12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Hollywood'a düşmüş bir Uzakdoğu rüzgânnın estirdiği, iç burkucu bir aile dramı sağanağı Donup buzullaşan ilisldlerGeçen yıl Cannes'da en iyi senaryo ödülünü alan "The IceStorm-BuzFırtuıasr. ls- tanbul Film Festhali'nin 199O'lı yıllarda sinemasever- lere tamttığı. genelde ödül av- cısı diyebileceğimız. 1954 Tay\an doğumlu. Amerikalı yönetmen Ang Lee'nin sine- malanmızda gösterime giren son filmi. 1978 'de kapağı attığı Ame- rika'da tıyatro ve sinema eği- tımı gördükten sonra 1992 "de (göremedığimiz) ilk uzun fıl- mi -Tui Shou- 1ten EUer"le Asya-Pasifık Film Festıva- lı"nde en iyi film ödülünü ka- zanan Tayvanlı yönetmen. 1993'te çektiği ikinci filmi "The \\edding Banquet- Dü- ğün YemeğTv le Berlin'ın Al- tın Ayısı'na uzandı. Yıne Is- tanbul festıvalinden sinema- lanmıza düşen üçüncü filmi "Eat Drink Man \\oman - Tatlı Tadu"yu. 1995"te yine Beriınde Altın Ayıy ı kazanan Jane Austen uyarlamasi *Sen- se and Sensibilin - Aşk ve Yaşam" izle- di. Uzakdoğu'nun aile. yemek \b. gele- nekleriyle cinsel konulardaki tabulannı hanmanlayan. "tten EUer-Düğfln Yeme- ği -TatlıTuzhT iiçlemesini takip eden. Al- tın Ayı ödüllü "Aşk ve YaşaırTla üne ka- vuşarak Hollywoodciakı yenni sağlam- laştıran. "san benizli* Ang Lee'nın bu kez kamerasını 1970'lenn Amerikası'na çe- virdiği ve ince duyarlılıklarla bezediöi son eseri "Buz Fırtması". ummadığımız kadar iyi \e sıkı bir film çıktı doğrusu. Rkky Moody adlı yazarın aynı adlı roma- nmdan uyarlanan "Buz Fırtması". yıne 'ailev üreğinin attıgı". aldatmalarla. kuşak Buz Fırtınası The lce Storm Yönetmen: Ang Lee / Senaryo: James Shamus, Ricky Moody'nin romanından / Kamera: Frederick Elmes / Müzik: Mychael Danna / Oyuncular: Kevin Kline, Sigourney VVeaver, Joan Allen, Jamey Sheridan. Christina Ricci. Tobey Maguire, Eiijah Wood. Adam Hann- Bryd, Henry Czerny /1997ABD(Umut Sanat) çatişmalan üstüne, sorunlarla, bunalım- larla sarıp sarmalanarak kotanlmış bir dram. 'Vücudum mabedimdir* Evlılikdanışmanlığı.grupterapi.psi- kanalız vb. gibi iletişim sağlama kurum- lannm ilk kez ortaya çıktğı. sözgelimi blup blup sesler çıkararak kımıldayan. oynak zeminli su yatağında sevişmenin tadına vanldığı. kan-koca değiş tokuşlannın va- kayi adıyeden sayıldığı 1970'lerin ABD sinde. Connecticuftayız. Göriinür- de mutlu. düzgün ama alttan alta kayna- yan ve sorunlarla kuşatılmış iki ailenin iç içe geçmiş öyküsünü anlatıyor "Buz Fırtınasr. Ahlaki ve ruhsal bakımdan değişim- lerle sarsılan. kadın hareketiyle cinsel özgürlük dalgalannın çalkaladığı. denge- lerin yerle bir edilip değer yargılannın ufa- landıgı. Vietnam batağına saplanmış. Wa- tergate skandalından yükselen kötü ko- kulann başkan Nbıon'ı koltuğundan et- tiği, uyuşturucunun. hapçılığm yayıldı- ğı, cinsel devrimin aile kurumunu çatır çatırçatırdattığı, genel yozlaşmanın had safhaya vardığ; 1970'liyıllann Amerika- sı'nij fılminin fonuna oturtmuş Ang Lee. Ben Hood(Kevin KMne). dönemin girdap- lanna ister istemez kapılmış. orta sınıf- tan. kansıyla iletişimi kopmuş bir koca. iki çocuklu bir baba. gözü dışarda. karar- sız. umarsız birı. Kansı Elena'ysa (Bah- tıhepbahtsızeşlenoynamaktanaçılmış. benzersız Joan Allen). kurulu bir bebek gibi düzenlı. bakımlı ama kocası sevış- mek tstedığinde. sırtını dönüp uyuyan. so- ğuk bir kadın. Bir şe\Ierin yolunda git- mediğini sezen, fırtına öncesi sessizli- ğindeki Elena. kocası Ben"in. genellikle kocası Jım Carver'ın (Jame\ Sheridan) sürekli e\ dışında. iş gezisinde olduğu komşu kadın Janey Can er"la (Sigourney Weaver) mercimeği fırına verdiğinden Erden Kıral'ın son filmi 'Avcı' gösterimde FeritEdgü'nün Yazmanın 101 Yolu'ndaki gibi. gerçek bir olaydan kaynaklanıp za- man içinde masal boyutlan- naerişerek. farklı ağızlardan kuşaktan kuşağa aktarılmış bir efsaneyı. tersi ve yüzüh- den, iki farklı yorumuyla an- latmaya girişiyor yönetmen Erden Kıral. bugün gösteri- me giren son filmi 'Avcı'da. Yaklaşık çeyrek yüzyıllık meslek yasamına. Türk sine- masının 1980'li yıllann ba- şındaki dışa açılmasında öne çıkmış. çeşitli ulusal \e ulus- lararası ödüllertoplamış 'Be- rekerli Topraklar Üzerinde'. 'Hakkâri'de Bir Mevsim". 'Ayna" ya da 'Av Zamanı" gi- bi filmleri sığdırmış Erden Kıral. Halikarnas Balıkçı- sı'nın roman gibi yasamına dayanan \ e son anda Oscar adaylığının eşiğinden dön- müş 'MaviSürgün'den 4 yıl sonra sekizinci filmi v Av- cı'yla seyırcı karşısına çıkı- yor. Sinemamızınen\erim- li senaristlerinden öykücü Osman Şahin'ın senaryo- sundan çekılen film. yönet- mcnin uzun planlara daya- nan. yüz çekimlerinin ağır bastığı. durağan anlatımıyla. tempolu. hızlı. hareketli Amerikan yapımlarına şart- lanmış. sıradan seyirciye ağır gelebiiir. baştan belirtmek gerekirse. Ancak harika me- kânlarda çekilmiş. görsel ba- kımdan son derece zengin. ışıl ışıl ve göz alıcı filmde. deneyimli kameraman Jiir- gen Jürges'm. beylik deyiş- le şıir gibi görüntülerinin ve zaman zaman görüntülerin önüne geçen. \ urmalı çalgı- lar ustası Arto Tuncboyacı- Av ıııısuı, avcı mısın? AVCI Yönetmen: Erden Kıral / Senaryo: Osman Şahin / Kamera: Jürgen Jürges / Müzik: Arto Tunçboyacıyan / Montaj: Mevlüt Koçak / Oyuncular: Ahmet Uğuriu, Fikret Kuşkan, Jale Arıkan, Tomris Oğuzalp, Suavi Eren, Erol Demiröz, Mehmet Çepiç, Tamer Yılmaz / 1997 yan'ın başanh müziklerının de hakkını teslim etmek ge- rekır. tki episodlu 'AvcTnın yaş- lı bir adamın ağzından din- le\ıp izlediğımiz ilk bölü- münde. bir kan-koca. bir ka- yın ormanında bir a\cıyla karşılaşnor. Bencil, kıskanç. ıktidarsız aga Çolak Osman Bey "ın (Ahmet l'ğurlu). ço- cuk\aştasatınaldığı \e ko- cası tarafmdan cinsel bakım- dan hıç tatmin edilmemiş genç. mutsuz kansı Zala (Ja- le Ankan). ormanı mesken tutmuş. şahın gibi ele avuca gelmez. _\ aban \ e yaman av- cının (Fikret Kuşkan) çeki- cilığıne kapılıyor \ e kadmın yıllarca bastınlmii, cınselli- ginın patlayıvennesiy le. her şey cinsel arzunun gemı azı- ya aldığı. önüne geçiimez 'bir orman yangmı gibi' > a- >ılıp gelişerek seyTediyor o andan itibaren. Bastmlmış cinseüik Çıkmaza saplanmış kan- koca ilişkisindeki gizli sak- lı şiddetin ortaya saçıldığı ormandakı gerılim atmosfe- nne bulandıgımız bu bölüm- de cinsel ilişkinin sonunda ascışı öldürü\eren Çolak Osman Bey'ı de kötü bir sürpriz beklemektedir. Kan- koca ve avcının bu kez fark- lı kişiliklerle karsımıza çık- tığı ikinci bölümü> se \ aşlı bir kadın (Tomris Oğuzalp) an- latıyor. Bilinçaltına gömülü bas- tmlmış cinselliğm.tensel ar- zunun. şiddetin. nefrerin. kor- kunun. ihanetm. orta> a saçıl- dığı ormanm defınliklerinde karşılaşan kan-koca-avcı üç- lüsü yine aynı üçlü ama bu kez farklı karakterlerdeler. Zala'nın cazibesine kapılan kurnazavcı. altın \ar yaianry- la Çolak Osman Bey "ı kuyu- ya iteledikten sonra kadına teca\üze girişiş or ancak be- ceremeyince. ıktidarsızlığı şiddetedönüşüyor. Bıçağım çekıp vurmak istedığı Zala. tecavüzcü avcıya yaman bir oy un oynayacak \e iki erke- ği de kuyuda. balçık çamur içinde caresız. yüzüstü bıra- kacaktır... Yağmur. su. ateş ağırlıklı ilk bölümün tersine farklı renklerde bir atmosfenn ege- men olduğu ikinci bölüm. sandaldakı küçük bir kızın sularda Zala'nın suretini gör- mesıyle masalsı bir finale bağlanıyor. sö)iencelerle ya- tırlarla. sanrılarla karışık. Bir çiftle yollanna çıkan ikinci bir erkeâın tehlikelı kuharlara sapan ilışkılen üs- tüne \aktiy!e >apılmış. >ıl- lar öncesinden hatırladığı- mız Akira Kurosawa'nın •Raşomon" Alain Resna- is'nın "Geçen Yıl Marien- bad'da' >a da Roman Po- lanski nm -Sudaki Bıçak'ı gibi kamıaşık bir üçlü ılışkı çeşıtlemesi niteliğindeki 'Av- cı'da. Osman Be\-Zaia-av- cı üçlüsü. aşktan meşkten çok sürekli birbırlerıni yok etmeye yönelik da\ranışlar içinde. kadınm ırzına geçil- nıesi fantezisınden şiddete dönüşen ıktıdarsızlık eylem- lerıne \c her çeşit cinsel te- röre kadar. İktidarsızlığın şiddeti C'ınsellık tabusunu. sınır- ları ortadan kaldırarak yık- mayı deneyen öyküsü. Jür- gen Jürges ustalığını taşıyan pırıl pınl görüntülerı, Arto Tunçbo\acıyan'ın günıbür gümbür taşkın müziğı. çev- re. mekânkullanımı.yeryer belırgın bir elektriklenme- nın a\ y uka çıktığı. doğaçla- maya da yönelen oyunculu- ğu. gcrgin atmosfen ve cü- retkâr se\ ışme sahneleriyle ağır ve okkalı kaçmış 'Av- cı', sıradan seyircinm kolay kolay kaldırama>acağıcins- ten. farklı bir deneme. Yö- netmenin deyişiyle 'Herke- sin birbirini tiikettigi, ha> at- la ölümiin birbirini tamam- la>arak sıkı bir kördügüm- de bağdaştiğı günümüzün dümasında. tabu kılınmış ama bu kördüğümü çöziip açabilecek cinseuiğe ilişkin" bu "A\cı". kımisinın ıçini bay - sa da. özgün birbütünlüğe \a- ran. degişik bir denemenin ta- dını içerivor. SUNGU ÇAPAN kuşkulanmakta. Kocasını hiç iplemeyen. çekici ama mut- suz. buz gibi bir kadın olan Janey ise sadece farklı bir cinsel ilişki partneri olarak. mesafeli bakıyor. hay\ani boyuttan öte ilişkilerine in- sani bir sıcaklık katma ça- basındaki Ben'e. Bu sorun- lu yerişkinlerin yanı sıra stan- dart Amerikan ailesinın \ az- geçilmez öğelen olan çocuk- ları da anlatıyor Ang Lee. Hood \e Çaner ailelerinın. uyuşturucuyla tanışıp ilk cin- sel uyanışlannı yaşayan. bir an önce büyümek arzusun- daki küçük bireyleri de. ken- di ergenlik problemlerıne gark olmuş bir halde habire bocalamaktalar. Hoodlar'ın büyük kentte yatılı okuyan. içinin gitme- sine karşın henüz daha karşı cınsîe ilış- ki kurmayı başaramamış. 16 yaşındaki sı- kılgan oğulları, Dostoyevski sever Paul (Tobey Maguire). geleneksel hindi >e- meğininmideyeindirileceğiŞükranGü- nü tatıli içın ana-babae\ ine dönüyor; ak- lı. arkadaşına kaptıracağı. sınıfının gözü- ne kestirdiğı en güzel kızına takılmış ola- rak. Büyümüş de küçülmüş kız kardeşi \Vendy (Christina Ricci) ise ateşli bir Ni- \on karşıtı. babasını takmayan. cın gibi fettan. tombik bir yeniyetme. "Seninki- ni gösterirsen ben de benimkini gösteri- rim" diyerek komşu Çarverlerin 2 oğ- lunu birden aynı anda ıdare eden bir kız. Kafayı temiz havaya. koku- lara. moleküllere takmış ya- şıtı Mikey Çarver'laf Eiijah Hood) kmştıran fettan Wendy. kınp dökme ve pat- latma uzmanı. kamçılı haşa- n. sümüklü yaramaz küçük Sandy Carver'a (Adam Hann-Bryd) da mavi boncuk dağıtır. Ailedeki soğuk sa- \aşa ve içten içe biriken nef- rete gömülmüş anne-baba- lar. partilerde "anahtaroyu- nu' oynayıp eş değiştirme kaçamaklanna yönelirken. kendi hallerine bırakılmış çocuklar da bunalımlarını büyütüyorlar sürekli. Amerıkalılar ıçin masu- miyetin sona erdiği 1970'ler döneminden bunalımlı aile manzaralan sunan. dönemin çalkantılanndan nasibini ala- rak iletişimin koptuğu. aile ıçindeki buz kesmış ilişkile- ri aktaran. ailedeki duygu- sal donu. dışardakı buz- kar- soğuk leitmotıfinı sıkçagö- zümüze sokarak yansıtan "Buz Fırtması" 1 . keskin göz- lemlerden, küçük aynntılar- dan bütünlenen. iyi oynan- mış. gergin. etkıleyici. usta ışı bir film sonuçta. Cinsellik taşlamasından ergenlik dramına dümen kı- rarak iç burkucu. modern bırtrajedi boyutlannda sey- reden filmin rollerine cuk orurmuş. büyüklü. küçüklü tüm oyuncular. Ama oğluna utana sıkıla cinsel bıîgıler vermeyi bile yüzüne gözü- ne bulaştıran ketum baba Kevin Kline'la Sigourney Weaver \e Joan Allen bir başka iyi. Hollywood"a 15- 20 yıl kadar önce düşmüş bir Uzakdoğu rüzgârının (Ang Lee). Asyalı duyarlı- Iığıyla 1970"!erinAmerika- sı'na bakarak buzdan fırtı- nalar estirdiği bu film. ilgi- sız kalınamayacak türden. küçük bir başyapıt gibi gel- di bize. "Buz Fırbnasrnı. eşlerin birlikte izlemesi. bir çeşit rahatlatıcı grup terapi işlevidesağlayabilirsanınz. Aşk gemisi-felaketfilıııikanşımı..• TKanİC -Yönetmen, senaryo: James Came- ron / Kamera: Peter Lamont / Müzik: James Horner / Oyuncular: Kate VVinslet, Leonardo Di Caprio, Bilh Zane. Kathy Bates, BiII Pax- ton, Gloria Stuart /1997, ABD (Özen Film) Malum. Hollywood planetinin o sınır tanımaz gücüyle nicediı tüm dünya medyasını işgal eden bütün zamanlann (şimdilik) en pahalı üs- tün yapımı'Titanic'e istemeye iste- meye üç saatimizi vermeyi ve sıkıl- mayı kabullenip gözümüzü karar- tarak gittik sonunda. 1912"de. In- giltere'den ABD"> e giderken Atlan- tik Okyanusu'nda buzdağına çar- parak dibi boyiayan Titanic'in bat- tığı tarihin en büyük denız kazasın- dan uzun yıllar sonra günümüzde açılıyor film. Hırslı bir hazine avcısı olan Bill Parton, okyanusun dibinde yatan Ti- tanic batığındakı. vaktiyle 16. Lo- uis"nın sahibi olduğu. 'LaCoeurde la Mer-Denizin Kalbi' denilen ko- caman bir elması bulup çıkarmaya kafasını takmış üç yıldır. Ne var ki batıktan çıkardığı ka- sada elmas yerine. elması boynu- na takmış halde resmedilmiş. çınl- çıplak bir genç kız resmini buluyor. Derken. artık de\ bir köye dönüş- müş dünyamızda. televizyondaki Titanıc batığıyla ilgili haberleri din- leyen 101 yaşındaki tonton bir ni- ne (97 yaşındaki Oscar adayı Glo- ria Stuart) de\ re>e giriyor. Mendillerinizi hazıria> ın Meğerse resimdeki genç kız o değil miymiş? \'e başlıyor anlat- maya Titanic faciasını. kimsecıkle- re. torununa bile bu konuda tek laf etmemiş olan tonton nıne, yola çı- kışından batışına kadar. Baştan özetleyelim. üç saati aş- kın. uzun. yavan. muazzam (doğ- rusu görkemli nitelemesi gerekti- ğince yansıtmıyor) ancak tam an- lamıyla şurup gibi bir filmle karşı karşıyayız. Zengin kız-yoksul oğlan aşkına mekân olan Titanic'in ilk ve son se- ferini yıllar sonra ilk kez anlatma- ya koyulan nineden dinlediğimiz seyircinin gözy aşı tüketimini arttır- maya yönelik ağdalı aşk hikâyesi yer yer iç baysa da. rahatlıkla izle- niyor. V'arlıklı, kasvetli, vesveseli, ha- bis zengin sınıfın ihtişam içinde yolculuk ettiği üst gü\ ertedekiler- İe, parasız pulsuz ama gönlü zen- gin. neşeli partiler düzenleyen alt güvertedeki yoksullaraynmından. Enya müziğinin eşlik ettığı büyük bir aşk hikâyesinin bildik aşamala- nna yol alan bu üstün y apımın kart- postal görüntüleri sayesinde okya- nusta günbatımını doyasıya izle- mekten ya da gökyüzündeki yıl- dızlan saymaktan da gen kalmadık. fçine aşk hikâyesi katılmış. gör- kemli ve popüler bir felaket filmi diye kabaca özetleyivereceğimiz. önyargılı gittiğimiz, 14 dalda Os- car'a aday gösterilmiş. büyük film (!) havalanndaki bu 'Ta>tanik*i on- ca sakızlaşmış.fosüleşmiş klişesi- ne karşın bize sıkılmadan seyretti- ren action. efekt ustası yönetmeni James Cameron'un teknik beceri- sine diyeceğimiz yok. Pkasso'nun A\ ignonlu Kadınlar tablosu. koyu mavi gözlü yaşlı ni- nenin gençliginde kahverengi göz- lü oluşu ya da yakışıklı ressam kah- ramanımızın tıpkı filmlerde gör- düğü gibi. paragöz annesınin zen- gin mi zengin. maço Billy Zane'e nişanladığı, hizmetçi kılıklı sevdi- ceği Kate Winslet'in eline öpü- cük kondurması. vb. gibi maddi bir takım hataları sineye çekerek sey- rettiğimiz. sonuna doğru artık bat- sa da bitse dedirten bu tipik Ame- rikan yapımı aşklı meşkli, büyük fe- laket filminın Oscar'lan alacağına kesin gözüyle bakabilırsiniz. Ama bizce geçen yılki 'IngilizHasta'bi- le bu 'Ta>1anik'in yanında başya- pıt gibi duruyor doğrusu. KEDİ GOZU VECDt SAYAR Hangi Kültiip, Hangi Tanıtım? (2) Geçen hafta kültürümüzün dünyaya tanıtılmasın- da tutarlı bir politika izlenememesinden yakınmıştık. Bu konuda yepyeni bir örnek ister misıniz? Şu günlerde, Israil'de uluslararası bir müzik festi- vali düzenleniyor. "DünyayıDinlerken" (Hearing the VVorld) başlığı altında. Festivale. Ingiltere'den. Ispan- ya'dan önemli müzik toplulukları çağrılmış. Otantik, geleneksel müziklerin tanıtıldığı uluslararası bir plat- form. Bizden de Kudsi Ergüner çağrılmış. bir "Mev- leviayini" sergilemek üzere. Tabii, devletimiz acayip zor durumda kalmış. Şimdi zamanı mı Mevlevi ayi- ninin... Oradaki büyükelçimizin tüm çabalarına kar- şın Türkiye'den hiçbir destek gelmemiş. Sonuçta Fransız Büyükelçiliği devreye girmiş ve Fransızların finansmanı ile proje, gerçekleşme olanağını bulmuş. Festival yönetimi, gene de Fransız Elçiliği'nden son- ra Türk Büyükelçiliği'nin adını eklemiş afişlere. ayıp olmasın diye herhalde... Nasıl tanıtıyoruz ama kültürümüzü? Dilerseniz iki örnek daha verelim. Paris'te yaşayan veTürk sanatçılarının dünyaya açılması adına ciddi bir çaba gösteren iki organizatörün öykülerı de ko- numuza ışık tutacak nitelikte. Murat Gümüşkaya. Lyon'daki "La Maison Culturel de la Turquie" adlı ku- ruluş aracılığı ile çeşitli müzik grupları getiriyor Fran- sa'ya. Geçen ay bir fasıl topluluğu Fransa'nın çeşit- li kentlerindekonserlerverdi. Bugünlerdedeyedi ka- dın sanatçıdan oluşan bir topluîuk "Istanbul Şarkı- lan" sunuyor Paris, Lyon ve Marsilya kentlerinde. Mart sonunda ise Konya Tasavvuf Müziği Toplulu- ğu'nu getiriyor aynı kuruluş. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kültür Bakanlığı'nın bu projeye karınca kararınca destek vermesini bekler- siniz değil mı? Tabii ki Gümüşkaya da çok beklemiş. Ama destek yerine şöyle bir yazı almış Bakanlık'tan: "Sanatçılara izin vermemizi istiyorsanız, Güzel Sa- natlar GenelMüdür Yardımcısı'nı, bilet ve harcırah- lannı üstlenerek Fransa'ya davet etmeniz gerek!" Gümüşkaya hâlâ sanatçılara izin verilmesini bek- liyor. Gösterinin organizasyonu, Paris'te ATT Derne- ği tarafmdan yapıiıyor, Paris'in güzel tiyatrolarından birinde Theatre Dejezet'de... Bir başka organizatör. Kenan Öztürk de Erköse kardeşleri Yunanistana götürdü geçen ay. Atina ve Selanik kentlerinde ola- ğanüstü bir ilgi ile karşılanan tam on yedi konser verdiler. Mart sonunda ise Yıldız Ibrahimova'yı Yu- nanıstan'a götürüyor Öztürk. Dışişlerimız ıçin bun- dan iyi bir olanak olur mu? Ama bizim bürokrasimiz, dışarıdan davet alan sa- natçılardan hoşlanmaz. Isterler ki biz belirleyelim Türk kültürünü dünyaya tanıtacak sanatçıları. Ne var kı. dünya festivallerinin kuralı bu. Her festival, herkgl- tür merkezi kendi belirliyor çağrı yapacağı sanatçı- ları. Bürokrasimizin bir geleheği daha var: Türkiye'yi tanıtacak sanatçılan saptarken, uzmanlara danıştl- maz. Koskoca devlet memurları dururken sanatçı. eleştirmen takımının görüşleri alınacak değil ya... O yüzden de kendi kendimize bazı organizasyonlara girişir, önemi kendinden menkul bazı sanatçılarımı- 21 dünyaya tanıtmaya çalışırız. Tabii sonuç kocaman bir srfır. Etkınlik dup biter, kimsenin haberi olmaz. Ama ne gam. Türk basınından aferin almak o kadar zor değildir: "Avrupa'ya kültür çıkartması yaptık!" Diplomatlanmız, "yabancılann" ürettiği projelere pek sıcak bakmazlar. ama kendilerini yaratıcı" bir orga- nizatör yerine koyarak proje üretmeye bayılırlar. Na- sıl bir proje mi? Isterseniz anlatayım: Öncefolklor çı- kacak, sonra "güzel" mankenlerimizin sunduğu bir olgunlaşma defilesi, ardından klasik müzik; bir şan- cımız opera parçaları, müzikallerden şarkılar söyle- yecek! Beğenemediniz mi yoksa? Sizin görüşünüzü soran olmadı ki! Yok efendim, dışarıda ancak uluslararası düzeydeki sanatçılarımı- zın ürünleri ile tanıtılabilirmişiz ya da özgün yerel ve geleneksel kültür ürünleri ile... Bizim de kendimize özgü sentezlerimız var! Oscarlar içfn oylama başladı • Kültür Senisi - Oscar ödüllerini belirlemek üzere o\ lamalar başladı. Üyeler: en i\ i film. erkek oyuncu. kadın oyuncu olmak üzere 19 dalda ödüllcrı belirleyecekler. 14 dalda aday olan Titanic"m bırçok ödülü toplaması beklenıyor. 70. Ocar ödüllerı 23 Mart"ta sahiplenne \erilecek. Cyeler 17 Mart "a dek oy pusulalarıııı teslim edecekler ve 23 Mart gecesi sonuçlar açıklanacak. Liz Taylop, tedavi altında • Kültür Senisi - Lız Taylorın geçen günlerde düşmesı sonucu sırtında oluşan ağrılar nedeniyle başlayan tedavısinin bir süre daha devam edeceğı açıklandı. Doktorlar yaptıkları açıklamada. Taylor"ın birkaç gün daha hastanede yatması gerektiğıni söylediler. lime Magazm'in 75. yılı • Kültür Senisi-Öncekı gece 7 5. kuruluş yıldönümünü kutlayan Tıme Magazın dergisinin galasına Bill Çlinton. Mıkhaıl Gorbaçov. Ste\tn Spielberg. Muhamnıed Ali gibi birçok isim katıldı. 3 Niart 1923 yılında kurulan Time Magazin dergisinin düzenledığı galaya politika, sanat. eğlence ve >por dünyasından birçok ünlü ısim katıldı. Gecede derginın önemli kapak konuları slayt gösterİMyle sunuldu. bmip'de'SanpınaPi914' • Kültür Senisi - tzmir De\ let Tiyatrosu. Turgut Ozakman'ın yazdığı Sarıpınar 1914' isimli \eni bir oyun sahnelemeye başladı. Reşat Nuri Güntekin'in "Değirmen' isimli romanından uyarlanan \e 2 bölümlük komedı 'Sarıpınar I9l4"ü Çetin K.öroğlu NÖnetıyor. 0>unda Metin Oyman. Aktan Günalp. • Zeki Yorulmaz. Çengiz ^•ılmaz. Beyazıt Gülercanj.' Erol Aksoy. Recai Topaç. Mehmet Gürkan. Türkeri» Tekin. Erdener Başar. Şener Ünal, Vedat Özkök ve-ı Çetin Köroğlu rol alıyor. Önder Focan CRR'de ;;; • Kültür Senisi - Önder Focan. Amerikalı müzisyenlerden oluşan bir grupla eski ve yeni albüffiü Beneath The Stars'dan oluşan bir repertuvarla bu , > akşam müzikseıerlerle buluşacak. ÇRR Konser ," Salonu'nda saat 20.00'de gerçekleşecek konserde y. Önder Focan'a (gitar), Sam Yahel (hammond org) ve Joe Sfrasser (davul) eşlik edecek. j f l Akbank Oda Orkestrası ; Çukupova'da • ADANA(AA)-Akbank Oda Orkestrası. Çukunka Cniversitesi'nde konser \erecek. Bankanın 50. kuruluş yıldönümü ve Çukurova Ünıversitesfnin 2Î?. yıl kutlama etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen konser 10 Mart'ta gerçekleşecek. Orkestrayı Rencfrn Gökmen yönetecek. Cihan Aşkın da solist olarak katılacak. Konserde Bach'ın 'Branderburg Konçertosu' ve 'Keman Konçertosu". Elgar'ın 'Yaylı Çalgılar Serenadı" \e Ne\ ıt Kodallı'nın "Ya\ lı •••< Çalgılar Için Sınfonietta'sı seslendirılecek. *'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle