Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 MAYIS 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Onlar sınırlannı zorluyor... Onlar dışlanmayı kabul etmiyor... Onlar yaşama dört elle sanlıyor...
Yarabcıfak
6
özür' tammıyor
EBRUTOKTAR
• Yaratma gücünün sınır tanımazlığı. özürlülerin "özür"lerine meydan
okuyan yapıtlannda bir kez daha ortaya çıkıyor. Olanaksızhklan
doğuştan getirdikleri yetilerle "sanat yapıtına" dönüştüren özürlüler,
yaratıcılığın "engel" tanımadıgını da somutluyor.
mı algılayış biçimini tuvale döküyor. Fik-
ret'teki "yaratma gücü'" nii bir sosyal hiz-
met uzmanı keşfetmış. Şımdiye kadar 2 re-
sim sergisi açılan Fikret. her geçen gün
geliştirdiği tekniğiyle de geleceğın büyük
ressamlan arasina gireceğe benziyor.
27 yaşındaki spastik (beyni dışında hiç-
bir kas sistemi çalışmayan) Korhan ise
Fikret'in can dostu. Fikret. kas sistemıni
kullanamayan Korhan'ın adeta eli. ayağı.
Fikret ve Korhan bir bütünün ikı yansı gi-
bi. Korhan, Fikret'in beynı. Fikret de Kor-
han'ın elleri avaklan. Fikret. Korhan'ı vı-
ANKARA - Yaşam tutkusunu kimi kez
şiirlere, kimi kez tuvallere taşıyan engel-
liler; aralannda geliştirdikleri dostluk ve
iietişim biçimleriyle de kendi dışlannda-
ki dünyaya mevdan okuyorlar. Sevgi ve
heyecanlann başka biçimlerde yansıtıldı-
ğı bu dünyada, yaratıcılığın tüm sınırlan
zorlanarak. insanı ha>Tete düşüren özgün
yapıtlar ortaya konuyor.
Zihinsel engelli Fikret, garip ve büyü-
leyici resim yetisiyle hayata meydan oku-
yor. Konuşamayan, tepkilerini ortaya ko-
yamayan Fikret, tüm coşkusunu ve yaşa-
kıyor, onun tüm temizlik gereksinimleri-
ni karşılıyor. hatta kitap okurken. sayfala-
n çevirerek. ona yardımcı oluyor. Korhan
da Fikret'in sessiz diline tercüman oluyor,
onun tepkilerini aktanyor. 4 yıl önce baş-
layan bu dostluk. bılinen tüm iietişim bi-
çimlerini de solluyor.
Açıköğretim Fakültesi Iktisat Bölü-
mü'nde okuyan Korhan, ortalama insan-
lan geride bırakan engin birbilgi birikimi-
ne sahip. Nâzım Hikmet'ten çok etkilen-
diğini vurgulayan Korhan. bedensel veter-
sizlikleri nedeniyle yaşayamadığı fırtına-
lan şiirlerine kanalize edıyor. En büyük
idealinin "sosyal hizmet uzmanı" olmak
olduğunu vurgulayan Korhan. insanlarla
konuşmaktan büyük zevk aldığını söylü-
yor. Korhan. Saray Bakım ve Rehabilitas-
yon Merkezi'ndebulunmaktan hoşnut ol-
duğunu anlatırken "uğraşım alanlannın
yoğunluğu"' nedeniyle sıkılmaya vaktı bi-
le olmadığını vurgulamadan edemiyor.
Dostoyevski'yi "eteştireT, Aziz Nesin'i
de "gerçekçi" bulduğu için sevdiğini an-
latan Korhan. dış dünyaya ve toplumun
onlarabakışınailişkineleştırüerinideşöv-
le aktanyor: "Toplumun bize bakışı çok
mannksız. Sanki biz bu toplumun bir bire-
yi değilmişiz gibi davranıyorlar. En azından
bifl oldugumuz gibi kabul ermeliler. Dev-
tet de bizim işe girmemize yardımcı olma-
II"
Fikret'le tanıştıklan günden beri arala-
nnda garip bir iietişim geliştirdikleriniak-
taran Korhan. birbirlerinin düşüncelerine
tercüman olarak. vaşamlannı çekilirhale
getirdiklerini belirtiyor. Korhan, Fikret'in
anlaşılması güç bir dünyada yaşadığını
v urgulayarak onu kendisinin bile çözeme-
diğini söylüyor. Fikret'in soyutçalışmala-
nnı aniamadığını da söyleyen Korhan. ona
dönükeleştirilerini de şöyleözetliyor: "O-
nun duygulan öyle soyut ve kanşık ld, re-
simieri de buna denk düşüyor. Oldukça ka-
nşık ve sakin bir kişilige sahip Fikret An-
cak bana aşın dereeede bağianması. beni
rahatsız ediyor. Beni diğerlerivle paylaş-
mak istemivor. Bana bağianması çok iyi
bir şey değil. Aslında. kimseye bağlanmak
M birşev degil. Fikret'in birözelligi de dik-
katinin çok dağınık olması. Bana yardım
ederken. sürekti başka tarafa bakıyor."
23 yaşındaki bedensel engelli (ortope-
dik) Bülent Ecevit Biricik ise, 3 sergi aç-
mış bir ressam. 10 yıldır Saray Bakım ve
Rehabilitasyon Merkezi'nde kalan Bülent.
buradaki atölyede aldığı resim dersleriyle
yeteneğini. teknik bilgilerle bütünlemiş.
Şimdiye kadar 3 sergisi açılan Bülent, sa-
tışlardan da gayet memnun. Bülent ken-
dini en rahat hissettiği dönemlerde resim
yapabildığine dikkat çekiyor
Nâzım'ın gonca gülü
Andaç'ın cenaze
töreniFransa'da
• Münevver
Andaç, Nâzım
Hikmet'le
birlikte Yaşar
Kemal ve
Orhan
Pamuk'un
eserlerini
Fransızcaya
çevirmişti.
İstanbul Haber Servisi - Nâzıın Hik-
met'in oğlu MemetNâzun'ın annesi olan
ve önceki gün ölen Celile MünevverAndaç
için 20 Mayıs Çarşamba günü Provence'de
cenaze töreni düzenlenecek.
1997'de yakalandığı akciğer kanserine
16 Mayıs günü Menerbes'deki evinde ye-
nik duşen Andaç'ın cenazesine Türkiye'de-
ki ailesi ve yakınlannın da katılması bek-
leniyor.
Soyadını Atatürk verdi
Celile Münevver Andaç. 1917*de Sof-
ya'da oğdu. Babası Sofya'da diplomat olan
Mustafa Celaleddin Bey. annesi GabrieUe
Hanım'dır Mustafa Celaleddin. aynı dö-
nemde Sofya'da asken ataşe olan Mustafa
Kemal ve elçi Fethi Okyar'm da arkadaşry-
dı. Soyadı Kanunu çıktığında Mustafa Ke-
rhâl genç yaşta ölen arkadaşı Mustafa Ce-
laleddin';n anısına kızlanna hatıra anlamı-
nı taşıyan "Andaç" soyadını verdi.
Andaç. liseyi Marsilya'dadayılannm ya-
nında okudu. Annesinin vasiyeti üzerine
lstanbul'ageldi. Büyük dayısı AliFuatCe-
besoy himayesinde İstanbul Üniversitesi
Hukiık Fakültesi'ne girdi ve buradan me-
zun oldu.
1944 yılında Nurullah Berk'le evlendi.
Bu evliliğinden Renan (Genim) adlı kızı
doğdu. 1949 yılında ise Bursa Cezaevi 'nde
yatan halasının oğlu Nâzım'a âşık oldu.
1950'dePirayeHanım'danboşanan Nâzım
Hikmet'le hapis sonrasında beraber oldu.
1951 'de oğlu Memet Nâzım dünyaya gel-
di. Nâzım Hikmet ülkeyi terk etmek zorun-
da kaldıktan sonra Andaç'a Menderes hü-
kümetince pasaport verilmedi, polis tara-
fından izlendi ve yaklaşık 10 sene işsiz bı-
rakıldı. 27 Mayis'tan sonra da pasaport ala-
mayınca 196rdeikiçocuğuylaLehistan'a
kaçmak zorunda kaldı. Varşova'da üniver-
sitede Türkoloji bölümünde okutman ola-
rak çalıştı. 1968'de Paris'e geçti Biryan-
dan Gallimard için kitap tercümeleri yapar-
ken bir yandan da Fransız hükümeti mah-
kemesinde resmi çevirmen olarak uzun yıl-
lar hizmet verdi. Andaç, emekli olana ka-
dar resim-halı galerisinde çalışarak geçimi-
ni sagladı.
Münevver Andaç. Nâzım Hikmet'in bir-
çok eseriyle birlikte Yaşar Kemal ve Or-
han Pamuk'un eserlerini de Fransızcaya
çevirdi. Bu çevirilerinden dolayı çeşitli
ödülleraldı.
Nâzım Hikmet'in, bestesi de ünlü olan
"KarlıKayınOrmanı'"adIı şiirindeki "Ye-
di tepeli şehrûnde bıraköm gonca güliimü"
dediği Münevver Andaç için yine Nâzım
Hikmet'in yazdıgı bir başka şiir:
Hasret
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözûnün içinde durmayalı,
aklının aydınhğına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekliyor beni
bir şehirde bir kadın.
Aynı daldaydık. aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp aynldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yı 1lık.
Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından
ÜNÎVERSİTE
Tek sınav
modeli
yetişemiyor
ABD'deU. Türkyürüyüşü
ANKARA / WASHINGTON (AA) - Neu
York'ta her yıl düzenlenen geleneksel Türk Gü-
nü yiiriiyüşlerinın 17'ncisi yapıldı.
Madison Avenue'den başlayan yürüyüşe, elle-
rinde Türk ve Amerikan bayraklanyla bınlerce
Türk katıldı. Türkler. "Harbiye'' ve "Dağ Başını
Duman Almış'" marşlan eşliğinde yürüdüler. Yü-
rüyüş. Türkev ı'nin önünde son bufdu.
Yürüyüşe. Türkiye'nin yenı VVashington Bü>ü-.
kelçisi Baki Ökin, BM Daimi Temsilcisi Büyükel-
çi Yolkan\ural. KKTCNew York Temsilcisi Bü-
yükelçi Aytuğ Plümer ve New York Başkonsolo-
su KuatTanla> katıldı. 4 kılometre uzunluğunda-
ki yürüyüş konv oyu "En büyük Türkiye" slogan-
lan atarak. Madison Caddesı ile Türkevi'nin bu-
lunduğu 1. Cadde arasındaki mesafeyi yaklaşık 2
saatte katetti. Bu arada. havaya kırmızı-beyaz ba-
lonlar uçuruldu. yüriiyüşçüler ellerinde "Atam
izinde>ız", "Nesenden vazgeçeriz, nesenineserin-
den" yazılı pankartlar ile Atatürk'ün dev boyut-
ta bir posterinı taşıdılar.
Cumhurbaşkanı Sülevman DetnireL Türk Gü-
nü dolayısıy la yayımladıgı mesajda. ABD'de >a-
şamakta olan Türk toplumunun giderek artan et-
kınliklerinin büyük bir gururla izlendiğıni belir-
terek "İ'lkemtz her aianda siiratte Uerlemekte ve
dümada hak ettigi >eri almaktadır" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş. Türk
Günü yürüyüşü dolayısıy la v ayımladığı mesajda.
"Bi/im davamız, Kıbns'ta Türk'ün hakkını ko-
rumak. Türk-Yunan dengesini bozdurmamak
davasıdır" ıfadelenni kullandı.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Her yıl daha fazla
ögrencının üniversite kapı-
sından dönmesi nedeniyle
eleştirilere hedef olan Üni-
versite sınavlannın değiştiril-
mesi gündeme gelirken; alı-
nan kararlar arasındaki tutar-
sızlık sistemdeki kanşıklığı
arttınyor. 1981 yılından iti-
baren uvgulanan Öğrenci
Yerleştırme Sınavı'nın
(ÖYS) kaldınlarak, öğrenci-
nin okuldakı basansı ve Öğ-
renci Seçme Sınavı (ÖSS)
sonuçlanna göre üniversite-
lere yerleştirilmesi öngörü-
lürken; gelecek yıl da ortaög-
retim başan puanınınokulla-
nn ÖSS puanlanna göre he-
saplanacak olması çelişki ya-
rattı.
Yüksek Öğretim Kurumu
(YÖK) ve Milli Eğitim Ba-
kanlığı, okul basansım etkin
kılmak amacıyla ÖYS'nin
kaldırılarak, yönlendirme
agırlıklı bir modele geçilme-
sini öngörüyor. llk kez Tan-
su Çiller'in başbakanlığı dö-
neminde gündeme getirilen
model. koşullann elverişsiz-
liği nedeniyle yaşama geçiri-
lememişti. YÖK'ün üniver-
site kapısı önündeki yığılma-
yı önlemek üzere getirmek
istediği yeni sistem. ögrenci-
lerin OSS puanlanna \ e orta-
öğretimdeki başan durumla-
nna göre üniversitelere yer-
leştirilmesini öngörüyor.
Buna göre; ÖSS'ye gire-
cek öğrenciler. ortaöğretim
başan puanlannı da bildire-
rek. ÖSYM tercih formunu
dolduracak. ÖSYM. yapılan
tercihlere göre öğrencıleri
yüksekögretim kurumlanna
yerleştirecek. ÖSS'de yüksek
puan alan ve lise başansı
yüksek öğrenciler, tercihleri-
nin birinci sıralannda bulu-
nan yüksekögretim kurumla-
nna yerleştırılecek.
ÖSYM Başkanı Dr. Fethi
Toker'in aynntılan henüz be-
lirlenmeyen projenin başına
geçmek üzere yıllık izne ay-
nldığı açıklanırken. a>nntı-
lan kesinleşmeyen model ko-
nusundaçelişkili açıklamala-
nn yapılması da dikkat çek-
ti. Toker'in yerine vekâleten
getirilen Üıial Okta>, proje
konusunda açıklama yapa-
mayacağını belirterek,
"ÖS\'M'de her yıl böyle pro-
je çalışmalan yapılır. Bu yılki
proje çabşması da geçen yıl-
larda \apılan cakşmalar gibL
ÖSYM, sürekU proje üretir"
dedi. YÖK Başkanı Prof. Dr.
Kemal Gürüzde projenin he-
nüz netlik kazanmaması ne-
deniyle açıklama yapamaya-
cağını söyledi. Gürüz, "Pro-
je netleşmeden bir şey sövle-
yemem. Çalışma tanıamlan-
dığında zaten açıklaru" dedi.
Çelişki
Gelecek vıl uygulanacak
"ÖSS ağırükh ortaöğretim
başan puanı" modelı. getiril-
ınek istenen yeni projeyleçe-
lişiyor. Bir yandan dershane-
lerin üniversite sistemindeki
ağırlığını azaltmak için "tek
sınav" yapmayı pianlayan
YÖK. diğer yandan da orta-
öğretim başan puanını gele-
cek yıldan itibaren okullann
ÖSS puanlanna göre ağırlık-
landıracak.
Mesleki eğitimi özendirici
hale getirmek amacıyla mes-
lek lıselerinı bitiren öğrenci-
lenn sınavsız meslek yükse-
kokullanna eeçmelerinı ön-
gören modelde 1999-2000
öğretim yılında uygulanma-
ya başlanacak.
Üniv ersiteye geçışte uygu-
lanacak "tek sınav modeti-
nin" 2 yıldan önce yaşama
geçirilemeyeeeği belirtildi. 2
yıldır tartışılan "ÖSSağntk-
lı ortaöğretim başan puanı
modennin" bile ancak gele-
cek yıldan itibaren uygulan-
maya başlanacağına dikkat
çekildi.
Faşist saldırıda vurulan
Atik yaşamını yitirdi
T KÜÇÜKKAYA
Kâğıthane'de 4 Mayıs 1998 ta-
rihinde bir grup ülkücünün bıçak-
lı-silahlı saldırısına uğrayan Hâ-
kün Atik dün yaşamını yitirdi. Ay-
nı saldırıda HADEP üyesi Bü'al
V^ıral da ölmüştü. Faşist saldınnın
ardından polisin yaptığı araştırma-
da. saldında kulİanılan 1 adet CZ
marka 9 mm çapmdaki tabancanın
Sanayi Mahallesi Ülkü Ocakları
Başkanı Nafiz Başaran'a ait oldu-
Su ortaya çıkmıştı. Atik. bugün sa-
at 13.00'te HADEP Kâğıthane
önünde düzenlenecek cenaze tö-
reniyle toprağa verilecek.
Faşistlerin pompalı tüfek. taban-
ca ve bıçaklı saldınsına uğrayan
Atik, dün saat 16.00 sıralanndâ 13
gündür tedavi gördüğü Şişli Etfal
Hastanesı'nde öldü. Hastane yet-
kilileri.olayakşamı Atik'in yakla-
şık dört saat süren bir ameliyat ge-
çirdiginı ve dün akşama kadar da
yoğun bakım ünitesinde tedavisi-
ne devam edildiğini belirtti.
Atik ve Vural. Seyrantepe Ülkü
Ocağı'nın yanında Doğan Çak-
mak ve MuratÇapadlı iki kişinin
sılahlı \e bıçaklı saldırısına uğ-
ramıştı. Özel Levent Hastanesi'ne
kaldırılan Vural yapılan tüm mü-
dahalelere rağmen kurtanlamamış
Atik ise $ışli Etfal'de tedavi altına
alınmıştı. Polis. Çakmak ve Çap'ı
1 adet pompalı tüfek. 1 adet CZ
marka 9 mm çapında tabanca. 1
adet sustalı bıçak ve 54 adet dolu
mermiyle birlikte yakalamıştı.
Onun gözü yükseklerde
Haber Merkezi-14 yaşındaki
Fadime ile 11 yaşındaki kardeşi
Songül'ün tek uğraşı okul değil.
Televizyon dızilerinde küçük rol-
lerde oynamak ve yazmak. Fadi-
me'nin okul dışındaki zamanını
dolduruyor. "İyi yönetildiğine
inanmadığı için" politık yazılar
yazdığını. bunlan gazete ve der-
gilere gönderdiğini söyleyen Fa-
dime, okul dışındaki ilgilerıni
şövleanlatıyor:
"Vlalatya'da anne ve babam-
dan ay n yaşıyordu m. Anne-baba-
mıözlediğim için lOyaşındavken
günlük tutmava başladım. Sonra
Istanbul'a anne-babamın yanına
geldim. ama öğretmenlerim de
güzei yazdığımı söviedikleri için
yazmava devam ediyorum. Tele-
vizvon dizilerinde fîgüran olarak
çalişıvorum ve bir radyo progra-
mı yapı\orum."
Yazdıklannın çocuk dergilerin-
dedeğerlendirilmesini isteyen Fa-
dime. büyüdüğünde hem yazar
hem de sanatçı olacağını söylü-
yor.
AKIN BİRDAL NEDEN HEDEF SEÇİLDİ?
TÜRKİYE'NİN
DIŞ POLiTiKASI
VE İSMAİL CEM
0TİZME KARŞI TIP ÇARESİZ M i ?
BAĞIMSIZ MiLLETVEKiLLERi LiMAN ARIYORLAR
TÜRK VE RUM SOLU KIBRIS'TA BARIŞITARTIŞTI
ODA SEÇİMLERİNDE TAZİLET' DAYANIŞMASI
YERLİ İLAÇ SANAYİİNDE TEHLİKE ÇANLARI
DEMiREL'iN TUNUS
ZiYARETi
Nokta Dergisi, intenKt Web Adresj:hltp: '»uw.ı
Nokta Dergisi, E-Mai Adresi: n.*ıa«ıme<nalexl.com
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Bu Filmi Yeniden
Görmek İstemiyorum
Televizyonlarda kanal kanal dolaşarşk oynatı-
lan filmler var.
Bakıyorsunuz, aynı film, her gece bir başka ka-
nalda karşınıza çıkıyor.
Bir de kanıma dokunan bir sunuş var ki, bütün
tüylerimi diken diken ediyor: Kırkıncı kez oynatı-
larak artık posası çıkmış bir filmi, "Ekranlarda itk
defa" diye sunmuyorlar mı tepem atıyor.
Izleyici bu kadar da aptal yerine konmaz ki
kardeşim!
• • •
Izleyici bu kadar da aptal yerine konmaz ki
kardeşim:
Önce çeteleri kurduracaksınız.
Sonra bu çeteleri beğenmediğiniz görüş sahip-
lerinin üzerine saldırtacaksınız.
Beğenmediğiniz görüş sahipleri de zaten ken-
di yanlışlarından dolayı çeteler biçiminde örgüt-
lenip sağa sola saldırmaya başladıkları için çete-
ler savaşını iyice tırmandıracaksınız.
Eğer beğenmediğiniz görüş sahipleri hâlâ bu
yola girmemişlerse, onların da çeteler biçiminde
örgütlenmeleri ve saldırıya geçmeleri için kışkırtı-
cı ajanlar kullanacaksmız.
Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz görüşlere sa-
hip çeteleri iyice örgütleyıp, birbirinedüşürdükten
sonra sivil politikacıların beceriksizliklerinden. çi-
karcılıklarından ve aymazlıklarından da yararlanıp.
can güvenliğinin kalmadığınt ve sistemin tıkandı-
ğını gerekçe göstererek askerlere. "buyrun dar-
be yapın" diyeceksiniz.
Sonra bir yandan Türkiye üzerindekı emelleri-
nizi tereyağından kıl çeker gibi gerçekleştirecek-
siniz, öte yandan, "Türkiye'de insan haklan ıhlal
ediliyor" diye bağıracaksınız.
• • •
Sevgili kardeşlerim, ben kişisel olarak bu filmi
en az iki defa gördüm ve artık doydum, bu filmi
yeniden görmek istemiyorum.
Hem bu eski filmleri piyasaya süreceksiniz hem
de herdefasında, "Türkiye'deilkkez"diyeyuttu-
rabilmek için isim değiştirerek, ya "komünist sal-
dırısı", ya "sağ-sol çatışması" ya "Alevi-Sünni
kavgası", ya "şeriatçı-laik mücadelesi", veya
"Türk-Kürt savaşı" adı altındaki değişik afişler kul-
lanacaksmız.
1968 yılında, "Çocuklar bu yaptıklannız ancak
askeri darbe getirir" dediğimde. kendisine "dev-
rimci sıfatlar" yakıştıran ve bana "toplumsal di-
namitin fitili olamazsak, zaten amacımız. asker-
leri iktidara getihp baskı rejimi kurdurmak ve son-
ra halkın bu baskı rejimine karşı kurtuluş savaşı-
nı başlatmak" diyen kardeşim, ben bu filmi ye-
niden görmek istemiyorum.
1978 yılında, "Çocuklar bu yaptıklannız ancak
askeri darbe getirir" dediğim zaman. kendisine
"milliyetçi sıfatlar" yakıştıran ve bana "solculan
yok edemezsek, zaten amacımız askerieri iktida-
ra getirmek, çünkü ülkücü ıdeallerimiz ancak on-
ların yönetiminde topluma egemen kılınabilir" di-
yen kardeşim, ben bu filmi yeniden görmek is-
temiyorum.
1998 yılında, "Çocuklar bu yaptıklannız ancak
askeri darbe getirir" dediğim zaman. kendisine
"dinci sıfatlar" yakıştıran ve bana "askerler millet
ile aramıza giriyor, oysa ne güzel demokratık yol-
laria dini bütün bir toplum ve dıni bütun bir dev-
let kuruyorduk, gerekirse bu uğurda savaşınz ve
canımızı veririz" diyen kardeşim, ben bu filmi ye-
niden görmek istemiyorum.
• • •
Ben yaklaşık otuz yıllık bir süreç içinde en atak,
en zeki, en parlak öğrencilerimi kurban alan. ama
bütün siyasal liderleri, üstelik güçlerini pekiştire-
rek yerinde tutan ve onları ancak normal ecelle ge-
len ölüm yoluyla oturdukları koltuktan ayıran bu
filmi yeniden görmek istemiyorum.
Ben ülkemın ilerlemesinde en önemli işleve sa-
hip olan üniversiteleri. üstelik "ülkeyi kurtarmak
uğruna yapılan eylemler aracıhğı ile" kilitleyerek
ve en seçkin aydınları kurşunlayıp susturarak Tür-
kiye'yi yıllarca geriye iten bu filmi yeniden gör-
mek istemiyorum.
• • •
Ey Ankara'daki, Istanbul'daki, Diyarbakır'daki,
Edirne'deki, Hakkâri'dekiyerlisenarist veyönet-
men kardeşlerim; ey VVashington'dakı, Mosko-
va'daki, Şam'daki. Bağdat'takı, Atina'daki, Tah-
ran'daki, Londra'daki, Bonn'dakı. Paris'teki ya-
bancı yönetmen ve senarist arkadaşlarım, neolur
yapmayın, paranızı, emeğinizi ve zamanınızı har-
camayın, ben bu filmi yeniden görmek istemi-
yorum.
Radyo ve televizyonlardaki. gazete ve dergiler-
deki yazar çizer, muhabir ve yönetıci dostlanm,
lütfen, lütfen bu filmi bir daha ızlemeye bizi mec-
bur etmeyin, ben bu filmi yeniden görmek is-
temiyorum.
Ey politikacılar, sivil ve asker bürokratlar. dev-
letin derinliklerini ve de sığlıklannı yöneten so-
rumlular, Susurluk skandalını sorgulayın, Uğur
Mumcu cinayetinı çözün, Akın Birdal'a yapılan
saldınnın sorumlularını bulun, çünkü ben bu fil-
mi yeniden görmek istemiyorum.
web sayfası: http://remzi.com.tr/yazar.html
ILAN
T.C.
ARHA\İ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1993 ! 8
Davacı Orman Işletmesi tarafından davalılar
aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz davasında
verilen ara karar ayannca:
davalı, Arhavi ilçesi, Konaklı Köyü'nden Meh-
met oğlu, Ayhan Şentürk ve Abbas kızı. aynı köy
nüfusuna kayıtlı Melahat Özkazanç'ın yapılan
araştırma neticesinde adresienne rastlanamadığm-
dan, duruşma gününün kendilerine ilanen tebligat
yoluyla bildirilmesine karar verilmiştir.
En son duruşma günü olan 24.06.1998 saat
09.00'a talik olmuştur.
Davalının belirtilen gün ve saatte mahkememiz-
de hazır bulunmalan ve dava ile ilgili varsa delil-
lerini ibraz etmeleri. aksi halde tebligatın yapılmış
sayılacagı ve duruşmanın gıyabında yapılarak top-
lanan delillere göre karar verileccgi ilanen dııyu-
rulur. 22.4.1998
Basın: 18930