24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 1998 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Koalisyon Hükümetleri Prof. Dr. İBRAHİM Ö. KABOĞLU Marmara Üniv. Hukuk Fakültesi T ürkiye'de çok partili dö- nemde, koalisyon (güç- birliği) hükümetlerinin toplam süresi, bir parti- nin yasama çoğunluğuna dayanan yönetimlerin top- lam süresinden çok kısa degildir. 48 yı- lınö'sıara rejim. 18'i koalisyon, 24'üde tek parti çoğunluğu hükümetleriyle geç- ti. Gelecek seçımlerde de bir partinin yasama çoğunluğunu elde etme olasılı- %\ çok düşük olduğuna göre güçbirliği yö- netimleri bir olgu olarak kabul edilerek demokratik meşruluk ve kültür baglamın- da değerlendirilmek gerekir. Siyasal istikrar açısından koalisyonla- nn olumsuzluğu görüşünden hareketle re- jimdegişikliği öneriliyor. İstikrarereği- ne yönelik arayışın baş miman Cumhur- başkanı Sayın Demirel, koalisyon yöne- timinden yana olmak ve ona karşı çık- mak gibı iki karşıt görüşün de temsilci- si. Türkiye için oldugu denli Demirel için de radikal sayılan rejım değişikliği önerisi üzerine kimi ön saptamalar, ki- şilerin demokrasinin yazgısına etkisini anlamaya ışık tutabilir. Bugün siyasal istikrarsızlığın başlıca nedenini parlamentoda çoğunluğa sahip bir parti hükümetinın bulunmayışına bağlayan ve bundan çıkış için yan baş- kanlık ya da başkanlık rejimini öneren Demirerin koalisyon deneyimleri ve bu konudaki söylemlerini kısaca anımsa- makta yarar var I. Milliyetçı Cephe(MC) hükümetini, radikal sağa uzanan parti- ler yelpazesiy le -üç milletvekili bulunan bir partiye üç bakanhk vermek suretiy- le- 1975'tekurdu. 1977'delI.MC'yiaşı- n sagı daha güçlendirmiş olarak kurdu. 1980'de derin bir "siyasaRoplumsal ve iktisadi bunalırrT yaşanırken ülkeyi par- tisinin (AP) azınlık hükümetiyle yöne- tiyordu. O ortam ve koşullarda, yüzde 42'ye yakın oy almış bulunan birinci parti (CHP) lideri Ecevit'in, darbeyi ön- iemek amacıyla iki büyük parti güçbir- liği önerılerini hep elinin tersiyle itti... "Demokratikveözgüriükçü" söylem- le, büyük vaatlere da> andırdıgı kampan- ya sonunda 1991 seçimlerinde birinci parti (DYP) konumuna gelince, bu kez 11 yıl öncesinin tam tersi bir tavır sergı- ledi. CHP'nin mirasçısı SHP ile koalis- yonu gerçekleştirdi SHP-DYP hüküme- tinden belleklerde kalan, yapılan reform- lar ya da somut icraattan çok, Demirel' in son on yıllann iki "düşman"(!) partisı olarak nıteledigi orta sag-orta sol güç- birligini meşrulaştırıcı söylemi ve cum- hurbaşkanı seçilmesidir. Ne var ki 1995 seçimlerinden sonra art arda kurulan koalisyon hükümetleri kar- şısında bu kezcumhurbaşkanının halk ta- rafından seçildigi yan başkanlık ya da baş- kanlık baglamında siyasal rejim deği- şikligini tartışmayaaçtı. Bunuherfırsat- tayineledi. Buradaönenlenyönetimbı- çimlerinin Türkiye için sakıncalanndan çok, koalisyonlann rejimin demokratik- leşmesıne katkısına dikkat çekilecek. Toplumdaki çatışmalann yanşmacı bir süreçte ortaya çıkmasına olanak ta- nıyan ve bunlan uzlaştırmaya dönüştü- recek düzenekleri (mekanizmaları) ön- görendemokrasi, "bir yaşamtarn" ola- rak nitelenir. Bu özellık, yönetimın ser- best seçimler sonucu el değıştırdiği (al- ternance politique) çoğulcu rejim içeri- sınde kazanılır. Aynştırıcı ögelerın öne çıktığı çatışmaci toplumumuzdafarklı si- yasal ailelerin önemli ülke sorunlannı çöz- mede uzlaşması, böyle bir birikim için de fırsat. Buna karşılık, çok partili deneyim ve "siyasal alternans"ta daha önce görülen kopmalar, sıyasetçılere uzlaşma kültürii- nü aşılayamamış olmalı ki üçüncü büyük karşı dalganın u Zincirbozan"lan 9O'lı yıllarda güçbirliği hükümetleri sürecin- de etkilı oldu... Tek parti çogunlugu ufuk- ta gözükmediğine göre farklı partiler, uzlaşma yol ve yöntemlerini geliştırme- ye mahkûm da sayılırlar. Siyasetçileri bırbırini tanımaya olanak veren u me- kân"lar. TBMM olmalıdır. Zincirbo- zan'lar değil. 1980 sonrası, mevzuat yo- luyla yapay oluşumlann yarattığı sorun- lardan da ders alınarak koalısyonlar bir olgu olarak görülmelidir. Sözün özü, güçbirliği yönetımleri, siyasal meşru- iyetin kurucu öğesi ve demokrasinin özü- dür. Hükümetlerin ortalama ömrü hep gün- deme getınlir. Siyasal oturmuşluğun (is- tikrarın) tek ölçüsü süre mi? Yapılan ıc- raatı da göz önüne almak gerekmez mı? XX. yüzyıl sonunda Avrupa'da parla- menter rejim baskın. tstisna oluşturan Fransa'da yan-başkanlığın uyumlu işle- yebilmesi, büyük ölçüde cumhurbaşka- nıyla hükümeti kuran yasama çoğunlu- ğunun aynı siyasal akıma ait olmasına bağlıdır. Aynşrna durumunda cumhurbaş- kanının sistemi bloke etme olanağı her zaman vardır. O ülke de koalisyonla yö- netilmektedir, hem de dört partiyi bir araya getiren hükümetle. Bızde 75 yıl- lık cumhuriyette 55, Fransa'da 40 yıllık cumhuriyette 27 hükümet. karşılaştırıla- bilir sayılardır. Bu nedenle hükümetle- rin ömrü kadar yaptıklan ıcraat da ölçü olarak alınmalıdır. Türkiye'de demok- ratik gelişim bakımından, yüzde 30'lar- la kurulan tek parti yönetiminden, yüz- de 50'lere yakın bir çoğunluğa dayanan güçbirliği hükümetleri yeğlenmelidir. Yetkiler kullanıldı mı? Denebilirkı halkın seçtiği birdecum- hurbaşkanı. bunalım durumunda daha geniş bir inisiyatif alanına sahip olur; parlamentoyu fesih gibi. 1982 Anaya- sası. "gözetme iktidan" ile cumhurbaş- kanını sıstemin merkezi konumuna yer- leştirdi. Fesih dışındaonu birçokbakım- dan yarı-başkanlık yetkıleriyle donattı. Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmek de var bunlar arasında. Atna en bunalımlı dönemlerde bıle bu yetkiyı kullanmaya "gerek görmedi" cumhurbaşkanı. Baş- ka ülkelerde benzerleri bağımsız bir yö- netsel otorite statüsünde kurulmasına karşın 1982 Anayasası. Devlet Denetle- meKurulu'nu(m. 108)cumhurbaşkanı- nabaglı kıldı. Ama cumhurbaşkanı, Su- surluk kazası sonrası bile bu kurumu ça- hştırmadı. Siyasal ve sivil toplum ilişkilerine, se- çim sistemi ve demokratikleşme sorun- larına girilmeksizin, konuyla sınırlı ola- rak şunlar söylenebilir: Bir kez, azınlık hükümetlerinden ve si- yasal yelpazenin tek kanadındaki -sag için geçerli- güçbirliginden kaçınılmalıdır. MC hükümetleri ve REFAHYOUun re- jime verdiği zararlar, ders vericidir. Son- ra, güçbirliginden (solun sağ partiler için koltukdeğneği ışlevi olmaktan çıkanla- rak) sağ-sol dengesi sağlanmalıdır. Ni- hayet, orta sağ ve orta sol dengesine da- yalı güçbirliği yönetimleri, 8 yıllık zo- runlu eğitimde oldugu gibi önemli ulu- sal sorunların çözümü yönünde destek- lenmelidir. "Asgari müşterekler" alanın- da uzlaşma, Türkiye'de demokrasinin kökleşmesi için de gereklidir. Kısacası, Türkiye gibi çatışmacı öğe ve özelliklerin öne çıktığı bir toplumda koalisyon, bir banşlandırma ve meşru- laştırma işlevi görebilir. Demokrasi, ça- tışmalan uzlaştırmaya dönüştürdüğüne göre, koalisyon bunun etkili bir aracı olamaz mı? Cumhurbaşkanının dönem- lere göre iki ayn kişilik sergilemesınde- ki "becerisi", "Dün dündür, bugün bu- giindür" deyişıne uygun düşebilir. Ne kı Türkiye için geçerli formül şudur: "Bu- gün dünfin içindedir, yann da bugünün." Şu halde siyasal istikrarsızlığı çözüm, baş- ka ülkelerin siyasal doruk noktalarına özenmede değil, ülkemizdeki yapısal ev- rimin bütüncü değeriendirilmesinde aran- malıdır. ."*t İ DÜNYAŞEHİRLERİ (Clties öf The World) Oünyann en unkt ve buyOk kenttennn tanhlem, yajatfn öramien™, doÇat gtmHHannı. tariht /Sf'UflMuıllf, sftsvvrç yertetim, tmolojik Oykûlenn, bugûrmnnı bothoyon geçmtslennı eok genf br pmpeümen ek alSnk anMan brbeigesel Kânugunuzda oturufan HavanaOan Sugana. UarakesVn ktanbuTa lattvptkfokkenılmryenjylegfaeceliHıbu a f M ydaÂjk tuç bmnesın tstetvatama. KAŞİFLER (Pathflnders) mrbOûmOnledünyamnaynlMltafaane. »akifinmrtpnuşoidutuyolaAğanlatan SKANDALLAR (Scandals) Uagazm etfrvletı den&yunhr nekanuoumar değil. ĞOnym tarihmeytn vsran. yakın tlrihtt a • • fskandtfr Genf brMman'ın, JıleKnmln'elnif.KOrtez $çevrek*mğı.HindBtan<da zotiaKürtaıgetaneğı. Fransa'de WVvrOsû Ctsm taşıyan kândan hastaMt kapan masum u . nanUr. AnarmrVoh askanmpnrm otmdan %*l MUnUıİOtan msan vedahamcalen ^ 2 , 2. DÛNYA SAVAŞI (WortdWarll) Pasıfıkten Fransaya Kuzey Demfnden Atnkmya k&ar butun dûryafi n t v Mf... tMyonlaıt* a* ımOmı tm yılana alnn r' imi*aıt, ntmtmı bugûn DÜNYAMIZIKORUYAUM (Race to Save Planet) Yaşlı dümamiii beUeyer en önemk MMfcs, f»wetanHjJtUnU saîu(ı<K hergün bnz _ zDûriyaSsvaşt Gsnek oOfüntûttnn esKğkıöe, bf mûriûğüa ovroniı tnemned&al ç y oıtayakoringenıtbraıaftmna. M İJÎİ YAŞAMIN RESMİ (Aspect of Lite) VURUCU GÜÇLER (Ellte Fight Forces) Her ukjs bir ordvya satapbr Ama bûlûn bu orOu&rın secme askeneroen ctuşan M özal aMlenbâİİSenvaniır Ontaria kaifilasmak dosnartçmgüven vena, dûsmanlaran ürtdMücudU ÇûnkiionlsrdklürmayjSt^ar F l "Ybl L ' [[belgeselier haftanın her günü zaman ıfnde Oodanın. nayvariam ve manm pikpni Kızıldenız'ıJelamerctnltmbOyaeyıcl yUZoMOnOBn Atfmm OiJiiBlmSfnVn KT9B mmanlarmyasam&fkütûnenmılbirbaj U ÖSyaöt ytfyan ftar canhnm br dÇenyte aras i Buboigeseis k Oö myasam&fkütûnenmılbirbaj ' ÖSnyaöt ytfyan ftar canhnm b arastnda gûrûnnieyen bk bağ var. seisBbyCrilMmenbağınıviBimg s i B y m y a ğ çekıyor Ooöarvn eündtst İnsan. yasamtnt EnMsn. 4tawkaa ûntrtvn, sarSileşrt doğadan naal «Mhflfror. docayı as Gezegenmzdakı yafamn a kendsı cudU Ç û y t lj*r Fransızlann "Yabanalar Lenvnu'. irololenn hava komandotar, -SAS*. fenfin •GolenTen. ABD donanmsemn -Foklan, Ingılızlenn •Qurka1an ve daha rucalen TV'de! DOĞAYA MEYDAN OKUYANLAR (Challenge) Oryanusun denntolennden Hmalayalafa uzanan,tohUketena4Aj t»r yoteud*. insan aUı ve dnnctm, doğantn gûcûyte yûzyûzs ae&ğı bK yaşam bıçırn Ahka da bir t*ş» İBopSnn çttüeşmesı ve leopartann aıfe yaşamınm peşmde unlu fotoğrsfçt John Vartynm 5yılını veremk çskiğ, gdrOntOer. 'Everest Fatırv' Edmund Htttary ve gtd Ganj Nehn-rm deüasından Hmt Okyanusu'nun dennmenne rapuğı MalaA*Ba»J beyaz Politika, ekonomi, kültür, spor, aktüalite konularında pek çok güncel bilgiyi anında ekrana yansıtan Kent TV'de, şimdi, dünyaca ünlü belgeseller: Hem de haftada 1 gün değil, haftanın her günü. AMERİKA MACERASI (Amerlcan Odyssey) Kaktüslerm ve akre&ehn yaşaöığı toprskJsttfan dunyarnn en bCyvk gû uzanan bir uygarirk- Doğantn ve leknoiopnin bgütt&dar StraOan bjrisOt ftrtrda m EngUnfdakiktyaMdardBn doğu pmktara ve k i p â S a ğ t n ı i ş ç e denayen dOrt karioısuz genç adamn macerası Kenyadan Avus&atfaya. Brvador-Oan BaTye unututmaz yokutJUar. Kent'ten ayrılmayın! 9O'LI YILLAR VE DEĞİŞİM (The 90's: A Decade İn Transition) 901t yıüarda meydana geten ve tüm oünyayı et&eyen olaytar Dûnya syast hantasını yenoen ftzen poSbk ve sosyolo* değıştm rOzgaharmm perde arfıaön. Gortacov üzenne oynanan oyuntar, Amenka'da Istamı hareKelter OOneyAmeriıa-nmaemokTasılerinclBh tfktaUrter. Tıenaımen Meydanrndan sonra OnveOartamctHen Dsgçım yıtanrm sıkı br ozetı vx_ ENTTV UZAYTEKNOLOJİSI (Space Tech) Ayüa ız bırakan tnsantığtn büyük adınnndan çaynk asır sontp. gehşımm gKtere* artıran uzay teknoto?isxm dûnyatmz ûzenndoto cıbukjşiarı Lteay araşbmalan sonucu n tgknokvnm AIDS tbciann&n iya,askerfgüçterdeneglencedünya$ına dekgdiiük bayatın her anına getirdğı yenSkter v* kotayiıkiar Bilgi Kanalı BUYUK ULUSLAR (Great Nations) En mel loplukıklaırlan en Oüttol kd p e Oyüttonmelenne kadar, u s ü n t a n y ü Katm reolen,ftavuntr,toaiarw tosknMı dt*j - - - - /SS H devlet tanhiSyttüsü t k n M dt Kayıtdışı Para ve Spor Dr. FARUK GÜÇLÜ • 9 Ikemiz U özellikle 1980 sonrası hızla futbolculaştın lan bir ülke oldu. Ülkenin dört bir yanı amıgo doldu. Medyanın övgü dolu yaklaşımı, renkli özel yaşam ve trilyonlarca liralık servet, futbola olan ilgiyi alabildiğine arttırdı. Gençler artık okuyup adam olmak idealinden vazgeçmeye, okumadan futbolcu olmaya yönelmeye başladı. Her transfer döneminde yaşanan ve başdöndürücü hızla gelişen olaylar, futbol sektörünün kara para aklanan kayıtdışı bir sektör olduğunu da ortaya koydu. Ozal döneminde çıkartılan ayncalıklı (imtiyazlı) yasalarla futbolcular adeta bu ülkenin en popüler, en saygın ınsanı ilan edildiler. Devlet;. yazanna, sanatçısına göstermediği bu ayncalığı futbolcusundan asla esirgemedi. Şimdi düşünün, yabancı bir futbolcuya ödenen trilyonlarca lira transfer ücreti, devletin bir taşra üniversitesine ayırdığı yıllık toplam ödenekten daha fazla. Peki bu paranın kaynağı nedir? Ah bir bilebilsem... Peki devlet biliyor mu? Hiç sanmıyorum. Her futbolcunun üç beş metresi, binlerce hayranı oldugu garip bir ülkeyiz. Peki fubolun bize, halka, topluma, ekonomiye katkisı nedir? Bu sorunun yanıtı. kocaman bir sıfır. Peki bunca insan neden top ya da topçu peşinde koşar, o da belli değil. Ekonomımiz, vergi sistemimiz gibi kültür seviyemiz de arabesk. Topluma. eğitime, ekonomiye. insanlığa hiçbır katkısı, yaran olmayan futbol sektörünü en büyük sektör ilan etmişiz. Evet ama niçin? Beleşten yaşamak buna denir. Ikı topa vuracaksın; paranın, sevgililerin, yalılann üstüne konacaksın. Dünyanın hiçbir ülkesı bu kadar garip ve arabesk olamaz. Biz adam olur muyuz. Gençlerimizi top peşine takmaya devam edersek hıç sanmıyorum!.. Bizim adam olabılmemiz için önce dünyanın "adam" kabul ettiği insanlara sahip çıkmayı bilmemiz gerekir. PENCERE Aydın ve Devlet?.. Günümüzde dünya coğrafyasına benek benek yayılarak yaşadığı ülkenin başına bela olan 'aydın' türü insan nereden çıktı?.. 14 Ocak 1898'de Emile Zola, 'L'Aurore' gaze- tesinde yayımlanan yazısına 'Aydınlar Bildirisi' adı- nı koymuştu. Dreyfus davasının yeniden görül- mesini isteyen Zola'nın yazısını kimler imzalamış- lardı?.. Marcel Proust, Anatole France, L6on Blum gibı ünlüler, ımzacıların başını çekiyorlardı. Ancak toplumda boy gösteren bu tür aydından halkın hoşlandığı söylenemez: Maurice BarrĞs, Le Journal gazetesinde taşı gediğine koymuştu. "- Bu düşünce aristokratlan, böylece ayaktakı- mı gibi düşünmediklerini göstermiş oldular." Yukandaki bilgi notu, aydınların, yalnız Türki- ye'de değil, çoğu zaman çoğu ülkede halkın ço- ğunca pek sevilmedıklerinı vurgulamak içindir. Jön Türkler'in Ikinci Abdülhamit'e karşı çıkış- larını halk destekliyor muydu?.. Bağnaztakımı 'Jön'ü küfre dönüştürmüştü: "-Con!.." Bizde aydınlarla devlet, Kurtuluş Savaşı'yla bir- likte 1923 Devrimi'nin potasında bütünleşip kay- naştılar. Ruşen Eşref, Reşat Nuri, Yahya Kemal, Aka Gündüz, Mehmet Emin, Yakup Kadri vb'den oluşan aydınlar kadrosunu, devlet kucaklamıştı; 'Aydınlanma Devrimi', birlikte yaşanıyordu. Yurt- taşlar Yasası (Medeni Kanun), hukuk adamı ve ger- çek bir aydın olan Mahmut Esat'ın çabasıyla ha- yata geçirilmemiş miydi?.. Ya "MilliEğitim klasikleri?.." Hasan Âli Yücel öncülüğünde gerçekleştirilen atılım, aydınların katılımıyla tam bir kültür sefer- berliğine dönüşmüştü. "Milli Eğitim Bakanlığı Dünya Klasikleri" dizisi- nin kapaklarındaki çevirmen adları, Türkiye'nin o yıllardaki aydınlannın listesidır. Nâzım Hikmet içerıdeydı. Gariptir, Nâzım o yıllarda hapishanedeyken Tote- toy'un "Savaş ve Barış"\n\ çeviriyordu; Milli Eğitim Bakanlığı için yapılan bu çeviri işini, Başbakanlık'- ta görevli Zeki Baştımar şaıre vennişti. llendeki yıllarda parlayacak olan Aziz Nesin'den Rıfat llgaz'a. Orhan Veli'den, Cahit Külebi'ye Yaşar Kemal'den Orhan Kemal'e değın bütün ya- zarlar, devletin çevirdığı klasiklerle beslenmişlerdir. Kültürve sanatta 'Aydınlanma 'nın mayası tutmuş- tu. • Aydınlaria devlet arasındaki yol ayrımı, çok par- tili rejim kavşağında başlar; karşı devrim dişlerini gösterdikten sonra çelışkı dennleşmeye başladı. Ha- san Âli Yücel'in görevden uzaklaştırılması, devle- tin Köy Enstitüleri'ne düşmanlaşması, 195<Tdeki ik- tidar değişimiyle doruğuna çıktı. 'Aydınlanma Devrimi'ne noktayı koymuştu yeni iktidar... Kırk yılı aşkın bir süre aydınlarla devletin çatış- ması sürdü gitti... Aydın, solcu demekti.. Solcu dakomünist!.. '' Çatışma bKmiyor tükenmiyordu, 21 'inci yüzyı- lın eli kulağındadır. Bugün bile kimi aydınımız içeride yatıyor. Oysa bu kavganın 1991'de Sovyetler'in dağılmasıyla noktalanması gerekmez mıydi?.. • 21'inci yüzyılda, aydınlarına düşmanlaşmayan bir topluma dönüşebilecek miyiz?.. Işte demokrasi o zaman gerçekleşecek!.. Cumhuriyet kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu HAZİRAN AYIETKİNÜKLERİ SÖYLESİÜ İMZA GÜNLERİ 4 Hazıran Perşembe Saaf17.00-19.00 GÜRSEL ÖNGÖREN 5 Haziran Cuma Saat 17 00-19.00 OYA BAYDAR 6 Haziran Cumartesı SaaV 17.00-19.00 DEMİRTAŞ CEYHUN 8 Haziran Pazartesı Saatl 7 00-19.00 DEMİR ÖZLÜ 9 Haziran Salı Saat:17.0O-19.OO FERİDUN ANDAÇ Î7 Haziran Perşembe Saat:17.0O-19.0O ERDAL ÖZ 73 Haziran Cumartesı Saat:17.OO-19.OO EDİP AKBAYRAM 14 Haziran PazarSaat 17.00-19.00 MURATHAN MUHGAN 76 Haziran Salı Saat.77.OO-79.OO AYSE KİLİMCİ mmmnıml 18 Haziran Perşembe Saat: 18.00 CAHİT KÜLEBİ Komşmaalan Somi Karoören-Tvrğvy Fi$ekçi-CeW Ütgen P.E.N YAZARLAR D E R N EĞI katkılarıyla... Adres: istıklal Cad. (Aksanat Karşısı) Taksım Tel:252 38 81/82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle