Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5TEMMUZ1998PAZAR
8 PAZAR YÂZILARI
Dünyakupası milliyetçilikfirünasıkopardıHaber spiken. "Dünyanın en büyük futbol
uluslanndan biri olduğumuzu hem saha içinde,
hem de saha dışında gösterdik'' diye lngilizlere
. ve Almanlara nazıre yapıyor. Şimdi Danimarka
hiç hesapta yokken Nıjerya'yı yenip dünya
kupasında çeyrek finale kaldı ya, işte mesele o.
Bütün ülke yine zıvanadan çıktı, günlerdir
sokaklarda, barlarda ve daha da önemhsi ve hatta
en önemlisi medyada Danimarka'nın zaferini
kutluyor. Ve her defasmda üzerine basa basa,
"Bakın ne güzeL hiç kavga etmeden, kimseye
saldırmadan, olay çıkarmadan paşa paşa
kutluyoruz" diye de tekrarlanıyor, her gıttikleri
yerde olay çıkaran lngilizlere ve Fransız polisi
komaya sokan Almanlara nazire yapılıyor. Ne
demeli şimdı buna? "Yapacaklar tabiu gül gibi
haklan" diyerek milli böbürlenmeye
katılmak var.
Ne var ki biraz düşününce kazın ayağı başka
türlü görünüyor. Milli böbürlenme Ingihzleri ya
da Almanlan öyle davranmaya iten nedenin ta
kendisi değil mi aslında. Ne demış sınırdışı
edilen Ingilizlerden biri gazetecilere? "Böyle
japıyoruz, çünkü biz Ingiliziz." tngiliz
hooliganlar ılk olayı çıkardiklarında Ingiltere
Başbakanı Torrv Blair. "tngiliz ulusu adına
utanıyonım" gibi laflar etti. Almanya Başbakanı
Helmut Kohl da, "tsterseniz tumırvadan
çekileliın" tiradında bulundu. Ama aynı
başbakanlar, yeri geldiğinde kendi uluslannın
üstünlüğünü dile getirmekten hiç çekinmiyorlar.
Tony Blair, ikide bir Ingiliz olmaktan kıvanç
duyduğunu. ingilizleri yine efendi ulus
yapacağını söyleyip duruyor.
Blair efendi, şimdı kendi "uygar"
milliyetçiliğiyle, hooliganlann "ükd"
milliyetçilikleri arasına mesafe koymaya
çalışıyor. Oysa sorun "uygar" milliyetçilikle
"kaba" milliyetçilik arasındaki farkta değil,
insanlan "bizler" ve "onlar" diye kabaca iki
gruba ayıran milliyetçi söylemin ta kendisinde.
Ee, futbol gibi büyük kitlelsrce izlenen oyunlann
da, düşünme yeteneği en kıt olanlann bile
kavrayabileceği basitlikle bizler/onlar ayınmı
üzerine kurulu olduğu göz önüne alınırsa,
milliyetçi söylemin en doğal ortamlanndan birini
oluşturduğu belli değil mi?
En ufak bir kıvılcımla ateşlenmeye hazır kitle
KOPENHAC
FERRUH
YILMAZ
psikolojisinin en yoğun yaşandığı yerler olan
tribünlerin, hem Avrupa ülkelerinde, hem de
Türkiye gibi ülkelerde milliyetçi söylemin en
ırkçı tarzını savunan faşistler için cazip mekânlar
olması da aynı şekilde doğal geliyor. Yani
diyeceğim o ki, sorun faşistlerin, Nazilerin ya da
hooliganlann "kaba" milliyetçilikleriyle sınırlı
değil, "Ben İngilizim işte bunun için yaptım"
diyen milliyetçi söylemin kendisinden
kaynaklanıyor. Eğer Danimarkalılar da
Nijerya'yı ya da başkalannı yendiklerinde sağa
sola saldırmıyorlarsa bu Danimarka ulusunun
"uygar" ve dolayısıyla "üstün" özelliklerinden
değil. bu "üstünlüğü" vurgulayan milliyetçi
söylemi sistemli şiddet eylemlerine
dönüştürecek, bira ve zafer sarhoşluğuyla
sokaklarda bağnşacak, arabalann üzerine çıkıp
tepinen kitleleri kıvılcımlayıp harekete geçirecek
örgütlü Nazi gruplan sokaklara çıkmadığı için
öyle. Dünya kupası vesilesiyle bu meseleyi daha
da genişleterek tartışmak da mümkün, çünkü
maçlan aktaran spikerler, stüdyolarda
yorumlayan uzmanlar sadece kendi uluslannın
(bizlerin) başkalanndan (onlardan) üstün
olduğunu iddia eden milliyetçi söylemi
yenilemekle kalmıyorlar, Batı'mn (bizlerin)
Doğulu, Afrikalı ve Latin Amerikahlardan
(onlardan) üstünlüğünü vurgulayan Oryantalist
söylemi de yeniden üretiyorlar.
Başka Avrupa ülkelerinde Avrupalı takımlarla
diğerleri arasında maçlar nasıl anlatılıyor
bilemem ama Danimarkalı spikerler ve
yorumcular, Avrupa takımlannın diğerlerine
karşı üstünlüğüyle sonuçlanan her maçta,
"dığerlerinin" göze hoş gelen eğlendirici futbol
oynamalanna rağmen, Batı'nın rasyonel. yani
aİcılcı düşünce tarzına sahip olmadıklan için
organize futbol oynayamadıklannı, bu yüzden de
kazanmayı bilmediklerini anlatıyorlar.
Kulaklanmla duydum.
Danimarka'nın Nijerya zaferinden sonraki
yorumlarda, Nijeryalı futbolculann maç öncesi
Voodoo ayini yaparak işlerini tannlara
bıraktıklannı anlattılar. Oysa bu yorumdan
birkaç gün sonra başka bir televizyon kanalında
belki bu yorumdan haberi olmayan başka
gazeteciler, Danimarkalı futbolculann maçlardan
önceki ritüelleriyle ilgili bir program yaptılar. Bir
maç önceki kramponu temizlemeden mi
giyenler, dua ederek sahaya mı çıkanlar.
Hepsi oradaydı. Tek fark ritüellerin toplu bir
huşu içinde yapılmaması, kişisel olmasaydı.
Tabıi Danimarkalı futbolculann bu ritüelleri.
rasyonalite eksiklıği gibi "ciddi" yorumlara yol
açmadı, magazin gazeteciliğinin bir hoşluğu
olarak yansıdı ekrana o kadar. Şimdi sız bu
yazıyı okurken, Danimarka'nın Brezilya
İcarşısında ne yaptığı bellı olmuş olacak. Kazara
yendilerse siz bu yazıyı bütün rasyonallığinizle
bir daha okuyun ve dozu daha da artan milliyetçi
söylem bombardımanıyla yaşamak zorunda
kalan bendenize acıyıp acımayacağınıza
karar verin.
Yaz sıcağmda
Tordçuluk' zanaatı
MOSKOVA
Fordçuluk ne demek? Baktım bendeki
sözlüklerde yok. Forsmajör ve fortissimo bile
var, ama fordçuluk yok. Ana yazım kılavuzu
da yüz vermemiş bu sözcüğe. Acaba argo
sözlüğünde var mıdır° Memleketten bir
bilene danıştım;
u
kamu taşırJannda kadınlan
taciz etmek" üzerine kısa bir söyleşı yaptık;
ama sözcüğün kökeninın neden "ford"
olduğunu saptayamadık. Rusya'dan bir bilene
sordum; ben sizin fordunuzu mordunuzu
bilmem ama anlattığm tiplere "frotterist"
denir. o da tngilizce "sürtünmeci" anlamma
gelir. dedi. Daha çok sağlık sorunlanndan
söz eden bir dergi verdi; orada bu konuyla
ilgili bir şeyler yazıyordu.
Örneğin, erkeklerin dörtte
birinin yaşamlarının belirli
bir döneminde fordçuluga
büyük ilgi duyduğu, bu ışin
en çok 22-25 yaş arasında
aktüellık kazandığı,
Ingiltere'de bu tür
eylemlerin yasalarca ^ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^
cezalandınldığı. 1997
içinde üç bini aşkın kişiye fordçuluktan
dolayı ceza kesildiği vs. Sonra en fazla
frotteristin Nevv York'ta olduğunu okudum.
tddiaya göre, bu kentteki erkeklerin yüzde
85'i hayatında en az beş kez bu işı denemış;
yüzde 25'i yaşamlannın belirli bir
döneminde sistematik olarak fordçuluk
yapmış; yüzde 5 i sırf bu nedenJe metroda
seyahat edermiş. Pek çok dünya kentınde bu
oran yüzde 2-3 civanndaymış. llginç bir bilgi
de şu: Sutomu Şimara adlı bir Japon
mühendisin başı bu nedenle 20'den fazla kez
derde gırmış. Ama aldığı cezalar ve yaşadığı
tatsızlıklar adamı yola getıreceğine ters
sonuç vermiş. Mücadelesinde kararlı olan
Japon altı yıl önce Frotteristler Partisi'ni
kurmuş. 80'i aşkın yoldaşı ile zaman zaman
toplantılar düzenleyıp deneyim alış verişi
yapmaya başlamış. Fordçuluğun düzeyinin
yükseltilmesi ve işin orgazma kadar
taşınması tekntkleri üzerine ter döküp teoriler
üretmiş. Ne diyelim, günahı vebali
boynuna!.. Bu öğrendiklerimi bana sık sık
HAKAN
AKSAY
otobüs ve metrolardaki fordçuluktan yakman
kız arkadaşlanma anlattım. Rusya gibi cinsel
özgürlük konusunda pek çok ülkeden ileri
olan bir memlekette neden fordçuluk yoluyla
tatmin olmaya çalışan erkekler olduğu
üzerine felsefeler yaptık. Sonra birdenbire
sıra bana geldı. lçlerinden biri bana şöyle bir
soru sordu: "Süaşık bir otobüste güzd bir
kaduıia 'yakın komşuluk' yapmak seni
rahatsızeöer mi?" fstediği kısalıktakı ve
benım yenilgım anlamına gelebılecek gerçek
cevabı vermemek için "kendiliğinden doğan
baa masum durumlar" ıle "kasıtlı yaratıhp
örf ve ananelerimize şıddetle ters düşen
dunımlar" arasındaki
aynmı konu edinen
demagojilere daldım.
Ardından savunma
kompleksine sığmmaktan
rahatsız olduğumu fark
edip karşı saldınya geçtim
ve fordçuluk eğiliminin
yalnızca erkeklere özgü
"~~~~^~~~ sayılamayacağını bazı
örneklerle açıklamaya giriştim. Bir süre
sonra tartışmaktan yonılduk; konuyla ilgili
keyifli izlenimlerimizi birbirimize aktararak
işin tadını çıkarmaya başladık. Birisi kalkıp
sözüm ona otobüsteki sıluşıklıktan ve
ellerinin dolu olmasından dolayı hiçbir yere
tutunamayan bir fordçunun, önündeki kadını
sıkıştırdıktan sonraki "saf bakışını taklit
ettı. Ötekisi bu şekilde taciz edilen bazı
kadınlann "Acaba adam gerçekten fördçu
mu. yoksa elindc olmadan mı davarmor?"
çelişkısiyle boğuşurken yaşadığı
trajikomikliği yansıttı. En ciddi olanımız bu
ışın de tıpkı tecavüz etme gibi kadının isteği
olmadan yapıldığını vurgulayarak afır
cezalar getirilmesini talep etti. Epeyce
söyleştikten sonra vedalaşıp aynldık.
Metroya yöneldim. Önümde duran vagon
tıka basa doluydu ve kapı yakınında çok
sayıda kadın dikkat çekiyordu. Binsem mi
yoksa daha sonraki treni mi beklesem diye
düşünürken az kullandığım garip bir
gülümsemenin yüzüme yerleştiğini hissettim.
Bu tatilde tatil yapın.
CLUB TEOS VILLAGE, antik Teos kentine birkaç kilometre
uzaklıkta, 600 rrf'lik havuzu, çocuk havuzu, özel plaj ve
koyu, iki katlı Türk evleri, anfitiyatrosu, diskosu, çarşısı,
rüzgâr sörfünden dalgıçlığa, atçılıktan okçuluğa,
basketboldan bilardoya spor imkânlarıyla, tatil yapmak
isteyenlere özel bir köy.
Bu tatilde mutlaka CLUB TEOS VILLAGE'a gelin, farklı bir
tatil geçireceksiniz.
• Rüzgâr sörfii • Kano • Deniz bisikleti
• Mini golf • Masatenisi • Tenis • Voleybol
• Baskettxıl • Bilardo
B E D A V A
Sabah ve akşam açık büfe
(şarap dahil)
YARIM PANSİYON BİR KİŞİ
0-4 yaş ücretsiz, 5-12 yaş %50 indirimlidir.
6.5OO.OOO.- TL
CUMARTESİ - PAZAR günlen İZMİR-OTEL-İZMİR
servisımız vardır.
CLUB TEOS
VILLAGE
CLUB TEOS VILLAGE, Izmir'e
50 km. Seferihisar'a 8 km.
Sığacık'a 2 km uzaklıkta.
Rezervasyon Tel: 0 232 745 74 67 Faks: 0 232 745 74 75
İ I N C O V K T I l i ( . l\ K < ) \ l I \ K .
Yeiken Dümusır(->iâii ı-ı. te\e\a » C f l V I > 17'TEMMU2 1998
İTEHLİKELİ
DALGAUVR f AHŞAPTEKNEMİ
FİBERTEKNEMİ?
SAYI : 171
ÛPRATİK
DENİZCİLİK
DENİZDE ÖLEN ERICTABARLY EFSANESİ
Demirdler Srtes, 8. Cadde, No. 71 Zeytnbunu tSTANBUL
Tel: (0212) 664 16 94 • 510 28 71 • Fato: (0212) 558 67 85
Ve genıi gidiyor...
nediksulannda süzülürken ilginç görüntüleroluştu. Itah a'da yapılan Dis-
ney Magic'in önünde uzun bir yol var. ABD'ye saülan gemi Florida'ya
gidiyor. Disney Magic,30 Temmuz günü Florida'nın PortCanaveral ken-
tinden demir alıp "genç kız seferine" (Fotoğraf: REUTERS)
Yaz dönümü geride kaldı,
sıra şimdi kerevitte
STOCKHOLM
tsveçliler için Yaz Dönümü Bayramı,
yazın doruk noktasıdır. Yılın en uzun
gününü geride bırakırlarken, havalann
izin verdiği derecede üç gün. gece
eğlenerek yazın tadını çıkanrlar. Her ne
kadar gıderek artan şiddet olaylanndan
ötürü birçoklan için uzun geceler pek
keyifli bitmese de, kaçınılmaz bir
gelenektir bu ve gereği yerine getirilir.
Zaten şunun şurası haziranın bitmesine on
gün kalmıştır.
Peki, temmuzda, endüstri tatili ba^layınca
ne yaparlar? Havalar iyi oldukça, kendi
ülkelerinde tatil yapmayı severler; ancak
bunun garantisi yokrur.
Bu yıl, Fransa'daki futbol
şampiyonası birçok ailenın
işini zorlaştırdı. Beyler
evde kalıp, birayla ve
cipsle tutbolun tadını
çıkarmak isterlerken
bayanlar, bunca zahmetle
forma soktuklan.
solaryumlarda ^ — —
bronzlaştırdıklan
bedenlerini Akdeniz kumsallannın kızgın
kumtâhna-uzatma tutkusuyla doludurlar.
Yme'tie, ı*nafçlanri bir kısmı burada, bir
kısmı gidüen yerde izlenerek ortak bir
paydada buluşulabilinir. Sonunda,
devalüasyon yüzünden Yunanistan,
işletme vergisinin azaltılması nedeniyle
lspanya kârlı çıktı ve bize gelebilecek
olan onbinlerce tsveçliyi kendine
çekmeyi başardı.
Bunun dışmda bu kent, Avrupa'nın
başkentliğini yapıyor olmasından ötürü
temmuzun geleneksel rengi olan caz
festivallerine ve konserlerine daha da
özen gösterecek.
Temmuzun başındayken, sonunu görmek
şimdiden olası.
Çünkü bu yıl ağustos, yüklü geliyor.
Geleneksel Su Festivali, geçen yazdan
farklı bir şekilde gerçekleştinlecek.
Parlamento, Opera ve Saray üçgenini
GÜRHAN
UÇKAN
merkez edinen festival, dış alanlara daha
az yayılacak ama, ırili ufaklı sahnelerde
müzik dünyasının ünlü adlannı da
severlerine sunacak. Yine Avrupa
başkentlığı meselesinden ötürü, bu kez
Avrupa sınırlan da zorlanacak ve epey
uzak ülkelerden sanatçılar, birbirlerinden
çok farklı ve ayn renkli sanatlannı icra
edecekler.
Festival hızını aldığı sırada. kerevit
sofralan da kurulmaya başlanacak. Birer
kiloluk paketlerde derin dondurulmuş
olarak başta Amerıka ve Çın olmak üzere
çeşitli ülkelerden getırilen kerevitler,
bıberlı peynirler eşliğinde, emile emile
yenecek; üzeri bu deniz
hayvanının resimleriyle
süslü kâğıt fenerlerinin
aydınlattığı sofralarda
birayla "nubbe" içilecek.
"Nubbe", çeşitli
tatlardaki. patates
damıtımlı votka benzeri
^ — — • — ^ — bir içki. Herkes aynı
anda, 2 cl'lik
kadehlerden fırt çekecek. Kerevit
sofrasının bir özgün yani ise, özellikle ' .
işyerierinde bir iş geleneğiymiş. gibi ' ' ' " '
özenle tasarlanmasından, çalışanlann
katılım listesinin çıkanlmasından ve
böyle durumlarda hep ortaya çıkan,
gönülsüzce yaparmış gibi görünüp
pohpohlandıktan sonra aranjörlüğü
yüklenen birinci yaşama geçirilmesinden
sonra düzenleniyor olması.
Özellikle özel sektörde bazı yöneticilerin
acentesi, katılınması zorunlu
konferanslar. toplantılar gibi "kerevTt"
maddesiyle doludur ağustos ayında.
Kerevitten sonrası, artık "karankk
günlerdir"; aydınlanması için, Noel
Ağaçlan'nın ışıkla donatılması gerekir.
Zaten yaz sonundan sonraki tek konu da
budur: Noel. Ama şu anda endüstn tatilı
yeni başladı. Kışı düşünmek anlamsız; o
nasılsa gelir...
Gönlünüzce bir tatil için aradığınız her şey
OTEL PEVARA'da
•143 oda • Pınara Restaurant • Lobby Bar • Havuz
Bar • Sauna • Dısco • Havuz • Çocuk Havuzu
• Çocuk Bahçesi • Mini Club • Odalardan direkt
arama • Konferans Salonu • Odalara 3 Kanal Müzik
Yayını • Fitness Center • Bilardo «Tenis • Masa Tenisi
• Basketbol • Sörf Okulu
İKİ KISİLİK ODADA KİŞİ BAŞINA (YP)
8.500.000.- TL
0-6 yas cocuk ücretsiz 7-12 vas cocuk >n50 ındirımlı
Otei Tı/gutras Palamui mevtoı
Bodnjm-Muğia
«02523825335
Faks:02523823751
bm-Karşıyaka T# 0 232 365 9714
Fate 02323653637
GOETHE
INSTITUT ISTANBUL
sucht zum 01.09.1998
eine/n Halbtagsmitarberterln
fürdie
Bibliothek
Vorausgesetzt werden:
* sehr gute deutsche und türkische und englische Sprachkenntnisse
'Kenntnisse in der elektronischen Datenverarbeitung
*Kontaktfreudigkeit
Wünschenswert sind Erfahrungen ım Bibliotheksbereıch sowie Kenntnisse
des tûrkisctıen Buch - und BibflotheKsvvesens.
Telefonısche Rücksprache mrt Frau Sabıne Reddel-Heymann wırd erbeten bts
15.07 1998 unter Tel:0212-249 20 09 - 249 45 82
Odakule kat 2 Istiklal Cad. 286 Beyoğlu - 80050 Istanbul
Romanlannız ve
ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
HOTELÇLUBEN
TÜRKBÜKÜ-BODRUM
• • •
TLtkbukusakinlğınde
Bodım'un harekeö yaşantısna
20Km.uzaktkta;
Yüzme havuzu. çcx:uk havuzu; TV salonu, bar,
açık hava diskosu; bilardo. masatenisi, su topu, su
sporlan, yat gezılen; duşlu. tuvaletli, sıcak sulu vc
klimalı odalarda;
Yarım pansiyon 4.950.000 TL./kişi
O-« >aş iıeretsU. 7-12 yaş %5O indirimli
Rezervasyon- (0252) 37750 73 Faks (0252) 3775080
EGFde NEVAR
ZeytİH,meyve bahçesinin içinde küçük evler var.
Açsanız.- menüde her daitn bahk,
mevsimine göre otlar var.
Ege'deseniz-DÖrt biryamntz tarih,efsane dolu.
İçinizdeki kaşifi keşfederken gelin misafirimiz olun.
istanbufdan 5 saatlik kısa bir süre sonra
Ege'nin mavisınde buluşmak üzere,
Telefon numaralanmız:0(286) 752 12 92 / 752 56 96
EGE MOTEL / KÜÇÜKKUYU/ÇANAKKALE
Devletin Yeniden
Orgütlenmesi
Demirel'in yankılar uyanciıran
değişim önerilerinin tam metni
6 Temmuz pazartesi günü
5/z/wOaS5te
#
de
Bızım Gazete'ye abone için Tel: 0212. 511 08 75 (Nusret Caneri)
SAHİBİNDEN SATILIK
Şahintepesi'nde 150 m2, göl manzaralı
temeli kazılmış, imartı-ifrazlı arsa
Tel.: 511 7019
NAZtLLt 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Savı: 1998 186
Davacı Yapı ve Kredi Bankası AŞ vekılı tarafından Rüştü Dokumacı, Mesut Dokumacı. Ömer llkutlu. Kemal Aşık. Şerafettın Sandal \e
Mustafa Yıldızaleyhıne açılan tasamıfun ıptalı (İK.nun 281 2 maddesı gereğmce ıhtıyatı haciz ıstemlodavası dolayısıyla; Davalılardan Me-
sut Dokumacı nın adresı tesbıt edılemedığınden ılanen teblıgıne karar \enlmış olup, Davalı Mesut Dokumacıya duruşma günü olan
15.9.1998 günü saat 09.00'da Nazilli 1. Aslıye Hukuk Mahkemesı duruşma salonunda hazır bulunması ve\a kendısını bir vekılle temsıl et-
tirmesıne. aksı takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı. Teblıgat Kanunu'nun 29/2 maddesı gereğmce duruşma günü ve dava
dılekçesi tebliğıne esas olmak üzere ilanolunur 26 5.1998 Basın 31106