23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 1998 PERŞEMBE HABERLER TGS'den sosyal güvenlik semineri • tstanbul Haber Servisi - Türkıye Gazeteciler Sendıkası (TGS) Istanbul Şubesi tarafından düzenlenen "Sosyal Güvenlik" konulu seminer dün Basm Müzesi'nin konferans salonunda yapıldı. Sendika üyelerinin katıldığı ve TGS Genel Başkanı Ziya Sonay tarafından açılan bir günlük seminer, Tiirk-fş sosyal güvenlik uzmanı Ahmet Şen larafından venldı. Şen, SSK'nın çöküşe doğru gıttığinı belırterek bu durumda sorumluluğu olanlann şimdi de sosyal güvenlik sıstemıni özelleştirmeye çalıştıklannı anlatt/. Şen, sosyal güvenlik sisteminin yeniden işlev kazanabilmesi içın sendikalara önemli görevler düştüğünü kaydetti. Yüzde 20 zamma tepki • Haber Merkezi - •Türkıye lşçi Emeklileri Cemiyetı Mali Sekreten Fahn Şahin. kamu '.çalışanlanna ve emeklilere temmuzda yapılacak -zammın arttınlması gerektığıni savundu. Şahin, •".yaptığı yazılı açıklamada »'yapılacak zammın yüzde -20"Ierde kalmasının -emekliyı güç duruma düşürecegini ifade ederek emeklinin bütçesinin sarsılacagını öne sürdü. (iTüm tşçi Emeklilen -Oemeğı (Tüm Emek-Der) • de memudara yılın ikinci altıncı ayında verilmesi düşünülen zam oranına tepki gösterdi. lsmail Arslan. "'Enflasvonun iniş "yönünde olduğu ve yüzde -50'ye düşeceği, bır temenniden ibarettir. Yılın ikinci döneminde memur ve -emeklilenn aylıkfanndaki artışlann kısıtlı tutulması ıçin bunun birkılıf olduğunu biliyoruz" dedi. Şeker tezkeresî Meclis'te • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DYP Bilecık Milletvekili Bahattin Şeker'ın dokunulmazlığının kaldınlmasına ılişkın Başbakanlık tezkeresî, TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Başbakan Mesut Yılmaz ımzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunulan tezkerede, Şeker hakkında "Askerlikten kurtulmak için hıle yapmak suçunu işlediğı" ıddiasıyladava açıldığı, vargılanabilmesi için dokunulmazlığının kaldınlması gerektiğı ıfade edıldı. Özer Çiller yangılanacak • AVDIN(AA)-DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in eşı Özer Çiller ile eski Kuşadası TURBAN Marine Müdürü Haydar Mangi haklannda "ıhlasen zımmet' suçlamasıyla açılan davada, yann Aydın 2. AğırCeza Mahkemesi'nde yargılanacaklar. îddianamede. TURBAN Müdürii'nün Çıllerler'e ait Denge ve President yatlannın bakım ve onanmı sırasında. Kuşadası Marina Müdürlüğü'nün olanaklannı sanık Özer Çiller vararına kullanarak lcurumu 84 bın 566 Alman Markı zarara uğrattığı belirtildi. İnsan hakları ihlalleri • İZMİR(Cumrnırivet Bürosu) - İHD Izmir Şube Başkanı avukat Ercan Demır son günlerde. gözaltına alınmalar, ölümle tehdıtler. ajanlık da>atmalannın yoğunlaştığını belirtti. Son 6 ay içinde 16 kişiye ajanlık teklifı yapıldiğını, kabul etmeyenlerin ise ölümle tehdit edildiğıni vurgulayan Demir. "Derneğimiz üyesi ve eskı çalışanlanndan Oğuzhan Öğrük, 4 ay içinde 3 kez kendilerine polis ve TİT üyesı olarak tanıtan kişiler tarafından kaçınldı. Her seferinde ölümle tehdit edilerek yoğun işkenceyle karşılaşan arkadaşımıza her defasında dernek üyelerimizle ilgili bilgi vermesı istenmiş, istemleri kabul etmeyince de işkence yapılmıştır. Kaçırma olaylanna son verilmesi ıçın tüm yetkilileri göreve davet ediyoruz" dedi. Eski Şişli Belediye Başkanı'nın yakalanması için CHP, Mesut Yılmaz'ı göreve çağırdı 'Asktürk'ü buP kampanyasıJstanbul Haber Servisi - CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin. hakkındaki yolsuzluk iddialannın ardından yıırtdışına kaçan eskı ANAP'lı Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslnürk'fm bulunup yargılanmasının iktidardaki ANAP'm sorumluluğu altında olduğunu söyledı. Keskin, u Yümaz kendisine Budapeşte'de vumruk atanı nasıi buJdurtup getirttiyse, Asbtürk'ü de buiup yargıya teslinı etmek zorundadır" dedi. CHP Şişli îlçe Örgürü. eskı Şişli Belediye Başkanı Güla> Aslıtürk'ün yolsuzluklannm üzerinin örtülmemesı ve bir an önce yargılanmak üzere Türkiye'ye getirtilmesı amacıyla afîşleme eylemi yaptı. Hafta içinde Şişli'nin 28 mahallesınde 10 bin afişleminin gerçekleştirileceği eyleme dün CHP Genel Sekreten Adnan Keskin, Istanbul Milletvekilı Mehmet Sevigen, İI Başkanı Etem Cankurtaran da katıldı. Keskin. ANAP'ın ıktidar olduğu dönemlerde yürütülen pek çok proje ve ihalede yolsuzlukJann yapıldığinı vurgulayarak "Otoyol vobuzluğunun" bunun en somut örneği olduğunu belirtti. Gülay Aslıtürk'ün ANAP'tan belediye başkanı olduğu dönemde de önemli yolsuzlukJann ortaya çıkanldığını ifade eden Keskin. "Aslıtürk Mrvadını değiştirirken, mal\ artığında da önemli değişiklikier yapü. 7-8 trilyon bireysel malvarlıgında artış sağladT dedi. Keskin, Asıtürk'ün DYP'den ANAP'a geçtiği dönemde Başbakan Mesut Yılmaz tarafından kamuoyuna büyük övgüyle lanse edildiğıni anımsattı. 'Sorumluluk Yılmaz'uT Ashtürk'ün Türkıye'ye getinlmesi sorumluluğunun da Yılmaz'a ait olduğunu vurgulayan Adnan Keskin şöyle devam etti: "Yılmaz kendisine yumruk atanlann .vakalanması için Budapeşte'ye özel heyet gönderdi \e Türkiye'ye getirtme becerisini gösterdi Yılmaz, şimdi de Aslıtürk'ü Türkive'ye getirtmelidir. Ama henüz böyle bir girişimini görmedik. Ovsaki halkın siyasetçilere olan gihenin \eniden oluşabilmesi için yolsuzlukJann üzerine gidilmesi şart Yılmaz. Sustırluk'u çözmediği sürece de Başbakanlığın kendisine haram olacağını söylemişti işte yaklaşık 1 yıldır Başbakan Yılmaz haram komıkta otunıyor." Keskin, konuşmasında ANAP'la CHP arasındaki erken seçim protokolüne de değinerek. bu protokolün TBMM'nin yetkilerine ambargo anlamına gelmediğini, seçim tarihini sonuçta TBMM'nın belirleyeceğini söyledi. Protokolle Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yetkilennın de ihlal edilmediğinin altını çizen Keskin, CHP'nin TBMM'nin çalışmalan sırasında vergi yasa tasansı başta olmak uzere birçok yasanın çıkmasına destek vereceklerini belirtti. CHP Beşiktaş Ilçe Örgütü. yaklaşık 2 aydır sürdürdüğü "Güneydoğuya Vardım Kampanyasrnı tamamJayarak Dıyarbakır ve Siirt'e 57 tonluk malzeme gönderdi. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, Istanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, tstanbul ll Başkanı Etem Canlaırtaran, Siirt II Başkanı Mervan Biiek'in de katıldığı malzemelenn sevkıyat töreni dün CHP ilçe binasının önünde gerçekleştirildi. Törende bir konuşma yapan Adnan Keskin, küreselleşme bahane edilerek Türkiye'de sosyal devlet anlayışının iflas ertirildiğini belirtti. Keskin. nüfiısun yaklaşık 9 buçuk milyonunun açlık sınınnın altında yaşadığına dikkat çekerken böyle bir kampanyayla dayanışma ruhunu yaşattıklan için CHP Beşiktaş Ilçe Örgütü'ne teşekkür etti. Kampanya kapsamında güneydoğuya 20 ton gıda, 100 adet özürlü arabası, 40 bin 500 adet giysi, 2430 çift ayakkabı, 200 kadın çantası, 9 bin kitap- defter, 550 oyuncak, 16 koli ilaç, 37 kolı çeşitli ev malzemesi, 5 halı, 5 yatak, 1 TV 2 finn gönderildi. CHP Şişli İlçe Örgütü. Aslıtürk'ün volsuzlukiannuı üzerinin örtülmemesi ve bir an önce yargılanmak üzere Türkiye'ye getirtilmesi amacıyla afîşleme eylemi yaptL Beşiktaş ilçe örgütü de, "Güneydogma Yardım KampanyasTnı tamamlayarak Diyarbakır ve Siirt'e 57 tonluk malzeme gönderdi. (Fotoğraflar: KUBİLAY TÜNTÜL) CHP'li Sağlar'dan, Duran'ın cezaevine konmasma tepki: Taşlan bağlayıp itterf salmanm örneği 'Bilgi edinme hakkına vurulan darbe'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP İçel .Milletvekili Fikri Sağlar. gazeteci Ragıp Duran'ın cezaevine konulmasını "'taşlan bağlavıp, itleri salmanm tipik bir örneği'" olarak değerlendirdı Sağlar, "Duran'ın cezaevine konulmasL, insanlığa ve çağa karşı işlenmiş bir günah, kamuoyunun bilgi edinme hakkuıa ve basın özgüıiüğüne vurulnıuş bir darbedir" dedi. Sağlar, dün yaptığı yazılı açıklamada, 2000'e 2 kala hâlâ düşüncelerini açıkladıklan için cezaev lerinin aydınlarla, sanatçılarla. gazetecilerle doldurulmak istendiği bir ülkede çağdaşlıktan söz edilemeyeceğini vurguladı. Sağlar, "Avdımna, sanatçısına her rürlü zulmü reva görüp çetecileri, uyuşturucu kaçakçılannu katliamcılan ve devletin birçok kurumunu yoisuziuk batağına sürükkyerek kokuşturanlara, Uluslararası Af Örgütü'nün 1997 raporunda 141 ulkedeki ihlallere yer verildi İnsan haklan tüm dünyada çiğneniyorDış HaberlerServisi- Ulusla- rarası Af Örgütü'nün yılhk ra- porunda. pek çok ülkede hükü- metlerin iktidan ellerinde tut- mak ve azınlıfın ayncalıklan- ru korumak için insan haklan- nı çiğnediği vurgulandi. Rapor- da. İnsan Haklan EvTensel Bil- dirgesi'nin yayımlanmasırun üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen baskı ve adaletsizliğin yaygın olarak devam ettiği kay- dedildi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde- lci insan haklan ihlalkrine yer verilen raporda, Türkiye'de uy- gulanmaya başlanan yeni gö- zaltı yasası ve Rusya'daki ceza- evi reformu arayışlan olumlu gelişmeier olarak nitelendiril- di. Raporda, Türkiyeüe 1997 yıJında 13 kişinin silahlı ayn- lıkçı örgütler tarafından öldü- rüldüğüne ve 20 kişinin yargı- sız infaz kurbanı olduğuna yer verildi. İnsan Haklan Eterneği Genel Başkanı Akm Birdal'a yönelik saldınnın kınandığı ra- porda, beş kişinin de "kaybol- duğıT belirtildi. "Pek çok insan için, insan haklan kâğıt üzerinde kalıyor" diyen örgüt genel sekreteri Pi- erre Sane, bazı hükümetlerin insan Haklan Evrensel Bildir- gesi"nin evrenselJik ve bölün- mezlik ilkelerini çiğneyerek in- san haklan ihlallerine gerekçe- ler bulmaya kalkışmasının ye- ni ve kaygı verici bir gelişme olduğunu belirtti. Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda, 1997yıhnda 141 ül- kede yaşanan insan haklan ih- lallerine yer verildi. Raporda, insan haklan ihlalleri şöyle sı- ralandı: • 55 ülkede yargısız infaz, • 31 ülkede "kayıp5 *, • 117 ülkede işkence ve kö- tü muamele, • 87 ülkede düşünce suçlusu, • 53 ülkede bir suç isnat et- meden ya da yargılamadan tu- tukJama ve gözaltı, • 31 ülkede sivillerin silahlı muhalif örgütler tarafından keyfi ve kasıtlı biçimde öldü- rülmesi, işkenceye uğraması ve rehin ahnması olaylan. Gerçek rakamlann söz konu- su istatistiklerden daha yüksek olduğunun vurgulandığı rapor- da, dünyanın heryerinde insan haklannın çiğnendiği belirtil- di. 14 ülkede yüzlerce kişinin cezaevlerinde işkence. tıbbi olanaklann yetersizliği ve in- sanlık dışı koşullar nedeniyle öldüğüne dikkat çekilen rapor- da, özelükle Güney ve Kuzey Amerıka kıtalarında işkence, körü muamele, kayıp ve yargı- sız infaz olaylannın çok yaygın olduğu bildirildi. Raporda, Kü- ba cezaevlennde yüzlerce fikir suçlusu bulunduğu bildirilirken Avrupa'da güvenlik güçlerinin, polisin ve devlet otoritelerinin işkence ve kötü muamele uygu- lamasının çok yaygın olduğu, beş Avrupa ülkesinde işkence- den ölümler gerçekleştiği be- lirtildi. çürütenlere kahraman muamelesi yapan bir düzenin 2000'lerdeyeri olamaz" dedi. Sağlar açıklamalannı şöyle sürdürdü: "Türkiye'yi ortaçağa süriiklemek isteyen tarikatlann, demokratik gelişmemizi katleden devlet içinde örgütlü suç organizasyonlannın \e ekonomiyi, siyaseti mafyalaştıran odaklann yönetiminde her gün çağından, demokratik hukuk devleti özleminden uzaklaştınlmak istenen ülkemi/e Ragıp Duran'lar değiL onu hapse mahkûm edenler kötülük etmektediıier. Ancak bu düzen çatırdamaktadır. Gelecek, insan haklanna savgılı, demokratik hukuk devleti ükelerinin egemen olduğu, aydınbk, çağdaş ve 2000'lerin onurlu Türkhesi'ni yaratma mücadelesini verenlerin olacaktır. Bu gidişi ne çeteler, tarikatlar. demokrasi düşmanlan ve onlann hamiliğini yapanlar, ne de onlann yedeğine düşmevi, insan haklan ihlallerine sessiz kalmayı içine sindirebilen sözde 'solcu" sözde "demokrat'lar durduramavacakör." NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Gİobalizm konusunda önce- ki günkü yazımda, bu konuya ertesi gün devam edeceğimi belirtmiştim. Ancak. o gün Ra- gıp Duran'ı Saray Cezaevi'ne yolcu etme telaşı, böyle bır ya- zıyı yazmamı engelledi. Size verdiğim sözü bu nedenle bir gün geç yerine getirebiliyorum. • • • Gİobalizm, yani yeni dünya düzeni (YDD), özellikle emek- yoğun yatınmların üçüncü dün- ya ülkelerine kaydırılmasıyla başlangıçta bir dınamizm ka- zanmıştı. Ancak, bu ülkelerde yakın zamanda ortaya çıkan ekonomik kriz ve Batı'nın bu ül- kelere dayattığı bazı ekonomik ve siyasi zorlamalar, bu dına- mizmin sanıldığı kadar kalıcı ol- madığmı gösteriyor. Uçüncü dünya ülkelerinde ışgücünün u- cuz olması, uluslararası büyük şirketlerin, bu yatırımları yap- masının ana nedeniydi. Son dönemde bu avantajın, giderek dezavantaja dönüştü- ğüne ilişkin yorumlar gündeme Globalleşmeye Karşı, îşçi ve Aydın geldi. Buna göre; geri ülkelere yapılan yatınmlar, buralara ser- maye akışını ve bu sermayenin bir kısmının kalıcı olmasını sağ- ladı. Geri ülkelere kaçan ser- maye, Batı'da işşizliğin artma- sına yol açan bir sonuç yarattı. Batı'da yüzyıllann mücadele- siyle kazanılmış haklannı kulla- nan işçilerle, geri ülkelerde ise ucuz ücretlerle çalışıp, doğru dürüst hiçbir hakları olmayan işçiler arasında bir kader bağı oluştu. Batılı işçiler, geri ülkelerdeki işçilerin az ücret alıp, ağır sö- mürü altında üretim yapmala- nndan doğrudan zarar görme- ye başladı. Çünkü, kendi ülke- sinde bazı yatınmlara sırf emek pahalı olduğu için son veriliyor- du. İşte bu Batılı işçilerin geri kalmış ülkelerdeki işçilerin du- rumuna ilgi duymalannı bera- berinde getirdi. Kendi düzenle- ri bozulmuş yaşamlan zoriaş- mtştı. Burada iki yol vardı. Bir yol. Batı'da da ücretlerin düşü- rülerek aradaki farkın kaldırıl- masıydı. Bir diğer yol ise, geri ülkelerdeki işçilerin de, gelişmiş ülkelerdeki işçilerin gelir ve ola- naklannı elde etmeleriydi. Batı- lı işçiler, belli oranlarda hak kay- bına uğradılar, ama temelde ka- zandıklan birçok hakkı savuna- bilecek örgütsel olanaklara ve tecrübe birikimine sahiptiler. Bu süreç içinde Batılı işçi sı- nıfı geri ülkelerdeki sınıf kardeş- lerine daha sıcak davranmaya başladı. Kendi ülkelerinin hükü- metlenne bu konuda baskı ya- pıp, tavırdeğiştirmeleri yolunda daha aktif davranış içine girdi. Bugünlerde ABD'yi sarsan bel- ki de yüzyılın en büyük işçi di- renişi sayılacak ve 87.000 işçi- yi ilgilendiren General Motors grevi bu gelişmenin en belirgin örneklerinden. Uluslararası işçi dayanışması çok somut bir te- melde gelişmesini sürdürdü. Globalleşmeye karşı uluslara- rası yeni bir dayanışma ortaya çıktı. Artık bu dayanışma anın- da derdini internet'le birbirine aktaran çok dinamik bir süreci de beraberinde getirdi. "Bütün ülkelerin işçileri" şimdi daha çok birieşebilecek bir temef bulmuşlardı. Sermayenin daha çok geri ül- kelere kayması bu ülkelerin do- ğal dengelerini de altüst etti. Batı'da sağlanan birçok önlem, geri ülkelerde gözardı edildi ve doğa acımasızca yağmalandı. Çevre alabildiğine yok edildi. Yine bu ülkelere dayatılan vur- guncu özelleştırme, işçilerin sosyal haklarını, kazanılmış mevzilerini hedef alan bir ça- pulculuğa dönüştü. Bütün bu süreç, artık sırf mil- li sınırlar içinde kalmayan yeni bir direnişin de temellerini oluş- turuyor. En azından bu açıdan yeni olanaklar doğdu. Çünkü yağmalanan doğa, baskı altına alınan geri ülkelerin emekçileri, Batılıların kaderini de yakından ilgilendirir bir hale geldi. Çevre, insan hakları, demokrasi, siya- si özgürlükler, emekçilerin in- sanca yaşam için yürüttüğü mücadele, globalleşmeye kar- şı dünyanın gündemine gelip oturdu. Evrensel hedefler için emek- çilerin birlik ihtiyacı ön plana çıktı. Burada bir noktaya daha dikkat çekmek gerekir. Endo- nezya ve Güney Kore örneğin- de görüldüğü gibi, gençler ve aydınlar, tepkinin ortaya çıkma- sında olağanüstü bir ro\ oyna- dılar, onları hiç beklenmedik oranda bir işçi hareketi destek- ledi. Siyasi özgürlükler için mü- cadele bugün emekçilerin ve aydınlann sırtına binmiş durum- da. Böyle bir mücadele ise, an- cak dünya emekçilerinin daya- nışmasını da hedefleyen enter- nasyonalist yeni bir ruhla yürütülebilir. PERŞEMBE ORJHAN BURSALI Kilise Avrupa'da programlı ve sistemli turistik geziler- de özellikle kiliseler -önerilen gezi programları için- de de- kişisel keşiflerde önemli bir yer tutar. Bu- nun nedeni, devasa mimari yapılannın yanı sıra, ki- liselerin geçmişteki toplumsal rollerinın önemidir. Bu konuda ilk ciddi deneyimimi yıllar önce Ital- ya'da yaşamış ve ayaklarıma karasular inmesine rağmen, Avrupa'da büyük toplumsal dönüşümle- ri başlatan düşüncelerin yaşayan kalıntılarının izin- de yürümekten, kitaplardan tanıdığım büyük sa- natçıların o kilisenin duvarında, bu kilisenin tava- nındaki resimlerini ve heykellerini seyretmekten mutlu olmuştum. Bir başka ülkeye benzer ikinci gezıde ise daha seçiciydim ve daha az kilise gezmiştim. Sonraki gezilerimde doygunluğun ötesınde bir boğulma duygusu içinde kilise görmek istemedim. Son gezimde Paris'te de kilise görmeye nıyetim yoktu. Adı Notre Dame olsa bıle. Ama üç gün bo- yunca kaldığım otelin penceresinden bakışıp du- runca, dayanamadım. Arkasından yine yakındaki bir başka büyük kili- seye daha girdim. Tarihçilerine göre. zamanın güçlü kiliseleriydiler. Güçlü kilise demek, tarihinde din adına toplu- ma kan kusturdu, demektı. Güçlü kiliseler, engızisyonların merkezleriydi; bir yandan din adına parayla cennetten arsalar dağı- tırken, kuşkulu görülen herkesin -başta, cadı ilan edilen kadınlar olmak üzere-öldürülmesini vaaz e- derdi. (Dinlerin hemen hepsinin, söz birliği etmişçesi- ne kadınları böylesıne dışlamalan ve insan dışı ya- ratıklar olarak görmeleri rastlantı olmasa gerek!) Halk, devrim sırasında Fransa'daki "güçlü kili- seleri" basacak ve güçlerini sıfıra indirecekti! • • • Büyük ve iddialı kiliselerin yapılan, devasa ha- cimlerine rağmen kasvet ve karanlığı ön planda tu- tariar. Günışığını içeriye sokmazlar; ışık içeriye nere- deyse kaçak sızar! Sanırım, beni kıliselerden bezdiren nokta, geç- mişteki kötü şöhretlerinin yanı sıra, miman özel- likleriyle de ınsanları korkutmak gibi birgörev üst- lenmiş olmalarıydı. Bu nedenle, mimari olarak en harika kilisenin bi- le -Gaudi'nin Barselona'daki Sagrade Familia'sı dışında- benim için bir anlam taşımadığını fark et- tim son gezide. Gaudi'ninkı en eğlencelisı ve insanisiydi. Gaudi taşı toprağı nakış gibi, çocuk kumda oy- nar gibi ışlemeye koyulmuş ve insanın yaratıcılığı- nı ve yüceliğinı ön planda tutmuştu. (Gaudi, bu kı- liseyi tamamlayamadan ölmüştü; sanırım yüz yıl daha yaşasaydı bile kilisesini asla tamamlayama- yacaktı!) Klasik dev kiliseler ise sanki "Tannnın kullartnı" ezmek amacıyla ınşa edilmişlerdi. ANAP'tan iki istifa DYP'den çengel operasyomı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz'a yakınlı- ğıylabılınen Bursa Millet- vekili İbrahim Yazıcı ıle Giresun Milletvekili Ra- sim Zaimoğlu'nun ıstifa- lan şaşkınlık yarattı. Istifa- lar, TBMM kulislerınde DYP'nin hükümete çengel operasyonu olarak nıtelen- dirilirken DTP'den de isti- falar olabileceği ifade edildi. ANAP kulislerinde ise istifalann örgüt kavga- smdan kaynaklandığı. mıl- letvekillerinin Mesut Yıl- maz'dan aradıklan deste- ği bulamamalan nedenıy- fe istifa ettikleri dile geti- nldi. Başbakan Yılmaz ile CHP lideri Deniz Bavkal arasında vanlan seçim uz- laşmasının ardından TB- MM'de milletvekili hare- keti yoğunlaştı. Metin Işık ile Kubüav Uygun DTP'den istifa etti Işık, DYP'ye geçerken bağınv sızmilletvekıllen AliCoş- kun ıleCemilÇiçekFP've katıldı. Dün öğleden son- ra ise ANAP'tan iki millet- vekili istifa etti. TBMM kulislerinde. Zaımoğlu ve Yazıcfnın öncekı gün DYP Genel Başkanı Tan- su Çiller'le görüştükleri id- dıa edıldı. Zaımoğlu ise herhangi bir partiye geç- meyeceklenni belirtti. ÂNAP kulislerinde ise Zaimoğlu'nun ilçesi Tıre- bolu'da kongre kaybettıği. il kongresinde ada> çıkar- madığı, ancak Devlet Ba- kanı Burhan Kara'nın tavn nedeniyle kendisine konuşma hakkı bile veril- mediği ileri sürüldü. AVTII şekilde tbrahim Yazıcı'nm da seçim bölgesi Bursa'da il başkamyla kavgalı oldu- ğu ve kongre kaybettiği belirtildi. Milletvekilleri- nin Başbakan Yılmaz'dan da aradıklan desteği bula- madıklan, bu nedenle de istifa ettikleri kaydedildi. Yazıcı ve Zaimoğlu'nun istifalanyla ANAP'ınpar- lamentodaki sandalye sa- yısı 138'e düşerken ba- ğımsız mılletvekıllennın sayısı 14'e yükseldi. Cindoruktan koalisyona tehdit ^Hükümetten çekilebiliriz9 ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cin- doruk anayasaya. hukuka ve teamüllere aykın olarak nıtelendirdiği Başbakan Mesut Ytlmaz ıle CHP li- deri Deniz Baykal arasın- daki uzlaşmayı yetkilı ku- rullannda değerlendıre- ceklennı ve gerekli görür- lerse hükümetten çekilebı- leceklenni söyledi. Cındo- ruk, panısının Meclıs grup toplantısında yaptığı ko- nuşmada. kendilenne ile- tilen Yılmaz-Baykal ara- sındaki uzlaşma protoko- lünü dikkatle inceleme>e devam ettiklerini sövledi. Başkanlık Divanı'ndan sonra Meclis grubunda da könuyu değerlendirecekle- rini belirten Cindoruk, bu uzlaşmayı içlerine sindire- mediklerini belirtti. Cindoruk, uzlaşma mu- tabakatı gibi yazılı belgele- nn anayasaya. hukuka ve teamüllere uvgun olması \e hükümeti hedefine bi- raz daha vaklaştırması ge- rektiğini söyledi. Koalis- yon hükümetinin seçim değil çözüm hükümeti ola- rak kurulduğunu kaydeden Cindoruk. ıkı liderin Mec- lıs gündemıni belırleme yetkıleri bulunmadığına dikkat çekerek, "Bize so- rulmama nezaketsizliğini bir yana bırakarak Meclis yetkUerini aşma girişimini kabuUenmediğimi ifade et- mek istiyorum. Eski bir Meclis başkanı olarak söy- Imorum. Bu çeşit uzlaşma- lar kahlaşma ortava çıka- rır. Meclis çalışmalannı zorlaşhnr. Bövle birdav at- manın Meclis'i çalıştıraca- ğma inanmıyorum" dedi. Cindoruk dün akşam da Kanal 6'da katıldığı bir te- levizyon programmda "Bu hükümet bitmiştir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle