24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 1998 PAZAR 10 PAZAR KONUGU Patrik adayı 42 yaşındaki Mesrop Mutafyan, misyonerlik, hoşgörü ve cemaatin beklentilerini anlattı Türkiye Ermenilerinin gözü Ankara'daS!TJ]\[TJy! Türkiye"de, yüzyıllardır önemini koruyan. ama belki de pek çok kişinin _ y bilmediği bir kurum var. Bu kurumun adı Türkiye Ermenileri Patrikhanesi... Ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 65 bin etnik Ermeni yaşıyor. Hınstiyan azınlık cemaatlerinden olan Ermenilerin ruhani lideri Türkiye Ermenileri Patriği. Sekiz yıl Pamklik makamında bulunan İkinci Karekin, iki ay kadar önce öldü. Onun ölümüyle birlikte de yeni bir patnk seçilmesi gündeme geldi. 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması \e Türkiye Cumhuriyeti yasaları gereğince seçilecek patriğin Türkfye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekıvor. Patriklik secimine en uvgun ıki ada\ var. Bunlardan birisi. Patrik tkinci Karekin'ın. ölümünden önce kendisine vekil tayin ettiği Başpiskopos Mesrob Mutafyan. Diğen ise ikinci Başpiskopos olan Şahan Sıvacıyan. Mesrob Mutafyan 42. Şahan Sıvacıyan ise 72 yaşında. Şu anda Patriklik seçiminın kesin tanhi bılinmıyor. Çünkü seçımin, Ermeni cemaatinin gelenek ve göreneklenne uygun biçimde yapılmasi gerekmesine karşın bizim Içişleri Bakanlığı'ndan bir karamame değişıkliği yapılması gündeme getiriliyor. Böylece de iş uzadıkça uzuyor. Konunun güncelliğini göz önünde tutarak Başpiskopos Mesrob Mutafyan'la Türkiye Ermenileri Patrikliği için seçim sistemını, Patrikhaneyı. Ermeni din adamlannın nasıl biregitim aldıklan ya da alamadıklannı konuştuk. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Türkiye Ermenileri Patrikliği için uy- gulanan seçim sistemini açıklar mısıntz? - İstanbul. Beyrut ve Eçmiadzin Ermeni Pat- riklcri aynı seçim sıstemine göre seçilirler. Seçi- min ılk aşamasında tüm ruhani toplanır ve pat- riklik makamına dinen ve nızamen uygun epis- koposlann listesini hazırlarlar. Bu ılk aşamada ay- nca. kiliseyi oluşturan vaftizlı cemaat üyeleri sandık başına giderek sivil delegeleri seçer. Üçün- cü aşamada ise daha önceden seçılmiş olan ru- hani ve sivil delegeler toplanıp Delegeler Mecli- si'ni olu^tururlar ve nihai patrik adaylan listesin- dekı episkoposlardan birini gizli oyla patrik se- çerler. üördüğümüz gibı iki aşamalı bir seçim söz konusu v e yeni patriğın secimine geniş bir ta- banın iradesi yansıyor. Ermeni patriklerine veri- len sıfatlardan birisi de Ermeni dilindeki 'Azgm- dir' kelimesi. Bu da 'cemaatin seçtiği' ya da *hal- kın scçtigi' anlamına geliyor. Çok demokratik bir sistem... >*& . - Öyle. Muhakkak halkın ya da cemaati oluş- turan iiyelerin iradesinin yansıması gerekli. Peki, bu sistemin ötekiDoğu kiliselerin- den farkı nedir? - Öteki Doğu ve Batı kilıselerinden farkı bü- yük. Ermeni rCilisesi'nindini liderlerinı seçmebi- çimi en fazla Ingiltere Kılisesi'nebenzer. Kilise- yi oluşturan ruhanilerin de, sivillerin de seçimde söz hakkı vardır. Eski Grekçede kilise anlamına gelen "Fkklesia" kelimesi. imanlılar topluluğu. yani cemaat demektir. Bizim anlayışımızda ken- di önderlennin seçiminde cemaati oluşturan in- sanlann fikri muhakkak sorulmalıdır Ancak ina- nıyoruz ki kilise aynı zamanda ilahi bir kurum- dur. Mesih Isa veHavarileri tarafmdankurulmuş- tur. Seçilecek olan önder, kilisenin öğretilerini tamanıen benimsemış ve dogru inancı öğreten kişi midir? Havarilerden bugüne kadar gelen zin- cirin bııgünkü halkası olacagtna göre 1 , bu geiene- ğin gerçek anlamda bir taşıyıcısı mıdır? ışte bu- rada da kilisenin ruhanileri devreye giriyor ve on- lar da seçilecek öndere. 'oJur' veriyorlar. Şimdi. bu her kilisede böyle değil. Örneğın. Katolıkâle- minin lideri konumundaki Roma Episkoposu'nu. ya da Papa'v ı kardinaller seçer. Ortodoks patnk- lerini sadece epıskoposlar ya da metropolitler- den oluşan sinodlar seçer. Ermeni patnklenni ise hem ruhaniler, hem sivillerden oluşan delegeler meclısi seçer. Öteki kiliselerden farkımız bu. WBKBM Burada akltma takılan bir soru var. Patriklik seçiminin, birpatriğin ölümünün üze- rinden 40gün geçtikten sonrayapılması gereki- yor. Oysa rahmetli Patrik İkinci Karekin 'in ölü- ' münün üzerinden ikiayı aşkın taman geçti Ama hâlâ seçimyapılmadı. \eden? -Ermeni kilisesininörfveâdetlerinegöre. ru- hani ya da sivil. herhangi bir kişinin ölümünden sonra 40 gün yas rutulur. Makam söz konusu ol- duğu için bir patrik vefat ettikten sonra normaJ- de 40 gün resmen yas rutulur. Bu arada da seçim için ön hazırlıklar yapılabilir. Ama patrik seçimi için resmi hamleler 40. günden sonra gerçekleş- tirilir. Kilisemiz her zaman olduğu gibi yine bu çalışmaları vaptı: bitirdi. Ruhani Meclıs, kilise- nin alt organlan. gerekli çalışmaları zaten bitir- miş bulunuyordu. Yani patriklik seçimi bugün de yapılabilir Ancak bizbuseçimleri yapmadan v i- layeti bilgilendiriyoruz. Nonmalde v ilayetten bi- ze bir 'olur' yazısı geliyor. Ama o yazı hâlâ gel- medıği için, patriklik seçimini şimdilik gerçek- leştiremiyoruz. Şimdi o belgeyi bekliyoruz. Bel- ge elimize ulaştıktan sonra, 15 gün içinde seçim gerçekleşebilir. •••••.S/;/n gençyaşta olmanıza karşın kök- tendinci eğilime sahip bir din adamı olduğunuz iddialan var. Sizce bu iddialar, nereden kaynak- lantyor? - Kim? Ben mi köktendinci imişim? Beni ta- nıyanlar bizi izliyorlarsa herhalde şimdi gülü- yorlardjr. Ba^a, köktendinci diyenler, eminim ki benimle hiç biraraya gelmemiş, önyargıh insan- lardır. Bir kere. hem vaazlanmda hem de sözlü ve yazılı beyanlanmda birçok kez her alandaki MESROP MUTAFYAN 1956. lstanbul doğıımlu. Lise öğreniminin bir bölümünü /ngilt Erkek Lisesi. bir bölümiinü de Almanya'daAmerikanKolejindevaptı. Önlisans çalışmalannı ABD'de \1emphis Üniversitesi'nde, \iiksek lisans çalışmasını da Kudüs 'te Ibnmi Üniversitesi 'nde lamamladı. Uzmanlığı Kiliselerurusı \v Din/enımsı Teoloji ile arkeoloji 1977 de ruhiplige kabul edildi. 1986 da piskopos oldıı. Aynı tarihten heri kjliselerunısı Paftik leb'/i görevini yürûtüyor. 1993 haşında Başpiskopos oldu. Patrik 2. Karekin in ölümünden sonra da iki uydır Panik lekilliği vapıvor. köktencıliğin ruhsal ve zihinsel birözürolduğu- nu söylemişimdir. Dindede köktenciligi birözür sayanm. Bugünküdünvamızdaköktenciler.hem sorunlu kişilerdir hem de sorun yaratırlar; kendi yaşam alanlannın da gittikçe daraldığını hisse- derler. Gelecek. ufkunuaçık tutabılen insanlann- dır. Çogulcu olmavan. diyalog arayışı içinde ol- mavan kişı. gelecekte zorlanır. Bakın. bugün. !n- ternetle dünyanın dört köşesiyle bir kaç saniye- de bağlantı kurabiliyoruz. Bugün Patrikhanemiz- de de Internct ağına gırmiş durumdayız. Aynen Nevv >brk"ta. Londra'da. Paris'te. Ro- ma da olduğu gibi. lstanbul'dada(ki bugün dün- yanın hatın sayılırmegapollerinden birisi)bırçok alt kimlıkler aynı mekânı pav laşıyoruz. Şimdi bu gibi alanlarda geniş kitlelere hitap eden dini ya da sivil kuruluşlar ve onlann önderleri ya da yö- netıcileri. kucaklayıcı olmava. bırleştirici olma- ya. çoğulcu olmava mecburdurlar Köktenci ola- mazlar ki. Konumlan buna izin vermez. Çünkü biz bir arada ve yan yana yaşamaya mecburuz. Bu. hepimizin yurdu. Geleceğimiz de ümitle- rimiz de ortak. Bakın, ben köktendinciliği belki şöyle anlatabilirim: Hıristiyanlık aşağı yukan 2000 yıllık bir inanç. Şimdi, eğer, bugünkü 'Hı- ristiyanım' diyen insanlan siz 2000 yıl önceki gibi yaşamaya. giyinmeye, konuşmaya ve düşün- meye zorlarsanız işte bu hem irticadır hem de kök- tendinciliktir. Özürdür, yani... Bunu ne baskıyla yaptırabilirsiniz ne de güncel- liğini yitirmiş bazı geleneklerle... Peki, ne yapma- mız gerekiyor? Bir lütuf ve inayet dini olan Hıris- tiyanlığın, Tann'ya, insanlara ve doğaya bir yak- laşım biçimi, bir dünya göriişü vardır İci ne yazık ki, 'Hıristiyaıum' diyen insanlar, pek o kadar da bu felsefeyi yasama geçirememişlerdir. Öyleyse kilisenin bugün yapması gereken, 2000 yıl önce- sinin ya da ortaçağın, ya da geçen yüzyılın orta- mını hortlatmak değil. tam aksine, Mesih Isa'nın Incil'deki yaşam sözlerini ve ilkelerini çağdaş ha- yata, özünü kaybettirmeden, ondaki ruhu bozmak- sızın. çağdaş yaşam koşullanna uyarlamaktır. Ki- lise. bunu uyguladığı sürece toplumun hayatında yerini her zaman saklı tutar. Geçmişin müzedeki bir objesi gibi kaiıp yerinde saydığı sürece de bu- günkü kuşakla bağlantıyı kaybeder. İşte, benim düşüncem bu. Dinci, minci laflannı da 'kökten* red- dederim. Ama dindarya da dinsever... Bırakın da olalım. Sonuçta din görevlisiyiz, değiJ mi? • • • • • Eğer patrikliğe seçilirseniz, tarihteki en genç Türkiye Ermenileri Patriği mi olacak- sınız? -Tarihe öyle geçmek tabii ki iyi olurdu da ama pek öyle değil. 1700 yılından bu yana tstanbul Ermeni Patrikliği makamına 35 patrik oturmuş. Bunlardan en ünlü üç patrik 35 ve 37 yaşlannda seçilmişler. 40-45 arasında 11 patrigimiz olmuş. 70 yaşın üzerinde ise 1700'den bu yana sadece iki patrik gelmiş. • • • • Siz, proselitizmle çok uğraştınız. Ote yandan misyoneriik de Osmanlı 'nın başına bü- yük dertler açmışu. Siz bizeproselitizmi ve mis- yoneriiği anlatır mısımz? - Bu ikisi ayn konular tabii ki. Proselitizm, çe- şitli yöntemlerle, yani parayla veya yükseköğre- nimle, yüksek yaşam standardı vaadiyle ya da si- yasi himaye vaadiyle, başka bir mezhep ya da din- den insan avlamaktır. Türkiye'deki en kalabalık Müslüman olmayan toplum Ermeni cemaatidir. Bu cemaat ise, güneyden, kuzeyden, doğudan gelenferle Istanbullulann bir arada yaşadıklan geniş bir yelpazedir. Ermeni dilinin birçok leh- çesi konuşulduğu gibi lstanbul Ermenicesini ce- maatin yansından fazlası anlamaz. Anadil, her ne kadar Ermenice sayılsa da gerçekte Türkçe'dir. \ş- te. tor e n jju Ermenjce 0 ] a n Türkiye Ermeni Ki- Jisesi, Mesih Isa'nm lncil'ini bu cemaate tebliğ etme görevini bile güçlükle yerirte getirebilirken birdeyabancı kiliselerin proselitik faaliyetleriy- le karşı karşıyadır. Tarih ortada... Anadolu'da üç ana kilise vardır: Ermeni, Süryani ve Rum kıliseleri... Bu kilise- ler, etnik ve yerel yapıya sahip olduklan için. bir- • birlerinin üyelerini avlamazlar. Bunlann dışında- ki bütün kiliseler. Anadolu"ya yabancıdırlar. Yur- dumuza sonradan gelmişlerdir. Bunlar. ancak Müslümanlan ve Anadolu'nun bu üç kilisesin- den HıristiyanJan çeşıtli vaatlerie kazanmaya ve böylece gelişmeye çalışmışlardır. 1960"lara ka- dar süren bu eğilim. her ne kadar kiliseler ve din- lerarası diyalogla yavaşladıysa da çok az üyesi ka- lan bu yabancı kiliseler. ibadethanelerıni açık tu- tabilmek için, hem dünyanın dört köşesınden din görevlileri getiriyor hem de eskisi gibi olmasa da özellikle gençlenmizi cezbermeye çalışıyorlar. 1960'lardan sonra kiliseler ve dinlerarası diyalog süreci başlamıştır. Buna ekümenik ilışkilerdiyo- ruz. Bundan sonra yabancılann yaptıgı proseli- tizm faaliyetleri de yavaşladı. Bugün de bu ya- bancı kiliseler, dediğim gibi, gençlere iş imkân- lan sağlıyorlar, yaşlılara ilaç ve as temin ediyof- lar ve benzeri faaliyetlerde bulunuyorlar. Şimdi bunlan sırf Hıristiyanlık sevgisiyle yapsalar bir şey diyemeyiz. Ama insan avlamak için bir araç olarak kullanıyorlar. Yoksa, bizim vakıflanmızın yardım kollan da fakirlere gereken >ardımlan vapıyorlar. Ama biz, yabancılann yaptıklan orandayapamayız ki. So- nuçta bu vakıflanmızın o kadar geliri yok. Za- man zaman proselitizmle karşı karşıya geliyoruz. Ama buna mümkün olduğunca alçak profilde yaklaşıyoruz. Fazla tepki göstermemeye çalışıyo- ruz. Elimizden geldiğince proselitizme karşı ba- ğışıklık kazanma çabası içindeyiz. ••••i Bunu nasılyapıyorsunuz? - Çocuklanmız. gençlerimiz ve cemaatimizle kaynaşarak. Kilisenin dini faaliyetlennin yani sı- ra sosyal faaliyetlere de önem veriyoruz. Toplum- sal bir dayanışma ortamı yaratma çabası içinde- yiz. ••••• Proselitizmi açıkladmız. Peki, misyo- nerler hakkında ne diyeceksim'z? - Şöyle diyelim... Proselitizm. kiliseler ve din- lerarası bir sorun olabilir. Misyonerliğe ise iki açı- dan yaklaşabiliriz.Birincisi ruhani açıdan, avm fs- lamda olduğu gibi.,. Ruhunuzun kurtuluşunu sağ- ladığma inandığınız gerçegi. yani ruhani müjde- yi başkalanyla paylaşmak, başkalannın kumılu- şuna vesile olmak her imanlının görevidir. Yani ıslamdaki tebliğ olayı. tncil'deki misyon da bu- dur. Bu görevi yapan ruhani ya da sivil görevli- ye de misyoner denir. Bu görevi kişiye sinagog, kilise veya cami gibi bir kurum verir ya da kişi bunu doğrudan Tann'dan alınan bir görev olarak kabul eder. Misyonu budur ışte... Bir de misyonerligin yurdumuz tarihine yap- tığı etki vardır ki bunu görmezden gelmek imkân- sız. Kaba çizgileriyle şöyle anlatayım: Osmanlı Imparatorluğu'nun gerileme devri 1700'lerdedir. tşte. Pasarofça Antlaşması. sonra Kavnarca Ant- laşması ve yıkılış devri yavaş yavas, başlar. KÜLTUR • SANAT JJUMÂiMSÜBİM ISTANBUL BUYUKŞEHIR BELEDIYESI ' 14. GENÇLİK GÜNLERİ Kadıköy Haldıtn Taner Sahnesi 24 Mayıs Pazar Oyun: Hamlet (15.00) İZMİTBÜYÜKŞEHIRBELEDİYESİŞEHİRTİYATROSU ın uıcosı • P e r a sineması dario fo-franca rame KARAMLIKTA \lŞIKDAMLALARI GENÇ SİNEMACILAR HAFTASI Oyun 2 Böfüm 23 Mayıs Ctesi 20.30; 24 M^ıs Pazar 20.301 Ayşe Etnel Mesçi Yöne'en: ZEKİ GÖKER Çeviren; FÜSUN DEMİREL AFIFE JALE SAHNESİ - Doreboyu Cad. Ortaköy BılgikinTel (0712)525 25 44 HAMAM MASUMİYET KASABA 22 Mayıs '98 Cuma 25 Mayıs '98 Pazartesi 28 Mayıs '98 Perşembe 31 Mayıs '98 Pazar 03 Haziran '98 Çarşamba 23 Mayıs '98 Cumartesi 26 Mayıs '98 Salı 29 Mâyıs '98 Cuma 01 Haziran "98 Pazartesi 04 Haziran '98 Perşembe 24 Mayıs '98 Pazar 27 Mayıs '98 Çarşamba 30 Mayıs '98 Cumartesi 02 Haziran '98 Öalı TELEFON : O212. 251 32 SEANSLAR 12.00-14.15-16.30-18.45-21.00 ÖZEL DİALOG ANLATIM İLETİŞİM KURUMU 1998-1999 ÖĞRETİM YILIKURS ÜCRETLERİ KLRSL N ADI SLRESİ DEVRELER SAATÜCRETİ TOPLAM l.DÖRTAY 1.610.000TL. 257.60O.0O0TL. SPİKERLİK/SUNUCULUK 160Saaı 2.DORTAY 2.013.0OOTL. 322.000.000 TL 3.DORTAY 2.588.000 TL. 414.000.000 TL. OYUNCULUK 320Saal 3.594.000TL 1.150.000.000 TL SEMİNER 5.000.000 TL. | FİYATLARA KDV. DAHİLDİR Mim Kemal Öke Cd. Erenler ApL 16/1 Nişantaşı - İstanbul Td: (0212) 225 37 24 - 25 TİYATRO ve Kültür Sanat Uluslararası Festivallerde 19Ödüllüfilm Tabutfa 'Rövaşata Yön: DEKV1Ş ZAİM 12 0 0 - 1 4 1 5 - 1 6 3 0 - 1 8 . 4 5 - 2 1 . 1 5 293 89 78 Borusan KültürVe etk) ; 19:00 £ * Klasik Müz* Konseri: *- Eteldil önder Ank Gıtar '' 17:30 Video: Belgesel "Ünlü Orkestra ınJiKİ12:30 Video: Belgesel "Ünlü Orkestra Yönetmenleri - I.Bolüm" ^(60 dk- •" Ingi&ce} > E "- •- 1100-13:00 erı19:00-21:00 Soyleşi: AlazToktr "20. yy. ^Yönetmenleri: Otto KlempetEf' Klasik Tûrk MOzı^ı Kutftsı: GatfMfao C KX 11 00-15:00 YSnetmenlerı • '""" '""" 1 Bolüm" (60 dk - Ingıfizçe) Müıik atslyelerine 14-00-16 00 UnutAMgûfCniHatfiti 15 00-17 00 Atfllye: ten Atmnoi/u' reıervasyon i(in: S*rpil lALCI T*l Sl" (* O(> rvcMCİzft" <? K«t) Htmi stüttyoaiâ (* K*> : (0212) 292 06 SS gj BORUSAN Etkiniikler ücretsizdir. VINNL A M A N I N Kum.Pan.Ya. BİNBİR YOLU SON OYUNLARf V ^ aıure gusjumo »mre OMUIIBI»:3I numı ıt» »IUTB OIIU « 3 4 S HIU1IM CMU JJ:M Tiyatro İlanlarınız İçin BORUSANKültür ve Sanat SES-.1885 ORTAOYUNCULAR fSTİKLAL CAD. M0.140 TEL: 25118 65-S6 MX: 0212.244 43 27 FerHan Şensoy'un ÇOK TUHAF SORUŞTURMA Tuncel Kurtiz-Baykal Kent-Ferhîn Şensoy-Rasim Öztekın Levent Ünsal-Parkan Özturan-Ali Çatalbaş-Erlon Üçüncü Ozkzn Aksu-Saygın Delibaş Perşembe 21.00 / Cuma 21.00 C.tesi 18.30-21.00 / Pazar 15.30-18.30 B W SMf Yer&n Oıraoyuncuöı Gişe 251 18 65 AKK0nAU/lt/IR fatsırn RurnMı SuaıJH'» v? Akmerkt? I^RŞI M«CAZAlARI Uısl Cıo.t* Bslırtoy Caırerouı OFFICE 1 SlıPFBSTORf f.'aslal Tei'.'ı*-,; '.'stto' HARBİYE AÇIK HAVA TİYATROSU 6 Haziran 1998, Cumartesi Saat: 21.00 Konuk Sanatçılar: Tom&Jerry ~ Bılet safış yerJen . Vakkorama Taksım Vakkorama Suadtye D&R Erenköy D&R Etiler DtR Nisantaşı Kora-Raksotek Ortaköy İletişım-Raksotek Bahar 0212 2511571 0.216 3609090 0216 4675413 0 212 2632914 0 212 2242415 0212 260/918 iye 02163384523 Konser günü Harbiye Açık Hava Tiyatrosu giseleri Yerler numaralıdır. TUMiı :- 0 212 216 05 85 0 212 216 OS 10 Ermeni Kilisesi 'nde nasıl bir teolojik eğitim uygulanıyor? - Bu, Türkiye'de bir sorun. Gönül isterdi ki Müslüman toplumun birçok imam-hatip lisesi ya da bu cemaatlere hizmet veren ila- hiyat fakülteleri olduğu gibi Türkiyemizde- ki Ermeni, Süryani, Rum cemaatlerinin de yine Milli Eğitim Bakanlıgımızm deneti- minde birer ruhban okulu bulunsun. Türki- ye'de bugün çeşitli mezheplerden 100 bin ka- dar Hıristiyan yasıyor. Ama bu Hıristiyan- lara din görevlisi yetiştirecek bir tek okul yok. Bu bir sorun. Mesela, bizim Ermeni cema- atinin Üsküdar'daki eski ruhban okulu 1970'lerden itibaren tedrisatına normal bir lise gibi devamediyor. Rahmetli Patrigimiz Şnork Kalustyan, ruhban okulunu yeniden açabilmek için defalarca ba§ vurdu, ama bir sonuç elde edemedi. Biz arrık ruhban oku- lu açmak hevesinde de değiliz. - Çünkü eski ruhban okuluntın öğretim görevlileri de ya yurtdışındaki ilahiyat fakül- telerine gittilerya da bugün çok yaslılar. Ba- zılan da yaşamlannı yitirdıler. Peki, bu du- rumda ne yapacağlz? Bence çözüm, mevcut yükseköğretim sistemi içinde aranmalıdır. Din görevlilerimiz, üniversitelerimizin birinde değişik bilim dallannın kurallarmdan oluşan karma programla eğitilebilir. Ermeni Kili- sesi'ne özgü teoloji, Klasik Ermenice ve Tö- renbilim derslerini ise bizlerden alarak gö- revlerine hazırlanabilirler. Böylece, çağdaş eğitim düzeyini de yakalamış olurlar. Ör- neğin ben. lisans ve lisansüstü öğrenimimi Almanya'daki, Amerika'daki, tsrail'deki ve Italya'daJci kolej, ensötü ve üniversitelerde gördüm, Oxford'da da araştırmalarda bu- lundum. • • • • Bu hem beyingöçü hem de döviz göçüneyol açmıyor mu? - Evet, hem servet hem de beyin göçün- den başka bir şey değil. Oysa biz bu dersle- rin hepsini kendi üniversite sistemimiz için- de halledebiliriz. Sonuçta artık bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bakın, son yirmi yıl içinde on din görev- lisine sahsen ders vererek göreve hazırla- dım. Ama buyeterli değil. Çünkü din adam- lanmızın yaş ortalaması emeklilik yaşı olan 60' ın üzerinde. Türkiye'deki kiliselerimizi açık tutabilmek için bugün en az yirmi ye- ni din görevlisine ihtiyacımız var. Yani din adamlannın sayısı da eğitimleri de bizim için çok önemli. • H İ H Ankara, mevcut üniversite siste- mi içinde din adamı yetiştirme isteğinize nasılbaktyor? - Doğrusu biz daha yazılı bir başvuruda bulunmadık, ama bazı temaslaryaptık. Ama sanıyorum ilgilüer, üniversite sistemi için- de bir çözüm arama durumuna sıcak bakı- yorlar. Ben ümitliyim. Biraz çalışmalarda bulunursak onun da gerçekleşeceğini sanı- yorum. • • • • Siz, Patrikhane 'nin şeffaflaşma- sını, dışdünyaya açılmasuıı sağladınız. Çün- kü önceleri Patrikhane, adetadış dünyadan yalüılmışfildişi bir kule gibiydL Bunu na- süsağladınız? - Bu işi ben tek başıma yapmadım. Rah- metli Patrigimiz Şnork Kalustyan'ın bu atı- lımda öncelikli katkılan oldu. Bu. kilisede bir canlıhk sağladı ve kilise yeni kuşakla doğrudan ilişkiyegeçebildi. Aslında kiiise- de öğrettikJerimiz iki bin yıl önce îsa Me- sih'in anlattıklanydı; o ruhtu. Ama biz onu mümkün olduğu kadar çağdaş yaşama uyar- lamaya çalıştık. Bu da bir canlılık getirdi; gençlerin kaülımı arttı. Böylece insanlar, mis- yonerlik faaliyetinde bulunan değişik grup- larda. yeni bittne kiliselerde ruhlannın be- sinini aramak yenne kendi öz, ruhani yuva- lanna döndüler. Yenilikçılikse, yaptığırnız bu oldu. Kilisede eski şekliyle Incü'den bölümler okuyup onun tefsirini yapmak yenne. bugün- kü sosyal sorunlar, aile sorunlan, gençlerin sorunlan hakkında kilisenin öğretisini sanı- yorum biraz daha belirginleştirdik. Örne- ğin, toplumda sigara. alkol, uyuşturucu kul- lanmak sadece Yeşilay'ın sorunu değil. Bu- nun bence aynı zamanda ruhani bir boyutu da var. tnsanlarbir şeye bağımlı olduklan za- man bunu ruhsal yapılannda bir bozukluk olduğu zaman yaparlar. İşte. bu konularda kilisenin görüşlerinı anlatıyoruz. Benzer sos- yal konularda kilisenin sesini biraz daha faz- la duyurduk ve güncel bir kurum haline gel- mesine sanıyorum yardımcı olduk. Ama ben bunu tek başıma yaptım dersem yanlış olur. Bakın, seksen ikinci Patrigimiz Şnork. ben- den 30 yaş büyüktü. Ama o kadar da genç- ti ki... • • • • Siz, cemaatinizle bütünleştiniz. Bunu nasılyaptınız? , -Benim için din görevlisi olmak hiçbirza- man memuriyet gibi bir şey değildı. Öme- ğin, öğretmen alacağı maaş için öğretmen ol- maz. Ya da gazeteci çok düşük paraya bile çalışsa hep gazeteci kalır. Çünkü o artık ka- nındadır. Aynı şekilde, ben de çağn gibi bir şey hıssettiğim için din görevlisi oldum. Bu- nu yaparken de ne kendimi halktan kutsal gör- düm ne de bu yaptığımı bir iş gibi kabul et- tim. Benim için her zaman insanlarla üzülmek ve onlarla sevinmek ön planda geldi. Sanı- yorum, onlar da bunu hissettiler. Beni hiç- bir zaman dayatmacı, yaptınmcı, emreden kişi olarak değil. kendilerinden biri, kendi aralanndan çıkan, kendilerinin seçtiği biri gi- bi gördüler. • • • Bir de gençlere çok yakınsınız— - Bu işlere başladığım zaman ben de çok tüysüzdüm. Din adamlığına 1977'degırdim. 1979'da takdis oldum. O sıralar 23-24 yaş- lanndaydım. Dolayısıyla kendimi gençlere çok yakın hissediyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle