27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MAYIS 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Onlar sınırlannı zorluyor... Onlar dışlanmayı kabul etmiyor... Onlar yaşama dört elle sanlıyor... Yarabcıfak 6 özür' tammıyor EBRUTOKTAR • Yaratma gücünün sınır tanımazlığı. özürlülerin "özür"lerine meydan okuyan yapıtlannda bir kez daha ortaya çıkıyor. Olanaksızhklan doğuştan getirdikleri yetilerle "sanat yapıtına" dönüştüren özürlüler, yaratıcılığın "engel" tanımadıgını da somutluyor. mı algılayış biçimini tuvale döküyor. Fik- ret'teki "yaratma gücü'" nii bir sosyal hiz- met uzmanı keşfetmış. Şımdiye kadar 2 re- sim sergisi açılan Fikret. her geçen gün geliştirdiği tekniğiyle de geleceğın büyük ressamlan arasina gireceğe benziyor. 27 yaşındaki spastik (beyni dışında hiç- bir kas sistemi çalışmayan) Korhan ise Fikret'in can dostu. Fikret. kas sistemıni kullanamayan Korhan'ın adeta eli. ayağı. Fikret ve Korhan bir bütünün ikı yansı gi- bi. Korhan, Fikret'in beynı. Fikret de Kor- han'ın elleri avaklan. Fikret. Korhan'ı vı- ANKARA - Yaşam tutkusunu kimi kez şiirlere, kimi kez tuvallere taşıyan engel- liler; aralannda geliştirdikleri dostluk ve iietişim biçimleriyle de kendi dışlannda- ki dünyaya mevdan okuyorlar. Sevgi ve heyecanlann başka biçimlerde yansıtıldı- ğı bu dünyada, yaratıcılığın tüm sınırlan zorlanarak. insanı ha>Tete düşüren özgün yapıtlar ortaya konuyor. Zihinsel engelli Fikret, garip ve büyü- leyici resim yetisiyle hayata meydan oku- yor. Konuşamayan, tepkilerini ortaya ko- yamayan Fikret, tüm coşkusunu ve yaşa- kıyor, onun tüm temizlik gereksinimleri- ni karşılıyor. hatta kitap okurken. sayfala- n çevirerek. ona yardımcı oluyor. Korhan da Fikret'in sessiz diline tercüman oluyor, onun tepkilerini aktanyor. 4 yıl önce baş- layan bu dostluk. bılinen tüm iietişim bi- çimlerini de solluyor. Açıköğretim Fakültesi Iktisat Bölü- mü'nde okuyan Korhan, ortalama insan- lan geride bırakan engin birbilgi birikimi- ne sahip. Nâzım Hikmet'ten çok etkilen- diğini vurgulayan Korhan. bedensel veter- sizlikleri nedeniyle yaşayamadığı fırtına- lan şiirlerine kanalize edıyor. En büyük idealinin "sosyal hizmet uzmanı" olmak olduğunu vurgulayan Korhan. insanlarla konuşmaktan büyük zevk aldığını söylü- yor. Korhan. Saray Bakım ve Rehabilitas- yon Merkezi'ndebulunmaktan hoşnut ol- duğunu anlatırken "uğraşım alanlannın yoğunluğu"' nedeniyle sıkılmaya vaktı bi- le olmadığını vurgulamadan edemiyor. Dostoyevski'yi "eteştireT, Aziz Nesin'i de "gerçekçi" bulduğu için sevdiğini an- latan Korhan. dış dünyaya ve toplumun onlarabakışınailişkineleştırüerinideşöv- le aktanyor: "Toplumun bize bakışı çok mannksız. Sanki biz bu toplumun bir bire- yi değilmişiz gibi davranıyorlar. En azından bifl oldugumuz gibi kabul ermeliler. Dev- tet de bizim işe girmemize yardımcı olma- II" Fikret'le tanıştıklan günden beri arala- nnda garip bir iietişim geliştirdikleriniak- taran Korhan. birbirlerinin düşüncelerine tercüman olarak. vaşamlannı çekilirhale getirdiklerini belirtiyor. Korhan, Fikret'in anlaşılması güç bir dünyada yaşadığını v urgulayarak onu kendisinin bile çözeme- diğini söylüyor. Fikret'in soyutçalışmala- nnı aniamadığını da söyleyen Korhan. ona dönükeleştirilerini de şöyleözetliyor: "O- nun duygulan öyle soyut ve kanşık ld, re- simieri de buna denk düşüyor. Oldukça ka- nşık ve sakin bir kişilige sahip Fikret An- cak bana aşın dereeede bağianması. beni rahatsız ediyor. Beni diğerlerivle paylaş- mak istemivor. Bana bağianması çok iyi bir şey değil. Aslında. kimseye bağlanmak M birşev degil. Fikret'in birözelligi de dik- katinin çok dağınık olması. Bana yardım ederken. sürekti başka tarafa bakıyor." 23 yaşındaki bedensel engelli (ortope- dik) Bülent Ecevit Biricik ise, 3 sergi aç- mış bir ressam. 10 yıldır Saray Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nde kalan Bülent. buradaki atölyede aldığı resim dersleriyle yeteneğini. teknik bilgilerle bütünlemiş. Şimdiye kadar 3 sergisi açılan Bülent, sa- tışlardan da gayet memnun. Bülent ken- dini en rahat hissettiği dönemlerde resim yapabildığine dikkat çekiyor Nâzım'ın gonca gülü Andaç'ın cenaze töreniFransa'da • Münevver Andaç, Nâzım Hikmet'le birlikte Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk'un eserlerini Fransızcaya çevirmişti. İstanbul Haber Servisi - Nâzıın Hik- met'in oğlu MemetNâzun'ın annesi olan ve önceki gün ölen Celile MünevverAndaç için 20 Mayıs Çarşamba günü Provence'de cenaze töreni düzenlenecek. 1997'de yakalandığı akciğer kanserine 16 Mayıs günü Menerbes'deki evinde ye- nik duşen Andaç'ın cenazesine Türkiye'de- ki ailesi ve yakınlannın da katılması bek- leniyor. Soyadını Atatürk verdi Celile Münevver Andaç. 1917*de Sof- ya'da oğdu. Babası Sofya'da diplomat olan Mustafa Celaleddin Bey. annesi GabrieUe Hanım'dır Mustafa Celaleddin. aynı dö- nemde Sofya'da asken ataşe olan Mustafa Kemal ve elçi Fethi Okyar'm da arkadaşry- dı. Soyadı Kanunu çıktığında Mustafa Ke- rhâl genç yaşta ölen arkadaşı Mustafa Ce- laleddin';n anısına kızlanna hatıra anlamı- nı taşıyan "Andaç" soyadını verdi. Andaç. liseyi Marsilya'dadayılannm ya- nında okudu. Annesinin vasiyeti üzerine lstanbul'ageldi. Büyük dayısı AliFuatCe- besoy himayesinde İstanbul Üniversitesi Hukiık Fakültesi'ne girdi ve buradan me- zun oldu. 1944 yılında Nurullah Berk'le evlendi. Bu evliliğinden Renan (Genim) adlı kızı doğdu. 1949 yılında ise Bursa Cezaevi 'nde yatan halasının oğlu Nâzım'a âşık oldu. 1950'dePirayeHanım'danboşanan Nâzım Hikmet'le hapis sonrasında beraber oldu. 1951 'de oğlu Memet Nâzım dünyaya gel- di. Nâzım Hikmet ülkeyi terk etmek zorun- da kaldıktan sonra Andaç'a Menderes hü- kümetince pasaport verilmedi, polis tara- fından izlendi ve yaklaşık 10 sene işsiz bı- rakıldı. 27 Mayis'tan sonra da pasaport ala- mayınca 196rdeikiçocuğuylaLehistan'a kaçmak zorunda kaldı. Varşova'da üniver- sitede Türkoloji bölümünde okutman ola- rak çalıştı. 1968'de Paris'e geçti Biryan- dan Gallimard için kitap tercümeleri yapar- ken bir yandan da Fransız hükümeti mah- kemesinde resmi çevirmen olarak uzun yıl- lar hizmet verdi. Andaç, emekli olana ka- dar resim-halı galerisinde çalışarak geçimi- ni sagladı. Münevver Andaç. Nâzım Hikmet'in bir- çok eseriyle birlikte Yaşar Kemal ve Or- han Pamuk'un eserlerini de Fransızcaya çevirdi. Bu çevirilerinden dolayı çeşitli ödülleraldı. Nâzım Hikmet'in, bestesi de ünlü olan "KarlıKayınOrmanı'"adIı şiirindeki "Ye- di tepeli şehrûnde bıraköm gonca güliimü" dediği Münevver Andaç için yine Nâzım Hikmet'in yazdıgı bir başka şiir: Hasret Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli, belini sarmayalı, gözûnün içinde durmayalı, aklının aydınhğına sorular sormayalı, dokunmayalı sıcaklığına karnının. Yüz yıldır bekliyor beni bir şehirde bir kadın. Aynı daldaydık. aynı daldaydık. Aynı daldan düşüp aynldık. Aramızda yüz yıllık zaman, yol yüz yı 1lık. Yüz yıldır alacakaranlıkta koşuyorum ardından ÜNÎVERSİTE Tek sınav modeli yetişemiyor ABD'deU. Türkyürüyüşü ANKARA / WASHINGTON (AA) - Neu York'ta her yıl düzenlenen geleneksel Türk Gü- nü yiiriiyüşlerinın 17'ncisi yapıldı. Madison Avenue'den başlayan yürüyüşe, elle- rinde Türk ve Amerikan bayraklanyla bınlerce Türk katıldı. Türkler. "Harbiye'' ve "Dağ Başını Duman Almış'" marşlan eşliğinde yürüdüler. Yü- rüyüş. Türkev ı'nin önünde son bufdu. Yürüyüşe. Türkiye'nin yenı VVashington Bü>ü-. kelçisi Baki Ökin, BM Daimi Temsilcisi Büyükel- çi Yolkan\ural. KKTCNew York Temsilcisi Bü- yükelçi Aytuğ Plümer ve New York Başkonsolo- su KuatTanla> katıldı. 4 kılometre uzunluğunda- ki yürüyüş konv oyu "En büyük Türkiye" slogan- lan atarak. Madison Caddesı ile Türkevi'nin bu- lunduğu 1. Cadde arasındaki mesafeyi yaklaşık 2 saatte katetti. Bu arada. havaya kırmızı-beyaz ba- lonlar uçuruldu. yüriiyüşçüler ellerinde "Atam izinde>ız", "Nesenden vazgeçeriz, nesenineserin- den" yazılı pankartlar ile Atatürk'ün dev boyut- ta bir posterinı taşıdılar. Cumhurbaşkanı Sülevman DetnireL Türk Gü- nü dolayısıy la yayımladıgı mesajda. ABD'de >a- şamakta olan Türk toplumunun giderek artan et- kınliklerinin büyük bir gururla izlendiğıni belir- terek "İ'lkemtz her aianda siiratte Uerlemekte ve dümada hak ettigi >eri almaktadır" dedi. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş. Türk Günü yürüyüşü dolayısıy la v ayımladığı mesajda. "Bi/im davamız, Kıbns'ta Türk'ün hakkını ko- rumak. Türk-Yunan dengesini bozdurmamak davasıdır" ıfadelenni kullandı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Her yıl daha fazla ögrencının üniversite kapı- sından dönmesi nedeniyle eleştirilere hedef olan Üni- versite sınavlannın değiştiril- mesi gündeme gelirken; alı- nan kararlar arasındaki tutar- sızlık sistemdeki kanşıklığı arttınyor. 1981 yılından iti- baren uvgulanan Öğrenci Yerleştırme Sınavı'nın (ÖYS) kaldınlarak, öğrenci- nin okuldakı basansı ve Öğ- renci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuçlanna göre üniversite- lere yerleştirilmesi öngörü- lürken; gelecek yıl da ortaög- retim başan puanınınokulla- nn ÖSS puanlanna göre he- saplanacak olması çelişki ya- rattı. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ve Milli Eğitim Ba- kanlığı, okul basansım etkin kılmak amacıyla ÖYS'nin kaldırılarak, yönlendirme agırlıklı bir modele geçilme- sini öngörüyor. llk kez Tan- su Çiller'in başbakanlığı dö- neminde gündeme getirilen model. koşullann elverişsiz- liği nedeniyle yaşama geçiri- lememişti. YÖK'ün üniver- site kapısı önündeki yığılma- yı önlemek üzere getirmek istediği yeni sistem. ögrenci- lerin OSS puanlanna \ e orta- öğretimdeki başan durumla- nna göre üniversitelere yer- leştirilmesini öngörüyor. Buna göre; ÖSS'ye gire- cek öğrenciler. ortaöğretim başan puanlannı da bildire- rek. ÖSYM tercih formunu dolduracak. ÖSYM. yapılan tercihlere göre öğrencıleri yüksekögretim kurumlanna yerleştirecek. ÖSS'de yüksek puan alan ve lise başansı yüksek öğrenciler, tercihleri- nin birinci sıralannda bulu- nan yüksekögretim kurumla- nna yerleştırılecek. ÖSYM Başkanı Dr. Fethi Toker'in aynntılan henüz be- lirlenmeyen projenin başına geçmek üzere yıllık izne ay- nldığı açıklanırken. a>nntı- lan kesinleşmeyen model ko- nusundaçelişkili açıklamala- nn yapılması da dikkat çek- ti. Toker'in yerine vekâleten getirilen Üıial Okta>, proje konusunda açıklama yapa- mayacağını belirterek, "ÖS\'M'de her yıl böyle pro- je çalışmalan yapılır. Bu yılki proje çabşması da geçen yıl- larda \apılan cakşmalar gibL ÖSYM, sürekU proje üretir" dedi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüzde projenin he- nüz netlik kazanmaması ne- deniyle açıklama yapamaya- cağını söyledi. Gürüz, "Pro- je netleşmeden bir şey sövle- yemem. Çalışma tanıamlan- dığında zaten açıklaru" dedi. Çelişki Gelecek vıl uygulanacak "ÖSS ağırükh ortaöğretim başan puanı" modelı. getiril- ınek istenen yeni projeyleçe- lişiyor. Bir yandan dershane- lerin üniversite sistemindeki ağırlığını azaltmak için "tek sınav" yapmayı pianlayan YÖK. diğer yandan da orta- öğretim başan puanını gele- cek yıldan itibaren okullann ÖSS puanlanna göre ağırlık- landıracak. Mesleki eğitimi özendirici hale getirmek amacıyla mes- lek lıselerinı bitiren öğrenci- lenn sınavsız meslek yükse- kokullanna eeçmelerinı ön- gören modelde 1999-2000 öğretim yılında uygulanma- ya başlanacak. Üniv ersiteye geçışte uygu- lanacak "tek sınav modeti- nin" 2 yıldan önce yaşama geçirilemeyeeeği belirtildi. 2 yıldır tartışılan "ÖSSağntk- lı ortaöğretim başan puanı modennin" bile ancak gele- cek yıldan itibaren uygulan- maya başlanacağına dikkat çekildi. Faşist saldırıda vurulan Atik yaşamını yitirdi T KÜÇÜKKAYA Kâğıthane'de 4 Mayıs 1998 ta- rihinde bir grup ülkücünün bıçak- lı-silahlı saldırısına uğrayan Hâ- kün Atik dün yaşamını yitirdi. Ay- nı saldırıda HADEP üyesi Bü'al V^ıral da ölmüştü. Faşist saldınnın ardından polisin yaptığı araştırma- da. saldında kulİanılan 1 adet CZ marka 9 mm çapmdaki tabancanın Sanayi Mahallesi Ülkü Ocakları Başkanı Nafiz Başaran'a ait oldu- Su ortaya çıkmıştı. Atik. bugün sa- at 13.00'te HADEP Kâğıthane önünde düzenlenecek cenaze tö- reniyle toprağa verilecek. Faşistlerin pompalı tüfek. taban- ca ve bıçaklı saldınsına uğrayan Atik, dün saat 16.00 sıralanndâ 13 gündür tedavi gördüğü Şişli Etfal Hastanesı'nde öldü. Hastane yet- kilileri.olayakşamı Atik'in yakla- şık dört saat süren bir ameliyat ge- çirdiginı ve dün akşama kadar da yoğun bakım ünitesinde tedavisi- ne devam edildiğini belirtti. Atik ve Vural. Seyrantepe Ülkü Ocağı'nın yanında Doğan Çak- mak ve MuratÇapadlı iki kişinin sılahlı \e bıçaklı saldırısına uğ- ramıştı. Özel Levent Hastanesi'ne kaldırılan Vural yapılan tüm mü- dahalelere rağmen kurtanlamamış Atik ise $ışli Etfal'de tedavi altına alınmıştı. Polis. Çakmak ve Çap'ı 1 adet pompalı tüfek. 1 adet CZ marka 9 mm çapında tabanca. 1 adet sustalı bıçak ve 54 adet dolu mermiyle birlikte yakalamıştı. Onun gözü yükseklerde Haber Merkezi-14 yaşındaki Fadime ile 11 yaşındaki kardeşi Songül'ün tek uğraşı okul değil. Televizyon dızilerinde küçük rol- lerde oynamak ve yazmak. Fadi- me'nin okul dışındaki zamanını dolduruyor. "İyi yönetildiğine inanmadığı için" politık yazılar yazdığını. bunlan gazete ve der- gilere gönderdiğini söyleyen Fa- dime, okul dışındaki ilgilerıni şövleanlatıyor: "Vlalatya'da anne ve babam- dan ay n yaşıyordu m. Anne-baba- mıözlediğim için lOyaşındavken günlük tutmava başladım. Sonra Istanbul'a anne-babamın yanına geldim. ama öğretmenlerim de güzei yazdığımı söviedikleri için yazmava devam ediyorum. Tele- vizvon dizilerinde fîgüran olarak çalişıvorum ve bir radyo progra- mı yapı\orum." Yazdıklannın çocuk dergilerin- dedeğerlendirilmesini isteyen Fa- dime. büyüdüğünde hem yazar hem de sanatçı olacağını söylü- yor. AKIN BİRDAL NEDEN HEDEF SEÇİLDİ? TÜRKİYE'NİN DIŞ POLiTiKASI VE İSMAİL CEM 0TİZME KARŞI TIP ÇARESİZ M i ? BAĞIMSIZ MiLLETVEKiLLERi LiMAN ARIYORLAR TÜRK VE RUM SOLU KIBRIS'TA BARIŞITARTIŞTI ODA SEÇİMLERİNDE TAZİLET' DAYANIŞMASI YERLİ İLAÇ SANAYİİNDE TEHLİKE ÇANLARI DEMiREL'iN TUNUS ZiYARETi Nokta Dergisi, intenKt Web Adresj:hltp: '»uw.ı Nokta Dergisi, E-Mai Adresi: n.*ıa«ıme<nalexl.com AYDINLANMA EMRE KONGAR Bu Filmi Yeniden Görmek İstemiyorum Televizyonlarda kanal kanal dolaşarşk oynatı- lan filmler var. Bakıyorsunuz, aynı film, her gece bir başka ka- nalda karşınıza çıkıyor. Bir de kanıma dokunan bir sunuş var ki, bütün tüylerimi diken diken ediyor: Kırkıncı kez oynatı- larak artık posası çıkmış bir filmi, "Ekranlarda itk defa" diye sunmuyorlar mı tepem atıyor. Izleyici bu kadar da aptal yerine konmaz ki kardeşim! • • • Izleyici bu kadar da aptal yerine konmaz ki kardeşim: Önce çeteleri kurduracaksınız. Sonra bu çeteleri beğenmediğiniz görüş sahip- lerinin üzerine saldırtacaksınız. Beğenmediğiniz görüş sahipleri de zaten ken- di yanlışlarından dolayı çeteler biçiminde örgüt- lenip sağa sola saldırmaya başladıkları için çete- ler savaşını iyice tırmandıracaksınız. Eğer beğenmediğiniz görüş sahipleri hâlâ bu yola girmemişlerse, onların da çeteler biçiminde örgütlenmeleri ve saldırıya geçmeleri için kışkırtı- cı ajanlar kullanacaksmız. Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz görüşlere sa- hip çeteleri iyice örgütleyıp, birbirinedüşürdükten sonra sivil politikacıların beceriksizliklerinden. çi- karcılıklarından ve aymazlıklarından da yararlanıp. can güvenliğinin kalmadığınt ve sistemin tıkandı- ğını gerekçe göstererek askerlere. "buyrun dar- be yapın" diyeceksiniz. Sonra bir yandan Türkiye üzerindekı emelleri- nizi tereyağından kıl çeker gibi gerçekleştirecek- siniz, öte yandan, "Türkiye'de insan haklan ıhlal ediliyor" diye bağıracaksınız. • • • Sevgili kardeşlerim, ben kişisel olarak bu filmi en az iki defa gördüm ve artık doydum, bu filmi yeniden görmek istemiyorum. Hem bu eski filmleri piyasaya süreceksiniz hem de herdefasında, "Türkiye'deilkkez"diyeyuttu- rabilmek için isim değiştirerek, ya "komünist sal- dırısı", ya "sağ-sol çatışması" ya "Alevi-Sünni kavgası", ya "şeriatçı-laik mücadelesi", veya "Türk-Kürt savaşı" adı altındaki değişik afişler kul- lanacaksmız. 1968 yılında, "Çocuklar bu yaptıklannız ancak askeri darbe getirir" dediğimde. kendisine "dev- rimci sıfatlar" yakıştıran ve bana "toplumsal di- namitin fitili olamazsak, zaten amacımız. asker- leri iktidara getihp baskı rejimi kurdurmak ve son- ra halkın bu baskı rejimine karşı kurtuluş savaşı- nı başlatmak" diyen kardeşim, ben bu filmi ye- niden görmek istemiyorum. 1978 yılında, "Çocuklar bu yaptıklannız ancak askeri darbe getirir" dediğim zaman. kendisine "milliyetçi sıfatlar" yakıştıran ve bana "solculan yok edemezsek, zaten amacımız askerieri iktida- ra getirmek, çünkü ülkücü ıdeallerimiz ancak on- ların yönetiminde topluma egemen kılınabilir" di- yen kardeşim, ben bu filmi yeniden görmek is- temiyorum. 1998 yılında, "Çocuklar bu yaptıklannız ancak askeri darbe getirir" dediğim zaman. kendisine "dinci sıfatlar" yakıştıran ve bana "askerler millet ile aramıza giriyor, oysa ne güzel demokratık yol- laria dini bütün bir toplum ve dıni bütun bir dev- let kuruyorduk, gerekirse bu uğurda savaşınz ve canımızı veririz" diyen kardeşim, ben bu filmi ye- niden görmek istemiyorum. • • • Ben yaklaşık otuz yıllık bir süreç içinde en atak, en zeki, en parlak öğrencilerimi kurban alan. ama bütün siyasal liderleri, üstelik güçlerini pekiştire- rek yerinde tutan ve onları ancak normal ecelle ge- len ölüm yoluyla oturdukları koltuktan ayıran bu filmi yeniden görmek istemiyorum. Ben ülkemın ilerlemesinde en önemli işleve sa- hip olan üniversiteleri. üstelik "ülkeyi kurtarmak uğruna yapılan eylemler aracıhğı ile" kilitleyerek ve en seçkin aydınları kurşunlayıp susturarak Tür- kiye'yi yıllarca geriye iten bu filmi yeniden gör- mek istemiyorum. • • • Ey Ankara'daki, Istanbul'daki, Diyarbakır'daki, Edirne'deki, Hakkâri'dekiyerlisenarist veyönet- men kardeşlerim; ey VVashington'dakı, Mosko- va'daki, Şam'daki. Bağdat'takı, Atina'daki, Tah- ran'daki, Londra'daki, Bonn'dakı. Paris'teki ya- bancı yönetmen ve senarist arkadaşlarım, neolur yapmayın, paranızı, emeğinizi ve zamanınızı har- camayın, ben bu filmi yeniden görmek istemi- yorum. Radyo ve televizyonlardaki. gazete ve dergiler- deki yazar çizer, muhabir ve yönetıci dostlanm, lütfen, lütfen bu filmi bir daha ızlemeye bizi mec- bur etmeyin, ben bu filmi yeniden görmek is- temiyorum. Ey politikacılar, sivil ve asker bürokratlar. dev- letin derinliklerini ve de sığlıklannı yöneten so- rumlular, Susurluk skandalını sorgulayın, Uğur Mumcu cinayetinı çözün, Akın Birdal'a yapılan saldınnın sorumlularını bulun, çünkü ben bu fil- mi yeniden görmek istemiyorum. web sayfası: http://remzi.com.tr/yazar.html ILAN T.C. ARHA\İ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1993 ! 8 Davacı Orman Işletmesi tarafından davalılar aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz davasında verilen ara karar ayannca: davalı, Arhavi ilçesi, Konaklı Köyü'nden Meh- met oğlu, Ayhan Şentürk ve Abbas kızı. aynı köy nüfusuna kayıtlı Melahat Özkazanç'ın yapılan araştırma neticesinde adresienne rastlanamadığm- dan, duruşma gününün kendilerine ilanen tebligat yoluyla bildirilmesine karar verilmiştir. En son duruşma günü olan 24.06.1998 saat 09.00'a talik olmuştur. Davalının belirtilen gün ve saatte mahkememiz- de hazır bulunmalan ve dava ile ilgili varsa delil- lerini ibraz etmeleri. aksi halde tebligatın yapılmış sayılacagı ve duruşmanın gıyabında yapılarak top- lanan delillere göre karar verileccgi ilanen dııyu- rulur. 22.4.1998 Basın: 18930
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle