Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
Kenan Mak
davası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bolu Cumhuriyet
Başsavcılığı, geçen ay lzzet
Baysal Üniversitesi
ögrencisi Kenan Mak'ı,
siyasi görüş farklılığı
nedeniyle başlayan kavga
sonucunda öldürdüğü
gerekçesiyle. tutuklu sanık
Soner Gökgül'ün kasten
adam öldürme suçundan 30
yıla kadar hapis cezasına
çarptınlmasmı istedi.
Savcılık, ölümle sonuçlanan
kavgaya katılmalan ve
bıçak çekmeleri nedeniyle
19 sanığın da 6 ay ile 6.5 yıl
arasında değişen hapis
cezalanna mahkûm
edilmeleri istemiyle dava
açtı
Giovanni'ye 1 yıl
hapis
DİVARBAK1R
(Cumhumet Bürosu) -
Nevruz kutlamalannda bir
PKK'linin fotoğrafını
taşıdığı gerekçesiyle
Diyarbakır Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde (DGM)
yargılanan Italyan Fnsullo
Damiano Giovanni, 1 yıl
hapis cezasına çarptınldı.
Sanığın cezası paraya
çevrildi.
İGDAŞ'ta
toplusödeşme
• İstanbul Haber Servisi -
' Türkiye Elektrik. Su ve Gaz
Işcileri Sendikası (Tes-lş)
ile IGDAŞ Genel
Müdürlüğü arasında dün 5.
Dönem Toplu Iş Sözleşmesi
imzalandı. 1654 işçiyi
kapsayan sözleşmeyle en
-düşük ücretli işçinin eline
•maaş artı sosyal paket
olmak üzere net 119 milyon
23 bin lira geçecek. Adaİar
Belediyesi ile Türk-lş'e
:
bağlı Belediye !ş Sendikası
"arasında imzalanan
sözleşmeyle de işçi
ücretlerine birinci yıl için
yüzde 90, ikinci yıl için
yüzde 105 zam yapılacak.
Peken çetesine
operasyon
• istanbul Haber Servisi -
^ dürmeye
azmettirmek. tehditle
tahsilat yapmak, zorla
alıkoymak ve benzeri
suçlardan doiayı halen
aranan Sedat Peker'in
adamlan olduklan ileri
sürülen 8 kişi. çeşitli çap ve
markada 7 tabancayla
birlikteyakalandı.
Kaynak'a dava
• İstanbul Haber Servisi -
Eski MİT Daire Başkanı
Mahir Kaynak hakkında.
Med TVİde yaptığı bir
konuşmasından doiayı, 3 ila
5 yıl hapis istemiyle
İstanbul DGM'de dava
açıldı. Aynı soruşturma
kapsamında Şemdin
Sakık'a ait olduğu öne
sürülen ifadelerde adı geçen
gazeteciler Mehmet Ali
Birand. Cengiz Çandar,
Fatih Altaylı \e Ya\Tiz
Gökmen için de takipsizlik*
karan verildi.
ÖZÜR
Yazanmız Oral Çalışlar
dünkü yazısında.
globalizm ve solun
evrenselliği konusuna
bugün devam edeceğini
belirtmişti. Ancak
arkadaşımız Ragıp
Duran'ın Saray
Cezaevi'ne uğurlanması
nedeniyle bütün günü
yollarda geçirmek
zorunda kaldığı için
bugünkü yazısını
yetiştirememiştir. Özür
dileriz.
Baykal, TBMM yolsuzluğunun örtbas edilmek istendiğini söyledi. DYP'den tavır
'Şaibeli salona girmeyiz'
Türban tartısması
'lüeri
şikâyetettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Eğitim Bakanı Hikmet
Uluğbay, üniversitelerdeki tûrban
yasağının "hukuki ve yargı karanna
dayalT olduğu yönündeki
açıklamalarını sıra kapaklarına
.vurarak ve bağırarak engellemeye
çahşan FP'lileri, genel kuruldan
canlı yayın yapan Meclis TV
aracıhğıyla yurttaşlara şikâyet etti.
FP'lilerin sûrekli kendisine
sataştnalanna sinirlenen ve saygılı
olmalan konusunda uyanda bulunan
Uluğbay, konuşmasına yönelik
müdahaleleri engelleyemeyince.
"Vatandaşlanm. işte bunlann
demokrasi anlayışı budur. Bir
bakanın konuşma hakkını elinden
almaya çalışıyorlar" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda gündem
dışı söz alan FP'li Remzi Çetin,
üniversitelerde uygulanan türban
yasağını eleştirdi. Çetin'in
konuşmasma yanıt vermek ûzere
kürsüye gelen Ulugbay,
üniversitelerde türban serbestisini
öngören yasanın Anayasa
Mahkemesi *nce iptai edildiğini,
Danıştay'm da benzer yönde karar
verdiğini bildirdi.
Bu konuda davacı olan bir
öğrencinin konuyu AvTupa lnsan
Haklan Mahkemesi'negötürdüğünü
vurgulayan Uluğbay, mahkemenin de
türban yasağını onayladığının altını
çizdi. FP'lilerin, sıra kapaklanna
vurarak ve sözlü sataşmalarla sözünü
kesmeye çalıştıgı Uluğbay,
sinırlenerek "Ben sizi nasıl
dinlediysem. siz de beni
dinJeyeceksiniz" diye konuştu. FP'li
Tevhit Karakaya'nın üniversitelerde
* "dayatına* olduğu yöriündeki •'-•''•"
~ "sataşmasına ise Uluğba$? "Şu art*r;'.
dayatmayı siz bana yapjyorsunui* •*'*"'
diye karşı çıktı. Birîeşimi yöneten
FP'li TBMM Başkanvekili Yasin
Hatipoğlu'nun, partılilennin
çıkardığı kargaşaya müdahale
etmedigi gözlenirken Uluğbay,
FP'lileri yurttaşlara şikâyet etti.
Tepkıleri nedeniyle konuşmasını
güçlükle sürdüren Ulugbay,
konuşmasını. FP'lileri kastederek
"Hukuki yollardan yapamadığınızı,
sokağa taşıyarak \apmaya
çataştyorsunuz" diyerek tamamiadı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yurtdışında bulunan TBMM Başkanı
Hikmet Çetin'e vekâlet eden ANAP'lı
TBMM Başkanvekili Hasan Korkmaz-
can'ın, "geçici kabule" hazırladığı genel
kurul salonunun açılış tartısması büyü-
yor. CHP Genel Başkanı Deoiz BaykaJ.
genel kurul salonu yolsuzluğuna gerek-
li tepkinin gösterilmemesini eleştirir-
ken, "Meclis'i hızlı çahştıracağız diye
cumhuriyettarihinin en utanç verici yol-
suziukianrun örtbas edilmesine izin ver-
meyiz" dedi.
CHP lideri Baykal, partisinin grup
toplantısında genel kurul salonu ile ilgi-
li tartışmalara dikkat çekti. Türkiye
Cumhuriyeti tarihi boyunca ilk kez TB-
MM Başkanı'na yönelik bir araştırma
komisyonunun resmi suçlamasınınorta-
ya çıktığını vurgulayan Baykal, "Bunu
görmezJikten gelemeyiz. Rapor üzerin-
de bir hafta içinde görüşmeler yapıla-
cak. CHP ola\ın başında suç duyurusu
yapmışti. Gecikmeden, umut ediyorum
yargı organı bu konuya el atacak. Mec-
• CHP lideri Baykal, Meclis'i
çalıştırmak gerekçesiyle
cumhuriyet tarihinin en utanç
verici yolsuzluğunun
gizlenemeyeceğini söyledi. DYP
Grup Başkanvekili Turhan Güven
ise yeni salona girmeyeceklerini
açıkladı.
lis çok agır suçlamalar altındadır. V'ağ
lekesi gibi \olsuzluk savlan da Meclis'e
kadar tırmanmıştır" dedi.
Baykal, yeni genel kurul salonunun
devreye ahnması gereksinimini anladı-
ğını. ancak bunu isteyenlerin "Meclis
yolsuzluğunun bir an önce sonuçiandırü-
masuıı daha önemle ele almak zorunda
olduğunu " söyledi. Baykal. "O genel
kurul salonunun arkasındaki bütün pis-
likler ortaya dökülmeli \e gereken > apıl-
malı. Bu tavnmızın Meclis'in hızlı çalış-
tırılmasına engel çıkarma di\e değerlen-
dirilmesine izin vermeyiz. .Meclis'i hızlı
çahştıracağız diye cumhuriyet tarihinin
en utanç verici yolsuzJuklarının örtbas
edilmesine izin vermeyiz" dedi. Baykaf,
bir bakanın kızına. oğluna torpil yaptı-
ğını anımsatarak, " Başka bir ülkede ol-
sa 24 saat yerinde duramaz. Ama kim
kimden hesap soracak? Hiçbir şeye üzü>-
müyorsanız. milliyetçiyiz, mukaddesat-
çıyız, diyorsunuz, bari tarihinizden uta-
nın" diye konuştu.
DYP Grup Başkanvekili Turhan Gü-
ven de. Başbakan Mesut Yılmaz'ın ye-
ni salonun açılması için Meclis Başkan-
lığı'na baskı yaptığını belirterek, "Bu
Meclis'in açılması kamuoyunda Meclis
üzerindeki güvensizliği daha da arttıra-
caktır. Bu bakımdan yeni genel kurulun
bu aşamada açılması >anlıştır" dedi Ge-
nel kurul salonuyolsuzluğu ile ilgili suç-
lular cezalandınlıp, şaibe ortadan kalk-
madıkça. yeni salona girmeme karann-
da olduklannı yineleyen Güven, "Sayın
Yılmaz, Kalemli'ye kefaletinde samimi
ise gerçekten salonun açıimasmı da isti-
yorsa, zararlaru U.tilaflar halledilinceye
kadar teminat olarak Meclis'e yatır-
malıdır" görüşünü savundu.
Hayvanseverlerin
protestosu
Çeşitli kentlerden bir araya gelerek Şiddete
Karşı Güçbirliği Platformu kuran
hayvanseverler, dün Meclis'in önündeki
MİIIi Egemenlik Parkj'nda
gerçekleştirdikleri zincuii eylemle
Ha>>anlan Koruma \asası'nui
TBMM'den çıkmamasını protesto ettiler.
Plarform sözcüsü Akkuş, Mevlana'nın
kedisi\le birlikte a\nı kubbenin altuıa
gömüldüğünü anımsatarak,
"Mevlana'nın torunlan sokak
katliamlanna kayıtsız. Sevgisizliğin ve
kaOhğın çıkış noktası olan sokak
ha>>anlannın katliamını. sokak çocuklan
takip edecektir" diye konuştu. Eyleme
destek veren TBMM Çevre Komisyonu
üyesi ve Hayvanları Koruma Yasası AK
Komisyonu Başkanı FP millervekili İsmail
Yıldız da yasanın bir an önce çıkanlarak
hayvan katliamının durdurulacağım
söyledi (Fotoğraf: HASAN AYDIN)
Ekonomik ve Sosyal Konsey'de memur maaşlan konuşulmadı
Kayıt dışına karşı sendikalara görev
.\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ekonomik ve Sosyal Konsey'de, k^yıt
dışının kayıt altına alınmasına yönelik
olarak sendıkalann etkin görev alması
için çahşmabaşlatılması konusunda egi-
lim oluştu. Türk-lş Genel Başkanı Bay-
ram Meral, vergi refoımunda bazı mad-
delerin reforme edilmesi, kayıt dışı eko-
nomıyle ilgili olumsuzluklann gideril-
mesi konusunda uzlaşıldığını bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, özel
sektöre. fiyatlan saptarken daha önceden
kalma enflasyon beklentilerinı değıl, son
1 aylık gerçekleşmelen esas almalan yö-
nünde öneride bulunduğunu ve bunun
genel kabul gördüğünü söyledi.
Toplantı çıkışında gazetecilerin soru-
lannı yanıtlayan Başbakan Yardımcısı
Ecevit, ESK'nin karar değil. damşma or-
ganı olduğunu. ancak çok yararlı bir gö-
rüşme olduğunu söyledi. Ece\it şöyle
konuştu:
"Son a> larda cnflas>onda bir iniş sü-
reci başladı. Halk enflasyonla ilgili hedef-
lerimize ulaşılabilece0 umudunu edin-
me>e başladı. Buna özel sektörün de kat-
kısı çok önem taşı>or. Özel sektöriin an-
layışla karşılanması gereken zorluklan
var. Ben, özel sektörde fivatlar saptanır-
ken daha önceden kalma enflasyon bek-
lentilerine göre, son bir aydaki enflasyon
gerçekleşmesine görefi>atlantespiteder-
lerse küçümsenemeyecek bir katkı oia-
eaktır; bunun genel kabul gördüğü eğili-
mi izleniminde bulundum."
Ecevit. hükümeiın yüzde 20'lik zam
konusunda kararlı olup olmadığı sorusu-
na "Hükümetmemuruenflasyonaezdir-
meme konusunda kararlı" yanıtını ver-
di. Maliye Bakanı Zekcriya Temizel ise
memur maaşjannın görüşülmediğini
söyledi.
Türk-lş Genel Başkanı Meral, 5'li si-
vil girişim olarak hükümet ülke sorun-
lannı çözdüğü sürece desteklerinin de-
vam edeceğini belirtirken vergi yasasıy-
la ilgili bazı maddelerin reforme edil-
mesi. kayıt dışı ekonomi ile ilgili ülke-
deki olumsuzluklann en aza indirilmesi
için ne gerekiyorsa yapılması için muta-
bakata vardıklannı kaydetti.
Arkadaşlarına 'Serkan aşk yüzünden intihar etti' ifadesi vermeleri için baskı yapıldı
Serkan Eroğhı olayı büyüyor
NECATt AYGIN
İ2LMİR-Ege Ünnersıtesi tletişım Fakül-
tesi tu\aletinde asılı bulunan Ali Serkan
Eroğlu'nun kuşkulu ölümü>le ilgili soruş-
turma sürüyor. tzmir Emniyet Müdürlüğü
Terörle Mücadele Şubesi'nce gözaltına alı-
nan ve Izmir DGM'de tutuksuz yargılan-
mak koşuluyla serbest bırakılan Eroğlu'nun
arkadaşlarından Zeynep Özen. "Gözalnn-
da, "Eroğlu'nun intihannın aşktan kaynak-
landığını' söyiemem için baskı yapblar. Red-
dettim" dedi. Eroğlu'nun asilı bulunduğu
yerde yapılan gizli keşfe çağrılı olduklan
halde. olay yeri tutanağını düzenleyen po-
lisler gelmedi.
Haziran ayı başlannda düzenlenen ope-
rasyonlarda çoğunluğunu Ali Serkan Eroğ-
lu'nun arkadaşlannın oluşturduğu 17 kişi
gözaltına alınmış, bunlardan I4'ü çıkanl-
dıklan Izmir DGM 'de tutuksuz yargılanmak
koşuluyla serbest bırakılmıştı. Serbest bıra-
kılanlardan Zeynep Özen ve Fatma YapıcL
İHD Izmir Şubesi'nde düzenledikleri basın
toplantısında. haksız olarak gözaltına alın-
dıklannı ve bunun yasalara aykın olduğu-
nu savladılar. Zeynep Özen gözaltında po-
lisin. Eroğlu'nun kuşkulu ölümüyle ilgili
sorularsorduğunu belirterek "Serkan'ın in-
tihannın bir aşktan kaynaklandığını soyle-
mem için baskı yapnlar. Ancak kabul etme-
dim. Bana sorulan sonılar gözaltına alınan
diğeıierinedesorulmuş" dedi. Fatma Yapı-
cı ise gözaltına alındığı andan DGM'ye çı-
kıncaya dek suçsuz oidugunu. anlarmaya
çalıştığmı ancak kabul ettiremediğini vur-
gulayarak polisin şahsi eşyalanna el koydu-
ğunu öne sürdü.
İHD İzmir $ube Başkanı Ercan Demir.
"Çocuklann hiçbirşekilde örgüt bağlannla-
n olmadan, sadece Serkan'la ilgili gözaltına
alınmalan aslında bir skandaldır. Skanda-
lın ikinci bo> utu ise bu çocuklann gazetele-
re terörist olarak lanse edilmeleri vc nere-
deyse bütün gazetelerde "Serkan'ın sevgili-
si terörist çıktı", anlamına gelecek habetie-
rin yayunlanmasıdır. Bundan dola>ı gerek
emniyet aleyhine ve gerekse haberi çarpıta-
rak .va>imlayan gazeteler aleyhine hukuki
yoilara başvuracağız" dedi.
Eroğlu'nun ölü bulunduğu tuvalette ve
çevTesinde gizli keşif yapıldı. Soruşturma-
yı yürüten Bornova Cumhuriyet Sa\ cısı Js-
kender Kutluer ve ÇHD Izmir $ube Başka-
nı Nedim Değirmenci ile bir grup avukatın
katıldığı keşifte, Eroğlu'nun cesedini bulan
görev lilerin ifadeleri alınırken, olay yeri tu-
tunağı düzenleyen Başkomiser Davut Küçü-
ker ile tutanakta imzası bulunan polisler
çağnlmalanna karşın keşfe katılmadı.
GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
Gerçekten Küresel,
Daha Çok da Ulusal
Rivayete göre, küreselleşme sürecinin, tüm ulusal
ekonomileri aşarak yarattığı düzlemde uluslar, kül-
türler birbiri içine girerek eriyor, birbirimizin özgünlü-
ğünü tanıyarak birlikte yaşamasını öğreniyoruz. Her
ülke bir küresel kasabaya dönüşüyor. Artık, şove-
nizm, ırkçılık gibi dinamikler bu süreç içinde giderek
tarihe karışacaktır. Ne ki gerçek hayat bu iyimser mo-
deli yadsıyan örneklerle dolu. Küreselleşme yerel ve
ulusal kimlikleri, bunlara yönelik dışsal bir basınç oluş-
turduğu ölçüde güçlendiriyor. Futbol, küreselleşme
süreciyle, yerel kimliklerin güçlenmesi sürecinin na-
sıl birbirine paralel işlediğini gösteren örneklerden bi-
ri.
Bu sene Fransa'da yapılan dünya kupası futbol
maçlannı birikimli olarak 37 milyar insanın TV'den iz-
leyeceği hesaplanıyor. 1996 yaz ve kış olimpiyarlan-
nı sırasıyla (yine birikimli) 12 milyar ve 20 milyar kişi
izlemişti. Futbolu küresel olarak düzenleyen FIFA'ya
üye olan ülkelerin sayısı (198) BM'lerinkinden (186)
fazla. Bağımsızlığını kazanan her ülkenin hemen FI-
FA'ya üye olmak için başvurmasının yanı sıra Kuzey
Iskoçya, Irlanda ve Britanya gibi aynı devletin içinde
bulunan birimler, ulusal kimliklerinın bir ifadesi olarak
FIFA'ya ayrıca üye olmayı tercih ediyorlar.
Bütçesi 250 milyar dolardan fazla olan FIFA aynı za-
manda büyük bir ekonomik işletme/pazarlama ara-
cı. Futbol kupasını izleyecek insanlann gözlerine ve
kulaklanna ulaşabilmek ıçın 12 uluslararası şirketin
(Adidas, Canon, Coca Cola, Fuji, Gilette, McDonald's,
JVC, Mastercard, Opel, Phılips, Snickers, Budvviser)
her biri FIFA'ya yaklaşık 25 ila 30 milyon dolar ödü-
yor. Kupa final maçı sırasında TV reklamının 1 daki-
kası yaklaşık 170.000 dolar. Gelecek iki kupanın pa-
zarlama gelirlerinin yaklaşık 600 milyon dolara ulaşa-
cağı hesaplanıyor.
Diğer taraftan Avrupa'nın büyük kulüpleri, FIFA'nın
baskılanyla 1980'den bu yana serbest piyasa kural-
lannı benimseyerek şirketleştiler. Bugün içlerinden
bazıları (Manchester United, United Lazio-Roma ve
Ajax-Amsterdam) borsa listelerinde, diğer şirket-ku-
lüpler de bu yolu izliyorlar. Bu futbol takımlannda oy-
nayanlara verilen astronomik transfer ücretlerini ise
burada anmaya bile gerek yok. Ancak geçerken, dün-
ya nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan azgeliş-
miş ülkelerdeki takımlann ve oyunculann malı yokluk-
lar içinde kıvranarak rekabet etmeye çalıştkJannı da
hatıriamakta yarar var.
Aslında gelişme süreci kapitalizm ve kapitalizmin
yayılma süreciyle iç içe geçmiş olan futbolun bu ka-
dar büyük birticari alan oluşturmasına şaşmamak ge-
rek. Modern futbolun kuralları 1863'te Londra'da
"Masonlar" isimli bir pub'da kondu. Esas olarak işçi
sınıfı içinde yayılan futbol, kısa zamanda fabrika te-
melinde örgütlenmeye başladığı fabrika kulüplerinin
birbiriyle rekabet ettiği bir spor haline geldi. Patron-
lar; futbolun fabrika içinde, işçiler arasında bir daya-
nışma ortamı, işverenle ortak bir zemin yaratırken,
çeşitli fabrika işçilerinin futbol yoluyla birbiriyle reka-
bete girerek bölündüğünü kavrayarak bu süreci des-
teklediler.
Futbol Ingiliz deniz ticaretini izleyerek önce Avru-
pa liman şehirlerine, sonra dünyanın diğer ülkelerine
yayıldı. Demiryollan futbolu krtaların içrne taşıdı; TV,
sonra da uydular tümüyle küresel bir izleyici grubu-
nun oluşmasına yol açtı.
Futbolun sosyal sınıflan aşarak birleştirici, ama ay-
nı zamanda da sosyal sınıflar içinde bölücü özelliği,
dünya kupasının başladığı 1930 yılında, dönemin dik-
törlerinin de gözünden kaçmamıştı. Ancak futbolu ve
dünya kupasını siyasi amaçlarla ilk kez Mussolini'nin
ulusal bir bilinç yaratmak için kullandığı anlaşılıyor.
Futbol böylece ulusal ve uluslararası düzlemde be-
lirgin bir siyasi boyut da kazandı.
Futbolun bu sıyasi/ulusalcı özelliğinin, zaman za-
man bir sömürgenin aynlma sürecinde (Cezayir), bir
ülkenin parçalanması (eski Yugoslavya) siyasi olarak
gerçekleşmeden çok önce, takımlar düzeyinde de
ortaya çıktığı görüldü. Bir keresinde ıki ülke (Salva-
dor-Honduras) futbol yüzünden dört yıl savaştılar.
lnsan topluluklarını ulusalcı/bölgeci eğilimleri güç-
lendirecek şekilde bölen futbolun, şiddet olaylanm
da teşvik etmek gibi bir özelliği var. Gerçekte, ekono-
mik kriz ve toplumsal dağılmanın ağırlaştığı bir dö-
nemde kitlelerin biriken kızgınlığının dışavurumu ola-
rak "hooliganizm" de artık dilimize girmiş bulunuyor.
Bu kez, dünya kupasının ilk ciddi hooliganizm olay-
lannın Fransızfaşist hareketinin kalesi Marsilya'da in-
giliz taraftarlarla yaşanmış olması ise bir rastlantı ol-
masa gerek. Daha önce de üverpcol-Juventus ma-
çında ingiliz taraftarlar italyanlara saldınnca 85 kişi öl-
müştü. Iki ay önce Italya Parlamentosu'nda iki millet-
vekili, Milano takımı Inter'e verilmeyen bir penaltı yü-
zünden yumruklaştılar. Kardinal luliana, Vatikan rad-
yosunda "Görmemek için kör olmak gerekirdi" diye-
rek tartışmaya katıldı.
Birçok gözlemcinin üzerinde anlaştığı gibi, küresel-
leşme içinde ulus devletin iktidannı sürdürmesinin
klasik bileşenlerine (toprak bütünlüğü, ordu, ekono-
mi, dil, vb.) bir de ulusal futbol takımı eklenmiştir de-
mekçok yanlış olmayacak sanınm. Londra Times ga-
zetesinin General Clausevvitz'i düşünerek, "Futbol,
savaşın başka araçlarla sürdürülmesidir" saptaması
da... Bütün bunlardan sonra futbolun esas olarak "er-
kek" bir spor olduğunu da söylemeye bilmem gerek
var mı?
YAZII ORHAN BÎRGİT
"Hafızai beşer, nisyan ile malul-
dür" sözünü, Türk siyaset lugatına
armağan eden rahmetli başbakan-
lardan Adnan Menderes'tir.
Demokrat Parti iktidarınm on yıl iş
başında kalan başbakanı, bir politi-
kacının geçmişte yaptığı olumsuz iş-
lerin sürgit gündemde kalmayacağı-
nı anlatmak amacıyla olmalı, bugü-
nün kuşaklannın anlayacağı dil ile
"insanoğlunun unutkanlığını", bu es-
ki özdeyişi bir gün Meclis kürsüsün-
detekraretmişti.
Menderes'ten sonra arenaya çı-
kan kimi yeni yetmelerin siyaset an-
layışları, toplumda var olan bu değiş-
mez hastalığı can kurtaran simidi
olarak gören bir temele dayanarak
yürütüldü.
Ama işin doğrusu, merhum Men-
deres, insanoğlunun unutkan oldu-
ğunu söylerken iktidar sahibinin yap-
tığı yanlışlıkları seçmenin uzun boy-
lu bir hesap konusu yapmayacağı
gibi masum sayılabilecek hesapların
içindeydi.
Yeni yetmelerin bilinç altlanndaki
Itoplama, çarpma işlemleri ise bam-
başka.
Onlar, insanoğlunun unutkan ol-
duğu gibi değişmez birgerçeği, yan-
Minderli Boykot.
lışlıkların değil: kabahat ve suçların
üzerini kapatacak birörtü olarak kul-
lanmayı amaçlıyorlar.
Böylelikle, toplumun önüne kendi-
lerini sanık olarak çıkarmak isteyen-
lerin ellerinden sıyrılarak adalet da-
ğıtan kürsünün sağ köşesindeki sav-
cılık makamına kurulmak ve parmak-
larını gözlerimizin içine sokarak he-
sap soran konumuna geçmeyi deni-
yorlar.
Meclis Genel Kurul Salonu resto-
re edilrrken yapılan yolsuzlukların he-
sabını son kuruşuna kadar sormak
başka, o salonu çalışır duruma so-
kup yasama görevini hızlandırmak
bambaşka bir şey. Tansu Çiller de
diyelim ki o hesabı son kuruşuna ka-
dar sormak isteyenlerin arasındadır.
Bence, danışmanlarının hazırladığı
dürüstlük söylevlerini okumadığı sü-
rece, bütün o yolsuzluklar hakkında
hesap sorucuların arasında olmasın-
da hiçbir sakınca yok.
Hatta kamuoyunun yolsuzluk iddi-
aları karşısında çok duyarlı olduğu-
nu söylemeye başlamış olması da
sadece önemli değil, olumlu bir teş-
histir de.
Ama Doğru Yol liderinin, dün par-
tisinin milletvekillerine "Hiçbirimiz o
koltuklarda oturmayalım" biçiminde
haberler göndermesinin hiçbir inan-
dırıcı ve uyancı değeri yoktur.
Çiller'in bu konu ile ilgili mesajının
yer aldığı haber süsleyen eylemler
de var. DYP'li milletvekilleri, yeni sa-
londaki birleşimlere giderken minder
ve tabure gibi elbette bir parlamen-
to salonuna sokulması bile düşünül-
meyecek aksesuvarları da koltuk al-
tına almayı planlıyorlarmış. Dün, bu
konudaki bilgileri toplamaya çalışır-
ken "hanımefendi" ile ilgili asıl haber
bilgisayar ekranını doldurmaz mı?
Kendilerinin ünlü mal varlığı serü-
venini soruşturan komisyon üyeleri-
nin bazılan, eski başbakanın mal bil-
dirimindeki bazı çelişkilere eğilmişler.
Ne görsünler? Daha önceki mal
bildiriminde "hanımefendi" kendisi-
ne varlıklı pederlerinden miras olarak
kalmış olarak gösterdiği zeytinlik ve
arsa için bu kez 1991 'de satın alın-
mış açıklamasını yazmış.
Kuşadası çiftliği ve Bolu Abant'ta-
ki villa ise yeni bildirimde, tarla ola-
rak gösteriliyormuş. Bu mal bıldirimi-
ni bir mahalle bıçkını hazırlamış ol-
saydı ve kendisinden eski bildirim-
deki çiftlik ile villanın durumunun
açıklanması istenseydi, omuzlarının
birini kaldıran mahalle kabadayısın-
dan "Ha onlar mı? Onlar arazi ol-
muş"yanıtı alınırdı.
"Hanımefendi "nin önceleri Suna
Pelister isimli bendesinin adına ka-
yıt ettirdiği çiftlik ile Bolu villasını, bu
defa arazileştirenler her kimlerse,
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki
otele eklenilen restoranı da yok say-
mışlar.
DYP'li kurmaylan, genel başkanla-
rının soruşturma serüvenlerini den-
geleme amacı ile bir yandan, koltuk
yolsuzluğu, minder, tabure gibi olay-
lara sarılırken öte yandan Mesut Yıl-
maz için soruşturma üstüne soruş-
turma açıimasmı sağlayacak öner-
geler veriyorlar.
Ama küçük bir şeyi unutuyorlar sa-
nırım. Mesut Bey, soruşturma ko-
misyonlarına gidip savunmasını ya-
pacağını açık açık söylerken "hanı-
mefendi", yazılı açıklama gönderme
yolunu seçerek komisyonların önü-
ne çıkmak istemediğini gösteriyor.
iyi de bu gidiş kendisini Yüce Di-
van önüne çıkarırsa ne yapacak?
Bence DYP'liler o minderleri, Yü-
ce Divan günleri için saklamalılar.
Hani, Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı "ofun/n"dediği zaman, liderle-
rine gerekecek de.
Tabii, genel başkanlarına çok kü-
çük ayrıntı gibi de gelse, özellikle
ANAP ve CHP'lilerin bir önemli ko-
nuyu unutmamaları koşulu ile.
O koşul. Meclisimizin gündemin-
de bulunan yasalarla birlikte. bütün
soruşturma konularını da sadece ko-
misyonlarda değil, genel kurulda da
son kelimesine kadar görüşüp, oy-
lamasıdır. Herkes biliyor ki hükümet-
lerin istifası ya da Meclis Başkanı se-
çimi gibi konular parlamento günde-
mine düşerse, yeni hükümet oluşup
güvenoyu almadan ya da Meclis
Başkanı seçimi tamamlanmadan bu
tür işler de kilitlenmiş oluyor.
Seçmenin hafızasını unutma özür-
lü sayarak eylem planları hazırlayan
"hanımefendi" için böyle bir kilitlen-
menin ne kadar önemli olduğunu bil-
meyen var mı?
Yargıç ve savcı
sınavı yenilenecek
ANKARA (Cumhumet
Bürosu) - Adalet
Bakanlığfnın, 800
yargıç ve savcı adayı
alımı için ilk kez
ÖSYM'yeyaptırdığı
sınavın fiyaskoyla
sonuçlanması, bilimsel
inceleme konusu oldu.
Adalet Bakanı Oltan
Sunguıiu. kazananlann
az olmasının
nedenlerinin
belirlenmesi için
bilimsel inceleme
yaptıracağını söyledi.
Sungurlu, "Acaba hukuk
fakültelerindeki eğitim
mi düşük, yoksa
ÖSYM'nin sorulan mı
ağırdı? Bunu saptamak
için bilimsel inceleme
yapuracağHTT dedi.
Yargıç ve savcı
sınavlannın daha adil,
sağlıklı ve dedikodudan
uzak olabilmesi için bu
sınavı ÖSYM'ye
yaptırdığını kaydeden
Sungurlu, 2 bin yargıç
ve savcı açığını
kapatabilmek için 17
Ekim günü yine
ÖSYM'ye sınav
yaptıracağını söyledi.
Adalet Bakam Oltan
Sungurlu. bundan önceki
sınavlann kuşkulu
olduğu yolunda herhangi
bir düşünceye sahip
olmadığını belirtti.
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Güven
Dinçer de. devletin her
ilde bir üniversite açma
politikasına şiddetle
karşı olduğunu
belirterek. "Hukuk
öğretimi iyi yetişmiş
gençlerin kabul edileceği
ve iyi bir eğitimlc hayata
girebilecekleri bir ön ve
tenıel eğitimdir.
Çağdaş ve öncü insan
yetiştirecek hukuk
fakültesi mudaka
bmükşehirde
kurulnıalıdır" dedi.