Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 1998 PA2AR
8 PAZAR YAZILARI
Korku iktidarında
vicdana yer yokOleg benim eski bır sınıf
arkadaşım olan Olga'nın
kocasıydı. Bir rürlü bir baltaya
sap olamamışti. Maceraya
bayılırdı. Adı sık sık kavgalara
kanşırdı. Kızcağız evi
geçindirmek içın okuldan sonra
çalışır, ıki çocuğun dışında bır de
ayyaş kocaya bakardı. Bir
gün şaşırtıcı bir haber aldık: Oleg
nihayet bir iş bulmuştu. Milis (po
lis)olmuştuf Ufak bir
kutlama düzenlediler Oleg'in
sarhoş olması sonucu kutlama
kısa sürede çığnndan çıktı.-
Konuklardanbiri küsiip aynldı.
Komunalka denilen ve insanlan
aynı banyoya. tuvalete ve
mutfağa mahkum eden.
üçüncü sınıf otel tıpindeki
Sovyet evlerinden birindeydik.
Yinebızim sınıftaki Valya aynı
zamanda kan kocanm
komşusuydu. Bir ara Oleg'ı
uyarmak ıstedı. Tartışma çıktı.
Oleg çekmeceden çıkardıgı
tabancayla "şakacıktan" bir iki
el ateş etti. Kısa süre önce
Valya'nın hediye ettiğı tablo
parçalandı. Kızlar ağlamaya
başladı. Bu dunımun Oleg'i
keyiflendirdiğini fark ettim.
Keyfini daha da arttıran
erkekJerin kendine sa>gı ile
korku kanşımı bir tavırla
yaklaşarak silahı birakması
için yalvarmalanydı. O an tam
anlamıyla sarhoş olmadıgına.
alkoliin bastınlmış istekleri
ortaya serecek kadar "ayıltan"
kıvammda olduğu kanısına
vardım. Az sonra mutfakta
başbaşa kafdık. O artık daha
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
az sarhoş numarası yapıvor.
daha çok arsızlıkla karışıİc açık
sözlülüğün tadını çıkanyordu.
Şöyle diyordu: "insanlar
korkuvla yasıyor. korkuyia
eğitiliyorlâr. Içimizdeld en eski ve
en derin duygu bu. Yıllarca pek
çoklanndan korkrum. Şimdi
epe>ce insan benden korkacak!
L'steiik elimdeki silah \asaJ!
Onunla ikridan aldığırriL nke
aydından daha üstiin olduğumu
hissedhonım." Bu
anlattıklanmın üzennden on
yıldan fazla zaman geçri.
Anılanmın canlanmasına yol
açan. geçen gün ızlediğim bir
filmdi. Roman Polanski'nin
yönettıgi. Fran/Schubert'in
'G«nç kız ve ölüm' esennın
müzikal fbnunu oluşturJuğu aynı
adı taşıvan fılmde. aslında pek de
kötü bir insan olmayan doktor
Roberto Miranda.'birdenbıre
nasıl korkunç suçlar
işleyebıldiğini anlatır. BırGüney
Amerika iilkesınde diktatörlük
sonrası dönemde. eskr bır veraltı
savaşçısı olan Avukat Gerardo
Eskobar. daha polis korkusunu
yenemeden devlet başkanı
tarafindan insan haklan
komisyonunun başına getirilir.
Kansı Paulina Lorca, bır
zamanlar Gerardo'yu ele
vermemek ıçin iki ay süreyle
işkencelere dayanmıştır. Bu
sıralarda Paulina'nm gözleri
bağlıyken ona 14 kez tecavüz
eden doktor. yıllar sonra bir gün
tesadüfen ev lerine gelir.
Kadın. doktoru sesinden,
komışmasından ve kokusundan
tanır. Silahını çekerek hemen
oracıkta. kocasmın yeni
kanyerini ve tüm yaşamlannı
tehlikeye sokma pahasına bir
mahkeme kurar.
Filmin sonunda doktor şu
sözlerle gerçefi itiraf eder:
"Kı'mse benim kadar uzun süre
direnmedi. Ama gizii pol'ıste
çalışan kardeşimin ısrarlı
önerisiyle. gözaltina ahnanlann
öimemesi tçin görevç başladım. Ve
pek çok kişinin hayaünı
kurtardım. SizJer apaydınbk bir
odada. göderiniz bagh ve
çınlçıplak bir masada işkence
görürdünüz.
Zamanla bu işten hazduymaya
başladığımı fark ettim. Insanlann
hoşuna gitmek ve onlar için
kavgılanmak amacıyla çaba
sarfetmem gerekmhordu.
tstediğimi vapabilirdim. tster aci
verirdirn, ister onlara sahip
olurdum.
O odada iktidar bendeydi.
Elektrik verilmiş bir kadının
bacaklannın arası hep kunı mu
kalır. acaba orga/m olabtfir mi.
diye merak ederek size tecavüz
ettim. Sonradan bu işten keyif
dm maya başiadım ve doğnısu
şimdi n »ünlerin geçmiş olmasına
üzülüvorum."
Beni Iskenderiye
Dörtlüsü yıktı
İSKENDERİYE
MEH.MET
MESTÇİ
Lizbon'ım çiçek insanlan Dünvanın en büyiik fııarlann-
dan biri olan KXPO 98 önce-
ki gün Portekiz'in başkenti Lizfoon'da açıldı. E\ lül avına kadar sürecek fuan gez-
meye gelenler hoş göriintülerle karşılaşıvoriar. Ziyaretçilere bebek arabasına dot-
durduklan çiçekJeri dağıtan iki "çiçek insan" büyiik ilgi çekiyor.330 hektarlık bir
alana kurulan EXPO 98'i günde ortalama yüz bin insanın gezmesi bekJeniyor. Fu-
ara 150 ülke ve uluslararası kurum kafıJıvor.
İsveç, 4 günlüğüne Ankara'ya geliyor!
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Önceleri bana memleketteyken sık sık
sorarlardı. -Vaha İsveç gîbi kiiçiik bir ülkeden
bu kadar haberi nasıl bulup çıkanyorsujı"
dıye. Son zamanlarda pek sormaz oldular;
belli ki alışmışlardı artık. Gerçekten de bu
kuzey ülkesi. belirli birkaç özelliği dışında
bugün bile pek tanınmaz ülkemizde. Astrid
Lindgren'den bile l982-
den bu yana yeni
çeviri yapılmamış. lsveç'in Ankara
Büyükelçiliği'ndeki müsteşar Llf VVakJen en
çok buna şaşınyordu. benden bu ünlü yazann
ilk Uzunçorap Pipsi'sinin yeni çevirisini
isterken. Çünkü Isveçlilerbu kez ülkelerini.
Türkiye haritasına. daha doğrusu Ankara'ya
dört gün içın bile olsa, yerleştirmekte
kararlıydılar. 5-8 haziran arası Ankara"da
tsveç Günleri yapılıyor. ağırlık noktası kültür
olarak. Geleneksel tsveç müziğiyle birçok
ülkedc tanınan The RealGroup; kristalleriyle
İsveç'e gelen turistlerin büyük ilgisini çeken
Orrefors/ Kosta Boda. sanatçılanndan Eva
Hedbcrg'le \e çeşitli elişi sanatçılanyla
yapıtlanyla bugünlerde Ankaralılara fsveç'in
az tanınan yanlannı göstermeye çalışacaklar.
Aynı zamanda, ülkenin en ünlü aşçısı Carl
Jan Graqvist, ağız tadına çok düşkün olan
insanlanmıza farklı tatlar sunacak. İsveç
Günleri Hilton'da gerçekles.ecek. Burada aynı
zamanda lsveççe"den Türkçe'ye
kazandınlmış kitaplarda sergilenecek. Bu
arada "İsveç Ue Türkiye arasında edebiyat
köprüsü" konulu bir açıkoturumda
düzenlenecek. Bu oturuma. aynı zamanda
sürüyor olacak olan 2. Ankara Övkü
GünlerTnin onur ödülü sahibi Demir Özlü, iki
dil arasında çev iri yapan bir ya da iki
çevirmen. bireditörde katılacak. Ankaralı
edebiyatseverler de belki bu sayede bır editör
eldeedebilecekler.
Özelde İsveç. genclde İskandina\ edcbiyatı
hakkında ayın 5"indeki oturuma katılanlan
haşan. kırmızı saçlan dimdık. örgülü. iki
çorabı ayrı renkte ve garip entarili LJzunçorap
Pippi karşılayacak. Kültür Bakanlığı. geçen
vıl 90. yaşgünü kutlanan Astrid Lindgren'in
ilk kitabını yetiştirebilirse. Llf VV'alden'in ve
3. sekreter Ânnet Karisson Fouda'nın
keyfinden yanlanna vanlamayacak. Sanınm,
aynı akşam Büyükelçi Mikael Sahlin'ın
vereceği partide tsveç Jazz Band'm
parçalanna "cilab ve kalın topukJu"
ayakkabılarla en çok oniar dans edecekler.
Dileriz. bu çıkarmanın benzerini de ileri de
burada Stockholm"de gercekleştiririz ve
Vaşar Kemai, Orfaan Pamuk, Aziz Nesin'lc
başlamış olan Türk edebiyatının İsveç'e
ulaşması dalgasını. diğerdeğerli
yazarlanmızla sürdüriirüz. Bolu'dan da bır
aşçı getiririz ve gösterir Carl Jan'a yemek
dediğinin nasıl yapıldığını...
Hiçbir kent, hiçbır bucak
yanaklanmdan nohut gibi
damlaların süzülmesine sebep
olmamıştı.
Slena"nın Errüsk açık hava
koridorlannda yerde kalmak
için kanatlanmdan birini
kırmış. Granada'da sırf
mutluluktan -günün birinde
tayfun gibi geri döndüğümde
taş ta^ koklayacağım-
Alhambra Sarayı'nın koynuna
kadar sokulup noktasını
görmemiş. bir Akdeniz
laboratuvarı olduöunu güneşin
altında gevrek gevrek yaktıgı
kahve. kınnızı kiremitlennde
hazla vurgulayan Toulouse"da
hayacanla >önlere. köşelere
dügılını^; ancak ağlamamıştım.
Tabii bu kentlerin hiçbirine de
Iskenderiye Dörtlüsü gibi çok
tehlıkeli bır başyapıt ithaf
edilmemişti. Benı
İskenderiye'de büyük bir
olasıiıkla Iskenderiye Dörtlüsü
yıktı. Lawrence DurreH
şeytanlarla cebelleşe. meleklere
Palcstrina söyletedursun;
sırtına vurduğum ve sekiz koca
aydır altında debelenerekten o
bucaktan bu kente taşıdıf ım
Justine balyalannın üzerine
Iskenderiye"de bır bilmem kaç
kilo daha yüklendi.
Otobüs ganndaki otel
çığırtkanlan Kahire taşıtindan
inenlerin üzerine zamk gibi
yapışırken. elimde dörtlünün
ikinci cildi Balthazar'ı gören
kılıği bozuk Arap, Durrell'in
romanında kullandığı Cecil
Otel'e gitmemek ıçin ne gibi
bir sebebimiz olduğunu <»rdu.
Otelden alacağı komisyonu
hayal etmeye davranmışken.
Kristina'yla harika. soyu
kurumuş Pejo taksiye can
havlıyle sıçrayıp öğrencı
hosteline doğru yola çıkmamız
için şofbrü yüreklendirdim.
Her katında kurban bayramının
soluklaşmış izlerini taşıyan altı
kedili. iki koyunlu
merdivenlerden çıkıp hostel
odasının balkonundan dışarı
süzüldüm. Sağ tarafımdaki
Akdeniz sulannın yanık. tuzlu
rüzgânnı. solumdaki Italyan-
Portekiz karışımı muhtesem
bınalardan yüksclen türlü türlü
Arap melodilen \ e bu
mahalleleri varlığımın neresine
sokacağımı. belleğimın
neresine yapıstıracağımı
düşünmeye koyuldunı. Gece
vansı yrrmi kilometre
uzunluğunda. Iskendenye'yi
kıtanın belki dc Rio"su yapan
sahılde sıralanmn kahvelerden
bınnc kurulduın.
Kayısı rûtünlü nargileden çıkan
hantal bulutlan suyun ayna gibi
karanlığına üflerken
İskenderi\eli Costantine
CarafV'ııin mi. Rimınilı
Federico Fellini'nın mi. daha
sanslı olduğuna karar
veremedım. Enesı gün öğle
saatlennde Midan At-Tahrir
meydanından ve vumuna sansı
tramvayların ansızın belirdigi
ara sokaklardan vüriiyerek
denizden iki adım uzaktaki
cezaevinin önüne geldığimde
siyalı ünıformalı polisler
coşkun bir kalabahk önünde
kelepçeli iki oğlanı
götürüyordu. Tam bir
koreografi görüntüsü veren ve
ızlemesi kısa süren sahnedeki
iki tutuklu sanki geziye
çıkmışlar gibi bır ifadeyle sakin
sakin yürürken arkalanndaki
polısler bunlara dostça
davranıyor. Necip Mahfuz
kargaşasıyla polislerı izleyen
kalabalıktakı insanlar ıse şarkı
söyiüyor. bağırıyor, birbirine
dolanmamaya çalışıyor ve
birbirini eziyordu.
Cezaev inden biraz yukardaki
Anglikan kılisesınin garip ve
ilginç Sudanlı bekçisi kiliseyi
göstermek ineeliğinde bulunup.
Joş ve kokulu mekâna buvur
ettığinde beş dakika geçmeden
mucize başgösterdi. Içeri serap
gibi Justine girdi. Adı Miriam
idi. Justine gibi biraz tombul,
Justine gibi bir ha\li esmer. çok
gızemli ve güzel. Bir an sonra
Sudanh'nın. Miriam'ınve
benim siyah beyaz
fotoğraflanmız çekilirken
nedense kendimi Antonioni'nin
Reporter filmdeki sonsuz
diyarlarda hissediyor ve
büyünün bozulmaması için
koca bir ağız dolusu
gülümserken. hersöylenenin
arkasından bir aşağı bir yukan
hevesle kafamı sallıvordum.
Asık suratlar kentinden birtakım izlenimlerSizler Türkiye'de güneşin sıcak
ışıklan yüzünüzü ve vücudunuzu
sararken bizler Avrupa'nın
ortasında kışa talimiz. Her gün
radyoda spikerler güneşli ve sıcak
havanın yanndan itibaren
yurdumuzu etkisi alttna alacağı nı
söylerken bu yann hiç
gelmiyor nedense.
Böylelikle zaten asık suratlar daha
birasılıyor. Süpermarkette kuyrukta
beklerken ya^Jı bir kadının
bastonuna dayana dayana ve titreye
titreye, elinde bir parça etle uzun
kuyruğa korkulu gözlerle baktığını
görünce arkadakiler için bir
sakıncası yoksa benim önüme
geçebilirsiniz dememle birlikte.
arkadan orta yaşlı nalet bir kan koca
avaz avaz bağırmaya başladı. Yaşlı
kadın ıvice korktu ve sindi. Neyse.
arkadan bir genç kızla beraber bu
nalet çifti susturmayı ve yaşlı kadını
önümüzealmayı başardık, ama ben
bir kez daha insanlann nasıJ bu
kadar hoşgörüsüz olabildiğine şaşıp
kaldım. Bazen bu >aşlılara yardım
etme işini fazla abartıyor olmalıyım.
Türkiye"de çocukluktan beri
otobüste yaşlılara yer vermeyi bir
görev edindiğimizden dolayı,
rramvayda yantmda bir yaşlı ayakta
duruyorsa felaket rahatsız oluyor ve
tüm gençler kaykılarak yerlerinde
otururken mutlaka yer veımeye
kalkışıyorum. Halbuki diğer
gençleri kendime örnek alsam
çoğunlukla daha iyi olacak. Bazı
yaşlılar sunduğum yere minnetle
otururken. çoğu yaşlı kötü kötü
bana bakıp ayakta durmayı tercih
ediyor. Ya da "Siz daha bürün gün
çauşacaksınız, benim oturma>a
ihthacım yok" diyorlar.
Ama bebek arabalı genç anneler hıç
öyle değil. Bebek arabalan için
aynlan yerlere mutlaka sahip
çıkıyorlar ve kazara birisi o
bölümde oturuyorsa hemen başına
dikiliyorlar. Yalnızca havalann
kötülüğü ve yazı bıraktık bahann
bile bir türlü gelmeyişi değil
hepimizin suratını asan. Eylülde
yapılacak genel seçimlerin
yaklaşmasıyla birlikte yine şu
yabancılar meselesi öne çıkmaya
başladı. Sachsen-Anhalt'da yapılan
ESSEN
j SEDEF
—»4 KOR4Y
eyalet seçimlerinde radikal sağ
partinin beklenmeyen bir başan elde
etmesi bir yana, CDU'nun seçim
kampanyalannda "AlmanJara daha
çok işyerT sloganını kullanacak
olması yabancılann yine seçim
malzemesi olacağını haber veriyor.
Asık suratlar için en iyi terapi
Alman televizyonlanndaki reality
shovvlar. Yani birtakım insanlann
milyonlarca televizyon ızleyicisinın
önüne çıkıp yaşamlannın en
mahrem (kalması gereken)
bölümlerini, en kişisel sorunlannı
zaman zaman gözyaşlanna
boğularak anlattıklan programlar.
Sevgilısi, kocası ya da çocuklan
tarafindan terk edilenier, çocuğu
cinsel tacize ufrayanlar,
komşulanyla kanlı bıçaklı olanlar,
aldatılan ya da dolandınlanlar. işten
at/lanlar, hepsi bu anlattıklannın
karşılığında komik birkaç yüz mark
aldıklanna göre para olamaz bu
toplu günah çıkarmanın ya da toplu
psikanalizın nedeni.
Özellikle çok izlenen bir
programda, sevgilisini terk eden
kızı bulan sunucunun, kızı
sevgilisine geri döndürme çabalannı
geri çevirmesini ve sevgilısi
hakkında söyledıği "işeyaramaz
herifin teki. geri zekâlı" ve buna
benzer komplımanlan, stüdyodaki
hatın savılırsayıdakı seyirci ile
birlikte ve milyonlarca televizyon
izleyicisi önünde dinlc>cn
sevgilinin bugüne kadar halen nasıl
intihar etmediğine şaşıyorum.
Bir de telev izyon kanaltyla partner
arayanlar var bolca. Özellikle 50
yaşın üstündekilere yönelik
progTamı. cinsiyeti ve cinsel tercihi
neolursa olsun. yaşını başını almış
kişilerin televizyona çıkıp birkaç
dakika içinde kendilerinin reklamını
yaptıklan. yani tanıttıklan ve
aradıklan partnerin özelliklenni
anlattıklan programı şimdiye kadar
yalnızca bir kez. o da tesadüfen
izledim. ama yine izlemeye karar
verdim. Bunları anlattıgıma bakıp
televizyon kuşu olduğumu
sanmayın. Yapacak daha iyi şeyler
var. ancak bu tophımu ve toplum
psikolojisini anlayabilmenin bazen
en etkilı ve kısa yolu bu programlar.
Birde kanallarda dolaşırken arada
bir tanıdıklara rastlamak da olası.
Hiç düşünmezdim ama bu da oldu.
Birseferinde üniversiteden
tanıdığım birini televizyonda ilk
cinsel deneyimini anlatırken
yakalayınca çevremdekileri tekrar
bir gözden geçirmeye karar verdim.
Anlaşılan kimin nereye çıkıp ne
anlatacağı belli olmuyor.
Ö.Y.S' ye girmeden bu fuan mutlaka ziyaret edîn!..
TURK
ÜNİVERSİTELERİ ve
ÖZELOKULLAR
FUARI
TÜRKİYE NIN EN İYİ OKULLARI BU FUARDA;
İstanbul Teknik Üniversitesi • Yıldız Teknik Üniversitesi • Hacettepe
Üniversitesi • Gazi Üniversitesi • Karadeniz Teknik Üniversitesi
• Beykent Üniversitesi • Dogus Üniversitesi • Feyziye Mektepleri Vakfı
• Maltepe Üniversitesi • Girne Amerikan Üniversitesi • Uluslararası
Amerikan Üniversitesi • Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi • Yakındoğu
Üniversitesi • Doğu Akdeniz Üniversitesi • Lefke Avrupa Üniversitesi
• TED İstanbul Koleji • Yüzyıl Isıl Okullan • MEF Okullan • Özet Yeni
Yıldız Eğitim Kurumları • Yeni Dünya Egitim Kurumlan • Özel Izmir
İleri Eğitim Kurumları • B.J.K Koleji • Beykent Eğitim Kurumları
THE MARMARA OTELI, TAKSIM - İSTANBUL 22 - 23 - 24 MAYIS 1998 Saat. 11:00 - 19:00
23 Uayıs 1998, Saat 14.-00: Y.T ü
23 Mayıs 1998. Saat 15:00: İ.T.Ü.
23 Mayıs 1998, Saat 16:00: G Ü
23 Mayıs 1998. Saat 17:00: MEF
23 Mayıs 1998, Saat 18:00: Yüzyıl Işıl
24 Mayıs 1998, Saat 14:00: Ö.İ.İ.E K
24 Mayıs 1998, Saat 15:00: D.Û.
24 Mayıs 1998, Saat 16:00: H.Ü.
24 Mayıs 1998, Saat 16:30: Y.D.
Prof. Yafiya Karslıgıl (Biigi DOnyası)
Doç Or. Tûlin Kjlınçarslan (İ.T.Ü. 2001 Atrbm Profeleri)
Yrd Doç. Hale Künüçen (İtetişim - Halkla İlişklter)
Doç Dr. Zoya Tuyebakhova
(Egttsel EtkinNMerin Fen Eğmminöeki Ro/ü ve Önemi)
Doç. Dr Esra Arslan (8 Yılhk Eğitime Geçiş)
Dr. Gülnur Doğanata
(Sosyal Bilgiter Eğfflminde Problem Çozme Yöntemi)
Prol. Dr. Gonül Yenersoy (Eğitimde Toplam Kalite)
Prof. Dr. Burçin Erol
(Türfc ÜniversHelerinde Bilimsel Yaymlar)
Ölçme-Değerlendirme Bolüm Bşk. Mehmet Türkkan
(ÖSS-ÖYS'nln Use Eğitimi Ûzerjndeki Etkfleri)
PANAJANS Okullar Rehberi Satışı
C giris serbesttir!
MSM
MÜJDAT GEZEN SANAT
MERKEZİ
* Yetişkinler için akşam okulu
* 7-15 yaş grubu için hafta içi yaz okulu eğitimi baş-
lıyor.
BÖLÜMLER:
Yefişkinlere: 7-15 yaş grubuna
* Tiyatro-Müjdat Gezen * Çocuk Tiyatrosu
ile Yüzyüze Eğitim * Piyano
•HafifBatıMüziği * Org
Org-Şan Tekniği- * Klasik Gitar ve
Repertuvar * Batı Solfeji
* Opera-Şan ve
* Klasik Gitar
Kayıtlar devam etmektedir.
Kontenjanımız sınırlıdır.
Not: 8-16 yaş gençler için MSM Kilyos Yaz Kampı
kayıtlan başlamıştır.
Müracaat: 348 80 72 - 348 80 73
Kayışdağı Cad. No: 48 Ziverbey/Kadıköy
ÇORLM1. SULH HUKUK MAHKEIVIESİ'ÎVDEN
EsasNo: 1997'618
Davacı Mithat Kısaboyun vekili Av. Ibrahım Öz\ılmaz tara-
findan davalılar Abdûlkadir Eşme ve Zafer Terlemez ale> hine
açılan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonun-
da: Davanın kabulüne. Çorum Halk Bankası Şubesı ne ıbraz
edilen keşıdeci Mithat Kısaboyun olan 20.8.1997 \ade tarihlı
90.000 000.- TL'lik bonodan'dolayı davacı Mithat Kısabo-
yun'un borçlu olmadığının tespitine. bononım iptaline karar
verilmiş olduğundan; yapılan aramalara rağmen adresı bulana-
mayıp tebligat yapılamayan davalı Abdülkadır Eşme"\e mah-
keme karannın ılanen teblığine karar verilip ılanm gazetede
yayımlandığı tarihten itibaren 8 gün sonra teblig yapılmış sa-
yılacagıilanentebligolunur. 11.5.1998 Basın:2215"
SAHİBİNDEN
ESENKÖY'DE
SATILIK
YAZLIK
Telefonlu, eşyalı, yeni
7e/:
(09.000-18.30:)
0212 511 5240-
(20.00-22.00)
02164410657
DUYtJRU
ÖZEL GÖKKUŞAĞI DİL KURSLARI
1998 • 1999 Öâretim Yılı Ders Saat Ücreti
1. 4 Ay : 750.000 TL + KDV
2. 4 Ay : 850.000 TL + KDV
3. 4 Ay : 900.000 TL + KDV
İlgili yönetmelik gereği duyurulur
KURS MÜDÖRÜ
Tel: (O212) 233 18 58 / 59
DUYURU
ÖZEL GÖKKUŞAĞI DERSHANESİ
1998 • 1999 Ögretim Yılı Ders Saat Ücreti
700.000 TL + KDV
Olarak tespit edilmiştir.llgili
yönetmelik gereği duyurulur.
DERSNANE MÜDÜRÜ
Tel; IO212I 233 18 5B/59
DUYURU
T.C.
İSTANBUL VALİLİĞİ
ÜMRANİYE İLÇESİ
ÖZEL METOD DERSHANESİ
1998-1999 Öğretim Yılında
bir ders saat ücretimiz KDV
7
dahil
830.000 Tl/dir.