Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 1998 PERŞEMBE
12 KULTUR
PEN Başkanı Alpay Kabacalı, önemli projelerinin yanıtsız bırakılmasından yakınıyor
4
Projeleriıniz için çözüm anyoruz'
GÜLERÇETTJN
Banştan ve özgürlükten yana
olan yazarlan bir araya getirerek
şovenızme. fanatizme karşı kül-
türel değerlen yaymak amacıyla
1921 >ılında Ingiltere'de John
Gafcworth'nindesteğiyle kurulan
Uluslararası PEN Yazarlar
Derneği'ninTürkiye temsilcilıği
de l950yılındaHaüdeEdipA(h-
var'ın gınşımlenyle kurulmuştu.
Kuruluşundan bu yana Türk yazın
dünyasmda önemlı rol oynayan.
1980'den sonra dokuz yıllık bir
ölü dönem geçiren. daha sonra
Anz Nesin'ın gınşımlenyle etkın-
liklerineyenıden başlayan PEN'in
son dönem başkanı AJpay Kaba-
calı, yenı yönetim kuruluy la iş ba-
şınagelelı bıryıloluyor. Kabaca-
lı ilebıryıllıkçalışmalannı vege-
lecek dönem planlannı değerlen-
dirdık:
Hiçbir sonuç yok
- PEN Yazanar Derneği'nin baş-
kanfağına geküğinizde,vönetint ku-
rulu olarak ncler yapmayı amaç-
lıvordunuz? Hangi amaçlannıa
gerçekleştirebikliniz?
Doğrusu önümüze ulaşılmaz
hedefler koymadık. Gerçekçi ol-
duk; Türkiye'nin ve PEN'in koşul-
lannı göz önünde bulundurduk.
Ama koşullan da zorladık. Bu çer-
çevede, neleryaptık? Bir kere PEN.
Türkıye'dekı tarihınde ılk kez ken-
di kullanımında. bağımsı? kulla-
nımındabir'yer'edindi. Dahaön-
ce Dost Yayınlan'nda, Cem Yayı-
nevı'nde, Nâzım Hikmet Vakfi 'nda
'sığuıtT durumundaydı. Bundan
kurtulup kendi kiraladığı daırede
çalışmasını kuruluş dönemint so-
na erdiren bir gelışme olarak de-
ğerlendırebilıriz. Ayrıca 21 Nı-
san'm 'Dünya Şiir Günü' olma-
sını sağladık. o gün AKM'de şa-
irlerimizin katılımıyla 'Dünya Şi-
ir Günü'ııü kutladık. Bunun dı-
şında da pek çok toplantı düzen-
ledik. düzenlenen toplantılara ka-
tıldık. Kasım 1997'den bu yana
Cumhunyet Kitap Kulübü'nde her
ay gerçekleştirilen anma. saygı
toplantılanna katılıyoruz. Öte yan-
dan anlatım ve yaratım özgürlüğü,
bütün ülkelerde PEN'lerin sürek-
\ı gündeminde bulunan konular
arasmda Bukonudadaelimizden
geldiği. gücümüzün yettiği kadar
sesımi/i duyurmaya çalışıyoruz.
Bir de Türk edebiyatının sesini
duyurmak üzere yayımladığırfiız.
İngilızce bir seçki var: TheTur-
kish PEN'. Bir ara yılda iki seçki
• PEN'ler dünyada bir çeşit sivil kültür elçiliği
gibi değerlendirilen saygın kuruluşlardır.
Bizde tam tersi... Emniyetin en sık denetlediği
kuruluşlardan biri de biziz!
çıkanyorduk. Şimdı bıre indi. Bu
yakınlarda 1997 seçkismi çıkardık,
"l998seçkisibaskıda...
-Gerçekkştirmek isteyipde ya-
pamadığınız şeyleroldu mu? Ne gi-
bi engelterle karşılaştınız?
Bıraz önce de söylediğim gıbi
hedeflenmizi belırlerken gerçek-
çiyiz. Bu gerçekçıliğe ve geçmış
dönemlerle ilgili nıce deneyıme
karşın devletin kültür ve sanata
ilişkin önemli projelere tamamıy-
la kayıtsız kalabilecegını düşünme-
miştik. Evet, gerçekten önemli
projelenmiz vardı. Bu yıl, Cum-
huriyet'in 75. yılı etkınliklen çer-
çevesinde, Istanbul'da bırçok ül-
keden Türkçeçev ırmenlerinin ka-
tılacağı 'l'luslararası Çevirmenler
Kongrcsi1
toplamayı planlıyorduk.
Dışişleri Bakanlığı, gerçekten cid-
di çalışıyor. Bu kongrenin ön ha-
zırlıklarına katkıda bulundular.
Kongrenin Türkiye'nin tanıtımı
açtsından önem taşıdığmı, Tanıt-
ma Fonu'nun bu girişıme ödenek
ayırması gerektiğini belirten bir
rapor hazırladılar. Tanıtma Fo-
nu'na başvurduk, olurya da olmaz,
birtek sözcükle yanıt vermiyoriar.
Bir toplantıda ayaküstü bu fona
bakan Sayın Cavit Kavak'a anlat-
tım. Hiçbir sonuç yok...
Kültür BakanlıgYna bırtakım
başka projeler verdik. Örneğın sö-
zünü ettiğim 'The Turkish PEN'
adlı Ingilizce seçkinın bakanlıkça
Türkiye ıncelemelerı yapan kuru-
luşlara. yabancı ülkelerdeki bır-
takım önemli kütüphanelere gön-
derilmesi... Bir ara gönderiliyor-
du, bu kuruluş ve kütüphaneleri
özel bırçalışmayla biz belırlemiş-
tik. Bunlardan örneğın Fransı?
Bibliotheque Nationale'ınden ya-
zılar geliyor hâJâ. yeni sayılann
gönderilmesini ıstiyorlar. Türk
edebiyatını dünyaya tanıtmak için
iyi bir fırsat değil mi'.' Buna ben-
zer başka önerılerımız de oldu.
Reddediyoriar ya da yanıtsız bıra-
kıyorlar. Belki günün bınnde 'Kül-
tür Bakanlığı Dosyamız' başlıklı
birkitapçıkta Kültür Bakanlığı ile
yazışmalanmızı biraraya getiririz.
Biz ne yapmışız. nasıl bir yanıt
almışız ya da alamamışız. Ger-
çekten ilginç olur. Şunu da belir-
teyim, Kültür Bakanlığı ile ilişkı-
leri gözden geçirme noktasına gel-
miş bulunuyoruz. Ismail Kahra-
man ın
bakanlığı döne-
minde Kültür Bakanlığı 'ndan v e
benzeri kuruluşlardan hiçbir ta-
lepte bulunulmaması yolunda ka-
rar almıştık. Sanıyorum yakmda
aynı noktaya geleceğiz. Ve kuşku-
suz ki projelerı gerçekleştırmek
için başka çözüm yollan arayaca-
m-
Hüseyin Rahnıi Evi
- Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın
Heybefiada'daki evinin luslara-
rasıYazarlar veÇevirmenler Mer-
kezi olarak kullanılmak üzere
PEN'etahsis edilmesi konusunda-
ki çalçmalannız ne durumda. Öte-
ki yazartanmı/ın e\ lerinin beazer
gerekçeterie restore edilmesi dü-
şünülüyor mu?
Hüseyin Rahmi'nın evi harap,
kullanılamaz durumda. Restore
edilmesi gerekiyor. Kültür Baka-
nı bu eve sahip çıkacaklannı söy-
lemişti. Ama bu yakınlarda ba-
• Devletin kültür ve sanata ilişkin önemli
projelere tamamıyla kayıtsız kalabileceğini
düşünmemiştik. Kültür Bakanlığı ile ilişkileri
gözden geçirme noktasına gelmiş bulunuyoruz.
lir. Bir ara TBMM Miili Saraylar
Dairesı'nın böyle birgirişimi ol-
muştu, biz de katkıda bulunmaya
çalışmıştık. Bu konuyu hep gün-
demde tutmak gerekiyor. Bir de
aramızdan aynlmış yazarlann otur-
duklan evlere plaket konulması
düşünülebilır. Bu konuda da çalış-
malar yapıldı bir ara. Konu gün-
demımizden düşmüş değil.
Korsan kitapla savaşım
- PEN'in ulusal ve uluslararası
gündemleri nasıl belirlenijor? Bu
konular nasıl ele aünıyor?
PEN'ler. 'PENŞarh' adı altın-
da toplanan belirh etik ilkelere uy -
mak koşuluyla, gündemlerini, ça-
lışma koşullannı kendileri belirle-
yen kuruluşlardır. Yılda bir ulus-
lararası toplantı yapılır, aynca böl-
gesel toplantılar düzenlenır. Bu
toplantılarda Uluslararası PEN'in
yönetımi belirlenir. kimi ilke ka-
rarlan alınır. 21 Nisan'ın "Dünya
Şiir Günü' olmasını sağlayan ka-
rar. önerimiz üzerine böyle alın-
mıştır. PEN'lerin dünyadaki öne-
mı şuradan gelir: Ülkelerinin ve
edebiyatlannın tanıtımı, uluslara-
rası banşa katkıda bulunma gibı
temel işlevleryükümlenmişlerdir.
Bu işlevleri dolayısıyla Dışişleri,
Kültür, Turizm bakanhklan ölçü-
sünde ülkelerinin tanıtımına kat-
kıda bulunduklan için gerek ulu-
sal. gerek uluslararası aianda bir
çeşit siv il kültürelçiliği gibi değer-
lendirilen saygın kuruluşlardır.
Bızde tam tersi.. Emniyetin en
sık denetlediği kuruluşlardan bi-
ri de biziz!
- Yurrjçindeki ötekiyazar veya-
yıncı dernekleriyle işbirliği yapı-
yx»r musunuz?
Türkiye Yazarlar Sendıkasi ile
merkezı Ankara'da bulunan Ede-
biyatçılar Derneği'nı kardeş kuru-
luşlar olarak görüyoruz. Onlar da
PEN'i böyle değerlendiriyor. Be-
lirli konularda ya da gerektığinde
işbirliğine gidiyoruz.
- Korsan yayıncdıkla başa çık-
mak için PEN ne gibi öneriler ge-
firryor ? Mevcutvasalann işler du-
ruma getirilmesi dışında nelerya-
pılabiür?
Yasalann işler duruma getiril-
mesinden ne anhyoruz? Önce bu-
nun üzennde anlaşalım. Fikır ve
Sanat Eserlen Kanunu'nda 1995
kanlık-
tan biryazı geldi, 'öde-
neğunizyok,yapamayız' dıyorlar.
Şu günlerde Adalar Belediye Baş-
kanlığı ile görüşüp evi devir tes-
lim alacağız. Ardından restorasyon
için başka olanaklararaştıracağız.
Bu ev hem Hüseyin Rahmi Gür-
pınar Müzesi hem de Uluslarara-
sı Yazarlar ve Çevirmenler Mer-
kezi olarak kullanılacak. Böyle
bir fikir ortaya atılınca Yunanis-
tan hemen benimseyip Rodos'ta bir
merkez açılmasını sağladı. Ro-
dos'takı Merkez iki yıîdır çalışı-
yor. Dışişleri Bakanlığı konunun
önemini bildiği için Hüseyin Rah-
mi Ev i'yle ilgüi işlemlere yardım-
cı oldu. Bunu öteki bakanlıklara
anlatmak kolay değil... Öteki ya-
zarların evleri de işlevsel duruma
getirilebilir. Ölen yazarlanrruzın
dağılıp gıden eşyalan, notlan, ki-
tapları. fotoğraflan en azından bir
'Edebiyat Müzesi'nde toplanabi-
yılında yapılan değişikliklerin en
önemlılerınden biri, her aianda
birden çok meslek birliği kurulma-
sına olanak veren 42. madde hük-
mü... Bununla 12 Eylül'ün getir-
diği tekelcı yapı kırılıyor. Yeni
meslek birliklerinin kurulabilme-
si için Kültür Bakanhğı'nın ilgili
tüzüğü çıkarması gerekir. deni-
yor. Bakanlık tüzüğü çıkarmamak-
İa yasanın kendısine verdiği göre-
vi savsaklamış oluyor. Bu konu-
da Cumhunyet'te biryazım da ya-
yımlandı. Meslek bırlıği ne yapa-
cak? Yazarlann maddi ve manevı
haklannı telif haklannı sonuna ka-
dar izleyecek yetkıyle... Hukukçu-
lar, tüzük çıkmasa da yasa hükmü
açık, meslek birlığı kurulabilır, di-
yor. Önümüzdeki günlerde Tür-
kiye Yazarlar Sendikası, Edebi-
yatçılar Derneğı ve hukukçularla
toplantı yapıp konuyu değerlendı-
receğiz. Bu, korsan kıtaba karşı
savaşımla sıkı sıkıya bağlı bir ko-
nu... Ikincısi bandrol sorunu... Ba-
kanlık İşaretleme Yönetmeliğı'nı
çıkardı, ama bandrol basmıyor.
Bandrolda da sahtekârlık yapıla-
bilir deniyor, 'hologram' önerilı-
yor. Bandrol ya da hologram... Ne-
den bir an önce uygulamaya ge-
çilmiyor. anlaşılır şey değil... So-
runun bir başka yönü, hak sahip-
lerinin haklannı sonuna kadar sa-
vunmalan... Suçüstü hükümleri
uygulanmalı, mahkemelerde dava-
laraçılmah. Evet yazarlar da hak-
lannı kovuşturacak, ama sıra on-
lara gelinceye kadar korsanlann ya
da ma/yanın üstüne gitmesi gere-
ken kademeler var. Bunların kor-
sana ya da mafyaya karşı örgütlü
bir savaşım içinde olması bekle-
nir.
-PEN'in önümüzdeki dönem
pianlan neJer?
Toplantılar, seçki yayımlama
çalışmaları. düşünce ve anlatım
özgürlüğü konusundakı duyarlı-
lık... Bunlar, kuşkusuz ki sürecek.
Hüseyin Rahmi Evi'nın restoras-
yonu. Uluslararası Çevirmenler
Kongresı düzenlenmesı olanakla-
rı araştınlacak. Bu yıl biz de cum-
huriyetin 75. yılını kendi alanımız
ve olanaklanmız çerçevesinde kut-
lamak için çalışmalar yapıyoruz.
Bir dizi panel ve bunlara paralel
kitap sergıleri düzenlemek, Cum-—
huriyet Dönemi Türk Yazarlan Al-
bümü hazirlıklannı sonuçlandır-
mak, antolojüer hazırlamak... Oluş-
turduğumuz kurul bunlann çalış-
malannı yapıyor. Bir de az önce
söylediğim meslek bir-liğı kurma
tasansı var gündemde.
tstanbul Şehir Tiyatrolan, Yücel Erten'in yönettiği 'Kafkas Tebeşir Dairesi'ni sahneliyor
Yalın bir şiirsellikle Brecht yorıımu
mmmm
İSHttBBt
Tif ATRB «STİV/lU
i l ı i l 1İV
• Yücel Erten, Yılmaz Onay'm çevirisiyle sahnelediği oyunda, Selim
Atakan'ın katkısıyla Paul Dessau'nun müziğinden bir seçki
kullanıyor. Bu sahneleyişte yine Ortodoks Brechtçiliğe çok yakın
durmadığını belirten Erten, kendi okuma biçimini, oyunu yaratan,
sanatçılann okuma biçimleriyle bağdaştırarak bir sonuca vanyor.
KültürServisi-istanbul Büyükşehir Be-
ledıyesi Şehir Tiyatrolan, 10. Uluslararası
ıstanbul Tiyatro Festivali kapsamında bu-
gün Muhsin Erruğrul Sahnesi'nde, Yücel
Ertenın yönettiği. Brecht ın "Kafkas Te-
beşir Dairesi" adlı oyununu VılmazOnay'ın
çevirisiyle sahneliyor.
Oyun, Yücel Erten'in dördüncü Brecht
çalışması.. 'Kafkas Tebeşir Dairesi'nin
orijinal notalan ilk kez bu oyunla birlikte
Türkiye'ye geliyor. 70 kişilik bir kadro ile
oynanması gereken oyun Şehir Tiyatrolan
tarafından 26 oyuncuyla sahneleniyor.
Oyuncular birden fazla rolde görev alıyor.
"Tebeşir Dairesi"nin konusu eski bir Çin
öyküsüne dayanıyor. Daha sonra Alman
yazar Klaubund tarafından işlenmiş. Brecht,
"Kafkas Tebeşir Dairesi" öyküsünden ya-
rarlanmakla birlikte. öyküye yepyenı bir
biçim vermiş, özünü de irdeleyerek biran-
lamda yeniden yaratmış.
Oyunu. 4O'lı yıllarda Amerika'daki göç-
menliği sırasında yazmış; daha sonra Do-
gu Almanya'da. yeniden gözden geçirip
1956'da da Berliner Ensemble'da sahnele-
miş.
Ulkemizde daha önce Dosflar Tiyatrosu
ve Bursa De>let Tıyatrosu'nda sahnelenen
oyunu, Yücel Erten, Makedonyanın baş-
kenti Üsküp'teki Halklar Tiyatrosu'nda da
sahneledi. Bu sahneleyiş. bütün kentler-
den seçilmiş oyunlann çağnldığı Cumhu-
nyet Festivali'ne davet edildi ve "En İyi
Rejisör" ödülünün yanı sıra beş dalda da-
ha ödül aldı. Yücel Erten, Brecht sahnele-
menın bazı riskler taşıdığına değiniyor.
"Ama bunlar Brecht'in Türkiye'de nasıl
anlaşıldığına ya da nasıl anlaşümadığma
ilişkin riskler. Vbksa Shakespeare sahneye
koy makla Brecht sahneve koymak arasm-
da büyük bir fark olmadığını düşünüyo-
rum. Burada epik tiyatro anlamı ve diya-
lektik tiyatro kâvTamı herkesi ürküten bir
faktör gibi karşımıza çıkıyor."
Yücel Erten. Şehir Tiyatrolan ndaki bu
sahneleyişin öncekinin bir kopyası olma-
'Kafkas Tebeşir Dairesi' btıgiin saat 20J0'da Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde.
dığını belirtiyor:
"Üsküp'te, Can Yücel'in belki biraz sel
sulan gibi taşkın,ama olağanüstü lezzetli ce-
virisini kuilanmıştık. Bu kezYılmaz Onav 'ın
titiz \e sadık çe\ irisini oynuyonK. Brecht'in
tüm yapıtlannın anlaşmalı olarak yeniden
çevrümesi \« küllhat olarak Türkiye'de ba-
sılmaya başlanması, böyle olmasını gerek-
tirhor sanınm.
Üsküp'te, Paul Dessau'nun müziklerini
kuIlanmamıştınL 1988'desahnekdiğim 'Üç
Kuruşluk Opera'da okiuğu gibi, şundi 'Kaf-
kas Tebeşir Dairesı'ndeorijinal müzik, bü-
yük olasılıkla Türkiye de ilk kez kullanılı-
yor. Ama Dessau'nun müziği bana oyun
için aşın yoğunluklu, yorucu v« hatta yıp-
ratıcı geldiği için; değerli Selım Atakan'ın
katkılanyla. Dessau'nun müziğinden valın
bir seçki oluşturduk. Paul Dessau da, nıü-
ziğin bir öneri olduğunu >e üzennde mna-
nabileceğini belirtiyordu zaten."
Bu sahneleyişte yine Ortodoks Brecht-
çiliğe çok yakın durmadığını düşünen Er-
ten, tiyatroda Ortodoksinin, kraldan çok
kralcıhk etmenin çok yararlı olmadığı gö-
rüşünde. Böyle birtutumunnicebüyükya-
zan küçük düşürdüğüne tanık olunduğunu
anımsatıyor Erten: "Brecht gibi Marksist
bir yazar söz konusu olduğunda şu sorula-
n sormadan edemiyorum: Türkh"e'deMark-
sist dün\ a görüşü öğreniiebüdi, öğretilebil-
di. irdelenebikli, cdinilebildi mi? Ne kadar
oynandı? Ne kadar kavrandı?
Yamt, ana harJarıyla düş kıncıdır. O za-
man deyim>erindeyse, kimsenin patrik ro-
lüne soyunmasma gerek yok."
Brecht'e afonzmalarla yaklaşmadığını
vurgulayan Erten, kendi okuma biçimini,
oyunu yaratan sanatçılann okuma biçim-
leri ile bağdaştırarak bır sonuca varmaya
çalıştığını belirtiyor. Bu arayışta da genel-
geçer kalıplara. şablonlara karşı çıkıyor,
ayıklıyor.
Brecht'i naif, yalın, içten halk sanatına
dayalı bir anlatma biçimi ile karşılamak
gerektiğini düşünüyor Yücel Erten. Ob-
jektifleştirmeye çalıştığı oyunculukla,
Brecht'i yalın bir şiirsellikle uğurlamak
amacında.
Kemal Bekirödûlünü Nurij* Öğütçü'den akk (KAAN SAÖANAK)
Orhan Kemal Roman
Ödülü Kemal Bekir
y
in
Kültür Senisi-Bu yıl 27.&
yerilen Orhan Kemal Roman
Ödülü 'Hücre 1952' adlı yapıtı
ile Kemal Bekirin oldu. Tank
Dursun K.. Tahsın Yücel, Naim
Tirali, Konur Ertop, Yüdınm
Keskin, Nurer L'ğuriu ve
Kemali Öğütçü'den oluşan
seçici kurul, dokuz yapıt
arasmdan Kemal Bekir'in
'Hücre 1952' adlı yapıtını ödüle
değer buldu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Lokali'nde düzenlenen törende
Kemal Bekir, ödülü Orhan
Kemal'in eşi Nuriye Öğütçü'den
aldı. Ödül törenine gazetemiz
Genel Yayın Yönetmeni Orhan
Erinç, Sennur Sezer, Türkiye
Yazarlar Sendikası Genel
Sekreteri Zeynep Aliye, Nurer
Uğurlu, Konur Ertop, Adnan
Ozyalçınerve Kemal Bekir'in
eşi Özcan Bekir katıldı.
Ödül töreninde bir konuşma
yapan Nurer Uğurlu; Orhan
Kemal Roman Ödülü'nün
Türkiye'nin siyasi yapısının bir
panoraması oldufunu
belirtirken, ödülün ilk kez
1972'de. cezaevinde bulunan
Yılmaz Güney'in 'Boynu
Bükük Öldüler' adlı kitabına
verildiğini, ancak aradan 27 yıl
geçmesine rağmen yine bır
cezaevi romanı olan 'Hücre
1952'ye verilmesinin
Türkiye'nin siyasi yapısı jçin
son derece üzüntü \erici
olduğunadeğındı.
Kemal Bekir; daha önce tiyatro
yazını alanında ödül almasına
karşın ilk kez bir edebiyat ödülü
aldığına değinerek Orhan
Kemal'in romancılığı üzenne
şunlan söyledi: "Orhan Kemal,
Çukurova'nın kendine özgü
üslubu içinde toprak sorunlannı
ve ezilen insanın toplumsal
değişim süreci içinde genel rengi
ve ha^asını anlahrken her soylu
yazar gibi toplum ve bireyin
evrenselliğe açılan eğilimlerini
fazlasıy la başarmıştır."
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Mekânlar...
Kentin içinde kendimizi gizlediğimiz, birilerin-
den kaçmaktan çok, "yalnızca ", yalnız kalmak için
seçtiğimiz mekânlanmız vardır. Kimi zaman da bu-
nun tam tersidir.
Birilerini bu/mak için, "yalnızkalmamak" için gi-
dilen yerier vardır.
Bazen boğazjn kıyısındaki bir çay bahçesi, ba-
zen de tüneldeki bir kafedir bu belirlenmiş mekân-
lar...
Hele de Beyoğlu'nun mekânlan: Kahveleri, -es-
kiye uzanırsak- pastaneleri, şimdilerde ise baria-
n, yeni kafeleri... Kent içi gezginleri için bulunmaz
uğrak yerleridir.
Günün belli birsaatinde, insanlann, dergi vega-
zete okuduklan, bazen içkilerini yudumladıklan,
bazen müzik dinledikleri mekânlardır bunlar.
Seçtiğiniz, yani gittiğiniz mekânlarda -şayet be-
nimsemişseniz- bir süre sonra kendinizden bir
şeyler bulursunuz. Duvarlanndaki işlerde, masa-
larda, bir köşede duran çiçekte, bir aplikte, üstün-
de işleme olan bir bardakta vb. vb.
Mekânlann bir de insanları vardır. Çalışanlan,
müdavimleri vardır. Kimi zaman sıcak bir âhbap-
lığın taşıyıcılandır; kimi zaman ise mekânlann gü-
zelliğini bile görmenize engel olacak kadar iticiler-
dir.
Mekânlar deyip geçmeyin. Mekânlarda büyük
"hareketler" de ortaya çıkmıştır. Sanat akımlannın
başladığı yerier olmuşlardır çogu zaman. Isyanla-
nn başladığı hamamlar da vardır. Devrimlerin ör-
gütlendiği meyhaneler...
Bizim edebiyatımızda da mekânlar, kendi var-
lıklannın dışında önemli edebiyatçılara ve edebi-
yat olaylanna tanıklık etmişlerdir.
Gerçi şimdilerde böylesine mekânlar bu tür "ya-
ratıcı ey/emierden uzaktırlar, ama yak/n bir geç-
mişe kadar, özellikle Beyoğlu'nun mekânlan ne-
redeyse yüz yıllık tarihiyle bir ışlevi yüklenmişler-
dir.
An Beyoğlu Vah Beyoğlu kitabında bu mekân-
lann "tarihçesinı" ne güzel de anlatır Salâh Bir-
sel. Beyoğlu'nun "kahvelertarihine" Salâh Bey'ce
bir bakıştır.
Kendisi de belirtir: kıtaba, edebiyat tarihi gözüy-
le bakılsa da yendir, der üstat. Çünkü kahvelerin
tarihi aslında edebiyat tarihınden başka bir şey
değildir...
Ozcesi, Salâh Bey, bir "kahvengiz" yazmış; ve
bunu da edebiyata bir tür olarak sokmuştur. Bu tür-
le sıkça ilgilenen pek olmamıştır, ama bu olmaya-
cağı anlamına da gelmez.
An Beyoğlu Vah Beyoğlu kitabını okuyanlar
anımsayacaktr, biz de bu krtaptan ve Salâh Bey'den
söz etmeye başlar başlamaz, üstadın söyleminin
yörüngesıne de girmiş olduk...
Geçenlerde, "bizim kumpanya"dan biroyuncu
arkadaşımla daha çok teknik konulan görüşmek
üzere bir bann tezgâhında iki tek atarken, birden-
bire -yanımızdaki iki genç insanın sohbetine ku-
lak misafiri olduğumuzdan- bir keder sardı bizi.
İki genç adamın önce sevgilileri tarafından terk
edüdiklennı ya da aldatıldıklannı sanmıştık. Çün-
kü ikisi de efkârdan içiyor, ahlanıp vahlanryorfar-
dı.
Ehh, insan zaten ya sevinçten ya da kederden
içer...
Aldatılan ya daterk edilen birsevgili, -onlann ta-
vır ve sözcüklerinden anladığımız kadanyla da-
delicesine seven biri de efkârdan içmeyecekti ne
yapacaktı!
Daha iyi anlamak için konuşmanın içine kulak-
lanmızı uzatarak girdiğimizde durumu garipsedik.
Betimlenen hiç de bir kadına benzemiyordu. Aca-
ba birinin yakınına, annesine, babasına, kardeşi-
ne bir şey mi olmuştu? Aileden birini mi kaybet-
mişlerdi?
Yanm yamalak duyduğumuz sözcükler, kafamı-
zı iyice kanştırdığından, bu dertli arkadaşlara bi-
raz daha -çaktırmadan- yaklaştık.
Mekânlann da bu güzelliklen vardır aslında. Baş-
ka birinin derdine ortak olmak, sevincini paylaş-
mak!
Salâh Bey'in inceliğinden, şiirinden, bilgisinden
yoksundular, ama bağlam olarak benziyorlardı.
Doğrusu ben ve arkadaşım da onlan dinleyerek es-
ki mekânlann terbiye sınınnı aşmıştık...
Neyse anladık ki bu iki genç insan, her zaman
gittikleri kafeye, yani benimsedikleri mekânlanna
birtakım nedenlerden dolayı küsmüşler. Ancak o
yeri o kadar çok seviyorlarmış ki, aldatılan birsev-
gili, terk edilen bir âşık gibi, kederden içip dertle-
şiyorlarmış...
Işte mekânlar böyledir. İnsan, duygusal bir bağ-
la bağlanır, sıkça gittiği, sevdiği, mutlu olduğu, be-
nimsediği mekânlara...
3. EndüstPiyel Senamik Tasarıım
Semineri bugün başlıyor
• Kültür Servisi - EYAP Vitra Seramik Grubu'nun,
Türk Seramik Derneği ile birlikte düzenlediği '3.
Endüstriyel Seramik Tasanmı Semineri' bugün ve
yann Eczcabaşı Vitra Kartal Tesisleri'nde yapılacak.
Türk Seramik Derneği Başkanı Ayhan
Çavu^oğlu'nun açılış konuşmasıyla başlayacak olan
seminerde çok sayıda üniversitenin öğretim üyesi
bildiri sunacak. Bildirilerde, endüstri ürünleri
tasanmı açısından üniversite endüstri ilişkisinin
önemi, tarihsel gelişim süreci içinde tasanmcı
kimligi, tasarımda güncelleşen kavramlar, tasanm
egitimini belirieyen faktörler, Türkiye'de seramik
sanat eğitimi ve endüstri gibi birçok konu
tartışılacak. Seminer kapsamında gerçekleştirilecek
olan Vitra Seramik Atölyesi Sanat Sergisi'nde ise bir
yıl içinde Vitra Seramik Sanat Atölyesi'nde çalışmış
olan sanatçılann yapıtlan sergilenecek.
İstanbul Usesi 7. Kültür Etkmflkleri
• Kültür Servisi - İstanbul Lisesi 7. Kültür
Etkinlikleri Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda
gerçekleşecek bir konserle başlıyor. Yann saat
19.00'da gerçekleşecek olan konserde Atilla
Manizade (bas), Ayşe Sezerman Ünel (soprano)
Uwe Matschke (piano) müzikseverlerle buluşacak.
Konserde Mozart ve Donizetti Operalanndan
seçmeler, Chopin ve Schubert'in yapıtlan
seslendirilecek. (288 53 11/
İnternefte fotoğraf sergisi
I Kültür Servisi - Tufan Dinarlı 11. kişisel sergisini
tnternet'te açtı. Raksnet sponsorluğunda lnternet'te
yer alan 'Işıkla Yazmaya Çalıştım' başlıklı sergide
Dinarlı'nın 62 yapıtı yer alıyor. {Http://www.
raksnet. com.tr
f
tufan)