Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 1998 S/
OLAYLAR VE GORUŞLER
"Çim Üniversitesi
PAKİZE TÜRKOĞLU Egitimci
Y
ükseköğretimde insa-
nı canevinden \uran
öğrenci olaylan, tür-
ban tartışmalan ve bın-
bir sorun arasında
gençlerin başka bir
platformdaki yüzleri insana büyük umut
ve güven veriyor. Üniversitelilerin, "ba-
har şenlikkrPnde "Benim üniversitem
senin üniversiteni takar" dercesineor-
taya koyduklan ilginç etkinliklerden.
Uludağ Üniversitesi 'nde gördüklerimi
dile getirmek istiyorum.
4-10 Mayıs arasındaki bahar şenliği
kapsamında yapılacak eğitim paneli
için çağnlmıştım. Öğrenci Kulüpleri
Kültür-Sanat ve Spor Şenlikleri Komi-
tesi'nden Başar Giirbüz telefon etti.
Faksla gelen bilginin altında komite
başkanı Int Dr. Beyhan Işık'ın imzası.
Gençliğin çağnsına gidilmez mi!
Bursa'yı çoktandır. UÜ'yü hiç gör-
memiştim. Büyük kentlerde sokak ara-
lanna sıkışıp kalan ya da gecekondu ör-
neği yamuk gelişen kimi üniversitele-
ri bildiğimden olacak, UÜ'yü görünce
şaşırdım doğrusu.
32 bin öğrencisi, sağlam yapılarıyla
büyük bir alan üstüne serpilmiş olan bu
kurumun, Bursa'yı yakında üniversite
kenti ya da sanayi kenti olma yanşına
sokacağı anlaşılıyor. Bursa, Anadolu
sayılmasa da Anadolu'yu yüceltmek
için yakıştınlan. "Çiçeğin iyisi dağda bi-
ter" söylemi, tam Uludağ Üniversite-
si içindi sanki.
Açık hava etkinlikJerinin yapıldığı
alan uzaktan kanncalar örneği kaynı-
yordu. Yaklaştıkça binbir renk ve bır-
çok çalışma serildi gözlerimin önüne.
Beyhan Işık'la. paneli yönetecek Kim-
ya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayın Ul-
\iyeÖzer'i bulduk önce. Konuşma çer-
çevesini saptadık. Sonra dolaşarak et-
kinlikleri izledim. Komitenin üçüncü
kattaki odasından kuşbakışı gördüm
yapılanlan. Görevli öğrenciler. büyük
bir sorumluluk duygusuyla oradan ora-
ya koşuyor. kimi öğretim elemanlan
aralarda dolaşıp etkinlikleri izliyor ya
da katılıyor. Izienceyi (programı) içe-
ren tanıtım kitapçığının girişinde komi-
te başkanının şenliği açış konuşması
şöyle başlıyor:
"Cumhuriyetimizin 75. yılı her za-
mandan daha bir önemle kutlanıvor.
Bu önemi. sonu sıfırlı ve beşli yıllarda
ya da rejimi tehdit eden öğelerin artma-
sıyta hatırlamak yeterli değil. 75 yıldan
bu yana süregelen rejimin toplumsal bi-
lince devri sürecine i\ me kazandırmak
ancak eğitimle sağlanabilir. Bu neden-
le şenlik komitesi olarak, ana izlefimi-
n (temanuzı) 'Cumhuriyetin 75. yılın-
da Türkiye'de eğitim' olarak seçiktik-.
Bizler. Atatürk'ün 'ikinci savaşım' de-
diği eğitim savaşımında bayrağı sonu-
na kadartaşıyacağız*' diyerek sürüyor...
Zengin, içi dolu bir izlencesi vardı şen-
liğin. Açık alan etkinlikleri olarak re-
sim, heykel, panayır stantlan; dergi ve
kitap sergileri. açık hava konserleri.
halk oyunlan, su sporu gösteri dalışla-
n, dağcılık olarak doğa yürüyüşü, üni-
versitelilerarası doruğa (zirveye) tır-
manma yanşı, teleferik gezisi, atlı trac-
king vb. sporlar.
Foto ralli yanşması; şiir öykü vb.
edebiyat söyleşileri, video ve dia gös-
terimi, seminerler. (örneğin. tıp fakül-
tesince ilk yardım semineri), konferans
ve paneller. kapalı salon konserleri, ti-
yatro ve sinema. Tüm etkinlikler çeşit-
îi alanlarda ve kapalı yerlerde sürüyor-
du. Rektörlük salonu. mavi salon. kır-
mızı salon, A salonu. kent içindeki Tay-
yare Kültür Merkezi, Eğitim Fakültesi
vb. yerlerdoluptaşıyorolmalıydı. Be-
nim katıldığım. "Cumhuriyetin 75. YH
hnda Eğitim Arayışlan ve Sekiz Yıllık
Eğitim" paneli akşam 20.30'da dopdo-
lu olarak Tayyare Kültür Merkezi'nde
yapıldı. Etkinliklere halkın katılması-
na önem verildiği gibi. aşı kampanya-
sı, nüfus planlaması vb. konularda öğ-
renciler mahallelerde taramalar da ya-
pıyordu sanıyorum.
Görevli öğrenciler. tüm alanlarda dü-
zeni hatta güvenliği sağlamak, kültü-
rel etkinliğe yaraşır bir ortam yarat-
mak için yönetimsel bir tutumla örgüt-
lenmişlerdi. Onlann büyük bir sorum-
luluk duygusuyla oradan oraya koştu-
ğunu, yardım için birim müdürünün
hep yanlannda olduğunu görünce, Köy
Enstitüleri'ni anımsadım. Öğrenciler, bu
etkinliklerle iyi bir eğitim ortamı yara-
tılmasma katkıda bulunurken yönetime
de katılmış oluyorlardı kendiliğinden.
Düzenleyici olarak öyle canla başla ça-
lışıyorlardı ki sanki tüm üniversitenin
yükü üstlerindeydi. Eğitim kurumla-
nnda güzellik yaratan, öğrenciyi etkin-
leştiren; yönetici, öğretmen-öğrenci
ilişkilerini güçlendiren açkılardan (anah-
tarlardan)biridirböylebiriletişim. Üni-
versitelerde yönetime katılma. işlere
de böylesine içten katılımla sağlanabi-
lir kanımca.
'Çim Üniversitesi'
Şenliğin ilginç etkinliklerinden biri,
hatta belirleyicisi "Çim Üniversite-
si"ydi. Öteki stantlann arasında. çim üs-
tüne gerilen beyaz tentenin altı. çeşitli
konuların bilimsel anlamda, birlikte
tartışıldığıbirplatformoluşturuyordu.
"Çelişki Kültürü: MetropoT. "Tekno-
loji: İnsan: Çevre" vb. yer alıyor prog-
ramda. Tanıtım kitapçığının son sözün-
de şunlar var bu konuda:
"Bu yıl ilk kez öğrencilerce düzenle-
nen bahar şenliklerinin temasını 'eği-
tim' olarak belirlerken destekleyici pa-
neller yanında tartışma ve eleştirinin
bir adım ötesinde. üniversite eğitimi ko-
nusunda çö/ümler oluşturmak ve çö-
zümleri uygulama>a taşıyabilmek için
(seçenek) eğitim modeli tasarladık...
Gerçek hayatin pratiğinden bağlan ko-
panlmış, sallanan bir eğitim anJayışı de-
ğil isteğimiz. Sorgulay acı-eleştirel bakış
açısını getirmek istiyoruz. Ezberci an-
layışa karşı, 'özgürleşme pratiği olarak
eğitim' diyoruz. "tnteraktif söyleşiler
planladık. Sadeceöğretmenin,sadece öğ-
rencinin olduğu klasik eğitim anlayışı-
na karşı,öğretmen-öğrenci,öğren<iöğ-
retmen ilişkisi içinde bir araya geüp' Bu-
rada kimse ders vermez' sioganıyla eği-
tim pratiği ni yaşamak ve üretmek için;
"Çimlerin üstüne bekliyonız."
Bu son derece anlamlı tartışma orta-
mı. yüzlerce öğrencinin rektörlerini
karşılanna alıp, düzensiz sorularla te-
levizyonda günah çıkartmasından çok
başka. bilimsel ve demokratça bir tar-
tışma yaklaşımıdır.
Yönetici. öğretmen ve ögrencisiyle.
üniversiteliye böylesi yaraşır sanıyo-
rum. Uludağ Üniversitesi gençliğinin
başlattığı umut verici, "Çim Üniversi-
tesi'' toplantılan sürmeli, tüm üniver-
sitelere yayılmalı.
Ancak. beyaz tenteli "Çim Üniver-
sitesPnin arkasında bir de kara çadır var-
dı. Özel Ortadoğu Lisesi'ndeçalıştığım
yıllann ortaokul öğrencisi Völkan, ka-
mu yönetimi üçüncü sınıfına gelmiş; be-
ni bu çadıra götürdü "yöriik gelenekle-
rimiz" diyerek.
Üstünde kurt başı olan birbez asılıy-
dı kapıda. tçindedirseklerine kadarsi-
yah eldiven, tepeden tırnağa siyah ör-
tüye büriinmüş gencecik bayan, Vol-
kan'ın eşiymiş: o da kamu yönetimi
okuyormuş.
Aynı gıysiler içinde başka bir kız öğ-
renci. Burdurluymuş. Içeri buyur etti-
ler, girip oturdum. Bu gençler, yörük kız-
lannın kadınlannın özgürce giyinip ku-
şanmalannı, onlann kara değil, bir renk
cümbüşü içinde olduklarını, kapalı baş
bağlamadıklannı bilmiyorlardemek ki.
Yörük kadınlan. kızlan eylem insanı-
dıroysa; özgürlük örneğidirler. Kapan-
ma, örtünme belirleyici sorunlan değil-
dır asla.
Onlar. renk renk yazmalannı, al al po-
çulannı özgürce arkaya bağlarlar; be-
liklerinin döşlerine. zülüflerinin yüzle-
rine döküldüğü. türkülere geçmiştir.
Dahası, sürüsünü kurttan korumak için
ömür boyu savaşım veren yörük. kapı-
sına kurt resmi asar mı?
Bunlarda "Çim Üniversitesir>
nin tar-
tışma konusu olabilir. Özgür ortamda
yapacaklan tartışma ve incelemelerle,
toplumun geleneklerini. gerçeklerini
masaya yatırabilirler; hangisinin elen-
mekte, hangisinin yeni kuşaklara geç-
mekte olduğunu görüp anlarlar. Böy-
lece. Üniversitelerde öğretim elemanı
ile öğrenci arasını açan sorunlann ve
kimi ülke gerçeğinin kaynağına bilim-
sel bakışla ulaşıp çözüm üretebilirler.
Türk Boğazlannda Seyir Güvenliği
•an
1
1-20 Mayıs 1998
tarihleri arasında
yapılan ve Türk
Boğazlannda ge-
mi trafiği güvenli-
ğinin de günde-
minde olduğu. *IM(r Ulus-
lararası Denizcilik Örgütü
"MSC
1
Denizcilik Güven-
lik Komitesi'nin 69. oturu-
mu, tüm ulusumuzu ve onla-
nn sesi olan basınımızı ve
uluslararası NGO olarak bı-
linen tüm sıvil toplum örgüt-
lerini ilgılendiriyordu.
Türkiye'nin, Bakû - Cey-
han petrol boru hattı projesi-
ni kabul ettirebilmek amacı
ile. petrolün tankerterle Bo-
ğazlanmızdan geçirilerek ta-
şınması seçeneğini tıkamak
için. güvenlik bahanesi ile
Boğazlardan serbest geçişi
Montreux Anlaşması'na kar-
şın çıkardığı yönermelikler
\e uygulamalarla engelledi-
gini iddia eden birtakım ül-
kelerin konuyu "IMO''nun
"MS" komıtesinin gündemi-
ne getirme gayretlerinin şim-
dilik ertelenmesi yaşamsal
sonınumuzu çözmemiştir.
Bu iddiaların dayanağı,
Türkiye'nin bir yandan bu
petrolün Türkiye üzerinden
geçecek boru hattı ile Akde-
niz'e uJaştınlması projesine
sahip çıkarken, öte yandan
da Boğaztardan geçen gemi
trafiginin yarattiğı riski gün-
deme getirmesidir. Türkiye,
bu riski azaitacak önlemler
almaya çalışmıştır.
Boğazlardaki seyir güven-
liğini arttırmak üzere alınan
önlemler içinde yürürlüğe
koydugu kurallann bir kıs-
mını tepki almamak amacı
ile sadece Türk gemilerine
inhisarettirmesine karşın, yi-
ne de Boğazlardan geçiş kı-
sıtlanıyor diye eleştirilere ma-
ruz kalmıştır. Oysa Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, Boğaz-
larda, koşullara göre gemile-
ajvgüvenJıgi ve kolaylıklatj
içty gerni s«ytıı^ aüftnie*
yen kural bazında önlemleri
geçmişte de aimıştır. Bir za-
manlar, gemilerin boyutlan
küçük, makine güçlerinin dü-
şük olduğu dönemde, Istan-
bul Boğazı'nın akmtı durum-
ları göz önünde tutularak
Uluslararası Denizde Çatış-
mayı Önleme Kurallan'na
ters bir uygulama vardı. Da-
ha sonra, gemilerin boylan
büyüyüp güçleri de artınca
Boğazlardaki trafığin gelişen
yoğunluğunu da dikkate alan
Türkiye, uluslararası trafik
düzenine ters olan bu uygu-
lamayı terk ederek bugünkü
sağdan seyir kuralını yürür-
lüğe koymuştur. Demek ki
Türkiye. koşullara göre Bo-
gaz trafi|inde kaza n>kını
v
îız#tac^fflaftnandı|i yeni tcu-
ralfan her zâman yürürlüğe
koymuştur.
"IMO", "MSCnin 69.
oturum toplantısmda bu ko-
nu gündemden çıkanlmış ol-
sada7-ll Aralık I998tarih-
lerinde yapılması düşünülen
70. oturumda gündeme ge-
lebilir. Hatta. bu yıl temmuz
ayında toplanacak Seyir Gü-
venliği Komitesi'nin (Navi-
gational Safety Committee)
44. toplantısmda da ortaya
konabilir. Öte yandan, Bogaz-
lar ve Marmara'da uluslara-
rası seyir ve sefer ile ilgili
Montreux Antlaşması, 7 mad-
desi ticaret gemileri, 15 mad-
desisavaşgemileri, I madde-
si uçaklar. diğerleri de genel
olmak üzeje 29 maxide ve 3
ektenoiı^jr. Ingiftent.Av^t-
ralya, Bulgarist^n, Fransa,
Yunanistan, Japonya, Roman-
ya, Sovyetler Birliği, Türki-
S 0 N GÜN L E R
YATAŞ DANIŞMA MERKEZLERI VE BAĞLI OLAN İLLER ADANA (0-322) 322 68 68 (HATAV) • AOAPAZARI (0-264) 278 10 79 • AFYON (0-272) 215 42 52 • AÛRI (0-472) 215 28 65 • AKSARAY (0-382) 212 59 54 • 213 26 06 •
AMASYA (0-358) 513 33 67 • ANKARA (0-312) 351 88 00 (5 hal) (ÇANKIRI, ISPARTA.KIRIKKALE)- ANTAKYA (0-326) 218 15 94 • ANTALYA (0-242) 243 02 03 (BURDUR) • BALIKESİR (0-266) 245 93 14 • 242 31 31 • ÇORUM
(0-364) 213 22 54- DEN1ZLİ (0-258) 261 39 15 • OIYARBAKIR (0-412) 221 50 60 - 221 24 49 (BATMAN, HAKKÂRI, MARDIN. SIIRT, ŞIRNAK) • ELAZIĞ (0-424) 218 34 72 • 237 88 91 (BİNGÛL BİTLİS, MUŞ. TUNCELİ. VAN) •
ER2INCAN (0-446) 214 M 33 (3 hat) (ARDAHAN. 1ÛDIR, KARS) • ERZURUM (0-442) 218 82 02 - 235 05 40 • ESKİŞEHIR (0-222) 221 09 99 (BİLECİK, KÜTAHYA) • OAZİANTEP (0-342) 220 70 31 • 220 20 11 (KİÜS, $ANLIURFA) •
GIRESUM (0^54) 212 74 19 (3 hat PBX) (ORDÜ) • İSTANBUL (0-216) 309 54 10 (PBX) (BARTIN, BOLU BURSA. ÇANAKKALE. EDİRNE. KARASÜK. KIRKLARELI. KOCAEUİ TEKİRDAĞ YALOVA. ZC5NGULDAK) • İZMİR (0-232)
853 1300-8531313(AYDIN MANISA, MUĞLA, UŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344) 231 42 19 • KARAMAN (0-338) 213 50 71 (2 hat) • KASTAMONU (0-366) 214 19 31- KAYSERİ (0-352) 245 04 00 (20 hat) (KIBRIS. KIRŞEHİR)
• KONYA (0-332) 251 04 14 (2 hat) • MALATYA (0-422) 322 76 66 • 325 46 61-68 (ADIYAMAN) • MERSIN (0-324) 327 39 60 (5 hat) • NEVŞEHİR (0-384) 213 75 05 • NIĞOE (0-388) 213 44 26 • RİZE (0-464) 213 18 73 (3 hat)
(ARTVİN) • SAMSUN I0-362) 266 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SINOP (0-368) 261 1 5 44 • TRABZON (0-462) 321 22 03 • 321 1 7 36 (BAYBURT. GÜMÛŞHANE) • YOZGAT (0-354) 217 23 66
Bu kampınya T.C Sınıyı v« Tıc*rei Btkanhjı nm 2S M i y ı ı I İ 9 4 tırih ve 21V40 ııyıh tcbllğ hükOmltrln* ujrfun olarak yapılmaktadır Flyatlara KOV dahlldır V«rgi oranlartnda olabilteck
ye ve Yugoslavya tarafından
imzalanmıştır. Genel olarak
Boğazlardan transit geçişin
ve navigasyonun serbest ol-
duğuna dairdir. Burada Bo-
ğaziar. tstanbul. Çanakkale
Boğazlan ve Marmara'yı kap-
sar. Ancak. bu yazı içinde
Montreux'nün imzalandığı
tarihten bu güne; gerek Bo-
ğazlardaki trafığin, gemi bo-
yutlanndaki büyüme, gemi
sayısındaki çoğalma, çapariz
trafiğingelışmesiile 1936 yı-
lında hayal dahi edilemeye-
cek boyutta artan yogunlu-
. ğu, gerekse Bogazlar çevre-
sindeki yerleşimin yoğunlaş-
masisoteyandan nîb. igaüvon •
güvehli juiî sağFayan elekt-
ronik aygıt ve sistemlerde el-
deedilen yeni teknolojik ola-
naklar ve de özellikle altını
çizmek için yazıyorum, ulus-
lararası çevre kaygısı. koşul-
lan ve güncel durumu Türki-
ye'nin lehine çok değiştır-
miştir.
Bugün, Uluslararası Kon-
vansiyonlar çevre korumaya
odaklanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Dev-
leti, en az limanlanna uğra-
yan gemiler kadar çevre">ı
tehdit eden tehlikelere karşı
yukanda değindiğim konvan-
siyonlann "ft)rt State" yani
gemilerin uğradıklan liman
devletlerine verdiği haklar,
hatta yükümlülükler nede-
niyle Boğazlardan geçen ge-
mileri denetlemek zorunda-
dır.
Bu Uluslararası Konvan-
siyonlar 1936 yılında olma-
dıgı için Montreux'de yeral-
mamıştır. Montreux'yü ya-
nılmıyorsam on ülke imzala-
mıştır.
Yukanda sözünü ettiğim
denetlemeleri gerektiren Kon-
vansiyon ve kurallar ise ulus-
lararası elliden fazla katılımı
ile Birleşmiş Milletler'in bir
üriinüdür.
VTSsJstemi
1936 yılından bugüne olan
teknolojik gelişmelere gelin-
ce, Boğazlanmız gibi dar ve
muhataralı su yollannda ge-
ni trafığini oldukça güven-
celi yönetebilen. uluslarara-
. sı denizcilik çevrelerinde
"VTS" olarak bilinen bir bil-
gisayar programı gelıştiril-
miştir. Türkiye'de yetkili ağız-
lardan bile radar sistemi ola-
rak sözü edilen bu sistem. bir
radar sistemi değil. bu amaç-
la gelıştırilmış bir bilgisayar
programıdır. Bu programın
kullanılabilmesi için radarlar
ve bilgisayarlarla bunlarara-
sı iletişimi sağlayacak hertür-
lü iletişim bağlantısı. bu prog-
ramın kullanılabilmesine hiz-
met ederler. Radarlar bu sis-
tem içinde sadece bir sensor
görevi görürler.
Bir süre sonra, radarlann
yerini DGPS ve transponder-
t l H ^
t t
Türkiye "VTS* sistemi alı-
mı için 1980'den beri en az
dört ihale açtı. Hemen belir-
teyim ki bu gecikmeden Tür-
kiye kazançlı çıkmıştır. Çün-
kü, "\TS" sistemi program-
lanndaki gelişmeler. hem sis-
temi bugün daha kullanışlı
ve güvenli kılmış hem de ma-
liyet belki yandan fazla ucuz-
lamıştır.
Ancak. "VTS" sisteminin
almışından önce, bu sistemin
yüzde bir maliyetinde olan
bir "VTS" simülatörünün
alınmasj şarttır. Bu simüla-
tör hem dosta düşmana kar-
şı Türkiye'nin Boğazlarda ge-
çiş seyir güvenlığine Türki-
ye'nin ciddiyet ve kararlılık-
la gittiğini göstererek bize za-
man kazandıracak hem de
"VTS"yi optimum etkinlik-
le kullanacak operatörlerin
eğitimini sağlayacaktır.
Aynca "VTS"nin ön etü-
dü için bir laboratuvar göre-
vi de görebilir.
Bu sistemin oaşansı kulla-
nılan sofhvare. yani yazılı-
mın mükemmelliğine bağlı-
dır. Bilgisavar ya da radarla-
nn. GPS ve transponderlerin
markasmın fazla önemi yok-
tur.
Bunlar her zaman bu ekip-
manlarda görülen hızlı tekno-
lojik gelişmelere ayak uydur-
mak için yenilenebilir.
Bu sistem kazalan tama-
men önler mi? Elbette hayır.
Ancak. sistemi kullanacak
operatörlerin eğitimlerı
oranında kaza olasıhğını azal-
tır.
PENCERE
Geriye Dönüş
Olanaksız.••••
28 Şubat 1997'de toplanan MGK (Milli Güve
lik Kurulu) Türkiye'de yeni bir süreç başlattı.
Asker, MGK toplantısmda, anayasal çerçever
dışına düşmeden ağırlığını koydu.
Mesut Yılmaz başbakanlığında kurulan hük
met, 28 Şubat sürecinin ürünüdür. Anasol-D dr
anılan koalisyon bir temel koşulla iktidara geç
Milli Eğitim'de "sekiz yıllık zorunlu öğretim" ba
latıldı.
•
"Üçlü koalisyon" ya da "Anasol-D" gerçi "s<
kiz yıllıkzorunlu öğretim "\ başlattı; ama herkes t
liyor ki asker ağırlığını koymasaydı, daha uzun y
lar boyunca böyle bir karar alınamayacaktı. "Zı
runlu sekiz yıllık eğitim" 1970'li yıllardan bu yar
sürüncemedeydi; çünkü irtica cephesinin işir
gelmiyordu.
1924'te "Öğretim Birliği Devrimi" yasalaşmı
medrese eğitimi tarihe gömülmüştü.
Çok partili dönemde ne yazık ki medrese eğit
mi hortlatıldı; imam-hatip okulları meslek kururr
ları niteliğinden çıkarıldı; temel öğretim kurumk
nna dönüştürüldü. Çocuklarımız bu okullarda \i
ik cumhuriyete düşmanlıkla yetiştiriliyorlardı.
"Sekiz yıllık zorunlu eğitim" imam-hatip oku
larının orta bölümlerini kaldırmıştır; çocuklarımı:
akılcı ve bilimci öğretimin çarkından geçirmek içi
gerekli koşulları yaratmak zorundayız.
•
Peki, diyelim ki altı ay ya da bir yıl sonra gent
seçim yapıldı; Fazilet Partisi ile Doğru Yol Partı
si'nin işbirliğiyle iktidar saptandı; iki parti anlaştı
lar, yeni hükümeti kurdular.
Sekiz yıllık zorunlu eğitimin özünü çiğneyere
imam - hatip okullarının orta bölümlerini açabile
cekler midir?..
Mürtecinin Türkiye'deki programı bellidir; kırk yıl
dan beri uygulanıyor; nereden kaynaklandığı be
lirsiz paralarla açılan Kuran kursları ve imam okul
lannda laik cumhuriyete düşmanlıkla yetiştirilen ço
cuklarımız "dinci siyasetin mücahitleh" olarak po
litika cephesine sürülüyoriar.
Refah Partisi'nin yüzde 20 oyla Türkiye'yi ele ge
çirmesi, bu senaryonun ürünüydü.
Türkiye bu senaryoya karşı çıfctı.
Asker gereğini yerine getirdi.
•
Türkiye devrim-karşıdevrim çatışmasının sıcal
1
sürecini yaşıyor.
Peki, aydınlarımız ne âlemde?..
Bu soruya yanıt vermeden önce, bir örnek su-
nalım. Iran'da bugünkü şeriatçı düzenden önce la-
ik bir rejim mi geçeriiydi?..
Humeyni'den önceki Iran, bir din devleti idi.
1907 tarihli anayasa "besmele" ile başlayıp daha
birinci maddesinde şu kuralı koyuyordu:
"Madde 1- Iran'ın resmi dini Islam dinidir."
"Madde 2- Meclis 'in çıkardığı yasalann Islam
dinine aykın olup oimadığını ulema (din bilginle-
h)saptar."
... Dinçilere bu kurallar yetmedi; Şah diktasına kar-
şı dincilerle birlikte savaşan solcular, aydınlar, ko-
münistler, liberaller şimdi dizlerini dövüyorlar; ama
artık iş işten geçmiştir.
Türkiye bu tuzağa düşmeyecek!..
Üstelik Türkiye'de Şah diktatörlüğü yok ki sol-
cular, aydınlar, liberaller dincilerle işbirliği yapsın-
lar!..
Mesut Yılmaz başbakanlığındaki hükümet, için-
de yaşadığımız sürecin tarihsel gerçekliğini yete-
rince değerlendirebiliyor mu?..
Girilen yolun geriye dönüşü var mı?..
ECumhuriYet
kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
TEMMUZ ÂYf ETKİNÜKLERÎ
SOYLEŞİLİİMZA GÜNU
23 Temmuz Perşembe Saat: 18.00-20.00
NEBİL ÖZGENTÜRK
Kitaplarını imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek.
Istiklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82
Sendikal Hareketin
Büyük Önderi,
DİSK ve
T. MADEN-tŞ
Genel Başkanı
KEMAL
TÜRKLER'İ
Demokrasi Düşmanlannca Öldürülüşünün
18. yılında saygı ve
sevgiyle anıyoruz.
BtRLEŞtK METAL-IŞ
SENDİKASI
22 Temmuz 1998 Çarşamba günü saat 11 .OO'de
Topkapı'dakı mezan başında anılacaktır.
TEŞEKKÜR
Ameliyatımı başan ile gerçekleştiren
l.Ü. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi
Bölümü doktorlarından
Sayın
Dr. SERTAÇ DEMlREL,
Dr. SERKAN tŞTER,
Dr. DAMLA AKÇORA,
hemşire AYTEN ŞENSES ile ameliyatımda
emeği geçen tüm doktor ve hemşire arkadaşlara
içten teşekkürlerimi sunanm.
PINAR BAHÇEKAPILI
Türkiye Gazetecıler Cemıyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim cazete
Ülke sorunlarına ilişkın raporlarıyla, araştırmalanyla, köşe
yazılarıyla, tarafsız haberlerıyle sıvil toplumların gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75