Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
30 MART 1998 PAZARTESİ
Tasarı, Anayasa ve Sözleşmelere Aykırıdır
Prof. Dr. MESUT GÜLMEZ
M
emur sendikacılığı. sosyal
tarihimizde hukuku öneete-
yen bir olgu olarak başladı;
yasal dûzenleme yapılma-
dan, haklar kullanılarak ya-
ratıldı; düşünsel plandan eylemsel plana ge-
çip, sosyal birgerçeklik olarak siyasal ve yö-
netsel gündemin temel konulanndan biri ol-
du.
Hukukuönceleyerekbaşlayan memursen-
dikacılığı. öyle anhşılıyor İci, yürüyüşünü
yine hukukun önünde giderek sürdürecek-
tir. Çünkühukuk, TBMM gündemindeki ta-
sanyabakıldığında, busosyal gerçekliğin çok
gerisindekalıyor. Tasan ile. hem siyasal yön-
den hem hukuksal yönden, sanki sûrecinba-
şmdaymış gibi bir tutum benimsenerek dü-
zenkme yapıbnak isteniyor. Tasan, yalnız-
ca toplusözleşme ve grev haklan açısından
değil, sendika hakkı açısından da, eğer bu
içerikle yasalaşırsa. uygulamada sekizinci yı-
lını dolduran memur sendikacıhğmm çok
gerisinde kalacaktır.
Anayasa ve tasan
Tasannın toplusözleşmevegrev haklann-
dan yoksunolarak hazırlanmasının gerekçe-
lerinden biri. on yıl önce de sendika hakkı
için "engel" olarak gösterilen anayasadır.
Yine aynı mantıkla, anayasanın toplusöz-
leşme ve grev haklanm yasakladığı ileri sü-
rülüyor. Budayanaksızgörüşü, uzmanbir hu-
kukçuymuşçasına, Türkiye Kamu-Sen Ge-
nel Başkanı da sa\ıınuyor. Geçmişte de kı-
mi sendikacüaı ve sendika uzmanlan, 51.
maddedeki "işçfler" sözcüğünün memurlar
için sendika yasağı anlamına geldiğini dü-
şünüyorlardı. Bu tutum aslında, haklan ya-
salann değil insanlann yarattığmı göreme-
yen, savaşımla hak yaratma geleneği ıçinde
yoğrulmayan sendikacılar için çok da şaşıı-
tıcı değildir.
"Anayasa gre\i yasaklamışör' diyenler.
1995'te 53. maddeye eklenen yeni fikrada-
ki *54"üncü madde hükümlerine tabiolma-
yan" sözcüklerine dayanıyorlar. Buradan
grev yasağı çıkanlabilir mi? Bunun için 54.
maddenin kişi yönünden kapsamına alınan
hak öznelerininkimlerolduğunubelirlemek
gerekir.
54. maddeye göre, hak özneleri "işçi-
ler"dir; anayasa grev hakkını. "çahşanlar"a
ya da "işçilerinkuracağı sendikalar"a değil.
birey olarak "işçiler"e tanımıştır. "Memur-
larvediğerkanıugörevlilerı"nin ve kuracak-
lan sendikalann 54. maddeye bağlı olmadı-
ğı açıktır. 54. maddedeki düzenlemenin an-
lamı, gre\ hakkınm yalnızca "işçüer* için
"anayasalgüvence" altına alınmış olmasıdır.
Dolayısıyla, "İSŞÇ»" olmayanlar için yasama-
nm takdir yetkisi vardır; dilerse grev hakkı
tanır, dilerse yasaklar. Yasaklarsa da, hak
anayasa gü\encesinden yoksun olduğu için,
aykınhk savıyla Anayasa Mahkemesi'ne
başvurulamaz. Ancak, yürürlükteki yasalar-
da öngörülenve tasan ile de sürdürüler! gre\
yasağı. anayasaya aykın düşmese de. ulus-
lararası sözleşmelere aykındır.
Gre\- hakkmı yasakladığı ileri sürülenye-
nı fikra. "54'iincü madde hükümlerinetabi
olmav-ansendikalarv«üstkuruluşlar"ilan soz
ediyor, Bu sendikalar ve üst kuruluşlar da.
m. 128 1 kapsamına giren kamu görev lıle-
rince kurulacaktır. Bu dûzenleme çerçeve-
sinde. zaten bağlı olmadıklan, kapsamı dı-
şında tutulduklan "54. madde hükümlerine
tabi olınadıklannı" ikınci kez söylemek ve
yınelemekle gre\ yasağı getirilmiş olmaz. Iş-
çilenn gre\ hakkını anayasal güvenceye alan
bir maddeye. kamu görevlilerinin kuracağı
sendikalann bağlı olmadığını söylemekle
grev yasağı getirilmiş sayılamaz. Böyle bir
düzenlemenin hukuksal birsonuç doğurabil-
mesi için, 54. maddede "işçfler" yerine "ça-
hşanlar" denilmış olması gerekirdi. Kaldı ki
54. maddedeki hak özneleri "çalışanlar" ol-
saydı bıle, "54'üncü madde hükümlerine ta-
bioimayansendikalarveüstkuruluşlar1
' de-
nilmesi,yalnızcaanayasal güvenceden yok-
sun bırakma sonucu doğururdu. Dolayısıy-
la, grev yasağının dayanağı olarak gösteri-
len bu sözlerin eski dilde adı, gereksiz ve boş
söz anlamma gelen "haşjv"dir.
' Kuşkusuz ki. 54. maddeyi kaleme alan-
lann •'öznel iradesT. toplusözleme ve grev
haklannı yasaklamaktı. 1995'te anayasayı
on altı maddesi\ le değiştiren si\ il parlamen-
to. 12 Eylül'cülerin koymadığı bir yasağı
on üç yıl sonra 53. maddeye yazmak istedi,
ama başaramadı: bu öznel yasakçı iradeyi nes-
nel bir dûzenleme ile gerçekleştirme bece-
risı gösteremedi. Bu durum. 1982 Anayasa
koyucusunun. "hakgrevi"ni yasaklamakis-
temiş \e düşüncesıni madde gerekçesine
açıkça yazmış olmasına karşın bunu başa-
ramamasına benziyor.
Uluslararası sözleşmeler ve tasan
Sendikal haklara ilişkin uluslararası söz-
leşmeler komısunda sıkhkla yanılgılara dü-
şülen iki temel nokta var. Birincisi. 87ve 151
sayûısözleşmeler araandakiilişldsorunudur.
151 sayılı sözleşmenin "özel sörieşme" ol-
ması nedeniyle kamu görevlilerinin sendi-
kal haklan konusunda öncelikle uygulana-
cağı ileri sürülüyor. Oysa bu sorunun yanı-
tını, yoruma gerek bırakmayacak bir açık-
lıkla, 15 l'in gözardı edilen 1. maddesı \er-
miştır. Buna göre 151 sayılı sözleşme. an-
cak düzenlediği haklar ve güvencelerkonu-
sunda başka uluslararası sözleşmelerde "da-
ha eh/erişli hûkümler" yoksa uygulanır, ya-
ni "yedek sözleşme'Mir. Gerek 87, gerekse
98 sayılı sözleşmelerin, sendikal haklar ko-
nusunda 151 'den daha elverişli ileri kural-
lar ıçerdiğine \e ilkece kamu görevlilerini
de kapsadığma göre öncelikle uygulanma-
sı gerektiği açıktır. Bu aynı zamanda, Ulus-
lararası Çalışma Örgütü (UÇÖ) denetım or-
ganlannın gerek İngiltere. gerekse ülkemiz
için son yıllarda da yinelediği "rçtihat" ni-
teliği taşıyan yerleşik bir ilke karandır.
ficinci önemlinokta, 87 ve 151 sayılı söz-
leşmeleri, denetim organlan kararlan çerçe-
vesinde anlamakve uygulamak gerektiğidir.
Başka deyişle. ne denli yetkin bir uzman ya
da hukukçu olursak olalım. kişisel görüşü-
müz ne olursa olsun. södeşmeleri dikdiği-
miz gibi değil denetim organlannm karar-
lan doğrultusunda anlamak. yorumlamak
veu> gulamak.sözleşmelerionaylamakküst-
lendiğûniz hukuksal >ükümlüİükleri de bir
bürün olarak yerine getirmek zorundayız.
Çünkü UÇÖ Anayasası üye de\ letlerin ya-
sa ve uygulamalannın sözleşmelere uygun-
luğunun denetimini yapma konusunda de-
netim organlannı yetkili saymıştır. Asgari ni-
telik taşıyan uluslararası ilke ve kurallann
e\Tenselliği ancak böyle sağlanabilir.
Bu gerçek karşısmda, Türkiye Kamu-Sen
Genel Başkanı'nın ve kimi başka sendika-
cı. siyasetçi ve hatta uzmanlann zaman za-
man yaptığı gibi. 87 sayılı sözleşmenin söz-
cük olarak "grey"e yer vermemiş olmasını
ileri sürerek UÇÖ'nün grev hakkını güven-
ceye almadığı savunulamaz. Bu görüşün
hiçbir dayanağı yoktur. Sendika Özgürlüğü
Komitesi ile Uzmanlar Komitesi, 1951 yı-
lından beri 87 sayılı sözleşmenin üç ayn
maddesinin grev hakkını da içerdiğini yine-
lemektedirler. Anayasa ile 2822 sayılı yasa-
daki grev yasaklanmn bu sözleşmeye ve de-
netim organlan kararlanna aykın olduğunu
belirterek degiştırilmesim istemişve istemek-
tedirler. Bu görüşü beğeruneyıp eleştirsek de,
hem üye devlet olarak hem de sözleşmeyi
onaylayarak taraf olmamız nedeniyle, dene-
tim organlannm içtihatlan çerçevesinde yü-
kümlülüklerimizi yerine getirerek, bir yan-
dan anayasa ile 2822 sayılı yasadaki grev ya-
saklannı kaldırmak, öte yandan da kamu
görevlilerine gre\r
hakkı tanımak zorunda-
yu. Anayasa çerçevesinde, grev hakkı ko-
nusunda yasama organının takdir yetkisibu-
hınmaklabirlikte. onayladığımız 87 sayılı söz-
leşme ile Insan Haklan Avrupa Sözleşmesi
çerçevesinde, şu anda olduğu gibi, grev hak-
kınm kesin ve genel olarak yasaklanması
hukuken olanaklı değil ve bu sözleşmelere
açıkça aykındır.
Eğer, birer insan haklan belgesi olan ve
insan haklannı güvenceye alan bu sözleşme-
lere uygun bir dûzenleme yapmak istenı-
yorsa, yalnızca tasannın en temel eksikliği-
ni oluşturan grev hakkınmtamnıpdüzenlen-
mesı gerekmez, aynı zamanda uluslararası
hukuka açıkça aykın başka kurallanmn,
özellikle de sendika kurma hakkına getiri-
len yasaklann kaldınlması ve sendikalann
iç yaşamını ve etkinlıklerini dûzenleme öz-
gürlüğünü kısıtlayan aynntıcı yaklaşımdan
%e 2821 sayılı yasaya koşutluk sağlama ça-
basmdan vazgeçilmesi gerekir. Tasannın
uluslararası sözleşmelere uygun olduğunu
ileri süren ve bu savını gerekçelerde yine-
leyen hükümete bir öneride bulunuyorum:
Üyesi olduğumuz Uluslararası Çalışma Ör-
gütü'nden teknik >-ardun misyonu isteye-
rek. gönderilecek bir uzmana tasannın söz-
leşmeler ve UÇÖ ilkeleri yönünden değer-
lendirmesini yapnrsın. UÇÖ'nün, hükümetin
buyoldaki ısteğini çok olumlu karşılayacağına
ve hemen yanıt vereceğine hiç kuşku yok-
tur.
Avukatlık Yasası'nda Değişiklik Yapılırken...
Av.ÇELALULGEN
S
aymSüJevmanDemirel'inbaşbakanlığı dönemin-
den( 1993) bu yana Amkatlık Yasası'nda deği-
şiklik çabalan sürmesine karşın, her nedense bir
arpaboyu dahi yol alma olanağı bulunamamıştır.
Sa\-unma mesleğınin yüceliğini. onurunu ve kutsallığını
yeniden kurmak için girişilen bu çabanın kısa zamanda
sonuçlanması da olanaksız gözükmektedir. Bakanlıkçaha-
zırlanan taslak yanında Barolar Birliği'nin de bir taslak
hazırlayarak yasalaşma çalışmalanna katkı sunduğunu
belirterekbırkaç eleştirel noktayadeğmmek ıstiyorum. De-
, ğişiklik çalışmalan aslında birkaç açıdan yenilik getirici
bcyutlar taşımaktadır. Ömeğin ortak avukat bürolannın
yada avukatlık ortaklıklannın kurulması, avukatlık mes-
İeğine girişte sınav yapılması yeni sayılabilecek düzen-
lemeler olacaktır.
Bu değişiklik çalışmasında: baştan sona yeni bir yasa
çıkarmak yerine, var olan yasanın maddelerinde değjşik-
likler yapılması yolunun seçilmesi. kendi ıçinde bütün-
lük taşıması gereken bir yasaya ulaşmak yenne kırk ya-
malı bohça görünümü veren bazı maddelen değiştirilmış,
bazı maddelerine ekler yapılmış eski yasayla bızi karşı
karşıya bırakıyor. Yasanın taslaktakı bıçımıyle yasalaş-
ması durumunda, en kutsal hak olan sa\"unma hakkını, ve-
kâlet verenler adına kullanan savıınmanlann hiçbir soru-
nunu çözmedıği de kısa zaman içinde anlaşilacak. Avu-
katlık mesleğınin sorunlannı salt Avukatlık Yasası'nın de-
ğişmesi olarak görmek sorunun çözümünden uzaklaş-
mak için başlıbaşına bir neden. Bızce bu salt bir yasa de-
ğil bir yasalar zinciri, bir sistem sorunu. Sistem savun-
manhk mesleğine nasıl bakmak istıyorsa o tür değişik-
likler yapıyor. Savunma mesleğinm özgürleşmesi, hak
arama özgürlüğünün bir güvencesi olarak algılanmıyor.
Biraz özgûr,biraz kapıkulu avukatlar olsun diye perde bi-
raz aralanıyor, o kadar. Yasanın 1. maddesine eklenmek
istenen "Avukat yargının bağımsaz bir unsuru oiup göre-
viıüserbestçej'erinegetirir'' tümcesı ile 2. maddesine ek-
lenmek istenen "Yargıorganlan, noterler,emnhrtmakanv
lan, diğer kamu kurum ve kuruluşlan>'la kamu ikrisadi
Bellona'da her
Gerçek Kalite *& Daha Güzel Çizgil
En Uygun Fiyat ve Taksitler
Peşin Fiyatına K ] Taksit
Bütün Bellona'lar, şimdi benzersiz kampanya
avantajlarıyla. Sakın kaçırmayın.
21NO^I^h«d<«bnuy9
un^
devlet teşekkûlkri ile kamu iktisadi kuruluşlan, banka-
lar, sigorta şirkederi aMikatlara göre\lerinin >erine geti-
rümesinde vardımcı olmakla yükümlüdürier" tümcesi
savunmankğL, savunma hakkı ve hak arama özgürlüğü-
nün gmencesı yapmaya yetebilecek mi? Bizce bu iki
maddeye eklenmesi tasarlanan bu tümceler, soyut ve yap-
tınm gücü olmayan sözcükler yığını olmaktan ileri gide-
meyecektır. Savunma mesleğini demokrasinin olmazsa ol-
maz koşulu, bagımsız yargmın ve de onun öğelerinden
yargı-sa>
r
unma ve hükiim bütünlemesinin bir ayağı ola-
raksavunmanlıkmedeğininbugüne değin>~aşananolum-
suz koşullannı daha açık anlatım w \aptınm kurallan ue
değiştirmeyegereksinimvar. Bu yasanın çıkanlması ile ad-
lı>e kondorlannda dövülen avukatlar görmeyi. saMinma
mesleğini yaptığı için gözaltına
alınmalan, duruşmadısiplini adı al-
tındayargıçlann iki dudağı arasın-
dan çıkacak "çık" emri ile duruş-
ma salonunu terk etmeyi ve böy-
lece insanlan savunmasız bırak-
mayı ızlemeyi sürdürebilecek isek,
yararsız bir değışiklikle uğraşıyo-
ruz demektir. Yasa tasansmın ge-
nel gerekçesinde avukatlık mesle-
ğinın eğitımine \e genç hukukçu-
lararasındakiyetışroe ve olgunluk
fartMığınaflaideğınîrmektâlr. Sı-'
navın bu yüzden konulduğu \e
mesleğınde yetkin, ıyı yetışmiş sa-
vunmanlar yetiştirmenin koşulu
olarak da eğitimde öğretilmeyen
meslek kurallan ve sanat incelik-
lerinin stajda öğretilmesi gereğine
değınilmiştir. Bizce savunmanhk
mesleğinin bu zaafi, mesleğe ver-
diğimiz özen ve önemle aşılacak-
tır. Kendini yeterli yetkilerle dona-
tılmışgören genç avukatlar,bu yet-
kilerin ışığında mesleğe daha bir
umutla ve heyecanla sanlacaktır.
Avukata el kaldırmayı, bir devlet
memuruna el kaldırma konumuna
getirmeden, av'ukata bilgi vermek-
ten kaçınan görevlinin, görevi kö-
tüye kullanma suçunu işlediği yo-
lundayasal dûzenleme yapmadan;
avukatı mahkemelerde konuşa-
maz, sus pus savunmanlar ordusu
olmaktançıkarmadangenç meslek-
taşlan avukatlık mesleğinin bir sa-
nat olduğuna nasıl inandıracağız.
Mahkemelerde zaman azlığı ne-
deniyle avukatlann, konuşma öz-
gürlüklerini kısıtlayan uygulama-
lara karşı çıkınca da usul hüküm-
lerine görev avnkaü disiplinsiz dav-
ranmış sayarak duruşma dışına çı-
karmayn öngören usul hükümleri-
ni değiştirmeden, avukatın savun-
ma dokunulmazhğını milletveki-
linin kürsü dokunulmazlığı gibi
kabul etmeden ve bu konuda ya-
sal düzenlemeler gerçekleştirme-
den, avukat-yargıç llişkilerini da-
ha çağdaş ve savunmaya yakışır
birboyuta getirmeden Amerika'yı
yeniden keşfetmekten ileri gide-
meyiz. "Söz gümüşse sükût arün-
dır" özdeyişinı a\oıkatlık mesle-
ğinin dışında tutmalıyız. Avukat-
lıkmesleğinde alnnolan *söz"dür.
(Amerikan fılmlerindeki avukatla-
n ızleyen halkımız kendi avukat-
lannmhiç konuşmadığındanyakı-
nır oldu.)
Avukatlık Yasası'ndaki değişik-
liklere koşut olarak Hukuk L'sulü
Muhakemeleri Yasası'nda, Ceza
Muhakemeleri Usulü Yasası'nda,
T. Ceza Yasası'nda bazı maddele-
rin değiştirilmesi kaçınılmaz bir
zorunluluktur. Buaradabakanlığın
hazırladığı taslakta A\-ukatlık Ya-
sası'nın 58. maddesinde avukat-
lann. duruşma disiplinini sağla-
yan yargıçlar tarafindan dışan çı-
kanlamayacağına ilişkin bir hü-
küm bulunmamasma karşın T. Ba-
rolar Bırlığf nın taslagında "_.avu-
katJarduruşmalanlançıkanlamaz.
Tutuklanamaz, haklannda hafıf
hapis %eya hafıf para cezası veril-
mez" tümcesi yer almaktadır. En
azından bu tümce Avukatlık Yasa-
sı'ndaki değişikliğin olmazsaotmaz
koşulu sayılmalıdır. Bu değişiklik
yapılmadantaslakyasalaşırsa kim-
se Avukatlık Yasasfnda değişiklik
yaptığvndan söz ermemeli. Yasa
tasansınıngenel gerekçesinde "Hu-
kukbirbilim. avukathkise meslek
ve sanarür" gibi yuvarlak sözler-
le olayı geçiştirmek yerine köklü
yenileşmelere girmek gerekir. Sa-
vunma mesleğinin kutsalhğına ve
yüceliğine yakışır bir biçimde ya-
pılacakdeğişiklikler, demokrasimı-
zin de kazancı olacaktır...
CUMHURtYETTEN
OKURLARA
ORHAN ERİNÇ
Savaşım İrticaya
Karşı
Irtica ile savaşımın islamla savaş olmadığı
görüşü, irticayandaşlarının tüm çabalarına kar-
şın yaygınlaşıyor.
Böylece dindar olan, ama şeriat yönetimini
benimsemeyenler de baskılara ve çarpıtma gi-
rişimlerine karşı kendilerini gönül rahatlığı ile
savunma olanağını elde ediyorlar.
Laikliği yok etmeyi amaçlayan ırtica yandaş-
larına karşı ilk kez bir hükümet, tavrını ve ağır-
lığını koydu.
Bakanlar Kurulu'nun hafta ortasındaki sava-
şım ilkelerini de içeren kararları ve açıklaması,
şeriatçıların beliıiediği hedefin bir kez daha or-
taya dökülmesine yaradı.
Bir milletvekilinin yaptığı açıklama. şeriatı
amaçlayan yayın organlarından birinde şu baş-
lıkla yayımlandı:
"Kazanılmış haklarımızı kimse geri alamaz."
Hukuka ve yasalara aykın bir edinimin kaza-
nılmış hak olduğunu ileri sürmek için anayasa
ve yasalan yok sayan bir görüşün sahibi olmak
gerekli. Zaten kendileri de lafia, yetmezse ey-
lemleriyle bunu ortaya koymayı başarılı bir si-
yaset sayıyorlar.
Milli Güvenlik Kurulu'nun asker kanadı ile hü-
kümet kanadı arasında irtica ile savaşım konu-
sunda bir ayrıntı dışında görüş aynlığı olmadı-
ğı son MGK toplantısında belirlenmiş durum-
da.
Ancak mütedeyyin, yani dünya için bir karşı-
lık beklemeden ve gösterişe kaçmadan ibadet
edenler konusunda yorum farkı olduğu görü-
lüyor. Bu ayrım da Sayın Ecevit'in tarikatları sı-
nıflandırmasından ve birini savunur bir görün-
tü çizmesinden kaynaklanıyor.
Oysa özellikle türban eylemlerindeki genç
kızların hepsinin aynı renk ve şekilde başlarını
bağlamadıklarını fotoğraflardan ve ekranlardan
izliyoruz. Arkadaşımız Yalçın Bayer, Hürriyet ga-
zetesindeki köşesinde, bile bile yanlış kullan-
dığımız; başlannı gelenekleri, yaşları ve salt din-
sel inançları nedeniyle örtenleri ayırmak ister-
ken, "türban" deyiverdiğimiz sıkmabaşların
hangi akımın simgesi olduğuna ilişkin bir açık-
lamaya yer verdi.
Oradan aktarahm:
'Türban, alnının ön kısmında bir iki parmak
sıper oluşturacak biçimde takılmışsa bu kişi-
ler Nakşi,
Türban, alın kısmında ucundan hafif kıvnlıp
başı çok sıkı saracak biçimde sanlmışsa, bu ki-
şiler Nurcu,
Türban, yüzün her iki yanından hafif bolca
aşağı düşecek biçimde takılmışsa bu kışiler
Kadiri,
Siyah çarşaflı, yüzünün üçgen biçimde çok
• & bölümünün göriındüğü kişiler Humeynici,"
Türban eylemlerinin Türkiye'de demokrasiyi
geçerli kılmak adına yapıldığına inananlar var.
Ama bunlar ya saflıklarından ya da hainliklerin-
den buna inanıyorlar. Belki de doğru ile geçer-
li arasındaki uçurumdan yararlanıp çevrelerin-
de itibar kazandıklannı sandıkları için böyle dav-
ranıyorlar.
•
Düzeltmen arkadaşımız Necdet Kayam genç
yaşta kalp krizine yenik düşerek aramızdan ay-
nldı. Gazetecilik mesleğinin en fazla disiplin ve
dikkat isteyen dalında özveri ile çalışan arka-
daşımızı unutmayacağız. Ailesine ve yakınları-
na başsağlığı diliyoruz.
•
Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin karikatür da-
lındaki yılın gazeteci ödülünü çizerimiz Kâmil
Masaracı cumartesi günü düzenlenen törenle
aldı.
•
Dışişleri Bakanlığı'nın GAP'ın gecikmesinden
duyduğu rahatsızlığı Serkan Demirtaş okur-
lanmıza duyurdu.
•
Kıbns Rumları ile AB'ye tam üyelik görüşme-
lerinin başlatılmasındaki amacın "AB içinde
Helenizmikuvvetlendirmek ve Türkiye'ye kar-
şı ikinci Helen vetosunu devreye sokmak" ol-
duğunu vurgulayan Roma Büyükelçisı Inal Ba-
tu'nun görüşlerinı Lale Sanibrahimoğlu yaz-
dı.
'•
Yerel yönetimler reformu tasarısının sunul-
duğu gibi "demokratikleşme'Y\ değil, "neo-li-
beral" politikaların yaygınlaştınlmasını sağla-
yacağına ilişkin görüşleri Işık Kansu haberleş-
tirdi.
•
Manisalı gençler davasında verilen tahliye
kararından sonraki gelişmeleri Merih Ak ve
Necati Aygın, aktardı.
•
Kurban Bayramı yaklaşırken Içişleri Bakanı Mu-
rat Başesgioğlu'nun Türk Hava Kurumu dışın-
da hiçbir kurum ve kuruluşun kurban derisi top-
layamayacağına ilişkin olarak valilikleri uyardı-
ğını Cengiz Yıldınm duyurdu.
•
IKDP Lideri Mesut Barzani'ye teslim olan
PKK'nin ikinci adamı Şemdin Sakık'm Türki-
ye'ye iadesinde hukuk yolunun tıkalı olduğunu
Prof. Dr. Aslan Gündüz'le görüşen Devrim
Sevimay haberteştirdi.
•
Istanbul Valiliği İl Idare Kurulu'nun. /asalara
aykın olarak dinci vakıf ve kuruluşlara arazi tah-
sis eden Gaziosmanpaşa Belediye Meclisi ka-
raıiannı iptal ettiğini Mehmet Demirkaya yaz-
dı.
•
Sultanbeyli Imam Hatip Lisesi'nde gorevlı 17
türbanlı öğretmen hakkında Milli Eğitim Bakan-
lığı'nın soruşturma başlattığını YusufZiya Ay
haberleştirdi.
•
Aylık 4 buçuk milyon lira maaşıyla geçinme-
ye çalışan 85 yaşındaki Hatice Taş'n yaşan
mücadelesini Yaşlılar Haftası'nda Ipek Yezda-
ni ve Özkan Güven aktardı.
•
Önümüzdeki pazartesiye kadar göniünüzce
bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılarmızla.
orhan.erinc(o raksnet.com