Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 TEMMUZ 1998 PAZAf
Sedat Celasun
toprağa verildi
• ANKARA
(Cumhurnet Bürosu) -
Çanakkale'de geçirdığı
kalp krizi sonucu yaşamını
yitiren 12 Eylül dönemı
Milli Güvenlik Konseyi
üyesi. eskı Jandarma
Genel Komutanı emekli
Orgeneral \e eski
Cumhurbaşkanlığı
Konseyi üyesi Sedat
Celasun toprağa \erildi.
Celasun içın dün ilk olarak
Jandarma Genel
Komutanlığı önünde tören
düzenlendı. Törene,
Celasun'un ailesınin yanı
sıra askeri ve mülkı erkân
katıldı. Törenin ardından
Celasun'un cenazesi.
TBMM'yegetirildi.
Emekli Orgeneral Celasun
içinTBMM'de vapılan
törene Başbakan Mesut
Yılmaz. TBMM
Başkanvekıllerı Ulue
Gürkan \e Hasan
Korkmazcan ile çok sayıda
bakan katıldı. Sedat
Celasun'un cenazesi
Kocatepe Camii 'nde
kılınan namazın ardından
Cebeci Askeri
Şehitliginde toprağa
verildi.
9 PKK'Iİ
öldürüldü
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Güneydoğu Anadolu
bölgesınde sürdürülen
operasyonlarda
9 PKK'li öldürüldü. 1
PKK'li de teslim oldu.
Olağanüstü Hal Bölge
ValilığTnden vapılan
açıklamaya göre
Diyarbakır'ın Lice ilçesi
krrsalında 3, Tuncelf nın
Ovacık ilçesi
Gökmeydanı bölgesinde
3, Batman merkeze baglı
Çanklı bölgesinde 2 \e
Mardın'ın Mazıdağı
ilçesi Karaalanı kövü
bölgesinde de 1 olmak
üzere toplam 9 tcrörist
öldürüldü. Bu arada
örgütten kaçan bir
terörist ise Batman"ın
Sason ilçesinde güvenlik
güçlerine teslim oldu.
Başesgioğîu
Kastamonn'da
• KASTAMONU (AA) -
Kastamonu'da bazı açılış
törenlerıne katılan
lçişleri Bakanı Murat
Başesgioğîu. Mahalli
Idareler Reformu Yasa
Tasartsı'nın. TBMM
tatile girmeden
yasalaşacağını söyledı.
Başesgioğîu. "Tasan
yasalaştığı zaman. köv
birliklerine ve
belediyelere genel
bütçeden çok büyük
paylaraynlacak. Valiler
ve kaymakamlann
başkanlığında
oluşturulacak köye
hizmet götürme
birlikleri. yapılacak işleri
kendileri planlayacaklar.
Vatandaşlar vol, içme
suyu, köprü. menfez ve
kanalizasvon gibi altvapı
sorunlan için Ankara'va
gitmeyecekler" dedi.
Kamer Genç'e
tazminat davası
• ANKARA
(Cumhurijet Bürosu) -
Genel Kurul
Salonu'nun yenilenmesi
ile ilgili tartışmalar
sürerken. yapımı
üstlenen Nurol Şirketi,
TBMM Başkamekili
Kamer Genç aleyhıne 10
milyar liralık manev i
tazminat davası açti.
Nurol Şirketi
avukatlan tarafından
hazırlanan da\ a
dilekçesinde,
Başkamekili Genç'in bir
televizyon programında
şirkete hakaret ettiği öne
sürüldü. Dilekçede.
Genç'in bu sözleriyle
şirketin ekonomik
saygınlığını zedelediği,
şeref ve haysiyetine açık
bir saldında bulunduğu
kaydedildi.
Nihat Can anıldı
• ZONGULDAK
(Cumhuriyet) -
Zonguldak ın Ereğli
ilçesinde. 2 yıl önce
geçirdiği trafik kazasında
hayatını kaybeden
Cumhuri>et gazetesi
muhabiri Nihat Can.
mezan başında anıldı.
Ereğli Gazeteciler Dernegi
Başkanı Fıkn Kapan.
anma töreninde vaptığı
konuşmada, Can'ın, basın
meslek ilkelerine bağlılığı
ve özverili çalışmalarıyla
meslektaşlarına örnek
olduğunu söyledi.
HABERLER
B o z k ı r d a k i y o k s u l l u k : M o ğ o l i s t a n
Saldugankapitalizminpençesinde...• Sovyetler Birliği'nin
dağılmasından sonra her yıl vapılan
900 milyon dolarhk yardımın
kesilmesi ülke ekonomisini güç
durumda bırakmış. 1990'dan 1993'e
gayri safi milli gelir yüzde 25
oranında düşmüş.
• Sosyalist dönemde sağlanan
sosyal güvenlik sisteminin
çökmesiyle binlerce evsiz çocuk
sokakta İcalmış.
• Temmuz başında, ölümden dolayı
yapılan bir yerel seçimde. eski
komünist partisinin devamı
niteliğindeki Moğolistan Devrimci
Halk Partisi'nin adayının ezici
çoğunlukla seçilmesi ilgi çekici.
HATİCE TUNCER
rul Nehn kıyısına kurulu Ulan
Batur'a yüksekçe bir tepeden
bakıldığında Sovyetler Birliği
dönemının etkisinde 4-5 katlı
sosyal konutlar, yenı yapılmış
lüks apartmanların >anında çadırev lerden
oluşan mahalle öbekleri görülüyor. Ulan
Baturda nüfusun yansından fazlası bu
mahallelerde yaşıyor. Her bir çadırev ya da
Moğolca ger. ahşap perdelerle diğerinden
aynlmış. Mahallelerde dolaşırken adeta
ahşap koridorlardan geçılıyor. Her çadırev i
çevıren ahşap çitin kapısına uğuru
sımgeleven geometrik şekıller yapılmış.
Bir kapıv ı açip içen gırmeye çalışırken
köpeğin saldınsından ev sahıbi kurtanyor.
Cç çocuğuyla yaşayan genç bir kadın
çadırev in sahibi. Kocasını geçen yıl
kavbetmiş. tş bulmanın zorluğundan söz
ediyor. 6 bin tugruk dev let yardımıyla
geçınmesinin olanaksızlığını
kilometrelerce öteden gelen bir yabancıya
tereüman aracılıgıyla anlatmaya çahşıyor.
Amerikan Doları 830 tugruk ediyor.
Dünya Bankası raporu
Bir kilo ekmeğin 230 tugruk, bir kilo etin
800 tugruk 11 dolar 20 sent) olduğu bir
kenrte kadının geçinı hesabının içinden
çıkamıyoruz. Mahalleden çıkarken ellerde
bıdonlarla bekleşıp duran \e çeşmeden su
almak için bekledığını sandığımız
insanlann suyu 40 lıtresı 20 tugruktan
satın aldıklannı görünce kadının
çaresizliğini daha iyi anlıyoruz. Dünya
Bankası'nın 1997 raporunda
Mbğolrstain'da yaşavan aıleterin yüzde
İ6'smm yoksulluksınınnın altında
yaşadığı kaydedılmiş Rapcffa göre
nüfusun üçte biri işsız. Sebze, meyve, süt
v e süt ürünlerine çok sayıda Moğol
ulaşamıyor. Sovyetler Birliği'nin
dağıimasından sonra her yıl yapılan 900
milyon dolarhk yardımın keMİmcsi ulke
ekonomisini güç durumda bırakmış.
1990'dan 1993'e gayri safi milli gelir
yüzde 25 oranında düşmüş. Sosyalist
dönemde sağlanan sosyal güvenlik
sisteminin çökmesiyle binlerce evsiz
çocuk sokakta kalmış. Rehberuniz bir
kanalizasyon kapağını açarak'pfs' iu'
kanallannın boşluklan ıçinde yatan
yüzlerce çocuğu göstenyor. onlann
çöplerden bulduğu yiyeceklerle yaşadığını
anlatıyor. Alkol tüketiminin artması
Moğolistan'da öyle boyutlara ulaşmış ki
Cumhurbaşkanı Bagabandi temmuz
başında alkol karşıtı bir kampanva
başlatmış. Işsizlık her geçen gün büyüyen
bir sorun olarak Demokratık Koalisyon
hükümetinın karşısında dururken çok
küçük ücretlerle de olsa çalışanlar
kendilerinı şanslı sayıyor.
Işçiler 15-20 dolar maaş alırken
rehberliğimizı vapan doktor 50 dolar maaş
Orhun
Kitabeleri
Göktürk Hanı Bilge
Kağan, Kültigin ve
Tonyukuk
yazılı anıtianndan oluşan
Örhun Kitabeleri,
ilk Türkçe yazıtlar
olmalarının yanında
Orta Asya topluluklannın
siyasi yapılanmaları
hakkında bilgi veren
çok önemli kaynaklar.
Bilge Kağan"ın kendi,
kardeşi Kültigin ve
vezirteri Tonyukuk'un
kendisi adına diktirdiği
yazıtları, kinıi tarihçiler
\IS 735'te
sona eren Göktürk
egemenliğinin tarih
önünde bir muhasebesi
olarak değeriendiriyor.
Karakurum
yakınlarındaki kitabelere,
yolu olmayan bozkırda
yakiaşık
üç saat süren bir
yolculukla ulaşılıyor.
Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirerin
Eylül 1995'te Moğolistan'ı
ziyaretinden sonra
parmaklıklaıia çev rilen
bu önemli tarihsel
belgeler, bozkır ortasında
korumasız, yıkık dökük
duruyor. Demirerin
/iyaretinden
sonra hazırianan
projeye göre anıtlar
restore edildikten sonra
bir mii/e inşa edilmesi
planlanıyor.
aldığını söylüyor. Hastanelerde muayene
ücretsiz. ancak ilaç ve tedavinin paralı
olduğunu anlatıyor. Bu yoksul kesım
yanında Ulan Batur caddelerinde sayılan
hızla artan kafe ve barlan. restoranlan
dolduran. lüks otomobillere bınip yüksek
kıralı apartmanlarda oturan birzengin sınıf
oluşmuş. Bu kesimın kım olduğuna ılişkin
sorulanmızı rehberler hep "Yabancı
şirketlerde çalısan miidürier" diye
yanıtlıyor. Ulan Batur'da Ingilizce eğitim
veren çok sayıda özel okul kurulmuş.
Zenginleşen aileler. çocuklannı bu
okullarda okutmak ıçın adeta yanşıyor. Bu
okullar ve bazı vabancı yardım örgütlen
büyük çoğunluğu Budist inanıştaki
Moğollara. Hıristiyan inanışını tanıtıyor.
Lenin şaşkınlığı
Babasının bir şirkerte müdür olduğunu
söyleyen ve Amerika'da iş idaresı eğitimi
gören genç bir rehberimiz kendisini
Hıristiyan hissediyor. Moğolistan'a yaz
tatili nedeniyle dönmüş ve okulunu
bıtirdiğınde Amerika'da yerleşeceğini,
ancak tatillerde Moğolistan'a döneceğini
anlatıyor. Fethullah Gülen'in olduğu
bılınen Moğol-Türk okullannda ise Moğol
öğrencılerin vanında çoğunlukla Kazak
Müslüman öğrencıler eğıtım görüyor. Bu
okullarda ağırlıklı eğitim dili olan
lngilizce yanında Türkçe ve Rusça dersler
de var. Ulan Batur'dakı parklardan bırinde
rastladığımız Lenin heykelı önünde
durunca genç rehberimiz Altantulga
şaşınp "Lenin'i nereden tanıyorsunuz?"
diye soruvor. Altantulga için Lenin. Sovyet
Rusva'nın ilk dev let başkanı ve okul
kitaplannda süpermen olarak anlatılan,
sadece sosyalist ülkelerin tanıyabileceği
bir politikacı Altantulga'ya 1990'dan bu
yana ülkesinde ne gıbi değişimler
gözlemledigini soruyoruz. Altantulga,
"Bazılan için olumlu, ama çogu Moğol için
kötü değişimler oldu. Ba/ılan çok zengin
oldular. otomobiller aldılar. Ba/ılan ise işsiz
kaldı. Yhecek, içecek, giyecek buiamaz
oldu. Çocuklar sokaklarda yaşıyor.
Çalışanlar da çok az paralar alıvor. Küçük
kıziar fuhuşa yöneüyor" diye anlatırken
gözlerı telev ızyona kılıtlenıyor birden.
Moğol-Ingilız ortak kuruluşu olan Eagle
TV'deki defıleyı kendınden geçerek
ızlıyor. "lşte Moğolistan'ın en ünlü
mankeni" di>e gösterdıkten sonra devam
edıyor "Şimdı özgüıiük var, demokrasi
var, herkes konuşanilivor." Sınıflar
arasındaki uçurumu, nasıl olup da iyi
gelışmeler, demokrasi rüzgârlan olarak
değerlendirdiklerini sorduğumuzda ise
doktor rehberimiz şunları söylüyor:
"Eskiden herkes loksuldu. şimdi
zenginleşebilineceği görüldü. Herkes 'Ben
de bövle olabılirim' di>e düşünüvor, umut
edivor." Ancak temmuz başında, ölümden
dolavı yapılan bir >erel seçimde, eski
komünist partisinin devamı niteliğindeki
Moğolistan De\rimci Halk Partisi'nin
adayının ezici çoğunlukla seçilmesi ilgi
çekici.Özetle Büyük Cengiz. Moğolca
deyışijle ÇingizHan'ın ülkesı zorgünler
geçinvor. Kapitalist geâişirn yanlılan da .
bunu İcabul ediyor, ama atalanndan-
aldıkları güç ve zengm kaynaklarıyla
sorunlannı"kendi kendilerine"
çözeceklerine inandıklannı söylüyorlar.
BİTTİ
Moğulistanda en vavgın din Lamacı Budizm. Ulan Bafur'daki Gandan Ma-
nastırı Mogolistan'ın en büyük Budist manastın olma özelliğini taşıyor. Mo-
ğol kadınları kentlerde Batilı tarzda giyiniyorlar. Özel günlerde ise gelenek-
sel givsilerivle dolaşıvorlar. (Ortada) Bozkırlarda kaduılar kımız(avnk)ya-
parkenerkekleratbinipçobanlıkedivor. "StepkrinÜzerindeGöknıa%i'nin
Altında" adlı belgesel fllmin çekimi için binlerce kilometre kat eden ( asrrol
\o\ager ekibi, Ahnıet L tlu'nun motosikleti Orhun Irmağı'na batınca yolcu-
luklanna bir süre ara vermek zorunda kaldılar. Saatlerce süren kurtarma
çalışmalan nedeni>le Orhun Kitabeleri'nin çekimini ertelediler. (Sağda)
Uşak
Cezaevi'nde
kadınlara
baskı
NECATİ AYGI.N
İZMİR- Uşak E Tıpi Cezaev f nde sıyası da\ a-
lardan yargılanan kadın tutuklulann olumsuz fı-
ziksel koşullarda yaşadıklan. yeryokluğu nede-
niyle zeminde yattıklan. tedavilerinin gerekrı|ı
bıçımde yapılmadığı ve gardıyanlarca tacız edıl-
dıklen öne sürüldü. Lşak Cumhunvet Savcılığı
yetkilileri ise iddialann asılsız oldueunu savun-
du.
Cezaevinde müvekkilleriyle görüşen avukat
Kemal Bflgiç \ e Hatice Korkut. si\ asi dav alardan
tutuklu ve hükümlü kadınlara aynlan ıkı koğu-
şun yetersiz olduğunu, 9 kişinin verde vattığını
belırterek şunlan anlattılar: "Yersıkınnsıvar.Mü-
\ckkillerimizüçündi bir koğuşun açılmasını iste-
mişJer. Ancak vönetun, 9 kişi için koğuş açılanıa-
yacağmı belirtmiş. Tutukhılar havalandırmanın
vetersbolduğunu beürterekcezaevıjönetiminden
iki koğuş arasında bulunan mutfak kapılannın
açık tutulmasını talep etmişler. \ncak bu da ka-
bul edilnıemiş. Turuklulanıı ı;oğanda kalp. astım
ve sohınum ybüan rahatsızbğı bulunuyor. Bu kez
başka cezaev lerine nakillcrinin \apılmasını talep
etmişler. Adalet Bakanlığı. ödenek yoklugu ge-
rekçesh le nakilleri de sağlamamtş."
Avukatlar aynca ıdarenın. venı gelen tutuklu-
lara. adii tutuklulann bulunduğu koğuşlara ko-
nulmalan ıçın baskı vaptıklannı savundular Ke-
mal Bılgıç avnca 60 vaşındakı müvekkılı Fahri-
>e Acar'ın hasta olduğunu. hastaneve se\k edıl-
mesıne karşın jandarmanm muayene odasından
çıkmaması nedeniv Ie teda\ ısı vapılmadan ceza-
ev ınegengetınldığıni sövledı Sorunun çözümü
ıçın Uşak Cumhunyet Sav cılığı'nabaşvurdukia-
nnı. ancak olumlu yanıt alamadıklannı belirten
Bılgıç, "SavcL hastanedeki uvgulamaJara kanş-
ma şetkilorinin olmadığmı öne sürerek sommlu-
hığujandarmava atıyor. Aslında sava, > azılı ve\-a
sijdü manda bulunsa bu sorun çözülür. Burada
savcının sorunu çözmeve niyetli ıdmadığını gör-
dük" dedı
Avnkat Bılgıç ve Korkut. adJi tutuklulardan.
Hanıdi Kara. Mesut Yıldınnı ve Yaşar San'nın
sürekli baskı gördüklennı. baskılan \e sevk ta-
leplerinin yerine getınlmemesmı protesto ama-
cıvla 9 Temmuz'da açlık grevme başladıklannı,
Gebze, Çanakkale veya Bergama cezaev lerinden
bırine sev klen çıkıncava kadar açlık grevıne de-
vam edeceklennı kendılenne söylediklerinı de
behrttiler.
A\ukatlann açıklamalannın gerçeğı yansıtma-
dığını öne süren Uşak Cumhunvet Savcıiığı vet-
kilileri ise hiçbir sorunun vaşanmadığını, kadın
tutukJulann bulunduğu ıkı koğuşun toplam ka-
pasıtesının 40 olduğunu, ancak fazladan 5 kişi-
nin kaldığını sövledıler. Yetkılileryer sorununun
çözümü ıçın Adalet Bakanlığf na bılgı verdıkle-
nni belırtirken kadm hastalann sevkleri ve mu-
ayenelen sırasında jandarmanın uygulamasma
kanşma yetkılennın bulunmadığını vurgulaya-
rak ".Muayenesırasmdaolumsuzdavranışlannol-
duğuna ilişkin şikâvet gelmedi" dı>e konuştular.
Savcılık vetkılılen avnca gardiyanlann kadın tu-
tuklulan tacız ettıklenni ıçeren suçlamalann da
gerçek olmadığını söylediler. Öte yandan Uşak
E Tipi Cezaevı Kadınlar Koğuşu'nda kalan siya-
sı mahkûmlardan Hicran Birinci,SakineKavran,
Gülşen Adet, Pakize Adet Suhan Öner, Hasine
Ka>. Nismhe Suna. Saliha Şûnşek, Semra Doğan
ile 6 >aşmdaki RojbiOner>emekten zehirlenerek
hastaneye kaldınldılar.
"SlFlMNOKTASI IORAL ÇALIŞLAR
Toplumlann kaderini sonunda
insan malzemesi belirliyor. Bir
dostumuz bizdeki insan tipini ta-
nımlayan çok ilginç biröykü anlat-
r
-tı.
Dostumuz ünlü birısi olduğu
için, bir müteahhit, zaman zaman
ona sokakta rastladıkça selam ve-
rip sohbet ediyor, hal hatır soruyor.
Dönem REFAHYOL iktidarı döne-
mı. Müteahhit, öyküyü anlatan ay-
dına yılışık şekilde yaklaşıyor ve
sıtemkâr bir ıfadeyle "Beyefendi,
sizi hıç camıde görmüyoruz, ne-
den acaba?" diye soruyor. O da
geçiştırmek için şöyle bir cevap
veriyor:
"Efendim arada bir geliyorum,
demek size rastlamadım." Müte-
ahhitimiz bu cevaptan hıç tatmın
olmuyor ve onu sık sık camide
görmek istediğini ifade ediyor.
Gel zaman, git zaman devir de-
ğışıyor. REFAHYOL iktidarı yıkılı-
însanlanmız... Bizim insanlanmız...
yor. Yenihükümetdönemınde'7/'-
ticayla mücadele" gündemin baş
sırasına yerleşiyor. Brifingler verı-
liyor, askerler bildiriler yayınlıyor.
Artık rüzgârın yönü değişiyor. Asıl
primi Atatürkçülük yapmaya baş-
lıyor.
Öyküyü anlatan dostumuzla bi-
zim müteahhit yine karşılaşıyorlar.
Müteahhit her zamanki yılışık ha-
liyle yaklaşıyor.
Bu kez yakasına kocaman bir
Atatürk rozeti takmış. Göğsünü
öne çıkararak rozetin daha çok il-
gi çekmesini isteyen bir hava ıçin-
de, eskilerın deyimıyle müstehzı
bir edayla soruyor: "Hanı sızin
Atatürk rozetiniz?"
Bu öyküyü kime anlattıysam
tepki aynı oldu: "Işte bızım insan
malzememiz." Aslında, her dö-
nemde toplumun yozlaşmasın-
dan sıstemin çürümesinden söz
edilir. Son dönem Türkıye'sinin bu
konudaaşırı biryıkım içinde oldu-
ğunu görüyoruz.
Her türlü değerı bir yana bırakıp
sırf kişisel çıkar için, hem kendisı-
ni aşağılayan, hem toplumun da-
ha da çok yozlaşmasına neden
olan kalabalık bir vurguncular
zümresi oluştu.
Yukarıdaki öykü, acaba günü-
müze uygun bir yozlaşmayı mı
açıklıyor, yoksa ülkemızdeki insan
malzemesinın böyle tipleri doğu-
racak kadar geri bir durumda ol-
duğunu mu? Sorun yalnızca dö-
nemsel bir sorun mu, yoksa kök-
lü bir insan malzemesi sorunu
mu? Bunu neden soruyorum:
Çünkü bu ülkenin insanlan ne ya-
zık ki, bir çok konuda duyarsız bir
tavır içındeler. Yıllardır bu ülkede
demokrasi yara alıyor, insan hak-
ları ihlal ediliyor.
Devlet ıçinde çeteler cirit atıyor.
Sonra bunlara neden olanlar orta-
lığaçıkıyor. Neoluyordersiniz? Bir
çok cinayete karıştığını hepimizin
bıldiğı ınsanlar sokaklarda, mah-
keme kapılannda törenlerle karşı-
lanıyor. Ayaklarının önünde kur-
banlar kesiliyor.
Işkenceciler. katiller itibarlı in-
sanlar olarak ortahkta dolaşıyor.
Işkencecıye, "ışkenceci" diyemi-
yorsunuz. Başınız belaya gidiyor.
Katıle katil demeye korkuyorsu-
nuz.
Bu ülkenin aydınlan birer ikişer
cezaevinedolduruluyor. Hükümet
üyeleri, yabancı ülkelerin yönetici-
lerine yurtdışına gittiklerinde bu
tabloyu değiştirecekleri konusun-
da sözler veriyorlar. Hiç birini ye-
rine getirmıyorlar. Meclis, demok-
rasıyi gelişterecek yasalar yerine
sürekli, baskıyı artıracak yasalar
çıkarıyor. Kimse şikâyet etmiyor.
Daha çok yabancılara kızıyoruz,
"içişlerimize" karıştıklarını söyle-
yip, "Türk'ün Türk'ten başka dos-
tuyoktur" diyenlere daha çok ina-
nıp, daha çok güvenıyoruz.
REFAHYOL döneminde camiy-
le prim yapacağını düşünen, baş-
ka dönem gelınce Atatürk rozeti-
ni bir çıkar kapısı olarak gören mü-
teahhit tıpi, yalnızca günümüze
özgü geçici bir tip değil. Henüz
demokrasiye ulaşamamış ve yurt-
taşlık bilınci gelişmemış geri top-
lumlarda bu tiplere sıkça rastla-
mak mümkün.
O adama kızmadan önce ken-
dimize kızalım. Devamlı parti de-
ğıştiren Kubilay Uygun'u Mec-
lis'ten temızlersek sorun biter mi?
Kubilay Uygun'u, hangi parti ve
hangi lider, nasıl milletvekili yaptı.
Daha sonra hangi liderler ona bü-
yük törenler düzenleyerek partile-
rine kabul ettiler?
Kubilay Uygun'u biz yarattık,
rozetli müheahhiti biz yarattık.
Tepkilerimizi biz içimize gömüp,
küçük çıkarlarımız için güçlülere
biz boyun eğdik...Siz boyun eğdi-
niz... Başkasından şikâyet etme-
den önce kendi ilkelliklerimizi, kor-
kaklıklarımızı, çıkarcılıklarımızı'
gözden geçırmekte yarar var.