Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 NİSAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
rekstil
kotalarmda
iyüeşme
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakanlık Dış
Ticaret Müsteşarlığı,
ABD'nin Türkiye'ye
uyguladığı tekstil
kotalannda yüzde 18'lik bir
iyileştirme sağlandığını
bildirdi. Müsteşarhktan
yapılan açıklamada, 24
Nisan'da Cenevre'de
düzenlenen tekstil
kotalanna ilişkin toplantı
sonucunda ABD hükümeti
adına Tekstil
Başmüzakerecisi Don
Jonhson ile Türk hükümeti
adına Dış Ticaret Müsteşan
Dr. Yavuz Ege arasında
imzalanan Mutabakat
Zaptı'yla sağlanan yüzde
18'lik artışm, 1998 yılı ıçin
yaklaşık 80 milyon dolarlık
ihracat imkânı sağlayacağı
kaydedildı.
İlaç fiyatlarına
zam yapıldı
• Ekonomi Servtsi - tlaç
fiyatlan, yurt çapında
ortalama yüzde 20
oranında zamlandı. Bu
yılm ikincisi olan zam
karan. geçen yıl olduğu
gibi nisan ayında alındı.
THY'ye iş
Bankası modeli
• ANKARA (AA) -
Başbakan Mesut Yılmaz
başkanhğmda yapılan
Özelleştirme Yüksek
Kurulu (ÖYK)
toplantısında, halka arz
suretiyle özelleştirilmesi
kararlaştınlan Türk Hava
YoHan'nın hisse
satışlannın bir yı\ içinde
tamamlanacağı ifade
edildi. THY hisselerinin
halka arzında tş Bankası
modeli izleneceğini
kaydeden ÖlB yetkilileri,
hisselerin yüzde 25"inin
yurtiçi ve yurtdışı arza
sunulacağını bildirdiler.
I
Moskovada
• tSTANBUL(AA)-
tstanbul Sanayi Odası
(İSO) Yönetim Kurulu,
haziran ay\ içinde
Moskova'da toplanacak.
İSO Yönetim Kurulu
Başkanı Hüsamettın Kavi,
Yönetim Kurulu
toplantılannı belli
aralıklarla lstanbul'dan
dışan taşıma karan
ald\klannı belirtti.
Bektrikihtiyacı
• ANKARA (AA) -
Türkiye'nin, elektrik
enerjisi talebinin giderek
artan bir seyir izleyerek
2020 yılınd'a 547.1 milyar
kilovatsaate ulaşacağı
bildirildi. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı
yetkililen, doğalgaza aşın
bağımlılığı azaltmak için,
ithal kömür ve nükleer
santrallann da planlamaya
dahil edildîğini belirttiler.
GAP'la katma
değer artışı
• ŞANLIURFA(AA)-
GAP'la, katma değerin
yüzde 276 oranında
artacağı ve 3.5 milyon
kişiye iş imkânı
sağlanacağı bildirildi.
Yetkililer, işletmelerin
sayısınm 2000 yılına kadar
1500'e, fabrika sayısının
da Diyarbakır'da 250,
Şanlıurfa'da 230.
Gaziantep'te 600'e
yükseleceğinin tahmin
edildîğini ifade ettiler.
Vergi tahsilatuıda
Tnakya önde
• ÇORLU (Cumhuriyet) -
Trakya illeri vergı
ödemede ve toplamada
örnek illerin başında
geliyor. Maliye Bakanlığı
İl Defterdarlığı yetkilileri,
Tekirdağ, Edirne ve
Kırklareli'nde beyan edilen
vergilerin yüzde 93'ünün
tahsil edildiğini bildirdiler.
Sosyal güvenlik
• ANKARA (AA)-
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Nami
Çağan. İş ve Işçi Bulma
Kurumu'nun yönetiminde.
işçi ve işveren kesimlerinin
de söz sahibi olacağını
söyledi. Italya'da yapılan
OECD Çalışma Bakanlan
Konferansı'ndan dönen
Çağan. konferansta iş
kurumlan yönetiminde
yerel ve bölgesel
otoritelere ağırlık verilmesi
konulannın ele alındığını
biidırdi.
Türkiye, dünya rekabet sıralamasmda yükselirken kamu hizmetleri geriledi
KüreseDeşhJfienkamııyuımuttukANKARA (AA)- Dünya reka-
^ ııralamasında 5 basamak atla-
>'ar;
ık 38'mcılikten. 33'üncülüğe
yükselen Türkiye: küreselleşme.
bilim ve teknoloji, >önetım hizmet-
lerindeki rekabette üst sıralara çı-
karken iç ekonomi. kamu hizmet-
•en. altyapı hizmetleri ile finans
kotıulanndaki rekabette geriledi.
Merkezi İsviçre'debulunan İda-
ri KaUanma İçin Uluslararası Ens-
tittjsü (IMD) tarafmdan her yıl ya-
yımlanan "Dünya RekabetYıftiğf
raporuna göre Türkiye. dünya re-
kabet sıralamasında bu yıl. geçen
yıla göre 5 basamakyükselerek 33.
olurken 8 kıstastan dördünde ko-
numunu koruvamadı.
• Isviçre'deki Uluslararasi Kalkınma Enstitü'nün hazırladığı dünya rekabet
sıralamasında ise Türkiye küreselleşme, bilim ve teknolojideki yerini yükseltirken
kamu hizmetleri ve altyapı yatınmlan sıralamasında geriledi.
Türkiye, iç ekonomide görülen
rekabet. kamu hizmetleri, altyapı
yatınmlan ve finans sıralamasın-
da gerileme. küreselleşme. yöne-
tim. bilim \e teknoloji sıralama-
sında yükselme yaşadı. Türki-
ye'nin iç ekonomi bakımmdan re-
kabetçı konumu bu yıl. geçen yı-
la göre üç basamak gerileyerek
35. sıradan 38. sıraya düşerken
kamu hızmetlerinde görülen geri-
leme 5 basamak birden yaşandı
\e 33. sıradan 38. sıraya indi.
Altyapı hizmetleri bakımmdan
1994 yılında 26. olan Türkiye,
1998 yılında 39. sıraya düştü. Tür-
kiye. finans bakımmdan da geçen
yıla göre bir basamak düşerek 25.
sıradan 26. sıraya geriledi.
Bilim sıralamasında 35.
Türkiye, bilim ve teknoloji sı-
ralamasında 1995 yılından itiba-
ren sürekli yükseliş trendi içine
girdi. 1995 yılında bilim ve tek-
noloji açısından 43. olan Türkiye.
bu yıl 35. sıraya yükseldi.
Dünya Bankasf nca yayımla-
nan "Küresd KalkmmadaFinans"
isimli raporda Türkıye. 6 yılda
gerçekleştirdigi 3 milyar 135 mil-
yon dolar tutarındaki özelleştir-
me ile Orta Asya ve Doğu Avru-
pa ülkeleri arasında, en fazla özel-
leştirme gerçekleştırilen ülkeler
sıralamasında 3. olarak gösterildi.
Raporda, Doğu A\rupa ve Or-
ta Asya bölgesinde 1990- 1996
yıllan arasında30 milyar 591 mil-
yon dolar tutannda özelleştirme
gerçekleştirildiği belirtilerek en
fazla özelleştirmenin 10 milyar
185 milyon dolar ile Macaristan'da
yapıldığı kaydedildi. Macaristan'ı
Polonya'nın izlediği belirtilen ra-
porda, üçüncü olan Türkiye'yi,
Rusya'nın izlediği kaydedildi.
Raporda, Türkiye, Rusya ve Uk-
rayna'nın kamu açıklannın yük-
sek olduğu, bu ülkelerin kısa va-
deli ihtiyaçlan için özel yabancı
fonlara güvendiği kaydedildi.
Gelişmekte olan ülkeler arasın-
da, uluslararası piyasada bono ve
tahvil borçlanması sıralamasında
Türkiye 4. oldu. Yerel bono ve tah-
villerimilli gelirin yüzde 10.9'nu,
toplam iç-dış bono ve tahvillerin
değeri de milli gelirin yüzde
17.2"sinikapsıyor.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLULONDRA
Geçen hafta, Alman Parlamentosu, Av-
rupa Ortak Para Binmi'ne (OPB) geçişi
kabul edince Euro'nun gerçekleşmesinin
önündeki son yasal engel de kalkmış ol-
du. 1 -3 Mayıs'ta yapılacak zırvede 11 Av-
rupa ülkesi dövızlennı, hangı orandan Eu-
ro'yla değiştıreceklerıni saptayacaklar. 1
Ocak 1999'da da Euro'ya geçilecek.
Dünyaekonomısinde bu yüzyıhn en bü-
yük ekonomik macerasının başlaması için
son hazırlıklar da hızla tamamlanıyor. Bu
maceranın sonunun nasıl bıteceğı konu-
sundayorumlarfarktı.amahemenherkes
sonucun, çıkacak faturayı ışçilenn kabul
etmesine bağlı olduğunda anlaşıyor.
Büyük macera
Avrupa'da 11 ülkenin ulusal egemen-
liklerınin önemli bir parçasından vazgeçe-
rek bir OPB'yı benimsemesiyle başlaya-
cak süreç iki açıdan büyük bir macera. Bi-
rincisi; dünya ekonomısinde çok büyük bir
yeni ekonomik birım, ABD Dolan'nın ya-
nında yer almaya hatta yerine geçmeye
aday ikinci bir para oluşuyor. İkincisi; bu
OPB'ye geçiş sürecinde o kadarbüyük ger-
ginlık noktalan yadafay kmkları var ki, sü-
recin bunlara rağmen sürmesi imkânsız ol-
masa bıle çok düşük bir olasılık.
Avrupa OPB'ye geçildiği takdirde, or-
taya 290 milyon nüfuslu bir pazar çıkıyor,
Bu, 268 milyonlukABD pazanndan büyük.
AB'nin 15 üyesi birlikte göz önüne atındı-
ğında, toplam dünya ticaretı içındeki pa-
yı yüzde 20.9 ile ABD'ninkinden (yüzde
19.6) büyük. Haten, bu bölgenın en büyük
uluslararası parası olan DM'nin uluslara-
rası işlemler içindeki payı yüzde 15.5. Bu,
toplam dolar ışlemlerinin yaklaşık yüzde
3Q'unaeşit. Euro'ya geçildikten sonra böl-
genin uluslararası döviz piyasalanndaki
payının hızla artması bekteniyor. Euro böl-
gesi dövizlerinin ise dünyanm toplam dö-
Eupo'nun Faturasını İşçiler mi Ödeyecek?
vız rezervlen içindeki payı halen yüzde
20'nin üzennde (Intemational Herald Tri-
bune, 20/04/98).
Böyle geniş, derin bir birieşik iç paza-
ra dayanacak Avrupa sermayesının hem
ekonomik hem de siyasi açıdan küresel
sistemde konumunun güçlenmesi doğal.
Yenı Euro bölgesinde, şirketler arası bo-
no piyasasının hacminin, gelecek bırkaç
yıl içinde 160 milyar dolardan 800 milyar
dolar düzeyine çıkması bekleniyor (Busi-
ness Week, 27/04/98). Bu sırada ABD
ve Asya'dan bölgeye kayacak olan ser-
mayenin yerel büyüme hızlannda, (örne-
ğin ABD'de yüzde 0.5 dolayında) gerile-
me yaratacağı öngörülüyor.
Ancak bu kadar büyük, bölgesel olarak
önemli farklılıklar taşıyan bir ekonomik bi-
rim içinde sermaye hareketlennin hızian-
masınıntehlikelı sonuçlaryaratacağını dü-
şünenler de var Daha önce aktarmıştım.
Avrupa'da Almanya, Fransa gibı merkez
ülkelerle, tspanya, Portekiz, Yunanis-
tan hatta Italya arasında, sermaye hare-
ketlerıni etkıleyecek kadar önemli farklar
var. Çevre ülkelerde hem ekonomik bu-
yüme hem de faiz oranları halen merkez
ülkelerden daha yüksek. Avrupa çapında
tek bir faiz oranı uygulanmaya başlandı-
ğında, faiz oranlannın çevre ülkelerde dü-
şerken merkez ülkelerde az da olsa yük-
seleceği hesaplanıyor. Bu koşullarda, çev-
re ülkeler, sermaye piyasaları ıçın çok da-
ha çekici bir alan oluşturuyorlar. Lond-
ra'da bulunan Cross Border Capitals
yatırım şırketinin genel mudürü Micheal
Howell'e göre daha şimdiden bu çevre ül-
kelerınde spekülatıf bir köpük oluşmaya
başlamış. Sermaye hareketlenndeki hız-
lanma. bölgesel farklar, önümüzdeki dö-
nemde bu köpüğün büyümesine yol aça-
cak (Wall StreetJournal, 24/04/98). Ho-
vvell'e göre. Euro bölgesi gelecekte şıd-
detlı devrevı dalgalanmatara(boom-bust-
cycles) gebe.
Bu senaryoyu izlersek görürüz ki "bo-
om" döneminde, merkez ülkelerden kay-
naklanan ucuz kredi olanaklanyla ekono-
mik olarak genişleyen bölgeler, anı daral-
ma, "bust" dönemlennde ciddi batık borç-
lar yaratabiliyoriar. Bu senaryonun Asya
krızi içinde Japonya'yla Güney Asya ül-
keleri arasındakı ılışkıyı anımsattığını sız de
fark etmışsinızdır. Bırçok yorumcu, Avru-
pa'yı etkileyen ekonomik büyümenin OPB
sürecınin pürüzlerinı yumuşattığını. ancak
ekonomik büyümenin gerilemeye, hatta
resesyona dönüşmesı halinde Euro'nun za-
aflannm ortaya çıkacağını düşünüyor.
Sermayeye yeni olanaklar
Avrupa'dakı ekonomiktoparianma ağır-
lıklı olarakdışetkentere. ıhracatadayalı ola-
rak yaşanıyor. Asya knzının olası etkılen ve
ABD ekonomısindeki bir yavaşlamanın ih-
racat üzerindeki olumsuz basıncı, bu dış
etkenlerin ortadan kalkmasına yol açarak
Euro'yu yaşatan sürecı aksatabilecek. Bu-
nu daha iyi görebılmek ıçın sürecın ışçi ha-
reketini ilgılendiren yanına bakmak gerek.
Euro, sermayeye birçokyeni olanak ge-
tiriyor. Sermaye. para birimi ortak olduğu
ıçın kârlılık beklentilerıne bağlı olarak böl-
geler arasında kolaylıkla dolaşabilecek.
Ancak aynı olanak emekçiler ıçin yok. Al-
man sermayesı daha düşük ücret bölge-
sine gidebilecek, ama Portekizli işçi da-
ha yüksek ücretli bölgeye gidemeyecek.
Ayrıca Almanya'da işini kaybeden ışçi
kendi şırketinin peşinden de gidemeyecek.
'de BUGÜN
TELEVİZYON
S İ N E
Bu, teknık, ekonomik ve kültürel olarak he-
nüz mümkün değil.
İkincisi, devalüasyon ve faiz oranlarını
ayarlama gibi enstrümanlan kaybeden
hükümetlerin ellerınde, kendı bölgelerine
sermayeyi çekebilmek ya da ekonomik
dalgalanmalara karşı sadece üç araç ka-
lıyor. Emek pazannın esnekliğini arttırmak
(ucuz, kolayca işe alınır bir emek gücü
sunmak); sermayeye uygulanan vergile-
rin düşürülmesi; yasal çerçevenin senna-
yeyı memnun edecek bir şekilde düzen-
lenmesi... Ek olarak hükümetler, Istikrar
Paktı gereğınce, Euro içinde kalabilmek
ıçın sıkı bütçe politikası uygulamak zo-
runda kalacaklar: vergilerin düşürüldüğü
bir ortamda, harcamalan azaltmak için
kamu harcamalanna yüklenecekler.
Euro'ya geçilmesıyle biriikte işsızlikte
de ani bir artış olması bekleniyor. Euro ile
oluşacak yeni piyasa koşullanna uyum
sağlayabılmek için Avrupa şirketleri ara-
lannda birteşiyorlar. Geçen sene şirket bir-
leşmeleri bir öncekı yıla göre yüzde 48
artmış, artmaya da devem edıyor. Ancak
bu birleşmelerden sonra gereklı firma içi
düzenlemeler çoğu kez, birleşmeler ace-
leyle gerçekleştiği ıçin erteleniyor. Bu dü-
zenlemeler önümüzdeki dönemde hızla
devreye girecek. Business VVeek'in ak-
tardığına göre bu düzenlemelerin etkisiy-
le sanayi sektöründe işçilenn yüzde 5'i
işıni kaybedecek.
Bankacılık sektörünün de şiddetle et-
kilenmesi bekleniyor. Örneğin Avrupa'da-
ki 166.000 banka şubesının en az yarısı-
nın kapanması söz konusu. Bu, bankacı-
lık sektöründe on binlerce kışının işten çı-
kanlması anlamına geliyor.
Tüm bunlar, aslında serbest piyasa re-
formlan uygulanabılseydi olması bekle-
nen gelışmelerdi. Ancak ışçıler Avrupa'da
bu reformlara direndıler. Reformlajrla öz-
deşleşmiş muhafazakâr hüküfnetler birbi-
ri ardına seçımlen kaybet-
tiler. Şımdı Euro, reform-
lann başka bir adla uygu-
lanmasına zemın haartıyor.
Menil Lynch'ten DavW
Boweı
J
e gore, ışte bu yüz-
den Euro aslında reform-
culann (neo- liberalizmin)
bir Tnıva Atı. Truva Atı gi-
bi savaşa ilişkin bir meta-
forun kullanılmasından da
anlaşılacağı üzere Euro'ya
geçışle biriikte çok sert
bir ekonomik vesiyasi or-
tamagirilmesi olasılıgı yük-
sek. Bu ortam ekonomik
yavaşlama, Avrupaçapın-
da bir işçı/kamuoyu mu-
halefeti, bu muhalefete
uymaya çalışacak olan
sağ milliyetçi bir basınç-
la (başka ülkenin yoksu-
luna biz neden bakalım
vb...)oluşacaksiyasi istik-
rarsızlık, bazı hükümetle-
ri Euro'ya uyum koşulla-
nna, ömeğin IstikrarPak-
tı 'na uymamaya zorlaya-
rak bu büyük maceranın
sonunun bir fra/ed/yte bit-
mesine yol açabilir.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Sosyal Bilimlerde Neler
Oluyop?
Geçen pazartesi OECD'nin Bilim ve Teknoloji Polrti-
kalan Komitesi'nin düzenledigi sosya/ bilimler çalışma-
sı yapıldı. OECD üyesi 29 ülkenin bilim insanları ve uz-
manlannın katıldığı dört oturumda, sosyal bilimlerde ge-
nel eğilimler; ulusal polrtikalar bağlamında sosyal bilim-
ler; bunlann kimi uygulamalan ile sosyal bilimler ve ye-
ni sorunlar, sunulan bildiriler çerçevesınde, bir gun sü-
reyle tartışıldı. Toplantıya Ahmet Acar ve ben ODTÜ'den,
MuratSertel de Boğaziçi Üniversitesı'nden olmak üze-
re, ülkemizden üç kişi katıldık.
• • *
Genellikle benimsenen, sosyal bilimlerin bir büyük
değişim geçirdiği ve önemlerinin arttığıdır. Özellikle son
on yıl boyunca bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler-
le biriikte, sosyal bilimlerin de tüm kuram ve varsayım-
larını sorguladıkları, bunların pek çoğunu bir yana bırak-
tıkları ya da yeniden tanımladıklan görülüyor. Sosyal bi-
limlerin hemen her birinde uygun deyişiyle çok köklü bir
egemen görüş değişimi geçeriidir. Orneğin ekonomide
üretim etmenlerinin getirisi ya da toplumbilimde bir ko-
nuyu açıklamada kullanılan örnek sayısı konularmda on
yıllardır geçeıii olan varsayımlar bir yana bırakılıyor. Üre-
tim etmenlerinin, özellikle de işgücünün, niteliksel geli-
şimine koşut artan getirisi olduğu görüşü benimseniyor;
toplumbilimde, az sayıda örnekle hızlı ve kesin sonuç-
lara ulaşmanın anlamsızlığının altı çiziliyor. Sosyal bilim-
lerin inceleme konusu insandır. Insanın öbür nesneler-
den farklı olarak görüş yüklü özelliğı vardır. Toplumsal
ya da genel sonuç çıkanlabilmesi için incelemenın da-
ha çok sayıda insan üzerinde yapılması gerekir.
Gelişen sosyal bilimlerin, toplumların sorunlarının çö-
zümünde ya da uygulama aracı olarak daha çok kulla-
nıldıklan, kısaca daha ı'şe yarar bir konuma ulaştıklan ve
bu nedenle de önemlerinin arttığı ulaşılan ortak görüş-
lerden biridir.
Bu genel çerçeve içinde üç alt öğenin sosyal bilimle-
rin gelişmesinde büyük önem taşıdıkları üzennde görüş
biriiği oluşuyor.
Birincisi altyapıdır. Sosyal bilimlerin gelişmesinde alt-
yapının olmazsa olmaz özellik taşıdığı açıktır. Altyapı
denilince yalnız. başta bilgisayar olmak uzere araç-ge-
reç donanımı algılanmamalıdır. Bunlar ölçusünde önem-
li olan bir konu daha var: doğru ve güvenilir sayısal ve-
riler. Doğru ve güvenilir sayısal veriter olmadıkça, sos-
yal bilimlerin gelişmeyeceğine, özellikle de bunların po-
litika ya da uygulama yönlerinin çok zayrf kalacağına, ke-
sin gözüyle bakılıyor.
İkinci çok önemli nokta, sosyal bilimlerin giderek ar-
tan bir ölçüde bilimlerarası bir özellik kazandığıdır. Sos-
yal bilimler, yalnız kendileri iç içe geçmekle kalmıyor, do-
ğa ve mühendislik bilimlerinden de giderek genişleyen
ölçüdeyararlanıyor. Örneğin evrim kuramı, biyoloji ile eko-
nomiyi olağanüstü bir biçımde yakınlaştınyor; matema-
tik, fizik ve kimya tüm sosyal bilımlerle iç içelik kazan-
mış bulunuyor. Burada sözü edilen bilımlerarasılık yal-
nızca bunlara ilişkin değil. Çok daha önemli olarak bi-
limsel araştırmalar, çokdeğiştk bilim dallannda çalışan-
(arın bı'raraya gelmelerini gerektinyor. Günumüzde, ni-
telikli bilimsel üretim için, değışik bılım dallannda uzman-
laşmış olanlann biriikte çalışmaları gerektiğı benimse-
nen bir görüştür. Kısaca, bireysel değil takım çalışması
giderek yaygınlaşıyor; zorunlu sayılıyor.
Üçüncü ana öğe kurumlaşmadır. Gerek altyapı, ge-
rekse ortak bilimsel çalışma konularmda Türkiye'nin çok
büyük eksikleri bulunuyor. Ancak kurumlaşma yetersiz-
liği, bilimsel araştırmalann ortaklaşa yaprfabitdiği bir or-
tamda ve ivedilikle tartışılması ve çözümu gereklı bir so-
rundur. Çünkü Türkiye'de olabildıği kadarıyla da bilim-
sel çaltşmalann biriikte yapılmasını sağlayacak kurum
yapılanmalan, biriikte çalışma süreçleri yok denecek
kadar azdır. Yanlış anlaşılmamalı; kuşkusuz bilimsel üre-
tim en yetenekli bireylerin çabalarıyla elde edilir, nıtelıği
gereğı bireyseldir. Fakat bizde olan, bunun ötesindeki
dar bireyselliktir. Türkiye'de bilim insanının çalışmalan-
nı, önce, çevresiyle paylaşması, üretim sürecıni salt
kendisine bağlı olmaktan çıkararak öbur bilim dallann-
dan olan kişilerle işbirliği yapması sağlanamıyor. Böyle
olunca da güçlü bilim ağaçlannın bile kalıcılaştınlması
yoluna gidilemiyor. Kısaca, bizde bilimsel üretimin birey-
sellikten kurumsallığa evrimı sağlanamıyor.
Böyle olunca da bilim alanındaki başarılar, yanıp sö-
nen yıldızlan andınyor; bir ışık kümesine dönüşemiyor.
OECD ülkelerinin büyük çoğunluğu ise asıriık bırikımi
olan kurumlannın değişime uyumu, daha doğrusu de-
ğişime nasıl öncülük edeceğini inceliyor. Üniversiteler
ve bağlı birimleri, kamu ve özel araştırma geliştirme ku-
rum, kuruluş ve laboratuvarlan başta olmak üzere bilim
üretim odaklannın güçlendirilmesinin yol ve yöntemle-
ri ele alınıyor. Bilimsel çalışmalann kişiye bağlı özelliği
giderek geçmişte kalıyor. Kurumlann, işlevlerini nasıl ye-
rine getirecekleri; esnek, devıngen ve üretken özellikler
taşımaları için neler yapılması gerektiği, enine-boyuna
tartışılıyor. 2OOO'lı yıllann bilgı çağı üniversitesi konusu,
sosyal bilimlerin gelışmesı açısından dayaşamsal önem
taşıyor. Bunlann en azından ilgilı çevrelerce tartışılması
ve sağlıklı gelişme yollannın açılması gerekıyor.
dİTETMEN
Ândrew Gallerani
OYUNCULAR
Sherilyn Fenn
Jeremy Piven
r > = « <*
nyazOtobüs şoförü Harold, yeni tamştığı aktrist Amanda Clark'ın kaJbini
kazanabilmek için yazar olmaya çahşıyor... Başarabilecek mi dersiniz?...
kaiıteU fdmier için hoğru ekranbasınız
••;;•• P a r a n ı z â
yon veren dergı
HER PAZAR BAYİNİZOEN ALMAYI UNUTMAYINIZ