Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
Yrtnartn
güvenlik trafiği
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Mesut
Yılmaz, MGK Genel
Sekreteri Orgenera! Ersin
Celasın'i kabul ederek bir
süre görüştü.
Başbakanlık'taki görûşme
yaklaşık l saat sürdü.
Orgeneral Celasin.
Başbakanlık'tan aynlırken
gazetecilerin ziyaretin
nedeniyle ilgilı sorulanna
yanıt vermedı. Yılmaz,
Celasin'ın ardından MÎT
Müsteşan Şenkal
Atasagun'u kabul etti.
Yılmaz'ın. Atasagun ile
Başbakanlık Resmi
Konutu'nda yaptığı görüşme
yaldaşık yanm saat sürdü.
Sayıştay'm
üyeleri
• ANKARA (Cumhuriytt
Bürosu) - TBMM Genel
Kurulu'nda Sayıştay "da boş
bulunan 5 üyelik ıçtn yapılan
seçimlerde 4 yeni üye daha
belirlendi. Genel kuruldaki
seçimlerde Sayıştay Meslek
Grubu kontenjanından
Hasan Baş, Erdal Aydoğdu.
Irfan Ölçen; diğer meslek
grubu kontenjanından Fe\ zi
Kılıç üyeliğe seçildi. Maliye
Meslek Grubu'ndan hiçbir
aday, karar yeter sayısı için
gerekli oy çoğunlugunu
sağlayamadığından
seçilemedi. Genel kurulda
boş bulunan l üyelik içın
bugün yeniden seçim
yapılması bekleniyor.
Güneydoğu
eleleiçin
I İstanbul Haber Servisi -
CHP Beşıktaş llçe
Başkanlığı, "Güneydoğu
için El Ele". "Güneydoğu
Hepimızindir".
"Güneydoğu Sevgi ve llgi
Bekliyor" başlıklan altında
Diyarbakır ve Siirt'ın
belirlenen bölgelenne
yiyecek, kuru gıda, ılaçla
okul araç ve gereçlennin
sağlanacağıbir kampanya
düzenliyor. tlçe başkanı M.
Zakir Özlü yaptığı
açıklamada, "25 Mayıs'a
kadar sürecek bu
çalışmamızda küçücük
katkılar dağ olabilir" dedi.
AB'nin
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara
Üniversitesi Avrupa
Topluluğu Araştırma ve
Uygulama Merkezi
(ATAUM) Müdürü Prof.
Dr. Nahit Töre. Türkiye
Cumhuriyeti Merkez
Bankası'nın düzenlediği
"Türkiye-AB tlışkileri"
seminerinde. 6 iükeyle yola
çıkan Avrupa BirlığTnin
(AB) genişleme süreciyle
yoksullastığını belirtti.
Töre, Türkiye'nin içinde
yer almadığı 11 aday
ülkenın kabul edilmesiyle
AB'de kişi başına düşen
gayri safi yurtiçi hasılanın
(GSYÎH) yüzde 16
azalacağını bildirdi.
'Analar
Ağlamasın'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP Gençlik
Kollan tarafından
düzenlenen 'Analar
Ağlamasın' mitingi ve banş
yürüvüşü, 9 Mayıs
Cumartesi günü Tunceli'de
yapılacak. CHP Genel
Sekreten Adnan Keskın.
Genel Sayman lsmet Atalav,
Genel Sekreter Yardımcısı
Sinan Yerlikaya ile
milletvekilleri Mehmet
Sevigen. Orhan Veli
Yıldınm, Algan Hacaloğlu.
Veli Aksoy, Mustafa Kul ve
Mustafa Yıldız'ın katılacağı
miting ve yürüyüş
öncesinde, sanatçı Yavuz
Bingöl konser verecek.
Çfflehavuzlar
davası
• KAYSERİ(AA)-
fstanbul-Kadıköy'de, örgüt
üyesi 3 kişinin ölümüyle
sonuçlanan operasyona
katılan21 polisin
yargılandıgı "Çıftehavuzlar
davası'na devam edıldi.
Kayseri 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndekı dünkü
oturumda müdahil avukat
Behiç Ahçı, esas hakkındaki
savTinmasında, "Otopside,
Eda YükseFin vücudunda
58, Sebahat Karataş'ın
vücudunda 40, Taşkm
Usta'nın vücudunda ise 45
mermi girişi tespit edilmiştir.
Sanık polislerin 'bilerek ve
isteyerek adam öldürmek'ten
tutıüdanmasmı ıstiyoruz"
dedi. Duruşma, eksik evrakın
tamamlanabilmesı için
ertelendi. Tutuksuz
yargılanan 21 polis arasında
eski Özel Harekât Daire
Başkanvekili tbrahim Şahin
de bulunuyor.
1968
dönemi
kare kare
Basın Müzesi'nde açöğı fotoğraf
sergisiyle 68 kuşağının mücadelesini
anlatan gazeteci Ergin Konuksever,
elinde o döneme ait yaklaşık 3 bin
fotoğraf olduğunu belirterek, gelecek
yıl daha geniş kapsamlı bir sergi
açmayı planladığını söyledi. 68
dönemini 'kare kare1
yaşadığını
anlatan gazeteci Konuksever, "Parça
parça edilen bir genç kuşağın vaıiığını
30 yıl sonra belgesel olarak ortaya
koymak istedim" dedi. Sergiyle, 68
kuşağı hakkjnda hiç bilgisi oİmayan
yeni kuşağı bilgilendirmeyi
amaçladığına dikkat çeken
Konuksever, "Çünkü fotoğraf yalan
söylemez" diye konuştu.
68 kuşağı: Bağımsızlık için isyan, özgürlük için mücadele, banş için kavga
Geleceğe onuıiu mirasİstanbul Haber Servisi - Tarihe
68 Kuşağı olarak geçen
gençlik: rurucu. gerici ve
baskıcı sömürü düzenine karşı
mücadele eden, başkaldıran bir
kuşaktı. Emekten.
bağimsızlıktan.
aydınlanmadan. banştan ve
kardeşlikten yana bu gençlik
hareketi: daha eşit, daha özgür
ve daha mutlu bir dünya
kurmanın kavgasını verdı.
Mücadelelerinde,
kendilerinden sonrakilere
onurlu bir geçmış, olumlu bir
deneyim. görkemli bir hareketi
miras olarak bıraktılar.
1968 gençlik hareketinin
üzerinden 30 yıl geçtikten
sonra, özlemle, coşkuyla ve
onurla anılan bir kuşak, 68
kuşağı. Yaptıklan kitlesel
eylemler, boykotlar, gösteriler.
yürüyüşler, mitingler forumlar,
üniversite işgalleriyle hep daha
eşit birdüzeni, daha güzel
yannlan arayan bir kuşak.
Sömürünün olduğu yerde
özgürlüğun olamayacağından
hareketle, insanın insan
tarafından sömürülmesıne
karşı başkaldıran bir gençlik.
Mücadeleleriyle ilgili fılmler,
belgeseller çekılen, kitaplar
yazılan ve hâlâ tartışılan bu
kuşağın eylemlerini "Düzene
isyan" olarak özetlemek
mümkün.
Yaptığı eylemlerle, tüm
dünyada ses getiren
etkinliklerle düzeni sarsan ve
tarihe geçen bu kuşak, tüm
eylemlerinde başta emekçiler
ve köylüler olmak üzere geniş
kitlelerle bütünleşti. Halkın
geniş ölçüde desteğini ve
sevgisini kazandı.
Ülkemizde 21 Mayıs Devrimi
ve 1961 Anayasası'yia
sağlanan demokratik hak ve
özgürlüklerin sağladığı
ortamda filizlenen 68 Kuşağı,
önceki kuşaklann
deneyimlerinı iyi özümseyip
değerlendirdi. Dünyaya
toplumcu pencereden bakan bu
kuşak, demokrasiyi, eşitliği ve
bağımsızlıği amaçlayan tüm
eylemlerinde halkının
değerlenni savundu. Anadolu
Aydınlanmasına, Ulusal
Kurtuluş Savaşı'na, Kuvayı
Milliye geleneğine, Atatürk'e,
Türk Ba>Tağına ve Jstiklal
Marşı'na ödünsüzce ve
yürekten sahip çıktı. Tam
bağımsızlığı ve ulusal
egemenliği sa\ıınan bu kuşak,
katıksız şekilde anti
emperyalistti. Çözümü
toplumsal kurtuluşta arayan
hareketin önder kadrolan
demokrat. karar alma süreçleri
demokratikti ve bu tavır, başta
üniversite öğrencileri olmak
üzere halkla bütünleşmede,
eylemlerin kitlesel destek
bulmasında çok önemli bir
dayanak noktasıydı.
Sol yayınlarla,
üniversitelerdeki fıkir
kulüpleriyle kendilerini
entelektüel olarak donatan
gençlik, hiçbir grubun ya da
partinin yörüngesine girmedi
ve bağımsız tavnnı korudu.
Gericiliğe ve faşizme karşı her
zaman mücadele veren ve bu
konuda pek çok saldınyla
karşılaşan 68'liler kendilerini
asla halktan kopuk tartışmalar,
üniversite forumlan içinde
kısıtlamadılar. Işçilerle birlikte
gerçekleştirilen grev, direniş ve
işgal eylemleri, köylülerle
birlikte yapılan mitingler ve
verilen etkin mücadele
68'lilerin tarihine altın
harflerle yazıldı.
68'liler 1 Mayis işçi
Bayramı'nda yine yollara
düştüler. Atatürk'ün Kurtuluş
Mücadelesi'ni başlattığı
kentten, Samsun'dan,
Atatürk'ün laik demokratik
cumhuriyetinin başkentine,
Ankara'ya doğru yürümeye
başladılar. Bu kez saçlanna
aklar düşmüştü. Ancak, aynı
ruh ve coşku içindeydiler.
68'liler bu kez aynı görüş ve
düşüncedeki çocuklanyla
birlikte yine Mustafa Kemal
için, yine aydınlık yannlar için
yürüyorlar. Yollan açık olsun.
'LİLERİNSAMSUN-ANKARA YÜRÜYÜŞÜ...
'Ülkücüprovokasyon' olaysız atlatıldı
OLCAYAYDÎLEK
KIRIKKALE-68'liler Birliği üyeleri,
" Bağımsızlık ve Demokrasi Yürüyüşü"
çerçevesinde bir gece konaklamayı
planladıklan Sungurlu'da "ülkücü
provokasyon" tehlikesiyle karşılaştılar.
Çoğunlukla halkın sevgi gösterileri
arasında yerleşim merkezlennı geçen
68'lilerin eylemı. 12 Mart darbesinin
ardından idam edilen Deniz Gezmiş,.
Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın mezan
başında bugün sona eriyor.
68'liler Birliği Vakfi'nın Deniz Gezmiş
ve arkadaşlannın asilmasına ilişkin
yasanın kaldınlması istemiyle 1
Mavıs'ta başlattığı yürüyüş bugün
Karşıyaka Mezarlığı'nda sona eriyor.
Keçıören kavşağında saat 09.00'da
karşılanan 68'liler, Ankara'daki
toplulukla birlikte saat 12.30'da
Demetevler Onkoloji Hastanesi önünde,
saat 13.00'te Karşıyaka Mezarlığı'nda
olacaklar. Samsun'dan başlayarak
geçtikleri il. ilçe ve köylerde halkın
yoğun ilgisiyle karşılaşan 68'liler,
Sungurlu'da ülkücülerin eylem
hazırlıklan üzerine programlannı
değiştirdiler. 68'lilerin pazartesi gecesi
konaklamayı planladıklan Sungurlu'da
"ülkücü gruplann rahatsız olduğuna"
ilışkın duyumlar alındı. Polisin,
"güvence verememesi" üzerine 68'liler
geceyi Kırıkkale'nin Hasandede
ilçesinde geçirdiler.
Hasandedeliler tarafından sıcak bir
ortamda ağırlanan 68'liler, Hasan Dede,
ıkı oğlu ve bir kızının yattığı türbeyi
68'liler Birliği üyelerinin T IVfayıs'ta başlattığı -Bağımsızlık İçin Samsun-Ankara Yürüyüşü' bugün Deniz Gezmiş ve
arkadaşlannın mezarlan başında sona eriyor. (Fotoğraf: CEMİL CİĞERİM)
ziyaret ettiler.
Eylemciler. ilçede dün sabah "68'liler
yürüyor, direniyor", "Kahrolsun ABD
emperyalizmi". "Yasasın dostluk
dayanışma" sloganlanyla yaptıklan kısa
yürüyüşün ardından otobüslerle
Kınkkale'ye ulaştılar. Eylemciler,
kentte Millet Caddesi boyunca önde
bayrak, arkada üçerli kortej halinde
yüriidüler.
68'liler Birliği Vakfı Başkanı Haşmet
Atahan. yürüyüşün amacının sadece
geçmişi anımsatmak olmadığını
belirterek şunlan söyledi:
"Günümüzde Deniz'lerin bağımsızlık
yüriiyüşünü devam ertirmek. her türlû
baskrva. insanın insan tarafından
sömürülmesi, ezilmesine karşı çıkmaknr.
Emperyalizme, onun güdümiindeki
ırkçılığa \e gericiliğe karşı çıkmaktır.
Tam bağımsızlığı ve gerçek demokrasiyi
sa\ unmaktır. Çokuluslu şirketlerin
küreselleşme adı altındaki yeni ve son
saldınsıyİa halkımızın daha çok işsizliğe,
pahalıüğa ve yoksulluğa mahkûm
edilmesine, özeUestirme politikasına,
halkın malı olan KİT'lerin yağmasına
karşı çıkmaktır. Ulusai egemenliğe ve
yoksul halkın çıkarlannı gözetecek
ulusal hukuku yok etmek için
uygulanacak uluslararası tahkim
düzenine karşı çıkmaknr."
Kafilede bulunan Atilla tpek, kalp
hastalığı ve yüksek tansiyonu nedeniyle
zaman zaman rahatsızlanmasına karşın
yürüyüşü sürdürdü.
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Bugün Deniz Gezmiş, Hü-
seyin İnan ve Yusuf Aslan'ın
öldürülmelerinin yıldönümü.
1968 kuşağının sembol ismi
Deniz Gezmiş'i ve diğer iki ar-
kadaşımızı mezarları başında
anıyoruz. Deniz'i, Hüseyin'i, Yu-
suf'u bir bahar gecesi yanımız-
daki hücrelerden alıp idam seh-
pasına götürmelerinin üzerin-
den çeyrek asırdan fazia bir sü-
re geçtiği halde yüreğimizdeki
acı dinmiyorsa, onları kjama
yollayanların hâlâ Türkiye'nin
kaderini belirleyecek bir durum-
da olmalan yüzündendir.
Deniz Gezmiş ve arkadaşla-
n, yani 68 kuşağı ne istemişti,
bunun karşısında onlan idama
yollayanların amacı neydi?
1968 kuşağı; özgürlük, demok-
rasi ve bağımsızlık istiyordu.
Adaletsizliğin sona erdiği, eşit-
lik ve uyum dünyasının ütopya-
sı peşinde koşuyordu. Onlar
"gerçekçiydiler" ve "imkânsızı
istiyortardı".
Karşı tarafta ise çürümüş dü-
zeni savunanlar yer alıyordu.
Eşitlik ve özgürlük idealinin üze-
Deniz Gezmiş ve Kenan Mak
rine şiddetle gittiler. Ülkücüleri
devlet eliyle örgütleyerek, 68
kuşağını kan ve ateşle boğmak
istediler. Başlangıçta, birilerinin
söylediği gibi, "masum amaç-
laria" başlayan gençlik hareke-
ti, iktidann zorbalığıyla yüz yü-
ze geldi. Gençlik köşeye sıkış-
tınlıp, biranlamda "umutsuzbir
isyana" zorlandı.
Bazılan, Türkiye ile Avru-
pa'daki 68'lileri karşılaştırarak,
Avrupalının "zarafetine" dikkat
çekiyor, Türkiyeli 68'lilerin daha
acımasız olduğu eleştirisini ya-
pıyortar. Avrupa'da 1968 eylem-
leri nedeniyle kimi astlar, kimi
işkence tezgâhlannda öldürdü-
ler? Avrupa'da faşist ölüm çe-
teleri kurularak gençler infaz
edildi mi? Her şeyi kendi ger-
çekliği içinde değerlendirme-
den yapılan afaki yorumlar, "tat-
lı su demokratlığı" değilse ne-
dir?
Gezmiş ve arkadaşlan hak-
sızlığa duyulan öfkenin, gözü
kara, atak öncüleriydiler. Yaşa-
dıklan herzorbalık, onlann tep-
kilerini isyana dönüştürdü. Bir
kuşak, canavarların ağzına atıl-
dı. Bu yolla, toplumda yükselen
özgürlük ateşi söndürülmüş
olacaktı.
Bir anlamda, Denizler'i idam
ederek, binlerce sosyalisti, de-
mokratı cezaevlerine tıkarak, bir
korku devleti yarattılar. Tepki
tepkiyi doğurdu, Türkiye, belki
de onlarca yıl sürecek bir cen-
derenin içine sokuldu.
Onlann idamı birdönüm nok-
tasıydı. Arkası geldi. 1961 Ana-
yasası'nın önce özgürlükçü hü-
kümleri budandı. arkasından 12
Eylül 1980 darbesıyletamamen
ortadan kaldırılıp "meşhur"
1982 Anayasası yaratıldı. Tür-
kiye artık, devlet içinde çetele-
rin cirit attığı bir cadı kazanına
döndürüldü. Hedef, solun sindi-
rilip yok edildiği bir düzen kur-
maktı.
Ortaya çıkan tablo ise kor-
kunçtu. Yalnızca 1988-1996 yıl-
lan arasında 1140 rüşvet ve yol-
suzluk iddiası basına yansıdı.
Faili meçhul cinayetler, yargısız
infazlar binlerle ifade edilen ra-
kamlaraulaştı. "Düşüncesuçu"
gerekçesiyle yüzlerce aydın yar-
gılandı, mahkûm edildi. Bu
manzaranın neden ortaya çıktı-
ğını bakın Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu nasıl açıklı-
yor: "Demokrasinin yerieşme-
mesi, merkeziyönetimin hak ve
özgüriükleri sınıriaması, şeffaf-
lığın olmaması, devletin ekono-
miye tek başına hâkim durum-
da bulunması..."
Bütün bunları 68 kuşağı ve
sosyalistler söylemiyor, devle-
tin kurumlanndan birisi, yaptığı
araştırmalann sonucu olarak or-
taya koyuyor. Solu ezilmiş, öz-
gürlüklerin önü kapanmış bir
Türkiye, sonunda yolsuzluk, ci-
nayet, uyuşturucu batağına
saplanıyor. Denizler'in idamına
karar verenler, bu idam karanna
Meclis'te oylanyla destek sağ-
layanlar, böyle bir tablonun ya-
ratılmasının ilkadımlannı atmış-
lardı.
1972'den bu yana, Türkiye'yi
onlar yönetiyorlar. Bazılarının
isimleri değişse bile, yerine ge-
lenler de aynı anlayışı sürdürü-
yoıiar. Bolu'da ülkücülerin bı-
çaklı saldınsıyla öldürulen Ke-
nan Mak'a yapılanlar, 30 yıldır
yaşadıklarımızın aynısı. Bolu
Emniyet Müdürü'nün ismine
bakıyorum, o da tanıdık bir isim.
1968 döneminin anlı şanlı polis-
lerinden Uğur Gür. Değişen bir
şey yok. Onlar hâlâ işbaşında-
lar. 1968 dönemi ülkücülerinin
bir kısmı polis şefi, bir kısmı ba-
kanlık kottuklannda, Meclis ça-
tısı altında veya bürokrasinin üst
kademelerinde.
Denizler'in ölüm yıldönümün-
de ne değişti diye çevrenize ba-
kın, iktidardakileri gözleyin.
1940'lann ikinci yarısında baş-
layan demokrasi ve komünizm
düşmanlığı Türkiye'yi nerelere
getirdi, dönün bir kez daha ba-
kın. Karan siz verin.
GLOBAI^OLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDKOĞLU
Faşizmin Ayak Sesleri
Daha önce adını pek kimsenin bilmediği, küçük,
ırkçı faşit bir partinin Doğu Alman eyalet seçimlerin-
de yüzde 13 oy alması sadece Avrupa'da şok ya-
rattı.
Şimdi, abartmayalım! "Hıristiyan Demokrat Birli-
ği ile Sosyal Demokrat Parti'nin toplam oyu yüzde
5 7 ediyor. Diğer bir deyişle merkez çok güçlü. Bu /-
kipartirahatlıklaAlmanya'yıyönetirier. PDS'nin (ko-
münist partinin devamı, şimdi sosyal demokrat) de
oylannı (yüzde 20) hesaba katarsak, faşistlerin o ka-
dar da önemli olmadığını görürüz." "Faşizmin Ayak
Sesleri" gibi başlıklara da gerek yok denebilir.
Gelin, karar vermeden önce seçim sonuçlanna
biraz daha yakından bakalım.
Almanya'da tarihsel eğilim seçime katılım arttık-
ça marjinal partilerin oy oranlannın düştüğünü söy-
lüyor. Bu seçimler farklı. HDB partisinin oyu bir ön-
ceki seçimtere göre yüzde 34'ten yüzde 22'ye düş-
tü. Buna karşılık SDP'nin oylan sadece yüzde 4 art-
tı (The Economist, 2/05/98). Komünistlerin oy ora-
nı sabit kaldtğına göre yüksek katılım Alman Halk
Birliği (AHB) isimli faşist partiye yaramış. Bu veriler
iki gelışmeye işaret ediyor. Birincisi, siyasetin mer-
kezinde (HDB-SDP) birzayrflama var. Ikincisi, tarih-
sel seçime katılım egiliminde bir yön değiştirme söz
konusu. Bu yön değiştirme acaba sadece bu seçim-
lerte sınıriı, geçici bir durum olabilir mi? Ne yazık ki
hem kuramsal yaklaşım hem de veriler bu eğilimin
gelecekte güçlenebıleceğini düşündünjyor.
Doğu Almanya'da işsizlık oranı Batı-Almanya'nın
iki katı. Hem bu işsizliğin hem de işsizliğin yarattığı
sosyal dağılma, buna bağlı Polrbkverdrossenhe-
rt'ın (siyasetten beklediğini bulamamak) önümüz-
deki dönemde geriletilebileceğine ilişkin neredeyse
hiçbir işaret yok. Üstelik Euro tartışmalanna bağlı çö-
zümlemeler, (bu deney başarılı olsa da olmasa da)
aksini söylüyor. Geleceğe ışık tutabilecek gösterge-
lere gelince. seçime katılanlar arasında 30 yaşından
küçüklerin yüzde 30'u AHB'ye oy vermiş. Bazı işçi
bölgelerinde. bu yaş dilimi içinde, işsizliğin yüzde
70'e ulaştığı düşünüldüğünde, AHB'nin yakın gele-
cekte bu bölgelerde oy oranını arttırması beklene-
bılir. Irkçı şiddet olaylanna katılanlann yüzde 70'inin
14-20 yaşlanndaki gençler olduğunu da bu veriye
eklediğimizde...
Almanya'da ırkçı faşist hareketin etkinliğini arttır-
maya başladığına ilişkin başka gözlemler de var.
Son iki yılda, ırkçı saldınlarda gözle görülür bir artış
var. Geçen mart ayında yapılan bir araştırma, ırkçı
saldınlann bir önceki yıla göre yüzde 10 arttığını or-
taya çıkardı. Daha yeni bir araştırma bu artış hızını
yüzde27 olarak saptadı. (Internabonal Herald Tri-
bune, 03/05/98).
Tüm bunlara, hele Almanya'nın bir Doğu eyaletin-
deki seçim sonuçlanna bakarak, yann faşizmin AJ-
manya'da iktidara geleceğini söylemek tabii ki saç-
maolur. Ancak önümüzdeki dönemde ekonomik, si-
yasi gelişmelerie bunların sosyo-psikolojik etkileri
faşist hareketin güçlenmeye devam edebileceğini,
bu yüzden de hâlâ ciddi bir tehlike oluşturduğunu
söylüyor.
Ustelik sadece Almanya'da da değil. Fransa,
Avusturya, Italya, Belçika, Danimarka gibi ülkelerde
aşın sağcı/ırkçı/faşist ya da faşist gelenekli partile-
rin oy oranlan yüzde 10'un üstünde.
Şöyle geri çekilip küresel manzaraya da bir baka-
lım: Son 25 yıldır kriz yönetmede kullanılan neo-li-
beral politikalar, piyasa mekanizmasının aşınlıklan-
nı denetlemeyi, tahribatını sınıriamayı amaçlayan
tüm emniyet tedbirierini söktü attı. Bu temelde son
derece istikrarsız bir küreselleşme süreci yaşanıyor.
Bugün, bir taraftan bu kriz yönetme mekanizması-
nın kendisinden beklenen sonucu vermediği, işsiz-
likle yoksulluğu, toplumsal çelişkileri derinleştirdiği
ortaya çıkıyor. Bu modelin temsilcisi olan muhafa-
zakâr partiler iktıdardan uzaklaşıyorlar. Ancak yerie-
rine gelen "yeni-sol" partiler, eskimeye başlayan
neo-liberalizmi sürdürmekte ısrarlı gibiler. Hem de
geniş halk kitleleri sık sık bu politikalara karşı sokak-
lara dökülse bile...
Siyaset boşluk sevmez derier. Merkez partilerin
geniş kitlelerin çıkariannı dile getirmekten, bunlara
çare aramaktan vazgeçtiği, aynı zamanda egemen
ekonomik modelin hızla rflas ettiği bir dönemde, olu-
şan boşluğu kim dolduracak? Bunun cevabı çok
karmaşık değil: Kitlelerin sıkıntılanna, Politikverd-
rossenheit cevap arayanlar dolduracak. Burada,
post-modernizmin modasına kapılıp, sınrf çözümle-
melerine, ekonomiye, emperyalizm gibi kavramlara
boş vererek, genel hak ve özgüriükleri savunmak, fa-
şistlerin irrasyonel, cahil ve aptal olduğunu anlatmak
bir yol. Ama ne yazık ki, bu faşistlerin ekonomiye,
halk, ulus ve etnik kökene ilişkin basit, kolay kavra-
nır, ama her zaman yanlış çözümlemelerine cevap
veremeyecek kadar soyut hatta mazur görün, "bur-
juva-liberal (saftoron)" bir yaklaşım.
Bir diğer, daha zor ancak hem de yakın geçmişte
(örneğin Ingiltere ve Fransa'da) denenmiş başanlı bir
yol var Emekçi kesimleri doğrudan ekonomik çıkar
temelinde, ırk. din, ulus ve cinsiyet aynmlannı aşma-
ya çalışarak, sendikalar ve demokratik kitle örgütle-
ri aracıîığıyla biraraya getirmek; bunu hemen toplu-
mun genel haklar mücadelesi veren kesimiyle bir-
leştirmek... ve yarının çok geç olabileceğini asla
unutmamak!
MGK'de gündem
şeriatçı basın
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Mılli Güvenlik
Kurulu'nun (MGK) bu ay
yapacağı toplantıda irtıcayı
destekleyen basın kuruluş-
lan ve bunlara karşı alına-
cak önlemler görüşülecek.
Kurula sunulmak üzere ha-
zırlanan raporda, laik ve
demokrat aydınlan hedef
gösteren şeriatçı basın ku-
ruluşlannın Türk Silahlı
Ku\^vetleri'ni "özel hedef"
seçtikleri. aşın sol örgütle-
ri hedef almamaya özen
gösterdiklen beürtildi.
MGK, bu ay yapacağı
toplantıda irticai basını
özel bir gündem maddesi
olarak ele almayı kararlaş-
tırdı. Kurula sunulacak bir
raporda, radikal lslamcı
unsuriann yıkıcı diger fa-.
aliyetierle işbırliğıne yö-
neldıği ve şu aşamada söy-
lem birliği içinde olduklan
kaydedıldı. Raporda, 28
Şubat 1997'de başlayan sü-
reçte Islamcılann ırtıcai fa-
alıyetlere karşı önlemlere
duyduğu tepki nedeniyle
devlet kurumlannı yıprat-
mak amacıyla her olanagı
kullandıgı,TSK'yi özel he-
def seçtiği kaydedilerek
-şimdiük'" kaydıyla polise
yönelik bir kampanya için-
de olmamayı tercih ettikle-
ri belirtildi.
Raporda, 1969-1980 yıl-
lan arasında aşın sol unsur-
iann yayın organlan aracı-
lığıyla yıpratma yöntemle-
rini incelemeye alan şeriat-
çı basın organlannın "aşın
sol örgütieri" hedef alma-
maya özen gösterme konu-
sunda anlaştıklan savunul-
du. Raporda, tslamcılarla
aşın sol örgütlerin, özellik-
le de PKK'nın 1997'nin
Aralık ayından itibaren ba-
smda işledikleri konulann
benzerlıklerine işaret edi-
lerek Akit, kapatılan
RP'nin şimdi de FP'nin ya-
yın organı Milli Gazete ile
Yeni Şafak'ın adı anıldı.