık Pera Palas'ı kaybetti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Kültür Bakanlıgı. müzeye dönüştürmeyi planladığı Pera Palas Öteli üzerindeki tahsis hakkını, kamulaştırma gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle kaybetti. Istanbul 2 No'lu ldare Mahkemesi. "kamu yarannın gerçekleşmeyeceğini" belirterek otelin eski sahibi Misbah Muhhayaş Vakfı'nın kamulaştırma işleminin geri almması yönündeki istemine ilişkin bakanhgın ret karanru iptal etti. Belediyede uzlaşma • ANKARA (AA)- Ankara Büyûkşehır Belediyesi işçilerinin 16 gündür sürdürdüğü grev, bitme aşamasına geldi. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu ve Hizmet-lş Sendikası yöneticilerinin önceki gece yaptıkJan 9 saatlik toplantı. anlaşmayla sonuçlandı. Sendikacılar. vanlan anlaşmayı bugün işçilerin onayma sunacaklannı belirterek, işçiler onay verdiği takdirde grevin biteceğini bildirdiler. TOKİ yolsuzluğu • A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı Refaiddin Şahın. bakanlığma baSlı Toplu Konutldaresine(TOKl) ait arazinin satışı ihalesinde yolsuzluk veya usulsüzlük yapıldığı konusunda CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin'in iddialannı ihbar kabul ettiklerini ve herekete geçtiklenni biidırdi. Tf Yargıtay'ın bozma kararından sonraki ilk duruşmada 5 polisin tahliye istemi reddedildi Göktepe davası yenidenMERİHAK AFYON - Gazetecı Metin Göktepe'nin "gözalündadövütereköldürülmesi" davası. Yargıtay'ın bozma kararından sonra Afyon Agır Ceza Mahkemesi'nde yeniden göriil- meye başlandı. Yargıtay'ın bozma karanna uyan mahkeme. tutuklu 5 sanık polisin tah- liye istemini reddetti. Sanık Emniyet Ami- ri Seydi Battal Köse avukatlarının savunma yapmadığını. sanıkların susturulduğunu öne sürerken Göktepe'yi gözaltına alanlar ara- sındaki emniyet amiri ve müdürlerin yargı- lanmadığına dikkat çekti. Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde dört ay sonra Metin Göktepe davası yeniden görül- meye başlandı. Daha önce Afyon'da "olağa- nüstü giinlerin" yaşanmasına neden olan duruşmanın, dünkü orurumu sakindi. Duruşmaya Istanbul, Izmir ve Anka- ra'dan sadece gazeteciler. Göktepe ailesi ve avukatlar katıldı. Adli tatil olması nedeniy- le duruşmaya nöbetçi mahkeme heyeti bak- tı. Mahkemeye ÜmitOzmen başkanlık eder- ken hâkimler CaferCem Akın ve İbrahim Demirtas heyette yer aldı. Yargıtay'ın boz- ma karanndan sonra yapılan ilk oturuma 7 yıl 6 ay agır hapis cezası alan tutuklu sanık- lar Şuayip Vlutluer, Saffet Hızarcı, Fedai Korkmaz. Metin Kuşat Seydi Battal Köse katıldı. Haklannda beraat karan verilen ve tutuksuz yargılanan sanıklar Murat Polat, Burhan Koç.llhan Sanoğlu, Selçuk Bayrak- taroğlu. Tunca> L'zun v e Fikret Ka\ acan du- ruşmaya katılmadılar. Göktepe davasının başlangıcından bu yana ilk kez aralarında Seydi Battal Köse'nin eşi MakbuleKöse'nin de bulundugu bazı sanık yakınlan da izle- di. Mahkeme Başkanı Özmen, ilk önce Yar- gıtay 1. Dairesi tarafından verilen bozma karannı okudu. Daha sonra sanıkların sor- gulamasına geçildi. Tutuklu sanıklar, hazır- lık soruşturmasında verdikleri ifadeleri red- dettiler ve ifadelerini okumadan imzaladık- lannı öne sürdüler. Tutuklu sanıklar aynca tahliyelerini istediler. Mahkeme Başkanı Ümit Özmen "in "Siz- ler. okumuş yazmış insanlarsınız. Bir ifade- yi nasıl okumadan imzalarsutız" diye sor- ması üzerine sanıklardan Şuayip Mutluer, şunlan söyledi: "Vatandaş bizi polisolduğu- muz Için potansiyel suçlu görüvor. Deniyor ki "polıs, polise işkence yapar mı'. Yapar efendim, bal gibi yapar_ Biziere yapolar, is- terseniz gidip aileme sorun." Sanıklardan SafFet Hızarcı, "Arkadaşla- nmızın asayis müdürlüğündeişkencesonra- sı hallerini göriince hemen imzaladım" ya- nıtını verdi. Daha önceki duruşmalarda yaptığı açık- lamalarla Göktepe cinayetinde önemli aşa- malar kaydedilmesine neden olan Seydi o ı ' i n i i 9 l i i ) 7 i r > l ı L r ] » f i e i i t * i i w » t » 'HD,demokratikkitkörgütlerivesJ>asipartiJerindesteğiile I EylülDünvaBa- B U İ İ U I I < t " 1 UikltU 1 S U I u y v r p ş G ü n i r n d e Diyarbakır'da "Banş Zincin" oJuşturacak. 31 Ağustos günii İs- tanbul Tepebası'ndan hareket edecek olan "Bans Otobüsü" 1 EylüTde Adana, Ca/iantep, Birecik ve Şanlıurfa'va uğradıktan sonra Diyarba- kır'da Demokrasi Plarformu tarafindan karşılanacak. İHD tarafından dü/enlenen "Banş. şimdi değiise ne zaman" başlıklı toplantıda konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı avukat Osman Baydenıir açıklamasında, "Banş Otobüsü projesi temel hak ve özgürtüklerin korunmasıv la ilgili- dir. Banş istiyoruz. Hâlâ umudumuz var ve umutîanmı/la beraber, savaştan çıkar umanlara bir kez daha hep biıiikte hayır demek için Dharba- kır'a gidiyoruz" dedi. Vazar Demirtaş Ceyhun da "Banş kelimesinin içi boşaltıldı, bunu engelletnek için çalışmaüyu" diye konuştu. Yazar Erdal Öz ise "Banşın okJuğu yerde banş kelimesi kullanılmaz. banş \cö/gürlük kavramlannı doğuştan karanmış birtoplumuözlüvorum"'dedi. İHD, ÖDP, EMEPveHADEP'liyöneticiJer ileMünir Cevlan, "BanşOtobüsü" projesinidestekledikJerinibüdirdiler.(Fotoğraf: LüUR DEMİR) Kutan, okullann açılmasıyla gerginliğin artacağı sinyalini verdi 'Türban eylemleri sürecek'ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan. okullann açılmasıyla bir- likte "gerginliklerin'' yaşanabileceğıni belırtir- ken eylem sinyali de verdi. Kutan, başörtülü ög- rencilerin okullara alınmamalan durumunda ey- lemleryapılacağını söyledi. Kutan, iktidar olmaları halinde 8 yıllık kesin- tisiz eğitim uygulamasını da gözden geçirecek- lerini bildirdi. Kutan, Ankara tmam-Hatip Lıse- si Mezunlan Derneği'ni (ANİMDER) ziyaret ederek yöneticileriyle bir süre görüştü. Kutan, burada yaptığı konuşmada, "biravuç.eüt'in top- lumu kendi arzulanna göre düzenlemek istedı- ğini ileri sûrerek imam-hatiplerin orta böliimle- rinın kapatılmasının bu kesimin ortaya koydugu senaryoların bir parçası olduğunu iddia etti. Bir dönem ABD'de zencilerin. beyazların okullarında okunmasına izin verilmediğini anımsatan Kutan. "Zencilerevönelikavnnıcızih- niyet 1 ürkiye'de de hortlaülmak istenivor" de- di. Kutan. gelecek yıl başlatılacak olan üniver- sitelere girişte tek sınav uygulamasının imam- hatip liselerinin "kökünü kumtmaya" vönelik bir hareket olduğunu ileri sürdü. FP lideri Kutan. okullann açılmasıyla birlik- te gerginliklerin yaşanabileceğıni söyledi. Bazı iiniversıtelerde uygulanan başörtüsü yasağı u>- gulamasının kaldırılması gerektiğini savunan Kutan, sözlenni şöyle sürdürdü: " İ nhcrsiteler açılacak. Tıp 5. sınıfta öğrenim gören başörtülü bir öğrenci okula alınmazsa ne vapacak? l niversitc kapısmda bekkvecek tabii kL daha önce vapıldığı gibi evlemler >apılacak 'Çağdaşlık' divealmavacaklar. Yaptlanlann ya- sal bir dayanağı voktur hem de antidemokradk bir uvgulamadır. Bunlar birikecek birikecek ve birgerginlik mevdanagelecek \apilanlann hep- si gerginliğe sebep ulacak Bu zihnivette olanktr, insan haklan katilleridiıf Kutan. bir soru üzerine, iktidara geldiklerin- de 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim uygulama- sını gözden geçireceklerini bildirdi. Battal Köse, dün yine bazı kesimleri suçla- yıcı ifadelerde bulundu. Mahkemeye daha önce bir dilekçe sunan Köse, mahkemenin politik ve bürokratik baskılardan uzaklaş- ması durumunda, "beraatiırun gerekliligi- nin ortaya çıkacağını" öne sürdü. Köse, mahkemeye verdiği dilekçesinde, "Bu mah- kemede yargılamada adli bir cinayet işlen- mektedir. Cumhurivet Savcısı beraatamı is- tediği halde neden ben hâlâ hapis yatıyo- rum? Göktepe davasında ben suçsuzum. Oiayla hiçbir ilgim yok Burada bulunan in- san haklan savunuculanna sesleniyorum. Sucsuzyere hapis yatıyorum. Benimle ilgile- nin" dedi. Köse, davanın yeniden açılması gerekti- ğini savunarak sözlenni şöyle sürdürdü: "Bu davayla behim kesinükle bir ilgim yok. Olay tamamen benim dışımda oldu. Metin Göktepe kimler tarafindan gözaltına alındı, buniara bakın.' Hangiemniyet müdü- rü hangi emnivet amiri tara- findan gözaltına alındı? Da- vada sanık avukatlan savun- ma yapmadı. Sanıklar ise susruruldu. Biam ifadeleri- mizalan amirvemüdürlerin adlan, Söylemez çetesi da- vasına kaıiştı. Her ne kadar mahkeme tarafindan bera- at edilseler de bu kişi/er kir- li kalmışlardır. Bu olayda suçsuzum." Daha sonra söz verilen Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe, yeniden sanıklardan davacı olduğu- nu ve en ağır şekilde ceza- landınlmalannı istediğini belirtti. Fadime Göktepe, "Duvara yaa yazana 10 se- ıte, adanı öldürene2 sene ha- pis cezası veriliyor. Nasıl bir adalet bu" diye sordu. Jbra- him Göktepe. dönemin Is- tanbul Emniyet Müdürü Or- han Taşanlar ve ekibinin de bu davada yargılanmasını is- terken Meryetn Göktepe de sanıklara verilen 12'şer yıl ağır hapis cezasının iyi hal- den dolayı indirime uğrama- sına tepki gösterdi. Meryem Göktepe, "Eyüp Spor Salo- nu'ndaki keşifsırasında bize silah gösteren, her duruşma- da bizi tehdit eden kişiiere nasıl ceza indirimi verilir? Aynca bu ktşikr kasten adam öldürmekten yargı- lanmairdedi. Sanık av ukatlarından Ah- met Ülger, "MüvekkiUerim- den Fedai Korkmaz ile Me- tin Kuşat tutuksuzken bu hükümle birlikte tutuklan- mışlardır. Yargıtay 'ın karan ortadadır. Buna göre tutuk- lanma sebebi voktur. Tahli- velerini talepedivorum" de- di. Mahkeme heyeti. Yargı- tay'ın bozma ilamında be- lirttiği gibi eksik imzalann tamamlarunasını, dinlenme- yen tanıklann dinlerunesini kararlaştırdı. Tutuklu sanık- lann tahliye istemlerini red- deden mahkeme, duruşmayı 17Eylül'eerteledi. Petrol-îş Sendikası, ÖYK karannın anayasaya aykın olduğunu belirterek satışın iptalini istedi POAŞ'ın saüş kaıamıa davaANK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Petrol- lş Sendikası, ihale karannın ardından. Pet- rol Ofisi AŞ'nin (POAŞ) yüzde 51 hissesi- nin satışına ilişkin Özelleştirme Yüksek Ku- rulu (ÖYK) karannın da anayasaya aykın olduğunu belirterek, işlemin iptal edilmesi istemiyle idare mahkemesindedava açtı. Pet- rol-Iş Sendikası ve ÖYK kararıyla özelleşti- rilen POAŞ'ta çalışanlar. Ankara 6. ldare Mahkemesi'ne karann iptal edilmesi için da- va açtı. POAŞ'ın hisselerinin yüzde 51'inin. 1 milyar 160 milyon dolarbedelle, Türkiye Iş Bankası-Bayındır Holding AŞ-Park Hol- ding-PÜAŞ Petrol Ürünleri Turizm ve Nak- liyat AŞ ortak girişim grubuna satılmasını düzenleyen 31 Temmuz 1998 gün ve 23419 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 15 Tem- muz 1998 gün ve 98'54 sayılı ÖYK karan- nın iptali istendi. Petrol-lş Sendikası ve PO- AŞ çalışanlannca açılan davanın dilekçesin- de hukuka aykınlık nedenleri olarak "Ana- vasava avkınlık, 4046 savılı yasanın 2. nıad- desine ay kınlık ö/dleştirilnıeden önce alm- ması zorunlu karariann alınmayışu Rekabet Kurulu karanna ve kamuyarannaaykınhk- gösterildi. Dava dilekçesinde şöyle denildi. Anayasaya aykınlıkitirazı: 4046 sayılı ya- sanın 18. maddesinin B ve C bentlerinin, anayasaya aykınlık nedeniyle 4232 sayılı ya- sa ile değiştirildiği anımsatılarak. anayasaya aykın oldugu belirlenen ve Anayasa Mahke- mesi karanyla iptal edılen hükümlerin yeri- ne getirilenlerinin de anayasaya uygunluğu- nun irdelenmesinin zorunlu olduğu vurgu- landı. 4046 sayılıyasanın 2. maddesincaykınbk: Söz konusu maddenin (ı) bendimn. "özelleş- tirme işlemlerinin değer saptaması da dahil aJeniyetiçindey ürütülmesir 'ni zorunlu kıldı- ğı belirtilerek. Özelleştirme Idaresi Başkan- lığı'nın bu kurala aykın hareket ettiği iddia edildi. İhale açümasının 4046"ya aykınhğı: Sen- dika tarafından hazırlanan dava dilekçesin- de, POAŞ için ihale açılmasının 4046 sayılı yasaya aykın olduğu belirtilerek, yasaya ay- kın olarak açılan bir ihaleye dayanarak ka- rar verilemeyeceğine dikkat çekildi. Anayasanın 162 ve 172. maddelerineaykı- nlık: Dilekçede. ÖlB ve ÖYK'nin bir kamu tekelinin yüzde 51 hissesinin blok olarak, bir özelleştirme yaratılmasına olanak sağlama- smm anayasanın söz konusu maddelerine ve Anayasa Mahkemesi kararlanna aykın ol- duğu iddia edildi. UZ YAZIIORHAN BİRGİT Birkaç gurdjf televizyon ekranlarında izlediğimizgcriıntüler, insan haklan konu- sunda tu rLstjre tur bındirecek uygar Ba- tı ülkelerınn *r Daşında gelen Fransa'da teröre ve Wi şle^e kanşmış kimselere kar- şı adaletiT vt polısin acımasız tutumuna tanıklık yaptıryy Alaattin Çakıcı, Mura- cü Güler ve AskUral. ayakkabı bağları çı- kartılmış: ellerı kelepçelenmiş ve belli ki süreklı birsogjiamayağmuru altındayo- rulrnuş ola'al 1 pois otomobillerinden indi- riliyorlar. Çakıcı ve a'lıadaşlarının Fransız adalet sistemi le ig\\ sı.çları sahte evrak ve silah bulundunrakte*&'üç'lü ekibin şefini Ni- ce Mahkernesiin önüne getiren ülke po- lisı, inte'rpDfür ki'Tiızı bülteni ilearanılan bir Türk nafı'E tabsst olarak gözaltına almış. Daha doğn js- >jnu Türk meslektaşları ile ortak bir ccens.ton sonucu başaımış. Tür- kiye Adae: Eacanlığı'nın belgeleri henüz Fransa'yE Jla>radığı için Nice Mahkeme- si'nı resmen igıendiren, huzurdaki üç sa- nığın dos,ad; >azılı olan küçük suçları. Böyle ocLğ. h alde, yoğun ve bıktırıcı bir sorgu cörer». eller arkadan kelepçe- lenmiş, ırlha çr şımıni önlemek amacı ile ayakkabıa' ca" 1 , Türk bağlama araçları aınrnş braıdnoegetiriliyorlar. Dahası, o btzin hukj-; ssemimizde hepimizin alıştı- ğı biçrrda '-jr<Qn bağlı olmadan yargıç önCne çıtaffrraî' ılkesı de, öyle görülüyor kı Nice Nahlenesi önündeki son duruş- 'Baba' Bize Pasaport Al mada da olduğu gibi mafya ve terör ile ıl- gili suçlarda uygulanmıyor. Türkiye'nin terör ile tanışması 80'li yıllara rastlıyor. Mafya, hesap sorulduğu sanılan te- rörün, doğal bir sonucu olarak o yılları 90'la- ra bağlayan dönemlerde gelişti ve kurumlaş- tı. Aiaattin Çakıcı'nın 'kırmızı pasaport' taşı- ması, Fransız polisıni de, adaletini de şaşır- tıyor. Bütün dünyada, o dünya yurttaşlannın taşıma haklan bulunan normal pasaport bel- gelerinin dışında, özel görevliler için sınır ka- pılannda karşılıklı kolaylık sağlayan ayrıca- iıklı pasaportlar kullanılıyor. Diplomatik pasaport, halkın ağzındakı 'kır- mızı pasaport' bunların en seçkıni olarak bi- liniyor. Bizde bu pasaportlar, cumhurbaş- kanlan. başbakan ve dışişlen bakanları ıçin görevlerinden ayrıldıklan zaman da taşına- biliyor. Bunun dışında görevli olduklan sıra- da Bakanlar Kurulu üyeleri ve milletvekilleri ile dış temsilciliklerimizde diplomatik görev yapan kişller, Genelkurmay Başkanı ile kuv- vet komutanlan da görevleri süresince dip- lomatik pasaport taşıma hakkına sahipler. Bir de, bakanlık müsteşarları, bu görevle- ri ile dış ülkelere yaptıkları resmi gezıler sı- rasında geçici olarak kırmızı pasaport alabı- liyor. Çakıcı, üzerinde bulunan ve Gaziantep'te düzenlendığini söylediği sahte pasaportta. kendı fotoğrafının altına "Nedim N. Acar" ısmını yazdırmış. Nedım N. Acar'ın gorevı 'turizm müşavin' olarak gösterilmış. Turizm Bakanlıgı'nda, bu isimleri çağnş- tıran ikı kişı görev yapmış. Bunlardan birisi "Nedim Acar". Birkaç yıl önce bakanlık müs- teşan. Ötekı NecipAcar, aynı bakanlıkta ha- len müşavir. Bu ikinci ısmin, Çakıcı'nın hafı- za bankasında yeri olduğu anlaşılıyor. Susurluk Kpmisyonu raporu, Çatlı'nın parmak izinin Ömer Lütfü Topal'ın öldürul- mesınde kullanılan silahın şarjöründe bulun- duğunu söylüyor. Türkiye'de 13, Kuzey Kıb- rıs ve Türkmenistan'da birer kumarhanenin sahibi olan Topal'ın ölümünden sonra ku- marhane açma ışinde dönemin Turizm Ba- kanlıgı yetkililerinden kolaylık gördüğü iddi- aları da zaman zaman ortaya atıldı ve bu id- dialar arasında birisi Bakanlık Müsteşar Yar- dımcısı Mevhibe Can, öteki dönemin Işlet- meler Dairesi Başkanı Necip Acar olmak üzere ikı görevlinin isimleri soruşturma ko- nusu yapıldı. Olabilir ki, Çatlı kendi iş dünyasına el at- tığı için hasım saydığı Topal'a yardım ettık- leri ileri sürülen bu isimlerden erkek olanının adını, hafızasına şu ya da bu nedenle kay- dettiği ıçin o ismi dönemin Tunzm Bakanlı- gı Musteşan'nın ismi ile bir araya getirip ken- dısi için yumuşak bir kimlik aracı yaptı. Böy- lelıkle sevgılısıne de yurtdışında ve başkala- nnınarasındakendisini "Nedim"diyeçağır- tarak asıl kimliğini perdeletti. 1980 öncesinin diplomatik pasaport-ma- vi hizmet pasaportu gibi belirii kişılerce taşı- nan pasaportlan, özellikte Turgut Özal'ın o her işi aitüst etmeyi marifet sayan icraatları ile işportaya düşürüldü. Kendisini eleştirme- sini önlemek amacı ile yurtdışında yaşayan gazete sahibıne, sanki babasının kitaplığın- dan bir kitabı bağışlıyormuş gibi, diplomatik pasaport verdıği, zaman zaman yazıldığı için bilinenler arasında bir örnektir. Ya bilinmeyenler? Onlarda, istenilirse Dışişlen Bakanlıgı ka- yıtlarından çıkartılabilir. Ve kim bilir hangi sürpriz isimlerie karşılaşılır. Faruk Bildirici, Maskeli Leydi kitabında, aynı gazete sahibinın daha sonra taşıma alış- kanlığı olan diplomatik pasaport için döne- min başbakanının kocasına başvurduğunu ve poş döndürülmedığini anlatmıyor mu? Öyle anlaşılıyor ki devletin mavi pasaport- larını taşıma yetkililennin listeleri resmi ola- rak kabartıldıkça kabartılmakla kalmamış; sahtelerinin artık yüzüne bakılmaz olmuştur. Sırada kırmızı renkten ile de çekici olan dip- lomatik pasaportların enflasyonu olmalı. Fransız, Türk polisinin Interpol kırmtzı bülte- ninden güç alarak yakaladığı Çatlı'nın kırmı- zı pasaportu şaşırtsa şaşırtsa Fransız ma- kamlarını şaşırtmıştır. O nedenle de adamın ellerini arkadan bağlayıp, bağcıklarını çözerek soru üstüne soru yönelterek uykusuz bırakıyorlar. Ya biz.. Bu konularda öylesine şerbetlenmişiz ki, Gaziantep'lere kadar uzanmaya bıle gerek duymadan köşe başından seslenelim: "BABA... Bize kırmızı pasaport al." Evet "Saoa"dan kınmızı pasaportu isteye- lim ama, o "Baba" bu pasaportu nasıl sağ- lıyor? atv'nin dün geceki özel haberinde "son dakika" kaydı ile Emniyet Genel Müdürü Ne- cati Bilican Paris'teki "Saba"nın diploma- tik pasaportunun devletin Damga matba- asında basıldığının saptandığını söyledi ve ekledi: Çok kimse, Çakıcı'nın kendisi hakkında da konuşacağı kuşkusu ile korkuyor. Susur- luk diyordunuz işte Susurluk dosyasının bir bölümü. Baba, pasaport dağıtıyor. Hem de Oamga matbaası baskısı ile. Yani birincı kalite ve devlet garantisi ile. "BABA, bana ondan ver." Faks:0212-677 07 62 E-mail: obirgit@humyet/ com.tr. [email protected]. BIRBAK1MA SERVER TANİLLİ Ekrem Akurgal'ın Öğrettiklepi... Anadolu'da eski uygariıklann gün ışığına çıkarıl- ması, buna bağlı olarak arkeoloji çalışmalan birkaç yüzyıl öncesine çıkar. Yolu Batılılar açar ve Osman- lı Imparatortuğu'nun Avrupa'yla siyasal ilişkilerinin rengine göre, şu ya da bu devlet öne geçer bu ça- lışmalarda. Asıl kendi emeğimizle yürütülen arkeolo- ji, Osman Hamdi Bey'le başlıyor; yani aşağı yuka- n yüzyıllık bir öykü. Ne var ki, konuya hakettiği öne- mi Cumhuriyet yönetimi verir. Öyledir, çünkü yeni yönetim, yeni bir tarih anlayışına sahiptir; üzerinde yaşadığımız topraklar, birkaç yüzyıllık değil, binler- ce yıllık bir tarihl ve onun ürünü olan uygarlıkları ba- nndınyor. Cumhuriyet, böylesi bir tarih ve kültürzen- ginliğine sahip çıkmalıydı ve yetiştireceği "Yeni İn- san "ın fikrî boyutlan ve bilinci ona göre biçimlenme- liydi. 75 yılda vardığımız nokta gözalıcıdır bu bakımdan. Anadolu'nun tarihine, günümüzde tersine savrul- malar görülse de, kesintili bir tarih olarak bakmıyo- ruz artık. Tarihimiz, Anadolu'ya gelişimizle başlamı- yor; bizden öncesi de var yaşadığımız topraklarda. Ta Hatti uygarlığına, Hitit uygarlığına, yani birkaç bin yıl öncesine çıkan bir geçmiş, anrtlan ve belge- lenyle elimizde. Üstelik kendi uzmanlanmızın da katkılanylayürü- yor işler. Onların en önde gelenlerinden biri de Ekrem Akurgal'dır elbette. • Gazetemiz okuriannın da yabancısı olmayan bu seçkin tarihçimiz, yaptığı araştırmalar ve birkaç ya- bancı dilde yayımlanan eserleriyle, uluslararası bir değer. Şimdi 87 yaşında olan bu anıt-insana yapı- labilecek en saygılı davranışlardan biri, onu, bütün fikri boyutlanyla okurtann önüne bir kez daha çıkar- maktı. En saygın kültür kurumlanmızdan biri olan Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştınma Kurumu, kısa adıylaTÜBlTAK, bunu yapmış ve onaAnadolu Kül- tûr Tarihi'ni yazdınp yayımlamış; kültürümüze unu- tulmaz hizmetleri olan bir başka kuruluş, Bilgi Yayı- nevi de, onun yazı ve incelemelerini bir kitapta top- lamış, adı da şu: Türkiye'nin Kültür Sorunlan ve Anadolu Uygartıklannın Dünya Tarihindeki önemi. AJtmış yılı aşkın bir araştırma ve düşünme çaba- sının ortaya koyduklan ne? Başta şu: Şimdi çağdaş diye bildiğimiz kimi ilke- ler, yaşadığımız topraklarda binlerce yıl öncesinde boy atmış değerier. Omek istiyorsunuz değil mi? Sayın Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi'rim bir ye- rinde şöyle diyor: "Hitit uygarlığını Yakındoğu'daki komşulanndan ayıran en önemli özelliği, insan haklarına duyulan saygıda belirgin olmaktadır. Albrecht Goetze'n/n saptadığı gibi Hititler, insan yaşamına ve kişilikhak- lanna büyük önem veriyordu. Onur kırıcı cezalar, Assur kanunlannda görülen acımasız yargılar Hitit hukukuna yabancı idi. Assurlulann uyguladığı düş- man vücutlannın parçalanmast, ateşte yakılması, esirterin kazıklara oturtulması ya da derilerinin yü- zülmesi, kesilmiş insan kafalarından piramitlerin oluşturulması çeşidinden davranışlar Hitit Ülke- si'nde söz konusu olamazdı. Nitekim bunun gibi iş- kencelerin yapılmış olduğunu gösteren tasviriere Hitit sanatında rastlanmamaktadır. Kölelerin bile haklan güvence altında idi." Bu, "insan haklan" adına bir örnek! Şunu da okuyunuz lütfen: "Hititlerde erkek ve ka- dın eşdeğerde idi." Öte yandan Hititler, "geliştirdikleri hoşgörülü, in- sancılyasalan ile Eskiçağ'ın en özgün uygarlıklann- dan birini" yaratırken, bir "Anadolu mozayiği"n'\ de gerçekleştiriyorlar. Sayın Akurgal diyor ki, "...bu- günkü Türkiyeyerlihalkı Hattilerie bihikte, çeşitli Av- rupa kökenli boyların ve Orta Asya'dan gelen Sel- çuk ve Oğuz topluluklannın oluşturduğu etnik bir mozaiktir. llginç olan bir diğer gerçek de Türklerin Osmanlı Imparatoıiuğu zamanında devşirme yolu ile Balkanlar'daki Slav topluluklan ile kaynaşmış ol- malandır." Ve ekliyor Sayın bilgin: "Sayageldiğimz bu gerçeklerin değehendinlmesi aydın politikacıla- nmıza düşen önemli bir görevdir." "Aydın politikacılanmız"m söz konusu görevi ye- rine getirmelerini bekleye duralım, Sayın Ekrem Akurgal, eli öpülesi bir iş yapmış, "Osmanlı med- dahlığı"na "Eren ve evliya meddahlığı"nın eklendi- ği şu sığ ve kısır dönemde, bize, tarihe nasıl bakıl- ması gerektiğini göstermiştir yeniden. Büyük açılardan yaklaşıldığında anlam kazanır tarih. Hele Anadolu'nun kültür tarihine bu boyutlarda bakılmalıdır, Ancak böylesi bir bakış, günümüze bir aydınlık getirdiği gibi, yannlanmız için de bir şey söyler. Cumhuriyet'in tarihten vetarihçiden birbek- lediği de buydu. Ekrem Akurgal Hoca'mız işte böy- lesi bir kimlikle konuşuyor ve pek önemli gerçekle- rin altını çiziyor. Söylediklerini dönüp dönüp okumakta yarar var... Yazıcıoğju'nun 6 yok' dediği yasak dün kalktı ERDOĞANERİŞEN ORDU - Ordu Valisi KemalYazıcıoğlu'nun Gü- neydoğu'dan gelen işçile- re yönelik çalışma yasağı- na tçişleri Bakanlığı'nca şifahi emirle son verildi. TBMM İnsan Haklan Ko- misyonu Başkanı Sema Pişkinsüt. Yazıcıoğlu'nun bu hareketinin geri tepe- rek terör hareketini arttı- rabileceği uyansında bu- lundu. Yazıcıoğlu ise yasa- ğın söz konusu olmadığı- nı öne sürerek, "Doğulu, Güneydoğulu aynmı yap- mak bölûcülüktür. Oysa, ben 30 yıldır bölücülerie mücadele ediyorum" diye konuştu. Yazıcıoğlu, 21 Temmuz 1998 tarihinde Ordu'daki köy muhtarlanna, jandar- ma karakollanna ve kay- makamlıklara gönderdiği genelgede, bölge dışından gelenlerin fındık toplama işinde çalıştırılmamasmı istemişti. Söz konusu ge- nelge camilerde de vaaz sırasında duyurulmuştu. Kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine Ke- mal Yazıcıoğlu'nun Gü- neydoğu kökenli tanm iş- çisi çalıştırma yasağı baş- ladığı gibi resmen olmasa bile şifahi bir emirle kaldı- nldı. Edinilen bilgiye gö- re yasak, Içişleri Bakanı Kutlu Aktas'ın da devreye giımesiyle sona erdirildi. Polis ve jandarmanın müdahalesinin kesilmesi üzerine Ordu sınınnda bekleyen ya da Giresun'da konaklayan yaklaşık 500 kişilik Güneydoğulu tanm işçisi kafilesi dünden iti- baren Ulubey yöresinde çalışmaya başladılar. Kemal Yazıcıoğlu'nun yasagın kaldınldığı konu- sunda resmi bir açıklama yapmaması kadar böyle bir yasağın olmadığı ko- nusunda bazı demeçler vermesi şaşkınlık yarattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle