28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Depremde yıkılan binalar hem 'planlı' hem de 'ruhsatlı' Imar yetkfleri Vetkisiz' eflerde OKTAY EKİNCt Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birlığı'nın(TMMOB) 30Hazıran 1998 günü Ceyhan Adliye binası önündeki basın toplantısıyla kamuoyuna açıkla- dığı "Adana depremi gözlemleri" ara- sında en önemlı saptamalardan biri şöy- le: "Yıkunlann ve ağır hasann ortaya çıkogı yapdaşma alanlan daha çok yük- sek katü. yogun inşaat alanlan ve yeni yapılarduu." Bu "yüksek kaÜT ve "yeni" yapılar, üstelik "yogun inşaat alanlan" ıçınde de bulunduklanna göre, hıç kuşku yok kı "ruhsatsız" (kaçak) da değiller. Yani, belli bır "imar pLanı" karanna uyularak ve "•projeleri" de yerel yönetimlerce onaylanarak alınmış "yasal izinlerie" ınşa edilmişler. Nitekim. TMMOB tek- nik heyetinin aynı açıklamasında. bu gerçeğın altı da şöyle çizılıyor: "Bölgenin zemin özellikleri dikkate alınmadan. yerel yönetimler tarafindan verilen yoğun ve yüksek yapılaşmalar. hasann (\e elbette ölümlerin) ağır bo- yuüara ulaşmasına neden olmuştur..." Peki, planlamada zemin özellikleri- ni gözeten kararlar verebilmek ve pro- je ile uygulama aşamasında da inşaat- lann güvenli gerçekleşmesini sağlaya- cak bir "nıhsaf (izin) disiplini sağla- yabilmek nasıl olacaktır? Bu sorunun, çağdaş dünyada kabul edilen bir tek yanıtı var: "BUimsel ve mesleki denetim." • Adana depremi, belediyelerin "siyasi emelleri" altında bilime ve kamu yaranna aykın kullanılan imar yetkilerinin uzmanlık ve meslek kurumlannca denetlenmesi gereğini bir kez daha açıkça ortaya çıkardı... Çünkü, hem kent planlaması. hem de mımarlık ve mühendıslik hizmetleri, "bilimsel" içerikli ve "kamusal sorum- luluklar" taşıyan karar ve uygulamala- ra dayanır. Bu teknik ve evrensel kurallar bele- diye meclislerinin "qy çoğunluğuyla" değişemeyeceğıne göre, aynca beledi- ye başkanının da "demokratikhaklan" bilimi ve kamu çıkannı gözeten meslek ilkelenni yok etmek anlamına gelmedi- ğıne göre, yerel yönetimlerdekı imarla ilgili tüm yetkılenn "bilim ve meslek kurumlan tarafindan denetlenerek" yaşama geçınlmesı. hiç tartışmasız bir şekilde "uygar" olmanın da önkoşulu- dur. Ne var ki Türkiye, yıllardır işte bu uygarlıktan da hızla uzaklaştınlıyor. 1970'lerin sonlanna dek titizlikle uy- gulanan "imar planlannın yapımında jeolojik etiit zorunluluğu" son yıllarda tümüyle unutuldu. Çünkü özellikle be- lediyeler imar planı yapma ve onama yetkılerini kullanırken, bunu "her boş bulduklan araziyi yapılaşmaya açmak- tan" başka bir yetki olarak görmüyor- lar. Zemin araştırması yapılmadan onaylanan planlar "hemen yürürlüğe girdiği" için de bunlara dayalı ruhsat- larla yükselen binalar daha baştan "ris- ki" de üstlenmiş oluyorlar. Aynı şekilde yapı projelennin dep- remle ilgili teknik kurallara uygun ya- pılıp yapılmadığı da çoğu belediyeyi hemen hıç ılgilendirmiyor. Hatta, ıkide bır imar planı değişıkliğı yaparak mev- cut binalara bile "ilave >eni katiann çı- kümasına" ızın veriyorlar. Nitekim. Mi- marlarOdasrnın Ceyhan'daki temsilci- sı Feridun Osman Cirit'in 29.6.1998 ta- rihlı deprem raporuna göre, yıkılan yüksek binalar arasında, Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan 8 katlı yeni ın- şaatın ılk ımar izni aslında 6 kat. Bele- dıye "sonradan" 2 kat daha üzenne ek- lenmesıne düzmece bır raporla "ruh- sat"(!) vermış. İşte bütün bu gerçekler. hem depre- me karşı dayanıklı binalar üretebilmek. hem de doğal, kültürel ve kentsel değer- lere saygılı bir yapılaşma için, yasala- rımızda tanımlanan imar yetkilerinin "demokrasi" adına rant ve yağma öz- gürlüğüne teslim edildiği bu talancı po- litikalardan bir an önce vazgeçilmesı gereğini artık "dayaüyor". Mimar ve Mühendis Odalan da işte bu nedenle yıllardır "denetim hakkı" istiyor ve bu çağdaş hakkm yasalarda yer almasını talep ediyorlar. Adana depremi. yıllar- dır bu istekleri duymayan "sağırkulak- lan" artık açabilecek mi dersınız?.. X SACLIKLI KENTLESMENIN TEMEL KURALLARI I< 0- tMARve YAPILAŞMADA YASAL VE BILİMSEL İLKELER • Jeolojik açıdan sakmcalı yerlerde imar kısıtlamas! • Yapılann türü \e yoğun luğuna. yÜKsekhğıne karar venlırken. zemin etüdü \e buna dayalı plan karan • Deprem risk haritalanna dayalı yerleşme kararlan • İmar planı karanna uygun yapı projesi • Zemin emniyet gerilmesi hesabına dayalı proje • ilgili teknik yönetmeliklere ve mesleki kurallara uygun proje • Onaylı projeye uygun ınşaat yapılması • Inşaat süresuıce sûreklı ve zorunlu teknik kontrol • Inşaat bıtımınde, ılgılı ve sorumlu mimar ve mühendıslerden "projeye uygunluk" raporu SORUNLARI YARATAN "UYGUNSUZ" L'YGULAMALAR • Jeolojik etüdleri eksik ye hatta hıç olmayan imarplaniannın onayfanması • Zemin etüdlen yapılamadan imar izni ve hatta mevcut binalara kat ilavesi • Bölge planlamasmdan yoksun yerleşme ye imar planlannın geçerli kılınması • İmar planı karannın, "projedekı farklı beklentilere" dönük değıştınlmesı • Zemin hesaplaması olmayan ve ilgili teknik yönetmeliklerle mesleki kurallara aykın projelere ruhsat venlmesı • Proje sadece "ruhsat için formalite" kabul ediliyor, inşaat istemldiğı gibi yapıhyor. • Sürekli tekngc denetim yok • Projesine aykın biten inşaatlara da "iskân ruhsatı" veriliyor. ALINMASI GEREKLÎ DENETLM ÖNLEMLERİ • Jeolojik etüdü yapılmayan ve uygunluk raporu olmayan yerlerde ımar planı yasagı • Her ölçektekı ımar planlannın üniversıte ve meslek odalannca denetımı • Zemin özelUkkri saptanmayan yerde proje yasagı da getirmek. • Mimar ve Mühendis Odalan'na "ruhsattan önce" proje denetim yetkisini yasal koşul olarak başlatmak... • Projeye aykın ınşaat yapana ve yaptırana "mesleğı uygulama yasagı" getırilmelı • Kontrolluğu üstlenen mimar ve mühendısler, aynca Meslek Odası'nca dadenetlenmelı... • Projeye aykın inşaata iskân ıznı verenler de cezalandınlmalı SONUÇ: Güvenilir yapı "denetimli" olandır. Bunun için de doğru bir imar planına dayanmayan, bunu belgeleyen bır imar durumu belgesi olmayan, teknik denetimi tam bır projesi bulunmayan, bu projeye uygun inşa edildigini kanıtlayan bir raporu ve yine bu rapora bağh iskân izni alınmayan binalar, "ruhsaöı" bile olsalar güvenibr değildır. Güveniliryapı, 'deneûmlV olandır Depremle biıükte giindeme gelen tarhşmalardan biri de binalann "güvenli olup olmadığının" nasıl anlaşılacağL Aslında yüriirlükteki yasalann tam ve eksiksiz uygulanması durumunda, 6J şiddetindeki bir depremin "felaket" yaratmavacağı da Adana ve Ceyhan'daki "vıkılmayan binalarla" kanıtlanmış oluvor. O halde bir binarun "kurallara uygun" inşa edildigine dair bilgL belge ve denetim raporlan. aynı zamanda "güvenilir" olduğunun da kanıdannı oluştunıyor. İşte imarla ilgili yasal ve bilimsel kurallarla, Türkiye"de bunlara nasıl uyulmadığını ve denetim için de hangi yeni önlemlerin gerekli olduğunu özedeyen bir tabio. Ya da; bir "dunım değeriendirmesi*' tabtosu... Adalet Bakanlığı deprem raporu Hatalı müteahhide 10 yıla kadar hapis istenecek ANKARA (Cumhuriwt Bürosu) - Adalet Bakanı Oltan Sungurlu. Adana depremi ile gündeme gelen ve tüm müte- ahhitler ile bürokratlan ılgilendiren yasalan yeniden gözden geçirmeye başladıklannı bildırdi. Sungurlu'nun bürokratlarına hazırlattığı raporda, müteah- hıtın doğrudan hatası tespit edilir ve olayda ölüm meydana gelirse TCY'nin 455. maddesine göre 10 yıla kadar hapis is- temiyle dava açılabilecek. Adalet Bakanı Sungurlu, bürok- ratlanna, deprem sonucu yıkılan binalann müteahhit hatası nedeniyle yıkıldıklannın nasıl tespit edileceği ve müteahhid hatası ile yıkıldığının belırlenmesı durumunda hangı yasal prosedüriin izleneceğine ilişkin rapor hazırlattı. Cumhun- yet'inkonuyla il- gili sorulannı ya- nıtlayan Sungur- lu. Kanunlar Ge- nel Müdürü'nü inceleme yap- maküzeregörev- lendirdiğini be- lirterek, "Adana depreminde çö- ken binalann müteahhitleri ve bürokratlannın hukuki ve cezai sorumluluğu araştmhyor" de- dı. ANAP Bursa Millervekili Er- fuğrul Yalçınba- yır da, bina ya- parken malzeme- den çalan müte- ahhitler ile buna göz yuman kamu görevlilerine ve- rilen cezalann dahadaağırlaştı- nlmasını öngö- renyasateklifini TBMM Başkan- hğı'na sundu. Teklife göre. İmar Yasası'na aykırı hareket edenlere 3 aydan 3 yıla kadar ha- pis, 5 yıl seçile- meme ve 500 milyon liraya ka- dar para cezası verilecek. Adalet Bakan- lığı tarafindan hazırlanan rapor- da da deprem so- nucu yıkılan bi- nalarda müteah- hit hatası belirle- nirse. hakkında TCY'nin 455. maddesine göre. 'ölüme sebe- biyet verme' gerekçesiyle 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabileceğiru ortaya koydu. Adana ve Ceyhan Cumhuriyet başsavcılıklannın baslattığı soruşturmalar Adalet Bakanlı- ğı'nca izlenecek ve yasaya uyulup uyulmadığı araştınlacak. Adalet Bakanı Sungurlu'ya sunulan raporda özetle şu öne- rilere yer verildi: Binanın yapımında bir ayıp ve eksiklik tes- pit edilirse ve yıkılmanın bu nedenle olduğu anlaşılırsa ve o- ky sonucunda ölüm meydana gelmışse, TCY'nin 455. mad- desine göre 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabilecek. Olayda ölüm meydana gelmemişse müteahhit hakkında T- CY'nin 459. maddesine göre 6 aydan 30 aya kadar hapis ce- asıyla dava açılabilecek. Deprem sonucu yıkılan kamu binalanyla ilgili soruşturma- ca da binanm kabulünü yapan kamu görevlilerı de sorumlu atulacak. Salgın hastahk uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi (TTB), Adana"daki depremin ardından salgın hastalık yaşanabileceğj uyansında bulunurken kente yapıîan gereksiz yardımlann önlenmesini istedi. TTB'den dün yapüan yazıh açıklamada, olagandışıhğın sürekli hale geldigi bir ortamda daha da olağandışı bir durumun en çok sağlık sektörünü zorladığj belirtildi. Açıklamada, bölgede görev yapan tüm hekimlere teşekkör edilirken Adana Tabip Odası'nın, bölgede yaptiğı incelemeler doğrultusunda bir rapor hazırladıgı belirtildi. Raporda sonmlar şöyle sıralandı: # Özellikle bağırsak enfeksiyonlannın yayıhna riskine karşı sular klorlanmah ve kişisel kullanımlarda da dikkatli olunmah. # Yalnızca hastanelere değil sağhk ocaklanna da destek verilmeli. # Bebekler, fiziksel engellüer, yaşhlar, sosyo-ekonomik durumu bozuk oianlar ve çok çocuklu ailelerin sağhk sorunlanna önceltk tanınmalı. # Günü geçmiş ya da sınıflandınlmamış ilaç ve malzemeler gibi gereksiz yardımlar ve yardım kargaşası önlenmelidir. Enkaz kaldırma çahşmalan sürerken, ölii sayısı dün 144"c ulaştı. Bu arada geceyi parklarda geçiren halka ekmek ve gıda yardınu sürüyor Kurtarma çalışmalan tamamlandı SAMİHAZMİEZER SABİTÖZKESER . ADANA- Adana ve Ceyhan'da depremden sonra sürdürülen enkaz kaldırma çalışmalan sürerken dün çıkanlan cesetlerle birlikte ölü sa- yısı 144'eçıktı. Enkaz kaldırmaça- lışmalannın sürmesine karşın kur- tarma çalışmalarının sona erdiği açıklandı. Hasar Tespit Komisyonu elemanlannca yapıîan incelemeler sonucu depremde 951 ev ve 16 iş- yerinin tamamen yıkıldığı. 2724 evin ağır hasarlı. 4913 evin de ha- sarlı ancak oturulabilırdurumda ol- duğu belirlendi. Depremden ıki gün sonra enkaz altından çıkanlan öğ- retmen Hatice Eker'ın sağlık duru- mu ciddiyetmi koruyor. Adana'da depremden hemen son- ra başlatılan ve aralıksız sürdürülen kurtarma çalışmalan yıkımın dör- düncü gününde, dün öğle saatlerin- de sona erdırildi. Enkaz kaldırma çahşmalannın ise sürdüğü, ancak enkaz altında başka ceset kalmadı- ğı bildirildı. Enkaz altından çıkan- lan ölü sayısı 144'e çıkarken ölüm- lerin 61 'i Adana'da, 83'ü de Cey- han'da meydana geldi. Bu arada, ba- zı yurttaşlar dün geceyi de sokak v e parklarda geçirdi. Depremden iki gün sonra enkaz altından çıkarılarak hastaneye kal- dırılan Öğretmen Hatice Eker'in sağlık durumunun ciddıyetini koru- duğu bıldirildi. Numune Hastanesı Başhekimi Op.Dr. Mehmet Ali Cn. hastanın böbrek, akciğer ve karacı- ğennin önemli ölçüde hasar gördü- ğünü belirterek "Bize göre hâlâ ha- yati tehlikevi adatmış değil. Dializ makinesine bağlanıp bağlanmava- cağına henüz karar verilmedi" de- di. Adana Valisi Oğuz Kağan Kök- sal dün yaptiğı açıklamada Hasar Tespit Komisyonu'nun çalışmalan sonucu dokuz bin ev ve işyerinin hasar yönünden incelendiğıni belir- terek 503'ü Adana'da, 448'i Cey- han'da toplam 951 evle Adana'da 16 işyerinin tamamen yıkıldığını, her ıki kentte toplam 2724 evin ağır v e oturulamaz, 4913 evin ise hasar- lı ancak oturulabilır konumda oldu- ğunu açıkladı. Köksal. kamu kurum ve kuruluşlarının bütün olanaklan- nı kriz merkezi emrine verip çalış- malannı sürdürdüğünü kaydederek "İlk günden itibaren süradi bir şe- kilde elektrik ve su hizmetleri ta- mamlanmış. Ceyhan'daki kurtar- ma çahşmalanna 6. Koiordu Komu- tanliğı'na ait birlikler de kaaJmışür. Depremden zarar gören kişilere dev letin acilen kira yardımı yapma- sı gerekivor. Çünkü çadıriarda bir süre sonra önlenemevecek salgın hastalıklar ortava çıkabilir endisesi karşısında sağlıkçalışmalanmızı da hızla sürdürüyonız" diye konuştu. Köksal, Kızılay'ın 5620 çadır, 4628 battaniye ile İcan ve kan ürünleri gönderdiğıni, Adana'da 6, Cey- han'da da 4 gezici aşevi kurularak öğle ve akşamlan depremzedelere yemek verildiğini kaydetti. Adana Güçbirliği Vakfı tarafin- dan düzenlenen toplantıda, Boğa- ziçi Üniversitesi Kandilli Rasatha- nesi ve Deprem Araştırma Enstirü- sü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Işıka- ra, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelen Prof.Dr. Özal Yüzügüllü ile Prof.Dr. Nuraj Aydınoglu. tnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Prof.Dr. Atila Ansal ve Çukurova Cniversitesı Mühendislik ve Mi- marlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Cengiz Dündar. son depre- mi çeşitli yönleriyle ele aldılar. Depremin ucuz atlatıldığına ve 6.3 şiddetindeki ilk şokun büyüklüğün- de bir sarsıntı beklenmediğine de- ğinen konuşmacılar. yapılann de- netlenmesi ve deprem yönetmeliği- ne mutlaka uyulması gerektiğini bildirdiler. u, hiliııı dışı rantçı politikalar9 tSTANBUL / A.NKARA (Cum- huriyet)-Mühendislik ve mımarlık meslek örgütlen. Adana'dakı yıkı- mın ardından meslek örgütlerinin denetıminden kaçan ve bilimi dış- layan rantçı imar politikalarınm sa- hiplerini suçlu ilan etti. Türk Mühendis ve Mimar Odala- rı Birhği (TMMOB). Türk Mühen- disler Birliği Derneği (TMBD) ve Mimarlar Odası Genel Merkezi yaptıklan açıklamalarda. Türki- ye'nin yüzde 95'inin deprem riski taşıdığı halde meslek örgütlerinin, yerleşım yerlerinin seçimı, ınşaat malzemelerinin standartı, meslek örgütlerinin denetımı konusunda yıllardır yaptıklan uyanlan dınle- meyen hükümetlerin ve sıyasi-eko- nomik rant hesaplan peşinde koşan belediyelenn ağtr sorumluluğu ol- duğunu vurguladılar. TMBD, depremlerin yıkıcı etki- lerini azaltmak için, vize ve vize sonrası proje kontrolünü yapacak: hükümet temsılcisi, TMMOB, TMBD ve dığer sivil toplum kuru- luşlan temsılcilerinden oluşacak bir 'Proje Denetim Merkezi1 (PRO- DEM) kurulmasını önerdi. TMBD Genel Başkanı Şevket Çorbacıoğlu imzasıyla yapıîan açıklamada. Ada- na depremınin büyük yıkımlar oluş- turan sonuçlanndan, kâr marjını art- tırmak için demırden, çımentodan çalan müteahhitlerin, denetlemeyen mühendis ve mimarlann. denetim mekanizmasını oluşturmayan mer- kezi ve yerel yöneticilenn sorumlu olduğu kaydedildi. TMMOB Başkanı Yavuz Önen dün düzenlediği basın toplantısın- da, Türkiye'nin deprem açısından en nskli ülkelerden biri olduğunu, topraklannın yüzde 92'sinın aktif deprem kuşağında yer aldığını ve nüfusunun yüzde 95'ının bu bölge- lerde yaşamakta olduğunu belirtti. TMMOB Mimarlar Odası Mer- kez Yönetim Kurulu'nun açıklama- sında da tek başına "hırsız müteah- hit 1 peşine düşmenın aldatıcı oldu- ğu vurgulanarak yapılması gereke- nin, imar ve inşaat hırsızlığma öz- gürlük tanıyan politika ve sistemi sorgulamak olduğu kaydedildi. Inşaat Müteahhıtlen Işveren Sen- dikası (TİM-SE) ise 'tnşaat veTe- sisat Müteahhitleri Odası1 kurulma- sını engelleyerek yeterlıliği olma- dığı halde herkesin inşaat müteah- hitliğı yapmaya devam etmesini sağlayan dönemin TOBB Başkanı Yalun Erez'i suçladı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Düşünce Ozgürlüğifriün TuzağıKimilerinin pek keyrfle dile getirdikleri, bence an- lamsız bir cümle vardır. "Düşüncelerinizin tümüne bütün vartığımla karşıyım, ama sizin o düşüncele- ri dile getirebilmeniz için canımı vermeye hazınm..." Allah Allah... Bu kadarsalaklıkolur mu yahu? He- le tümüyle karşı olduğum bir düşüncenin dile geti- rilebilinmesi için neden canımı vermeye hazır ola- yım? Hele hele o düşünce, benim özgürlüğüme yöne- lik bir eyleme zemin hazıriıyorsa ve eğer benim öz- gürlüğüme yönelik bireylemin propagandasını ya- pıyorsa, o düşüncenin dile getirilmesi için neden fe- dakâriık yapayım? Dogrusunu isterseniz, yaşadığımız toplumda, benden çok farklı düşünceleri olan insanlaria, "di- yalog" kurulmasından yanayım. Bu toplumda fark- lı insanlar, "birlikte yaşamayı" öğrenmek zorunda- yız. Bırbirimize ne kadar ters olursak olalım. Zaten benim bu yaklaşımım "ö/n/er;n/"çıldırtıyorama, ar- tık onlara kulak asmamayı öğrendim. Fakat iş, "o düşünceleri dile getirme özgürlüğü için, canını vermeye gelince", bunun düpedüz pa- lavra olduğunu düşünüyorum. Ve bu düşünceyi sık sık dile getiren ve kaleme alan kişilerin de, koca- man birer "palavracı" olduğunu düşünüyorum. Kal- dı ki; bunlardan tanıdığım bazılan, kendilerinden "birazcık" farklı düşünenlere bile tahammül ede- mezler. Tam anlamıylaçamurlaşııiar. Fakat ış "lâfa" gelince, mangalda kül bırakmazlar. Bunlan aklıma getiren husus, son günlerde Istan- bul ve Ankara'daki başörtüsü gösterilerinde, başör- tülü arkadaşlanna moral vermek isteyen "başörtü- lü olmayan" kızlarımızın durumu oldu. Islamcı TV kanalları, sürekli olarak bu "destekçi- leri" gösterdi. Ve doğrusu bu işe benim pek aklım ermedi. Başörtüsü konusu ne zaman gündeme gelse, bundan on küsur sene önce yaşadığım bir olay ak- lıma getir. 1980'lerin başlanndaydık. YÖK yasası yeni çık- mıştı. Ortaöğretime zorunlu din dersi koyan ve Imam Hatip Meslek Lisesi mezunlanna, üniversite- lerin tüm fakültelerıne "avantajlı" olarak girebilme hakkı tanıyan "sözde Atatürkçü" cunta, zaman za- man Atatürkçü bir "shoıv" gereğini duyardı. O günlerde yeni açılan üniversitelerin bir bölümü- ne ve bazı eski üniversitelere, öyle insanlar yöneti- ci olarak "atanmıştı" ki; ne bizim aklımıza hayalimi- ze gelirdi, ne de o atananlann. Bir sürü üniversıte, faşist ve dinci kadrolara terkedilmişti. Şimdi "hızlı Atatürkçü" kesilen kimi yöneticilenn, 1980'li yıllar- da "sağcı kadrolaşmaya" yaptıklan "katkılan" dü- şündükçe, çok şaşırıyorum. 1984, ya da 1985 Nisan'ıydı. Beyazıt'taki merkez bina dersanelerinde Iktisat Fakültesi'nde vermek- te olduğum, "Türk Devrim Tarihi" dersinin vizesi vardı. (Atatürkçü(!) cunta, bu dersin adını da değiş- tirmiş ve "Atatürk llkeleri ve Inkılap Tarihi" yapmış- tı.) Aynı anda otuzdan fazla dersanede sınav yapı- lacağı için, dersaneleri dolaşmam mümkün değil- di. Hertıangi bir aksaklık olduğu takdirde beni ko- 4ay bulmalan için odamda oturmuş, beklemektey- dim. Birden bizim koridordagürültülerduydum. Dışa- n çıktığımda başörtülü 5-6 öğrencinin geldiğıni gör- düm. Biri ağlıyordu. "Hocam biziiçeriye almadılar" diye bağrışıyorlardı. O günlerin "Keskin Atatürkçü" yöneticileri, kapılan tutmuş ve başörtülü olanlan içeriye almıyorlarmış. (Hoş, eğer bu tutuma o gün- lerde ısrar edilseydi, bugün yaşananlar yaşanmaz- dı). Bu öğrencileri odama aldım, su getirttim ve "Dev- rim Tarihi dersinizin hocası olarak bu kılığınız beni mutlu etmiyor" dedim, "Ama düşünceye duydu- ğum saygı nedeniyle müdahale etmiyorum. Fakat birsorum var. Eğersiz çoğunluk olsanız, başı açık arkadaşlannızm derslere girmesinin savunusunu yapar mıydınız?" O günlerin Iran'ından tüyler ürpertici şeyler du- yuyorduk. Bizde de benzer şeylerin yaşanmasından korkuyorduk. Öğrencilerden birkaçı "kemküm" et- ti. Bir ikisi, "elbette" dedi, fakat içlerinden ufak te- fekolanbiri, "Hayırhocam"dedi, "Bizbunusavun- mayız." "Kızım, ben sizin demokratik hakkınıza saygı du- yuyor ve başörtünüze kanşmıyorum. Fakat siz ay- nı demokratik tavn göstermeyeceğinizi söylüyor- sunuz. Bu nasıl biryaklaşımdır?" diye sordum. "Bu Allah'ın emridirHocam" diye yanrtladı, "Bu- nun demokrasisi falan olamaz..." "Size yapılanlar galiba mehel..." diyerek gönder- dim çocukları. Ve şimdi başını örtmediği halde, ba- şörtülüleri destekleyen öğrencileri gördüğüm za- man hep bu örneği hatıriıyorum. Yahu, eğer baş örtmenin Allah'ın emri olduğunu düşünüyorsanız, başınızı sizdeörtün. EğerAllah'ın emrinin böyle olmadığını düşünüyorsanız, o zaman bu tutumun, genellikle "siyasal" birtutum olduğu- nu kabul ediyorsunuz demektir. O halde bu "des- tek" neden? Son Ankaraseyahatleri, başörtülülerin kimlerta- rafindan yönlendirildiğini açıkça gösterdi. Artık her- kes kendi tutumunu düşünmek zorunda. "Demok- rat olmak", gerçekten büyük bir erdemdir. Fakat "demokratolmayanlara" karşı, "canını verebilecek kadar" demokrat olmak, "erdemlilik" değil, "akılsız- lıktır." TÜRKİYE YAZARLAR SENDÎKASI'NDAN DUYURU Sendikamızın Çatalca Belediyesi'yle birlikte üç yıldır düzenlediği "Balkan Şiir GünlerTnin üçüncüsü 3-4 Temmuz tarihlerinde Çatalca ve Is- tanbul 'da "Çağdaş Arnavutluk Şiiri" başlığı al- tında gerçekleşiyor. 3 Temmuz Cuma günü saat 14.30'da Çatalca Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlenecek sempozyum ve 19.30'da yine Ça- talca Topuklu Çeşmesi'ndeki şiir akşamıyla 4 Temmuz Çumartesi akşamı Istanbul'da Nâzım Hikmet Vakfı Salonu'nda düzenlenecek "Çağdaş Arnavutluk Şiiri" akşamına ve kokteyle tüm üye- lerimiz ve dostlanmız davetlidir. TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI TYS-Tel: 0212 - 259 74 74 Çatalca Belediyesi: 0212 - 789 20 07 Sâzım Hikmet Vakfı. 0212 - 252 63 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle