Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 TEMMUZ 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Depremde yıkılan binalar hem 'planlı' hem de 'ruhsatlı'
Imar yetkfleri
Vetkisiz' eflerde
OKTAY EKİNCt
Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birlığı'nın(TMMOB) 30Hazıran 1998
günü Ceyhan Adliye binası önündeki
basın toplantısıyla kamuoyuna açıkla-
dığı "Adana depremi gözlemleri" ara-
sında en önemlı saptamalardan biri şöy-
le:
"Yıkunlann ve ağır hasann ortaya
çıkogı yapdaşma alanlan daha çok yük-
sek katü. yogun inşaat alanlan ve yeni
yapılarduu."
Bu "yüksek kaÜT ve "yeni" yapılar,
üstelik "yogun inşaat alanlan" ıçınde de
bulunduklanna göre, hıç kuşku yok kı
"ruhsatsız" (kaçak) da değiller. Yani,
belli bır "imar pLanı" karanna uyularak
ve "•projeleri" de yerel yönetimlerce
onaylanarak alınmış "yasal izinlerie"
ınşa edilmişler. Nitekim. TMMOB tek-
nik heyetinin aynı açıklamasında. bu
gerçeğın altı da şöyle çizılıyor:
"Bölgenin zemin özellikleri dikkate
alınmadan. yerel yönetimler tarafindan
verilen yoğun ve yüksek yapılaşmalar.
hasann (\e elbette ölümlerin) ağır bo-
yuüara ulaşmasına neden olmuştur..."
Peki, planlamada zemin özellikleri-
ni gözeten kararlar verebilmek ve pro-
je ile uygulama aşamasında da inşaat-
lann güvenli gerçekleşmesini sağlaya-
cak bir "nıhsaf (izin) disiplini sağla-
yabilmek nasıl olacaktır?
Bu sorunun, çağdaş dünyada kabul
edilen bir tek yanıtı var: "BUimsel ve
mesleki denetim."
• Adana depremi,
belediyelerin "siyasi
emelleri" altında bilime ve
kamu yaranna aykın
kullanılan imar yetkilerinin
uzmanlık ve meslek
kurumlannca denetlenmesi
gereğini bir kez daha açıkça
ortaya çıkardı...
Çünkü, hem kent planlaması. hem de
mımarlık ve mühendıslik hizmetleri,
"bilimsel" içerikli ve "kamusal sorum-
luluklar" taşıyan karar ve uygulamala-
ra dayanır.
Bu teknik ve evrensel kurallar bele-
diye meclislerinin "qy çoğunluğuyla"
değişemeyeceğıne göre, aynca beledi-
ye başkanının da "demokratikhaklan"
bilimi ve kamu çıkannı gözeten meslek
ilkelenni yok etmek anlamına gelmedi-
ğıne göre, yerel yönetimlerdekı imarla
ilgili tüm yetkılenn "bilim ve meslek
kurumlan tarafindan denetlenerek"
yaşama geçınlmesı. hiç tartışmasız bir
şekilde "uygar" olmanın da önkoşulu-
dur. Ne var ki Türkiye, yıllardır işte bu
uygarlıktan da hızla uzaklaştınlıyor.
1970'lerin sonlanna dek titizlikle uy-
gulanan "imar planlannın yapımında
jeolojik etiit zorunluluğu" son yıllarda
tümüyle unutuldu. Çünkü özellikle be-
lediyeler imar planı yapma ve onama
yetkılerini kullanırken, bunu "her boş
bulduklan araziyi yapılaşmaya açmak-
tan" başka bir yetki olarak görmüyor-
lar. Zemin araştırması yapılmadan
onaylanan planlar "hemen yürürlüğe
girdiği" için de bunlara dayalı ruhsat-
larla yükselen binalar daha baştan "ris-
ki" de üstlenmiş oluyorlar.
Aynı şekilde yapı projelennin dep-
remle ilgili teknik kurallara uygun ya-
pılıp yapılmadığı da çoğu belediyeyi
hemen hıç ılgilendirmiyor. Hatta, ıkide
bır imar planı değişıkliğı yaparak mev-
cut binalara bile "ilave >eni katiann çı-
kümasına" ızın veriyorlar. Nitekim. Mi-
marlarOdasrnın Ceyhan'daki temsilci-
sı Feridun Osman Cirit'in 29.6.1998 ta-
rihlı deprem raporuna göre, yıkılan
yüksek binalar arasında, Cumhuriyet
Mahallesi'nde bulunan 8 katlı yeni ın-
şaatın ılk ımar izni aslında 6 kat. Bele-
dıye "sonradan" 2 kat daha üzenne ek-
lenmesıne düzmece bır raporla "ruh-
sat"(!) vermış.
İşte bütün bu gerçekler. hem depre-
me karşı dayanıklı binalar üretebilmek.
hem de doğal, kültürel ve kentsel değer-
lere saygılı bir yapılaşma için, yasala-
rımızda tanımlanan imar yetkilerinin
"demokrasi" adına rant ve yağma öz-
gürlüğüne teslim edildiği bu talancı po-
litikalardan bir an önce vazgeçilmesı
gereğini artık "dayaüyor". Mimar ve
Mühendis Odalan da işte bu nedenle
yıllardır "denetim hakkı" istiyor ve bu
çağdaş hakkm yasalarda yer almasını
talep ediyorlar. Adana depremi. yıllar-
dır bu istekleri duymayan "sağırkulak-
lan" artık açabilecek mi dersınız?..
X SACLIKLI KENTLESMENIN TEMEL KURALLARI
I<
0-
tMARve
YAPILAŞMADA YASAL
VE BILİMSEL İLKELER
• Jeolojik açıdan
sakmcalı yerlerde imar
kısıtlamas!
• Yapılann türü \e
yoğun luğuna.
yÜKsekhğıne karar
venlırken. zemin etüdü \e
buna dayalı plan karan
• Deprem risk
haritalanna dayalı
yerleşme kararlan
• İmar planı karanna
uygun yapı projesi
• Zemin emniyet
gerilmesi hesabına dayalı
proje
• ilgili teknik
yönetmeliklere ve
mesleki kurallara uygun
proje
• Onaylı projeye uygun
ınşaat yapılması
• Inşaat süresuıce sûreklı
ve zorunlu teknik kontrol
• Inşaat bıtımınde, ılgılı
ve sorumlu mimar ve
mühendıslerden "projeye
uygunluk" raporu
SORUNLARI YARATAN
"UYGUNSUZ"
L'YGULAMALAR
• Jeolojik etüdleri eksik
ye hatta hıç olmayan
imarplaniannın
onayfanması
• Zemin etüdlen
yapılamadan imar izni ve
hatta mevcut binalara kat
ilavesi
• Bölge planlamasmdan
yoksun yerleşme ye imar
planlannın geçerli
kılınması
• İmar planı karannın,
"projedekı farklı
beklentilere" dönük
değıştınlmesı
• Zemin hesaplaması
olmayan ve ilgili teknik
yönetmeliklerle mesleki
kurallara aykın
projelere ruhsat
venlmesı
• Proje sadece "ruhsat
için formalite" kabul
ediliyor, inşaat istemldiğı
gibi yapıhyor.
• Sürekli tekngc denetim
yok
• Projesine aykın biten
inşaatlara da "iskân
ruhsatı" veriliyor.
ALINMASI GEREKLÎ
DENETLM ÖNLEMLERİ
• Jeolojik etüdü
yapılmayan ve uygunluk
raporu olmayan yerlerde
ımar planı yasagı
• Her ölçektekı ımar
planlannın üniversıte ve
meslek odalannca
denetımı
• Zemin özelUkkri
saptanmayan yerde proje
yasagı da getirmek.
• Mimar ve Mühendis
Odalan'na "ruhsattan
önce" proje denetim
yetkisini yasal koşul
olarak başlatmak...
• Projeye aykın ınşaat
yapana ve yaptırana
"mesleğı uygulama
yasagı" getırilmelı
• Kontrolluğu üstlenen
mimar ve mühendısler,
aynca Meslek Odası'nca
dadenetlenmelı...
• Projeye aykın inşaata
iskân ıznı verenler de
cezalandınlmalı
SONUÇ: Güvenilir yapı "denetimli" olandır. Bunun için de doğru bir imar planına
dayanmayan, bunu belgeleyen bır imar durumu belgesi olmayan, teknik denetimi tam bır
projesi bulunmayan, bu projeye uygun inşa edildigini kanıtlayan bir raporu ve yine bu
rapora bağh iskân izni alınmayan binalar, "ruhsaöı" bile olsalar güvenibr değildır.
Güveniliryapı, 'deneûmlV olandır
Depremle biıükte giindeme gelen
tarhşmalardan biri de binalann "güvenli
olup olmadığının" nasıl anlaşılacağL
Aslında yüriirlükteki yasalann tam ve
eksiksiz uygulanması durumunda, 6J
şiddetindeki bir depremin "felaket"
yaratmavacağı da Adana ve Ceyhan'daki
"vıkılmayan binalarla" kanıtlanmış
oluvor. O halde bir
binarun "kurallara uygun" inşa edildigine
dair bilgL belge ve denetim raporlan. aynı
zamanda "güvenilir" olduğunun da
kanıdannı oluştunıyor. İşte imarla ilgili
yasal ve bilimsel kurallarla, Türkiye"de
bunlara nasıl uyulmadığını ve denetim için
de hangi yeni önlemlerin gerekli olduğunu
özedeyen bir tabio. Ya da; bir "dunım
değeriendirmesi*' tabtosu...
Adalet Bakanlığı deprem raporu
Hatalı müteahhide
10 yıla kadar
hapis istenecek
ANKARA (Cumhuriwt Bürosu) - Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu. Adana depremi ile gündeme gelen ve tüm müte-
ahhitler ile bürokratlan ılgilendiren yasalan yeniden gözden
geçirmeye başladıklannı bildırdi.
Sungurlu'nun bürokratlarına hazırlattığı raporda, müteah-
hıtın doğrudan hatası tespit edilir ve olayda ölüm meydana
gelirse TCY'nin 455. maddesine göre 10 yıla kadar hapis is-
temiyle dava açılabilecek. Adalet Bakanı Sungurlu, bürok-
ratlanna, deprem sonucu yıkılan binalann müteahhit hatası
nedeniyle yıkıldıklannın nasıl tespit edileceği ve müteahhid
hatası ile yıkıldığının belırlenmesı durumunda hangı yasal
prosedüriin izleneceğine ilişkin rapor hazırlattı. Cumhun-
yet'inkonuyla il-
gili sorulannı ya-
nıtlayan Sungur-
lu. Kanunlar Ge-
nel Müdürü'nü
inceleme yap-
maküzeregörev-
lendirdiğini be-
lirterek, "Adana
depreminde çö-
ken binalann
müteahhitleri ve
bürokratlannın
hukuki ve cezai
sorumluluğu
araştmhyor" de-
dı.
ANAP Bursa
Millervekili Er-
fuğrul Yalçınba-
yır da, bina ya-
parken malzeme-
den çalan müte-
ahhitler ile buna
göz yuman kamu
görevlilerine ve-
rilen cezalann
dahadaağırlaştı-
nlmasını öngö-
renyasateklifini
TBMM Başkan-
hğı'na sundu.
Teklife göre.
İmar Yasası'na
aykırı hareket
edenlere 3 aydan
3 yıla kadar ha-
pis, 5 yıl seçile-
meme ve 500
milyon liraya ka-
dar para cezası
verilecek.
Adalet Bakan-
lığı tarafindan
hazırlanan rapor-
da da deprem so-
nucu yıkılan bi-
nalarda müteah-
hit hatası belirle-
nirse. hakkında TCY'nin 455. maddesine göre. 'ölüme sebe-
biyet verme' gerekçesiyle 10 yıla kadar hapis istemiyle dava
açılabileceğiru ortaya koydu. Adana ve Ceyhan Cumhuriyet
başsavcılıklannın baslattığı soruşturmalar Adalet Bakanlı-
ğı'nca izlenecek ve yasaya uyulup uyulmadığı araştınlacak.
Adalet Bakanı Sungurlu'ya sunulan raporda özetle şu öne-
rilere yer verildi: Binanın yapımında bir ayıp ve eksiklik tes-
pit edilirse ve yıkılmanın bu nedenle olduğu anlaşılırsa ve o-
ky sonucunda ölüm meydana gelmışse, TCY'nin 455. mad-
desine göre 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabilecek.
Olayda ölüm meydana gelmemişse müteahhit hakkında T-
CY'nin 459. maddesine göre 6 aydan 30 aya kadar hapis ce-
asıyla dava açılabilecek.
Deprem sonucu yıkılan kamu binalanyla ilgili soruşturma-
ca da binanm kabulünü yapan kamu görevlilerı de sorumlu
atulacak.
Salgın
hastahk
uyarısı
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -
Türk Tabipleri Birliği Merkez
Konseyi (TTB), Adana"daki
depremin ardından salgın hastalık
yaşanabileceğj uyansında
bulunurken kente yapıîan
gereksiz yardımlann önlenmesini
istedi. TTB'den dün yapüan
yazıh açıklamada, olagandışıhğın
sürekli hale geldigi bir ortamda
daha da olağandışı bir durumun
en çok sağlık sektörünü zorladığj
belirtildi. Açıklamada, bölgede
görev yapan tüm hekimlere
teşekkör edilirken Adana Tabip
Odası'nın, bölgede yaptiğı
incelemeler doğrultusunda bir
rapor hazırladıgı belirtildi.
Raporda sonmlar şöyle sıralandı:
# Özellikle bağırsak
enfeksiyonlannın yayıhna riskine
karşı sular klorlanmah ve kişisel
kullanımlarda da dikkatli
olunmah.
# Yalnızca hastanelere değil
sağhk ocaklanna da destek
verilmeli.
# Bebekler, fiziksel engellüer,
yaşhlar, sosyo-ekonomik durumu
bozuk oianlar ve çok çocuklu
ailelerin sağhk sorunlanna
önceltk tanınmalı.
# Günü geçmiş ya da
sınıflandınlmamış ilaç ve
malzemeler gibi gereksiz
yardımlar ve yardım kargaşası
önlenmelidir.
Enkaz kaldırma çahşmalan sürerken, ölii sayısı dün 144"c ulaştı. Bu arada geceyi parklarda geçiren halka ekmek ve gıda yardınu sürüyor
Kurtarma çalışmalan tamamlandı
SAMİHAZMİEZER
SABİTÖZKESER
. ADANA- Adana ve Ceyhan'da
depremden sonra sürdürülen enkaz
kaldırma çalışmalan sürerken dün
çıkanlan cesetlerle birlikte ölü sa-
yısı 144'eçıktı. Enkaz kaldırmaça-
lışmalannın sürmesine karşın kur-
tarma çalışmalarının sona erdiği
açıklandı. Hasar Tespit Komisyonu
elemanlannca yapıîan incelemeler
sonucu depremde 951 ev ve 16 iş-
yerinin tamamen yıkıldığı. 2724
evin ağır hasarlı. 4913 evin de ha-
sarlı ancak oturulabilırdurumda ol-
duğu belirlendi. Depremden ıki gün
sonra enkaz altından çıkanlan öğ-
retmen Hatice Eker'ın sağlık duru-
mu ciddiyetmi koruyor.
Adana'da depremden hemen son-
ra başlatılan ve aralıksız sürdürülen
kurtarma çalışmalan yıkımın dör-
düncü gününde, dün öğle saatlerin-
de sona erdırildi. Enkaz kaldırma
çahşmalannın ise sürdüğü, ancak
enkaz altında başka ceset kalmadı-
ğı bildirildı. Enkaz altından çıkan-
lan ölü sayısı 144'e çıkarken ölüm-
lerin 61 'i Adana'da, 83'ü de Cey-
han'da meydana geldi. Bu arada, ba-
zı yurttaşlar dün geceyi de sokak v e
parklarda geçirdi.
Depremden iki gün sonra enkaz
altından çıkarılarak hastaneye kal-
dırılan Öğretmen Hatice Eker'in
sağlık durumunun ciddıyetini koru-
duğu bıldirildi. Numune Hastanesı
Başhekimi Op.Dr. Mehmet Ali Cn.
hastanın böbrek, akciğer ve karacı-
ğennin önemli ölçüde hasar gördü-
ğünü belirterek "Bize göre hâlâ ha-
yati tehlikevi adatmış değil. Dializ
makinesine bağlanıp bağlanmava-
cağına henüz karar verilmedi" de-
di.
Adana Valisi Oğuz Kağan Kök-
sal dün yaptiğı açıklamada Hasar
Tespit Komisyonu'nun çalışmalan
sonucu dokuz bin ev ve işyerinin
hasar yönünden incelendiğıni belir-
terek 503'ü Adana'da, 448'i Cey-
han'da toplam 951 evle Adana'da
16 işyerinin tamamen yıkıldığını,
her ıki kentte toplam 2724 evin ağır
v e oturulamaz, 4913 evin ise hasar-
lı ancak oturulabilır konumda oldu-
ğunu açıkladı. Köksal. kamu kurum
ve kuruluşlarının bütün olanaklan-
nı kriz merkezi emrine verip çalış-
malannı sürdürdüğünü kaydederek
"İlk günden itibaren süradi bir şe-
kilde elektrik ve su hizmetleri ta-
mamlanmış. Ceyhan'daki kurtar-
ma çahşmalanna 6. Koiordu Komu-
tanliğı'na ait birlikler de kaaJmışür.
Depremden zarar gören kişilere
dev letin acilen kira yardımı yapma-
sı gerekivor. Çünkü çadıriarda bir
süre sonra önlenemevecek salgın
hastalıklar ortava çıkabilir endisesi
karşısında sağlıkçalışmalanmızı da
hızla sürdürüyonız" diye konuştu.
Köksal, Kızılay'ın 5620 çadır, 4628
battaniye ile İcan ve kan ürünleri
gönderdiğıni, Adana'da 6, Cey-
han'da da 4 gezici aşevi kurularak
öğle ve akşamlan depremzedelere
yemek verildiğini kaydetti.
Adana Güçbirliği Vakfı tarafin-
dan düzenlenen toplantıda, Boğa-
ziçi Üniversitesi Kandilli Rasatha-
nesi ve Deprem Araştırma Enstirü-
sü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Işıka-
ra, Boğaziçi Üniversitesi öğretim
üyelen Prof.Dr. Özal Yüzügüllü ile
Prof.Dr. Nuraj Aydınoglu. tnşaat
Mühendisleri Odası Başkanı
Prof.Dr. Atila Ansal ve Çukurova
Cniversitesı Mühendislik ve Mi-
marlık Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof.Dr. Cengiz Dündar. son depre-
mi çeşitli yönleriyle ele aldılar.
Depremin ucuz atlatıldığına ve 6.3
şiddetindeki ilk şokun büyüklüğün-
de bir sarsıntı beklenmediğine de-
ğinen konuşmacılar. yapılann de-
netlenmesi ve deprem yönetmeliği-
ne mutlaka uyulması gerektiğini
bildirdiler.
u, hiliııı dışı rantçı politikalar9
tSTANBUL / A.NKARA (Cum-
huriyet)-Mühendislik ve mımarlık
meslek örgütlen. Adana'dakı yıkı-
mın ardından meslek örgütlerinin
denetıminden kaçan ve bilimi dış-
layan rantçı imar politikalarınm sa-
hiplerini suçlu ilan etti.
Türk Mühendis ve Mimar Odala-
rı Birhği (TMMOB). Türk Mühen-
disler Birliği Derneği (TMBD) ve
Mimarlar Odası Genel Merkezi
yaptıklan açıklamalarda. Türki-
ye'nin yüzde 95'inin deprem riski
taşıdığı halde meslek örgütlerinin,
yerleşım yerlerinin seçimı, ınşaat
malzemelerinin standartı, meslek
örgütlerinin denetımı konusunda
yıllardır yaptıklan uyanlan dınle-
meyen hükümetlerin ve sıyasi-eko-
nomik rant hesaplan peşinde koşan
belediyelenn ağtr sorumluluğu ol-
duğunu vurguladılar.
TMBD, depremlerin yıkıcı etki-
lerini azaltmak için, vize ve vize
sonrası proje kontrolünü yapacak:
hükümet temsılcisi, TMMOB,
TMBD ve dığer sivil toplum kuru-
luşlan temsılcilerinden oluşacak bir
'Proje Denetim Merkezi1
(PRO-
DEM) kurulmasını önerdi. TMBD
Genel Başkanı Şevket Çorbacıoğlu
imzasıyla yapıîan açıklamada. Ada-
na depremınin büyük yıkımlar oluş-
turan sonuçlanndan, kâr marjını art-
tırmak için demırden, çımentodan
çalan müteahhitlerin, denetlemeyen
mühendis ve mimarlann. denetim
mekanizmasını oluşturmayan mer-
kezi ve yerel yöneticilenn sorumlu
olduğu kaydedildi.
TMMOB Başkanı Yavuz Önen
dün düzenlediği basın toplantısın-
da, Türkiye'nin deprem açısından
en nskli ülkelerden biri olduğunu,
topraklannın yüzde 92'sinın aktif
deprem kuşağında yer aldığını ve
nüfusunun yüzde 95'ının bu bölge-
lerde yaşamakta olduğunu belirtti.
TMMOB Mimarlar Odası Mer-
kez Yönetim Kurulu'nun açıklama-
sında da tek başına "hırsız müteah-
hit
1
peşine düşmenın aldatıcı oldu-
ğu vurgulanarak yapılması gereke-
nin, imar ve inşaat hırsızlığma öz-
gürlük tanıyan politika ve sistemi
sorgulamak olduğu kaydedildi.
Inşaat Müteahhıtlen Işveren Sen-
dikası (TİM-SE) ise 'tnşaat veTe-
sisat Müteahhitleri Odası1
kurulma-
sını engelleyerek yeterlıliği olma-
dığı halde herkesin inşaat müteah-
hitliğı yapmaya devam etmesini
sağlayan dönemin TOBB Başkanı
Yalun Erez'i suçladı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Düşünce Ozgürlüğifriün
TuzağıKimilerinin pek keyrfle dile getirdikleri, bence an-
lamsız bir cümle vardır. "Düşüncelerinizin tümüne
bütün vartığımla karşıyım, ama sizin o düşüncele-
ri dile getirebilmeniz için canımı vermeye hazınm..."
Allah Allah... Bu kadarsalaklıkolur mu yahu? He-
le tümüyle karşı olduğum bir düşüncenin dile geti-
rilebilinmesi için neden canımı vermeye hazır ola-
yım?
Hele hele o düşünce, benim özgürlüğüme yöne-
lik bir eyleme zemin hazıriıyorsa ve eğer benim öz-
gürlüğüme yönelik bireylemin propagandasını ya-
pıyorsa, o düşüncenin dile getirilmesi için neden fe-
dakâriık yapayım?
Dogrusunu isterseniz, yaşadığımız toplumda,
benden çok farklı düşünceleri olan insanlaria, "di-
yalog" kurulmasından yanayım. Bu toplumda fark-
lı insanlar, "birlikte yaşamayı" öğrenmek zorunda-
yız. Bırbirimize ne kadar ters olursak olalım. Zaten
benim bu yaklaşımım "ö/n/er;n/"çıldırtıyorama, ar-
tık onlara kulak asmamayı öğrendim.
Fakat iş, "o düşünceleri dile getirme özgürlüğü
için, canını vermeye gelince", bunun düpedüz pa-
lavra olduğunu düşünüyorum. Ve bu düşünceyi sık
sık dile getiren ve kaleme alan kişilerin de, koca-
man birer "palavracı" olduğunu düşünüyorum. Kal-
dı ki; bunlardan tanıdığım bazılan, kendilerinden
"birazcık" farklı düşünenlere bile tahammül ede-
mezler. Tam anlamıylaçamurlaşııiar. Fakat ış "lâfa"
gelince, mangalda kül bırakmazlar.
Bunlan aklıma getiren husus, son günlerde Istan-
bul ve Ankara'daki başörtüsü gösterilerinde, başör-
tülü arkadaşlanna moral vermek isteyen "başörtü-
lü olmayan" kızlarımızın durumu oldu.
Islamcı TV kanalları, sürekli olarak bu "destekçi-
leri" gösterdi. Ve doğrusu bu işe benim pek aklım
ermedi.
Başörtüsü konusu ne zaman gündeme gelse,
bundan on küsur sene önce yaşadığım bir olay ak-
lıma getir.
1980'lerin başlanndaydık. YÖK yasası yeni çık-
mıştı. Ortaöğretime zorunlu din dersi koyan ve
Imam Hatip Meslek Lisesi mezunlanna, üniversite-
lerin tüm fakültelerıne "avantajlı" olarak girebilme
hakkı tanıyan "sözde Atatürkçü" cunta, zaman za-
man Atatürkçü bir "shoıv" gereğini duyardı.
O günlerde yeni açılan üniversitelerin bir bölümü-
ne ve bazı eski üniversitelere, öyle insanlar yöneti-
ci olarak "atanmıştı" ki; ne bizim aklımıza hayalimi-
ze gelirdi, ne de o atananlann. Bir sürü üniversıte,
faşist ve dinci kadrolara terkedilmişti. Şimdi "hızlı
Atatürkçü" kesilen kimi yöneticilenn, 1980'li yıllar-
da "sağcı kadrolaşmaya" yaptıklan "katkılan" dü-
şündükçe, çok şaşırıyorum.
1984, ya da 1985 Nisan'ıydı. Beyazıt'taki merkez
bina dersanelerinde Iktisat Fakültesi'nde vermek-
te olduğum, "Türk Devrim Tarihi" dersinin vizesi
vardı. (Atatürkçü(!) cunta, bu dersin adını da değiş-
tirmiş ve "Atatürk llkeleri ve Inkılap Tarihi" yapmış-
tı.)
Aynı anda otuzdan fazla dersanede sınav yapı-
lacağı için, dersaneleri dolaşmam mümkün değil-
di. Hertıangi bir aksaklık olduğu takdirde beni ko-
4ay bulmalan için odamda oturmuş, beklemektey-
dim.
Birden bizim koridordagürültülerduydum. Dışa-
n çıktığımda başörtülü 5-6 öğrencinin geldiğıni gör-
düm. Biri ağlıyordu. "Hocam biziiçeriye almadılar"
diye bağrışıyorlardı. O günlerin "Keskin Atatürkçü"
yöneticileri, kapılan tutmuş ve başörtülü olanlan
içeriye almıyorlarmış. (Hoş, eğer bu tutuma o gün-
lerde ısrar edilseydi, bugün yaşananlar yaşanmaz-
dı).
Bu öğrencileri odama aldım, su getirttim ve "Dev-
rim Tarihi dersinizin hocası olarak bu kılığınız beni
mutlu etmiyor" dedim, "Ama düşünceye duydu-
ğum saygı nedeniyle müdahale etmiyorum. Fakat
birsorum var. Eğersiz çoğunluk olsanız, başı açık
arkadaşlannızm derslere girmesinin savunusunu
yapar mıydınız?"
O günlerin Iran'ından tüyler ürpertici şeyler du-
yuyorduk. Bizde de benzer şeylerin yaşanmasından
korkuyorduk. Öğrencilerden birkaçı "kemküm" et-
ti. Bir ikisi, "elbette" dedi, fakat içlerinden ufak te-
fekolanbiri, "Hayırhocam"dedi, "Bizbunusavun-
mayız."
"Kızım, ben sizin demokratik hakkınıza saygı du-
yuyor ve başörtünüze kanşmıyorum. Fakat siz ay-
nı demokratik tavn göstermeyeceğinizi söylüyor-
sunuz. Bu nasıl biryaklaşımdır?" diye sordum.
"Bu Allah'ın emridirHocam" diye yanrtladı, "Bu-
nun demokrasisi falan olamaz..."
"Size yapılanlar galiba mehel..." diyerek gönder-
dim çocukları. Ve şimdi başını örtmediği halde, ba-
şörtülüleri destekleyen öğrencileri gördüğüm za-
man hep bu örneği hatıriıyorum.
Yahu, eğer baş örtmenin Allah'ın emri olduğunu
düşünüyorsanız, başınızı sizdeörtün. EğerAllah'ın
emrinin böyle olmadığını düşünüyorsanız, o zaman
bu tutumun, genellikle "siyasal" birtutum olduğu-
nu kabul ediyorsunuz demektir. O halde bu "des-
tek" neden?
Son Ankaraseyahatleri, başörtülülerin kimlerta-
rafindan yönlendirildiğini açıkça gösterdi. Artık her-
kes kendi tutumunu düşünmek zorunda. "Demok-
rat olmak", gerçekten büyük bir erdemdir. Fakat
"demokratolmayanlara" karşı, "canını verebilecek
kadar" demokrat olmak, "erdemlilik" değil, "akılsız-
lıktır."
TÜRKİYE YAZARLAR SENDÎKASI'NDAN
DUYURU
Sendikamızın Çatalca Belediyesi'yle birlikte
üç yıldır düzenlediği "Balkan Şiir GünlerTnin
üçüncüsü 3-4 Temmuz tarihlerinde Çatalca ve Is-
tanbul 'da "Çağdaş Arnavutluk Şiiri" başlığı al-
tında gerçekleşiyor. 3 Temmuz Cuma günü saat
14.30'da Çatalca Belediyesi Kültür Merkezi'nde
düzenlenecek sempozyum ve 19.30'da yine Ça-
talca Topuklu Çeşmesi'ndeki şiir akşamıyla 4
Temmuz Çumartesi akşamı Istanbul'da Nâzım
Hikmet Vakfı Salonu'nda düzenlenecek "Çağdaş
Arnavutluk Şiiri" akşamına ve kokteyle tüm üye-
lerimiz ve dostlanmız davetlidir.
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
TYS-Tel: 0212 - 259 74 74
Çatalca Belediyesi: 0212 - 789 20 07
Sâzım Hikmet Vakfı. 0212 - 252 63 14