Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 1998 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
Turan Erol, 50. sanat yılını Yapı Kredi Kazım Taşkent Galerisi'ndeki sergisiyle kutluyor
'Doğada hazır güzeOilder aramam'
ESRA ALİÇAVXŞOĞLU
Henüz 16-17 yaşindayken Eminönü
Halkevi'nde açılan bir grup sergisiyle
başlayan sanat yaşamı bugün 50. yılını
dolduruyor Turan Erorun.Sessizvedin-
gin görünen resimlerinde yaşamının tüm
haykırışlarını görebiliyoruz sanatçımn.
Terk edilmış tekneler, belki de hiç öyle
görmediğimiz enginar çiçekleri Erol'un
dünyasmdan izler taşıyor. Turan Erol"un
resimleri natüralist görünseler de kendi-
sinin de belirttiğı gibi hiçbir yerin, hiçbir
kimsenin görüntüleri değiller. Zaten ken-
disi de çevresıne birtakım güzellikler ya-
kalamak. avcılık yapmak için bakmadı-
ğını söylüyor. "Doğada, içimde yıllardır
birikmiş olan ve çeşitli etkileşimierin bir
sonucu olarak var olan bir biçim dünya-
su bir biçim içerik bileşiminin yansıması-
nı anyorum. Doğada aradığjm hazır gü-
zellikkr değil. İçimde oluşan güzelliklerin
doğa tarafından onaylanması. Doğa beni
onaylasın isrivorum."
Turan Erol 50. sanat yılını Yapı Kredi
Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde açtığı
sergiyle kutluyor. Sanatçımn resimleri 4
Nisan tarihıne dek izleyicilerınbeğenisi-
ne sunulacak. Sergı 20 Nisan -15 Mayıs
tarihlerinde İzmir Yapı Kredi sanat Ga-
lerisi'nde de tzmirli sanatseverlerle bu-
luşacak.
Yeniresimlerinisergiliyor
- Bu sergiyle birlikte 50. sanatyıhnızı da
kutluyorsunuz...
TURAN EROL - Benim kuşağımdan
pek çok sanatçı birkac yıl önce kutladı
50. sanat yılını. 1948'de 'Onlar' grubu-
nun bir sergisinde yaptığım bir portre.
Resim Heykel Müzesı Müdürü ve aynı
zamanda hocamız olan Halil Dikmen ta-
rafından müze için satın alındı. Bızim
kuşaktan müzeye giren ilk resım benım
resmim oldu. Resmımın müze adına sa-
tın almışını sanat yaşamımın başlangıcı
saydım.
-Sergide retrospektifmi,yoksayenire-
simterinizi mi serğiliyorsunuz?
Hayır retrospektıf değil. Aksine çok
yeni resımlerim var sergide. Yapıtlarımın
yüzde 80'î 1997 tarihli resımlerden olu-
şuyor. Ayrıca bu sergide koleksiyonda
olan resimler de sergileniyor. Bunlar be-
nim torunlanmın portrelen. Bir defa öy-
le bir yanlışlık yaptım. Torunumun bir
'A
(Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
Lslında hepimiz doğayla yüzleşiyoruz, iç
içeyiz. Herkes doğanın bir yanına tutunmak
istiyor. Belki benirn resimlerimde doğa daha çok
görünür olduğu için böyle bir kanı uyanıyor.
Doğaya bağlı bir ressam gibi görünüyorum, hatta
biraz da gerçekçiymişim gibi... Bu sergimdeki
tekneler serisine bakıldığı zaman. sanki nesnel ve
görüngü dünyasına çok bağlı işlermiş gibi
anlaşılabilir ama aslında bu resimlerin hiçbiri
doğadan yola çıkılarak yapılmış değil.'
portresini Kile Galerisi'nde açılan bir
sergımde bir koleksiyoncuya sahnak zo-
runda kaldım. Halil Bezmen torunumun
portresi için; "Bunu murlaka bana sağla-
yın" demiş. Galeri sahipleri de bana bil-
dırdıler \e ışlerı bozulmasın diye beni
zorladılar. Mecbur kaldım torunumun
portresini satmaya. Ondan sonra çok
üzüldüm torunumun portresini sattım di-
ve.
- Yapıtlannızın en önemli özelliği do-
ğayla iç içe olması. Bu yaklaşımınızı bir
anlamda doğayla yüzleşmek olarak ta-
nımlayabilir miyiz?
Aslında hepimiz doğayla yüzleşiyo-
ruz. ıç içeyiz. Herkes doğanın bir yanına
tutunmak istiyor. Belki benim resimle-
rimde doğa daha çok görünür olduğu için
böyle bir kanı uyanıyor. Dogaya bağlı bir
ressam gibi görünüyorum. hatta biraz da
gerçekçiymişim gibi... Bu sergimdeki
tekneler serisine bakıldığı zaman mıma-
risı. yapısal özelliklerı. birbirini kovala-
yan rıtmik sıralanışı. kısaca her şey i. san-
ki nesnel ve görüngü dünyasına çok bağ-
lı ışlenniş gibi anlaşılabilir ama aslında
bu resimlerin hıçbıri doğadan yola çıkı-
larak yapılmış değil.
- Teknelerin sizin için özel bir anlamı
var. Resimlerinizdeki terk edilmiş tekne-
ler yaşamınızla bağdaşıyor mu?
Teknelerin yapıldığı tersanelerle göl-
geliklerin ilişkisi hiçbir zaman resimler-
de göründüğü gibi değil, ben bunlann ka-
nşımını yaptım. Bir türlü yakamı kurta-
ramadım teknelerden, giderek içine gir-
dim. Zaman geçtikçe bu motife daha faz-
la ilgi duymaya başladım. Aynı zaman-
da bunlardan bir dünya kurmaya yönel-
diğimi de fark ettim. Daha çok terk edil-
miş. dağılmak üzere olan tekneler \ e on-
lann hüzünlü dünyasını anlatmaya çalı-
şıyorum. Son yıllarda bu terk edilmiş tek-
nelere bir de terk edilmiş bisıklet ekliyo-
rum. Unutulmuşluğu, terk edilmişliği ve
yalnızlığı daha çok vurguluyor sanıyo-
rum. Enginar çiçeğı için de sanıyorum
aynı kaygıları duyduğum söylenebilir.
Bir ressam olarak hem teknelenn hem de
enginar çiçeklerinin mimarisi, formlan.
plastık, heykelsel ve resimsel özellikleri
çok ılgılendırıyor, ama bununla yetinmek
yeterli olmayabilir tabii ki. Sadece bi-
çimsel bir şey değil. asıl motiflerin bana
söyledıği şeylerı eklemek lazım resme.
tçerik olarak çok gizemli bir şey, özellik-
le enginar çıçeklerinde. Onlan seyreder-
ken hissettiğım gizemi yakalamak. onla-
ra duyguyu eklemek istedim hep.
- Tıpkı tekneler gibi seri yapmayı dü-
şündüğünüz başka konular var mı?
Içımde bekleyen birçok yeni seri var.
Örneğin Anadolu kentlerini çok seviyo-
rum. Anadolu kentleriyle birlikte geçmiş
tarihle hesaplaşıyor gibiyim. CHP
1938'de başlayıp 6 yıl süren bir program
düzenlemişti. O günün kalburüstü res-
samlan illen dolaşarak. oralardan resim-
ler getirdiler. O dönem yurt gezisi resim-
leri bende çok derin izler bıraktı. Hep öy-
le bir imge peşinde olduğumu hıssediyo-
rum.
- Ressamlığınızın yanı sıra öğretmenli-
ğiniz ve yazarlığınız da var. Oğretmenlik
sanat yaşamınızı nasıl etkiledi?
Öğretmenlığı yaşamımı sağlamak için
bir araç olarak seçtım. 8 yıl Dıyarbakır'da
oğretmenlik yaptım. Korka korka başla-
dığım oğretmenlik hayatından büyük ke-
yif aldım. Oğretmenlik. resim çalışmala-
nmı köstekledi bir dönem. Ama Millet
Meclisi'ne resim yapması için görevlen-
dirilen ressamlar arasında ben de vardim.
Her birimize 1000'er lira verdıler. Re-
simlerimize de 500'er lıra vereceklerdi.
Bız de bu hevesle resme tekrar sanldık.
Her zaman zaferekadarKültür Servisi -Alberto Korda. genç yaşta
amatör olarak fotoğraf çekmeye başladığın-
da süreklı olarak âşık olduğu Yoianda isimli
kızın fotoğraflannı çekiyordu. Yetışkinliğin-
de ise sosyal adaletsızlıği sımgeleyen olay-
lara yöneldi. Profesyonel olarak fotoğrafçılı-
ğa başladığmda "şık giv inıli güzel kadınlar \ç
toplumdaki sosyal adaletsizlikler" arasında
büyük çelışkı yaşadı. 1954 yılında kendi stüd-
yosunu kurduğunda Küba'daki ilk moda fo-
toğrafçısıydı. Devrim başarıldığında ıse dev-
rimcilerin fotoğrafmı çekmeye başladı.
Fotoğrafçılıkta izleyeceği çizgiyı bir gün
kırsal bölgelerde fotoğraflar çekerken girdı-
ği yoksul bir evin bahçesınde belirledi: "Bah-
çede üç vaşlannda ufacık bir kız çocuğu \ar-
dı. Beni görünce korktu. hayatında hiç fotoğ-
raf makinesi görmemişti. Bu arada elinde rut-
tuğu odun parçasını "bebeğim' diye sevhor-
du." Korda, kızın, hayatı boyunca hiç bebeği-
nin olmadığını öğrendiğinde kendisıni \e sa-
natını bütün çocuklann bebekleri olacağı bir
toplum yaratmayı vaat eden devrime adadı.
1. Uluslararası lstanbul Kıtap FuarTnın ko-
nuğu Alberto Korda'nın fotoğrafa başlama
serüvenı işte böyle. Sanatçı bugün 10 yıl bo-
yunca kişisel fotoğTafçılıgını yaptığı Fidel
Castro'nun ve çektiğı pek çok de\ nm lideri-
nin fotoğraflarıyla tanınıyor. Ancak kendisiy-
le özdeşleşmiş olan en önemli yapıtı 5 Mart
1960 yılında Havana Lımanı'nda cephanelik
yüklü bir geminın ha\aya uçurulması sonucu
ölen 81 kışının cenaze törenınde çektiğı Che
Guevara fotoğrafı.
Korda'mnbufotoğrafı"yüzyılınençokba-
sılan fotoğran" olarak adlandınlıyor. Korda,
Che'yi anlatırken onun 21. >üz>ılın adamı
olduğunu belirterek Che'nin bir düşünce \e
yürek adamı olduğunu. yaşamı boyunca dü-
şüncelen ıçın mücadele etmesını \e bu düşün-
celeri için ölmesini bildiğinı vurguluyor.
Bugün Korda'yı en çok üzen konu ise Che
ımajının ticarileştirilmesi v e kahramanın anı-
sına saygısızlık edilmesi. Bunu ikı yüzlü bir
para gibi gördüğünü ve tek iyi yönünün
Che'nın ımajını yaşatması olduğunu belirti-
yor. Korda, Che'nin ideolojisıni. düşüncele-
nni anlamadan onun resminin olduğu tışört-
lerin gıyılmesine, fotoğraflarının taşınması-
na \e basılmasına karşı çıkıyor. Bu doğrultu-
da da ilk olarak Parıs'te gördüğü Che'nin
önünde bir rock şarkıcısının yer aldıgı fotoğ-
raf nedeniyle mahkemeye başvurmuş. Bütün
bunlann büyük bır saygısızlık olduğuna
dikkatçeken Korda, "Du>gusalbo\utunuan-
lamanız için Atatürk'ün ticari bir ürüne ad
olup fotoğrafının bu ürünün üstüne konuldu-
ğunu düşünün. İşte hissedeceklerinizin aynı-
sını hissediyorum" divor.
Korda. Che'nin ünlü fotoğrafının ortaya
çıkmasını şövle anlatıvor: "Che, Küba'da
saklaruyordu. Yalnızca hükümet çev releri bi-
liyordu neredeolduğunu.Öldürülmedendört
beş ay önce, üst me\kikrdtn birinin tavsiye-
si\le stüdyoma bir İtahan »eldi. DeMİm dos-
ru olduğunu \e Che'nin bir fotoğrafmı aradı-
ğını sö\ ledi. Para önerdi. De\ rim dostu oldu-
ğu için istemedinı. Halbuki ünlü >a\ıncı Felt-
nnelli olduğunu sö>lemeyerek beni aldarmış-
b. Che ötdürüklügü gün bufotoğraftanbü\ ük
poster yaptılar. Fotoğraf dün>a çapında bir
patlama yarattı. Hiçbirzaman bana para öde-
mediler ve ben de istemedim. Fakat bana acı
\eren. fotoğrafın altına adımı koymamış ol-
malandır. Bu fotoğraf bugün hâİâ Küba'da
sergileniyor ve altında "Her zaman zafere ka-
dar" >azıyor."
10bın negatıflık bır arşive sahip olan 70 ya-
şındaki Korda'nın en büyük mutluluğu ıse
Küba de\ rimine tanıklık edecek fotoğraflar
bırakma şansına sahıp olması. Ünlü fotoğrafçı Alberto Korda. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
1 0 . U L U S L A R A R A S I İ Z M İ R F İ L M F E S T İ V A L İ
İzmir'in ufkuna yine bir pencere açdıyor.•.
OZAN YAYMAN
İZMİR - "10. Uluslararası İzmir Film
Festivali". 27 Mart'ta başlıyor. Güzel Sa-
natlar Eğitim \e Kültür Vakfı (GÜSEV)
tarafından düzenlenen festival, 5 Nisan
tarihine değin Izmirli smemaseverlere si-
nema sanatınm seçkin örneklerini suna-
cak.
Kültür Bakanlığı ve Dokuz Eylül Cnı-
versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin de
destek verdiği "10. Uluslararası İzmir
Film Festivaü"""nin bu yılki "Altın Artemis
Onur Ödülü". sinema yazarı ve eleştır-
menı Atilla Dorsay'a veriliyor. Dorsay.
ödülünü, 30 Mart günü saat 19.00'da
Amenkan Kültür Derneği'nde yapılacak
törende alacak.
Festıvalin açılış filmi. Alain Corne-
au'nun son filmi "Le Cousin" olarak be-
lirlendi. Festival kapsamındaki filmler,
Karşıyaka D-R Cinema Clup, Türk Ame-
rikan Kültür Derneği. Fransız Kültür Mer-
kezi, İzmir Tabip Odası-Oksijen Bar ve
Kültürpark-Özdemir Sabancı Kültür
Merkezi'nde lzmirli sinemaseverlerin be-
ğenisine sunuluyor.
Güzel Sanatlar Eğitim ve Kültür Vakfı
Başkanı OğuzMakal, Izmir'ın kültür- sa-
nat hayatında festivallerın a> rı bir yeri ol-
duğunu ve "Uluslararası İzmir Film Fes-
th'ali'*nin de. 9 yıldır izmirlilere bır şen-
lik havası yaşattığını söyledi. Makal. 10.
yılda iddialı birprogramla izleyicilen se-
lamladıklannı belirterek, "Bu yıl heyeca-
nı daha fazla bir festivali İzmirlilere sun-
maktan mutluyuz. İzmir'in uf-
kuna yeni bir pencere açtığımiA
sanatın ışığını. İznıir'den Akde-
niz'e ve tüm dünyaya taşıdığı-
mıza inanıyonım" dedi.
"10. L luslararası İzmir Film
Festhali"nın bu yıl "Ülke Sine-
ması" bölümünde konuğu Is-
veç sineması. "Akdeniz Ülkele-
ri Yanşmasrnda 12 Akdeniz
ülkesinin filmleri jüri karşısına
çıkarak, "Altın Artemis" ıçın
yanşacak. Yine her yıl olduğu
gibi bu yıl da "Dünya Sinema-
sı" bölümünde uluslararası ya-
rışmalarda ödül alan filmler
gösterilecek. Festivalin en faz-
la ılgiy i çekmesi beklenen bö-
lümünde. sinema eleştirmenle-
ri tarafından son yıllardaki Türk
sınemasının en başanlı çalış-
maları olarak kabul edilen.
"Masumiyet, Hamam. Usta Be-
ni Öldürsene, Holly^vood Ka-
çaklan. Kasaha.Çökertme. Ku-
şatma Altında Aşk ve Mekrup"
Festivalin açılış filmi Alain Corneau'nun son filmi 'Le Cousin'.
' filmleri-
nin oyuncu ve yönetmenlerinin katılaca-
ğı Türk sineması galalan gerçekleştirile-
cek. Türkıye'de sinema ve iletışim eğıtı-
mi alan öğrencilerin filmleri de tzmir'de
sinemaseverlerle buluşuyor. Öğrencilerin
filmlen. "Genç Artemis Yanşmasrnda
jüri önüne çıkıyor. Uluslararası ve ulusal
> anşmalarda ödülü kısa v e belgesel film-
lerden seçmelen Fransız kısa filmlerinin
son 12 yıldaki en iyi filmleri yine festival
kapsamında gösterilecek. Bu filmler ara-
sında DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Si-
nema- TY Bölümü kurucusu Prof. Dr. Al-
im Şerif Onaran't anlatan bir film de yer
alıyor. "Shakespeare ve Sinema Bölü-
mü"nde 4 film yer alıyor. Bu filmler. "Lo-
oking For Richard(Aİ Pacino), 12th Night
(On Ikinci Gece), Othello ve Hamlet" ola-
rak belirlendı. Izmırliler sinema günlerin-
de iki de sergi izleme olanağı bulacak. îs-
v içre sineması tarihinden oluşan afiş ser-
gisı ve RainerWernerFassbin-
der'ı anlatan sergı. festival sü-
resınce açık kalacak.
"10. Uluslararası İzmir Film
Festivali~"nde en iyi fılme "Al-
tın Artemis
1
* ödülünün verildi-
ğı "Akdeniz Filmleri Yanşma-
sı"nda. 12 Akdeniz ülkesinden
14 film vanşacak. Festival son-
rası adından daha sık söz edil-
mesi beklenen filmler ve katıl-
dıkları ülkeler; Portekiz'den "A
Tempestade Da Terra (Yer Fır-
tınası)". Fas'tan "Aouchtam".
Makedonya'dan "Gips> Magic
(Çingene Büyüsü)". Tunus'tan
"Bent Familia (Ailenin KIM)*\
halya'dan "MadahaveSeniSe-
viyorum Maria". Slovenya'dan
"Carmen ve Outsider (Dışlan-
mış)". Yunanistan'dan "The
Bachelor (Bekâr)'1
. Bosnadan
"Neocekrvana Setnja (Beklen-
meyen Bir Yürüyüş)", lsra-
ıl'den "SaintClara". Mısır'dan
"The Captain (Kaptan)". Cezayır'den
"L"Arche Du Desert (Çölün Gemisi)" v e
Fransa'dan "Jeanne ve Harika DelikanlT
olarak belirlendı.
"10. l luslararası İzmir Film Festiva-
li"'nde Fransız- Alman ortak TV kanalı
ARTE'nın. Robert Qafzezi ve Mesut Tu-
fan'a yaptırdığı "Enver Hoca" belgeselı
Fransa'dan sonra ilk kez Türkiye'de gös-
tenliyor. Dört yılda tamamlanan çalışma
bugüne kadar yayımlanmış belgelerle Ar-
navutluk'un yakın tarihini yansıtıyor.
Festivalin, "Ülke Sineması Bölü-
mü"nde. lsviçre sineması ışleniyor. Bu
bölümde 25 uzun metraj. 20 belgesel ve
kısa film yer alıyor. lsviçre sineması adı
altında gösterilecek filmler arasında Köy
Enstitüleri'nin kurucusu Tonguç'un Köy
Enstıtüleri fikrinı edindiğı. VonGunten'ın
yönettiğı "Pestalozzi's Mountain (Pesta-
lozzi'nin Dağı)" fılmı de yer alıyor. Film-
de Isveç'te ilkokulların kurucusu Hein-
rich Pestalozzf nın hayatı anlatılıyor. Film-
de. Pestalozzi'ninkurduğuokullardaki in-
sani ve eğıtımsel prensipler. sosyal ideal
olarak aktarılıyor.
Alman sınemasının uluslararası kari-
yere sahip yönetmeni Daıner Werner
Fassbinder'in "Effi Briest, Özgürlüğün
Zorbahk Hakkı. On Üç Avü Bir \ üdı. Ma-
ria Braun'un EvBliği, Lili Marleen ve Ve-
ronikaS'oss'unTutkusu" filmleri. festival
kapsamında tzmirlilerin beğenisine sunu-
lacak
"10. Uluslararası İzmir Film Festiva-
lTnde ayrıca Türkıye'nın yanı sıra yaban-
cı ülkelerden çağnlı kadın yönetmenlerin
filmleri "Kameranın Ardındaki Kadın'"
bölümünde gösterilecek.
"10. İzmir Film FestivaH" 4 Nisan'da
Türk Amenkan Demeğf ndekı "Altın Ar-
temis•" ödülünün verilmesıyie son bula-
cak. Ödül törenınde sessiz sinema döne-
mının klasikleri arasında yer alan Fritz
Lang'ın "Metropolis" filmi. fılmin piya-
nisti Aljoscha Zimmerman'ın eşlığinde
göstenlecek.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FtŞEKÇİ
Meyyâle ^
Neisim! Arapçakökenli, 'çokistekli, düşkün'an-
lamına geliyor.
1857'de Kafkasya'daki savaşlardan kaçanların
Istanbul'a gelip cami avlularını doldurduklan sıra-
larda, Pertevniyal Valide Sultan'ın annesiyle bir-
likte yanına aldığı iki aylık bebeğe olan sevgi ve
düşkünlüğünü göstermek için verdiği isim, bugün
bir kitap adı olarak önümüzde: Meyyâle, Hıfzı To-
puz, Remzi Kitabevi, 239 sayfa.
Kültür dünyamızın seçkinlerinden, yıllarca
UNESCO Genel Merkezi'nde iletişim uzmanı ola-
rak çalışan Hıfzı Topuz, anneannesinin annesi olan
Meyyâle Hanım'ın öyküsünü anlatırken aynı za-
manda Osmanlı Imparatorluğu'nun son yüzyıiın-
dan da kesitler sunuyor.
Kitabı benzersiz kılan özelliği, Pertevniyal Vali-
de Sultan'ın o yıllarda vakanüvis (döneminin olay-
larını yazan tarihçi) Ahmet Lütfi Efendi'ye yazdırt-
tığı ve Sergüzeştname (Serüvenler Kitabı) adını
verdiği ve bugüne dek günyüzüne çıkmamış elyaz-
ması anılarına dayanıyor olması.
Böylelikle kimi tarihsel olayların yanı sıra saray
insanlannın, özellikle de kadınların bireysel acıla-
nnı da birinci ağızdan öğrenmiş oluyoruz.
Fransız Devrimi olalı, Insan ve Yurttaş Haklan Bil-
dirgesi (26 Ağustos 1789) kabul edileli yüz yıl geç-
miş olmasına karşın Osmanlı yönetimi bu gelişme-
lerden hiç etküenmemiş. Yalnızca Batı Avrupa ül-
kelerinde gördükleri yeni saraylara özenerek ben-
zerlerini yaptırıp içinde yine eski mutlak egemen-
lik anlayışıyla yaşamayı sürdürmüşler.
İlk kez Batı ülkelerinden borç alımının başladı-
ğı bu dönemde "saraylarda bin iki yüz kadın, üç
yüz elli aşçı ve yamağı, dört yüz seyis ve ahır ba-
kıcısı, dört yüz kürekçi ve kayıkçı, dört yüz muzı-
ka eri ve subay, iki yüz kuşbaz ve canbaz, iki bin
hademe, üç yüzün üzehnde kâtip, teşrifatçı ve
mabeyinci..." bulunuyormuş.
Hele kadın ve erkek köle ticareti tam bir içler acı-
sı. Kafkasya'dan Cezayir'e dek raştlanan bütün
güzel kadınlar padişaha yollanıyor. Öte yandan bu
kadınlann bakımı için, Afrika'dan çocukyaşta köy-
lerinden kaçırılıp, hadım edilerek başkente gönde-
rilen siyahi erkekler.
Hadım edilme biçimi de son derece vahşice:
"Çocuklar kollanndan ve bacaklanndan bağlana-
rak bir masaya yatınldıktan sonra cinsel organla-
n sicimle boğularak sıkıştınlıyor. Sonra da bir us-
tura ile kesiliyor. Bu iş yapılırken hiçbir uyuşturu-
cu da kullanılmadığından, heron çocuktan doku-
zu ölürmüş."
Kitaptaki ilginç bilgilerden biri de Boğaziçi yalı-
lan üstüne: Geçen yüzyılda Boğaziçi'nde tam se-
kiz yüz yirmi üç yalı varmış. "Bunlann beş yüz kırk
yedisi Rumeli yakasında, iki yüz yetmiş altısı da
Anadolu yakasındaydı." Bugün sahil yolunun geç-
tiği, "Bebek'le Rumelihisan arasındaki yalılann sa-
yısı otuz dokuz, Rumelihisan ile Emirgân arasın-
daki yalılann sayısı da kırk dokuzdu."
Işin ilginç yanı bu yalılann çoğunda imparator-
luk memurlarının oturuyor olması. (Günümüz me-
muriarının kulaklan çınlasın!)
Elbette, çürüyen, yıkılmaya yazgılı birtoplumun
üyesi olarak yaşamak -hele namuslu bir insansa-
nız- çok zor. Geçen yüzyılın aydınlannın günleri her
gün biraz daha batağa sürüklenen ülkelerinin kur-
tuluş yolunu aramakla geçmiş. Bu girişimlerin ço-
ğu da mutlak iradenin gücüyle ezilmiş.
Kitapta, ülkelerini düşünen bu insanlann kaygı-
larına, düşüncelerine, aralarındaki tartışmalara da
geniş yer verilmiş.
Sonuçta bireysel yazgılarla, toplumsal tarihin
birbırıne geçerek anlatıldığı, yeni bilgilerle dolu, il-
giyle okunan bir yapıt çıkmış ortaya.
Totoğraflarla Toppak Ana'
yarışması
• Kültür Servisi - Şark Sigorta'nın Basın Yayın
Mezunlan Derneği ile ortaklaşa düzenlediği
geleneksel fotoğraf yanşmasına son katılma tarihi
31 Mart. Toprak temasmın işlendiği bu yılkı
yanşmada dereceye girenler 30 Nisan'da
düzenlenecek bir törenle ödüllerini alacaklar.
Yarışma siyah-beyaz, renkli ya da dia pozitif -
dallarında gerçekleştiriliyor. Aynca bu yıl ilk kez
haber görüntüsü ve televizyon görüntüsü ödülleri
de verilecek. Gazeteciler daha önce yayımlanmış
bulunan haber fotoğrafı ve televizyon görüntüsü ile
yarışmaya katılabilecekler. Yanşmaya katılan
yapıtlann 31 Mart akşamına kadar Şark Hayat
Sigorta'nın Bağlarbaşı Kısıklı Caddesi No.9
Altunizade 81180 tstanbul adresine teslim edilmesi
gerekıyor. Yarışmanın seçici kurulunda ise Şark
Hayat Sıgorta Genel Müdürü Kemal Olgaç,
BAYMED Başkanı llker Altun, lstanbul Kültür ve
Sanat Yakfı Başkanı Şakir Eczacıbaşı. Mimar Sinan
Üniversitesı Fotoğraf Ana Sanat Dalı Öğretim Üyesi
Sabit Kalfagil. Ara Güler, Ersin Alok, Berk Ank,
lzzet Keribar. Ayşenur Arslan, Selahattin Duman,
Ersin Güvener. Doğan Satmış, Haluk Şahın.
Mehmet Yaşin ve lCürşat Yılmaz yer alıyor
(Ayrıntılı bilei için: 0212-266 67 66 ya da
0216 343 76"45)
K Ü L T L R • Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I