19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 AĞUSTOS 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 13 TO RON TO ULUSLARARASI FİLM F E STÎVALl Yaldızh yddızh bir filııı şöleni• Cannes, Berlin ve Venedik ile birlikte dünyanın en önemlli dört festivalinden biri olmakla övünüyor artık Toronto. Kanada sineması için önemli bir vitrin işlevine ise dört elle sarılmış durumda. Toronto'da perdeler 10 Eylül'de açılacak. GÖNÜL DÖNMEZ- COLİN TORONTO- Kanada'nın, biri Fran- sız kesiminin gözbebeği diğeri Ameri- kan yaşam biçeminin simgesi iki ken- tinde, birbiri ardına iki festival gerçek- leşiryaz sonunda. Montreal Dünya Film Festivali ile Toronto Uluslararası Film Festivali arasındaki yanş, yöneticilerin birbiri ile selamı sabahı kesmesi boyut- lanndadır. Hele yeni Kanada filmleri gündemde ise. Yabancı filmler bile eğer bir festivalde gösterilecekse öbürü ke- sin olarak geri çevirir. Oysa bu iki fes- tivalin amaçlan oldukça farklıdır birbi- rinden. Örnegin bu yıl 27 Agustos-7 Eylül arası gerçekleşecek olan Montre- al Dünya Film Festivali, halk festivali olmakla övünür. Yaz tatilini bu döneme dek gefiren Montreal 'liler, sabah dokuz seansına girebilmek için tatil sırasmda bile çalar saatlerini kurup yatarlar. Sı- nıra yakın Amerikan köylerinden, ka- sabalanndan da akın akın turistgelir, otel- ler dolartasar. Montreal'in ikinci özel- liği ise Avrupa ve özellikle Fransa sine- masına verilen yerdir. Bir küçük Paris Kanada Sinemasının ömeklerinden 'Öpülmüş' ve sesini yenıden duyurmaya başlayan Japon Sinemasmdan 1997'de Cannes'da Altın Palmiye alan 'Yılan BalığY. degil midir Montreal? Toronto ise Kuzey Amerikan kenti görünümüne uygun olarak Amerikan yapımlarına kucak açar. Festival boyun- ca galalar gırla gider. Yıldızlar için ve- rilen havuz partileri öğle üstü başlar, sabaha dek birbirini izler. tş alışveriş- leri kahvaltı toplantılanna bırakılmjştır. Bilet peşınde koşan halk ise günün en güzel saatlerini lcuyrukta geçirir. Cannes, Berlin ve Venedik ile birlik- te dünyanın en önemlli dört festivalin- den biri olmakla övünüyor artık Toron- to. Kanada sineması için önemli bir vit- rin işlevine ise dört elle sanlmış du- rumda. Örneğin geçen yıl sergilenen Kanada filmleri: Atom Egoyan'dan 'Tat- lı Sonralar', Robert Lepage'ın tstan- bul'da izledigimiz 'Günah Çıkarma' fılmi, yine Istanbul'da izleyici ile*bulu- şan garip bir film; ölülerle sevişen genç kızın öyküsü, 'Öpülmüş'. Bu yıl perdeler François Girard'ın 'Kırmızı Keman' filmı ile açılacak 10 Eylül'de. 'Glenn Gould ile llgili 32 Kı- sa Film' yapıtına imzaatmış olan Girard, yine bir müzik filmi ile karşımızda. Ölümsüz bir ruhun ele geçirdiği söylen- celeşmiş bir kemanın 1600'lerden gü- nümüze uzanan inanılmaz öyküsünü veren 'Kırmızı Keman', 17. yüzyılda ufak bir Italyan kasabasında başlıyor. Yaptığı kemanlarla ünlü usta, ilk çocu- ğunun doğumunu kutlamak amacı ile eşi- ne ender rastlanır bir keman hazırla- maktadır. Oysa rrajedi gelir çatar, artık 1. İzıtıir Akdenfz şairleri Buluşması, Mart 1999da gerçekleştlrllecek ' Şiir kadar zengin bir etkinlik' NURDAN CİHANŞÜMUL tzmir, önümüzdeki yıl mart ayı içinde birhafta boyunca Türk ve Akderuz ülkelerinden gelen şa- irleri ağırlayacak. Piya ve Era Yayınlan'nın öncülüğünde '1. tz- mir AkdenizŞaiıieri Buluşması* gerçekleştirilecek. 1. tzmir Akdeniz Şairleri Bu- luşması'na tspanya'dan Pedro Shimose. Pedro Rodriguez Pac- heco. JustoJorge Padron, Rkar- do Bellbeser. Jordi VTrallonga, Fransa'dan Jean Orizet ttalya'dan Gaetano Golo, Portekiz'den Lu- is Felipe Sarmento, Jorge Velho- te, Yunanistan'dan TıtosPatritd- os, Lübnan'dan Adonis, Filis- tin'den Mahmut Derviş, Fas'tan Muhammed Bennis. Kıbns"tan Fikret Demirağ. Tamer Öncül. Tunus'tan Tahar Bekri, Rodos'tan Süleyman Alaylı, Amavutluk'tan Fatoş Arabi'nin katılması bek- leniyor. Türkiye'den katıhnasıbeklenen şairler ise şunlar: Sina Akyol. Orhan Alkaya, Hilmi Yavuz,Nı- hat Behram. Ataol Behramoğiu. llhan Berk, Abdülkadir Budak, Eray Canberk, CevatÇapan, Vey- sel Çolak, Refik Durbaş, En- verErcan, Haydar E rgülen. Şük- ran Kurdakul, Hasan Oztoprak, Tuğrul Tanyol. Hüseyin Yurt- taş. Era Yayınları adına Adnan Özer, Piya adına NamıkKuyunı- eu tarafindan organize edılen bu- luşmanın onursal danışmanlan ise Ekrem Akurgal. Ataol Beh- ramoğlu, Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Zülfîi Lh^neli ve Hilmi Yavuz. Buluşma kapsamında. şı- irdinletileri, konferanslar, müzik dinletileri gerçekleşecek. Buluş- manın. Zülfîi Livaneli ve Maria Faranduri'nin verecegi halka açık bir konserle sona ermesi planlanıyor. Adnan Özer, çeşitli Akdeniz ül- kelerinde UNESCO'nun deste- ğiyle Akdenizli şairlerin katıldı- ğı forumlann düzenlendiğini an- cak bu forumlarda Türkiye'nin yer almadığını belirtiyor. Bu fo- Buluşmayı Era Yayınlan adına Adnan Özer, Piya adına Namık Ku> umcu organize ediyor. nımlarda Akdenizli şairlerin kar- şılıklı kültür alışverişinde bulun- duklanm anımsatan Özer. Türki- yeüe de böyle bir buluşma ıçın zamanın geldiğını söylüyor. Namık Kuyumcu ise Izmir'in tarihin en eski dönemlerinden bu yana sanat ve felsefe alanında önemli olaylara sahne olduğunu belirtiyor. İzmır'in kültürel ve sanatsal olaylarda geri plana itil- diğini düşünen Kuyumcu, Ak- deniz Şairleri Buluşması 'nda Ak- deniz'i temsil edecek en uygun kentın tzmir olduğuna karar ver- diklerini anlatıyor. Önümüzdeki mart ayında ılki gerçekleştirilecek olan 'tzmir Akdeniz Şairleri BuluşmasTnın bundan sonraki yıllarda da fark- h konuklarla gelenekselleştırilme- si planlanıyor. Kuyumcu, ilk bu- luşmaya zaman ve mekân yeter- sizliği nedeniyle çok fazla şainn davet edilemediğini ama bundan sonraki yıllarda hemen herkesin bu buluşmaya davet edileceğini söylüyor. Buluşmaya davet edi- lecek şairler seçilirken çeşitli ku- rum. kuruluş ve kişilerle görüş alışvenşinde bulunulmuş ve şu anda yaşayan Türk şiirini estetik olarak en iyi biçimde temsil ede- cek şairler seçilmiş. Adnan Özer. bu ilk buluşma- nın Yazariar Sendikası. Edebı- yatçılar Bırlıği. Izmirii kitapçriar. şairler ve şiirseverler tarafindan desteklendiginın altını çizerek şunlan söylüyor "Yapacağımız etkinlikbizedayaülmayaçahşılan Orta Avrupa kültür empen aliz- mine de bir alternatif aslında. Türkiye'de bir sürü festh al>apı- hrken uluslararası biredebiyatet- kinliğimiz. foromumuz vok. Bu konuda. Kültür Bakanlığı'nın, Dışişleri Kültür Dairesi'nin, Dış Tanıftm Fonu'nun kulaklan çın- lasın." Bu yıl kasun ayında gerçekleş- mesi planlanan etkinlik UNES- CO'nun eylül toplantısında gün- deme getirilerek destek sağlan- ması amacıyla önümüzdeki yılm mart ayına ertelenmiş. AUrîSrr'Özer, * bü konuda LNESCO'dan destek alacaklan konusunda ürrrirti. Ancak şu an- da projenin tek eksiği sponsor. Projenin maliyeti şu anda tam olarak belli değıl ancak çeşitli kurumlarla yapılan görüşmeler sonrasında maliyet eylül ayında kesinleşecek. Bu etkinligi ulus- lararası alana taşımak ıstedikle- rini vurgulayan Adnan Özer, med- ya desteğinın sponsor Fırmalar için önemli bir kıstas olduğuna değiniyor. Buluşma Idtaplaştınlacak Buluşma kapsammda gerçek- leştirilecek olan panellerin, ko- nuşmalann kitap haline getirilme- si de planlanıyor Aynca buluş- mada her yıl bir ülkenin şiirine agırlık verilecek. tlk yıl için ts- panya şiiri gündeme getirilecek. Namık Kuyumcu,Tzmir Şehir Planlamacılan Odasrnm tzmir'in tarih içindeki yerini tanımlayan bir söyleşi gerçekleştirecegini ayru zamanda tzmir ve yakın çev- resindeki antik kentlere gezilerin düzenleneceğini belirterek "he- defimiz şiir kadar zengin bir et- kinlik''diyor. '1. tzmir Akdeniz Şairleri Bu- luşması'na yurtdışından yayın- cılar da davetli; bu sayede karşı- lıklı yaym ilişkileri de başlaya- cak. Namık Kuyumcu, Türkiye'de çok fazla şiir yazılmasına rağ- men, çeviri azlıgı ve Türkçenin popüler bir dil olmaması nede- niyle Türk şiirinin yurtdışında çok fazla tanınmamasından ya- kmıyor. Uluslararası etkinlikle- re de katılımm az olduğuna de- ğinen Kuyumcu, "söyleyeceksö- zü olan şairlerin vetiştiğine ina- nıyorum. Bu sözler, dümanın baş- ka bir coğrafVasındaki, kültürün- deki insanlarla buluşsun. Başka ha> atlarlaçarpışarak yeni şevler ürerilsin" diyor. ahn yazısı, kemanı dört yüzyıl ve üç kı- ta boyunca sürükleyecektir. Dünyaca ünlü John Corigliano tarafindan yazı- lan müzik, yine aynı derecede ünlü ke- mancı Joshua BelJ tarafindan sunulu- yor; ttalya, Avusrurya, tngıltere, Çin ve Kanada'da çekilmiş bu filmde. Kanada bölümü ise yazar ve oyuncu olarak kendini kanıtlamış Don McKel- lar'ın ilk fılmi 'Son Gece' ile açılıyor. Filmde rol alan ünlü yıldızlann arasın- da Dovid Cronenberg kaçmıyor göz- den. Konulu Kanada filmleri- nin çoğu, geçmişleriyle hesap- laşırken yaşamlanna gelen ye- ni degişikliklere ayak uydur- maya çalışan kişileri konu al- mış bu yıl. Deneysel filmlerde ise doga konusu önde geliyor. Festivalin en parlak bölümü, Kanada'da ve çogunluk dün- yada ilk kez izlenen filmler- den oluşan Vıacom Galas bö- lümünde 18 film izlenecek. Özel Gösteriler'de tanınmış oyuncu \ e yönetmen adlan ile uluslararası ilgi toplayan 20 film var. Çağdaş Dünya Sine- —maa, bİFÇokfestivaldenderlen- meş 50 film sunacak değışik ül- kelerden. Üçüncü yılına giren Planet Afrika, gerek Afnka'dan ge- rekse dünyanın her bir yanına yayılmış Afrikalılardan örnek yapıtlarsergilemeyi amaçlıyor. 'Anadolu Müzik Festivali'sırasında seçilecekgençlere eğitim olanağı sağlanacak Bflkent'ten Anadolu'ya müzik bıırsu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilkent Senfoni Orkestrası, Anadolu Festivali çerçevesinde ziyaret ettiğı 17 ilde yetenekli gençlere burs verecek. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi'nce yapılacak sınav sonucunda başanlı olan gençlere, fakülte ve müzik hazırlık okulu bünyesindeki ilkögretim, lise ve yükseköğretimde yatılı ve burslu eğitim olanağı sağlanacak. Bilkent Senfoni Orkestrası, 7 Ağustos'ta Ankara'da başlayan "Anadolu Müzik Festrvali" kapsamında yetenekli gençlere burs vermeyi amaçlıyor. GAP bölgelerinde ağırlıklı olmak üzere 17 ilde verilen konserin Nevşehir ve tskenderun ayağında elde edilen gelirler, 8 yıllık kesıntisiz temel eğitime bağışlanacak. Gaziantep konseri ise Mehmetçik Vakfı yaranna düzenlenecek. Konser verilen illerde valiliklerin göstereceği yerlerde öğrencileri yetenek ve yoklama sınavına alacak olan Bilkent Üniversitesi, başanlı öğrencilere ücretsiz eğitim olanağı verecek. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersin Onay. dargelirli ailelerin müzige yetenekli çocuklannı sanat yaşamına kazandırmayı hedeflediklerini vurguladı. Yapılacak sınavın ögrencinin sadece doğal niüzik yeteneğini ölçeceğini belirten Onay. "\aliliklereyazryla başvurduk. Konser vereceğimiz \erlerde bize mekân gösterecekler. Konser günü, fakültemiz elemanlannca bir yetenek ve yoklama sınavı yapılacak. Sınavda başanlı olanlar, ilkögretim, lise ve yükseköğretim düzeylerinde yablı ve tam burslu stariide eğjtilecek* 1 dedi. Onay. Anadolu Müzik Festivali'nin dostluk ve banş çağnsı yaptığına işaret ederken ekonomik hamlelerin kültürel hamlelerle eşleştirilmedikçe başanlı olamayacagını anlattı. Ersin Onay, dar gelirli yete- nekieri kazanmay ı amaçlıyor. Japonya gündemde Yaldızh yıldızlı fılmlerin ya- nı sıra daha az bılınen smema akımlannı da hiçbir zaman unutmayan festivalin günde- minde Japonya var bu yıl. Bi- lindigi gibi Japon sineması şu sıralarda sesini yeniden duyur- maya başladı. Shohci Imamu- ra, 1997'de Cannes'da Altın Palmiye aldı 'Yüan Balığı' ile, yine aynı festivalde ilkfilmeve- rilen Altın Kamera Ödülü yi- ne bir Japon filmine, 'Suza- ku'ya gitti. Takashi Khano'nun, 'Hana-Bi' ile Venedik başansı da önemli bir olay son yıllann Japon sineması için. Yeni devinimler ve genç Ja- pon sineması odak noktası bu bölümün. Seçilen filmlerin he- men hepsi, çagdaş kentsel ya- şamın çılgın akışı üzerine bir şeyler söylüyor; televizyon, AIDS sonrası cinsel serüvenler, anlamsız vahşet, yalnızlık kor- kusu gibi konular, modern Ja- ponya'ya yeni bir bakış açısı- ru zorluyor ister istemez. Son zamanlarda tüm Asya ülkele- rini saran ekonomik krizin Ja- ponya'daki etkilerini de göz- lemliyoruz aynca. Üstelik film- lerin çogunda klasik Japon si- nemasına bir özlem seziliyor. Japon Sinemaa'nda Yeni De- vinimler bölümünü açan film, birkaç yıl önce tstanbul Ulus- lararası Film Festivali'nde ilk filmi 'Maborosi'yi izledigimiz Hirokazu Kore-Eda'nm ikinci konulu filmi, 'Öbür EKinya'. tlk filminde. kocası bilinme- yen nedenlerden intihar eden genç bir kadının yaşamla uzlaş- maya çahşmasmı adım adım izleyen genç yönetmen. bu fil- minde ise öbür dünyaya çevir- miş kamerasını. Yeni ölmüş bir gruptan kendi seçecekleri en iyi bir tek anı üzenne kişisel bir cennet kurmalan isteniyor bu garip filmde. Kişilerin özel öy- küleri yoluyla savaş sonrası Ja- ponya'sının öyküsü sergileniyor yavaş yavaş. 10 uzun konulu ve bir kısa filmi içeren bu bö- lümün, festivalin en ilgi çeken bölümlerinden biri olması bek- leniyor. Ama uçan, değişik ve çılgın şeyler sevenler, yine Geceyan- sıÇılgmnğıbölümüne koşacak- lar; çünkü bu bölüme giren fılmler, festival dışında bir kez daha kolay kolay bulnşamıyor izleyici ile. ODAK NOKTASI AJHMET CEMAL .___ Düşünce Olabilen Üniversite: Anadolu Yüzyılımız resim sanatının en büyüklerinden Meksikalı Jos6 Clemente Orozco (1883-1949), sanat eserinin düşünce temeli üzerine bir notun- da şöyte diyor: "... her sanat eserinde herzaman bir düşünce vardır, hiçbir zaman bir öykü yok- tur. Çıkış noktası, düşüncedir... ve bu düşünce enen'ıyaratan birkaynak niteliğini her zaman ko- njr..." Ünlü ressamın sanat için söyledikleri, aslında kanımcasürekliliği, kalıcılığı, özellikle dekurum- laşması öngörülen bütün girişimler için geçerli. Dünyada olsun, ülkemizde olsun, kurumlara bu açıdan baktığımızda, gördüğümüz hep aynı: Bir düşünceyi temel alabilmiş ve onu koruyabilmiş kurumlar, ondan sürekli enerji alabildiklerinden ka- lıcılığa da kavuşmuşlar; buna karşılık başlangıç- ta belli bir düşünce temeline oturtulamamış ya da var olan temeli gereken titizlikle koruyamamış kurumlarya çöküp gitmişler ya da varlıklarını an- cak büyük sarsıntılarla sürdürebilmekteler. Bundan yaklaşıkyedi yıl kadar önce, Eskişe- hir'deki Anadolu Üniversitesi ne (o zamanlar yalnızca bir konferans için) ilk kez ayak bastığım- da, gerçi bulunduğum zeminin farklıhğını hemen algılamış, ama bu farklıhğın nereden kaynaklan- dığının ayırdına pek varamamıştım. Evet, örne- ğin Yunus Emre Kampusu, eşine az rastlanır gü- zellikte bir kampustu; üniversitenin en alt düzey- deki hizmetlisinden rektörüne kadar, farklı birça- lışma anlayışı ve temposu vardı; öğretim çâlış- malarında yine farklı birciddiyet, kendini hernen belli ediyordu. Bütün bunlar, algılanabiliyordu. Ama insan: "Bütün bunlann elbet bir temeli ol- malı..." demekten de kendini alamıyordu. Benim de alamadığım gibi. Fakat sonradan, o üniversitenin bir elemanı ol- ma mutluluğuna erdiğimde, kurumun hangı fark- lı temel üzerinde yükseldiğini de -en azından za- man içersinde- algılayabilme olanağını buldum. Belki okura ilk bakışta çok tuhafgelip, "Ya baş- ka nasıl olabilirdi?" diye sordurtacak ama, fark- lı yan şuydu: Anadolu Üniversitesi, daha en baş- tan "üniversite olmak" düşüncesini temel almış- tı. O üniversitenin kuruculan, benim algıladığım kadarıyla, örneğin yalnızca: "Başka kentlerde varken, neden burada da birüniversiteolmasm?" diyerek yola çıkmamışlardı. Anadolu Üniversite- si'ni kuranlar, doğrudan doğruya ve yalnızca "Es- kişehirAnadolu Üniversitesi"n\ kurmak için kol- ları sıvamışlardı. Kısaca söylemek gerekirse, bir benzeri başka kentlerde veya ülkelerde de olsun ya da olmasın, onlar, kafalarında belli bir üniver- site düşüncesiyle, "olması gereken "i bütün öl- çütleriyle kendi içinde taşıyan bir düşünceyle işe başlamışlardı. Yukandaki iki tutum arasındaki farkı, başka de- yişle: "Bizde de olsun" ile, "Biz bizimkini kura- lım" düşünceleri arasındaki farkı sanırım biraz açmak gerekiyor. "Bizde de olsun" diyerek de yola çıkılabılir hıç kuşkusuz. Ama bu söylemdeki "de" ekı biraz ağır bastığında, sakıncalı durumlarla karşılaşıla- bilir. örneğin işe, "Bizde olabilirmi" sorusu üze- rinde yeterince durulmadan başlanmış olabilır. Ya da "bizde de"olması istenenin, başkayerde "za- ten olan"ın taklidine dönüşmesi gibi bir sonuç- la karşılaşılabilir. Öte yandan "bizde de olsun", çıkış yolları ara- sında kolay olanıdır. Yapılmak istenenin bir baş- ka yerde "zaten varolduğu" ve onun en azından "benzerinin" burada da "kuruluvermesi", rahat- latıcı, kolaylık kokan bir düşüncedir. Ama aynı za- manda da: "Olanlara artı bir tane daha mı, yok- sa bizim olacağı için biraz farklı olması gereken mi" sorusuna yanıt getirmeyen bir düşüncedir. Buna karşılık "bizimkini kurmak", sorumlu- luk işidir, özgün düşünce işidir, düşünceyi bina- ya temel kılma, ardından da zaman içersinde ku- rulanı o düşünceye dönüştürme çabasının ifade- sidir. Eğer bugün, kuruluşunun kırkıncı yılında, Ana- dolu Üniversitesi farklılığıyla, bırçok ilklere kay- naklık etmiş olmakla haklı olarak övünüyorsa, bunun tek nedeni, bu kurumun yola daha en baştan bir düşünceyle çıkmış ve aradan geçen zaman içerisinde o düşünceyi, "bizim üniversi- temiz nasıl olmalıdır" sorusunu hep sahiplen- miş, güç kaynağını da hep bu düşüncede ve so- ruda bulmuş olmasında aramak gerekir. Papirüs dergisinin ağustos sayısı çrirtı • Kültür Servisi - Ayhk kültür, sanat dergisi Papirüs'ün ağustos sayısı çıktı. Derginin bu ayki dosyası, yaratıcıhk ve şeriat. Bu dosyayla ilgili olarak Doğu Perinçek, Prof. Dr. tlhan Arsel. Seyyit Nezir/Yılmaz Onay, Ahmet Say, Cengiz Bektaş. Levent Gedizoğlu, Prof. Dr. Yasin Ceylan'ın yazılan yer alıyor. Bunlann dışında Kandemir Konduk. Muzaffer tzgü. Tank Dursun K., Remzi tnanç. Hikmet Gökalp ve Burhan Günel'in de yazılan bulunuyor. Nerihe Araz'dan 2. sesli kitap B Kültür Servisi - Nezihe Araz'ın ıkıncı seslı kkabı. 'Kuvayı Milliye Kadınlan' Seslı Kitaplar Yayıncılık'tan çıktı. Müzikleri kompozitör Nedim Otyam tarafindan bestelenen kitabın müziklendirme çahşmalan Erhan Ersin tarafindan yapıldı. Yayınevi daha sonra da Jack London'un 'Sevgili Jerry" isimli kitabım yayımlayacak. , < Aslı ErdoŞan'ın yeni kitabı , ; , • Kültür Servisi - Aslı Erdoğan'ın son kitabı, »K 'Mucizevi Mandarin' yayımlandı. Erdoğan'ın, • •: Adam Yaymlan'ndan çıkan öykü kıtabının dışında 'Kırmızı Pelerinli Kent', 'Kabuk Adam' ve "Tahta Kuşlar' adlı yapıtlan bulunuyor. BUGUN • BtLKENT ULUSLARARASI ANADOLU MÜZİK FESTtVALİ çerçevesinde Şırnak'ta bir konser verilecek. • RUMELİ HİSARI'nda saat 21 OO'de 'Cahide' izlenebilir. • tFSAK'ta saydam gösterimi kapsamında saat 19.30 ve 20.00'de Tolunay Timuçin'in katıldığı 'Kaybolan Kültür Değerierimiz' konulu etkinlik, yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle