Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 1998 PERŞEM
HABERLER
Biryanda ortaçağ işlikleri, diğeryanda reklamlarlapohpohlanan yeni malları satan dükkânlar
Dolarüzerindenkehribartespih
Y
anan sokakları Şanlıurfa'nın
fınn ağzıysa eger, Sipahi Paza-
n ya da bedesten derin dondu-
rucu sayılabilir.
Çelişkiler yumağı bu mekânda da sü-
rüyor. Ortaçağ işliklerinin yanına, rek-
lamlarla pohpohlanan, cafcaflı yeni
markalann albenili dükkânlan ilişıver-
miş.
Şanlıurfa Kültür. Eğitim. Sanat ve
Araştırma Vakfı'nın (ŞURKAV) katkı-
Ianyla neredeyse yıkılmaktan, çürü-
mekten kurtanlan ve restore edilen ha-
lıcılar çarşısı, besbelli yüzünü "tu-
rizm"e döndürmüş.
Yanm ay biçimindeki kapı "Kazaz"
pazannaaçılıyor. Ham ipeği iplik ve ib-
rişim durumuna getiren bir tek gerçek
"kazaz" kalmış: Kazaz An'oğlu Abdur-
rahman 85 yaşında. Kazaz çubuğunu
becenyle kullanan tek isim de o. İpeği.
özenli örmelere. süsleme ve püsküllere
dönüştüren eline sağlık.
Suriye, Urfa işi poşucularrenkleri sa-
tışa çıkarmışlar adeta. Çocukluğumu-
zun eoğrarya kitaplannda kaldı sanmış-
tık Fırat boyu kendirinin. Karşımıza çı-
kıverdi apansız. Kuyulardan su çekme-
nin sağlam urganıydı. Şimdi naylon ha-
latlann yantnda pek öksüz kalmış.
Koridoru dönüyorsunuz, el çabuklu-
ğu marifet kumaşı kumaşa sanıyede
"nrttt" dıye tutuşturuveren dikiş maki-
neleri ile terzıler; taktak sesleri ıle ba-
kırcılar, hızarlan ile tahtacilar. örsle dö-
vüşen demirciler. fanilalan terden vü-
cutlanna yapışmış ütücü çocuklar. Om-
zuna taktıği "Mehmet Toprak Tel: 215
33 35" yazılı tabela ıle "fletişim de\ri-
mi"ne uyum sağlamış. "bir silkiste 400
kflo" kaldırabılen hamal. Güneş sansı
tütüncüler. sın dökülmüş aynada bıyık
ayan yapan berberler. Ve 73 yaşındaki,
her derde deva meyankökü şerbetçisı
HaJilAJkan Ibrahim Demirel fotogra-
fını çekerken. "Pek hoşuma gtttin dayı"
deyince, altta kalmıyor:
"Ben kimin hosuna gitmedim ki~.~
Dökülmüş dişlen sere serpe gülüyor.
Sonraoçınarserinlıginde, ortasından
deregeçen "GümrükHanıKıraathane-
si." Urfa gazozu ünlüydü ya, kepçe ku-
lakJı garsona seslenıyoruz:
"Ver fiç Urfa gazozu."
Hımhımlanıyor:
"Urfa gazozu yok abey. Bursa gazozu
var."
Içımiz yanıyor, çare yok içeceğiz ga-
zozu:
"Eh, ver öyleyse Urfa'nın ünlü Bursa
gazozundan."
Bır şıkırtı, bır takırtıd»r gıdiyor. Ke-
narlan liflenmış kontraplaklaravurulan
pirinç domino taşlanndan geliyor sesler.
Tespihçi Mehmet dayı çağ atlamış.
Damla, kesme kehribar tespihleri "do-
lar" üzerinden veriyor. Gramı 2-3 dolar.
Şıkır şıkır güverctnler
Eskıci Pazan'nın orada. merdivenle
çıkılan "Çardaklı Kahve"nın özellıği
"güvercin pazan" olmasıymış, ne bile-
lim. Urfah'nın güvercin tutkusu dillere
destanmış, cahillik işte, duymamışız.
Güverctnler bir odaya doluşmuşlar.
Kürsüye (bir tür tabure) oturmuş, elin-
de değnek, güvercinleri dalgın dalgın
seyreden Ahmet Demirkıran'a takılı-
yorlar:
"Kuşlann muhtandır, ona göre_"
Güvercinler, pek endamJı. Aman da a-
man. Halhalhsını mı, küpelisini mi is-
tersin. Şıkır şıkır, böbürlene böbürlene,
gurgurlana gurgurlana dolaşrruyorlarmı
bir de. Adlanna göre fiyatlan yükseli-
yor, lOmilyonadek:
"Şarabi, kırmızı Macar,ispir,fitiffi,ts-
tanbullu, san alacak, kırkteUi, gök ka-
ranfüli, siyah gfimfiş kuyruklu—"
Çarşı, hafta ortası olmasına karşın
epey hareketli. Pinekleyen çok mu, yok-
sa bize mi öyle geldi?.. Pek boşta gezer
genç görünmüyor ortalıkta. Seyyar sa-
tıcı az gibi.
Çocuklar. BalıklıgöTün orada muska
satıyorlar. Biri. "Hele şu çocuğa bir
50'liktokaetde,gör neler oluyor" diyor.
Denileni yapıyoruz. 3 numara tıraşlı ka-
fa, sarkaç gibi bir öne, bir arkaya gidip
gelmeye başlıyor. Çocuk mınl mınl.
Arada kesik kesik "Der Nemrut.— der
Hazreti İbrahim_. ceylan__ ateşe atar-
lar— odunlarolur bahk_" sözlerini du-
yuyoruz. Meğer Hazreti Ibrahim efsane-
sini ezberinden okurmuş...
Hazreti Ibrahim'in doğduğu mağara-
nın önü tıklim tıklım. Girişteki uzun sa-
kallı bilet kesiyor. Dinar da kabul edili-
• Balıklıgöl'ün kutsal balıklannda bir değişiklik yok. Yüzdükleri gölün
yüzeyinde daha çok peçeli, çarşaflı, sakallı görür olmuşlar, o kadar...
• Ucuz emek cenneti! Devletin girişimcilere, işverenlere tanıdığı
kolaylıklarla, asgari ücretli bir işçinin maliyeti ayda 13 milyon liraya
inmiş.
• Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İsmail Demirkol:
"Yaratılan değeri sanayiye aktarmak, hâkim düşünce. Son 3-4 yılda
Urfa'da 100'ü aşkın fabrika yöre insanı tarafından kuruldu. Bunların
çoğuna fabrika demek mümkün değil, çok basit tesisler. Yine de
önemsiyorum. Çünkü sanayiye uzak insanlar bu tesislerle sanayiye
adım atmış oluyorlar."
: IŞIK KANSU
raflin İBRAHİM DEMİREL
BORÇ,
HARÇ
KALKTI-
Eslrîden
"Eken Fellah,
veren Allah"
hesabıyla
tariasını eken
çiftçinin
çoğunluğu,
kışın ununu,
bulgurunu
tüketir, gelecek
hasat sonrası
ödemek üzere
borç alırdı.
Borç, harç
kalktı. (Solda)
MUHTAREV
VERDtĞt
KANIT-
Muhtar
Mustafa
Hamuriu, oğlu
İsmaiTin
eiinden
mırrayı
alırken "Göç
durdu"
saptamasının
ilkkanıtını
veriyor:
"Masrafçok.
Gübre desen
öyle, mazot
desen öyle. Bir
deişçi
bulunamıyor."
(Altta)
yor. Mağara. "haremlik-selamlık" diye
ikiye aynlmış. Dışandaki tezgâhlarda
"Küçük Muslüman'ın Namaz Kitabı"
gibisinden dergiler, kitaplar. Kutsal ba-
lıklarda ise bir degişiklik yok. Yüzdük-
leri gölün yüzeyinde daha çok peçeli,
çarşaflı, sakallı görür olmuşlar. o ka-
dar...
Şanlıurfa kent merkezi daha fazla mı
tutucu oluyor? Daha bir içine mi kapa-
nıyor? Gazetemizin eski Şanlıurfa mu-
habirlerinden. kitapçı Naci İpek'e bakı-
lırsa, aslen Urfalı olanlann çoğunluğu
başka kentlere gidince kentte bir kültür
erozyonu yaşanmış. Kitap satışı desen,
neredeyse durmuş.
Özünde genel Türkiye aynasının bir
küçük parçası Urfa. Suyun ovaya akışı
ile birlikte ranta yöneliş hızlanmış. Ken-
tin gelişme yönünü belirleyen imar pla-
nı, fıstık ağaçlannın, bağlann. bahçele-
rin, verimli tanm arazilerinin bulundu-
fu Karaköprü'yü içine almış. Haydaa.
fiyatlar artmış.
Tüm kentte arsa spekülasyonu almış
başını yürümüş. 25 milyara, 50 milyara
daire satılır olmuş. Bu arada banker
olaylan da yaşanmış. Kuyumculuk ya-
pan Banker Alican a öyle bir güvenılı-
yormuş ki Alican borçlannı senete de-
ğil, kartvizitinin arkasına yazar olmuş.
Bir gün Alican sırra kadem basmış. Mil-
yarlarla birlikte.., Kimse birbirine para
kaptırdığını çaktırTruyormuş da evinde
dövünen çokmuş.
Sanayileşme gereK...'
AkJı başında. olaylara soğukkaniı ba-
kan Urfalılar, kurtuluşun tek bir odakta
toplandığında görüşbirliği içindeler:
"Sanayikşme, mutlaka sanayileşme
gerek_"
Koskoca Atatürk Barajı 'nı gerçekleş-
tirmiş, kilometrelerce su kanaleti döşe-
miş devlet, öyle anlaşılıyor ki yaratılan,
yaratıfacak değerin nereye yöniendirile-
ceği, nasıl bır sanayi gelişeceği konu-
sunda bir tasanm, planlama yapmaktan
özellikle geri durmuş.
Bırakın tasanmı, planı; elindeki üre-
tim tesislerinı elden çıkarmıs. Örnegin
Et ve Balık Kurumu (EBK) tesisi özel-
leştirilmiş. Satın alan da üretim yapaca-
ğına, EBK'nin çok değerli arazisinı ima-
ra açmak için vargücüyle çalışmaya baş-
lamış.
Kısacası. neo-liberal çizginin "ta^e-
ron devlet" anlayışı Urfa'da da aynen
uygulanmış. Kanıt ıçin devletin nasıl
devreye girdiğine göz atmalı. Devlet,
şöyle girmiş devreye:
Bölgede yatınm yapacaklara elektrik
indirimi -ki bu indirim. yalnızca şanti-
ye elektriğine uygulandığı gerekçesiyle
girişimcilerce eleştiriliyor- öngörmüş,
10'dan fazla işçi çalıştıran teşvik belge-
li yatınmlarda işverene ait sigorta primi-
nin tamamını üstlenmiş. işçi maaşından
kesilen gelir vergisinin işverence 2 yıl
sonra ödenmesine izin vermiş.
Devletin gınşimcilere, işverenlere ta-
nıdığı kolaylıklarla, asgari ücretli bir iş-
çinin maliyeti inivermiş ayda 13 milyon
liraya. Al sana "ucuzemek" cenneti!
Bu denli devlet desteği, bu denli ucuz
emek karşısında fabrika dumanlan yük-
selmiş mi Urfa'da? Büyük oranda "ha-
yır"
Biryem fabrikası, bırplastik makine-
kalıp, bir kuru biber ve salça. bir hazır
beton, bir yağmur ve damlama sistemi,
bir yağ. bir karton, bir tekstil, bir piliç
işleme. birpamuk ipliği tesisi kurulmuş.
Birde çırçır ve pres işletmeleri...
GAP Idaresı'nin rakamlanna bakılır-
sa, 60-70 kadar yeni işletme hazırlıkla-
nnı sürdürüyor. Bu, olumlu bir gelişme
olarak kabul görüyor. *
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı İsmail Demirkol da iyimser. Sa-
nayileşme açısından emekleme döne-
minde olduklannı, ancak geleceğe
umutla baktıklannı ifade ediyor:
" Yaranlan değeri sanayiye aktarmak,
hâkim düşünce. Son 3-4 yılda Urfa'da
100'ü aşkın fabrika yöre insanı tarafın-
dan kuruldu. Çoğu üretimde >a da inşa
halinde. Bunlann bir kısmına fabrika
demek mümkün değil, çok basit tesisler.
Yine de önemsiyorum. Çünkü, sanayiye
uzakinsanlarbu tesislerle sanayiye adım
atmış oluyorlar. Yaklaşık 30-40 işci istih-
dam eden tesisler. iplik-dokuma-boya-
tekstilgibiişletmelerûı başlangıcını oluş-
turacaklar."
Sulanan onbinlerce dönümde hemen
hemen yalnızca pamuk ekildiğini gör-
düğümüzü, budurumun halkın "Köylü-
nün aklı gözündedir. Neyi görürse onu
eker" deyişiyle açıklanıp açıkianama-
yacağını anımsattık İsmail Demirkol'a.
Şu yorumu yaptı:
"Haklısınız. Üriin deseni yetersiz.
\razjnin yaklaşık yüzde 90'ına pamuk
ekiliyor. Bunu beliıie>en birinci gerekçe
fivat politikasıdu-. Diğeri, pamuğun ab-
cısının tek ofanaması. A> nca kola> depo-
lanabili\or ve saklanabili\or.
Vatandaş akma\an. kokmavan, alıa-
sı çokolan nıalı tercih edivor. Pazarlanıa
sistemleri geuşmediği, önceden bağianü
kurup satnıa\ı garantileyemediği, kon-
serve, şoklama, dondurma tesisleri ku-
rulmadığı için domates gibi, sebze gibi
ühine yönelmivor, jönelemiyor. Örne-
ğin. ikinci üriin olarak mısır ekenler ptş-
man oklıı. Eylül-ekim a\ lannda biçilen
nusın kurutmak gerek. l rfa'da kurut-
ma tesisi olmadığı için mısırlann büyük
çoğunluğu ortada kaldı. Bunun en i\i çö-
zümü fr\^t politikasL,\önlendirmevepa-
zar yaratma»"
Yarın: Baraj gölii altında kala-
cak yörelerde göç korkusu...
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Hükümetin kaderiyle borsa arasında-
ki bağ her geçen gün daha fazla artar-
ken temel sorunlar da bir türiü Türki-
ye'nin gerçek gündemi haline gelemi-
yor. Hükümet, bir krizie sarsılıyor. bir kriz
bitmeden diğeri başlıyor. Son kriz, me-
murlara yapılacak zam yüzünden patlak
verdi. "Veririm", "Vermem" tartışması-
nın gürültüleri arasında yeniden erken
seçim gündeme geldi.
Enfiasyonun kaderi, sonunda gariban
memurun alacağı zamma endeksli ko-
mik bir noktaya sürüklendi. Şimdiye ka-
dar, hiçbir savurganlıktan geri durma-
yan büyüklerimiz, iş memura gelince bir-
den tutumlu birer aile babası gibi karşı-
mıza dikildiler. Aşın beslenmeden ya-
naklan al al olmuş ekonomi sorumlusu
bakanlann, biri bitirip diğeri başlıyor:
"Enflasyon, bazı sıkıntılan göze alma-
danindirilemez. Acı reçeteyeherkes ra-
zı olmalı. Yüksekzammın altına imzamt
atmam."
Acı reçete kime gerekli? Aldığı ücret-
le artık normal yaşam ölçülerinin altına
Ne Zaman Gerçek Gündem...
düşmüş memurlara ve işçilere mi, yok-
sa bir vergi kaçağı cennetinde yaşayan
vurgunculara mı? Hantal bir idari yapt-
lanma içinde olduğumuz gerçek. Bu
hantal idari yapılanma, devlet giderleri-
ni aşın ölçüde arttırıyor. Siyasi güçlerini
arttırmak ve kendi adamlannı işe yerleş-
tirmekiçin, iktidarpartiferinin devlet kad-
rolannı şişirdiklen de bir gerçek. Peki bü-
tün bunun bedelini kamu çalışanlan mı
ödeyecek?
Devlet harcamalarında belli bir tasar-
rufa gidilmesı artık gün gibi aşikar. Cum-
hurbaşkanlığı bütçesinden Meclis büt-
çesine kadar aşın bir şişirmeyle yüz yü-
ze olduğumuz gazetelerin gündemin-
den düşmüyor. Enflasyonu önlemek ıs-
teyen, işe önce kendinden ve devlet yö-
netiminden başlamalı. Cumhurbaşka-
nı'nın, Başbakan'ın, bakanlann, millet-
vekillerinin bir yıl boyunca uçaklar dolu-
su insanla yaptıkları yurtdışı gezilerin ve
aldıkları harcırahlann maliyeti ne kadar?
Tasarruf önlemi alındığına ilişkin bir bil-
gimiz olmadı.
• • •
Memur maaşını enfiasyonun asıl so-
rumlusu olarak gören tartışma, sonun-
da erken seçim beklentilerine kadar
uzandı. Şimdi herkeste bir erken seçim
telaşı başladı. Ciddı ciddi seçim hesap-
lan yapılıyor, ama bu seçimin ne işe ya-
rayacağını da kimse düşünmüyor. Se-
çim şu andaki tabloyu değiştirebilir mi?
Bu seçim sistemiyle yapılacak bir se-
çim, içinde bulunduğumuz ortamdan
daha gerilimli bir ortama yol açmaz mı?
Partilerde ve liderlerde bir dert ortalıkta
gözükmüyor. Ancak seçim cıddi olarak
gündeme gelirse işte o zaman bu konu-
lar baş ağntmaya başlayacak. Örneğin
yüzde 10 baraj aynen korunacak mı?
Korunursa DYP-MHP irtifakıyla oluşa-
cak birağırlık, nasıl birtablo yaratacak?
Halen birinci parti konumunda gözüken
Fazilet Partisi'nin sağlayacağı seçim ba-
şansı, yeni gerilimlere kaynaklık etmeye-
cek mı? irticayı birinci tehdit olarak gö-
ren askerierle siyasiler böyle bir tablo
karşısında nasıl bir uzlaşma sağlayabi-
lecekler?
Bu yazıyı kateme alırken CHP'nin et-
kili isimlerinden Aydm Güven Gürkan'ın
istifa haberini aldık. Gürkan, istifa ge-
rekçesini şöyle açtkltyor: "... Siyasetin
yerieşik kadrolart aşın profesyonelleş-
miş ve temsilgücünü önemli öfçûde yi-
tirmiştir. Bir tür 'kast' oluşmuş ve toplu-
mun doğal dokusu ile siyasetin dokusu
uyumsuzlukiçine düşmüştür. Yeterince
saydam ve temiz olmayan siyaset fi-
nansmanı, siyasetin toplumsal işlevini
ağır bir biçimde zedelemektedir..."
Deneyimli politikacı Gürkan, siyaset-
te yapılması gerekenlere de şu sözlerle
dikkat çekiyor: "Siyaset, yargıyı da iç
güvenliği de politize etmiş, onlan yet-
mezlikiçine itmiştir. Katılımcı yollarta bi-
limsel temelliprogramlar, projelerve çö-
züm önerileri oluşturmak anlamında bir
'siyasal üretim' bir türiû geliştirileme-
miştir. Siyasetdiyeyapılan, çoğuzaman
basit 'taşiama'lardüzeyinin ötesine ge-
çememiştir... Daha bilimsel, banşçıl, içe-
rikli, demokratik ve temsil gücü daha
yüksek bir siyaset anlayışına ve siyasal
partiler sistemine geçebilmek için her-
kesin daha cesur ve karahı davranma-
sının gerekliliğine inanıyorum. Var olan
sistem, sivil direnişlerle olabildiğince
zorianmaltdır. Partiler sistemiyle, onun
kurallanyla ve yanlış gelenekleriyle bü-
tünleşerek onlardan yarar sağlayarak
sistemin değişime zorlanabileceğine
inanmıyorum."
işte, sorumluluk bilincine sahip bir si-
yasetçinin gerçek gündeme ilişkin uya-
nlan... Türkiye, ne zaman gerçek günde-
mine oturacak, ne zaman parti liderleri
sultasından kurtulacak? Artık bunlan tar-
tışmanın zamanı gelmedi mi?
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Yabancı
Arkadaşım ateş püskürüyor. Koalisyon ortağı p
tinin lideri, ülkede yaşayan yabancıları, yararlı olî
lar - yararsız olanlar diye ıkiye ayırmış.
Yarariı yabancılar sınıfına girenler, parasını g«
rip yatınm yapanlar ve yapacaklar. Bunlara kapı
açık. Yararsız yabancılar ise, ücretli çalışanlann
çalışmayanlann hepsi. Bunlartu kaka insanlar.
Belki de tahmin edebileceğinız gibi, söz konu
ülke Almanya.
Yararlı ve yararsız ayınmıyla, 40 yıldır orada y
şadıkları halde, Alman vatandaşlığına geçse b
orada "yabancı" olarak bıraktınlanlann yüzde 9£
ikinci sınıf yabancı derekesine düşürülüyor.
Arkadaşım, bu hesaba göre ikinci sınıf yabanı
"Bana 34 yıldır bu ülkenin yurttaşı olma duygus
nu yaşatamadılar" diyor.
"Bana 34 yıldır bu ülkenin yurttaşı duygusunu y
şatamadılar" cümlesi, Almanya sorununun niren
noktasını dile getiriyor. Bu cümlenin taşıdığı anlan
dile getirdiği içeriği düşündükçetüylerim ürperiyc
Ve "İşte meselenin özü" diyorum.
• • •
Almanya'nın Dünya Kupası'ndan elenmesine, e
azından bu ülkede yaşayan Alman olmayan insar
ların üzülmesi beklenir değil mi? Yıllarcfır orada yj
şıyorlar, toplumla iç içeler... Ne de olsa nefes alı
verdikleri, hayatlannı kazandıkları topraklar, de^
mi?
Hadi, olaya ırk duygusunu katalım ve Alman o
mayanlann bu ülkenin elenmesine en azından k£
yıtsız kalmalannı bekleyelim...
Hayır, durum degişik.
Arkadaşım anlatıyor: "Hırvatistan - Almanya ma
çı Hırvatların 3-0 galibiyeti ile bittikten sonra içirr
sevinç dalgası kapladı; yerimde duramaz oldurr
Derken telefon çaldı. Istanbul'dan, hıç beklemedı
ğim ve futbolla da hiç ilgisi olmayan bir arkadaşır
anyordu ve o da büyük bir sevınçle, 'Şimdi kızlari
bayrakları alıp Bağdat Caddesı'nde gösteriye çıkı
yoruz' dedi".
Berlin'de ve Almanya'nın diğer kentlerinde d
Türkler, Hırvat bayraklan altında sevinç gösteriler
ne katılmışlar.
Bu normal mi?
• • •
Bu anormalliği, Almanlann yenilgisine seviner
lerde değil, Almanlann kendilerinde aramak gerel'
2 milyon Türk +1 milyon kadar diğer milletlerde
insan, 40 yıldır diken üzerinde yaşatılıyor, orada.
Üstelik herseçimde onlann "başlan" üzerine spe
külasyon yapılıyor... Alman seçmenlerin "ırklanna
düşkünlükleri durmadan gıdıklanıyor... Eylül'de ye
pılacak seçimlerde de bu gıdıklama sürüyor. Örne
ğin şimdi bir adım daha atılıyor ve "yarariı (yani is
tenen) yabancılar" ile " yararsız (yani istenmeyer
yabancılar" aynmı piyasaya sürülüyor. Bu aynm
sosyal demokratlar bile sesini çıkarmıyor.
Politikacılann bu tavnnın sokağa nasıl yansıyaca
ğınıdüşünün... Bilinçlereyaptığıetkiyidüşünün: "S
radan bir Alman, metroya binerken omuz atıp 'pi
yabancı' diyor. Bakıyorsun zavallının biri..."
• • •
Sonuçta insanlanmızın 40 yıldır her an tenlerind
Nssettikleri yurttaş olamama, her an yabancı ka
ma duygusu artarak sürüyor...
DISK Başkanlar Kurulu
'Bütün suni istikrar
arayışlanna karşıyız'
İstanbulHaberServisi-
DİSK Genişletılmiş Baş-
kanlar Kurulu. son dö-
nemde gündeme sıkça ge-
tirilen "dar bölge, iki tur-
lu seçim, başkanlık siste-
mi" tartışmalannın "eme-
ğin taleplerini istikrarsız-
hk unsuru olarak kabul
edip onlann sözcüleriniet-
kisizleştirme\i ve si\asctin
dısınaatmayT hedefleyen
"suni istikrar ara>ışlan"
olarak değerlendirdi.
DİSK. genişletilmiş
başkanlar kurulunun 9-11
Temmuz tarihleri arasında
Ören Abdullah Baştürk
Tesisleri'nde yaptığı top-
lantıda alman kararlarla ıl-
gili yazılı bir açıklama
yaptı. Açıklamada, serma-
yenin yaşanan krizden çık-
mak için kendi çıkarlan
doğrultusunda önlemler
önerdiği belirtilerek bu
durumdan kurtulmanın
tek yolunun toplumun da
talep ettiği gibi demokra-
sinin genişletilmesi ve ge-
liştinlmesi olduğu ifade
edildi. DlSK'in bu amaç-
la siyasete müdahale et-
mesi gerektiği vurgulanan
açıklamada örgütlenme-
nin salt işçiler için değil,
demokrasi için de zorunlu
olduğunun altı çizildi.
Açıklamada, son gün-
lerde gündeme getirilen
dar bölge. iki turlu seçin
başkanlık sistemi tartı:
malannın "emeğin taleb
ni istikrarsızhk unsuru ol
rak değerlendirip onlan
sözcülerini siyasetin dışu
atmayı hedeflediği" değe
lendirmesi yapılan
DlSK'in her türlü suni i
tikrar anlayışına karşı ç
kacağı kaydedildi.
DlSK'in genişletilm
başkanlar kurulu açıkl.
masmda kamu özel ayu
mı yapılmadan tüm emel
çilerin aynı çatı altııu
toplanması gerektiği vu
gulandı.
Dünyada ve ülkenüzc
sermayenin emeğe yön>
lik topyekûn saldınsıı
karşılık ulusal \e uluslar
rası tüm demokrasi güçl
rini birlikte mücadele e
meye zorlanması gerekı
ği de ifade edilen açık!
mada, diğer işçi konfed
rasyonlarının demokra
ve sendikal mücadelesiı
deki eksiklik ve zaaflanı
karşın bu konfederasyo
lan mücadele içinde tu
maya yönelik çabalar
sürdürüleceği kaydedık
DlSK'in sendikalaşn
önündeki engellerin kalc
nlması için hükümete '
siyasi partilere son kı
uyanda bulunacağı bik
rildi.
TBMM Genel Kurulu
İkramiye kazanandan
beyanname alınmayacal
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Vergi Yasa
Tasansı'nın 71. madde-
sinin kabul edilmesiyle
yanşma ve çekilişlerde
ikramiye kazananiann
vergi beyannamesi ver-
mesi zorunluluğu kaldı-
nlırken düzenleyici ku-
ruluşlara beyanname ver-
me zorunluluğu getirildi.
TBMM Genel Kuru-
lu'nda Vergi Yasa Tasan-
sı'nın görüşmelerine dün
gece 22.00'den sonra ge-
çilebildi ve sadece bir
madde kabul edildi. Ta-
sannm kabul edilen 7
maddesine göre veras
ve intikal yoluyla m
edinenlerle Spor-To
Teşkilatı ile yanşma •
çekilişi düzenleyen ge
çek ve tüzelkişiler iki
miye kazananlardan k
silen vergileri beyann
me ile bildirmek zorun>
olacaklar.
Maddenin kabul ed
mesiyle yanşma ve çel
lişlerden ikramiye kaz
nanlardan beyanname;
ma işlemine de son ver
miş olacak.