Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MART 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Hollywood'a düşmüş bir Uzakdoğu rüzgânnın estirdiği, iç burkucu bir aile dramı sağanağı
Donup buzullaşan ilisldlerGeçen yıl Cannes'da en iyi
senaryo ödülünü alan "The
IceStorm-BuzFırtuıasr. ls-
tanbul Film Festhali'nin
199O'lı yıllarda sinemasever-
lere tamttığı. genelde ödül av-
cısı diyebileceğimız. 1954
Tay\an doğumlu. Amerikalı
yönetmen Ang Lee'nin sine-
malanmızda gösterime giren
son filmi.
1978 'de kapağı attığı Ame-
rika'da tıyatro ve sinema eği-
tımı gördükten sonra 1992 "de
(göremedığimiz) ilk uzun fıl-
mi -Tui Shou- 1ten EUer"le
Asya-Pasifık Film Festıva-
lı"nde en iyi film ödülünü ka-
zanan Tayvanlı yönetmen.
1993'te çektiği ikinci filmi
"The \\edding Banquet- Dü-
ğün YemeğTv le Berlin'ın Al-
tın Ayısı'na uzandı. Yıne Is-
tanbul festıvalinden sinema-
lanmıza düşen üçüncü filmi
"Eat Drink Man \\oman -
Tatlı Tadu"yu. 1995"te yine
Beriınde Altın Ayıy ı kazanan
Jane Austen uyarlamasi *Sen-
se and Sensibilin - Aşk ve Yaşam" izle-
di. Uzakdoğu'nun aile. yemek \b. gele-
nekleriyle cinsel konulardaki tabulannı
hanmanlayan. "tten EUer-Düğfln Yeme-
ği -TatlıTuzhT iiçlemesini takip eden. Al-
tın Ayı ödüllü "Aşk ve YaşaırTla üne ka-
vuşarak Hollywoodciakı yenni sağlam-
laştıran. "san benizli* Ang Lee'nın bu kez
kamerasını 1970'lenn Amerikası'na çe-
virdiği ve ince duyarlılıklarla bezediöi
son eseri "Buz Fırtması". ummadığımız
kadar iyi \e sıkı bir film çıktı doğrusu.
Rkky Moody adlı yazarın aynı adlı roma-
nmdan uyarlanan "Buz Fırtması". yıne
'ailev üreğinin attıgı". aldatmalarla. kuşak
Buz Fırtınası
The lce Storm
Yönetmen: Ang Lee
/ Senaryo: James
Shamus, Ricky
Moody'nin
romanından /
Kamera: Frederick
Elmes / Müzik:
Mychael Danna /
Oyuncular: Kevin
Kline, Sigourney
VVeaver, Joan
Allen, Jamey
Sheridan. Christina
Ricci. Tobey
Maguire, Eiijah
Wood. Adam Hann-
Bryd, Henry Czerny
/1997ABD(Umut
Sanat)
çatişmalan üstüne, sorunlarla, bunalım-
larla sarıp sarmalanarak kotanlmış bir
dram.
'Vücudum mabedimdir*
Evlılikdanışmanlığı.grupterapi.psi-
kanalız vb. gibi iletişim sağlama kurum-
lannm ilk kez ortaya çıktğı. sözgelimi blup
blup sesler çıkararak kımıldayan. oynak
zeminli su yatağında sevişmenin tadına
vanldığı. kan-koca değiş tokuşlannın va-
kayi adıyeden sayıldığı 1970'lerin
ABD sinde. Connecticuftayız. Göriinür-
de mutlu. düzgün ama alttan alta kayna-
yan ve sorunlarla kuşatılmış iki ailenin
iç içe geçmiş öyküsünü anlatıyor "Buz
Fırtınasr.
Ahlaki ve ruhsal bakımdan değişim-
lerle sarsılan. kadın hareketiyle cinsel
özgürlük dalgalannın çalkaladığı. denge-
lerin yerle bir edilip değer yargılannın ufa-
landıgı. Vietnam batağına saplanmış. Wa-
tergate skandalından yükselen kötü ko-
kulann başkan Nbıon'ı koltuğundan et-
tiği, uyuşturucunun. hapçılığm yayıldı-
ğı, cinsel devrimin aile kurumunu çatır
çatırçatırdattığı, genel yozlaşmanın had
safhaya vardığ; 1970'liyıllann Amerika-
sı'nij fılminin fonuna oturtmuş Ang Lee.
Ben Hood(Kevin KMne). dönemin girdap-
lanna ister istemez kapılmış. orta sınıf-
tan. kansıyla iletişimi kopmuş bir koca.
iki çocuklu bir baba. gözü dışarda. karar-
sız. umarsız birı. Kansı Elena'ysa (Bah-
tıhepbahtsızeşlenoynamaktanaçılmış.
benzersız Joan Allen). kurulu bir bebek
gibi düzenlı. bakımlı ama kocası sevış-
mek tstedığinde. sırtını dönüp uyuyan. so-
ğuk bir kadın. Bir şe\Ierin yolunda git-
mediğini sezen, fırtına öncesi sessizli-
ğindeki Elena. kocası Ben"in. genellikle
kocası Jım Carver'ın (Jame\ Sheridan)
sürekli e\ dışında. iş gezisinde olduğu
komşu kadın Janey Can er"la (Sigourney
Weaver) mercimeği fırına verdiğinden
Erden Kıral'ın
son filmi 'Avcı'
gösterimde
FeritEdgü'nün Yazmanın
101 Yolu'ndaki gibi. gerçek
bir olaydan kaynaklanıp za-
man içinde masal boyutlan-
naerişerek. farklı ağızlardan
kuşaktan kuşağa aktarılmış
bir efsaneyı. tersi ve yüzüh-
den, iki farklı yorumuyla an-
latmaya girişiyor yönetmen
Erden Kıral. bugün gösteri-
me giren son filmi 'Avcı'da.
Yaklaşık çeyrek yüzyıllık
meslek yasamına. Türk sine-
masının 1980'li yıllann ba-
şındaki dışa açılmasında öne
çıkmış. çeşitli ulusal \e ulus-
lararası ödüllertoplamış 'Be-
rekerli Topraklar Üzerinde'.
'Hakkâri'de Bir Mevsim".
'Ayna" ya da 'Av Zamanı" gi-
bi filmleri sığdırmış Erden
Kıral. Halikarnas Balıkçı-
sı'nın roman gibi yasamına
dayanan \ e son anda Oscar
adaylığının eşiğinden dön-
müş 'MaviSürgün'den 4 yıl
sonra sekizinci filmi
v
Av-
cı'yla seyırcı karşısına çıkı-
yor. Sinemamızınen\erim-
li senaristlerinden öykücü
Osman Şahin'ın senaryo-
sundan çekılen film. yönet-
mcnin uzun planlara daya-
nan. yüz çekimlerinin ağır
bastığı. durağan anlatımıyla.
tempolu. hızlı. hareketli
Amerikan yapımlarına şart-
lanmış. sıradan seyirciye ağır
gelebiiir. baştan belirtmek
gerekirse. Ancak harika me-
kânlarda çekilmiş. görsel ba-
kımdan son derece zengin.
ışıl ışıl ve göz alıcı filmde.
deneyimli kameraman Jiir-
gen Jürges'm. beylik deyiş-
le şıir gibi görüntülerinin ve
zaman zaman görüntülerin
önüne geçen. \ urmalı çalgı-
lar ustası Arto Tuncboyacı-
Av ıııısuı, avcı mısın?
AVCI
Yönetmen: Erden
Kıral / Senaryo:
Osman Şahin /
Kamera: Jürgen
Jürges / Müzik: Arto
Tunçboyacıyan /
Montaj: Mevlüt
Koçak / Oyuncular:
Ahmet Uğuriu,
Fikret Kuşkan, Jale
Arıkan, Tomris
Oğuzalp, Suavi
Eren, Erol Demiröz,
Mehmet Çepiç,
Tamer Yılmaz / 1997
yan'ın başanh müziklerının
de hakkını teslim etmek ge-
rekır.
tki episodlu 'AvcTnın yaş-
lı bir adamın ağzından din-
le\ıp izlediğımiz ilk bölü-
münde. bir kan-koca. bir ka-
yın ormanında bir a\cıyla
karşılaşnor. Bencil, kıskanç.
ıktidarsız aga Çolak Osman
Bey "ın (Ahmet l'ğurlu). ço-
cuk\aştasatınaldığı \e ko-
cası tarafmdan cinsel bakım-
dan hıç tatmin edilmemiş
genç. mutsuz kansı Zala (Ja-
le Ankan). ormanı mesken
tutmuş. şahın gibi ele avuca
gelmez. _\ aban \ e yaman av-
cının (Fikret Kuşkan) çeki-
cilığıne kapılıyor \ e kadmın
yıllarca bastınlmii, cınselli-
ginın patlayıvennesiy le. her
şey cinsel arzunun gemı azı-
ya aldığı. önüne geçiimez
'bir orman yangmı gibi' > a-
>ılıp gelişerek seyTediyor o
andan itibaren.
Bastmlmış cinseüik
Çıkmaza saplanmış kan-
koca ilişkisindeki gizli sak-
lı şiddetin ortaya saçıldığı
ormandakı gerılim atmosfe-
nne bulandıgımız bu bölüm-
de cinsel ilişkinin sonunda
ascışı öldürü\eren Çolak
Osman Bey'ı de kötü bir
sürpriz beklemektedir. Kan-
koca ve avcının bu kez fark-
lı kişiliklerle karsımıza çık-
tığı ikinci bölümü> se \ aşlı bir
kadın (Tomris Oğuzalp) an-
latıyor.
Bilinçaltına gömülü bas-
tmlmış cinselliğm.tensel ar-
zunun. şiddetin. nefrerin. kor-
kunun. ihanetm. orta> a saçıl-
dığı ormanm defınliklerinde
karşılaşan kan-koca-avcı üç-
lüsü yine aynı üçlü ama bu
kez farklı karakterlerdeler.
Zala'nın cazibesine kapılan
kurnazavcı. altın \ar yaianry-
la Çolak Osman Bey "ı kuyu-
ya iteledikten sonra kadına
teca\üze girişiş or ancak be-
ceremeyince. ıktidarsızlığı
şiddetedönüşüyor. Bıçağım
çekıp vurmak istedığı Zala.
tecavüzcü avcıya yaman bir
oy un oynayacak \e iki erke-
ği de kuyuda. balçık çamur
içinde caresız. yüzüstü bıra-
kacaktır...
Yağmur. su. ateş ağırlıklı
ilk bölümün tersine farklı
renklerde bir atmosfenn ege-
men olduğu ikinci bölüm.
sandaldakı küçük bir kızın
sularda Zala'nın suretini gör-
mesıyle masalsı bir finale
bağlanıyor. sö)iencelerle ya-
tırlarla. sanrılarla karışık.
Bir çiftle yollanna çıkan
ikinci bir erkeâın tehlikelı
kuharlara sapan ilışkılen üs-
tüne \aktiy!e >apılmış. >ıl-
lar öncesinden hatırladığı-
mız Akira Kurosawa'nın
•Raşomon" Alain Resna-
is'nın "Geçen Yıl Marien-
bad'da' >a da Roman Po-
lanski nm -Sudaki Bıçak'ı
gibi kamıaşık bir üçlü ılışkı
çeşıtlemesi niteliğindeki 'Av-
cı'da. Osman Be\-Zaia-av-
cı üçlüsü. aşktan meşkten
çok sürekli birbırlerıni yok
etmeye yönelik da\ranışlar
içinde. kadınm ırzına geçil-
nıesi fantezisınden şiddete
dönüşen ıktıdarsızlık eylem-
lerıne \c her çeşit cinsel te-
röre kadar.
İktidarsızlığın şiddeti
C'ınsellık tabusunu. sınır-
ları ortadan kaldırarak yık-
mayı deneyen öyküsü. Jür-
gen Jürges ustalığını taşıyan
pırıl pınl görüntülerı, Arto
Tunçbo\acıyan'ın günıbür
gümbür taşkın müziğı. çev-
re. mekânkullanımı.yeryer
belırgın bir elektriklenme-
nın a\ y uka çıktığı. doğaçla-
maya da yönelen oyunculu-
ğu. gcrgin atmosfen ve cü-
retkâr se\ ışme sahneleriyle
ağır ve okkalı kaçmış 'Av-
cı', sıradan seyircinm kolay
kolay kaldırama>acağıcins-
ten. farklı bir deneme. Yö-
netmenin deyişiyle 'Herke-
sin birbirini tiikettigi, ha> at-
la ölümiin birbirini tamam-
la>arak sıkı bir kördügüm-
de bağdaştiğı günümüzün
dümasında. tabu kılınmış
ama bu kördüğümü çöziip
açabilecek cinseuiğe ilişkin"
bu "A\cı". kımisinın ıçini bay -
sa da. özgün birbütünlüğe \a-
ran. degişik bir denemenin ta-
dını içerivor.
SUNGU ÇAPAN
kuşkulanmakta. Kocasını hiç
iplemeyen. çekici ama mut-
suz. buz gibi bir kadın olan
Janey ise sadece farklı bir
cinsel ilişki partneri olarak.
mesafeli bakıyor. hay\ani
boyuttan öte ilişkilerine in-
sani bir sıcaklık katma ça-
basındaki Ben'e. Bu sorun-
lu yerişkinlerin yanı sıra stan-
dart Amerikan ailesinın \ az-
geçilmez öğelen olan çocuk-
ları da anlatıyor Ang Lee.
Hood \e Çaner ailelerinın.
uyuşturucuyla tanışıp ilk cin-
sel uyanışlannı yaşayan. bir
an önce büyümek arzusun-
daki küçük bireyleri de. ken-
di ergenlik problemlerıne
gark olmuş bir halde habire
bocalamaktalar.
Hoodlar'ın büyük kentte
yatılı okuyan. içinin gitme-
sine karşın henüz daha karşı cınsîe ilış-
ki kurmayı başaramamış. 16 yaşındaki sı-
kılgan oğulları, Dostoyevski sever Paul
(Tobey Maguire). geleneksel hindi >e-
meğininmideyeindirileceğiŞükranGü-
nü tatıli içın ana-babae\ ine dönüyor; ak-
lı. arkadaşına kaptıracağı. sınıfının gözü-
ne kestirdiğı en güzel kızına takılmış ola-
rak. Büyümüş de küçülmüş kız kardeşi
\Vendy (Christina Ricci) ise ateşli bir Ni-
\on karşıtı. babasını takmayan. cın gibi
fettan. tombik bir yeniyetme. "Seninki-
ni gösterirsen ben de benimkini gösteri-
rim" diyerek komşu Çarverlerin 2 oğ-
lunu birden aynı anda ıdare eden bir kız.
Kafayı temiz havaya. koku-
lara. moleküllere takmış ya-
şıtı Mikey Çarver'laf Eiijah
Hood) kmştıran fettan
Wendy. kınp dökme ve pat-
latma uzmanı. kamçılı haşa-
n. sümüklü yaramaz küçük
Sandy Carver'a (Adam
Hann-Bryd) da mavi boncuk
dağıtır. Ailedeki soğuk sa-
\aşa ve içten içe biriken nef-
rete gömülmüş anne-baba-
lar. partilerde "anahtaroyu-
nu' oynayıp eş değiştirme
kaçamaklanna yönelirken.
kendi hallerine bırakılmış
çocuklar da bunalımlarını
büyütüyorlar sürekli.
Amerıkalılar ıçin masu-
miyetin sona erdiği 1970'ler
döneminden bunalımlı aile
manzaralan sunan. dönemin
çalkantılanndan nasibini ala-
rak iletişimin koptuğu. aile
ıçindeki buz kesmış ilişkile-
ri aktaran. ailedeki duygu-
sal donu. dışardakı buz- kar-
soğuk leitmotıfinı sıkçagö-
zümüze sokarak yansıtan
"Buz Fırtması"
1
. keskin göz-
lemlerden, küçük aynntılar-
dan bütünlenen. iyi oynan-
mış. gergin. etkıleyici. usta
ışı bir film sonuçta.
Cinsellik taşlamasından
ergenlik dramına dümen kı-
rarak iç burkucu. modern
bırtrajedi boyutlannda sey-
reden filmin rollerine cuk
orurmuş. büyüklü. küçüklü
tüm oyuncular. Ama oğluna
utana sıkıla cinsel bıîgıler
vermeyi bile yüzüne gözü-
ne bulaştıran ketum baba
Kevin Kline'la Sigourney
Weaver \e Joan Allen bir
başka iyi. Hollywood"a 15-
20 yıl kadar önce düşmüş
bir Uzakdoğu rüzgârının
(Ang Lee). Asyalı duyarlı-
Iığıyla 1970"!erinAmerika-
sı'na bakarak buzdan fırtı-
nalar estirdiği bu film. ilgi-
sız kalınamayacak türden.
küçük bir başyapıt gibi gel-
di bize. "Buz Fırbnasrnı.
eşlerin birlikte izlemesi. bir
çeşit rahatlatıcı grup terapi
işlevidesağlayabilirsanınz.
Aşk gemisi-felaketfilıııikanşımı..•
TKanİC -Yönetmen, senaryo: James Came-
ron / Kamera: Peter Lamont / Müzik: James
Horner / Oyuncular: Kate VVinslet, Leonardo
Di Caprio, Bilh Zane. Kathy Bates, BiII Pax-
ton, Gloria Stuart /1997, ABD (Özen Film)
Malum. Hollywood planetinin o
sınır tanımaz gücüyle nicediı tüm
dünya medyasını işgal eden bütün
zamanlann (şimdilik) en pahalı üs-
tün yapımı'Titanic'e istemeye iste-
meye üç saatimizi vermeyi ve sıkıl-
mayı kabullenip gözümüzü karar-
tarak gittik sonunda. 1912"de. In-
giltere'den ABD"> e giderken Atlan-
tik Okyanusu'nda buzdağına çar-
parak dibi boyiayan Titanic'in bat-
tığı tarihin en büyük denız kazasın-
dan uzun yıllar sonra günümüzde
açılıyor film.
Hırslı bir hazine avcısı olan Bill
Parton, okyanusun dibinde yatan Ti-
tanic batığındakı. vaktiyle 16. Lo-
uis"nın sahibi olduğu. 'LaCoeurde
la Mer-Denizin Kalbi' denilen ko-
caman bir elması bulup çıkarmaya
kafasını takmış üç yıldır.
Ne var ki batıktan çıkardığı ka-
sada elmas yerine. elması boynu-
na takmış halde resmedilmiş. çınl-
çıplak bir genç kız resmini buluyor.
Derken. artık de\ bir köye dönüş-
müş dünyamızda. televizyondaki
Titanıc batığıyla ilgili haberleri din-
leyen 101 yaşındaki tonton bir ni-
ne (97
yaşındaki Oscar adayı Glo-
ria Stuart) de\ re>e giriyor.
Mendillerinizi hazıria> ın
Meğerse resimdeki genç kız o
değil miymiş? \'e başlıyor anlat-
maya Titanic faciasını. kimsecıkle-
re. torununa bile bu konuda tek laf
etmemiş olan tonton nıne, yola çı-
kışından batışına kadar.
Baştan özetleyelim. üç saati aş-
kın. uzun. yavan. muazzam (doğ-
rusu görkemli nitelemesi gerekti-
ğince yansıtmıyor) ancak tam an-
lamıyla şurup gibi bir filmle karşı
karşıyayız.
Zengin kız-yoksul oğlan aşkına
mekân olan Titanic'in ilk ve son se-
ferini yıllar sonra ilk kez anlatma-
ya koyulan nineden dinlediğimiz
seyircinin gözy aşı tüketimini arttır-
maya yönelik ağdalı aşk hikâyesi
yer yer iç baysa da. rahatlıkla izle-
niyor.
V'arlıklı, kasvetli, vesveseli, ha-
bis zengin sınıfın ihtişam içinde
yolculuk ettiği üst gü\ ertedekiler-
İe, parasız pulsuz ama gönlü zen-
gin. neşeli partiler düzenleyen alt
güvertedeki yoksullaraynmından.
Enya müziğinin eşlik ettığı büyük
bir aşk hikâyesinin bildik aşamala-
nna yol alan bu üstün y apımın kart-
postal görüntüleri sayesinde okya-
nusta günbatımını doyasıya izle-
mekten ya da gökyüzündeki yıl-
dızlan saymaktan da gen kalmadık.
fçine aşk hikâyesi katılmış. gör-
kemli ve popüler bir felaket filmi
diye kabaca özetleyivereceğimiz.
önyargılı gittiğimiz, 14 dalda Os-
car'a aday gösterilmiş. büyük film
(!) havalanndaki bu 'Ta>tanik*i on-
ca sakızlaşmış.fosüleşmiş klişesi-
ne karşın bize sıkılmadan seyretti-
ren action. efekt ustası yönetmeni
James Cameron'un teknik beceri-
sine diyeceğimiz yok.
Pkasso'nun A\ ignonlu Kadınlar
tablosu. koyu mavi gözlü yaşlı ni-
nenin gençliginde kahverengi göz-
lü oluşu ya da yakışıklı ressam kah-
ramanımızın tıpkı filmlerde gör-
düğü gibi. paragöz annesınin zen-
gin mi zengin. maço Billy Zane'e
nişanladığı, hizmetçi kılıklı sevdi-
ceği Kate Winslet'in eline öpü-
cük kondurması. vb. gibi maddi bir
takım hataları sineye çekerek sey-
rettiğimiz. sonuna doğru artık bat-
sa da bitse dedirten bu tipik Ame-
rikan yapımı aşklı meşkli, büyük fe-
laket filminın Oscar'lan alacağına
kesin gözüyle bakabilırsiniz. Ama
bizce geçen yılki 'IngilizHasta'bi-
le bu 'Ta>1anik'in yanında başya-
pıt gibi duruyor doğrusu.
KEDİ GOZU
VECDt SAYAR
Hangi Kültiip, Hangi Tanıtım? (2)
Geçen hafta kültürümüzün dünyaya tanıtılmasın-
da tutarlı bir politika izlenememesinden yakınmıştık.
Bu konuda yepyeni bir örnek ister misıniz?
Şu günlerde, Israil'de uluslararası bir müzik festi-
vali düzenleniyor. "DünyayıDinlerken" (Hearing the
VVorld) başlığı altında. Festivale. Ingiltere'den. Ispan-
ya'dan önemli müzik toplulukları çağrılmış. Otantik,
geleneksel müziklerin tanıtıldığı uluslararası bir plat-
form. Bizden de Kudsi Ergüner çağrılmış. bir "Mev-
leviayini" sergilemek üzere. Tabii, devletimiz acayip
zor durumda kalmış. Şimdi zamanı mı Mevlevi ayi-
ninin... Oradaki büyükelçimizin tüm çabalarına kar-
şın Türkiye'den hiçbir destek gelmemiş. Sonuçta
Fransız Büyükelçiliği devreye girmiş ve Fransızların
finansmanı ile proje, gerçekleşme olanağını bulmuş.
Festival yönetimi, gene de Fransız Elçiliği'nden son-
ra Türk Büyükelçiliği'nin adını eklemiş afişlere. ayıp
olmasın diye herhalde...
Nasıl tanıtıyoruz ama kültürümüzü?
Dilerseniz iki örnek daha verelim. Paris'te yaşayan
veTürk sanatçılarının dünyaya açılması adına ciddi
bir çaba gösteren iki organizatörün öykülerı de ko-
numuza ışık tutacak nitelikte. Murat Gümüşkaya.
Lyon'daki "La Maison Culturel de la Turquie" adlı ku-
ruluş aracılığı ile çeşitli müzik grupları getiriyor Fran-
sa'ya. Geçen ay bir fasıl topluluğu Fransa'nın çeşit-
li kentlerindekonserlerverdi. Bugünlerdedeyedi ka-
dın sanatçıdan oluşan bir topluîuk "Istanbul Şarkı-
lan" sunuyor Paris, Lyon ve Marsilya kentlerinde.
Mart sonunda ise Konya Tasavvuf Müziği Toplulu-
ğu'nu getiriyor aynı kuruluş.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kültür Bakanlığı'nın bu
projeye karınca kararınca destek vermesini bekler-
siniz değil mı? Tabii ki Gümüşkaya da çok beklemiş.
Ama destek yerine şöyle bir yazı almış Bakanlık'tan:
"Sanatçılara izin vermemizi istiyorsanız, Güzel Sa-
natlar GenelMüdür Yardımcısı'nı, bilet ve harcırah-
lannı üstlenerek Fransa'ya davet etmeniz gerek!"
Gümüşkaya hâlâ sanatçılara izin verilmesini bek-
liyor. Gösterinin organizasyonu, Paris'te ATT Derne-
ği tarafmdan yapıiıyor, Paris'in güzel tiyatrolarından
birinde Theatre Dejezet'de... Bir başka organizatör.
Kenan Öztürk de Erköse kardeşleri Yunanistana
götürdü geçen ay. Atina ve Selanik kentlerinde ola-
ğanüstü bir ilgi ile karşılanan tam on yedi konser
verdiler. Mart sonunda ise Yıldız Ibrahimova'yı Yu-
nanıstan'a götürüyor Öztürk. Dışişlerimız ıçin bun-
dan iyi bir olanak olur mu?
Ama bizim bürokrasimiz, dışarıdan davet alan sa-
natçılardan hoşlanmaz. Isterler ki biz belirleyelim
Türk kültürünü dünyaya tanıtacak sanatçıları. Ne var
kı. dünya festivallerinin kuralı bu. Her festival, herkgl-
tür merkezi kendi belirliyor çağrı yapacağı sanatçı-
ları. Bürokrasimizin bir geleheği daha var: Türkiye'yi
tanıtacak sanatçılan saptarken, uzmanlara danıştl-
maz. Koskoca devlet memurları dururken sanatçı.
eleştirmen takımının görüşleri alınacak değil ya... O
yüzden de kendi kendimize bazı organizasyonlara
girişir, önemi kendinden menkul bazı sanatçılarımı-
21 dünyaya tanıtmaya çalışırız. Tabii sonuç kocaman
bir srfır. Etkınlik dup biter, kimsenin haberi olmaz. Ama
ne gam. Türk basınından aferin almak o kadar zor
değildir: "Avrupa'ya kültür çıkartması yaptık!"
Diplomatlanmız, "yabancılann" ürettiği projelere pek
sıcak bakmazlar. ama kendilerini yaratıcı" bir orga-
nizatör yerine koyarak proje üretmeye bayılırlar. Na-
sıl bir proje mi? Isterseniz anlatayım: Öncefolklor çı-
kacak, sonra "güzel" mankenlerimizin sunduğu bir
olgunlaşma defilesi, ardından klasik müzik; bir şan-
cımız opera parçaları, müzikallerden şarkılar söyle-
yecek!
Beğenemediniz mi yoksa?
Sizin görüşünüzü soran olmadı ki! Yok efendim,
dışarıda ancak uluslararası düzeydeki sanatçılarımı-
zın ürünleri ile tanıtılabilirmişiz ya da özgün yerel ve
geleneksel kültür ürünleri ile... Bizim de kendimize
özgü sentezlerimız var!
Oscarlar içfn oylama başladı
• Kültür Senisi - Oscar ödüllerini belirlemek üzere
o\ lamalar başladı. Üyeler: en i\ i film. erkek oyuncu.
kadın oyuncu olmak üzere 19 dalda ödüllcrı
belirleyecekler. 14 dalda aday olan Titanic"m bırçok
ödülü toplaması beklenıyor. 70. Ocar ödüllerı 23
Mart"ta sahiplenne \erilecek. Cyeler 17 Mart "a dek
oy pusulalarıııı teslim edecekler ve 23 Mart gecesi
sonuçlar açıklanacak.
Liz Taylop, tedavi altında
• Kültür Senisi - Lız Taylorın geçen günlerde
düşmesı sonucu sırtında oluşan ağrılar nedeniyle
başlayan tedavısinin bir süre daha devam edeceğı
açıklandı. Doktorlar yaptıkları açıklamada. Taylor"ın
birkaç gün daha hastanede yatması gerektiğıni
söylediler.
lime Magazm'in 75. yılı
• Kültür Senisi-Öncekı gece 7
5. kuruluş
yıldönümünü kutlayan Tıme Magazın dergisinin
galasına Bill Çlinton. Mıkhaıl Gorbaçov. Ste\tn
Spielberg. Muhamnıed Ali gibi birçok isim katıldı. 3
Niart 1923 yılında kurulan Time Magazin dergisinin
düzenledığı galaya politika, sanat. eğlence ve >por
dünyasından birçok ünlü ısim katıldı. Gecede derginın
önemli kapak konuları slayt gösterİMyle sunuldu.
bmip'de'SanpınaPi914'
• Kültür Senisi - tzmir De\ let Tiyatrosu. Turgut
Ozakman'ın yazdığı Sarıpınar 1914' isimli \eni bir
oyun sahnelemeye başladı. Reşat Nuri Güntekin'in
"Değirmen' isimli romanından uyarlanan \e 2
bölümlük komedı 'Sarıpınar I9l4"ü Çetin K.öroğlu
NÖnetıyor. 0>unda Metin Oyman. Aktan Günalp. •
Zeki Yorulmaz. Çengiz ^•ılmaz. Beyazıt Gülercanj.'
Erol Aksoy. Recai Topaç. Mehmet Gürkan. Türkeri»
Tekin. Erdener Başar. Şener Ünal, Vedat Özkök ve-ı
Çetin Köroğlu rol alıyor.
Önder Focan CRR'de ;;;
• Kültür Senisi - Önder Focan. Amerikalı
müzisyenlerden oluşan bir grupla eski ve yeni albüffiü
Beneath The Stars'dan oluşan bir repertuvarla bu , >
akşam müzikseıerlerle buluşacak. ÇRR Konser ,"
Salonu'nda saat 20.00'de gerçekleşecek konserde y.
Önder Focan'a (gitar), Sam Yahel (hammond org) ve
Joe Sfrasser (davul) eşlik edecek. j f l
Akbank Oda Orkestrası ;
Çukupova'da
• ADANA(AA)-Akbank Oda Orkestrası. Çukunka
Cniversitesi'nde konser \erecek. Bankanın 50.
kuruluş yıldönümü ve Çukurova Ünıversitesfnin 2Î?.
yıl kutlama etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen
konser 10 Mart'ta gerçekleşecek. Orkestrayı Rencfrn
Gökmen yönetecek. Cihan Aşkın da solist olarak
katılacak. Konserde Bach'ın 'Branderburg
Konçertosu' ve 'Keman Konçertosu". Elgar'ın 'Yaylı
Çalgılar Serenadı" \e Ne\ ıt Kodallı'nın "Ya\ lı •••<
Çalgılar Için Sınfonietta'sı seslendirılecek. *'