Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19TEMMUZ1998PAZ
12 KULTUR
Stanley Kubrick'in sorunlarla iç içe çektiği son filmi bu yıl sonunda gösterime girecek
Mükenııııeliyetçi bağnnsız ıısta
ASLI SELÇUK
• Kubrick, kılı kırk yaran, aynntıcı, titiz,
çalışmalannda sabırlı bir sinemacı. Tek bir film
ortaya çıkarmak için aylar hatta yıllar boyunca
işini sürdürür. Kimilerine göre Kubrick duygusuz,
kendini beğenmiş, aşın titiz; kimilerine göre ise
eşi olmayan, benzersiz bir sanatçı.
gılanabildiğini irdeler. Insanlı-
ğın geleceğine yapılan volculu-
ğu unutulmaz '2001: A Space
Odyssey'(2001: Uza\ YoluMa-
cerası) adlı bilim-kurgusunda an-
latır (1968). Filmin felsefi sor-
gulamalan izleyiciyi düşündü-
renbirçalışmasıdırbu. Kendine
özgü derinliği ile film bir klasik
olmuştur şimdiden.
Yeni projesi Yapay Zekâ
197 l'de çektiği 'A Clockwork
Orange'da (Otomatik Portakal)
insanın gerçek doğasında neler
saklı olduğunu amansız bir eleş-
tiriyle ortaya çıkanr. 'Otomatik
Portakal", sosyal düzenin ada-
letsizliğini alttan alta beliren pe-
simist ve şiddet yüklii bir yakla-
şımla sergiler. Bu filmi ünlü
Amerikanyapım şirketi VVarner
Bros için çeker. O giinden beri
VVarner Bros'la sağlam bir bağı
vardir Kubrick'in. Warner'lar.
1971 'den beri usta yönetmenin
tüm filmlerinin yapımcıhğını
üstlenmiştir. Kubrick, şirketten bir
yüzde alır, aynca tüm filmlerini
de artık 'yönetmenin kişisel kıır-
gusu'nda garantilemiştir
Kubrick. kılı kırk yaran, ay-
nntıcı, titiz, çalışmalannda sa-
bırlı bir sinemacıdır. Tek bir film
ortaya çıkarmak için aylar. hat-
ta bazen yıllar boyunca işini siir-
düren biridir. 1975"te çektiği
'Barry Lyndon'u tam 300 çekim
gününde tamamlar. 1980'dekor-
ku-fantezi karışımı 'The Shi-
ning'i(Parıltı). 1987'deıseyeni-
Dünyanın yaşayan en usta yö-
netmenlerinden biri Stanky Kub-
rick. 1928'de Broax, Nevv York'ta
doğan Kubrick, fizikçi olan ba-
basının gönüllendirmesiyle genç
yaşlannda fotoğraf çekmeye gi-
rişti. 1950'defotoğrafçılığıbıra-
karak ilk uzun metrajı 'Day of
the Fight'ı (Kavga Günü) çekti.
195 l'de gerçekleştirdiği gerilim-
li bir cinayet filmi olan 'TheKil-
Hng"den (Oldürme) sonra sinema
eleştirmenleri dikkatle onayöne-
lirler. 1956'da Amerikan ordu-
sunun ikiyüzlülüğünü anlatan
'PathsofGlory'den (Zafer Yol-
ları) sonra. 1960'da Anthony
Mann'ın yanm bıraktığı 'Spar-
tacus'ü tamamladı. Bu filmi yö-
netmen, Hollyvvood'un büyük
bütçeli gösterişli epik yapımla-
nndan daha da öteye götürmüş-
tür.
Kubrick, Hollywood sistemi-
nin dışında olmak ister bir süre
sonra. Filmlerinde büyük bir öz-
gürlükle çalışmak, yaratım dene-
timini kendi elinde tutmak ama-
cıyla 1961 'de Ingiltere'ye taşı-
nır.
1962'de ABD'ye yeniden ge-
ri döner. İlk çalışmalannda gö-
rülen alaycılığa bir tutam kara
mizah da katarak VTadimir Na-
bokov'un ünlü 'Lolita'sını çeker.
'Dr. Strange Love'da ise (1964)
nükleer bir felaket olasılığının
toplumlar tarafından nasıl tehli-
keli ve korkunç bir şaka gibi al-
den Amerikan ordasunun, insan-
lık dışı yanıııı \urgulayan 'Full
Metal Jacket'ı çeker. 'Full Me-
tal Jacket' sonradan gelen ör-
neklerı düşünülürse (özellikle
Oliver Stone'un tipik Vietnam
filmleri) onlardan çok daha et-
kili bir filmdir. Türkiye'de an-
cak 1995 yılında, ilk kez göste-
rildiğinde bu ayrım daha da be-
lirgin olarak ortaya çıkmıştır
Kimilerine göre Kubrick, duy-
gusuz, kendini beğenmiş, tafra sa-
tan, aşın titiz, zevke düşkün di-
>e tanımlanırken. bazılan da onun
eşi olmavan. benzersız bir sanat-
çı olduğunu, kendisine ait son
derece özel bir bakış açısına ve
parlak bir görsel stile sahip oldu-
ğunu düşünür.
1995'te Kubrick'in sadık ya-
pımcısı Warner Bros, yönetme-
nin yeni projesini 'Artifkial In-
telligence'ı (Yapay Zekâ) basına
açıklar.
Kıskançhk, cinsel saplanü
1990'lardan beri Kubrick'in
aklında epik bir bilim-kurgu fil-
mi çekmek vardır. Brian Aklissın
'Super Toys Last All Summer
Long' (Muhteşem Oyuncaklar
Bütün Yaz Dayanır) adlı öykü-
sünden senaryolaştınlan 'Yapay
Zekâ'da kutuplann erimesi ıle
dünya sularaltında kalmaktadır.
Dünyanın kurtuluşu ise A. 1. isim-
li bir bilgisayara bağlıdır. Kub-
rick'in kafasındaki bu tasan o
yıllann sinema teknolojisi açı-
sından en ileri, en yeni özel et-
kilerin kullanılacağı birfilm ola-
caktı. Fakat Aralık 1995'te, Vvar-
ner Bros birdenbire Kubrick'in
'EyesVVideShut'u(Sımsıkı Ka-
palı Gözler) çekeceğini açıklar.
I987'de gerçekleştirdiği 'Full
Metal Jacket'tun >edi yıl sonra
çekeceği ilk filmdir bu. Arthur
Schnitzler'in 70'lerin başında
yazdığı romanı Kubrick,
1972'den berifilmleştirmek is-
thordu. Romanın telifhaklannı
da o zamanlarda satın almıştı
Kubrick; tıpkı '2001: Uzay Yolu
Macerası' ve 'Panltı'da yaptığı
gibi... 1965'te 'Darling' filmi-
nin senaryosu ile en lyi senarvo
Oscar'ını kazanmış olan Fre-
deric Raphael'le Kubrick.
Schnitzler'in 'Rhapsody = A
Dream .VoveL Dreanı Story'
(Rapsodi = Bir Düş Romanı.
Düşsel Öykü) adlı öyküsünü
senaryolaştırırlar. Konu.
1970'lerden beri
Kubrick'in ilgi
duyduğu tema-
lardan oluşmak-
tadır; kıskançlık
ve cinsel saplantı.
Birbirlerini hastalıklı birbi-
çimde kıskanan evli bir çift;
bu çift dengeye. güven-
liğe, sadakate daima aç-
tır. Böylesine düzgün
bir hayata arasız özlem
duyan karı-koca, bu is-
teklerinden kaçmak
için ikiyüzlü. gizemli
\ e yıkıcı bir yaşam sü-
rerler... Bu psikolog
çift kendileri gibi evli
olan iki hastayla cinsel
ilişkidebulunurlar.
ürup seks de-
ğıldir yeğle-
dikleri. Herkes
kendi köşesinde kendi ilişkisini
yaşar. Bu gizli yaşamlarda sü-
ren evlilik dışı cinsel ilişkinin
yanı sıra uyuşturucu bağımlılığı
ve kadın kılığına girme fetişiz-
mi de \ardır.
Arthur Schnitzler'in romanı-
nı okuyunca Kubrick'in kafasın-
da şöyle bir soru belirmiş: Cin-
sel bir macera>ı düşlemek ile
böyle bir macerayı bilfiil yaşa-
mak arasında belirgin. ayırt edi-
ci bir fark var mıdır? Düş, ger-
çekten uzak mıdır. yoksa gerçe-
ğin içinde mi yeralır? Gerçekle
düş arasında belırgin bir a\nm var
mıdır? Gerçek mi düştür. yoksa
düş mü gerçek-
Titiz yönetmenin en gizemli filmi'Eyes Wide Shut'un (Sımsıkı Kapalı
Gözler) çekımine başlanmadan dnee ttm
oyuncu ve teknik kadro ile filmin mahre-
miyetinı koruma amacıyla gizlilik anlaş-
malan yapılır. Başrol oyunculan Tom Cru-
ise ve Nkole Kidman, çalışma süresı be-
lirsiz bir anlaşmaya istekle imza atarlar.
Kubrick. filmini tngiltere'de 4 Kasım
1996'daçekmeye başlar. New York'un özel
bölgelerinden biri sayılan Bron.\ doğum-
lu yönetmen, Pine\vood stüdyolanna New
York. Greenwich Village'm gerçek boyut-
larda bir maketini yaptınr.
Cruise ile bir planı 93 kez çekti
Başkadın oyuncu Nicole Kidman, bu
filmde kocası Tom Cruise ile üçüncü kez
kamera karşısına geçer. Kidman, idolü
Stanley Kubnck hakkında şunlan söylü-
yor: "Kubrick, benle Tom'a son filminde
mnamamızı önerdi. Kubrick size bir şey
önerdiğinde ona ha> ır diyemezsiniz. Tom,
benimle birlikte değjl fakat daha çok Kub-
rick'in filminde ovnamaktan dolayı çok
mutlu. Sanınm Kubrick bizden bugüne
dekvapüklanmızdan çokbaşka bir perfor-
mans. oyun giicü istedi. sıradan bir yorum
istenıedi. Çok uzun bir faks çekmişti hize.
ikimi/in defilminde ovnamamızı isthordu.
Tom ve ben bir dakika bile tereddüt etme-
dik, önerisini gözümüz kapalı kabul ettik.
Daha sonra bana telefon etti. şaşırdım. he-
yecanlandım. kulaklanma inanamıyor-
dum. karşımdaki hatta sinema devi Stan-
ley Kubrick >ardı. Filmdekirolümiçin ko-
nuştuk. Sonrasenaryoyu yolladı.\irmi dört
saat içinde okuyup ona iade etmemi istedi.
Senaryosunun orada burada sürünmesini
istenıiyordu. Onunla telefonda ilk kez ko-
nuşurken rüya göriiyorum sandım. Kub-
rick, benim gerçek idoUerimden biri, o bir
sinema dâhisi. Onunla tngütere'deilk kar-
şılaştığım zaman dikkatüni en çok Ameri-
kan aksanlı tngili/xesi ile bakışı çekmişti.
Bu bakış sanki be> ninizden geçenleri o an-
da okur gibiydi. Olağanüstü bir insan,
onunla çalışmak da olağanüstü bir durum.
Sinemanın en son yarabcılanndan biri. İs-
tediğini \apı>ı>r\e istediği biçimde yapıyor.
HolK"wood'da vaşamıyor. kendisi için ayn-
calıklı bir konunı yaratmış. Stanle>, çekim-
ler boyunca benimle de Tom'la da a>n a>-
n çalıştı. Bir çift olarak hic ele almadı bizi.
Her ikimizin de tek tek onunla özel bir iliş-
kisi oldu. Sette tıenimlea\ n. Tom "la a> n ko-
nuştu,ilgilendi. Pllmi gördüğünüzde bunu
neden >aptığını anlayacaksınız..."
Kubnck. Tom Cruise ile bir planı 93
kez çeker. Filmdeki yönetmen yardımcı-
lanndan biri de "Sunday Times" gazetesı-
ne Kubrick'in her planı en az 62 kez çek-
yeni filmi
'Eyes Wide
Shut'ta Nicole
Kidman ve Tom
Cruise
oynuyorlar.
Çekimleri
15 ay süren
sinemanın bu en
gizemli
filminden
Harvey Keitel ve
Jennifer Jason
Leigh ayrıldı.
tiğini açıklıyor. Stanley Kubrick, aynı pla-
nı an arda yüz kez çekmesi sonucunda
oyunculannın oyunlannı doğallıktan uzak-
laştınr. Böylelikle oyunculannın sonunda
yansıttığı soğuk, manik performanslan 111-
me gerçek dışı bir kalite getirir.
Devlet sırrı gibi saklanıyor
Çekım boyunca ülmın o\ uncu kadrosun-
da da değişiklikler oluyor. Tom Cruise'un
kadın hastasını o>nayan Jennifer Jason
Leigh, aynı anda DavidCronenberg'in fil-
minde de oynadığından. Kubrick'in çe-
kim tekrarlanndan sıkılıp iyi oyun \ereme-
dığinden sonunda yönetmen tarafından
setten kovıılur. Kubrick, onun yerine Isveç-
li, Bergman filmlerinin oyuncusu Marie
RJchardson'u alır. Tom Cruise. sevişme sah-
nelerini bu oyuncuyla yeniden oynamak
üzere Amerika'dan tekrar İngiltere'ye ge-
lir.
Nicole Kidman'ın hastasını oynayan ün-
lü aktör Harvey Keitel'in akıbeti de sonuç-
ta Jennifer Jason Leigh gibi olur. Keitel,
'The Road to Graceland* filmi için Kub-
rick'in setinden aynlmaya kalkışınca yö-
netmen ile tartışırlar. Kubnck. Keitel'ı de
hemen kapı dışan eder. Keitel'in fümden
aynlmasının başiıca nedeni aslında yönet-
menin eksilmeyen mükemmeliyetçiliğin-
den kaynaklanmaktadır. Her iki oyuncu
da Kubrick ıle çalışma onuruna erişemez-
ler. deneyimlerinin yetersizliklerinden ötü-
rü. Kubrick ile çalışmaksa doğrustı her
oyuncunun harcı değildir. Sanıyorum Ni-
cole Kidman ve Tom Cruise bugüne dek
sergiledikleri oyunlann en üst noktasına
*E)« WldeShutta ufc^acaklar. Keitel'in
yerini. Kubrick'in meslektaşı ünlü yönet-
men aktör Sydne> Pollack alır. Tüm sah-
neler Pollack ile yeniden çekilir.
Film ekibinden birkişi Kubrick hakkın-
da konuşurken: "Stanley'in kafasındakile-
ri kestiremiyordıık bile. ProvaJarda Tom
Cruise bazen üç giin boyunca Kubrick ha-
zır olana dek beklemek zonında kaldı. Fi-
kir yürürmeyeçalışiTOrduk. ama bu konu-
da hiç şansımu yoktu. Selfridges mağaza-
suıınoyııncakreyonunu kiralamışhk,ama
Kubrick son dakikada fikrini değistirdu
Harrods'a girdik. Bufilminen şaşırtıcı ya-
nı isedefalarca tekraredilençekimlere,ye-
ni oyuncularla yapüan tckrarlara. değişme-
yen iş programuıa karsın film öngörölea
bütçeyi aşmadL"
Mükemmeliyetçi yanını Kubrick bütçe
konusunda da gösteri> or. 4 Kasım 1996'da
başlanan çekim 31 Aralık 1997'de bitti.
Pinevvood stüdyolannda 400 günde (15 ay
boyunca) çekilen "Sımsıkj Kapalı Gözler'
sinema tarihinin çekımi en uzun süren fil-
mi. Film birde\letsırn gibi saklanıyor, ya-
pımcı VV'amer Bros bu konuda konuşmu-
yor. hiç açıklama yapmıyor. Bilinenlerse
filmin 70 mm. düş sahnelerinin de siyah-
beyaz çekildiği. Çalışmalar boyunca sete
basından hiç kimse giremedı. 'Eyes Wide
Shut' çekılirken 'Yaraük4','O>ıın','Amis-
tad'. 'Jackie Bnmn1
. 'Haberci', 'Çığlık 2',
'Titanik'. 'Yann AslaÖlmez' filmleri bi-
tirildi, gösterime girdi.
Sinemanın buen gizemli filmının 1998
yılının sonuna doğrıı vizyona girmesi bek-
leniyor. Usta yönetmen Kubrick'in yeni pro-
jesi ise 1995'te açıklayıp sonradan asİaya
aldığı 'Yapay Zekâ'... Bu mükemmeliyet-
çi. titiz ustanın yeni çalışmasının beyazper-
deye çıkacağı günü beklemekse beni ger-
çekten heyecanlandınvor.
Laure Adler'in belgelere dayah yazdığı biyografi tartışmalara yol açtı
MargueriteDuras Nazi işbirlikçisi miydi?
KühürServisi-Fransızlann milli ede-
biyat abidesi olarak gördükleri Margu-
erite Duras'ın yaşamını konu alan son
biyografi, yazann savas dönemindeki
eğilimlerı konusunda ciddi tartışmala-
ra \ol açtı. Laure Adler'in kaleme aldı-
ğı kitapta ünlü yazann bir dönem Na-
zilerle işbırliğı yapan hükümet için ça-
lıştığı, ancak bu geçmişin üzerini büyük
bir ustalıkla •direnişçi yazar' sıfatıyla
örttüğü öne sürülüyor.
1996 jılında 81 yaşındayken aramız-
dan ayrılan yazar, Fransız edebiyatının
en önemli > apıtlan arasında > er alan el-
li kadar roman kaleme aldı. Duras'ın
tkinci Dünya Savaşı başlannda Vichy'de-
ki PhilipPetain hükümeti tarafından res-
mi bir göre\e atanmış olması, hakkın-
da yeni iddıalara yol açtı. Petain'in sağ-
cı ve otoriteryönetimi, Fransa'nın kay-
naklannı işgalci Alman kuvvetlerinin
hizmetine sunmuştu. Marguerite Du-
ras. Petain tarafından, yayıncılara kâğıt
verilip \ erilmeyeceğıne karar veren özel
bir kuruma atanmıştı. Ancak Duras'ın
Nazi yandaşı hükümetin görüşünü be-
nimsemeyen yayıncılara karşı sansür
uygulamak amacı> la kullandığı bu \ a-
yın denetleme kurumundaki hizmetle-
ri, yakınlan, ailesı ve elbette kendisi ta-
rafından unutturulmak istendi.
Tarih ve edebiyat uzmanlan arasın-
da ciddi tartışmalara yol açan biyogra-
finin yazan Laure Adler, Duras'a aıt 18
kutu belgeyi araştırdıktan sonra ünlü
ebebiyatçının işgalci Almanlarla kendi
isteğiyle işbirliği yaptığını, öte yandan
kendisini bir direniş kahramanı olarak
gösterdigini öne sürüyor.
Mitterrand döneminde kültür danış-
manlığı >apan uzman tarihçi ve gaze-
tecı Adler yazann bu dönemdekı etkin-
likleriyle iİgıli olarak şunlan söylüyor:
"Almanlann önayak olduklan bir san-
sür kurumunda görev aunış olan Mar-
guerite Duras aslında Petain yandaşıy-
dı. Bu dönemde sadece sekreterlik yap-
tığını ve hiçbir yetkisinin ohnadığını söy-
lemesine karşın yayincılara kâğıt verîlip
verilmeyeceğini belirleyen bir konum-
daydı. Direnişçiler arasında \er aldığını
iddia etmesine karsın 1942 yilına kadar
Almanlar tarafından yönlendirilen bir
hükümet için çalıştı."
Adler, Durasın direniş hareketine
katıldığını inkârermiyor: ancak 1943 yı-
Ima kadar bu yönde hiçbir gırişımi ol-
madığını \ urguluyor. Duras'ın yaşamı-
nı irdeleven kitapta bir yandan da sa\aş
dönemindeki '^birlikçilik' \e 'direniş'
ka\ ramları irdeleniyor.
Mitterrand \e eski bürokrat Mauri-
ce Papon sa\aş suçlannı değerlendirir-
ken pek çok önde gelen Fransızın işgal
döneminde ikili oynadığını, bir yandan
\'ichy hükümeti için çalışırken öte yan-
dan dadirenışçilerlebağlantıkurdukla-
rını açıklamışlardı. Adler'in araştııma-
lanna göre Duras da pek çok Fransız gi-
bi da\ranmışti bu dönemde. Ancak ha-
yatının gerı kalan bölümünde bu etkin-
liklerini unutmayı yeğlemişti.
Duras 1943 yılında ilk romanı 'Les Im-
pudents'i yayımlayana dek direniş ha-
reketine katılmamıştı. Adler. aynca ya-
zann başında bulunduğu kâğıt denetle-
me kurulunun, kitabın yayıncısının o
güne kadarki hiçbir kâğıt talebini geri
çevirmememiş olmasına dikkat çeki-
yor. Duras'ın Nazi işgali dönemindeki
bu resmi görevinden 'Kim Kimdir?' ki-
tabında kendisi için açılan bölümde de
hiç söz edilmiyor.
Öte yandan hâlâ dünyada en çok oku-
nan Fransız vazar olan ve pek çok ya-
pıtı sinemaya aktanlan Duras'ın yakın-
lan \ e ha> ranları bu iddiaları çüriitmek
için harekete geçtıler. Yazann ikinci eşi
Dionys Mascok) on beş yıl birlikte ya-
şadığı Duras'ın tam bir Nazi düşmanı
\e direnişçi olduğunu söylerken o yıl-
larda kadınlann direniş hareketine ka-
tı lmasınm ne kadar az rastlanan ve risk-
lı bir şe> olduğuna değiniyor. Duras'la
aynı dönemde direniş hareketinde yer
alan EdgarMorin ise şu açıklamayı yap-
tı: "Duras'la 1943 yıiında tanışmıştım.
Onun hükümetin oluşturduğu bir kurul-
da cahşoğını hepimiz bili>orduk.ama bü-
tün kanınar başanlı bulduğu >azarveşa-
irler için elinden geleni \aptığını göste-
riyordu. İşbirlikçi ya da bir Petain yan-
daşı değildi kesinlikle."
Karşı görüşteki kişiler ise Duras'ın ki-
taplanndaki soykınm karşıtı görüşlerin
Vichy hükümeti için çalışmış olmaktan
duyduğu vicdan azabmdan kaynaklan-
dığını savunuyorlar. Duras, 1996 yılında 81 yaşında ölmüştü.
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
Çetin Altan
Bereket yakından tanımıyonjm, tanımadım or
yoksa, görünce portresini değil de, görünenin i
kasında duran derin. karanlığını ışıklarla destekl
se bile loşluğunu korumuş çehresini çizmeye k<
kjşamazdım: Bir insan tanımak aslında kimsenin, hi
birimizin elinde değildir.
Dolayısıyla. bu sefer bir portre kurmaya girişect
değilim; daha çok. bir zihnin işleyiş evreleri üzerir
kişisel bazı görüşleri yan yana dizmekle yetinec
ğim - değil mi ki herkes tanıyor Çetin Attan'ı, keı
di Çetin Altan'ını, onu ne kadar tanımadığımızı aı
lamanın bir yolu da hakkında düşünmeye başlamal
tan geçer, diyebiliriz: Bir insanı tanımadığımızın t
sağlam kanıtı, onun hakkındaki kanılarımızdır.
Birinci Çetin Altan'ın son dönemine yetiştiydim beı
Birkaç arkadaşımla birlikte 1960'ların ikinci yansır
da, usul usul uyanmaya başlayan toplumsal bilir
cimizi kışkırtan kalemlerden biriydi. Neydi o zama
bizi yazılanna çeken? Sanıyorum, kimsede göremf
diğimiz yalınkılıç bir cüret buluyorduk yaklaşımır
da, yoksa değındiği konuları tartabilecek durumdc
düzeyde olduğumuz söylenemezdi. Hemen ardır
dan, 20'li yaşlarımızla birlikte o sorunlan aştık, bun
dan herhangi bir şüphemiz yoktu: Kierkegaard y
da Troçki okuyorduk, bizim için Çetin A/tan bitmiş
ti.
İkinci Çetin Altan'la 30 yaş dönemecinde karşı
laştım. Çevremdekiler üst üste dikkatimi çekmese
ler belki de göremeyecektim yaşadığı degişimi; n<
ki görenler az değildi, nasıl olsa ulaşacaktı yankılaı
Yılan nasıl soyunur, öyle soyunup yepyeni çıka
gelmişti. Değişmeyi, dönüşmeyi, başkalaşmayı bi
reyine bir hak olarak tanımak istemeyen toplumu-
muzda buna kalkışmak. kabul görmüş bir imgenir
rantını yemek varken tehlikeli sulara dalmak kök-
tenci bir davranıştı - hele bir de, olumsuz dönüşle-
riyle başdöndüren onca omurgasız yüzünden de-
ğişmek fiili neredeyse kendiliğinden bir olumsuzluh
yüklenmişken.
Çetin Bey de bilmez, nereden bilsin, 1982'de otu-
rup uzun bir yazı yazmaya kalkıştım çıkışı hakkın-
da, altından kalkamadım. "Köylülerinpiyano çaldı-
ğı, bilardo oynadığıdönemihakkında mı?"diyeya-
n alaycı bir tonda soracaklar çıkacaktır. Aynı döne-
mi, kazulet ideolojilerin birinden öbürüne hızla ge-
çiliveren dönem olarak da yadedebiliriz. İkinci Çe-
tin Altan'ın önemi, benim gözümde kısır ütopyala-
nn kısır hayal gücüne karşı topyekûn savaş açma-
sından geliyordu: Basmakalıp düşünceleri, yakla-
şımlan güçlü bir imge sistemini devreye sokarak ber-
hava ettiydi o yıllarda: Parça tesirii bir bomba gibiy-
di, etkilerini dönüp taramak gerekir.
Zaman geçti, ikinci Çetin Altan'ın soluğu kesildi,
bir kez daha bittiğine hükmederek hayıflandık, ra-
hatlayanlann sayısını da küçümsememek gerekir-
di. öte yandan bir Çetin Altan yetebilirdi, birdeikin-
cisini görmüştük ya, haydi haydi yeterdi, kimsenin
aklına bir üçüncüsü açıkçası gelmediydi.
Oysa üçüncü Çetin Altan bir süredir aramızda. ilk
ikisinden hız alan, birincinin korkusuzluğuyla ikin-
cisinin imgelem zenginfigini birleştirmiş, taştan çı-
kanlmış cümlelerie önümüze çıkıyor. Çok yazdı, çok
konuşuyor diyenlerimiz acabaişitmekten yanalarmı?
Saymadım, bilmiyorum: Yaklaşık 5 milyon yazılı
cümle kurmuşsa bugüne dek (ki 40 bin yazıyla
mümkündür bu), ilk günden şu güne hiç değilse bin
cümlelik bir antoloji kurmamız gerekirdi.
Üçüncü Çetin Altan'ın nasıl hazırlandığını, neden
ilk ikisinden daha acımasız, çuvaldızlı sorular sor-
duğunu belki bu yoldan kavrayabilirdik.
"Ta? "tan yontulmuş cümlelerin arasında şu soru
da var: "Türkleryeryüzünden silinse, insanlığın kay-
bı olurmu?" Bu soruyu kimse istemiyor elbette. Bir
toplumda, kimsenin karşılaşmak, yüzleşmek iste-
mediği sorulan hazırlayan bir beyin yoksa toprak ku-
rur, çatlar.
Üçüncü Çetin Aftan'a dikkat.
Sabahatthı Ali Öykü Ödiilü sonuçlan
• Kültür Servisi - Edremit ılçesi Güre Belediye
Başkanlığı'nın bu yıl ilk kez düzenlediği •'Sabahattin
Ali Öykü Ödülü"nün sonuçlan açıklandı. Katılıma
gösterilen yoğun ilgi ve yapıtlann niteliği nedeniyle
binncilik ve başan ödüllen bölüştürüldü. Feridun
Andaç, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Osman Şahin
ve Öner Yağcı'dan oluşan seçici kurul birincilik
ödülünü Mehmet Güler'in "Arka Oda" adlı
yayımlanmamış öykü dosyası ile Zeynep Aliye'nin
"Raylardaki Merdivenler" adlı yayımlanmamış öykü
dosyası arasında bölüştürdü. Başan ödülünü, Özcan
Karabulut'un "Baştan Sona Yalnızlık" adlı kitabı ve
Hakan Şenocak'ın "Naj" adlı yayımlanmamış öykü
dosyası paylaştılar. Özendirme ödülünü ise "Kahcf'
adlı yayımlanmamış öykü dosyasıyla Murat Bülent
Tepebaşlı aldı. Yanşma sonuçlan ile ilgili ödül töreni
programı. 1998 yılı 9. Sankız Etkinlikleri kapsamında
belirlenerek duvurulacak.
betişim Yayınian'ndan yeni kîtaplar
• Kültür Servisi - Iletişim \ayinlan üç \enı kitabı daha
okurlara sundu. Taha Torosun "Kahvenın Öyküsü"
adlı kitabmda kahvenin ve tiryakiliğin öyicüsü
anlatılıyor. lletişım Yaymlan'nın Cep Cniversitesi
dizisi kapsamında Nazım Gü\enç'in Türkçeleşrirdiği ve
parapsıkolojiyı bilimsel bir zemınde yürütmeyi
amaçlayan, Yvon ne Castellan'ın "Parapsikoloji" adlı
kitabı da okuyucularla buluşuyor. Z. Beril Akıncı'nın
yazdığı "Kurum Kültürü \e Örgütsel tletişim" adlı
üçüncü kitapta ise kurum kültürünün çalışanlara
iletilmesinde örgüt içi iletişimin etkisi inceleniyor.
Orün tasarım sergisi
• Kültür Servisi - Endüstnyel Tasanmcılar Meslek
Kuruluşu'nun (ETMK) bu yıl ikincisini düzenleyeceği
ve ana sponsoru NL'RUS olan "'Designers'
Odyssey'98" ürüntasanm sergisi 11-15 Kasım tarihleri
arasında Beylikdüzü Büyükçekmece Tüyap Fuar ve
Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Tasanm
konusunda uluslararası seminer. sergi, \vorkshop ve
yayınlardan oluşan Istanbul Uluslararası Tasanm
Buluşmalan'nın dördüncüsü IIDE-4 Office. "Ofıs
Diza>Ti'98" etkinlığı kapsamında düzenlenecek.
"ETMK Ürün Tasanmı Sergisi" ve "ETMK Öğrenci
Projeleri Sergisi"nın yer alacağı fuar sonunda
"Tasanmcılar Kataloğu'98" yayımlanacak. Ürün
Tasanmı Sergisi'ne katılan ürünlere "ETMK'98 Ürün
Tasanmı Ödülü" ve 'ETMK'98 Özendirme Ödülü"
verilecek. 18-29 Kasım tanhlerinde İTÜ Taşkışla
Büyük Sergi Salonu'nda yinelenecek sergiye katılmak
için en geç 14 Eylül Pazartesi gününe kadar ürün kimlik
formlannın, kataloğa katılmak için ise en geç 1 Eylül'e
kadar katalog bilgi formlannın ve görsel malzemelerin
ilgili adrese ulaştınlması eerekiyor. (Aynntılı bilgi için
pTel: (0212) 212 22 18- (0212) 212 25^87 e.mail:
idoltasarim(a superonline.com)