Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 TEMMUZ 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 11
Çağdaş Türk mizah edebiyatının kuruculanndan Aziz Nesin ölümünün 3. yılında anılıyor
Aziz Nesin'iıı 'Mezar Sessiztiği'
SEVGİÖZEL
Sevgılı Aziz Nesin; ServerTanil-
li'rıin. 16 Ocak 1996 günlü Cum-
huriyet'teki "SuçluyoruBn" başlık-
lı yazısında belirttiği gıb»i, arkanda
bir **mezar sessizliği" bıraktın. Dü-
şüncelenni bılen, savaşımını izle-
yenJer olarak, bunu neden yaptığı-
na kendimizce anlam vermeye ça-
lışmıştıköldügünde. Kaldı ki hepi-
mizin düş dünyasında bir mezann
vardı; yerini bilmesek de yeryü-
zünde seni de içine alan bir toprak
parçası olduğu bir gerçekti. Ama
üstûnde adın yazılı bir mezann ol-
saydı ziyaretine kimler gelecekti?
Ağzıru açmandan bile korkanlar
mı? Illere ilçelere sokulmaman için
gizli ya da açık "barikat" kuranlar
mı? "Büyük bir yazar" olduğunu,
"kerhen" söylerken nefretini sesi-
ne, yûzüne yansıtanlar mı?
Bizler Aziz Bey, bizler ziyareti-
ne gelecektik. Eiimize iki dal çiçek
alarak, övgü dolu söylevler hazır-
layarak dikilecektik başına. Yoksa
bu "mczar sessizliğT"ni bize mi bı-
raktın? Öyle ya, yaşadığın süre
içinde hep arkandan gelmiştik, mi-
nicik bir adamın gölgesine bunca
insanın nasıl sığdığını o günlerde
hiç düşünememiştik. Seni sever-
dik. ama eleştirirdik de. Bunlan du-
yar, bilir, yüzümüze vurmazdın:
çünkü zamanı ıyi kullanıyordun.
Bir baluma bizleri zamana havale
edıyordun. şimdi daha iyi anladık
bunu. Bu "mezar sessizliği'' çok an-
lamlıydı, belki de bizlerin bir dal
çıçeğini istemedm, hpkı çocuklan-
nın kendı ayaklan üstünde durma-
sını isteyen ana babalar gibi... Sen
önümüzde yürürken rahattık Aziz
Bey, yaşlandığını hiç hesap edeme-
dık, senin de hastalanabileceğini
düşünemedık. Insana yaslanma
ölür, diyen atasözünü hiç aklımız-
dan geçirmedik.
"Milliyetçi muhafazakâr"lann
karabasanı oldun hep, özellikle 12
Eylül'le başlayan karanlık döne-
min egemenleri, Sıvas'ta seni itfa-
iye merdiveninde tartaklayanlann
yerinde olmayı ne kadar isterlerdi
kim bilir. Minicik bir adamdın
Aziz Bey, daglar gibiydi öfken;
daglar gibiydi aydınlık düşmanla-
nna saldığın korku. Ne topun var-
dı, ne tüfeğin Aziz Bey, minicik bir
adamdın; dağlar gibiydi sesin. bir
sözcüğün karanlık severleri gün-
lerce uykusuz bırakıyordu. Zübük-
lerle savaşıma yıllar önce karar ver-
miştin, ne yakalannı bıraktın ne de
onlarla uzlaştın.
"Devlet iizerine
düşüncelerimin tleğişime
uğradığı diinem, hıılkı
alabildiğine sevdiğun ve halka
olan borcumun bilincine
vardığun bir döneın olmuştur.
Bizi, hele heleyoksul
çocukları besleyen, konıyan,
eğitip öğreten ve insun yapan
devlet değil halktı. Kutsat olan
da devlet değil halktı. (...)
Ben işte bö'yle bir halka elbet
borçlııyum ve höylesine
borçlıt olduğıtm halka ne
verseın ve ne denli versem
borcumu ödemiş oiaınazdtm."
Gömüyü Arayan Adam
Aziz Nesin'in yaşamöyküsü
Aydınlık için savaşmıştı
Şimdilik bir mezann olmadığinı
varsayalım Aziz Bey, Türkiye hal-
kı tıpkı Pir Sultanlara, Yunuslara,
ICaracaoğlanlara açtıgı gibi, sana
yurdun dört bir vanmda bağnnı
açacak. Söyledığınde çok kızan,
sana veryansın edenler bile aptal-
lık oranını tartışır, sana hak verir
oldular, bı^pşnı az buluyorlar,, söz-
lerin söylericeleşiyor. İyi de senbu
"mezar sessizliği*'ni gerçekten bi-
ze mı bıraktın Aziz Bey? Türkiye
aydınlannı cezalandırmış olmadm
mı? Yüzünü göriir gibi oluyorum.
gülmece yazanydın ama, ağlana-
cak halimize hiç gülemezdin, gü-
lene de şaşardın. Kim bilir, belki
şimdi bızim halimize gülüyorsun-
dur. Gül Aziz Be>, bizler bu "me-
zar sessizliği"ni yırtıncaya değin
gül... Gül Aziz Bey, bizler yerimi-
ze konuşacak bir Aziz Be> arayı-
şından vazgeçip de kendi sesimizi
buluncaya kadar gül. Bizler, kendi
kendjmize yakınmaktan. ya da gel-
"mîş, geçmış bütün zamanlann en
azılı emperyalistlerine birbirimizi
şikâyet etmekten cayıncaya kadar
gül... Aziz Bey hem de kahkahalar-
la gül ki, Aziz Nesin'in sesını bu-
lalım. Aziz Nesin'in savaşımını,
bıraktığı yerden onun dürüstlüğü.
onun yürekliliğiyle sürdürelim.
Aziz Nesin hoşluk olsun, konuşuk
olsun diye konuşmuyordu, Aziz
Nesin'in aptallık oranlan filan ve-
rerek "medyatik" olmaya gereksi-
nimi yoktu, şımşekleri iizerine çek-
mekten "zevk" alan biri, ya da ma-
hallenin delisi de degildi.
Türkiye aydını, Aziz Nesin'in
"mezar sessLdiğTm bozduğu gün,
ikı metrelik bir mermer parçası
önemli değil, ikı dal çiçeğı. güçlü
sesını bırakacagı binlerce Aziz Ne-
sin mezan bulacak.
Sevgili Aziz Nesin, ışıklar içın-
de yat.
Vakfı ve yapıtları
anısını yaşatıyor
KültürServisi-Çağdaş Türk mizah edebiyatının ku-
rucusuydu Aziz Nesin... 6 Temmuz 1995'te aramız-
dan aynlana dek öykü, roman. şiir, oyun yazarlığıyla;
yayımcılığıyla, gazeteciliğiyle, köşe yazarlığıyla sena-
ristliğiyle, yayımcılığıyla, aydınlattı Türk kültür dün-
yasını. 20 Aralık 1915'tedünyayagelen Nesin 80yıl-
lık yaşamını halkının aydınlanmasına adamıştı. Bit-
mek tükenmek bilmeyen üretim savaşında tutuklama-
larla, yargılamalarla ve hapis cezalanyla mücadele et-
ti, radikal tavırlan nedeniyle bir yanda dostlannı yitir-
di, öte yandan ortaçağ zihniyeti tarafından yakılmak
istendi.
Nesin yetmişinci doğum gününde ölümü değerlen-
dirirken: 'Peki ben ne istiyorum? tstediğini tek şey var:
Ölümü hak etmek~.ÖIen insanlann pek çoğunun ölü-
mü hak ederek öJmüş olduklarma inanmıvurum. Ölüm,
insanın ulaşabileceği en üst düzey, en yüce, en ulu yer
bence™' dıyordu. Sevgıleriyle, kavgalarıyla, yapıtla-
rıyla ölümü hak ederek aynldı Aziz Nesin aramızdan.
Bütün yaşamı adeta yazı masası ve matbaalar ara-
sında geçen bilge insan 1974 yılında oğlu Ali Nesin'e
yazdığı mektupta yazı makinesi üzerine şunlan söylü-
vordu: "İki gün önce makinemin H harfi koptu "Başa-
nmı Kanma Borçluyum' oyununun 10. ve 11. bölüm-
lerini H harfi olmadan yazdını. Tabii sonradan kalem-
le H harflerini yerine koydum. Biliyorsun iki daktito ma-
kinem daha var. Ama ben bu makinemi çok severim.
Annenleevlendiğim gün almışdm. On dokuz yıldan be-
ri bu makine> le o kadar çok şey yazdım ki hatta o ka-
dar güzel şeyler yazdım ki bu makine sanki benden bir
parça oldu. Bana canlıy mış gibi geliyor. İnanır nusın bir
iki hafta ondan aynlınca bayağı özlüyorum makinemL
Burada yapı yerine hırsız gircrse en çok makinemi ça-
lacak diye korkuyorum. Obür çalınan her şeyi yerine
küyabihrim, onlan yeniden aJabilirim. Ama bu maki-
neyi bir daha sann alamam; tıpkı kolum, elim parmak-
lanm gibi birşey bu. Zavallı ö>1e de eskidi ki. bir gün
çok yaşlanır yada hastalanır vaama/ olursam. maki-
nem kendiliğinden benim aklımdangeçenleri kağıda va-
zıverecek, bana yardım edecek. Benim olmadığun za-
manlarda, bu daktik» odasının bulunduğu odadan dak-
tilo sesleri duyarsanız, makineye geçirilmiş kâğıtta ya-
zıiar görürseniz, hiç şaşmayın: makinem benim yanm
bıraknklannu, yazmadıklanmı \aa\or demektir."
Yaşamı boyunca genış aılesine bakabilmek, çocuk-
lannı okutabilmek için sürekli para sıkıntısı çeken ve
kâr getirecek işlere de yönelerek asıl yazmak istedik-
lerine zaman ayıramamaktan yakınan Nesin para ka-
zanmaya başladıMgı dönemlerde, 1972'de en büyük
yapıtına imza attı: kirrisesiz ve yoksul çocukiah ökut-
:
mak için Nesin Vakfı'nı kurdu. Nesin Vakfl'nTn ilk yıl-
lannda Vakıf arsasında çadırda kalıyordu Aziz Nesin.
Bir yanda okuttuğu gençler. öte yanda yapıtlan Türk
yazın dünyasının en renkli kişiliklerinden Nesin'in anı-
sını ölümünün üçüncü yılında capcanh ayakta tutu-
yor...
Bllglner oyununu şehir Tiyatroları'ndan çekti
'Oyunumu arşivde
tozlansın diye vermedim'
NURDAN CtrL\NŞÜMUL
Oyun yazan Recep BUginer. bu yıl
Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından
sahnelenen ve 1 Öcak 1997'de Istan-
bul Şehir Tiyatrolan repertuvanna
alınan "Savaştan Banşa Aşktan Kav-
gaya" adlı oyununu repertuvardan
geri çekti. Mustafa Kemal Ata-
türk'ün mücadeleli yaşamının bazı
bölümlerinın konu edildiği belgesel
nıteliğindeki 'Savaytan Bansa .4şk-
tanKavgaya'; Kültür Bakanlığı, TB-
MM ve Devlet Tiyatrolan tarafından
Cumhunyetin 75. yıl kutlamalan
kapsamına alındı. Bugüne dek sah-
nelendiği yerlerde büyük ilgı gören
ovunun dızi olması için çalışmalara
devam edıliyor.
Seçici kurulun oy birlığiyle Şehir
Tıyatrolan'na kabul edilen oyunun
sahnelenmesi konusunda bugüne
dek bir girişimde bulunulmayınca
Recep Bılginer oyunu geri çekmeye
karar verdi. Bilginer Kenan Işık'm
bazı şiirler ve destanlardan alıntılar
yıparak Atatürk'le ilgili bir kolaj
yıpnğını belirterek, kolaj ın drama-
dan ayn bir şey olduğunu ve kendı
oyu.iiinun sahnelenmemesi için bir
neden olamayacağmı vurguluyor.
Şehir Tiyatrolan Genel Sanat Yö-
netneni Kenan Işık'ın oyunu seyret-
rneciğinı, belki de oyunla ilgili yazı-
laılın okumadığını belirten Recep
Elpnerbu konuda şu yorumu yapı-
y>r "Şehir Tıyatrolan'nın bağü bu-
hniuğu Büyükşebir Betediyesi yö-
nMi-ilerinin, siyasi görüşlerine özel-
lklt. Atatürk \e laik Cumhuriyet fl-
leleine karşı çıkmalanna ayak uy-
tunıa görüntüsü veriyor ya da uer-
rek isti>or olabilir. Genç bir tiyatro
aLannın bö>lebirzihnhetea>akuy-
«•ma çabasuu. Şehir Tıyatrolan'-
«•pıriak geçnüşi adına bir talihsiz-
lcHjıyorum."
torhğa Şehir Tiyatrolan'nda
dün attığını belirten Bilginer, bu-
^âıe dek oynanan hiçbir yapıtına
Öye ilgisiz kalınmadığına dikkat
^İenk şöyle diyor: 'Seçkri kurul ta-
oy biriiğiyle kabul edilen
Şehir Tiyatrolan arşhinde
kzusın diyeverntedim. Aynca Ata-
kn'in özel yaşanıını dramatize e-
e ı hr piyesi sahnelememekle, Bü-
J^lŞehir Belediyesi'ne egeraen siya-
Recep Bilginer'in oyunu Ata-
fiirk'ün yaşamını konu alıyordu.
sal göriiş ve u>gulamalann'ben Ata-
türk pıyesinı sahnelemedım' biçi-
mindeki övünmelerine de alet ola-
mam."
Recep Bilginer. Türk yazarlannın
oyunlannm hem .Ankara'da hem de
Istanbul'da sahnelendığini söylüyor:
"Sözüm ona oyun Ankara'da o>na-
nınca neden Istanbul'da da oynaya-
lım demişler. Benim \e birçok Türk
yazarının o> unlan hem burada hem
.4nkara'da mTianır. Türkije'de öde-
nekliti\atnılarsınırlı." Kenan Işık'ın
kendısıne yaptığı açıklamada 'bizde
kabul edflip ovnanmamış birçok
oyun var' dedığını belirten Bilginer
bir oyunu hem kabul edip hem de
oynamamayı Şehir Tiyatrolan'nın
bir ayıbı olarak görüyor. Bilginer
"*Sa\aştan Banşa Aşktan Kavgaya""
adlı oyunun sıradan bir o>ıın olma-
dığını vurguluyor: 'Böyle bir oyun
yazar için de risk aslında. Ama oyun
sahnelendiğ] yerlerde büyük ilgi gö-
rüyor. Oyun seyircinin gözünü açı-
yor. Sejirciyle \e cumhuriyet \anhla-
nyla. Atatürk düşüncesine baglı
olanlaıia özdeşleşiyor."
Şehir Tiyatrolan"nın beledıyenin
değil, Türkıye'nin olduğuna değini-
yorBilginer:" Şehir TıyatrolanTür-
kiye'nin ilk ödenekli tiyatrosu. Türk
yazarlanna büyük destek vermiş bir
tiyatro. Peki Türk yazarlannın yapıt-
lan orada sahnelenmeyecekde nere-
de sahnelenecek? Şehir Tiyatrolan
yönetmeUğinin amaç maddesi Türk
yazarlannı desteklemek ve Türk ti-
yatrosunun güzel örneklerini sun-
maktır."
Gilberîo Gil Yapı Kredi SanatFestivali kapsamında bir konser verdi
di'myadaher müzik, herkesiny
KültürServisi- Brezilyalı ün-
lü müzısyen Gilberto GİL Yapı
Kredi Sanat Festivali "98 kapsa-
mında bir konser \erdi. Beste-
lenndekı ntmık çeşıtlılikle dık-
kat çeken Gil. ızlevıcılere ol-
dukça hareketli ve keyifli bir ge-
ce yaşattı.
Gil'ın mûziğınin hiçbir za-
man büyük rakamlarla işi olma-
dı. Bugüne dek yurtdışında en
çok satılan albümü 'Extra',
Fransa'da 50 bın. ttalya'da 20
bın olmak üzere tüm A\nıpa'da
150 bınlik bır satış grafiği çız-
di. .Ancak Gil müziğinden asla
ödün vermedi. "Yazanm, çala-
nm ve söylerim. Benim evrenim
bundan ibaret" dedı \e yoluna
devam ettı. Sufı inançlanyla,
Taoizm \e Budizm'le ilgilendi,
daha doğnısu "İnsanın kendini
geliştirmesine yönelik her şe>-
toJ". 1989 yılında Yeşiller Par-
tisi'neüyeoldu. 'İnsanailişkin'
sorunlara duyarlı oldu hep ve
müziğiyle de bunu dile getir-
di." İstanbul benim için bir efsa-
nev di. Buraya gelişim, bir çocuk-
luk düşünün gerçekleşmesidir'"
diyen Gil. konserden önce basın
mensuplannın sorulannı yanıt-
ladı.
- Son dönem caz festivaileri-
nin programlannda Latin Ame-
rika kaynaklı müzige geniş yer
Gil, İstanbul "a gelişinin bir çocukluk düşü olduğunu söyledi.
verildiğini görüyoruz. Bu ilgiyi
nasıl açıkhyorsunuz?
Montreu.\ Festivali bu değı-
şim için bir başlangıç oldu. Da-
ha öncelen caz festivallerinin
kapsamı sadece geleneksel caz
örneklerinden oluşurdu. 15-20
yıldır bu festivaller diğer müzik
türlerine de kapılannı açmaya
başladılar. Latin Amerika ka>-
naklı müziğe verilen yeri, ızle-
yicinin beklentisine bağlıyo-
rum. Bu müziği talep eden ge-
nış bir kıtle var.
- Yaşadığnuz topraklann mü-
ziğini tanıtmak için yıllardır e-
mek \eriyorsunuz. Oysa bugün.
işin ehli oİmayanüısanlar' world
musıc' diye bir şeyin alüna im-
zaaüy»rlar. Bupiyasa hakkında
ne düşünüyorsunuz?
Amerikalılar ve Ingilizler, ge-
leneksel motifleri pop müziğe
transforme ediyorlar. Bu 'vrorld
music' değil 'W)rW music'. Af-
rikalı. Arap ya da Latm köken-
li halklann kendi müziklerini
daha evrensel standartlara ulaş-
tırma çabalanyla ortaya çıktı,
bugün ise sadece bır sınıflandır-
ma, bir etiket olarak yaşıyor.
Dünyaküreselleşiyorve insan-
lar birbırlennin müzığini çalabi-
liyorlar. Küçülen dünyada her
şey ve her müzik. herkesin artık.
Sınırlar ortadan kalkıyor, total
bir kültür oluşuyor.
- Ülkenizde yaşanan sorunla-
n her zaman müziğinizle gün-
deme getirdiniz. Şimdi de Yağ-
murOrmanlan V'akfi'nuıdanış-
ma komitesi üyeliğini yürütü-
yorsunuz. Evrensel sorunlara da
en az yerel konulara karşı oldu-
ğunuz kadar duyaıiısınız—
Yerel ve evrensel olan birdir,
aynıdır artık. Modern zamanla-
nn kuralı bu. Her şey hem yerel
hem evrensel. Yeşiller Parti-
si'nin söylediği gibi: "Evrensel
düşüa, yerel hareket et! Dûnya-
yı evine getir".
- Son albümünüz Quanta'
hakkında biraz bilgi v«rir misi-
niz?
Albüm iki yılda oluştu. Be-
nim için karmaşık bir süreçti,
çünkü o sıralar matematik, fi-
zik ve izafıyet teorisi üzerinde
düşünüyordum. Sonunda bu
kavTamlan müzığime taşıdım.
'Quanta' adı da Quantum fızi-
ğinden geliyor zaten. Bilim ger-
çeklerini sanat ve şiirle anlat-
mak istedim. Albümün 6-7 şar-
kısı sanatla bilim arasındaki iliş-
kiyi irdeliyor. Bu arada albüm-
deki müzik oldukça yalın, sade.
Mehveş Emeç, Yedikule Zindanlan'nda
Kültür Servisi - Piyanist Mehveş Emeç ve Fran-
sa'dan gelen Avrupa Gençlik Senfoni Orkestrası
(Tempo de Toulouse). bu akşam 21 OO'de Yedikule
Zındanları'nda bir konser verecekler. Orkestrayı
Marc Ursuk yönetecegi Rapsody ûı Blue başhklı
konserde Beethovven, Brahms, Dvorak, Bizet, Stra-
uss, Weber \e Morricone'nin yapıtlan yorumlana-
cak. Yedikule Zindanlan kapılannı 18. OO'de açacak.
19.00'da Vefa Çiftçioğlcı 'Klasikle Cazın Buluşması'
başhklı bir CD dınletisi sunacak.
Almanya'nm VVestdeutsche Zeitung gazetesinin
"Hayran olunacak teknikte inci benzeri bir tuşe"
olarak söz ertikleri Emeç. Almanya'da 'Mozart' ve
'Bösendorfer', Fransa'da "Ravel' ödüllerini kazanma-
sının ardından çok genç yaşta konser kariyerine baş-
ladı. 1992'den bu yana Londra'daki ünlü pedagog
MariaCurcio'nun asıstanı olan sanatçı, bu yılki kon-
ser sezonunda Schumann'ın yapıtlarından oluşan
resital dizileriyle müzik otoriteierinın büyük beğe-
nisini topladı. 1985'tekunılan Avrupa Gençlik Sen-
foni Orkestrası ise Orta Pirenelerbölgesinden gelen
genç müzisyenJeri bir araya getiriyor. Orkestra dü-
zenli olarak, Fransa'nın yanı sıra Guadeloupe ve
Kanada, Letonya, Tunus gibi ülkelerde de konser-
ler vermekte. Orkestranın repertuvannda Haendel,
Mozart, Bach, Beethooven gibi bestecilerin yapıt-
lan. fılm müzikleri (Morricone, Cosma..). caz (Bo-
ussguet) ve çağdaş müzikler(Lemeland) yer ahyor.
Fransız Kültür Merkezi tarafından desteklenip,
Hakan Erdogan Prodüksiyon tarafından gerçekleş-
tirilen Rhapsody ın Blue konserinin biletleri AKM
ve V'akkorama'nın Taksim, Akmerkez, Suadiye ma-
gazalanndan temin edilebilir. Orkestra, bu konser-
den sonra 9 Temmuz akşamı saat 21.15 'te de Anka-
ra Gan'nda bir konser gerçekleştirecek. Bu konse-
rin biletlen Dost Musk Center(Kavaklıdere. Kızı-
lay), BestMüzik(Bahçelievler, Karum) ve DKNY'de
satılacak.
II
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
"Alasıl Anıyoruz
Atatürk'ün Adını?
Kendini ve dünyayı algılama gücü olgunlaşma-
mış bireylerin çoğunlukta olduğu bir ülkede top-
lumsal kanamalar hastalığa da dönüşebilir.
Gırtlağına kadar borca batıran Batı, neden "Has-
ta Adam..." olarak niteliyordu Osmanlı Imparator-
luğu'nu?
Kan kaybından kurtulamadığı için.
Çöküntünün nedenini arayacak uygarlık düze-
yine ulaşamadığı için. (Sorumluluğun bugünkü ku-
şakların omuzlannda olmadığını biliyoruz.)
Kurtuluş Savaşı da, Cumhuriyet de -geleneksel
kurumlara bağlı olanlann silahlı önleme çabalan-
na karşın- kendini ve dünyayı algılama gücü ka-
zanabilmiş azınlıktaki bireylerin eseriydi.
Ulusal bağımsızlık ortak paydasında birleşebi-
len.
Emperyalizm ve kapitalizmle birlikte iç düşma-
nın simgesi şeriatçı kafayla savaştığının bilincin-
de olan.
Tarihsel olguların yinelenmesi hoş görülmeli.
1920'de işgalci ingilizin parasal desteğiyle silah-
lanarak Kurtuluş için direnenleri ateş çemberinde
boğmak isteyen şeriatçı, dinsizlere karşı savaştık-
larına inandırmak istiyordu halkı.
2 Temmuz 1993'te otuz yedi insanı yakan şeri-
atçı kafa, "Cumhuriyet Sıvas'ta kuruldu, Sıvas'ta
yıkılacak.." narasıyla eyleminin kaynağındaki ide-
olojiyi gizleme gereğini bile duymadı.
Toplumsal kanamanm yeniden hastalığa dönüş-
mesi olarak düşünebiliriz bu durumu.
Acı veren, hastalığın sürmesidir.
• • •
1945'te birden fazla parti kurulması yasağı kal-
dınldığı zaman, iktidardaki Cumhuriyet Halk Par-
tisi'ne bağlı kalem adamlarının yazılarında sık sık
iki sözcükle karşılaşıyordu bizim kuşağın gazete
okuru:
"Yeşiltehlike..."
"Tehlike" nitelemesiyle "Kuran'a dayalı devlet"
ideolojisinin üzerine yürüdüklerini sanıyordu bu
kalem adamlan.
Gerçekte rejimin simgesi sayılan parti oy uğru-
na ödün vermeyi demokrasi gereği saymaya baş-
lamıştı bile.
En korkuncu eğıtimde ödün.
Köy Enstitüsü yerine Imam-Hatip Okulu.
Öğretmen Okulu yerine Islam Enstitüsü.
Yalnız din dersi mi gördü Cumhuriyet'in çocuk-
lan bu okullarda?
Yanıtı Demokrat Parti'nin iktidara geçmesinden
bir süre sonra Adnan Menderes vermiştir:
"- Siz isterseniz Hilafet'i bile getirebilirsiniz..."
"Kuran'a dayalı devlet" ideolojisinin 1945'ten
sonra ortaya çıkan savunucuları, dergilerinde la-
ikliği komünistlik, dinsizlik olarak niteliyoriardı.
Aydınlı toprak ağası Müslümanlığı oy pazanna
sürdü.
. Sıvas'taki toplu kıyım bu biriktmin sonucudur.
* "Orhan VteH, son yazılanndan birini şu satırlarla
bitiriyordu:
"Hâlâ nasıl anıyoruz Atatürk'ün adını, utanmı-
yor muyuz?"
Aydın Büke'den İki Oafıi Üç Opera'
• Kültür Servisi-Aydın Büke günümüzde sadece
Mozart'ın metin yazan olarak tanınan Lorenzo Da
Ponte'nin maceralı yaşamından yola çıkarak üç
operanın besteleniş öyküsünü. müzıkal açıklamalannı
ve dönemin perde arkasını kitap haline getirdi.
Lorenzo Da Ponte'nin 1749 yılında küçük bir Italyan
kasabasında başlayan ve 1838 yılında Nevv York'ta
noktalanan uzun yaşamı ilginç maceralarla dolu.
Özellikle 1780'lerde Saray Şairi olarak görev yaptığı
Viyana'da sahnelenen operalann pek çoğunun
librettosu onun kaleminde çıkıyordu. Antonio Salieri.
Vincent Martin i Soler, Giuseppe Gazzaniga, Vencenzo
Righini gibi de\Tİn en ünlü bestecıleriyle birlikte
çalışan Lorenzo Da Ponte'nin yaşamı Boyut
Kitaplan'nın Müzik Dizisi'nden çıktı.
İnsancıl'da 'Bnecht Tartışmalanı'
• Kültür Servisi-Aylık kültür ve sanat dergısı
Insancıl'ın Temmuz sayısı çıktı. AfşarTimuçin'in
'Yalnızlığın ve Evlerin Şairi Behçet Necatigıl'. Kemal
Özer'in 'Ikinci Yeni'den Toplumcu Şiire'. Temel
Demirer'in '100. Yılda Brecht Tartışmalan'. Attila
Erdemli'nin 'Yaşama Sorunu ve Descartes". Cstün
Akmen'in 'Saatlı Meydanda Altı Saat' ve Cengız
Gündogdu'nun "Yıldız Güncesi", derginin bu sayısında
yer alan yazılardan bazılan. Dergide aynca Metin
Ülkü'yle yapılmış bir söyleşi, Günel Altıntaş'ın
öyküsü ve çeşitlı şairlerden şiirler bulunuyor.
İzmit'e dev kültür merkezi
• Kültür Servisi-îzmit Büyükşehir Belediyesi
tarafından yaptınlan ve istanbul Atatürk Kültür
Merkezi'nden sonra Türkiye'nin ikinci büyük
sanatsal mekânı olma özelliğini taşıyan Süleyman
Demirel Kültür Merkezı'nin yıl sonuna kadar
açılacağı bildirildi. Ana mekânlar, çok amaçlı bü>ük
salon, cep sineması, sergi salonlan, kütüphane ve
atölyelerden oluşan merkez opera ve bale
gösterimine de olanak saglayacak. Çok amaçlı
salonda 4 ayn dilde çeviri irnkânı sağlayan
simultane sistemi de bulunuyor. Büyükşehir
Belediye Başkanı Sefa Sirmen'in verdigi bilgiye
göre tamamlanma aşamasına gelen merkez, bu tür
mekânlarda aranılan tüm özellikleri taşıyacak.
Edebiyat ve Beştiri'nin yeni sayısı
• Kültür Servisi - Ankara'da yayımlanan Edebiyat
ve Eleştiri Dergisi'nin yeni sayısı çıktı. Derginin bu
sayısında Feridun Andaç'ın hazırladıgı '1997'de
Öykü-Roman' konulu özel bir bölüm yer alıyor.
Aynca Mahmut Temizyürek'in "Ahmed Arif: Neşeli
Buluşma', Taner Ay'ın 'Içerdeki Kedi-W.
Burroughs'un Efsanesinin Iktidardan Kaçışı',
Ahmet San'nın 'Siyah-Bir Metafor Olarak Karga',
Sinan Vargı'nın 'Bilimkurguda Etik ve Gerçekler',
Adnan Satıcı'nın 'Beni Seviyorum Edebiyatı', Hans
Magnus Enzenberger'in 'Bir Şiir Nasıl Oluşur',
Mümtaz ldil'in 'Kimseden Nefret Etmedi
Turgenyev'den Nefret Ettiği Kadar',Ahmet Yıldız'ın
İki Kitap' başhklı yazılan okuyuculann beğenisine
sunuluyor. Bu sayıda Nâzım Hikmet, Ahmed Arif,
Devrim Dirlikyapan, Ömer Faruk Hatiboğlu, Maria
Şatıroğlu, Yunus Koray. Cem Savran, Kuvvet
Yurdakul, Ergül Çetin, Emin Akdamar, Çiğdem
Sezer, Tümay Çobanoğlu ve Orhan Tüleylioğlu'nun
şiirlerine, Orhan Kemal, Hakan Şenocak ve Hasan
Nami Güner'in de öykülerine yer aynlmış.