Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Jumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordınatoru HikmetÇe-
tiokaya 0 Yazıı$len Muduru İbrahim
Yüdız 9 SorumJu Mudür Fikret İlkiz
# Haber Merkezı Müdürij Hakan Kara
0 Görsel Yonetmen. Fikret Eser
Dı$ Haberier Şiımi Dauışoğlu 0 Istıhbaraı Cengiz
v. ıldınrf C Fkonorm Mehmet Saraç 0 Kültiır
Handan Şenköken 0 Spor \bdiılkadir V ücclman
0 MaKııleler Sami Karaören 0 Duzeltn>e \bdullah
Ya/ıcı 0 Fotoûraf Erdoğan Köseoğiu • Bılgi-Belge
Kdibe Buğra 0 >. urt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kurulu İlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç, Okta>
Kurtböke. Hikınıt Çetinkaya,
Şükran Soner. Ergun Balcı.
İbrahim Yıldiz. Orhan Burcalı.
Mustafa Balba\. Hakan Kara.
AnkaraTemsıicısı Mustafa Baibaj Ataturk BuKarıNo
125,Kat4.Bakanlıklar-AnkaraTe! 4195020(7hat). Faks.
419502" 0 Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya
Blv 1352 S 2 3Tel 4411220. Fak* 44191170Adana
TemMİcısi Çetin Viğenoğlu, tnönüCd 119 S No 1 Kati,
Te] 363 12 H.FaL-, 363 12 15
\1uexsc-e Muduru tstün \knıen •
Koordınatör Ahmcl Korulsan 0
Muhasebe Bülent Ymer^Idıre Hüsfvin
Gûrer • l5
letme Önder Çelik • Bıİgı-
îşlem Nail İnal 0 Bılgısa>ar Sıstem
Mürihft Çüer«Satiş Failel Kuza
MEDV A C: • Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran # Koordınator Reha
l^ttman % Gene.1 Mudur Yardımcısı
SevdaÇoban Tel 514 <P 53 -
51395 SO-M 18460-61, Faks 51.18463
Yayımlavan %e 3*s*n: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın \e Yavmcılık A 5
TürkocagıCad J9 41 Cagaloğlu 34334 Isl.PK 246 Istanbulfel (0 212) 512 05 05 (20 hatl Faks (0 212) 513 »5 95
6TEMMUZ1998 tmsak:3 31 Guneş. 5.31 Öğle: 13 16 tkındı: 17.13 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.3" w\vwcumhunyet com.tr
ÇGD İstanbul
Şubesi Genel
KUPUIU
• İstanbul Haber Servisi -
Çagdaş Gazsteciler Derneği
(ÇGD) istanbul Şubesi'nın
dün yapılan olağanüstü
genel kurulunda yeni
yönetim kurulu üyeleri belli
oldu. Toplam 98 üyenin oy
kullandığı genel kurulda
Nevzat Onaran, Hakan
Dilek, Seçkın Sertdemir,
Murat tnceoglu, Yasemin
Özkal, Sadık Çelik ve
Zehra JCırtav, 7 kişilik yeni
yönetim kurulunu
oluşturdu. Genel kunılda üç
kişilik yeni denetleme
kurulu da belirlendi.
Yönetim kurulu, yapacağı
ilk toplantıda kendi
arasmdan ÇGD Istanbul
Şube Başkanı'nı seçecek.
Karadeniz
• İstanbul Haber Servisi -
Doğu Karadenizliler Kültür
ve Dayanışma Derneği
tarafından, bu yıl 25'incisi
düzenlenen Geleneksel
Karadeniz Yayla Şenliği,
Pendik Kurnaköyü
tskenderiye mevkiinde dün
gerçekleştirildi. Karadeniz
yöresel yemeklerinin
yenildiği şenliğe katılanlar,
kemençe eşliğinde horon
teptiler.
Mevlit kandili
kutiandı
• Haber Merkezi -Hazreti
Muhammed'in 1427.doğum
yıldönümü dün gece kutlandı.
Diyanet Işleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz yaptığı
açıklamada, "lnsanlığın
paslanmış vicdanına, ufuksuz
irfanına, yozlaşmış ahlakına
ve taşlaşmış ıdrakine bır
rahmet olarak göndenlen Hz.
Muhammed'in doğumu yüce
Allah'ın insanlığabir
lütfudur" dedı.
Enflasyon
hasta ediyor
• ANKARA(LBA)-
Başbakanhk Aile Araştırma
Kurumu'nun yaptığı
araştırmaya göre yüksek
enflasyon, kadınlar
üzerinde nedensiz
ağlamalardan sürekli
uyuma isteğine kadar
birçok rahatsızlığa neden
oluyor. Araştırmada,
yüksek enflasyonun, düşük
gelirli ailelerdeki kadınlann
yüzde 33.3'ünde her zaman
sıkıntı içinde olmasına,
yüzde 18'ınde nedensiz
ağlamalara, yÜ2de
31.3'ünde sürekli
yorgunluk hissetmelerine,
yüzde 15.33'ündeher
şeyden bıkmaya ve yüzde
1.33'ünde ise sürekli
uyuma isteğine yol açtığı
saptandı.
Kapadokya
Rlm Haftası
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) - Nevşehir'in
Urgüp ilçesinde
gerçekleştirilen
"Kapadokya Filmleri
Haftası", bir gün uzatma ile
dün akşam gösterilen
Yılmaz Güney'm "Ağıt"
filmi ile sona erdi. Ürgüp
Belediye Başkanı Kürşad
Numanoğlu, 196O'lı yıllar
ile 1997 yılına kadar
Kapadokya bölgesinde
çevrilen konulu Türk
filmlerinin halka
gösterilerek sinema
sevgisinin aşılanmasmın
yanında, özellikle genç
nesillerin, Kapadokya
konusunda bilgi sahibi
olmalannın amaçlandığım
belirtti.
RTÜK'e
şikâyetter
• ANKARA(UBA)-
Radycve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK) Başkanı
Kutlu Savaş, bir soru
önergesine verdiği yanıtta,
kurumuna ilişkin ilginç
veriler ortaya koydu. Savaş,
1 Ocak 1998'den31 Mayıs
1998'e kadar "Alo RTÜK"
178hattına3bin838
şikâyet geldiğini belirterek
söz konusu programlar
çerçevesinde en çok şikâyet
edilen konularm başında
şiddet, cinsellik, Türk
dilinin kötü kullanımı,
programlann eğitici
olmaması, kişilik haklannın
ihlaline yönelik haber ve
programlar, bölücü ve
irticai niteklikteki
yayınların geldiğini
kaydetti.
Dikili- Bademli koylanndaki 1. derecede doğal ve arkeolojik SÎT alanı olan ada 'özelleştirilmiş' gibi
Kaleııı Adası ldtaba uymuyor• Kalem Adası, tıpkı Kardak gibi ulusun malı. Ancak çevresi
silahlı insanlarla korunan ada, anlaşılan o ki halkın değil. bir
avuç güçlünün. 1. derecede arkeolojik ve doğal SİT alanı adaya,
güçlüler kaçak villalan konduruyor. Danıştay kararlanna karşın
Dikili Belediyesi villalan yıkmıyor, "yıkamadığını" söylüyor.
SERDAR KIZIK
İZMİR- Ülkemizın doğal değerle-
rinin yağmalanması acımasızca sürü-
yor. Yasa tanımayanlar. mahkeme ka-
rarlarını uygulamayanlar çivı çakıl-
ması bile yasak doğa ve kültür hazi-
nelerinı talan ediyorlar.
Turgut Ozal dönemınde olduğu gı-
bı kımi zaman iktidarlar eliyle, kimı
zaman da Dikili'de ortaya çıktığı gıbı
sermaye ve yerel yönetim ışbirlığıyle
doğa katlediliyor.
Aktaracağımız ömek. Ege'nin laci-
vert sulannın yeşille buluştuğu, olağa-
nüstü güzellikıere bezenen Dikili- Ba-
demlı koylannın kucağındaki Kalem
Adası... Ada hem 1. derecede doğal
ve arkeolojik SİT hem de tanmsal ni-
telığı korunacak özel mahsul alanı. Bu
yanıyla değil ınşaat yapmak, çıvı çak-
mak bile yasak.
Adanın büyük bölümü, Gülüm-
Süt'ün eskı sahibi "Yüksel Dartar"ın.
Ada sanki özelleştinlmış gıbı kımse gi-
remiyor, kamu yaranna kullanılmıyor.
Zaman zaman ülkenın güçlü \e ünlü
sermayedarlan ile politikacılan. halka
yasak adada konuk ediliyor .
Yağmanın öyküsü, 80"lı yıllara uza-
nıyor. Yukarılarda güçlü dostlar v e > a-
saları görmezden gelen yöneticıler
olunca yasaklar geçerli olmuyor ki o
yıllarda lüks villalar yükselmeye baş-
lıyor. Ada, o dönem belediye mücavir
alanı dışında kaldığından Bayındırlık
Bakanhğı'nın denetiminde. Ancak ba-
kanlık o tarihlerde üç maymunu oynu-
yor. Daha sonra ada ve çevresi. Diki-
li Belediyesi'nin mücavir alanına gi-
riyor.
Usulsüzlük ilçede gündemin ilk sı-
ralanna yerleşirken bazı yerel gazete-
ler konunun üstüne gidiyor. Bunun
üzenne Dikili Belediyesi Fen lşleri
Müdürü harekete geçiyor ve kaçak v il-
lalar mühürleniyor, ardından da yıkım
karan geliyor.
Dartar, İzmir 3. ldare Mahkeme-
sine dava açıyor. Mahkeme. 26 Ekim
1995 tarihinde yıkım karannı onaylı-
yor. Karar, Danıştay'datemyiz ediliyor.
Ancak Danışta> 6. Daıresı, İ9 Aralık
1996 larihinde yerel mahkemenın ka-
rannı onaylıyor. Böylece inşaatlann
yasadışı yapıldığı, yargı karanyla ke-
sinleşiyor.
Beledjyedeki iç yaaşmalar
Bu aşamadan sonra mahkeme kara-
nnm uygulanması gerekirken ilginç
gelişmeleryaşanıyor. İzmir Bayındır-
lık ll Müdürlüğü mahkeme karannı
Dikili Kaymakamlığf na. o da gereği
için ANAP"lı Belediye Başkanı Yük-
sel L'çar'a iletiyor. Iletiyor ama dosya
sümenaltı ediliyor ki belediye içinde
anlaşılmaz yazışmalar başlıyor. Bele-
diye Fen Amiri HüsevinTürken. 7 Şu-
bat 1996 tarihinde Başkan Uçar'a ya-
zıyla soruyor: "...Mahkeme karan İB-
şikte sunuknuştur. Nasıl bir işlem va-
püacağı konusundataranmıza bilgi ve-
rümesini arz ederim."
Başkandan ses yok. Bu kez 25 Şu-
bat 1997 tarihinde Bavındırhk ve İs-
kan ll Müdürlüğü, adanın belediye
mücavir alanına girdigini vurgulaya-
rak Uçar'a gereğini yapmasını anım-
satıyor. Yazı. Belediye Fen Amiri Ve-
kili NaareOzkan'ın önünde. O da otu-
rup, başkanlık makamına yazıyor:
" ...Konuvla ilgili v apılacak işlemle-
rin ne olacağı konusunda bilgi veril-
mesine..."
İç yazışmalar sürüp duruyor... So-
nunda Uçar, belediye olanaklanyla yı-
kımın yapılamayacağını belirterek iha-
le açıyor. Ancak nedense, iş almak için
belediyenin kapısında bekleyen müte-
ahhitlerin hiçbiri ihaleye girmiyor...
Böylece ne yasalann ne de mahke-
me kararlannın gereği yerine getirili-
yor. Bununla da kalmıyor, adadaki ka-
çak yapılaşma sürdürülüyor. Yurttaş-
lann balkon çıkıntılannın 5-10 san-
tim fazlalığına bile göz yummayan \ e
ceza yağdıran belediye, yükümlülük-
lerini yerine getirmiyor. Uçar, açık
açık "Gücüm yetmiyor: ne yapavim
ihaleye kimse kaülmadı, gidip kazma
kürekk rai vTkayım'" dıyor. İzmir Va-
lilıği'ne yazdığını ve beklediğinı söy-
lüyor.
Vahliğin harekete geçmesini bek-
lerken Uçar'a, Sapanca Gölü kıyısın-
daki kaçak villalan mahkeme karan-
na rağmen yıktırmayan Sedirvan bel-
desmın ANAP'h eskı belediye başka-
nı "Sinan PehlKan"ın cezaevinde yat-
tığını anımsatalım. A>TII beldenin mah-
keme karannı yerine getirmeyen FP'li
Belediye Başİcanı "Şükrö Kiracıoğ-
lu"nun 14 ay hapis cezası aldığını da. ..
Kardak'ın önemi Yunan bayrağı di-
kilince öğrenilıyor. Ya silahlı bekçiler-
le korunan \ e kimsenin yaklaştınlma-
dığı Kalem Adası'nın bir avuç güçlü-
nün değil. halkın olduğu ne zaman
anımsanacak?
önüMîerHasanktyftkurtaıim
1991 Y1LINDA ARA VERİLMİŞTt
Hasaııkeyf kazdarı
yeniden başlayacak
ARtFASLAN
BATTVIAN-Ilısu Baraj Gölü'nün sd-
lan altında kalacak Hasankeyf antik
kentınde arkeolojik kazı çalışmalan-
na 7 yıl aradan sonra yeniden başlan-
ması karan alındı. Antık kentin sular
altında bırakılmasına tepkı gösteren,
kurtarma kazılanndan sorumlu Prof.
Dr Oluş Ank, "Ha Nenedik'i su alö-
na gömmuşsünüı ha Hasankevf \ ruç
fark etmiyor" dedı.
Hasankeyf'te 199 l'de ara verilen ka-
zı çalışmalanna venıden başlayabıl-
mek için bölgeye gelen bilim adam-
ları. kazıevı arayışına girdi.Hasan-
keyf'ın Artukoğullan'nın başkentı
olduğunu anımsatan ve sular altında
bırakılmasına tepki gösteren, Anka-
ra Üniversitesi Dıl ve Tarih Coğraf-
ya Fakültesı Öğretim Ü>esi Prof. Dr.
Oluş Ank da Artukoğullan'nın izının
en iyi şekilde burada görülebileceği-
ne dikkat çekerek şunlan söyledi:
"Burav ı su altında bırakmak Artu-
koğullan'nın izlerinide tarihten silmek
demektir. Ha İtaŞa'daki ünlü Yenedik
kenünisu altına gömmüşsünik ha Ha-
sankevf i, hiç fark etmryor. Barajm
yanına set mi çekilir, başka bir önlern
mi alınır. ne olursa olsun Hasankeyf
kurtanlmabdır. Dide Nehri'ne inen 200
basamaklı merdiveni. çeşitli dönem-
lere ait cami. medrese. kümbet. kilise,
mezarlık ve birbirinden ilginç mağa-
ralan su altında bırakmayı kabullen-
raek çok zor."
Kazı çalışmalanna İstanbul Tek-
nık Üniversıtesı'nden arkeologlann
da yer alacağı 15 kışılık bır ekrple
başlayacaklannı belirten Ank, "GAP
İdaresi, uzun süredir ara verdiğimiz
Hasankeyf kurtarma kazdanna heryd
sembolik bir ödenek ay unyordu. Biri-
ken ödenekle Hasankeyf'te iki ay ça-
lışacağız. Teksıkınumız kazıevi konu-
su. Bu sorunu çözdükten sonra kaa-
lara başlayacağız" diye konuştu.
Dkle Nehri üzerine kurulması planlanan HısuBarajı, tarihi Hasankeyri sular altına gömecek.
6
Etme eyleme Dicle' SÖYLESI ATT LA LHAN
CENGtZ \ ILDIRIM
Aralannda öğretmen. mühendis.
amatör fotoğrafçı, çevreci ve turizm-
cilerin bulunduğu bır grup gönüllü;
Dicle Nehri üzerinde inşa edılecek
DBU Barajı nedeniyle sular altında ka-
lacak Hasankeyfin kurtanlması için
"Etme Eyleme Dicle" sloganıyla
kampanya başlattı.
Gönüllüler. başta medya. sivil top-
lum kuruluşlan ve yetkmlen Hasan-
keyf 'in kurtanlması için başlattıklan
kampanyaya destek vermeye çağır-
dı.
Geçen Kurban Bayramf nda böl-
geye gerçekleştirdikleri gezi sonra-
sınde Hasankeyfin kurtanlması için
bir kampanya başlatan gönüllüler.
bu konudakı tüm duyarlı kişi ve ku-
ruluşlan kendilenne destek olmaya
davet edıyorlar.
Gönüllüler adına yapılan yazılı
açıklamada özetle şöyle deniliyor:
"Duyarh insanlann kimi zaman
yükselen, bazen de beklemeye çeki-
• Çeşitli mesleklerden
gönüllülerin oluşturduğu bir
grup, Hasankeyfin
kurtanlması için 'Etme
Eyleme Dicle' sloganıyla
bir kampanya başlattı. DSİ
yetkilileri, 7 yıl içinde
tamamlanacak Ilısu
Barajı'nın Hasankeyfin
yalnızca bir bölümünü sular
altında bırakacağını
açıkladılar.
len protestolanna karsın, projede en
ufak bir kıpırdama olmadı. Gezi son-
rasında bir çalışmagnıbu oluşturduk.
Hasankeyf'i kurtarmak için birbiri-
mizden kopuk hareket etmek yerine
çauşmalanmızı biıieştirelim, birlik-
te mücadele verelim. Hasankeyf hay-
kırıyor: Etme Eyleme Dicle. Nasıl
anlaülır Hasankeyf gönneyene y^a-
şamayana."
Yüzde38i ilkokul mezunu
Turiztnde eğitinıli
eleman sayısı az
Bt»RUM(Cumhuriyet)-Muğ-
la Oniversitesi tarafmdan turizm
sektöründe yapılan bir anket, tu-
rizm işverenlerinin sırtutmasını bi-
len ve az konuşan personeHe ça-
lışmayj tercih ettiklerini ortaya
koydu. Anket sonuçlannagöre tu-
rizm sektöründe çaiışanlann yüz-
de 38'inin ilkokul. yüzde
34.9'unun lise mezunuolduğu be-
lirienirken üniversite mezımlannın
oranı yüzde 12.8 olarak saptandı.
Tanıtim yetersiz
Anket sonuçlanna göre turizm
işletmelerinin en önemli sorunu
yüzde 39'Iuk oranla tanıtim ye-
tersizüği olarak ortaya çıkarken
Turizm ve Otelcilık yüksekokul-
lannı bitiren kız öğrencilerin ai-
feleriniıı izin vermemesi yüzünden
sektöre giremedikleri bildirildi.
Muğla Üniversitesi ile Mugla Ti-
caret Odalan arasında yapılan ve
kısa adı MEDE olan Muğla En-
düstriye Dayah Eğitim Protokolu
çerçevesinde üniversite ile odala-
nn ikinci birliktelik toplantısı Bod-
rum'da yapıldı. Bodrum Ticaret
Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Ata Aya, açıüş konuşmasında ME-
DE'nin yaranna inandıklannı, pro-
je kapsatnmda Bodrum'a Yat Ya-
pımı ve Denizcilik Yüksekoku-
lu'nun açılması gerektiğini söyle-
di.
Muğla Üniversitesi Rektörü
Etem NuriFiğlau da Muğla Ûni-
versitesi'nin asıl amacuıın turizm
olduğunti, bu konuda gelen tüm ta-
leplerin göz önünde bulundmu-
lacagını ve çalışmalann bu istem-
lerdoğrultusunda yapılacağmı be-
lirtti.
Toplantıda, MEDE Projesi kap-
sammda turizm sektöründe yapı-
lan bir anketin sonuçlan da açık-
landı. Milas Meslek Yüksekoku-
lu Müdür Yardımcısı Yrd. Doç.
Dr. MehnKtGönM. Türkiye'de tu-
rizmin yabancı tur operatörleri-
nin insafına kaldığını, yapüklan an-
ketin sonucunagöre eğitim dûze-
yinin düşük olduğunu, 1.5, 2 ay-
lık turizm sezonunun bütün yıla ya-
yılması gerektiğini söyledi.
Devlet Su tşlen (DSİ) Genel Mü-
dürlüğü yetkililerinden alınan bilgi-
ye göre ihale aşamasına gelen Ilısu
Barajı için lsviçre firması Şulzer
Hidro AG talıp oldu. Yetkililer, ba-
rajm yapımı ıçingerekli olan 2 mil-
yardolarlık krediyi firmanın kendi-
sinin bulduğunu belirterek projenin
7 yıl içinde gerçekleştirileceğini söy-
lediler.
Sular yükselecek
Ilısu Barajı'nın yakında ıhale edil-
mesiyle birlikte Dicle Nehri'ndeki su
kodu bazı yerlerde 525, bazı yerler-
de ıse 600-700 metreye ulaşacak.
Hasankeyfin tarihi köprüsü ve ne-
hır kıyısındaki bazı tarihi mağaralar
de sular altında kalacak.
Barajla birlikte bir uygarlığın yok
olacağını, kamuoyunda daha önce
olduğu gibi yeniden Hasankeyfin
kurtanlması için bir kampanya baş-
lanldığını anımsatmamız üzerine DSİ
yetkilisi şunlan söyledi:
"Bu konuda daha önce ve yeni baş-
latılan kampany alara saygı duyuyo-
ruz. Yaklaşık3(M0yTİdır projeİendi-
rilmiş olan Ilısu Baraj u Atarürk, Ka-
rakaya ve Keban'dan sonra Türki-
ye'nin 4. enerji barajıdır ve mutlaka
gercekleştirilecektir. Kaklı ki tarihi Ha-
sankeyf in yalnızca bir bölümü sular
altında kalacaktır. Asıl tarihi Hasan-
keyf ise zaten tepenin üzerindedir.
Bazı bölümlerininde taşuımasısöz ko-
nusudur."
4
40 yddır yatınm yok'
Hasankeyf Belediye BaşkanıFeh-
mi Cihan. ilgisizlikten yakınarak
~Baraj söylentileri nedeniyle 40 yü-
dır buraya hiçbir yatınm yapılmıyor.
İlçe sürekli göç veriyor. Kamuoyu,
Kültür ve Tabiat V'arhklannı Koru-
DIU Ku rullan.çevreci kuruiuşlar üze-
rine düşen görevi yapmalı Hasan-
keyf i kurtarmahdu-" çağnsında bu-
lundu.
Hasankeyf KaymakamıVeysel Tir-
yaki de Hasankeyfin ilgi beklediği-
ni ifade ederek "Kamuoyu Hasan-
keyf i unutmamalıdır" mesajını v er-
di Hasankeyf Kaymakamı VeyselTir-
yaki, Avrupa'daki birçok turizm mer-
kezınden daha ilginç >apıya sahıp olan
antık kentı görmek üzere yurttaşlann
bır an önce program yapması önensın-
de bulundu.
Atatürk, Karakaya ve Keban'dan
sonra Türkiye'nin en büyük barajı ola-
cak Ilısu. Dicle Nehri üzerinde ya-
pılacak v e yılda \ aklaşık 4 milyar ki-
lovat saat enerji üretecek. Türki-
ye'nin halen toplam enerji üretimi 36
milyar kilovat saat.
Bu Soru, 'Vahim' Bir Soru!
O aşardururum: televizyon çalışanı, gazetede aley-
O hine yazı çıktı mı, bayağı etkilenir. Niye? Nere-
sınden bakılsa, televizyon yazılı basından hem daha
yaygın hem daha etkili bir media aracı; benzetmek
gibi olmasın, gazetenin televizyona 'nisbeti', tavşa-
nın dağa nisbeti; ilki ikıncisıne küsse, ikincinin ruhu
duymaz! Eskiden kalma bir huy mudur nedir, bu ka-
ale alınmaz, 'açıMama' yapar, hatta 'tekzip' gönde-
rirter; belki de, elektronik media, ülkemizde, kamu
kuruluşlarıyla başladığı için! Malûm-u âliniz, 'tekzip'
bürokrasinin elinde, media'ya karşı -yasa himaye-
sindeki- silâhıdır, eski muhabırterin başlıcakaygısı 'tek-
zip yemek'İv. 'aynı sayfa, aynı sütunda, aynı ka-
rakterde ve aynı puntoda harflerle' yayımlanma-
sı 'karara bağlanmış' bir 'yalanlama'!
O günden günümüze, ne değişmedi ki! Kamu ku-
ruluşlannı ele aldınız mı -neredeyse insiyâkî olarak-
'tekzip' bekliyorsunuz ama, tam tersı olabiliyor: Sa-
vunmaSanayii'nin 'ulusalltğı' zorunluluğunutartış-
mayaaçınca. Silahlı Kuvvetleri GüçlendirmeVak-
fı'ndan. Devlet Planlama Teşkilâtı'na ve TÜBİ-
TAK'a uzanan, biryardımcı olabılmek gayreti ki, tat-
lı birheyecanakapılmamak, imkân harici! Dahabaş-
langıçta, Albay Raşit Por (E), 'Türk Savunma Sa-
nayiine Bakış' adlı raporunu ulaştırdı (Mart 1998);
Savunma Sanayii'ndeki atVyapı düzensizliğinin, üre-
timdeki koordinasyon eksikliğinin attını önemle ç'ızi-
yor; bu sanayiin 'ulusal' olması, 'ulusal' kalmasında
ısrar ediyordu.
Onun açtığı kapıdan başka belgeler gelecekti.
'Ulusal' kelimesini kullanabilen. nâdir...
Mu. Tuğgeneral (E) Aytekin Ziylan'ın yazdıkla-
n şunlar:
"...daha önce 'Gaflet'ten Gaflet'e...' yazınızı
okumuştum; dünkü yazınızı da okudum. Savun-
ma sanayiî gibi bir alanda bile, 'ulusal' kelimesi-
ni kullanabilenlerin nâdir olduğu ülkemizde, sizi
okumak içimi ferahlattı. Yıllardır Savunma sana-
yii içinde olup, Ulusal savunma sanayii nasıl ge-
lişsin diye düşünen bir insan olarak, arkadaşla-
nmla birlikte hazıriadığımız ve TÜBİTAK'ın öne-
risi ileTÜSİTAK'ta yayımlanan kitabımızı size ar-
mağan ediyorum. (3 Mart 1998 tarihlı mektubu)
Eser, mektupla birlikte ulaşıyor: 'Savunma Sana-
yii ve Tedarik"; hazırlayanlar arasında, Y. Müh. Al-
bay Semsi Batmaca (E), Y. Müh. Albay Raşit Por
(E), Endüstri Müh. (MBA) inci Uysai, Elektrik/Elekt-
ronik Müh. Mehmet Zaim, Fizik Y. Müh. Yücel Ta-
tar ve Ekonomist Ünal Er bulunuyor yâni, konu-
nun 'uzmanlan'. Çalışmayı okudukça, daha önce Al-
bay Por'un raporunu okurken hissettiğim o garip te-
dirginliğin, artarakyenilendiğıni hissettim. 'Aksayan'
bir şey mi var, ben mi öyle sanıyorum?
işin ilginç yanı, bu ilk 'paketi', TÜBİTAK Bılim ve
Teknoloji Politikaları Daire Başkanı, H. Aykut Göker'in
mektup ve 'paketi'rim ızleyişi; "...TÜBİTAK'ın, ekte
sunduğum yayınlannın ilginizi çekeceği düşün-
cesiyle..." (30 Mart 1998). Her biri ötekinden ilginç,
hepsı Savunma Sanayii'ni ve ulusal teknoloji soru-
nunu inceleyip irdeleyen bir surü çalışma; bu da ay-
nı gerçeğın, açık kanıtı: 'işin adamlan' soruna el at-
mış, fikir ve çözüm üretmiş, öneri getirirken 'ulu-
sallığı' şart-ı evvel olarak koymuşlar; onlar da
tedirgin ve rahatsız, yapabilecekleri fazla bir şey
yok; pek pek, 'Savunma Sanayii ulusal olmayan
bir ordunun, daha savaşın başında bu sanayii
kontrol eden 'ecnebiye' teslim olmuş sayılaca-
ğını' yazan bir kaleme, bilgi verebiliyorlar; Biz va-
zifemizi yaptık, ama...".
İşin tuhafı, Devlet Planlama Teşkilafndan da, ay-
nı işaret geliyor.
İttiâlat, ecnebi'yi beslemektir...
DPT-Müsteşarlık Müşâviri Alptekin Erdoğan,
omru devlet hızmetınde geçmiş bır aydın, kal-
kınmamızın temel sorunlannı irdeleyen, uzun mek-
tubunun bir yerinde; "84.5 milyar dolartık dış bor-
cun, Düyun-u Umumiye'den devralınan 465 mil-
yon dolartık dış borcun 182 kat olduğuna işaret
etmiş", hemen arkasından diyor ki:
"...sanayileşmenin ihtiyaç gösterdiği ekipman-
lann, yurtta üretilmeyip -döviz karşılığında- sü-
rekli ithal edilmesi, ithal edildiği ileri sanayi ülke-
lerinin ekonomilerini, üretim, istihdam, katmade-
ğer, dışödemeler dengesi (döviz) açısından, sü-
rekli desteklemekte; büyümenin sürdürülebil-
mesi için, dış kredi ihtiyacı; ve onun neticesi olan
dış borç stoku ise, hızlanarak artmaktadır..."
"...ülkemiz ekonomi bürokrasisince, iktisatçı
akademisyenlerce yüzde 7 veya yüzde 5 hızla kal-
kınmanın esas alınması, bunu aşan hızların ma-
cera ve maceracılık olarak düşünülmesi; maki-
ne sanayilerinin ısrarla özel sektöre kurdurul-
mayıp, sanayileşmenin ithal ekipmanla sürdü-
rülmek istenmesinin veya ithal ekipmanla sana-
yileşmenin Allah'ın emriymiş gibi yorumlanma-
sının bir sonucudur. Bu durumda kalkınma hızı-
nın daha yüksek seyretmesi zaten düşünülemez.
Buradan kolayca anlaşılacağı üzere, ülkemiz ma-
kine sanayilerine kavuşmadığı takdirde, ülkemiz
ancak çok anzî olarak en fazla yüzde 8 düzeyin-
de yüksek hızlar gösterebilecek, sanayileşen
tüm ülkelerin gerisinde kalmamız ise kaçınılmaz
olacaktır...!" (21 Mayıs 1998 tarihli mektubu).
Kendi hesabıma, 'küreselleşme' tehdidi altında-
ki 'Öze/SeWör'ün, Ulusal Savunma Sanayii'nin üs-
tesinden gelebileceğini, ne umarım, ne beklerim;
Ulusal Savunma Sanayii, Kamu Sektörü'nün ça-
lışma alanıdır, bu şaşmaz! Yine de ulaştırdıkları
belgelerden, açıkça görülüyor ki, uzman kuruluşla-
nmız, 'özel sektör' düzeyinde de olsa, bu sanayiin
'ulusallığının', ne kadar zorunlu ve kaçınılmaz oldu-
ğunu, yeterince göstermtş ve vurgulamışlar; öyley-
se, -onların ve benim- 'tedirginliğimiz', nereden ge-
liyor?
Uygulamadaki gecikme ve aksamadan mı?
Eğer, onlardansa, onun sebebi nedir? 'Yasa-
ma'nın ve 'Yürütme'nin, önerileri somutlaştınp,
birtüriü hayata geçiremeyişi mi? Peki, buniar ni-
ye gecikiyor? Siyâsi irâde' mi yok?
Farkındasınız değil mi, bu soru 'vahim' bir soru!
http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm