12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 30 MART 1998 PAZARTESİ Tasarı, Anayasa ve Sözleşmelere Aykırıdır Prof. Dr. MESUT GÜLMEZ M emur sendikacılığı. sosyal tarihimizde hukuku öneete- yen bir olgu olarak başladı; yasal dûzenleme yapılma- dan, haklar kullanılarak ya- ratıldı; düşünsel plandan eylemsel plana ge- çip, sosyal birgerçeklik olarak siyasal ve yö- netsel gündemin temel konulanndan biri ol- du. Hukukuönceleyerekbaşlayan memursen- dikacılığı. öyle anhşılıyor İci, yürüyüşünü yine hukukun önünde giderek sürdürecek- tir. Çünkühukuk, TBMM gündemindeki ta- sanyabakıldığında, busosyal gerçekliğin çok gerisindekalıyor. Tasan ile. hem siyasal yön- den hem hukuksal yönden, sanki sûrecinba- şmdaymış gibi bir tutum benimsenerek dü- zenkme yapıbnak isteniyor. Tasan, yalnız- ca toplusözleşme ve grev haklan açısından değil, sendika hakkı açısından da, eğer bu içerikle yasalaşırsa. uygulamada sekizinci yı- lını dolduran memur sendikacıhğmm çok gerisinde kalacaktır. Anayasa ve tasan Tasannın toplusözleşmevegrev haklann- dan yoksunolarak hazırlanmasının gerekçe- lerinden biri. on yıl önce de sendika hakkı için "engel" olarak gösterilen anayasadır. Yine aynı mantıkla, anayasanın toplusöz- leşme ve grev haklanm yasakladığı ileri sü- rülüyor. Budayanaksızgörüşü, uzmanbir hu- kukçuymuşçasına, Türkiye Kamu-Sen Ge- nel Başkanı da sa\ıınuyor. Geçmişte de kı- mi sendikacüaı ve sendika uzmanlan, 51. maddedeki "işçfler" sözcüğünün memurlar için sendika yasağı anlamına geldiğini dü- şünüyorlardı. Bu tutum aslında, haklan ya- salann değil insanlann yarattığmı göreme- yen, savaşımla hak yaratma geleneği ıçinde yoğrulmayan sendikacılar için çok da şaşıı- tıcı değildir. "Anayasa gre\i yasaklamışör' diyenler. 1995'te 53. maddeye eklenen yeni fikrada- ki *54"üncü madde hükümlerine tabiolma- yan" sözcüklerine dayanıyorlar. Buradan grev yasağı çıkanlabilir mi? Bunun için 54. maddenin kişi yönünden kapsamına alınan hak öznelerininkimlerolduğunubelirlemek gerekir. 54. maddeye göre, hak özneleri "işçi- ler"dir; anayasa grev hakkını. "çahşanlar"a ya da "işçilerinkuracağı sendikalar"a değil. birey olarak "işçiler"e tanımıştır. "Memur- larvediğerkanıugörevlilerı"nin ve kuracak- lan sendikalann 54. maddeye bağlı olmadı- ğı açıktır. 54. maddedeki düzenlemenin an- lamı, gre\ hakkınm yalnızca "işçüer* için "anayasalgüvence" altına alınmış olmasıdır. Dolayısıyla, "İSŞÇ»" olmayanlar için yasama- nm takdir yetkisi vardır; dilerse grev hakkı tanır, dilerse yasaklar. Yasaklarsa da, hak anayasa gü\encesinden yoksun olduğu için, aykınhk savıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz. Ancak, yürürlükteki yasalar- da öngörülenve tasan ile de sürdürüler! gre\ yasağı. anayasaya aykın düşmese de. ulus- lararası sözleşmelere aykındır. Gre\- hakkmı yasakladığı ileri sürülenye- nı fikra. "54'iincü madde hükümlerinetabi olmav-ansendikalarv«üstkuruluşlar"ilan soz ediyor, Bu sendikalar ve üst kuruluşlar da. m. 128 1 kapsamına giren kamu görev lıle- rince kurulacaktır. Bu dûzenleme çerçeve- sinde. zaten bağlı olmadıklan, kapsamı dı- şında tutulduklan "54. madde hükümlerine tabi olınadıklannı" ikınci kez söylemek ve yınelemekle gre\ yasağı getirilmiş olmaz. Iş- çilenn gre\ hakkını anayasal güvenceye alan bir maddeye. kamu görevlilerinin kuracağı sendikalann bağlı olmadığını söylemekle grev yasağı getirilmiş sayılamaz. Böyle bir düzenlemenin hukuksal birsonuç doğurabil- mesi için, 54. maddede "işçfler" yerine "ça- hşanlar" denilmış olması gerekirdi. Kaldı ki 54. maddedeki hak özneleri "çalışanlar" ol- saydı bıle, "54'üncü madde hükümlerine ta- bioimayansendikalarveüstkuruluşlar1 ' de- nilmesi,yalnızcaanayasal güvenceden yok- sun bırakma sonucu doğururdu. Dolayısıy- la, grev yasağının dayanağı olarak gösteri- len bu sözlerin eski dilde adı, gereksiz ve boş söz anlamma gelen "haşjv"dir. ' Kuşkusuz ki. 54. maddeyi kaleme alan- lann •'öznel iradesT. toplusözleme ve grev haklannı yasaklamaktı. 1995'te anayasayı on altı maddesi\ le değiştiren si\ il parlamen- to. 12 Eylül'cülerin koymadığı bir yasağı on üç yıl sonra 53. maddeye yazmak istedi, ama başaramadı: bu öznel yasakçı iradeyi nes- nel bir dûzenleme ile gerçekleştirme bece- risı gösteremedi. Bu durum. 1982 Anayasa koyucusunun. "hakgrevi"ni yasaklamakis- temiş \e düşüncesıni madde gerekçesine açıkça yazmış olmasına karşın bunu başa- ramamasına benziyor. Uluslararası sözleşmeler ve tasan Sendikal haklara ilişkin uluslararası söz- leşmeler komısunda sıkhkla yanılgılara dü- şülen iki temel nokta var. Birincisi. 87ve 151 sayûısözleşmeler araandakiilişldsorunudur. 151 sayılı sözleşmenin "özel sörieşme" ol- ması nedeniyle kamu görevlilerinin sendi- kal haklan konusunda öncelikle uygulana- cağı ileri sürülüyor. Oysa bu sorunun yanı- tını, yoruma gerek bırakmayacak bir açık- lıkla, 15 l'in gözardı edilen 1. maddesı \er- miştır. Buna göre 151 sayılı sözleşme. an- cak düzenlediği haklar ve güvencelerkonu- sunda başka uluslararası sözleşmelerde "da- ha eh/erişli hûkümler" yoksa uygulanır, ya- ni "yedek sözleşme'Mir. Gerek 87, gerekse 98 sayılı sözleşmelerin, sendikal haklar ko- nusunda 151 'den daha elverişli ileri kural- lar ıçerdiğine \e ilkece kamu görevlilerini de kapsadığma göre öncelikle uygulanma- sı gerektiği açıktır. Bu aynı zamanda, Ulus- lararası Çalışma Örgütü (UÇÖ) denetım or- ganlannın gerek İngiltere. gerekse ülkemiz için son yıllarda da yinelediği "rçtihat" ni- teliği taşıyan yerleşik bir ilke karandır. ficinci önemlinokta, 87 ve 151 sayılı söz- leşmeleri, denetim organlan kararlan çerçe- vesinde anlamakve uygulamak gerektiğidir. Başka deyişle. ne denli yetkin bir uzman ya da hukukçu olursak olalım. kişisel görüşü- müz ne olursa olsun. södeşmeleri dikdiği- miz gibi değil denetim organlannm karar- lan doğrultusunda anlamak. yorumlamak veu> gulamak.sözleşmelerionaylamakküst- lendiğûniz hukuksal >ükümlüİükleri de bir bürün olarak yerine getirmek zorundayız. Çünkü UÇÖ Anayasası üye de\ letlerin ya- sa ve uygulamalannın sözleşmelere uygun- luğunun denetimini yapma konusunda de- netim organlannı yetkili saymıştır. Asgari ni- telik taşıyan uluslararası ilke ve kurallann e\Tenselliği ancak böyle sağlanabilir. Bu gerçek karşısmda, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı'nın ve kimi başka sendika- cı. siyasetçi ve hatta uzmanlann zaman za- man yaptığı gibi. 87 sayılı sözleşmenin söz- cük olarak "grey"e yer vermemiş olmasını ileri sürerek UÇÖ'nün grev hakkını güven- ceye almadığı savunulamaz. Bu görüşün hiçbir dayanağı yoktur. Sendika Özgürlüğü Komitesi ile Uzmanlar Komitesi, 1951 yı- lından beri 87 sayılı sözleşmenin üç ayn maddesinin grev hakkını da içerdiğini yine- lemektedirler. Anayasa ile 2822 sayılı yasa- daki grev yasaklanmn bu sözleşmeye ve de- netim organlan kararlanna aykın olduğunu belirterek degiştırilmesim istemişve istemek- tedirler. Bu görüşü beğeruneyıp eleştirsek de, hem üye devlet olarak hem de sözleşmeyi onaylayarak taraf olmamız nedeniyle, dene- tim organlannm içtihatlan çerçevesinde yü- kümlülüklerimizi yerine getirerek, bir yan- dan anayasa ile 2822 sayılı yasadaki grev ya- saklannı kaldırmak, öte yandan da kamu görevlilerine gre\r hakkı tanımak zorunda- yu. Anayasa çerçevesinde, grev hakkı ko- nusunda yasama organının takdir yetkisibu- hınmaklabirlikte. onayladığımız 87 sayılı söz- leşme ile Insan Haklan Avrupa Sözleşmesi çerçevesinde, şu anda olduğu gibi, grev hak- kınm kesin ve genel olarak yasaklanması hukuken olanaklı değil ve bu sözleşmelere açıkça aykındır. Eğer, birer insan haklan belgesi olan ve insan haklannı güvenceye alan bu sözleşme- lere uygun bir dûzenleme yapmak istenı- yorsa, yalnızca tasannın en temel eksikliği- ni oluşturan grev hakkınmtamnıpdüzenlen- mesı gerekmez, aynı zamanda uluslararası hukuka açıkça aykın başka kurallanmn, özellikle de sendika kurma hakkına getiri- len yasaklann kaldınlması ve sendikalann iç yaşamını ve etkinlıklerini dûzenleme öz- gürlüğünü kısıtlayan aynntıcı yaklaşımdan %e 2821 sayılı yasaya koşutluk sağlama ça- basmdan vazgeçilmesi gerekir. Tasannın uluslararası sözleşmelere uygun olduğunu ileri süren ve bu savını gerekçelerde yine- leyen hükümete bir öneride bulunuyorum: Üyesi olduğumuz Uluslararası Çalışma Ör- gütü'nden teknik >-ardun misyonu isteye- rek. gönderilecek bir uzmana tasannın söz- leşmeler ve UÇÖ ilkeleri yönünden değer- lendirmesini yapnrsın. UÇÖ'nün, hükümetin buyoldaki ısteğini çok olumlu karşılayacağına ve hemen yanıt vereceğine hiç kuşku yok- tur. Avukatlık Yasası'nda Değişiklik Yapılırken... Av.ÇELALULGEN S aymSüJevmanDemirel'inbaşbakanlığı dönemin- den( 1993) bu yana Amkatlık Yasası'nda deği- şiklik çabalan sürmesine karşın, her nedense bir arpaboyu dahi yol alma olanağı bulunamamıştır. Sa\-unma mesleğınin yüceliğini. onurunu ve kutsallığını yeniden kurmak için girişilen bu çabanın kısa zamanda sonuçlanması da olanaksız gözükmektedir. Bakanlıkçaha- zırlanan taslak yanında Barolar Birliği'nin de bir taslak hazırlayarak yasalaşma çalışmalanna katkı sunduğunu belirterekbırkaç eleştirel noktayadeğmmek ıstiyorum. De- , ğişiklik çalışmalan aslında birkaç açıdan yenilik getirici bcyutlar taşımaktadır. Ömeğin ortak avukat bürolannın yada avukatlık ortaklıklannın kurulması, avukatlık mes- İeğine girişte sınav yapılması yeni sayılabilecek düzen- lemeler olacaktır. Bu değişiklik çalışmasında: baştan sona yeni bir yasa çıkarmak yerine, var olan yasanın maddelerinde değjşik- likler yapılması yolunun seçilmesi. kendi ıçinde bütün- lük taşıması gereken bir yasaya ulaşmak yenne kırk ya- malı bohça görünümü veren bazı maddelen değiştirilmış, bazı maddelerine ekler yapılmış eski yasayla bızi karşı karşıya bırakıyor. Yasanın taslaktakı bıçımıyle yasalaş- ması durumunda, en kutsal hak olan sa\"unma hakkını, ve- kâlet verenler adına kullanan savıınmanlann hiçbir soru- nunu çözmedıği de kısa zaman içinde anlaşilacak. Avu- katlık mesleğınin sorunlannı salt Avukatlık Yasası'nın de- ğişmesi olarak görmek sorunun çözümünden uzaklaş- mak için başlıbaşına bir neden. Bızce bu salt bir yasa de- ğil bir yasalar zinciri, bir sistem sorunu. Sistem savun- manhk mesleğine nasıl bakmak istıyorsa o tür değişik- likler yapıyor. Savunma mesleğinm özgürleşmesi, hak arama özgürlüğünün bir güvencesi olarak algılanmıyor. Biraz özgûr,biraz kapıkulu avukatlar olsun diye perde bi- raz aralanıyor, o kadar. Yasanın 1. maddesine eklenmek istenen "Avukat yargının bağımsaz bir unsuru oiup göre- viıüserbestçej'erinegetirir'' tümcesı ile 2. maddesine ek- lenmek istenen "Yargıorganlan, noterler,emnhrtmakanv lan, diğer kamu kurum ve kuruluşlan>'la kamu ikrisadi Bellona'da her Gerçek Kalite *& Daha Güzel Çizgil En Uygun Fiyat ve Taksitler Peşin Fiyatına K ] Taksit Bütün Bellona'lar, şimdi benzersiz kampanya avantajlarıyla. Sakın kaçırmayın. 21NO^I^h«d<«bnuy9 un^ devlet teşekkûlkri ile kamu iktisadi kuruluşlan, banka- lar, sigorta şirkederi aMikatlara göre\lerinin >erine geti- rümesinde vardımcı olmakla yükümlüdürier" tümcesi savunmankğL, savunma hakkı ve hak arama özgürlüğü- nün gmencesı yapmaya yetebilecek mi? Bizce bu iki maddeye eklenmesi tasarlanan bu tümceler, soyut ve yap- tınm gücü olmayan sözcükler yığını olmaktan ileri gide- meyecektır. Savunma mesleğini demokrasinin olmazsa ol- maz koşulu, bagımsız yargmın ve de onun öğelerinden yargı-sa> r unma ve hükiim bütünlemesinin bir ayağı ola- raksavunmanlıkmedeğininbugüne değin>~aşananolum- suz koşullannı daha açık anlatım w \aptınm kurallan ue değiştirmeyegereksinimvar. Bu yasanın çıkanlması ile ad- lı>e kondorlannda dövülen avukatlar görmeyi. saMinma mesleğini yaptığı için gözaltına alınmalan, duruşmadısiplini adı al- tındayargıçlann iki dudağı arasın- dan çıkacak "çık" emri ile duruş- ma salonunu terk etmeyi ve böy- lece insanlan savunmasız bırak- mayı ızlemeyi sürdürebilecek isek, yararsız bir değışiklikle uğraşıyo- ruz demektir. Yasa tasansmın ge- nel gerekçesinde avukatlık mesle- ğinın eğitımine \e genç hukukçu- lararasındakiyetışroe ve olgunluk fartMığınaflaideğınîrmektâlr. Sı-' navın bu yüzden konulduğu \e mesleğınde yetkin, ıyı yetışmiş sa- vunmanlar yetiştirmenin koşulu olarak da eğitimde öğretilmeyen meslek kurallan ve sanat incelik- lerinin stajda öğretilmesi gereğine değınilmiştir. Bizce savunmanhk mesleğinin bu zaafi, mesleğe ver- diğimiz özen ve önemle aşılacak- tır. Kendini yeterli yetkilerle dona- tılmışgören genç avukatlar,bu yet- kilerin ışığında mesleğe daha bir umutla ve heyecanla sanlacaktır. Avukata el kaldırmayı, bir devlet memuruna el kaldırma konumuna getirmeden, av'ukata bilgi vermek- ten kaçınan görevlinin, görevi kö- tüye kullanma suçunu işlediği yo- lundayasal dûzenleme yapmadan; avukatı mahkemelerde konuşa- maz, sus pus savunmanlar ordusu olmaktançıkarmadangenç meslek- taşlan avukatlık mesleğinin bir sa- nat olduğuna nasıl inandıracağız. Mahkemelerde zaman azlığı ne- deniyle avukatlann, konuşma öz- gürlüklerini kısıtlayan uygulama- lara karşı çıkınca da usul hüküm- lerine görev avnkaü disiplinsiz dav- ranmış sayarak duruşma dışına çı- karmayn öngören usul hükümleri- ni değiştirmeden, avukatın savun- ma dokunulmazhğını milletveki- linin kürsü dokunulmazlığı gibi kabul etmeden ve bu konuda ya- sal düzenlemeler gerçekleştirme- den, avukat-yargıç llişkilerini da- ha çağdaş ve savunmaya yakışır birboyuta getirmeden Amerika'yı yeniden keşfetmekten ileri gide- meyiz. "Söz gümüşse sükût arün- dır" özdeyişinı a\oıkatlık mesle- ğinin dışında tutmalıyız. Avukat- lıkmesleğinde alnnolan *söz"dür. (Amerikan fılmlerindeki avukatla- n ızleyen halkımız kendi avukat- lannmhiç konuşmadığındanyakı- nır oldu.) Avukatlık Yasası'ndaki değişik- liklere koşut olarak Hukuk L'sulü Muhakemeleri Yasası'nda, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'nda, T. Ceza Yasası'nda bazı maddele- rin değiştirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Buaradabakanlığın hazırladığı taslakta A\-ukatlık Ya- sası'nın 58. maddesinde avukat- lann. duruşma disiplinini sağla- yan yargıçlar tarafindan dışan çı- kanlamayacağına ilişkin bir hü- küm bulunmamasma karşın T. Ba- rolar Bırlığf nın taslagında "_.avu- katJarduruşmalanlançıkanlamaz. Tutuklanamaz, haklannda hafıf hapis %eya hafıf para cezası veril- mez" tümcesi yer almaktadır. En azından bu tümce Avukatlık Yasa- sı'ndaki değişikliğin olmazsaotmaz koşulu sayılmalıdır. Bu değişiklik yapılmadantaslakyasalaşırsa kim- se Avukatlık Yasasfnda değişiklik yaptığvndan söz ermemeli. Yasa tasansınıngenel gerekçesinde "Hu- kukbirbilim. avukathkise meslek ve sanarür" gibi yuvarlak sözler- le olayı geçiştirmek yerine köklü yenileşmelere girmek gerekir. Sa- vunma mesleğinin kutsalhğına ve yüceliğine yakışır bir biçimde ya- pılacakdeğişiklikler, demokrasimı- zin de kazancı olacaktır... CUMHURtYETTEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Savaşım İrticaya Karşı Irtica ile savaşımın islamla savaş olmadığı görüşü, irticayandaşlarının tüm çabalarına kar- şın yaygınlaşıyor. Böylece dindar olan, ama şeriat yönetimini benimsemeyenler de baskılara ve çarpıtma gi- rişimlerine karşı kendilerini gönül rahatlığı ile savunma olanağını elde ediyorlar. Laikliği yok etmeyi amaçlayan ırtica yandaş- larına karşı ilk kez bir hükümet, tavrını ve ağır- lığını koydu. Bakanlar Kurulu'nun hafta ortasındaki sava- şım ilkelerini de içeren kararları ve açıklaması, şeriatçıların beliıiediği hedefin bir kez daha or- taya dökülmesine yaradı. Bir milletvekilinin yaptığı açıklama. şeriatı amaçlayan yayın organlarından birinde şu baş- lıkla yayımlandı: "Kazanılmış haklarımızı kimse geri alamaz." Hukuka ve yasalara aykın bir edinimin kaza- nılmış hak olduğunu ileri sürmek için anayasa ve yasalan yok sayan bir görüşün sahibi olmak gerekli. Zaten kendileri de lafia, yetmezse ey- lemleriyle bunu ortaya koymayı başarılı bir si- yaset sayıyorlar. Milli Güvenlik Kurulu'nun asker kanadı ile hü- kümet kanadı arasında irtica ile savaşım konu- sunda bir ayrıntı dışında görüş aynlığı olmadı- ğı son MGK toplantısında belirlenmiş durum- da. Ancak mütedeyyin, yani dünya için bir karşı- lık beklemeden ve gösterişe kaçmadan ibadet edenler konusunda yorum farkı olduğu görü- lüyor. Bu ayrım da Sayın Ecevit'in tarikatları sı- nıflandırmasından ve birini savunur bir görün- tü çizmesinden kaynaklanıyor. Oysa özellikle türban eylemlerindeki genç kızların hepsinin aynı renk ve şekilde başlarını bağlamadıklarını fotoğraflardan ve ekranlardan izliyoruz. Arkadaşımız Yalçın Bayer, Hürriyet ga- zetesindeki köşesinde, bile bile yanlış kullan- dığımız; başlannı gelenekleri, yaşları ve salt din- sel inançları nedeniyle örtenleri ayırmak ister- ken, "türban" deyiverdiğimiz sıkmabaşların hangi akımın simgesi olduğuna ilişkin bir açık- lamaya yer verdi. Oradan aktarahm: 'Türban, alnının ön kısmında bir iki parmak sıper oluşturacak biçimde takılmışsa bu kişi- ler Nakşi, Türban, alın kısmında ucundan hafif kıvnlıp başı çok sıkı saracak biçimde sanlmışsa, bu ki- şiler Nurcu, Türban, yüzün her iki yanından hafif bolca aşağı düşecek biçimde takılmışsa bu kışiler Kadiri, Siyah çarşaflı, yüzünün üçgen biçimde çok • & bölümünün göriındüğü kişiler Humeynici," Türban eylemlerinin Türkiye'de demokrasiyi geçerli kılmak adına yapıldığına inananlar var. Ama bunlar ya saflıklarından ya da hainliklerin- den buna inanıyorlar. Belki de doğru ile geçer- li arasındaki uçurumdan yararlanıp çevrelerin- de itibar kazandıklannı sandıkları için böyle dav- ranıyorlar. • Düzeltmen arkadaşımız Necdet Kayam genç yaşta kalp krizine yenik düşerek aramızdan ay- nldı. Gazetecilik mesleğinin en fazla disiplin ve dikkat isteyen dalında özveri ile çalışan arka- daşımızı unutmayacağız. Ailesine ve yakınları- na başsağlığı diliyoruz. • Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin karikatür da- lındaki yılın gazeteci ödülünü çizerimiz Kâmil Masaracı cumartesi günü düzenlenen törenle aldı. • Dışişleri Bakanlığı'nın GAP'ın gecikmesinden duyduğu rahatsızlığı Serkan Demirtaş okur- lanmıza duyurdu. • Kıbns Rumları ile AB'ye tam üyelik görüşme- lerinin başlatılmasındaki amacın "AB içinde Helenizmikuvvetlendirmek ve Türkiye'ye kar- şı ikinci Helen vetosunu devreye sokmak" ol- duğunu vurgulayan Roma Büyükelçisı Inal Ba- tu'nun görüşlerinı Lale Sanibrahimoğlu yaz- dı. '• Yerel yönetimler reformu tasarısının sunul- duğu gibi "demokratikleşme'Y\ değil, "neo-li- beral" politikaların yaygınlaştınlmasını sağla- yacağına ilişkin görüşleri Işık Kansu haberleş- tirdi. • Manisalı gençler davasında verilen tahliye kararından sonraki gelişmeleri Merih Ak ve Necati Aygın, aktardı. • Kurban Bayramı yaklaşırken Içişleri Bakanı Mu- rat Başesgioğlu'nun Türk Hava Kurumu dışın- da hiçbir kurum ve kuruluşun kurban derisi top- layamayacağına ilişkin olarak valilikleri uyardı- ğını Cengiz Yıldınm duyurdu. • IKDP Lideri Mesut Barzani'ye teslim olan PKK'nin ikinci adamı Şemdin Sakık'm Türki- ye'ye iadesinde hukuk yolunun tıkalı olduğunu Prof. Dr. Aslan Gündüz'le görüşen Devrim Sevimay haberteştirdi. • Istanbul Valiliği İl Idare Kurulu'nun. /asalara aykın olarak dinci vakıf ve kuruluşlara arazi tah- sis eden Gaziosmanpaşa Belediye Meclisi ka- raıiannı iptal ettiğini Mehmet Demirkaya yaz- dı. • Sultanbeyli Imam Hatip Lisesi'nde gorevlı 17 türbanlı öğretmen hakkında Milli Eğitim Bakan- lığı'nın soruşturma başlattığını YusufZiya Ay haberleştirdi. • Aylık 4 buçuk milyon lira maaşıyla geçinme- ye çalışan 85 yaşındaki Hatice Taş'n yaşan mücadelesini Yaşlılar Haftası'nda Ipek Yezda- ni ve Özkan Güven aktardı. • Önümüzdeki pazartesiye kadar göniünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılarmızla. orhan.erinc(o raksnet.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle