Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 1998 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
'Ayna' adlı filmiyle 'Altın Lale'yi kazanan İranlı yönetmen Jafar Panahi gelecekten umutlu
'Maskeleri atmaya çahşıyonım9
ASLISELÇUK
17. Uluslararası îstanbul Film Festiva-
li'nin büyük ödülü "Aran Lak"yı İranlı
yönetmen Jafar Panahi "The Mirror"
(Ayna) adlı uzun metraj filmi ile kazan-
dı.
lran Sinema ve TV Enstitüsü Yönet-
menlik Bölümü'nü bitiren Panahi, lran te-
levizyonu için kısa filmler çektı. 1989'dan
başlayarak birçok belgesele imza attı. tran
sinemasının ustalanndan Aböas Kiaros-
taminin "ZejtiıılikJer Arasında" filmin-
de yönetmen yardımcısıydı. Panahi'nın
ilk "uzun metraj filmi "The VVhhe Ballo-
on" (Beyaz Balon) 1995 Cannes Film
Festivali'nde en iyi ilk film seçilerek "Al-
tm Kamera" ödülüne layık görüldü.
- Abbas Kiarostami, Mohsen Makh-
malbaf gibi sinemanızın usta yönetmen-
lerinin kullandığı yan belgesel - yan kur-
gu bir senaryodan sian defilminizdeyo-
la çıknıanız dikkat çekicL Bu durum İran
sinemasının günüınüzde en belirgjn özei-
liklerindenbiri. Bu yöntemi siz de secmiş-
siniz, niye?
PANAHt - Önce şunu belirtmek ıste-
rim kı biz* genellikle filmlerde amatör
oyunculan kullanıyoruz. profesyonelle-
n değil. Amatör oyuncular başlangıçta
tüm isteklerimize çok güzel yanıt veriyor-
lar. kendilerini özgür bırakıyoruz. olabi-
lecek her şeye izın veriyoruz ve bunlar-
dan da yararlanmaya çalışıyoruz. Birba-
kıyoruz ki fılmin yansında her şey deği-
şebiliyor. Bu durum nerdeyse her filmde
ortaya çıkabilıyor. Senaryo filmin yan-
sından sonra değışince zorunlulukla do-
ğaçlama yapıyoruz.
Kendime özgû dil yaratmalıyım
- Bu tutumunuz bir film için zor ya da
kolay bir vaklasım mı? Zorluklan ya da
kolayhklan nedir?
Tabıı bu gerçekten epey kolay. Ama
bunun koşullan v ardır. Özellikle bu iki si-
nemayı (kurgu, belgesel) çok iyı bilme-
niz gerekiyor. Sınemanın özelliklenni,
bu özelliklerden de nasıl yararlanacağı-
nı bilmeniz gerekiyor. Ben tahmın ede-
rim ki dünyanın büyük yapımcılan bu
şekilde çok zor çalışırlar. Antonioni'nin
anılannı okurken benzer bir durumu öğ-
rendim. Oyunculanndan biri çekim sıra-
sında aniden senaryo dışı bir hareket yap-
mış. Antonioni bu beklemediği oyunu
çok beğenmiş, fîlmine renklilık kattığı-
nı yazmış. Ben çekimden bir gün önce er-
tesı günkü sahnenin planlannı kafamda
teker teker oturtmaya çalışınm.. Alfred
Hitchcockda bu dekupajı yapardı. Sabah
Ayna'nın başrolündeki küçük kız Mina tüm
insanlann maske taşıdığını görüyor. Gelecek
kuşağın bir sözcüsü olarak ben bu maskeleri
tümüyle atmak istiyorum. îran sinemasmdaki
gelecek kuşak bunu başaracak.
Gelecekteki projem karamsar olmayacak,
maskeleri atmaya çahşacağım, bunu
başaracağımı umuyorum.
çekim mekânııid gdıiıgımde yaptığım
dekupajı yırtıp bir kenara atıyordum, ola-
caklan bekliyordum. Oyuncumun ruh ha-
line, çekim mekânına, hava koşullanna gö-
re çekımımı planlıyorum ve gerçekleşti-
nyorum.
Ben kendı uygarlığımdan yola çıkıp. bü-
tün tanıdığım durumları. edindiğım bil-
gileri bıraraya toplayıp bu sahneyı nasıl
çekebilırim diye düşünürüm daıma. İlk yıl-
lanmda. yeni sinema öğrencıliğim döne-
mindekjsa fîlmımi çekerken kamerayı ıp-
lebağlayıpyukandan sarkıttım. Buçeki-
mi deyaptım. sonra da filmımı seyrettim
ve onu yapmacık buldum. Bu sonuç be-
nim düşündüklerim değildi. Özel bir şey
yaratma duygusuna kapılmıştım. Böyle
bir davranı^ duvgulanma ve düşüncele-
rime çok terstı, sonuçta bu fîlmimi bıtır-
medım. yanm bıraktım" Kendime has.
özel bir sinema dılı yaratmam gerektiği-
nı düşündüm.
- Sinema seriiveninia anlabr mısınız?
Bu öyküm gerçekten uzun. Babam si-
nemaya gıtmeme. film görmeme izin ver-
mezdi. Babam boyacıydı. Oysa kendisi çok
fazla sinemaya gıderdi. İran devrımm-
den önce çekilen fılmleri seyrederdı. Kül-
türde\nmı öncesı lran filmleri benım
yaşımdakı insanlara gerçekten hitap et-
mıyordu. Ben o zaman sinemalara evden
izinsız gizlice kaçıyordum. biryandan da
babam neden benım bu filmleri görme-
mi istemiyoT diye düşünüp merak edi-
yordum. Bir gün yıne evden sinemaya
kactığımda fılme ara verilip ışıklar yan-
dığında babamı benden iki sıra öndeki
koltukta otururken gördüm. O günden
sonra önlem alarak babamın gittiğı film-
lere gıtmemeye başladım.
Bu nedenle de değışık bir sinema ile ta-
nışma olanağı buldum. O yıllann fılmle-
ri salon fılmleriydı. zengın kız - fakiroğ-
lan ya da fakir kız - zengın oğlan aşkla-
nnı anlatan fılmlerle. gazino. şarkıcı film-
leriydi. O yıllar bir ÇocukJan Yetiştirme
Kurumu vardı. burada daha değişik ya-
pıtlar göstenliyordu. Yavaş yavaş ben o
kurumda önemlı yönetmen adlanyla ta-
nışmaya başladım. Günlük yaşantılan,
sıradan ınsanlan gösteren fılmlerdi bun-
lar. MttorioDeSica'nın "BisikJet Hırsız-
lan" beni özellikle en çok etkileyen film-
lerden bın olmuştur. Bu filmi görünce
kendi kendime "İşte bu film bana yalan
söytemiyor'' demiştim, bu film yalancı
olmadığına göre onunla iyi bir iletişim ku-
rabilirim diye düşünmüştüm. "Bisiklet
HırsızlarT hâlâ gördüğüm en güzel fiim-
lerden biridir.
Bu tür filmlen görmek için o zaman-
lar kimse bılet parası ödemek istemezdi.
Bu yüzden de bu filmler salt çocuk ku-
rumunda gösterilirdı. O yıllar ben 12-13
yaşındaydım. Sinemayla gerçek tanışık-
lıgım ise böylece 12 yaşında başladı. Son-
ralan oyunculuk yaptım. kısa metrajlı
filmlerde yönetmen asıstanlığı yaptım.
Mc Carthy dönemi gibiydi
- ilk uzun metraj füminiz "Beyaz Ba-
lon "un senaryosu ustanız jönetmen Ab-
bas Kiarostami've ait Ustanız bu filmi
nasıl buldu?
Ustam Kiarostami filmimi görüp be-
ğendı, Bana bir de teşekkür notu düştü.
çalışmamla ilgilı olarak.
- Tfirk sinemasını tanıyor musunuz?
Bir Türk filmi seyretmiştım. bana gö-
re en iyi filmlerden biriydi. YdmazGü-
ney'in "YoPu. Cstelik filmin özgün pos-
terini de araştınp bulup almıştım.
- Bir filmi gerçekleştirme aşamalann-
da hangi giiçlükierle karşılaşıyorsumız?
Çekımlerden önce sanat açısından ba-
zı zorluklar yaşadık. McCarthy dönemi-
ne benzetilebilir bu yaşadığımız dönem.
" Beyaz Bakm"un çekimi sırasında da ba-
zı zorluklarla. bürokıatik engellerle kar-
şılaştık. Şu andaki durum, fevkalade mut-
luluk vericidir. Yeni kuşak sinemaya ye-
ni birboyut getirmeye çalışıyor. Son 10
senede Jran sineması büyük biryol katet-
ti.
- Yeni bir projeniz var mı?
Çok fazla projem var. Hangi projeye ön-
celik versem diye düşünüyorum, zorlanı-
yorum bu konuda. Üç aydır bir senaryo
üzerinde çalışıyorum. iki kadının öykü-
süne dair bir konu bu: Kadınlardan bin
Tahran'da yalnız başına yaşamak zorun-
da. Biraz karamsar buldum senaryomu,
hoşuma gıtmedi.
"Ayna"nın başrolündeki küçük kız Mi-
na tüm insanlann maske taşıdığını görü-
yor. Gelecek kuşağın bir sözcüsü olarak
ben bu maskeleri tümüyle atmak istiyo-
rum. İran sinemasındaki gelecek kuşak bu-
nu başaracak. Gelecekteki projem ka-
ramsar olmayacak, maskeleri atmaya ça-
hşacağım, bunu başaracağımı umuyo-
rum. .
Halk Sigorta tarafından verilen 2. Afîfe Tiyatro Ödülleri 'nde zafer Tiyatro Stüdyosu 'nun
BuyüınKültürServisi-Halk Sigorta ta-
rafından bu vil ıkincisı venlen Afi-
fe Tiyatro Ödülleri öncekı gece
Lütfi Kırdar l'luslararası Kongre
teSergiSarayı'ndadüzenlenen bıı
törenle sahiplerıni buldu.
Sunuculuğunu Korhan Aba>' ın
yaptığı gecede Halk Sigorta Sanat
Yönetmeni HaldunDormen amaç-
lannın. Afıfe Tiyatro ÖdüllerTnin
geleneksel hale getirilerek, her yıl
kutlanan heyecan vericı bir olaya
dönüştürülmesi olduğunu belırttı.
Afife Jale'nin. Türk tiyatrosu, Türk
toplumu ve Türk sanatı için çok
önemli, devrimci bir kişılik oldu-
ğuna dikkat çeken Dormen, onun
bu çabasının genç kuşaklara akta-
nlması gerektiğüıi vmguladı.
Afife Ödülleri'ne aday gösten-
len oyunlardan derlenen bir kolaj
ile açılan gecede önce, geçen yıl
ölen tiyatro sanatçılan için sahne-
ye birer beyaz gül konuldu. Sonra
ödül dağıtımlannın arasmda. Ha-
lide Edip Adıvar. Satı Kadın. Sa-
biha Gökçen. Semiha Berksoy ve
Kerûnan Haüsgıbi Türk toplumu-
na damgasını vuran 'ilkter'' için ha-
zırlanan filmler gösterildi.
Cumhuriyefin'illderi' ~
İlk kadın pılotumuz Sabıha Gök-
çen. ilk opera sanatçımız Semiha
Berksoy ve ilk dünya güzelimız
'ece' Keriman Halıs'ın geceye ka-
tılmalan bu törenın en anlamlı ve
hoş yanıydı.
HaleKuntay, Tunç Yalman, Dr.
Dikmen Gürün, Doç. Suat Öztur-
na. Can Kırac. AhmetCemaL Prof.
Şara Sayın'dan oluşan seçıci ku-
rui, 3'ü özel olmak üzere 16 Afi-
fe heykelciğinı sahıplerine ulaştır-
-dı.
Afife Tiyatro Ödülleri kapsa-
mında, yaşamı bojTinca tiyatroda
başan grafiği çizmış birtiyatrocu-
ya verilen Muhsin Ertuğrul Ödü-
lü Yıldız Kenter'e. başanlı bir ka-
dın tiyatrocuya venlen Nisa Serez-
li .•Vşkıner Ödülü Suna Pekuysala.
yıl içinde ilk kez sahnelenmış olan
en başanlı yerlı oyun yazarına ve-
rilen Cevat Fehmi Başkut Ödülü
de "Allahaısmarladık Cıımhuri-
yet- Sadri Alışık Tivatrosu" adlı
oyunu ile Selim Üeri'ye verildi.
Bu yıl, Yılın En Başanlı Pro-
düksiyonu Ödülü, 'Balkon' adlı
oyun ile Tiyatro Stüdyosu'na, Yı-
lın En Başanlı Yönetmeni Ödülü,
geçen yıl da 'Bir Ata Kralhğım'
adlı oyun ile yine aynı ödüle layık
'Balkon 1dan taştu..
görülen Başar Sabuncu'ya 'Bal-
kon' adlı oyunla venldı.
Yılın En Başarılı Erkek Ovıın-
cusu Ödülü. "Sim^acı- Dosüar Ti-
yatrosu' ile Genco Erkal'ın, Yılın
En Başanlı Kadın Oyuncusu Ödü-
lü ise 'Alacaklılar-Aksanat Pn>-
düksiyon Tiyatrosu' adlı oyun ile
TiIbeSaran'ın oldu.
Yılın En Başanlı Yardımcı Er-
kek Oyuncusu Ödülü. 'ÇokTuhaf
Bir Soruşturma- Ortaoyuncular"
ile Tuncel Kurtız'e, Yılın En Ba-
şanlı Yardımcı Kadın 0>"uncusu
Ödüiü 'Balkon-Ti>atro Stüdyosu'
ile DervaAlabora'ya. Yılın En Ba-
şanlı Müzikal ya da Komedi Erkek
Öyuncusu Ödülü. 'Bu Filmi Gör-
müştüm-Dormen Tij-atrosu' adlı
oyun ile Metin Serezli'ye. Yılın En
Başanlı Müzikal ya da Komedi
Kadın Oyuncusu Ödülü. 'Eski
Çamlar Bardak Oldu- Ali Pb>ra-
zoğlu Tiyatrosu' adlı oyun ile Su-
zan Aksoy'a venldi.
Afife Tiyatro Ödülleri'nde ödül
alan diğer kışi ve kategorüer ise
şöyle : Yılın En Başanlı Sahne Ta-
sanmcısı: Duygu Sağıroğlu- Sım-
yacı-Dostlar Tiyatrosu. Yılın En
Başanlı Giysı Tasanmcısı: Se\im
Ça*dar- Balkon-Tiyatro Stüdyo-
su.Yılın En Başanlı Sahne Müzı-
ğı: Kudsi Erguner- Simyacı.Yılın
En Başanlı Işık Tasanmcısı: Ön-
der Ank- Bir Casusa Ağıt- İstan-
bul Devlet Tiyatrolan.\'ılın En Ba-
şanlı Efekt Tasanmcısı. Hitay Day-
>u yû Tiyatro Stüdyosu, Başar Sabuncu'nun
yönettiği, Jean Genet'nin 'Balkon1
adlı oyunuyla
en başanlı prodüksiyon, en başanlı yönetmen, en
başanlı yardımcı kadın oyuncu ve en başarılı giysi
tasarımcısı kategorilerinde toplam 4 ödül kazandı.
can- Derya Gülü-İstanbul Beledi-
• yesı Şehır Tıyarrolan.
Geçen >ıl Îstanbul Belediyesı
Şehır Tiyatrolan yapımı olan ve
Başar Sabuncu'nun vönettıği 'Bir
Ata Kralltgım" 6 dalda ödül kazan-
mıştı.
Değerbilirliğin ölçütü
Bu \ ıl da Tiyatro Stüdyosu. Ba-
şar Sabuncu'nun yönettiği. Jean
Genefnın 'Balkon' adlı oyunuyla
en başanlı prodüksivon. en başa-
nlı yönetmen. en başanlı yardım-
cı kadın oyuncu ve en başarılı giy-
si tasanmcısı kategorilerinde top-
lam 4 ödül kazandı.
Tıyatro Stüdyosu ile 'Balkon'un
zafer kazandığı Afıfe Tiyatro Ödül-
len'nde Dostlar Tiyatrosu 'Simya-
cı' ile en iyi erkek oyuncu, en ba-
şanlı sahne müzığı ve en başanlı
sahne tasarımcısı kategorilerinde
toplam 3 ödül aldı
Gelenekselleşmesi düşünülen
Afife Jale Ödülleri'nin, Haldun
Dormen'ın önerısıyle 39 yaşında,
unutulmuş. hasta veyoksul bıçım-
de 1941 yılında ölen, ilk Türk ka-
dın oyuncusu Afife Jale adına \e-
rilmesi Türk tiyatrosu için büyük
değerbılırlik... Ancak her katego-
ride 4 adayın önceden saptanma-
sı, ödül gecesı de kazananın açık-
lanması, sanatçılarla birlıkte heye-
canın yaşanması bile kimi düşün-
celen silemiyor. En Başanlı Kadın
Oyuncu kategorısınde geçen yıl
Nedret Güvenç'in 50. sanat yılını
kutlaması ve yenıden sahneye dön-
mesı nedeniyle seçicı kurulun bel-
kı de duygusal davTanarak 'Abetard
vıeHeloise'daki rolüvle Tilbe Saran
yenne ödülü Nedret Gü\enç'e ver-
mesi unutulmamıştı. Geçen yıl
gençliğıne yenılen Tılbe Saran. bu
yıl 'Alacakldar'daki rolüyle bu ödü-
lü aldı. Bu kez de 'Balkon'dakı ro-
lüyle Zuhal Olcay' ın hakkının yen-
dığıni düşünenler çıktı.
Yaşamı boyunca tiyatroda başa-
nlı çizgisinı sürdürmüş bir tiyatro-
cuya venlen Muhsin Ertuğrul Ödü-
lü'nebuyıl YıldızKenterdeğer gö-
rüldü. Sunucu Korhan Abay önce.
bu ödülle Yıldız Kenter'in büyük
bir bedel ödedığini söyiedi. Çün-
kü bu özel ödülü alırken, en başa-
,,,, K1<u,n oyuncu kategorisine gi-
rememiş ve 'Master Class-Maria
Callas' oyunundakı olağanüstü per-
formansı göz ardı edılmıştı. Abay.
belkı de bu anlaşılmaz tutumu te-
lafı edebilmek çabasıyla, durumu
kendi vorumuyİa aktanp bu ödü-
lün Yıldız Kenter'e hem 'Master
Class-Maria Callas' oyunundaki
hem de bütün yaşamı boyunca siir-
dürdüğü başansı nedeniyle veril-
diğinı vurguladı.
Yıldız Kenter ise tüm zarifliğiy-
le Haldun Dormen'e Türk tiyatro-
suna verdıği önem ve değerbilirli-
ği için teşekkür etti ve ödülünü ge-
çen yılın Muhsin Ertuğrul Ödülü
sahibı. kardeşi Müşfik Kenter'in
elinden aldı. Müşfik Kenterde Yıl-
dız Kenter'i 'iikhocam'olarak ni-
teledı.
Acaba yıllarca unutulmuş bir is-
me( Afıfe Jale'ye), yaşamı boyun-
ca yapılmamış olanlann karşılığı-
nı bir çeşıt vefa borcu olarak öder-
ken. Cumhuriyetin 75. yılında Se-
miha Berksoy. Keriman Halis. Ha-
lide Edip. Satı Kadın, Sabıha Gök-
çen gibi isimleri yıne bu görüşle
gündeme getıren Afıfe Tıyatro
Odüllen'nde 'değerbilirlik'kımı
ölçütlerde çok mu öne çıkıyor?
Yıldız Kenter'i 'kategoriler üs-
tü' ilan edip kişiliğiyle, sanatıyla
özdeşleşen, Maria Callas-Yıldız
Kenter'in ıç ıçe geçtiği oyunun ba-
şansını yok saymak olası mı? Se-
çıcı Kurul'un bu noktada neyi gö-
zettıği belirsız.
Gecenın sunucusu Korhan Abay.
ülkemızdeki 'izlenmeoranı' üzeri-
ne kurulu televizyon kültürüne yö-
nelik eleştirileriyle başladığı ge-
cede, sık sık göndermeler yaptı.
İlk kadın milletvekili Satı Kadın bel-
geselinin ardından günümüz mıl-
letvekillerine yönelik yaptığı eleş-
tiri de alkış topladı.
İki >T! üst ûste aynı ödül
Tiyatro Stüdyosu. 'Balkon'la
Ankara turnesinde olduğu için
oyunculannın kanlamadığı gecede.
Derya Alabora'nm ödülünü tiyat-
ro yöneticisi Ayşe Silivri aldı. Her
kategoride bir tiyatro oyuncusu
adaylan açıklarken. geçen yıl ay-
nı kategoride ödül kazanan da bu
vilın galibini ilan etti seyircilere. Ge:
çen yıl en başanlı efekt tasanmcı-
sı Hitay Daycan bu yıl da aynı ödü-
lün sahibi oldu. Geçen yılın en ba-
şanlı yönetmeni Başar Sabuncu,
bu yılın en başanlısı olarak kendı-
sini açıklarken şaşırdı, bunu 'gör-
güsüzlük' olarak tanımladı. Daha
sonra da en başanlı prodüksiyon
ödülünü de Tiyatro Stüdyosu adı-
na aldı.
Uzun yıllarCumhuriyet gazete-
sinde yazarlık ve yazıişleri müdür-
lüğü yapan, oyun yazan Cevat Feh-
mi Başkut adına verilen ödülü de
çok hoş bir rastlantıyla. iki yıl üst
üste Cumhuriyet ailesinden yazar-
lar aldı. İlk yıl çizerimiz ve oyun
yazan Behiç Ak'ın 'Aynlık' adlı
oyunuyla layık görüldüğü ödülü, bu
yıl yazanmız Selim İleri 'Allaha-
ısmarladık Cumhuriyet' adlı oyu-
nuyla kazandı.
5 dalda ödüle aday gösterilen İs-
tanbul Devlet Tiyatrosu yapımı
'Bir Casusa Ağıt' sadece bir ödül
alırken. Kum-Pan-Ya'nın 'Ewrest
MyLord3' adlı oyunlan hiçbir ka-
tegoride ödüle layık görülmedi.
Bu yıl ikincisı gerçekleştirilen
Afife Ödülleri, Türk Tiyatrosu için
kalıcı bir etkinlık olarak gelenek-
selleşme yoiunda. Ama her şeyin
'görkemle' sunulduğu gecede, 'Bir
Film, Bir Vaşam' başlıklı beş kısa
filmin hazırlanmasınagereken özen
gösterilemez mıydi? Halk Sigorta
yöneticileri törene onur veren Cum-
hunyetin 'ilkleri'ne. Afife Jale'ye
gösterdıkleri ilgiyi gösteremezler
miydi? Ödülün yarancısı tDıan Ko-
man'ın ismini sadece en başanlı
yardımcı erkek oyuncu seçılen Tun-
cel Kurtız mı dile getırmeliydi?
DEFNE GOLGESÎ
TURGAY FİŞEKÇİ
İznik
Iznik önemli bir tarihsel kent. Hıristiyanlık için önem-
li toplantılann yapıldığı yer olmasıyla başlayan ünü, 14-
17. yüzyıllarda özgün çinı sanatının merkezi olmasıyla
da sürmüş.
Istanbul'un önemi 330 yılında başkent olmasıyla baş-
larken, iznik'te bu tanhten beş yıl önce I. Nikaia Kon-
sili toplanarak, Hınstiyanlığın kimi evrensel sorunlarını
aldığı kararlarla çözüme kavuşturdu. 787 yılında yine ben-
zer amaçlarla II. Nikaia Konsili toplandı.
1204'te îstanbul Haçhlann eline geçince Bizans ha-
nedanı buraya yerleşerek Nikaia Imparatorluğu'nu kur-
du.
1331 'de kenti alan Osmanoğullan da burayı başkent
yaptılar.
Ortak mülkiyeti savunan düşünceleriyle büyük bir
halk ayaklanmasına yol açan Osmanlı düşünürü Şeyti
Bedrettin de 1413-1416 arası Iznik'te sürgün yaşadı.
Kent, bugün de geçmışteki çeşitiı uygarlıklann tarih-
sel yapıtlannı bir arada banndıran bir açıkhava müzesi
nitelığinde. Kenti tümüyle çeviren Roma döneminden
kalma 4.427 m. uzunluktakı görkemli surian ve bugün
de kentin giriş ve çıkışı olarak kullanılan kapıları ayak-
ta. Roma Tiyatrosu. 4. yüzyılda yapılmış kentin tam or-
tasındaki Ayasofya Kilısesı ve başka önemli kalıntılar Iz-
nik'i önemli bir tarihsel merkez kılmakta.
Böylesi bir tarihsel öneme karşın, bugûnün iznik'ı
kendi halinde yaşayan insanlann kentidir. Bağlar, zey-
tinlikler, meyvelikler, Marmara Bölgesi'nin temiz kalabı-
len tek suyu olan Iznik Gölü'nde yapılan balıkçılıkla ge-
çınıp gitmektedır. Kent yakınında kurulan, seçkın Istan-
bullulann yazlık evlerinin bulunduğu Darka TatH Köyü,
birkaç otel ve lokanta küçük çapta bir turizm hareketı
de kazandırmıştır.
Oysa Iznik, yalnızca turizm gücüyle önemli bir gelir
elde edebilecekken bıze özgü bir boşvermişlikle baş-
başadır.
Sur içinde oturanlar, eski evterini rahatça yıkıp, heryer-
de gördüğümüz günümüz konutlanna geçıvermişler;
tarihsel kazı alanlan; korumasız, çocuklann bulduklan
kemiklerie birbırienyle oynadıklan alanlara dönüşmüş-
tür.
Batı'daki benzer örnekler geliyor aklıma ister iste-
mez.
Sözgelimi.. kenti çevreleyen surian ve tanm merkezi
olmasıyla Iznikimize çok benzeyen Italyan kenti Siena.
Üstelık Sıena'nın Iznik kadar eski bir tarihi de yok. 11.
ve 12. yüzyıllarda gelişmış. Bu dönemde önemli mima-
ri ve sanatsal yapıtlara kavuşmuş. Ancak bu güzellikle-
rinı, bozmadan günümüzedek koruyabilmış. Suriann için-
de tek bir yeni yapı göremezsinız. Hepsinin de içinde
insanlar oturur. Yapı içleri bütün çağdaş konfor olanak-
lanna sahiptir ama, dışlannda kentin görünümünü de-
ğiştirecek hiçbir şey yapılamaz. Bugün yalnızca turizm
geliriyle zengin bir kent.
Fransa'nın güneyındekı Avıgnon da 14. yüzyılda bir
süre papalık merkezi olması sırasında yapılan mımari ya-
pıtlan bozmadan koruyarak, günümüzde bunu Ulusla-
rarası Tiyatro Festivali gibi kültürel etkinlıklerie de des-
tekleyerek önemli tunzm gelıri elde edebilen kentlerden.
Bunlan niye söylüyorum?
18 Nısan günlü gazetemizde Sadullah Usumi'nin
"Bir Tanm Faciası da Iznik'te" başlıklı yazısından öğren-
dim ki, Iznik Gölü kıyısında önce bir Amerikan şırketi iki
yüz dönüm arazi üzerinde büyük bir sanayi tesisi kur-
mak için başvurmuş. Ardından da on attı sanayi kuru-
luşu daha ızın için kuyruktaymış.
ıstanbul-Bursa arasında sanayinin ışgali altına gir-
medık yer kalmadı. Izmit Körfezi, Gemlik Körfezi, Bur-
sa Ovası tümüyle sanayiye teslim oldu. Biraz ıçende kal-
masıyla bir Iznik kendini kurtarabilmişti. Şimdi sıraora-
ya da gelmiş.
Geç tutulduğumuz şu sanayileşme sevdasına daha
bir gerçekçi yaklaşmanın zamanı geldi geçıyor... Önü-
müzdekı yıllarda yeryüzü ölçeğinde en fazla gelişecek
sektörler arasında tunzm baş sırayı tutuyor. Fransa, Ital-
ya, Ispanya turizmi tarih ve kültür bifinciyle bırleştirebil-
diklerinden yılda kırkar milyar dolar kazanıyorlar. Biz de
biraz daha yüzümüzü uygarlaştırabılirsek sekız milyar-
lık gelirimizi rahatça bu düzeylere yükseltebiliriz. Hiçbir
sanayi bu denlı kârlı olamaz.
Hem onca kıraç, işe yaramaz topraklanmız varken ve-
rimli topraklardan ne istıyoruz. Dünyada kendini doyu-
rabtlen ülkelerarasında ilk onda yer alırken şımdı yırmin-
ci sıralara düştük. Neden?
Daha sanayıleşmenin bütün sonuçlannı da görmek-
ten uzağız. Yıllardır sanayi atıklannı taşıyan Nilüfer Ça-
yı'nın suladığı tanm alanlannda yetişen ürünlerin önü-
müzdeki on yıllarda kaç kişiyı kanser yapacağı henüz
bilimsel araştırmalara konu olmadı.
Iznik'e mutlaka yatınm yapılacaksa oteller yapılsın, tu-
rizm gelişsin; Uludağ Üniversitesı, Sanat Tarihi, Arkeolo-
ji, Mimariık, Ziraat fakültelerini buraya taşısın. Kentin
yüzü uygariaşsın. Insanların üzümlerinı, zeytinlerini, do-
mateslerini. gölden çıkan balıklannı korkusuzca yıyebi-
lecekleri bir parça toprak kalsın ellerınde.
Not 4 Mart günü bu köşede yayımlanan "Rio 'nun Ro-
manı" başlıklı yazımdan sonra kimi okurtar arayarak, ya-
zıda adı geçen Kırmızı Pelerinli Kent adlı kıtabın ne za-
man yayımlanacağını sormuşlardı. Kitap şu günlerde da-
ğrtıma verildi.
K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I