Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DEĞÎŞEN DÜNYADAN
H Ü S E Y İ N B A Ş
'Yasasız bir dünya'nın
karapara aklayıcıları
Banka ve vergi cennetleri 7O'li yıl-
lardan bu yana önemli gelişmeler
gösterdi. Amaç, Avrupa pazarlan-
nın işlemesinin kolay laştırılması ve
petrodolarların yeniden pazara so-
kulmasıydı. Daha sonra hızlı birbi-
çimde uyuşturucu kaçakçılığının
kirli paralarının sığınağma dönüş-
tü. Bu 'finans limanlan', özellikle
Kuzey Amerika, Avnipa ve Asya sa-
nayi ülkelerinin çevresinde oluştıı.
Bunlann yaklaşık yansı tngiltere
bayrağı aîtındadır. Ayrıca hemen
her Avmpa ülkesi. bazen ulusal top-
raklan üzerinde iş gören bu tiir fi-
nans kuruluşlanna sahip bulunmak-
tadır.
Heryıl 320 milyar dolar. ulusla-
rarası banka şebekesi tarafindan ak-
lanmaktadır. Peki bu nasıl olmak-
tadır? 'Yasasız Bir Diinya' adlı ki-
tabında Jean de Maillard. bu sonı-
yuyanıtlıyor.
Son on yılın finans-politika da-
valanyla ünlenen Fransız yargıç
Renaud Van RuymbekeVe göre 'Pi-
yasalar. finans odaklan. vergi een-
netieri,dünyanınyenieft'iıdik*ridir.'
Fransız yargıç, 'Temizvadakirn'pa-
ranın kullanıldığı, giderek çok da-
ha karmaşık, oe var ki paranın kay-
nağı söz konusu olduğunda asla sır
venneyen şebekenin benzersiz bir
'Atiası' sayılan 'Yasasız Bir Dfin-
* ya'nınyanısıraltalyan AntonioGi-
alaneWa,Bclçikalı Benoit Dejemep-
pe, isvıçrelı Bernard Bertossa ve
önsözleri kaleme alan ıkı Fransız
yargıç, bayan Eva Joly ve Lauren-
ce Vkhnievsky, soruşturmanm her
zaman, vergi cennetlerinin kapısm-
da durduğunu ya da çevre ülkele-
rin bankaiannda ayağını sürdüğü-
ne tanık olmuşlardır. Sözü geçen
yargjçlann tümü 1996 "da Cenevre
çağrısını imzalamışlar, ardından
yüzlerce Avrupalı meslektaşlan da
hükümetleri, konuyla ilgili yasala-
n güçlendirmeye dav et etmişlerdir.
îYargıçlar. şimdi kendısi de yargıç
•olan Jean de Maillard tarafından
yazılan kitapla kamuoyuna hi'ap
, etmektedirler. Maillard, 'Finansal
. pazarda bundan böyle ber şeye Ldn
Mrdır. Zira artık hiçbir şeyi yasak-
lamanın olaııağı bulunmamakt»* .
. dır' diye yazmaktadtf. Yazar. şiftı? *
diye değin yazılmamış bir biçımde
_ tarih ve rakamlarla. özellikle de ay-
nntılı haritalar eşliğinde, bu yargı-
sını kanıtlamaktadır. lşte kitabın en
ilginç bölümlennden parçalar:
"Gercekten de yasadışı işlerin.en
svadan biçimiyle sadece vergiden
kaçmaya çahşan ve her gün el değiş-
tiren sermaye kitlesinin i/ini sür-
roek kolay değildir. Ka>nağı ister
yasaL isterse yasadışı olsun. bu ser-
maye kitiesi günlük 13(K) milyar do-
fauı temsil etnıektedir. Bu rakam
* Fransa'nın üç yülık bütçesine eşit-
tir. Yansı uyuşturucu kaçakçılığın-
dan gelen dtinyadaki yıllık yasadışı
geürin 800 mily ar dolar oldıığu tah-
mnedilmektedir." Yazar Maillard'a
göre "Modem finans ve suç örgüt-
leri. aynı hedefi anıaçlamaktadır.
Her ikisinin de, gelismek için, kurai-
bnn ve devlet denetiminin ortadan
kaldınlmasına ihriyaçlan vardır.
Bunlardan nirincKi etkinlik. ikinri-
si savdanısızlık açısından gerekli-
i dir. Böylece her vıl 320 milyar do-
lar kara para aklannıaktadır. Bu
rakam merkez bankaiannm rezerv-
lerinin üçte birine eşittir."
* Karaekonomininresmiekonomi-
yi gemi azıya almış biçimde kirlet-
mesine karşi ne yapılabilir? Salgı-
nm ilk belirtileri kimsenin ayırdı-
na varamadığı şekilde ortaya çıkmış-
tı. Unutulmuş Sicilya'nm sıradan
$ yargıçlan ltalyan de\ letini temelle-
rinden sarmaya başladılar. Yirmi
yıida örgütiü suçlar. Coppote'nın
ölümsüzleştirdiğı 'Baba'lann folk-
lorundan, uluslararası zirvelerin
gündemine ulaşmıştı. Yargıçlar. ür-
kiinç yüzünü ilk keşfettikîeri bir
düzenin şaşkına dönen tanıklan ol-
muşlardır. "'Bizyargıçlannsoruııı-
hılugu, burada olduğu gibi, sadece
gücsüziüğümiizün (anıklığıdır" di-
ye teslim etmektedir Jean de Mail-
lard. Yitıe de kaleme aldığı metin
bazı çözümler ötıe sürmekten geri
kalmamaktadır: "Finans vebanka-
cthkta saydamhk yargıda işbirü-
ği', 'uyum sağlamayan ülkelere yap-
tmm", tekrarmda" uluslararası tica-
retten men'\. Kttabın ekinde ünlü
Cenevre çağnsının yanı sıra, 'Avru-
pa'da vergi eennetlerimn ortadan
kaldınlmasıyla ilgili manifesto da
yer alıyor. Manifestonun yazarları
salt yargıçlara değıl, Avrupa'nın in-
şasının tamamlandığı şu günlerde.
yurttaşlara da çağnda bulunuyor.
Zira, 'euro'ya geçiş, kara parayla sa-
vaş ve finansal sistemde reform için
tek fırsaf.
Aklama tekniklerinde
peztnti
1- Aklanacak para gizlice Ca-
iman adalanndaki bir şirket hesa-
bına yatmlır.
2- Aklanan parayı yeniden ele
geçirmesi gereken Boston'daki şir-
ket, Caiman'daki şirketi dava eder
ve ondan 10 milj'on dolartalep eder.
Burada iki seçenek ortaya çıkar:
Uzlaşmak ya da davayı kaybetmek.
A - Dostane çözüm:
Caiman'daki şirket, davadan vaz-
geçilmesi karşılığında. 8 milyon
dolar ödemeyi kabul eder.
B - Dava ya da hakemlik:
Caiman'daki şirket hüküm giyme-
yi kabul eder, mahkeme ya da ha-
kemin karar verdiği meblağı öder.
Düzmece dava
Teknik olarak, prensipte son de-
rece de kolay. Düzmece davada ak-
lamayı yapanın biri, aklanacak pa-
ranın bulunduğu bölgede, öbürii ak-
lanmış paranın gitmesi gereken ül-
kede olmak üzere en az iki şirketi-
nin olması gerekmektedir. Daha
sonra yeteri kadar uzun bir zama-
na ihtiyaç vardır. Çiinkü adaJet ya-
vaş işlemektedir. Ama bu dert de-
ğildir. Süreç, uluslararası ticarette
son derece de yayguı olan •hakem-
fige' başvurularak kısaltılır. Polisin,
davanın düzmece olduğunu kanıt-
laması hemen olanaksızdır: Kara
mizaha bakın ki davayı kazanan şir-
ketin elde ettiği tazminatın vergilen-
dirilmesi hiçbir şekilde mümkün
değildir. Böylece adalet. ister iste-
mez, kara paranın yıkanarak birgü-
zel aklanmasında düpedüz 'çama-
şır makinesi' hizmeti vermiş olmak-
tadır.
Müzayedelerde
düzmece satış
Sanat eserlerinin ticaretinin de-
netlenmesi son derecede güçtür. Zi-
ra, eserin kimliğinin saptanması ko-
lay değildir, hatta bazen bütünüyle
olanaksızdır. Diger taraftan, bir sa-
nat eserinin değeri son derecede sub-
jektiftir. Dolayısıyladadogrulanma-
sı oianagı yoktur. Çok sayıda akla-
ma operasyonu sanat eserleri paza-
rından geçer. O kadar ki bu bazen
pazarda büyük fiyat artışlanna yol
aç^r.
J-Bif kaçakçı, müzayedeyeçağ-
\&$sanat eseileri ya da prekolom-
biyen veya Afrika heykelecikleri
sokar. Bu eserlerin kimliğinin sap-
tanması hemen hemen olanaksızdır.
2- Kaçakçı, satıştan önce suç or-
tağına likit bir meblağ aktanr.
3- Kaçakçı sanat eserlerini mü-
zayedede satar. Suç ortağı oniarı
satın alır. Kaçakçı sanat eserlerinin
karşılığı olarak aklamak istediği
meblağ kadar para alır. Bu meblağ,
ona müzayedeyi yöneten satış ko-
miseri tarafından tevdi edilir.
4- Müzayededeki satıştan sonra,
suç ortagı, sanat eserlerini onlann
eski sahibi kaçakçıya verir, karşılı-
ğında komisyonunu alır.
28 Haziran 1996'daki Gafı rapo-
runda (G-7 tarafından oluşturulan
sermaj'enin aklanması üzerine finan-
sal hareketler grubu) şu satırlaryer
almaktadrr "_sononsekizaydanbu
yana büyük bölümü Rus bankala-
nnın siparişinin karşıianmas iciniki
Amerikan bankası tarafından Rus-
ya'ya her gün >üz mihon dolayın-
da kupür halinde dolar ihraç edil-
miştir. Yeni kâğıt doiariann mikta-
nnın yüksekliğinden. bufontannen
azuıdan bir bölümünün Rus suçör-
gütierinin ihbŞaonı karsdamak üze-
re kullanıldığı anlaşümaktadır. Ak-
si haide. Rus bankaiannm yepyeni
Amerikan dolarlannı kasalannda
saklamalannı izah ebnek mümkün
değildir.
Ters aklama
I - Rus mafyası Sibirya petrolü-
nü çalarak Rotterdam serbest paza-
nnda 40 milyon dolara satar.
2- Para Londra'daki bir banka he-
sabına yatınlır.
3- Rus mafyasının denetimi altın-
daki banka aracılığıy la New York'ta-
kı bir özel bankaya yeni kâğıt do-
lariar sipariş edilir.
4- Londra, 40 milyon dolan, New
York'taki özel bankaya aktanr.
5- New York Bankası federal re-
zerv Board'dan 40 milyon dolarhk
yeni kâğıt dolar satın alır.
6- Federal rezerv yeni dolarlan ve-
rir. Para, mafya denetiminde Mos-
kova'ya ulaşır ve yasadışı karanlık
işlerin finansmanında kullanıhr.
Kapıdan kapıya aklama
Kara parayı büronuzdan çıkma-
dan aklamanız da pekâlâ mümkün-
dür. Bunun için hiç ortada görün-
memesine karşm, bu tür işlerde ara-
cılık yapan bir banka yeterlidir. Ak-
lanacak para, kara parayı aklaya-
cak olan muteber işadamma valiz
taşıyan kuryelerle ulaştınlır. Ak-
lanan para, aklayanın hesabına geçer.
Kara paranın sahibi, uluslararası
bir banka kartıyla, aklanan parayı
'kabukşjrketin' hesabından çeker.
UEspress, Mayıs 1998
Çocuklar,meşin top ye
çim sahada kan izleri-w- -yçüncü Dünya'nın de-
m I ğişik üikelerinden, kü-
m J çiik yaşlarına karşm
I / ağır ve eziyetli işlerde
^ f c ! ^ zorla çalıştınlan on üç
çocuk. Asya, Afrika ve Amerika'yı. bu
arada ülkemizi de ziyaret ettiler. İlk adı-
mını ocak ayında atan 'Çocuklaruı Sö-
müriilmesine Karşı Dünya Yürüyü-
şü'nün. Uluslararası Çalışma Örgü-
tü'nün(ILO) Cenevre'deki yıllık kon-
feransının başladığı haziran başmda so-
na ermesı salt bir rastlantı değil. Bir-
leşmiş Milletler'in Çocuk Haklan Kon-
vansiyonu'nun onaylanmasından do-
kuz yıl sonra, Uluslararası Çalışma
Örgütü'nün 'çocuklann, kabul edil-
mesi olanaksız çalışma biçimlerinin
ortadankaldınlmasıyla' ilgili yeni bir
konvansıyona ona> vermesi söz ko-
nusu.
Dünyadaki 800 hükümetlerdışı ör-
güt, kuruluş ve sendıka tarafından des-
teklenen 'Çocuklann Dünya Yüriiyü-
şü' Uluslararası Çalışma Bürosu'na
göre gezegenin tümünde, zorlayıcı ol-
duğu kadar haysıyet kıncı işlerde 250
milyon çocuğun çalıştınlması. bunla-
nn 40 milyonunun ise düpedüz köle
gibi kullanılmasınınönlenmesi konu-
sunda hükümetlere baskı yapılması ve
kamuoyunun dikkatinin çekilmesıni
hedefliyordu.
Mayıs ayında "Eğitiıne evet, evet,
evet; çocuklann sömürülmesine hayır.
havir, ha>ır!" belgısıvle ülkemize de
ugra> an 'Çocuklann Dünya Yürüyü-
şü'ne. başta hükümet olmak üzere, ko-
nuya duyarlı olması gereken yetkili-
lerce. daha çok 23 Nisan şenliklerinin
de\amı çerçevesinde, renkli birgöste-
ri olarak bakıldı. Oysa olay, ülkemiz
\e dünya çocuklarının önemli bir bö-
lümü için. Dickens'dan bu yana hâlâ
kanayan, çözümü giderek daha da ola-
naksız hale gelen büyük trajedilerden
birinin dünyanın gözleri önüne serıl-
mesini amaçlıyordu.
"Eğitime evet, evet, evet; sömürüye
hayır, hayır, hayır" teması iizerindeki
çocuklann ilk 'Dünya Yüriiyüşü' Ye-
s,Fpor malzemelerinin üç
devi, Nike. Adidas ve
Reebok'ıncirolan, 1989'dan
1994'e 30 milyar franktan (1
Fransız Frangı yaklaşık 42
bin TL) 50.4 milyar franga
yükselmiştir. 1995'teNike'in
net kân 2 milyar franga,
Reebok'ın ise 1.1 milyar
franga ulasmıştır.
Endonezya'da Nike air
Jordan spor ayakkabılannı
altı yaşındaki çocuklar yarım
franga üretmektedir.
nı Delhı"de hükümetler dışı bir örgül
olan South Asıan Coalıtion Against
Chıld Senitude (SACCS) ile çocuk-
lann korunması \ e kölelikle savaşla il-
gili hükümetlerdışı örgütü ve 3. Dün-
ya'ya yardım kuruluşu Anti-Slavery In-
ternatıonal, UNlCEF'ın İş Haklan Fe-
derasyonu \ebenzen örgüt ve kuru-
luşlann ortak girişimiyle çeşitli kollar-
dan oluşturulmuştu. Bu kollardan bi-
n 17 Ocak'ta Manılla'dan hareketle, As-
ya'yı bir uçtan öbürüne, Hindistan.
Tayland, Pakistan. iran.Türkiyegüzer-
gâhını ızlemiştı. Ikincısi 20 Mart'ta
Cap'tan hareket ederek Afrika kıtası-
nı geçmış. oradan da Mağrip ülkele-
rine ve Fransa'ya ulaşmıştı. Üçüncü-
sü ise 25 Subat'ta Sao Paulo'dan yola
çıkarak Güney \e Kuzey Amerika'yı
katetmışti.
'Yürüy üşün' sadece kapsamı \ e gü-
zergâhı bıle gezegenin hemen hiçbir
ülkesinin 'çocuklann zorla calışhn)-
maa'nın sorumluluğunun dışında kal-
madığını ortaya koymaktadır. Ancak
bu konuda Asya'nın başı çektiğınden
kuşku yok. Tüm dünyada çalışmak zo-
runda bırakılan çocuklann yüzde 61 "i
bu kıta üzerinde yaşıyor. Ne var ki or-
talamaya vurulduğunda ön sırada Af-
rika var. Kara Kıta'da. 14 yaşın altın-
daki on çocuktan dördü çalıştırılıyor.
Bu oran. Latin Amerika "da beş çocuk-
tan biri durumunda. 'Yüriiyüşün' Fran-
sa örgütleyicisi Michel Bonnet'ye gö-
re gelişmiş ülkeler de bu büyük fela-
ketten nasibini alıyor. Bu yüzden de > i-
ne Bonnet'ye göre 'felaketin dünya51-
çeğinde ortaya konması ve suçlanma-
sı gerekiyor'. Ama bu konuda önlem
almak kolay değil. Zira 'çocuklann
çalıştınlması' dünya ekonomısıyle ıç
içe. Hele küreselleşme ıdeolojisinin
dayattığı rekabet ortamında 'çocuk
emeğinin' sömürülmesinın önlenme-
si düne oranla daha da güç. Zira. 'ço-
cuklann çalışdnlması" ebeveynlerine
zaman kazandırmakta, mal üretmek-
te, çalışmalanylaen yoksul ailelereaz
da olsa, gelir sağlamaktadır.
UNICEF çocuk emeği kullanan sek-
UNICEF çocuk emeği kullanan sektörleri saptamıştır. Bazı azgelişmiş ülkelerde
çocuklar işgücünün üçte biri düzeyindedir. Ama çocuk emeğinin sömürülmesi en çok
aile içinde olmaktadır. Çocuk burada
k
köle olarak' kullanılmaktadır. Çalışma süreleri
sınırsızdır. Kötü beslenme, şiddet, çevreden soyutlanarak tek başına bırakılma, çocuğun
günlük ekmeğidir.
törleri saptamıştır. Bazı azgelişmiş ül-
kelerde çocuklar işgücünün üçte biri
düzeyindedir. Ama çocuk emeğinin
sömürülmesi en çok aile ıçınde ol-
maktadır. Çocuk burada 'köle olarak
1
kullanılmaktadır. Çalışma süreleri sı-
nırsızdır. Kötü beslenme. şiddet, çev-
reden soyutlanarak tek başına bırakıl-
ma. çocuğun günlük ekmeğidir. Endüst-
ri. ortaboy \e küçük ışletmeler. sokak
işlen ve fuhuş da çocuklann genış öl-
çüde kullanıldığı sektörlerarasındadır.
Örneğın 10 Haziran'da Fransa'da
başlayan Dünya Futbol Şampıvonası
(Mondıal) fırsatıyla. Batı ülkelerınde
çocuk emeğinin sömürülmesine kar-
şı savaş veren çeşitlı kuruluşlar. özel-
likle Güney Asya ülkelennde y erel ta-
seron fırmalar aracılığıy la spor mal-
zemelen üreten \e bunlan tüm dünya-
da pazarlayarak mılyarlarca dolara \ a-
ran muazzam kârlar elde eden Nike.
Reebok. Adidas gibı büyük markala-
nn boykot edilmesi yönünde kampan-
ya yürütmektedirler.
Rakamlar şaşırtıcıdır. Spor malze-
melerinin üç deu. Nike. Adida.s \e
Reebok'ıncırolan. 1989'dan 1994'e30
dır. Mondiai'ın çevresinde dönen pa-
ralann toplamı, basında çıkan haber-
lere bakılırsa Türkiye bütçesinın üçte
birine, yanı 2 katnlyon lOOtrilyonaeşit
olan ürkünç boyutlardadır. Fızık güç,
becen. dayanıklılık, teknik gıbı sporun
soylu niteliklenni barındırmasına kar-
şm futbol. aynı zamanda ticaretin en
hay asız bıçimıyle at oynattığı alanlar-
dan bıridir. Ama bu. madalyonun sa-
dece "partak" yüzüdür. Öbür y üzde.
azgelişmiş ülkelenn spormalzemele-
rı yanı sıra son derece 'makbul' 'hand
made' meşın toplarda, bınbır yokluk
ıçınde ızbe kov uklarda zorla işe sürü-
len küçük çocuklann kanlı alınterlerı
var. Yaşamasevıncininengüzel vean-
lamlı sımgelerınden bın olan 'çocuk
vetop' o ül^e çocukları için oyun dc-
gıl. gerçek birlrajedidir. Dünyada üre-
tılen futbol toplannın yüzde 80'i. ge-
zegenin yeni nükleergücü Pakistan'ın
zorla işe sürülen çocuklannın ellerin-
den çıkmaktadır. Merkezi Brüksel'de
bulunan Uluslararası Özgür Sendika-
lar Konfederasyonu'ndan (C'ISL) Luc •
Demaret'e göre 'büyük markalar' bu
konuda yerel taşeronların ardına gız-
kat daha fazlasıyla pazarlanıyor.
Pakistan tnsan Haklan Komisyo-
nu'na göre bu ülkede 14 y aşın altında
çalıştınlan çocuklann sayısı 11 milyon.
Çocuklar. yedi gününaltısında vegün-
dedokuzılâon saat çalıştırılıyor. An-
cak istatistikler sadece 10 ilâ 14 yaş
arasını kapsıyor Zorla çalı^ıtınlma-
nın daha küçük yaştakı çocuklarda ne-
den olduğu yıkım, bu yüzden ölçüle-
miyor. Uluslararası Çalışma Bürosu'na
göre. silahlanmaya bütçenın yüzde
28*ini ayııtuı Pakistan'ın. eğitime ayır-
dığı para, bütçenın sadece yüzde 8'ı.
Okuma yazma oranı ise yüzde 27.
Küçük kölelerin
dünyasına yolculuk
LNICEF'ın Fransa Komısyonu Baş-
kanı BrunoRkattotarafından yazılan
'Sessizliğin. Yasadışüığın ve Sefaletin
Dünyasına Bir Keşif Yokuluğu' adım
taşıyan kıtap. küçük kölelerin gızli
dünyasında hüküm süren dehşetin bo-
yutlanna ışık tutuyor Kıtapta. 'Kızço-
cuklann daha doğuşta yok edilmeleri'.
'Çocuklar >e pornografi'. 'Okul. kı-
Spor malzemelerinde düşük ücretle çalıştınlan çocuklann kanlı alınteri \ an
milyar franktan (1 Fransız Frangı yak-
laşık 42 bin TL) 50.4 mily ar franga yük-
selmiştir. 1995'te Nike'in net kân 2 mil-
yar franga. Reebok'ın ise 1.1 milyar
franga ulasmıştır. Endonezya'da Nike
air Jordan spor ayakkabılarını altı ya-
şındaki çocuklar yarım franga üret-
mektedir. Tenis şampiyonu Agassi'nın.
adını on yıl süre için kuüanıltnası kar-
şılığında Nike'dan kazandığı 100 mil-
yon dolar, Endonezya'daki Nıkomas
fabrikalarında haftada 60 saat çalışan
12.000 işçinin bir haftada kazandığı pa-
radan daha fazladır. Tayland'da her ış-
(,i günde ortalama 4 5 ayakkabı üret-
mektedir. Bırçiftayakkabımn malıye-
ti ise yaklaşık dokuz franktır (38 bın
TL). Buna karşıhk Çin'de günlük ça-
lışma süresı 14 saate varmaktadır. Bir
çiftayakkabınınmaliyeti ise3.8frank
dolayındadır. Nike'in yıllık reklam
bütçesınde sadece yüzde 3.5'lık bir ın-
dınm yapması halinde. Nike spor ayak-
kabılannı üreten Çınli \e Endonezya-
lı işçilenn ücretlerini iki katına ulaş-
tırması için yetip artmaktadır.
Me$in topun ardındakî
trajedi
Meşın top. dünya futbol şampiyo-
nasının mılyonlarca insanı büyüleye-
rek statlara doldurduğu. mılyarlarca-
sını da "beya/cama' çıvıledıâı şu sı-
ralarda, ülkelerin y aşamsal önemdekı
tüm sorunlarını sollayarak. mutlak bi-
çimde gündeme oturmuş bulunmakta-
lenmektedir Nike. Umbro ya da Adi-
das markası taşıyan futbol. voleybol.
hentbol toplan. sadece üç yaşında olan
Silgi adındaki çocuk gibi Pakistanlı
yoksul çocuklar tarafmdan üretilıyor.
Kölelık sürecı 'peshgi' denilen ücret
a\ansı ilede\reyegiriyor. Clkenınen
yoksul aileleri çalışma ömürlerını a>an
ölçüîerdeborçlandırılıyor\e çocukla-
rı daha doğmadan bırkaç yüz franga
pazarlanıyor.
Lahor'un kuzeyinde yer alan Sial-
kot, dünya meşin top üretimının mer-
kezi konumunda. Yıllık toplam 80 mil-
yon topun 35 milyonu burada üretili-
yor. Kötü insanlar olarak takdım edi-
len gazeteci. sendikacı ve insan hak-
lan milıtanlarının gözleri önünde ço-
cuklar. küçük parmaklannı kesilmek-
ten koruyan kauçuk bandlan söküp
atarak aceleyle kaçıp saklanıyorlar.
Kaçıp gidenlerin yerini daha büyük-
leri alıyor. Amayavaşyavaşdillerçö-
zülüyor Amerikalı gazeteci Sydney
H.Samberg ve fotoğrafçı Marie Do-
rigny, 'Life Magazine'de Karayat ad-
lı çocuğun öyküsünü şöyle anlatıyor:
"Karayat sekiz yaşında. Hiç okula git-
memiş. Üç y ıldan bu yana topdikimin-
de çalıştınlıyor. Diktiği her meşin top
için 2 franktan dahaazımkazanıyor(80
bin TL). Ortalama olarak günde üç
top dikiyor." Dünyaca ünlü 'Cobra'
toplan, 'F1FA Approved'
1
(FIFA onay-
lı) ıbaresını taşıyor. 'MadeinPakistan'
ve 'Hand made' (el işı) mühürlü top-
• lar maliyetinin elli kat, bazen de yüz
nk bir düş\ 'Sanayileşmiş ülkelerde
çocuklann çalıştınlması'. 'Çocuk pa-
zan
1
, 'Madenler. mutlak kötülük' gi-
bi bölümlerle çağıtnızın en büyük fe-
laketlerinden biri sergileniyor. Kitap-
ta yer alan fotoğraflar ise asla görme-
diklerimızi gösteriyor. Bütün bunların
gerçek olduğunu, yerin yüzlerce met-
re altındaki madenlerde sürünerek ça-
lışan 'köstebek çocuklann' gerçekten
var olduğunu. en küçük bir kıışkuy a y er
vermeksizin. kanıthyor. Örneğın Ko-
lombıya'nın en yoksul bölgelennden
biri olan, sadece Borjaco yöresinde
çocuklar, yerin 200 ya da 300 metre
dıbinde kazmalarla tünel kazıyorlar.
Kitaba önsöz yazan Martin Monesti-
er, "Yetişkin madenciler belli ölçüler-
de galerilerin açılmasında çalıştınlı-
yor. Buna karşılık çocuklann küçük
gö>deleri. 80 ilâ 100 santimetrelik tü-
nellerin açılmasına olanak sağlıyor. Ço-
cuklar oralarda, zayıf madenci lam-
baları ya da mum ışığj koşullannda
çalıştınhyor" dıyor.
Pakistanlı küçük 'tuğlacılar" için du-
rumbundan farklıdeğil.5 ilâ 8yaşın-
daki çocuklar, sabahın dördünden ge-
cenin 22'sıne, çamur ıçınde. çamurun
yoğrulmasındankalıplanmasınavepı-
şirilmesine. daha sonra da belli uzak-
hktaki depolara ıstiflenme.sıne kadar
çalıştırılmakta. karşılığında da her bi-
rinin günde bın tuğla üretmesi koşu-
luyla günde 12 ilâ 16 bın TL kazan-
maktadırlar.
'Çocukların \ürüyüşü'niin Fransa
Koordinatörü Michel Bonnet, Le Mon-
de gazetesıy le y aptığı söyleşide. gaze-
tenın "Si/e göre dünya çocuklannın
sömüriilmesinin önde gelen sorumlu-
lan kimlenlir'" sorusunu şöyle yanıt-
lıyor. "Önde gelen nedenlerinden söz
etmekdaha iyi olur. İşverenlerin,çocuk-
lan çalışhrarak daha fazla kâr sağla-
dıklan durumla karşı karşıya değiliz.
Bu durum. çalışan çocuklann yüzde
lü'unu, yani 30 milyon çocuğu kapsı-
yor. Kalan bölümün iş\ereni bile yok.
Çocuklar tarlalarda, küçük atölyeler-
de çalışıhnlıyor. Ya da kendi hailerine
bırakılarak,çöplerde ne bulurlarsaon-
laıia yetiniyor. Olayın temel nedeni ai-
lelerin yoksulluğu. Bunlar toplumdan
o denli dışlanmış durumdalar ki yar-
dım sistemlerine bile ulaşamıvorlar."
- Peki ekonomik altematif mevcut
mu?
- Gerı ödemeleri gereken borçlar ve
faizlerle sosyal programlannın geliş-
tinlmesı arasına sıkışan bu ülkelerin
yükünün hafifletılmcsi denenmelidir.
Mikroekonomik alanda küçük koope-
ratiflerin, küçük atölyelerin geliştiril-
melen gerekmektedir. Bunlar başlamak
ıçın bıraz para bulduklarında çoğun-
ca iyi çalışmaktadır. Bu ise ailelere
daha iy i yaşam koşulu ve çocuklarını
da okula gönderme olanağı sağlayacak-
tır. Çocuklann çalıştınlmasının sona
erdirılmesınin çok sayıda ülkede sos-
yal dokuya zarar vereceğıyle ilgili sav-
lar ise yersızdir. Yaptığım tümaraştır-
malar. çocukların çalıştınlmasının or-
tadan kaldınlması, toplumu sarsmaya-
cagı gibi, tam tersine gelişmesine yar-
dımcı olacagını göstermıştır. Çocuk-
ların çalışmasının hafifletılmesi, on-
lara eğıtım olanaklannın verilmesi.
toplumun sosyal düzeyini yükselte-
cek ve orta erımde gençlerin kapasi-
tesının artması. toplumun tümü için ya-
rar sağlayacaktır.
Parasız zorunlu eğitimin 'çocukeme-
ğinin sömürülmesinin' en büyük engel-
lennden bın olduğundan kuşku yok.
Önıeğin Türkıye-nm sekiz yıllık zo-
runlu eğıtimde uzun süre yerinde say-
jölelik süreci 'peshgi'
denilen ücret ayansı ile
devreye giriyor. Ülkenin en
yoksul aileleri çalışma
ömürlerini aşan ölçülerde
borçlandınlıyor ve çocuklan
daha doğmadan birkaç yüz
franga pazarlanıyor.
Lahor'un kuzeyinde yer alan
Sialkot, dünya meşin top
üretiminin merkezi
konumunda. Yıllık toplam
80 milyon topun 35 milyonu
burada üretiliyor. t
masına karşın, parasız zorunlu eğitim-
de tav ız vermeyen Fransa"da, Katolik
y ardım örgütünün önemle altını çizdi-
ği gibı. çocuklann çalıştınlması bazı
yaşlar ıçın sınırlıkalmıştır. Bu yüzden
bu konuda 'çözüm,eğitim'dir (Soluti-
on. c'est l'educatıon). Üzerinde önem-
le durulması gerekmektedir. Diğerta-
raftan. yoksul ülkelerde çocuk emeği
sömürüsüyle üretilen spor malzeme-
lerinin, özellikle Batı ülkeleri tüketi-
cılen \ e dağıtıcılan tarafından boykot
edılmelennin de önemli bir başka en-
gel oluşturduğundan kuşku yok. Ör-
neöın y ıne Fransa'da 'Courrir', 'Decatfa-
lon', Sport 2000' v e Technkiens du
Sporf gibi ünlü fırmalann da aralann-
da yer aldığı Ulusal Ticaret Federas-
yonu'na bağlı 2000 kuruluş, bu konu-
da bir 'iyi hal' kodu ilan etmişlerdir. Bu-
na göre federasyona bağlı şirketler sa-
dece 'çalışanlann temel sosyal hakla-
nna ve çoTeye say gılı spor malzeme-
leri üretecek ve dağıtımını üstienecek-
lerdir'. 'Etikette Etik Birtiği' bu giri-
şımi desteklemekle bırlikte, buna 'ba-
ğımsız \e say dam" bir denetimin de eş-
lık etmesini talep etmişlerdir. Birlik
bu konuda Mondiai'ın sonuna kadar
100.000 tüketici imzası toplayacakla-
rını ileri sürmüştür.
İkbal Masih. Pakistanlı küçük bir
çocuktu. Halı dokumaya dört yaşında
başlamıştı. Bir insan haklan savunu-
cusu örgütün yardımıyla 6 yaşında tez-
gâhın başından kurtanldı. O günden iti-
baren 'tşçi Çocuklann Kurtuluşu Cep-
hesi'nde savaşa katıldı. Köleliğe kar-
şı savaşın sımgesi oldu. 16 Nisan
1965'te Lahor yakınındaki köyü Mu-
ridke'de katledildi. Bir yıl öncesi, Ame-
rikan İnsan Haklan Vakfı onu 15.000
dolarla ödüllendirmişti. Ödülü aldığı
gün tüm dünyaya duygu dolu birçağ-
nda bulundu. İkbal Masih, çağnsında
"Çocuklann kanını satın almayın" di-
yordu.(*)
HÜSEYlN BAŞ
(*) Kaynaklar: Le Monde, Lıbera-
tıon. L'Humanite Dimanche.