24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 1998 PAZARTES OLAYLAR VE GORUŞLER Ormansızlaşma... Prof. Dr. ABDİ EKÎZOĞLU tÜ Orman Fakültesi O rmanlar. yagışlann ve akar- sulann topraklan kopar- ma ve sürükleme gücünü zayıflatmak suretıyle, top- rak erozyonuna ve tahrip- kâr su taşkınlanna enge) olur. Aynı şekilde ormanlar, il, ilçe, köy ve mezra gibı değışık büyüklüktekı yerleşim bınmlennı ve ınsanknnı da sel felaketm- den korur. Çiinkü, orman büyük miktarda suyu depo ederek su taşkınlannın debısını ve onun tapnpkâr etkısını azaltabılır. Su de- bısını azaltmakla, çeşıtlı materyalın yerleş- meyerlennde ve tanm topraklannda birik- mesini ve dolayısıyla önemlı sorunlann or- taya çıkmasını önler Ülkemizde, yararlan beiirtılen bu or- man alanlan üzenndeki baskılann her ge- çen gün arttıgı ve dahası baskı kaynakla- nnın çeşıtlendiği yadsmamaz bir gerçek- tır. Son zamanlara kadar, ormanlara zarar veren en önemli etmenin orman köylüleri olduğu üzennde durulurken, artık diger toplum kesımlerinin de ormanlara verdigı zararlar gözden uzak tutulamaz boyutlara ulaşmıştır. Göç nedeniyle smırlan sürekli genışleyen kentler ıle değişe toplumsal yapı, ormanlara yönelık sürekli artan talep- ler sonucunu doğurmaktadır. Çok genel bir sınıflandırmayla. ülkemiz orman varlığınm ıkı şekilde azalmakta ve tahnpedilmekte oldugu söylenebilir. Bun- lardan bınncısı, orman alanlanndan ve or- man ürünlennden yasadışı yararlanmalar- la yapılan tahrip şekhdir. Ikincısı ise bellı başlı yasalr^a uygun olarak yapılmakta ve ormanlann amaç dışı kullanımı ıle meyda- na gelmektedir. Burada ıkı tahnp şeklinın belli başlı noktalan ûzerinde durulacaktır. Yasadışı yararlanmalarla ılgılı olarak; or- man ıçi ve cıvarı köylerde yaşayan nüfiıs. geçımlennı temın etmede güçlüklerle kar- şılaşmakta ve ıçinde bulunduklan geçım sı- kıntısını doğayı kullanarak ve topraktan faydalanarakgıdermeyeçalışmaktaidır. Bu- nun dogal bir sonucu olarak da. en kolay ve en az emek sarfı ile orman varlığmın kö- tüye kullanımı söz konusu olmaktadır. Or- nrn suçlan olarak adlandırılan bu sorun- lar usulsüz kesim, kaçak orman ürünü ta- şımak ve bulundurmak, açmacılık, yerleş- me \ e otlatmacılık şeklınde sıralanabıhr. Cl- kemızde, yörelenn özellıklenne göre, bu suçlardan bin veya bırkaçı ön plana çıka- bılmektedır. Öte yandan. işlenen orman suçlannı, yalnızca, yılın büyük bir bölümü- nü ışsız geçiren ve yaşamsal gereksınme- lennı karşılamak amacıyla ormana yöne- len köylülere mal etmek doğru olmaya- caktır. Bununla birlikte, kentsel alanlarda da ormanlara yönelık büyük baskılann oluştuğunu gözden uzak tutmamak gere- kır. Aynca, başka bir grup daha vardır ki, orman suçlan bir sektör konumuna gelmış ve bellı başlı topluluklarca gerçekleşririlen organıze bır nıtelık kazanmıştır. Ormanlara zarar veren ıkinci tahrip bı- çımiyse bellı başlı yasalarçerçevesındege- lışmektedır. Omeğin, 6831 sayılı Orman Ya- sası'nda 1744, 2896, 3302 \e 3373 sayılı yasalarda yapılan değişiklıklerle. orman nitehğını y ırirdiğı kabul edılen pek çok or- man alanı, orman sınırlan dışınaçıkanlmış ve böylece tanm ve hayvancılık amacıyla kullanıma açılmış, yerleşim alanınadönüş- müş, her türlü sorumsuz ve yasal olmayan kullanımlara açık duruma getınlmıştır. Ger- çekten, yalnızca tstanbul'un Anadolu ya- kasında, belırtılen yasal degışiklikler sonu- cu ve yasadışı yerleşmelerle orman rejımı dışma çıkanlan alanlann toplamı. 1973- 1993 yıllannı kapsayan dönemde. Belg- rad Ormanı'nın yaklaşık üç katma varan bir sayıya (12 bın hektara) ulaşmıştır. Aynı uy- gulama ıle orman rejımı dışma çıkanlan alanlann ülke genelinde ulaştığı rakam ise yaklaşık olarak 400 bın hektardır. Adı ge- çen yasanın 16. 17, 18 ve 115. maddelen ıle 2634 sayılı Tunzm Teşvık Yasası ve 3213 sayılı Maden Yasası, ormanlann ya- sal yoldan tahrip edılmesıne neden olmak- tadır Bu belirtılen hususlann sonunda or- mansızlaşma gündeme geimektedir. Bır bölgenin ormansız hale gelmesı ile yöre- de ormanın sağladıgı bütün ürün ve hızmet- lerortadan kalkmakta, aynca bitkısel \e hay- \ ansal canlılar da yok olarak biyolojik çe- şıtlilık azalmaktadır. Günümüzde, çok yön- lü yararlanılabılen orman kaynaklannın ül- kemizde artması bır yana, sürekli olarak azalması, onu, tıpkı varlığı arttınlamayan kıyılanmızgıbı "latkaynak" konumuna ge- tirmektedir. Kıt kaynak nıteliği olan or- manlanmızın yok olması sonucu doğal dengenın bozulması birçok bolgemızde ol- duğu gıbı, ormanca zengin sayilan yörele- rimızden Batı Karadenız'de bıle sel felake- tıne ve onun getırdığı maddi ve maddı ol- mayan (parayla ölçülemeyen) kayıplara yol açmıştır. Buraya değın açıklanan hususla- ra ve sorunlara ilışkin önerilen aşağıdaki bıçımde özetlemek olasıdır: -Her şeyden önce, poiitikacılar, istençje- rini uzman ve bilim adamlannın göster- dikkri yotda kullanmak ve ormanlara za- rar veren y asalan düzettme yoluna gitmek zorundadirlar. Ormanlar ve ormancüıkko- mısunda karar ahrlarken, hiç değflse son Ba- ö Karadeniz (Karabük, Bartın. Çaycuma, Devrek ve Adapazan). Ayduı ve Hatay'da- ki sel felaketini göz önünde bulundurmab- dırlar. - Olkemızde, nüfusun hızla artması bü- tün sorunlanmızm ana kaynağını oluştur- maktadır. Bu nedenle, devler, tüm organ- lan ıle nüfusun artış hızmın azalması yö- nünde yoğun bir çalışma ıçensıne gırme- Iıdır. - L'sulsüz kesimlerin ve orman açmacıb- gının en önemli nedenlerinden biri. birey- lerin kolav ve fazla gelir elde etme ve böy- lece üst gelir gnıplan içerisine jjinme istek- leridir. Bu eylenîieri yapanlar. yöresel ka- muınu ve geniş halk kesimleri (arafından kötü karakterli kabul edilmelidir. Aynı şe- kilde bu tür suçlar, öbiir suçlardan ayn bir gozle görülmeü ve bir sahtekârlık, bir hır- sıztık suçu gibi değerlendirilmelidir. - Ormancılık örgütü, orman-toplum ılış- kilennin düzenlenmesıne ilışkin sınırlı ola- naklar çerçevesınde bazı hızmetler verme- ye çalışmaktadır. Ancak, çok yönlü nıtelık taşıyan usulsüz kesımler. açmacılık vb. or- man suçlannın, tek başına ormancılık ör- gütünün olanaklanyla önlenebıleceği dü- şünülemez. Orman azalmasını önlemek için. devletin öbür kurum ve kuruluşlan arasında, sel felaketının getırdığı acıyı dın- dirmek ıçin yapılan eşgüdüme benzer bır çalışma devamlı yapılmalıdır. Böylece ben- zeracılarm tekraretmemesi sağlanmış olur. Cumhuriyet'in Kızı Kızılay'da NAZMtYE HALVAŞİ U lu önderim, Bursa Nutku'nuzda dıyor- sunuz ki: "Türk genci, devrimlerin ve eumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine ve doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devTİmJeri benimsemişrir. Bunian giiçsüz dfişü- recek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'bu ülkenin polisi vardır.jan- darması vardır,ordusu vardır, adale» örgütü var- dır' demeyecektir. Hemen araya girecektir. EUe, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi ya- pıtını koruyacaktır." 29 Temmuz 1997 günü Cumhuriyetin başken- tinde Ankara'nın göbeğinde Cumhuriyet karşıt- lannın karşısında işte öyle birgenç vardı: Bırkız... Genç bir Cumhuriyet kızı. TV kanallannın tek- rar tekrar gösterdiği görüntüler karşısında duy- i DÜNYA ŞEHİRLERİ (Cities Of The VVorld) Dunyantn en urtû ve buyuk kentiemn tarihiem, yaşam txamiennt, doğal güzaMdennı, tantn KAŞİFLER (Pathfinders) Her b&ümûnde dünyanın ayn bu küşesme ıkj kjşıntn yaprmş okluğu yotcukjğu anlatan orpia txr balgesel Bir baslıa diytşJe »yaneyc*2jk*- öytâemı, tugünbnnı beârtoyen SKANDALLAR (Scandals) Uagazm dergüenne konu olanlar de&l dünya tanhme yön veren yakın tanhte a bıraknttş skanöaüar Genç bır Aknan'ın Cmttm ucap * Kremlıne mfı, Kirtez S d Z ü a m tomğ HdUfda _ ___aorururiwn Havana'dan Satgona. UarakeştBf. tstanbuTa kaoafpek ÇOK kenb her yûnüyie gezecek vebu sthtrtt ydcufuk htç tntmestn ıst&yecekstntz taşıymfl ktindan hmaiık kaoan ımnlK AntMMı MkvTıî^n kaUmtğı X h f msan ve daha ncslen Gerçek görüntüler ve tanhe oscms betçekmy» 2. DÜNYA SAVAŞI (VVorld War II) PasttikTan Fransaym. Kuzey Denızfnden Afnkaya kadar bûtûn dünyayı yakan ataş Uüyonltrct ocağı aondünm ve ytiatca sûrmn aaür Insantığm. ızdırabm bugün bte unuomadıâı Hmjşıma d» noUatmnanJSb M q > Sauefı. askenn gûmûğünöan DUNYAMIZIKORUYAUU (Race to Save Planet) Yaflı dümamw OeMeyen en önemk lefhke çmrafarffgf UniO sanalçılar. her gün tnraz daha tahnp edUan dünyarun tpajrmast ıçm t d n gtkmyapıyonar Unu AmenkaJı ıUanysntf>detıfri t Skkt y y f y çtvnnn tnamn» (Skkat fatyor. sorvnlan uzanan ve çevre son/nunu bûtûn yaltnttğıyia ortaya koyan gentş bır araştırma VURUCU GÜÇLER (Elite Fight Forces) Her Ü'US tnr ofduya sarupör Ama bûtun bu orûuiann seçme askerierden otuşan ve âzei eğıMen t»rm?n varütr Ortarta karşrlaşmak dosttar ıçm güven rancr, düşmaniar >çtn ûrkülûcuöûr Çûnkü onlar ötdürmey? daha tyi {Mfer Fransıziann "Yatoancıtaf Lejyonu". Tngmüam hava komandolan -SAS; IsmTtn "Goiannen. ABD donanmasınm "Fattfan, tngtfofenrı "Gurkalan ve dafta nıceien DOĞAYAMEYDAN OKUYANLAR (Challenge) OKyanvsun denntööonnden Himaiayaiar'a uzanan,tehhkaleriedoiu bnyotcutuk. Insan aktı ve (frBnanrı, doğanm gücûyieyûzyüze ge&gı btr yaşam btçum Atnkada ba dtşı hopann çtföeşmes/ ve feopariann arte yaşammın peşmde, ünk)fotoğrafçıJohn Vanynm 5 yn rv verere* çekâği gûrüfitiMr 'Everest Fahh." Edmund hBBary VB etobmn Ganf Nehıfnm (fertas/nctan Hint Okyanusu nun denniikienneyapbğt Tiuhtesem yoiculuk. Bûyûk Tjeyaz köpgkbalığı*na karşı metai çs& kafes/ deneyen dört korkusuz genç aüamın macerast Kenya'dan Avustratyaya, Ekvador dan Baltye unvtuimaz yoicukjkiar Beklenen belgeseller haftanın her günü Kent TVf de! Politika, ekonomi, kültür, spor, aktüalite konularında pek çok güncel bilgiyi anında ekrana yansıtan Kent TV'de, şimdi, dünyaca ünlü belgeseller. Hem de haftada 1 gün değil, haftanın her günü. YAŞAMIN RESMİ (Aspect of Life) DünyannokjşifTvıd&günümûzekacJargelen zaman «pnde doğanm, hayvanlann ve nsantn psİpOT Kwkton&doknl*büyüİ0ktodokman*bü n Afnka ormanianmn krati n yaşam öykusûne nasıi bır bağ ? Dunyada yaşayan her canhnın txr dQenyie arasında göfunrmyen txrbağ var Bu belgeaei sae bugörûnmeyen bağm rssmrv çekıyor. Doğanm e&nd& msan. mım kunrtBn, ağtenrken. ûreOrken, ı. yaşamım 0odmlamsi8*yo do Gezegonmodetu yaşamın AMERIKA MACERASI (American Odyssey) Kakluslenn ve akreplenn yaşadığı çorak toprahiardan öünyanın en büyükgöMetemenne uzanan bır uygariiK Doğanm va Kknotofrun yaramğı gûzemier Stradan tumtk mriarda ağren&n at» değıl btr utosun saklx*tı en Ğnemlı sırtanyla Amenta Uacerası. azt New Engtantdakı teyalıMardan doğal partdara ve ukjsal anıöara göturvyor Kent'ten ayrılmayın! 90U YILLAR VEDEĞİŞIM (The 90's: A Decade in Transition) 9Crlı yıHarda meydana gelen ve tüm dunyayı aüuleyen olayiar Dunya sıyası hantasını ysnden çtzen pofak ve sosyotg* değışım nizgananntn perde arkalan Gorbaçov üzerme mnanan oyvnlar Amem&da tstan* haraKetler. Güney Amenka rm demokrasılenndeio dtoatûner Ttenanmen Ueydanı'ndan sonra Çm ve daha ncsien Değıştmyjüanntn sfabır featı UZAY TEKNOLOJİSI (Space Tech) Ayda ız üfraAan msartltğın büyûk aOtmtndan çeyrek asır sonra. gehşımnt gıderek artıran uzay tekndoFsırm dünyamız îızenndekı saştrtta butuslan Uzay araştormatarı sonucu Qeksenlt*nolopvnAlbS taçlanndan EIMTrv Bilgi Kanalı Stadannda . . . ifgûçlerdeneğlencedünyasna (&gönlOıhayalmneramnagelKljlyenaHer BUYUK ULUSLAR (Great Nations) En ıUıel topluUMardan en gehşmtş devtet ötyüOenmelenm kadar, Jusların lanr» Bytıûsû KM&njekntrmriMTlar.lıraaBrvebasianianadolu brtarthsilen.Çe^dnrnelanlar/rSeler.lownler. sosyal yaşam btpmienveekonomık dûzenler Mayalann rlgmç yaşam oykûten Sovyetiem doğuş ve çökûs dyküsu, 'Güneş tmoaratortuğu' Japonya, AtfyanınvahşıyerSenAbontnler Çmînguen sü gulanmamak elde değildi. Bir Cumhurivet kızı, tek başına, karanlığa doğru yürüyenlere aydın- lığın yolunu gösteriyordu. Kızılay. kocaman birtiyatro sahnesi idi sanki. Ve aydınlık yüzlü bır genç kız karanlığa yürü- yenlere aydınlığın resmini gösteriyordu. Cesur. vakur, ınançlı bir dikilişti onunki. Onu izlerken idealist genç bir kızın tek başına neler anlatabildi- ğini gördük. Ulu önderin bu kutsal emaneti neden gençlere bıraktığını bir kez daha gördük. Haklı davasına sa- hip çıkan bu cesur, yürek- li, yüreği kendinden büyük genç kızın verdiğı iletiyı (mesajı) herkes çok iyi an- lamalı... Kızılay'ı işgal ederek 8 yıllık kesintisiz temel eği- timi -bence 11 yıl olmalı- protesto edenlerin çızdiği kara tablo Türkiye gerçe- ğini açık seçik bir şekilde gözlerimizin önüne serdı. Kara salı 'da sakalh. çarşaf- lı, cüppeli, poturlu bir grup azınlık tüm çirkinlikleri- ni sergilediler. Halkın bu görüntüleri izlemesine olanak sagla- yan basın mensuplanna gösterilen tahammiilsüz- lük ve şiddet, göstericile- rin davalanndakı haksız- lığın ifadesidir. Devletin polisinin basın mensup- lanna karşı takındıgı tav- rı ise anlamak mümkün değildir. 2000'e 3 kala, hiç ya- şanmaması gereken şeyle- ri yaşadık 29 Temmuz'da. Fakat sonuçlan itibanyla halkm bazı gerçekleri da- ha net görmesıni sağla- mıştır, o kara gün. Gösteri öylesine cılız oldu ki en yüksek sayının 5.000 dendiği göstericile- ri ve göstenyi hiç kimse sa- hiplenmedi. O topluluk, aydınlık isteyenlerin kar- şısında sadece bir hiçti. Sevda Cenap And Müzik Vakfı'nm, Ankara Müzik Festivali'nin açılış konse- rinde halkın Beethoven'ın 9. Senfonısi'ni dinlerken verdiğı mesaj son derece açık ve netti. Ankara'y a 40 kilometre uzakJıktaki Türk Metal tş tesıslerine. üste- lik bilet ahp akın akın gi- denler. 9. Senfoni'ninba- rış ve kardeşlik mesajla- nnı dinlerken ülkeleri için taleplerini o dönemın ik- tidanna açıkça haykınyor- du. Yine o gerici iktidar dö- neminde Ankara"da hıpod- romu dolduran 600-700 bin kişi Çankaya Beledi- yesi'nin düzenlediği, Zül- fü Livaneli'nin katıldığı "GüneşleGeliyonız'' kon- serinde laikliğin. çağdaş- lığın ve devrimlerin sa- hipsiz olmadığını haykın- yordu. Bizlerçokuz, güçlüyüz fakat "şeriat isteriz" diye sokağa dökülen gericile- rin, yobazlann karşısına tek başına dikılen, o genç. o yürekli Cumhuriyet kı- zı kadar cesur, ınançlı ve yürekli olanımız ne kadar bilmiyorum. Tek başına karanlığa ışık tutan bu yü- rekli kızı tanımak için faz- la aranmayınız. Belki de bir ayna kadar uzağında- sınız. Yürekli olmayı bas.- kalanndan beklemek ye- rine, yürekli olmak. karşı durmak gerekir. Elimizden alınmak iste- nenler çok zor elde ettık- lerimizdir. Onları böyle kolay vermeyeceğimizi herkesin bilmesı gerekir. Cumhuriyet kızı seni kutluyorum. uyuyan devı uyandırdın. CUMHURİYET'TEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Beklentiler Gerçekleşir mi? Adana depreminden gerıye acı, yas ve molozlar kaldı. Binalardan bır kısmı sapasağlam dururken bir kısmının moloz yığını haline gelerek içindekilerin yaşamım yok etmesi, inşaatlardakı kural dışılığı ve malzemeden çalınmış olduğunu gözler önüne ser- di. Bu da sorumluların yargılanarak cezalandırıl- ması çabalannı gündeme getirdı. Medyada izlediğimız iyi niyetlı yayınlar, yurttaş- lanmızda sorumluların cezalandırılacağı ve cezala- nn da kamu vicdanını rahatlattıracak düzeyde ola- cağı yolunda beklenti yarattı. Acaba öyle olacak mı? Hatırlayacaksınız. Kısa bir süre önce neden ol- duğu kaza sonucu 36 kişının ölumüne yol açan otobüs şoförüne verilen ceza kimı yayın organla- rında "trafik kazasına rekor ceza" başlığı ile yer aldı. Başlığı atan meslektaşlarımız, Cumhuriyet Yazıişleri'nin yaptığı gibı ceza tutarını ölü sayısına bölselerdi, dığer kazalarda olduğu gibi kişi başına 4 aylık hapis cezası düştüğünu göreceklerdi. Göçebelikten bır türlü kurtulamayışımızdan olsa gerek ceza yasalanmızda mal ve tanm kesiminde yer alan hayvanlara zarar verilmesine getirilen ce- zalar, insana verilen zarardan daha ağırlannı öngö- rüypr. Ornek isterseniz, yine yakın geçmişten Gazian- tep'te baklava çalan çocukların durumunu hatırta- mak yeterli olur sanınm. Deprem sanıkları hakkında açılacak davada sa- nıklar için uygulanması istenecek ceza maddeleri- ni belirtmek cumhuriyet savcılannın, maddedeki ceza sınırları içınde karar vermek de hâkimlerın yetkisınde. Ancak karar vermekle sorun çözülmüyor ki. Bu kez de cezaların Infazı Hakkında Yasa işle- meye başlıyor. Hâkim uygun görürse; bir yıl hapsin karşılığı, günlüğü 10 bin liradan 3 milyon 600 bin lira. Para yatınldı mı özgüriük başlıyor. Ceza, paraya çevrilmediyse aynı yasaya göre 6 ay hapis yatanlar salıveriliyor. Ceza daha fazla ise yine yansını çekmek gereki- yor. Hele hükümlü yanaçık cezaevine nakledilmiş- se cezaevinde geçirdiği her ay için 6 gün daha ce- zasından düşüyor. Yanaçık cezaevinde yer olma- dığı için kapalı cezaevinde kalanlar da aynı haktan yaraıianıyor. Bizler de önemli suçlardan mahkûm olanlann kı- sa süre sonra serbest bırakılmalarına şaşınp "Olur mu böyle şey" diye hayıflanıyoruz. Ceza uygulamaiannda bır de ön ödeme koşulu var. Şimdilik cezası üç aya kadar olan suçlar için savcı "Şu kadar parayı adlrye veznesine yatınr- san dava açmam" diye bildirımde bulunuyor. Pa- rayı yatıran hem yargılanmaktan hem de sabıkalı olmaktan kurtuluyor. Reform olarak nitelendirilen Ceza Yasası Tasansı bu üç aylık süreyı 1 yıla kadar olan suçlara yayma- yı öngörüyor. Yargıtay 7'nci Ceza Dairesi, Tasarı ûzerinde sı- nırlı süre içinde yaptığı değeriendirmede 97 suçun daha ön ödemeye tabi suçlar arasına ahndığını belirlemiş. Örneğin 239'uncu maddede yer alan "taksirle inşaatı kurallanna göre yapmama" suçu, tasan yasalaştığında, ön ödeme tutan yatırılırsa bir an- lamda suç olmaktan çıkacak. Yapanın sabıka kay- dı da tutulmayacak. Yargı bağımsız ama, uyguladığı kurallan yasama organı belirliyor. Yürütme organına bağlı kolluk kuvvetleri de sanıkların yakalanarak mahkeme önüne çıkanlmasını sağlıyor. Bilindiği gibi zaman zaman da sağlamıyor. Hiç olmazsa bu kez duygusallıktan kurtulalım. Beklediğimiz cezalar verilmezse haksız yere yargı- yı suçlayacağımıza, yasaların değiştirilmesi için çaba harcayalım. Benzer olaylardakı gibı Adana depreminin so- nuçlarını da sineye çekmek zorundayız. Hem de yasa zoruyla. Ve yasaları değiştiremezsek gele- cekte yıneleneceğinı bılmemize karşın... Özür: Geçen pazartesi yayımlanan yazının ilk cümlesinde "yeğlemeyişimizin" kelimesi "yeğle- yişimizirt" olarak yer almıştır. Özür dilerim. • Ankara Birlik Tiyatrosu'nun sahnelediği "Bir Gü- zel Çirkin Kral" oyununun Gaziantep Valiliği tara- fından yasaklanması üzerine Cumhuriyet'in yaptığı yayın olumlu sonuç verdi; yasak kalktı ve Gazian- tepliler tiyatro seyretme haklarına kavuştular. • israil'in yeni Ankara Büyükelçisi Uri Bar-Ner ile geniş kapsamlı röportajı Lale Sarıibrahimoğlu yaptı. • Petrol Ofisi Anonim Şirketi'nin (POAŞ) satışıyla ilgili birçok farklı noktayı işleyen haberleri Banu Salman ve Olcay Aydilek yazdı. • Plansız kentleşme, eğlence yerleri, her geçen gün artan trafiğin yarattığı gürültünün istanbul için ciddi bir sorun haline geldiğinı ve gürültünün en önemli sonucu olan işitme kayıplarını Saadet Uslu haberleştirdi. • Adana depreminin, Akkuyu'da nükleer santral kurulması için direnenlere önemli bir uyarı ol- duğunu, TAEK Başkanı'nın nükleer karşıtlannı "şer çephesi" diye nitelemesine karşı oluşan tepkileri Ümit Otan aktardı. • Sloganlı tişört giyerek duruşmaya çıkan iki sanığa, mahkeme heyetinin, cezanın en üst sınırından 21 yıl hapis verdiğini Necati Aygın haberleştirdi. • önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. ILAN T.C. YOZGAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997 535 Karar No: 1998/300 Davacı Zeliha Kaylesız tarafindan davalı Çmar Kay- lesız aleyhme açılan boşanma davasının \apilan duruş- ması sonunda: Yozgat Merkez Başınayayla köyü nüfusuna kayıtlı olan Halıs ve Anfe'den olma 1974 doğumlu Çınar Kay- lesız ıle. Ahmet ve Hatıce'den olma 1976 doğumlu Ze- lıha Kaylesız'ın, mahkememizce yapılan 26.5.1998 ta- nhli celsede boşanmalanna karar venldiğı ve davalı Çı- nar Kaylesız'e karar teblığmm yapılamadığından. dava- lı Çınar Kaylesız adına ilanen tebligat yapılmasına ka- rar verılmış olup, ılan tanhınden itibaren hükmün 15 gün sonra kesinleşeceği davalı adına karar yerine kaım olmak üzere ilanen tebliö olunur. 16.6.1998 Basm: 30020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle