28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 5 AĞUSTOS1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dayak eğfthn dinlemiyor Kocalarından dayakyiyen kadınlar üzerinde yapılan araştırma, koca dayağının üniversiteli kadınlar arasında da yaygın olduğunu ortaya çıkardı. AJNKARA (ANKA) - Kocalanndan dayak yıyen kadınlar üzennde yapılan araştırma koca dayağının ünıversiteli kadınlar arasında da yaygın olduğunu ortaya çıkardı. Üniversiteli kadınlann yüzde 73.6'sının eviiliğinin ilk üç yıJında koca dayağı yediği, gecekondulu kadınlarda bu oranın yüzde 90'a yükseldiği belirlendi. Evlilik süresi uzadıkça gecekonduda yaşayan kadınlann üniversiteli kadınlardan daha az dayak yediği de ortaya çıktı. TBMM Kadının Sorunlan \e Statüsü Araştırma Komisyonu raporunda, kadınlara yönelik şiddetin kadın erkek eşitliği açısından en başanlı ülke olarak gösterilen Isveç'te dahi yüzde 40 oranıyla rahatsızîık yaratacak boyuta geldiği belirtildi. Türkiye'de kadına karşı şiddetten üniversiteli kadının da nasibini aldığının belirtildiği raporda, üniversiteli kadınlann yüzde 45'inin eşleri tarafindan küçük görüldüğüne işaret edildi. Raporda yer alan araştırmaya göre. ünıversiteli kadınlann yüzde 73.6'sı eviiliğinin ılk üç yılında koca dayağı yiyor. Bu oran gecekonduda oturan kadınlar için evliliğin ilk üç yılında yüzde 9O'ı bulmasına karşın, evlilik süresi uzadıkça, gecekonduda yaşayan kadınlann dayak yeme oranı üniversiteli kadınlara göre azalıyor. Evliliğin 3-5 yıllan arasında üniversite mezunu kadınlann yüzde I5.6'sı fiziksel şiddetle karşı karşıya kalırken, gecekonduda yaşayan kadınlann yüzde 5.6'sı koca dayağı yiyor. Evliliğin 6-10 yıllan içinde ünıversite mezunu kadınlann >üzde 7.3'ü, gecekonduda yaşayan kadınlann ise yüzde 2.5'i dayak yiyor. Yıllar ilerledikçe koca dayağı azalırken, evliliğin 10-20 yıllarında üniversite mezunu kadınlann dayak yeme oranr yüzde 3.5'e, gecekonduda yaşayan kadınlann dayak yeme oranı yüzde 1.9'a düşüyor. Raporda, Türkiye'de kadına karşı şiddetı meşru kabul etme eğiliminin gerek kadınlar. gerekse erkekler arasında yüksek olduğu belirtilirken, bu konudaki duyarhlığın kadınlann şıddete karşı başlattıklan kampanyalar ile birlikte oluşmaya başladığı kaydediliyor. 1. Uluslararası Türk Dünyası Eren ve Evliyalan Kongresi sürüyor 'Baü'ya Doğu'dan gariplikler transfer ediliyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Diyanet Işlen Baş- kanlığı Başmüfettişı AbdüJ- kadir Sezgin. toplum yaşa- mında ciddi moral bozuklu- ğu ve sıkıntılar yaşadığını be- lirttiği Batılı ülkelere, Do- ğu'dan "garipüJderin" trans- ferediJdiğini söyledi. Giinlük siyasetin ve ekonominin ka- rarttığı dünyada, erenlerin aydınlık pencereler açtığını, çalışma aşkj ve heyecanı ver- diğini anlatan Sezgin, kültür rengi olarak nitelediği "şeri- at" ile tanışmanın yeni ufuk- lara veatıhmlara götüreceği- ni ileri sürdü. Anadolu Erenleri Kültûr ve Sanat Vakfi'nca, Kültür Bakaniığı 'nın katkısı ile dü- zenlenen " 1 . Uluslararası Türk Dünyası Eren ve Evli- yalan Kongresi" sürüyor. Ha- cettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. CengizGüleç kongreye sunduğu bıldinsin- de tasavvufun yeniden do- ğlış, Kışının dpğallıgını ye- niden kazanması ve yaratıcı görüş için bir araç olduğunu kaydetti. Güleç, Anadolu kö- kenli tasavvuf ustalannm ya- pıtlannın "günümuzünBab- a aydınlan" tarafindan far- kedilmemesini, konu ve so- runlara bakış açısı ve kav- ramlann farklı olmasına bağ- ladı. Diyanet lşlen Başkanlığı Başmüfettişi Dr. Abdülkadir Sezgin, bildirisinde, Türki- ye'den önce çagdaşlaşmayı yakalamış Baülı ülkelenn fert ve toplum yaşamlannda cid- di moral sıkıntılar ve buna- lımlar yaşandığına işaret et- ti. Doğu'nun mistisizminden, yogasından, her türlü yaşayış ve inancından garipliklerin transfer edildiğini söyleyen Sezgin, "Bugûn bttinen o ki, tek başına para ve teknotoji insanı mutlu etmemektedir. Erenleri anmak bizim ruhi ve hissi dünyamı/ı avdınlat- makta; özeüikle günlük siya- setin. ekonominin ve benzer- lerinin karartnğı dünyamız- da. avdınbk pencereler aç- makta, bize yeni baştan çalış- nıa aşk ve heyecanı vermek- tedir" dedi. Geçmişini tanımayanlann büyüklüklere talip olamaya- caklannı kaydeden Sezgın, büyük insanlann yaşam bıçi- minin, önenlerinm, hareket- lerinin ve kerametlerinin bir uyanmaya neden oiacağını savundu. Sezgin, kültürün renkleri arasında saydığı, "şe- riat,tarikat,marifet. hakikat, takva,tasavvuf, cemiyet, cem, huzur,hilafet gibi bugün unu- tulmaya yüz tutmuş deryalar ile tanışmanın insanı yeni ufuklara ve aolımlara götü- receğini" savundu. Evliyalann yaşamlan ve olağanüstü davranışlanyla il- gili öykülerin ne yazık ki yo- rumsuz nakledildiğini kay- deden Sezgin, "Yineüzülerek beürtınek gerekiyor ki, evli- ya kerametlerinin dini ve hu- kuki alanlarda delil olama- yacağma dair fikıh sanki bü- tün hayatı kaplı.vor gibi te- lakki edilmiş ve günfimüzde de buna riayet edildigi kana- atini taşıyorum" dedi. Sezgin, Avrupa'da ölen Türkler'in Türkiye'ye nak- linden vazgeçiîmesinin, ora- ya yerleşme ve Batı AvTupa Türklüğünün geleceği açı- sından son derece önemli ol- duğunu savundu. Dr. YaşatKala&tbildirisin- de, Erzurum'un Beher ilçe- sinde yaptıklan araştırmada, Türkmen, Zaza ve Kırmanç olmak üzere 3 mahalli dil ve Alevi ve Sünni olmak üzere Islami 2 ayn anlayış biçimin- den 6 ayn kesime rastladık- lannı bildirdi. Erzurum ve ıl- çelerinde 250 adet ziyaret ye- ri belirlediklerini anlatan Ka- lafat, çalışmalannda yatırla- n, dini hiyerarşi, kutsal sayı- lan, fonksiyonlan. şifa yön- temleri, yapılan işlemler, do- ğa örtüsü, mucizesi ya da ef- sanesi bilinen ve diğer yatır- lar olmak üzere 8 başlık al- tında topladıklannı söyledı. tNCÎRLÎK ÜSSÜ'NDE YİNE GERGİNLİK Gözcünün üstüne araba sürdüler ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Incirlik'te hava yeniden gerginleşti. Önce- ki gece grev gözcülüğü ya- pan bir işçinin üzerine ara- ba sürülmesi ve sol elinin ezilmesiyle başlayan ger- ginlık, dün Harb-tş Genel Başkanı izzetÇetin'in yap- tığı açık hava toplantısında >u yüzüne çıktı. Çetin, "13 nldır sözleşmelerde işveren ,ey~a temsilcilerinin karşısı- ia oturuyorum. Böyle tu- arsız ve katı davranan bir leyetle karşdaşmadım" de- li." ABD üs ve işyerlerinde 800 işçi adına sürdürülen ;örüşmelerde önceki güne ımutla giren Harb-iş yet- ilileri gece yansına kadar üren otummdan sonra dün üzenledikleri toplantıda iş- erenin uzlaşmaz tavırlan Dnucu ortaya çıkan anlaş- lazhkla ilgili bilgi verdiler. .BD'li işverenin sürekli ılan açıklamalarla kamu- yunu yanıltmak istediğini îlirten Çetın, "Kanıtiana- layan ve kanıtianması ola- ıksız yalan va savlan ka- il etmediğimizgibi bu tiir lemleride şiddetlekmanz" :di. Çetın şöyle konuştu: "Bizi yıpratmak için ejje- rinden geieniyapıyoriar. Ön- ceki gün biriketı çöpler için Valiliğe baş\nrmuşlar. V'ali- lik Böige Çalışma Müdür- lüğü'nesordurmuş. Destek sürerse Türk işçisi,Türk in- sanı istediğini elde eder." Çetin. önceki gece üzeri- ne araba sürülen grev göz- cüsü Servet Solgun'u (42) göstererek "Arkadaşımız, depodan mal almak isteyen ABD'liye engel olmak iste- >ince üzerine araba süriil- müş. Sol eU koldan itibaren ezik. 10 günlük rapor aldL Durum jandarmaya yans»- üldı. Bu tür saldınlar yan- larına kalmayacak. Türk yargısı gerekeni yapacak- ör" dedi. Çetin'in konuşması sıra- sında sık sık, "Burası Afri- ka değfl Türidye", -Ekmek yoksa banş yok" sloganla- nnı atan yaklaşık bın kadar işçi Adana milletvekilleri- ne de tepki gösterdi. Milletvekillerinin birgün olsun grevdeki işçilere des- tek vermek amacıyla gel- mediğinden yakınan işçı- ler, "Günü geldiğinde on- lara da söyleyecek sözümüz olacak"dediler. Baykal felaket bölgesinde AHMETŞEFİK CHP Genel Başkanı Baykal, sel sonrası yurttaşlann yaşadığı çile>i yerinde gördü. (Fotoğraf: A A) TRABZON - Sel felaketine uğrayan Trabzon'un Köprübaşı ilçesine bağlı Beş- köy beldesinde ıncelemelerde bulunan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dev- let \e yerel yönetıcilen kararlı bir tutum sergilememekle suçlayarak "Heyelan,sel \e deprem doğal afet diye geçiştirOemez" dedi. Baykal "Aksaktıklann düzeltibne- si gerekiyor. Insanlar cesederin buluna- mamasından dolayi de\letin ilgisizligin- den yakınıyor. Ne yazık ki devlet yetkilile- ri de yerel yöneticiİer de karariı bir tutum sergileyemiyor. Doğal afetler karşısında etkin önlemler alabilmek için sağlıklı bir idari yapdanmaya ihtiyaç var" şeklinde konuştu. Baykal, Beşköy'ün yeni bir iskâna ge- reksinımi olduğunu, artık bu insanlann sığınmacı konumundan çıkanlması ge- rektiğini savundu ve siyasilerin bu tür olaylan politik amaçlan için kullanma- ması gerektığını söyiedi. Bu arada Türkiye Odalar Borsalar Bir- liği (TOBB), Trabzon Ticaret Sanayı Oda- sı ile Trabzon Ticaret Borsası öncülüğün- de Sürmene'de bir toplantı düzenlendi. Sel bölgesinde zarara uğrayan esnafa TOBB bünyesinde gerekli yardırrun yapj- lacağ) açrklandı. ' • ' . ' ' • • • de BUGUN Yunusları korumakla görevli bir grubun başından geçen inantlmaz olaylar ve karışık ilişkilerin macerah öyküsü... ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Bir TürlüAnlamıyorlar... Öğrencilik dönemimizde, istanbul Üniversitesi merkez bina kantininde "gerici aw"na çıkan ve 1974'lerin "sosyal demokratı" Sayın Ecevit'ın TRTdeki "neferi" olan. eski dostum Mehmet Bar- las, Otağtepe'deki evınde ilginç biryemek vermiş. Herhalde Cemil Sait Barlas'ın kemiklerı sızlıyor- dur... FP Başkanı Sayın Recai Kutan, DYP Başkanı Sayın Tansu Çiller, YDP Başkanı Sayın Hasan Ce- lal Güzel, DP Başkanı Sayın Korkut Özal ve LP Başkanı Sayın Besim Tibuk: bir kısım medya mensubuyla birlikte Türk demokrasisini "kurtarmış- lar". Çok yaşasınlar... Ancak MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli ve BBP lideri Sayın Muhsin Yazıcıoğlu nun bu "seçkin" toplantıda yer almayışlarının nedenıni çözeme- dim. Acaba çağrılı mı değıllerdi, yoksa katılmayı uygun mu bulmadılar? Gerçekten merak ettim. Toplantıya katılmadığım için, konuşulanlar hak- kında net bir yorum yapmam elbette mümkün de- ğil. Ancak, toplantıya katılan kimı gazetecılerin yazdıklannı okuyunca bu "özvenli" ve "üemokrat" liderlerin dile getirdiği konular hakkında fikir sahi- bi olabiliyoruz. Ve sevgili Mehmet Barlas kusura bakmasın ama, laik cumhuriyetimize karşı böyle bir "şer cephesi" oluşturabılmek için, en azından HADEP'li biryöneticiyi de davet etmesı gerekirdi. Eksik olmuş... Toplantıya katılan gazetecilenn yazdıklarından öğrendiğimizegöre, Adnan Menderes'ın "enca- mı" da söz konusu olmuş ve bu hazın sonu, sıya- setçilerimizin zihninden silebilmenin çareleri aran- mış. 27 Mayıs Devrimi'nın en büyük hatasının "üç idam" olduğunu sürekli dile getirırim. "27 Mayıs" denince insanlann aklına, darağaçlan ve bu dara- ğaçlannda sallanan insanlar geliyor. 27 Mayıs'ın getirdiği özgürlükçü anayasa, 27 Mayıs'ın getirtii- ği özgürlükçü yasalar unutuluyor. Hele hele Tür^ kiye'yi 27 Mayıs'a getiren "antidemokratik" uygu- lamalar ve "Vatan Cephesi" diye uydurma bir cep- he yaratarak toplumdaki "cepheleşme" eğılimler. rini tahrik etmesi, tümüyle unutuluyor. Daha son- ra tavsadıysa da, 27 Mayıs Devrımı'nin toplumu-" muzda nasıl sevinç ve şükranla karşılandığını ya- şayanlar bilir. •" 27 Mayıs öncesinde Türkiye'yı bir ıç savaşm eşiğinegetirenleringünümüzdeki uzantıları, yaşa- nan bunca acıdan hiç ders almamışlar ki; şimdi de benzer senaryoları sahneye koymaya çalışıyoripr ve elbette bu arada akıllarına 27 Mayıs geliyorve "ürperiyorfar"... Belki bin kez yazdım, ama anlaşılıyor ki, daha binlerce kez yazmam gerekiyor. Türkiye Cumhu- riyeti'nin "değişmez" kuruluş felsefesi şöyle özet- lenebilir: "Türkiye, halk egemenliğine dayanan, çağdaş ve laik bir cumhurıyettir. "Günümüzün ko- şullannda bu tanım biraz daha genişlemiş ve "Tür- kiye, halk egemenliğine dayanan; çağdaş, laik, üniter bir sosyal hukuk devletidir" şekline dönüş- müştür. "Sosyal devlet" olma amacı ve "hukuk dev/e« ti'nin henüz epeyce t'zağındayız; ama Türkiye, variığını, bunları sağlayabilmesine bağlamak zo- rundadır. 12 Eylül sonrasında, bir garıp şeyler oldu, "bir garip şeyler" yaşadık. Kimi bakanlıklar, tam bir "şeriatçı" işgalle karşılaştı. "Siyasallslam"\ yaşa- ma geçirmeye çalışan kadrolar, Türkıye'nın "laik" ve "çağdaş" yapısını tehdıt etmeye başladılar. Ül- kemizdeki bölgeler arasındaki dengesizlik ve yan- lış ekonomi politikalarının yarattığı gelir uçuru- mundan doğan sorunların yanı sıra "laik cumhu- riyetin" variığını sürdürüp sürdüremeyeceğı soru- su gündeme geldi. Ne hadlerine... Toplantılarda alkollü içki yasağı koyan valiler, kadın eli sıkmayan kaymakamlar, kara çarşafla okula gelmek isteyen öğrenciler, sarık ve cüppey- le sokakta dolaşan tarikat üyelen derken, laik cum- huriyetimizin tüm kurumlan sorgulanmaya başla- dı. Cumhuriyet ve devrimleresahip çıkması bekle- nebilecek olan güçler 12 Eylül'de öylesine baskı altına alınmışlardı ki, toparlanmaları bir türlü müm- kün olmadı. Ve meydanı boş bulan bir "şer cep- hesi", Mustafa Kemal'i boy hedefi haline getir- di. (Tabii bu konuda "ılımlı lslam"\ gündeme ge- tirmek isteyen ABD'nin katkı ve çaba/arını da ih- mal etmemek gerek.) MGK'nin 28 Şubat kararlarını, bu bakış açısı af- tında değeriendirmek gerek. Atatürk Cumhuriye- ti'ne sahip çıkma sorumluluğunu yasalardan alan Silahlı Kuvvetlerimiz, TBMM'yi ve siyasal partile- ri "göreve çağırarak" bu "gidişatın" sona erdiril- mesini istediler. Ve sınırlı da olsa "bir şeyler" ya- pılmaya çalışıldı. Şimdi, her şey tersine çevrilmek ve eskıye dö- nülmek isteniyor. iktidarda oldukları dönemlerde, demokrasinin "d"sine sahip olmadıklannı göste- renler, "Ben demokrat değilim, ben Müslüma- nım" diyerek meydanlarda nutuk atanlar, şimdi demokrasi mücadelesine girmiş görünüyorlar. Ve bizim bazı salaklarımız da bunlara inanıyor. Otağtepe'de daha çok toplanırlar. Başka Otağ- tepeler de var. Canları sağ olsun. Ancak Atatürk Cumhuriyeti'nin temel ilkelerini değıştirebılecek- lerini akıllarından bile geçirmesınler. Bu düşüncenin hiçbir "kıymet-i harbiyesi" yok- tur... BAŞSAĞLIĞI Kanşmasen Restaurant'ın emektar kâhyası BAYRAM ÇATTyı (Kovboy) bir trafik kazasında kaybettik. Ahırkapılılann başı sağolsun. ARKADAŞLARI m ktiLîtcU fıimicr ıçin *kc*ğru ekravikasırtız KARADENİZ EREĞLİ KADASTRO MAHKEMESİ EsasNo. 1995,124 Davacı Hüseyın Özer tarafından da\alılar Hasan Ozer \e mü$. aleyhine açılan Kestanecı Köyü 694 ada. 101 nolu par- selin tespitıne itiraz davasının yapılan açık yargılaması sıra- sında; Tespıt maliklen Hasan kızı Emme \e Hasan eşı Eminc'nın adreslen yapılan tum aramalara rafmen tespıt edılemedığın- den, duruşma günû olan 22 9 1998 tanhınde mahkememızde hazır bulunmalan veya kendılennı bir \ekılle temsıl ettırme- len hususu duruşma günü teblıgı yenne geçerlı olmak üzere ılan olunur. Basm- 27486
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle