Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 1998 CUMA
HABERLER
Hocanın
Okullam' kitabına
toplatma
• Istanbul Haber Servisİ -
Fatih 2. Sulh Ceza
Mahkemesı. Sıvıl Toplum
Kuruluşları Birliği (STKB)
tarafından basılan
"Hocanın Okullan" adlı
kitap hakkında.
"Cutnhuriyet"e. Atatürk'ün
mane\ı şahsiyetine ve
Fethullah Gülen'e hakaret
edildiği" gerekçesiyle
toplatma karan aldı.
Öğretmene ek
zam göpüşülmedi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-İktidar
ortaklannın. öğretmen
maaşına yüzde 18'lik ek
zam öngören tasanyı
memur sendikalan tasansı
görüşmelennin önüne
çekerek hemen
yasalaştırma girişimleri
sonuçsuz kaldı. ANAP ve
DSP grup başkamekilleri.
dün CHP ve FP grup
yöneticileriyle görüşerek
genel kurulun dünkü
görüşmelerinde öğretmene
ek zam tasarısının ele
alınması için girişimlerde
bulundular. ancak uzlaşma
sağlanamadı.
CHP'de
Itirazlara ret
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu)-CHP Yüksek
Disıplin Kurulu(YDK).
Genel Sekreter Yardımcısı
Erdoğan Yetenç'in
dövüldüğü Seyhan ılçe
kongresinde çıkan olaylar
nedeniyle ihracına karar
verilen 11 partiliden
4'ünün itirazını reddettı.
CHP YDK. iptal edilen
Seyhan kongresinde çıkan
olaylar nedenı>le Adana 11
Dısiplin KurulıTnca
partıden ihraç edilenlerin
itirazlannı dün görüştü.
Olayla ilgili belgeleri ve
video görüntülenni
inceleyen kunıl. ibrahım
Şahın, Şelahattin Çolak.
Cuma Üre \e Süleyman
Gündoğdu'nun itirazlannı
reddettı.
Şevki Yılmaz'a
yeni davalar
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı,
partısinın kapatılmasına
eylem \e davranışlanyla
neden olan ve Anayasa
Mahkemesi'nce
milietvekillığine son
verilen eski RP Rıze
Milletvekili Şevki Yılmaz
hakkında ıki da\a daha
açtı. Cumhuriyet Sa\cısı
Hüseyin Yalçın tarafından
hazırlanan iddianamede,
sanık Şevki Yılmaz'ın,
1993 yılında Keçiören'de
yaptığı ve 3 Haziran 1997
tarihinde Kanal D'de
yayımlanan konuşmasında,
Atatürk'e ve eski Anayasa
Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden'e hakaret
ettiği belirtildi.
Atina'dan barış
gücü atağı
• ANKARA (Cumhurnet
Bürosu) - Balkanlar'dakı
bunalım noktalanna acil
müdahale edilmesi
amacıyla kurulması
konusunda uzlaşmaya
vanlan 'Balkan Banş
Gücü' girişimine
katılmayan Yunanistan'ın,
kendi öncülüğünde yeni bir
toplantı yapılmasını
istediği bildirildi.
Yunanistan Savunma
Bakanı Akis
Cohacopulos'un. konuyla
ilgili Türkiye, Yunanistan
ve Bulgaristan'ın
önerilerini de içeren tüm
önerilerin kısa süre içinde
değerlendirilmesi
gerektiğini söylediği
belirtildi. Cohacopulos'un
bu görüşünün Bulgaristan
Savunma Bakanı Georgi
Ananiev tarafından da
destek gördüğü kaydedildi.
'Cabbar'
valilikte
• İstanbul Haber Servisi -
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in geçen yıl
katıldığı bir huzurevi açılışı
sırasmda yol kenannda
baltayla iki parmağını
kesen "Cabbar" lakaplı
Tekin Tokucu, dün de
elinde satırla İstanbul
Valiliği'ne geldi. Valiliğe
halk gününe katılmak
üzere gelen Tokucu, satır
nedeniyle içeri sokulmadı
ve polis tarafından
gözaltınaalındı.
CIA île Papa el eleProf. Dr. ÇETİN YETKİN
••Ronald Reagan döneminde
ABD'nin Sovyetler Birliği'ni çö-
kertmek için Papa 2. Jean Paul'le
işbiriiği >aptığı, Polonya'daki Da-
yanışma Sendikası'na da §0 mil-
yon dolar yardımda bulunduğu
öne sürülüyor."
Papa 2. Jean Paul'ün. eski
ABD Başkanı Ronald Reagan ve
CIA ile gizlı bir anlaşma yapa-
rak Sovyetler Birliği"nın çökü-
şünü hazırladıklan öne sürüldü.
ABD Başkanı Bül Clintonın da
bulaştığı \Vatergate skandalını
izleyen gazeteci Carl Bernste-
in'in ltalyan meslektaşı Marco
Politi ile bırlikte yazdıklan yeni
kitap. Papa'nın SSCB'nin çökü-
şü ıçın Reagan ve CIA ile birlik-
te çalıştıklanni ıddıa ediyor.
'Papa Cenaplan" adındaki ki-
tap, Reagan ile dönemin CIA Şe-
fı \ViIliamCasey'ın RuhaniSü-
per Güç' olarak tanımladıklan
Polonyaasıllı Papa ile bılgı alış-
verişinde bulunduklannı ileri sü-
rüyor...
... Kitapta aynca şu sözler de
yer alıyor: "1981 ilkbahannda
Reagan >önetimi Beyaz Saray ve
Yatikan arasında bir isrihbarat
kalesi oluşturdu. Papa'ya bilgile-
ri. CIA Şefi Casey ve eski yar-
dımcısı Vernon \Yalters iletiyor-
du..r
Bay Fethullah Gülen. Pa-
pa'nın ayağına kadar gidip onun-
la görüşmeden önce bu kitabı ge-
tırtip okusa herhalde ıyi olurdu.
Adı geçen kişınin bu kitabı
okumasa bıle, bu ziyarette bu-
lunmadan önce mutlaka okun-
ması gereken bırbaşka kitap da-
ha vardı: L'ğurMumcu'nun 'Pa-
pa, Mafya, Ağca' adlı kitabı!..
Bay Fethullah Gülen'in bu
denlı övülen ve dinler arası hoş-
görü gösterisine dönüştürülen bu
zıv aretinde görüştüğü kişinin
kim olduğu Liğur Mumcu'nun
bu kıtabında açıkça ortaya ko-
nulmuş bulunmaktadır. Bu. eğer
hâlâ okumadıysanız, hıç olmaz-
sa bu açıdan hemen alip okuma-
nız gereken bir kitaptır. Özellik-
le de. bu görüşmeyi pek beğe-
nen devlet yöneticilerimize bu
kitabı okumalannı öneririm.
Ben, hiçbir yorum yapmaksı-
zın Uğur Mumcu'nun bu kita-
bından birkaç alıntı yaparak bu
Fethullah
Gülen
Dosyası
yazı> ı bitirmek ıstıvorum
"Vatikan'ın kendisi tam anla-
nuylabirholdingedöniişmüştür.
ABD'de Manhattan, Banker
Trust Morgan Bank; Fransa'da
Rotschild, Zürih ve Londra'da
Credit- Suisse, General Motors,
Shell, Gulf Oil, General Electric,
Bethleem SteeL IBM ve TV\A gi-
bi şirketlerde Vatikan'uı ortak-
üklan vardır. İtalya'da IANA,
CIA gibi rurizm kuruluşlannda
>ine Vatikan'ın pav senetleri bu-
lunmaktadır. Vatikan'ın güçlü
adamlarından Massimo Spada,
İtalya'da birçok şirketin başın-
dadır. Mercınkus (Kardinal, Pa-
pa'nın temsilcisi). Vatikan ban-
kası IOR'un en iist >öneticisidir.
Vatikan'ın elinde bulunan 'Fın-
sider' şirketi, İtalyan sanayicile-
riileiçicedm.."(12l
"VATIKAN - BANKA - MAF-
YA ÜÇGENİ: Bu üçgenin maf-
• ABD Başkanı Bül
Clinton'ın da kanştığı
Watergate skandalını
izleyen gazeteci
Carl Bernsteirf ın
ltalyan meslektaşı
Marco Politi ile
birlikte yazdıklan yeni
kitap, Papa'nın
SSCB'nin çöküşü için
Reagan ve CIA ile
birlikte çahştığını iddia
ediyor.
yakanadı,uyuşturucu madde ve
silah kaçakçılarına kadar uzanı-
>or. Bu mafya üçgenini büyükbir
çember içine almak gerekir. Bu
çemberin adı P-2 Mason Loca-
sı'dır. SISMl'nin (İtalyan istih-
barat örgütü) en üst \etkilileri -
bu arada SISMI Başkanı Gene-
ral Santovitio da P-2 Mason Lo-
cası'nın üyesiydi. Ağca hakkında
soraşturmalar,General Santovi-
tio'nun görev başında bulundu-
ğu sıralarda başlatılmıştı." (13)
"Papa VI. Paul'ün Ağustos
ayı (1978) içinde ölümü, yerine
seçilen Papa I. John'un papa se-
çildikten oruzüç gün sonra ölme-
si ve büyük bir sürprizle Polon-
yaü Kardinal Carol VVojtyla'tun
papa seçilmesi başdöndürücü bir
hızla gerçekleşmişti.
Polonyab kardinal, Vatikan'ın
450 yıllık "papa, ltalyan kardınal-
len arasından seçilir' yolundaki
geleneği yıkarak S a tikan'a yerle-
şirken, ABD ve Sovyetler Birliği
arasında Polonya olayı yeni bir
soğuksavaş rüzgân estirmektey-
di. Polonya'daBağunsız Da> anış-
ma Sendikası ilkeylemlere geçer-
ken bir Polonyah din adamının
papa seçilmesi acaba bir rastlan-
ümıydı?"(14), (15)
Sıraladığımız bu gerçekler ve
Uğur Mumcu'nun belgeleyerek
yazdıklan karşısında Bay Fet-
hullah Gülen \e cemaatinin 'hos^
görii" anlayışlarının ne anlama
geldıği bir kez daha açıkça anla-
şılmaktadır. Uğur Mumcu, daha
1984'te bugünleri. Papa ile dost-
luk kuran Bay Fethullah Gü-
len'in. onu öve öve bitıremeyen
küreselleşmecilenn. bu kişınin
elınden ödül alanlann. aranırsa
Hz. İsa'da bile bir sürii suç bulu-
nabileceğini öne sürenlerin
Mustafa Kemal Atatürk'ün an-
tıemperyalıst ve laik Türkiye-
si'nde 2000 yıhnın eşiğinde 'zu-
hur' edeceklerini önceden göre-
rek ne güzel söylemiş:
"Uluslararası banş, bu "yeni
enternasyonalizm'e karşı halk
yığınlannın bilinçlenmesi ve ör-
gütlenmesi Ue kurulabilir." (16)
BİTTİ
(12) üğur Mumcu: "Papa-
Mafja-Ağca" 4. basım. Tekin
Yayınevı, tstanbul, 1987,
s. 236.
(13) s. 237.
(14) s. 240.
(15) Bunun rastlantı olmadığı-
nı, Cumhuriyet'te çıkan ve yuka-
nya alınan haber ortaya koymak-
tadır.
(16) 'Papa-Mafya-Ağca',
s. 320.
Fethullah Gülen'in bu denli övülen ve dinler arası hoşgörü gösterisine dönüştürülen
bu zi\aretinde görüştüğü ldşininkim olduğu Uğur Mumcu'nun 'Papa,Mafya, Ağca'
adlı kitabında açıkça ortaya konulmuş bulunmaktadır. _ r r
ÖZÜR- Dizimizin dünkü bö-
lümüne yanltşlıkla (Bitti) kpnul-
muştur. Okurtanmızdan özür di-
leriz.
Tarikatçı vakıflar. dinci kadrolar yetiştiriyor
Eğititn, şeriatçı vakıfhskacında
YUSIİFZİYAAY
\akıflan paravan olarak kullanan şe-
natçı kesim. köktendinci ideolojiyi \ay-
mak amacıyla finanse ettiği 118 özel
okulda "şeriatçı" gençler yetiştiriyor.
Bugüne dek şeriatçı cemaatlere bağlı
800 vakıf, özel okul açmak için girişim-
de bulunurken, son 17 yıl içinde Türki-
ye'de kurulan 3 bin 806 vakıftan, 383"ü
"dinsel amaçla". 117'si de "dinsel eğj-
tim" vermek amacıyla çahşmalarda bu-
lunuyor.
Eğıtım-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Ala-
attin Dinçer. şeriatçı vakıflann kurduğu
özel okullann, eğitimde özelleştirme po-
litikalannın sonucu olduğunu savunarak,
bu okullann uzun vadede Milli Eğitim
Bakanhğı'na devredilmesi gerektiğini
söyledi. lşçi Partisi (İP) İstanbul 11 Ör-
gütü'nden edinilen bilgiye göre, 12 Ey-
lül 1980 darbesinin ardmdan yoğunla-
şan şeriatçı sermaye, laik cumhuriyet re-
jimine karşı "şeriatçı" gençler yetiştir-
mek amacıyla vakıflar aracıhğıyla finan-
se ettiği özel eğitim kurumlannda, siya-
sal lslamın kadrolannı yetiştiriyor.
Bu okullarda şeriatçı ideolojiyle ye-
tiştirilen gençler. devletin etkın kadrola-
nnda yönetici olarak çalıştınlmak üzere
eğitilıyorlar.
Eğitim amacıyla kurulan llim Yayma
CemiyetL bugüne dek çok sayıda imam-
hatip lisesi yaptırdı. Kapatılan RP elin-
deki belediyelerin de desteğini alan şe-
riatçı v akıflar. okul açmanın yanı sıra öğ-
renci yurtlan da yaptınyor.
Türkiye"deki 4 bın 324 yurttan 2 bin
141 "i şenatçı vakıflar tarafından işletili-
yor. Bu yurtlarda, özellikle taşradan ge-
len ve yoksul öğrenciler banndınlıyor.
Öğrencilere parasal destek sağlayan söz
konusu vakıflar, yurt binalannda şeriat-
çı eğitim verirken. dinsel yaşam biçimi-
ni, öğrencilerin özel alanlanna girerek
uygulatıyor.
Eğitim-Sen 2 No'lu Şube Başkanı
Alaattin Dinçer. tarikat vakıflannın kur-
duğu özel okullann. 12 Eylül darbesiy-
le başlayan ve "solu ezme" ile eğitimde
özelleştirme politikalannın bir sonucu
olduğunu savundu.
Ahmet Cül'ün ikinci olayı
İHUden düz liseleregeçişe engel
ADANA(Cumhurivet)-Okullardakılık
kıvafet denetımlerını engellemeye çalıştı-
ğı gerekçesi) le hakkında soru^turma baş-
latılan. Mıllı Eğitim Bakanlığı Dın Öğre-
tımi Genel Müdürü Ahmçt Gül'ün.
"İmam-hatiplerden düz liselere geçiş yap-
nıak isteyen öğrencileri engellemeye çalış-
nğT ortaya çıktı
Gül'ün. "Yönerge çıkmadan düz okul-
lara geçiş yapılmayacaktır" diye genelge
yayımladığı, ancak yönerge çıkartmadığı
öğrenıldi.
Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ-
h>0'' ın, hakkında soruşturma başlattığı Dın
Öğretimı Genel Müdürü Ahmet Gül'ün. 8
Yıl Kesintisiz Eğitim Yasası çıktıktan he-
men sonra imam-hatip ortaokullarında
başlayan kaçış üzerine 80 ilin valisini
uyardığı belirlendi.
' Bakan adına 29 Eylül 1997 günü "Na-
kil ve Geçişkr" konulu bir genelgeyi vali-
likler aracılığı ile il milli eğitim müdürlük-
lerine gönderen Ahmet Gül. "..nakilvege-
çişleıie ilgili >önerg« yayımlanmadan i-
mam-hatip liselerinden diğer ortaöğretim
kurumlanna nakil ve geçişlerin yapılma-
masınu yapanlar hakkında gerekli işlemin
yapılarak sonucundan genel müdürlüğü-
müze bilgi verilmesinin teminini rica ede-
rim"dedi. Cumhuriyet muhabınnın "Öğ-
rencilerin dik-dikleri okulda okuma hakkı-
na neden kısıüama getiriyorsunuz" bıçı-
mindeki sorusuna "Biz yasallığı olmavan
geçişlere dikkat çekiwruz" diye yanıt \e-
ren Gül. "8 >ıllık kesintisiz eğitime karşı
mısınız" sorusuna şukarşıhğı verdi: "Ben
devletin bürokratıvım. Yasaveyönetmelik-
ler ne\ i öngörüyorsa ona göre hareket ede-
rim. Yasal olanı uygulanm. lehinde ya da
akyhinde görüş belirtmem."
Yönerge çıkmadı
Yayımladığı genelgede. "Farklı okul
türteri arasındakinakiller genelolarak do-
kuzuncu sınıf sonunda \apılır; sınıflar ve
farklı programlar arasındaki geçişler yö-
nerge ile betirtenir" uyansında bulunan
Din Öğretımi Genel Müdürü Ahmet
Gül'ün gerçek amacının "imam-hatiplerin
orta kısmında okuyan öğrencilerin düz ve
teknikliseleregeçişini engeltemek" olduğu-
na dikkat çekildi.
UZYAZIl ORHAN BİRGİT
Emin Çölaşan, dünkü Hür-
riyet'te Mesut Yılmaz'ın ana-
muhalefet liderliği sıfatını taşı-
dığı günlerde, yani geçen yıl
28 Şubat öncesinde, Orgene-
ral Çevik Bir'e telefon edip,
bir Paris gezisi için yurtdışına
çıkmasında sakınca olup ol-
madığını sorduğunu yazdı.
Öyle anlaşılıyor ki, aynı Yıl-
maz'ın Başbakan olarak, hem
de resmi bir yurtdışı gezisi sı-
rasında, bir yabancı ülkenin
başkentinde yaptığı söyleşide
benimsediği üslup karşısında
Orgeneral Bir, savunma hak-
kını kullanmakla kalmıyor,
"Dün Ankara'dan ayrılmak
için bana haber vermek gere-
ğini duyan kimdi?" diye Ana-
vatan Partisi Genel Başka-
nı'nın hafızasını çalıştırırken
elindeki kozlan da masa üstü-
ne sürüyor.
Başbakan'ın yakın çevresi,
dünkü "Hürriyet"Xe, grup ko-
nuşmasını ve Ttflis söyleşisini,
"onbaşı komp/eksı'nı atmak"
diye yorumluyorlardı. Tansu
Çiller'in ünlü gafı ile Anava-
tanlı kimi yönecileri bir komp-
leks çıkmazına soktuğu ve
böylece o gaf içinde söyleni-
lenlerin amacına ulaştığı anla-
Karanlıkta Vuruşmaktan Vazgeçilmeli
şılıyor.
Asıl anlaşılan bir başka şey
ise, Türkiye'deki iktidar gru-
bunun en büyük partisinde
politikanın tam bir Ozal üslu-
bu içerisinde nasıl hafife alın-
dığıdır.
Yurtdışı gezileri için, asker-
lerden icazet almak gereğini
duyan birsiyaset adamının, ir-
tica ile mücadele konusunda
Silahlı Kuvvetler'e görev ver-
mediğini söylemeye elbette
hakkı yoktur.
Rahmetli Ismet Inönü,
"Emir vermeyi bilemezseniz,
emir alırsınız" sözünü bir ders
gibi, Milli Savunma Bakanh-
ğı'na getirdiği merhum ilhami
Sancar'a belletmişti.
Mesut Yılmaz, eline geçen
en büyük fırsattan yararlan-
masını bilmiyor. Büyük biriki-
mi ve üstelik Cumhuriyetin ku-
ruculanndan birisinin öğrenci-
liği ile yanı başındaki çalışma
bürosunda kendisinin yardım-
cılığı görevini yürüten Bülent
Ecevit'e danışma yerine, o
yakın çevresindeki kimi eski
MHP'li siyasetçilerin kılavuz-
luğunu yeğliyor. Oysa. Başba-
kan Yardımcısı, iki gazetenin
Ankara temsilcısinin telefonla
yönelttıkleri soruları yanıtlar-
ken, serinkanlı olma çağnsını
içeren grup konuşmasını oda-
sına kadar gidip Mesut Yıl-
maz'a gösterdiğini ve ondan
dört saat sonra da Başba-
kan'ın, Anavatan grubunda o
belki içeriği doğru ama üslu-
bu gereksiz yere sertleştirilmiş
konuşması ile karşılaşıldığını
söylüyordu.
Hem de her kelimesi, haklı
bir sitem taşıyan o nazik cüm-
le örgüsü içinde. Demek,
özetle Anavatan Partisi, Doğ-
ru Yol liderinin her dava açan
onbaşı rütbeli askere, milyon-
ları aşan tazminat ödemesi ile
sonuçlanan o emsalsiz gafın-
dan dolayı iflah olmaz bir
kompleks içerisindeymiş. Me-
sut Yılmaz, partilileri bu komp-
leksten kurtulsun diye, değir-
menlere saldırmaya soyun-
muş.
Oysa Türkiye Cumhuriye-
ti'nin elli beşinci hükümeti
başkanını bekleyen asıl görev
bu olmamalıydı.
Gündemi bu aşamaya geti-
ren, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı'nın o bunalım
yaratmaya yönelik konuşma-
sı değil miydi?
O konuşma kendi yöntem-
leri içinde gerekiyorsa yanıtla-
nırdı. Gerekiyorsa tümcesinin
altını çizmeliyiz. Muhalefet
partisinin her çıkışının illa kar-
şılanması gerekiyor biçiminde
bir kural, politika sözlüğünde
yoktur. Kimi asker görevliler,
Baykal'ın bu bunalım yarat-
maya yönelik çıkışını bir pas
olarak algıladıkları için, gün-
demlerinde ilk sıraya almış ve
değerlendirmişlerdir. O gün-
lerde PKK'ye karşı, dünya öl-
çeğinde çok büyük önem ta-
şıyan bir helikopter zinciri ile
tabur nakli gibi, ordumuzdan
yabancı ülkelerin orduları kar-
şısında bile gıpta ile söz etti-
recek bir eylem yerine, iki haf-
ta sonraki bir anayasal toplan-
tı gündemine getirileceginden
söz edilen bir rapor, günde-
min ilk sırasına oturtulmuştur.
Şayet 27 Mart toplantısında
Milli Güvenlik Kurulu toplantı-
sina, basında bugünden mın-
cıklanan ve asker kesiminin şi-
kâyetlerini içeren bir rapor ge-
lirse, hükümet, elindeki belge-
ler ile karşı görüşlerini ortaya
koymalıdır. Elbette Erbakan
ve Çiller'in yaptıkları gibi, o
toplantıda suskun kalıp daha
sonradan tavır değiştirmeme-
lidir.
Sanırım böyle de yapılacak-
tır.
O halde, ülkenin geleceği
adına, her kesim, şu karanlık-
ta vuruşma huyunu terk etme-
lidir.
Ve dün Bülent Ecevit'in de-
diği gibi "asılkrizln üzerinde-
ki örtüyü kaldırmak gerekiyor.
DSP Genel Başkanı, "asıl kri-
zin Türkiye'nin sürekli seçim
atmosferinde bırakılması ol-
duğu" görüşünü taşıyor. "Bu
kadar sürekli seçim tartışma-
sı yapılan hiçbir ülke buna da-
yanamaz" diyor, TBMM'nin bu
en eski ve en deneyimli üyesi.
önce Mesut Yılmaz, daha
sonra öteki siyaset adamlan-
mız, tabii demokratik rejimin
erdemine ve değerine inanı-
yorlarsa lütfen bu sözlerin al-
tını çizmelidirler.
BİRBAKMA
SERVER TANİLLİ
Bir Nevruz, Bir Ölüm...
21 Mart'ta Nevruz' u hep beraber kutlayacağız ya,
siz müjdeli haberler bekleyedurun "alarm" zilleri çal-
maya başlamıştır şimdiden. 17 Mart günlü Milli-
yet'te, "NevruzIçin Alarm Ver/7d;"başlığıaltındaba-
kınız neler deniyor:
"Kültür Bakanlığı, cumartesı günü kutlanacak
Nevruz için Diyarbakır'da kapsamlı birkutlama prog-
ramı hazıriadı. Bu ilde düzenlenecek törenlere Ba-
kan Istemihan Talay da katılacak. Bakanlık, diğer
illerde birlik, beraberlik, insan ve doğa sevgisiyle
hoşgörü ve yardımlaşma konulannı içeren konfe-
rans, panel, açıkoturum yapılması için valiliklere ge~
nelge gönderdi. Bakanlığın hazıhadığı Nevruz'u an-
latan afış ve broşürler bütün illere dağıtıldı. Erzurum
Kültür Müdürü Fehmi Bedir, 'Nevruz'un bölücü ör-
güt tarafından istısmar edilmesini önleyeceğiz' de-
di."
Nasıl önlenecek bu "istismar?"
"Bölücü örgüt PKK tarafından sembo/ olarak se-
çilen san, kırmızı ve yeşil renklenn de etkinliklerde
kullanılması''na büyük önem veriyor bakanlık. Çe-
şttli toplantılarda "Nevruz konusundaki bilgi eksikli-
ğinin giderilmesi" yolunda genelgenin üstünde dur-
duğu bir nokta da bu ve şöyle deniyor: "Söz konu-
su etkinliklerde kültürümüzde yeşil, kırmızı ve san
renklerinin yeri ve önemi açıklanacaktır."
Neresine sahip çıkabilirsiniz böyle bir eylemin?
Anadolu'nun hemen her yöresinde, Nevruz, halk
ıçin bir mesıre vesilesidir. Ama Kürtler, ona daha da
öftem veriyor ve bir bayram olarak kutluyorlar. Ha-
yır, PKK tekelinde değil efendim, hangi Kürt'e sor-
sanız bu günü özümsediğini söyler. Kürt de can düş-
manınız olmadığına göre; kız alıp kız verdiğiniz, hı-
sım-akraba, kirve çocukları olduğuna göre ne yap-
manız gerekli?
Gidip bu özel bayramına katılmak, onunla el ele,
omuz omuza halay çekmek değil mi?
Bu yapılmıyor, adamın benimsediği bir bayram bi-
le "Türklüğün" bir bayramı haline sokuluyor ve me-
yil duyduğu renklere bile, "yeri ve önemi asıl benim
kültürümdedir" denip sahip çıkılıyor. Yalnız yeşil, kır-
mızı ve sarı değil, bütün renklerin kültürümüzde ye-
ri ve önemi var; hepsı de atasözlerine geçmiştir, şi-
irlere ve türkülere yansımış, halılara ve kilimlere do-
kunmuştur.
Ama neyi çözer bu?
Bırakınız bu tekeldliği, bu yasakçı anlayışı!
Teröre karşı çıkacaksınız elbette, hep karşıyız; a-
ma Kürt ınsanının da, hiç olmazsa bir bayram gü-
nünde, duygularına saygılı olunuz?
Yeter mi?
Hayır! Temel sorunlanna, onunla beraber çözüm
arayınız! Her yılın Nevruz'u da, bu yolda atılmış ve
atılacak adımlann sevincini paylaşsın. Bunu bekli-
yor insanlar artık; Kürt'ü de Türk'ü de, bunu...
Renkleri tartışmayı değil!
•
Ölümünün, bir önemli halk bayramına bakan şu
günlere rastlaması nasıl da anlamlıdır!
Pertev Naili Boratav aramızdan aynldı.
Dünyanın en önde gelen halk edebiyat ve kültü-
rünün büyük uzmanlarından biri olarak Paris'te öl-
thl Yaşama orada veda etmesı de bir rastlantı de-
ğil. Bir yarım yüzyıllık yaşam mekânı ve gözlerîhi
yumduğu yer olarak gurbeti biz çıkardık karşısına.
194O'lı yıllann Türkiyesi, düşüncelere, en başta da
sol düşünceye duyduğu hoşgörüsüz ve şoven or-
tamı ile bu büyük insan için yurdunu zindan haline
getirdi. Dışarda bilimin kadrini bilenler de ona kapı-
larını açtı; Paris'e gitti, çalışmasını orada sürdürdü,
aydınlığını oradan saçtı.
1962 yılında Paris'e gittiğimde, kendisini ziyaret
etmeyi bir görev bilmiştim. Pek hazzetmişti bu ara-
nıştan. 80'li yıllardan başlayarak ise, Strasbourg'da
ve onun dışında çeşitli vesilelerle karşılaşmalarımız
ve beraberiiklerimiz oldu.
Bir bilim adamını da aşan bir fılozof tavn görmü-
şümdür Boratav Hoca'da; her türlü darlığın dışında,
utkun ötesini seyreder çaptaydı.
Ve hep gülümseyen bir yüzle.
Müstesna bir insandı vesselâm!
Pertev Naili Boratav'la, halk edebiyat ve kültürü-
müz en büyük düşünür ve yaratıcılarından birini yi-
tirmiş ve bir dönem onunla kapanmıştır.
Başta eşi Hayrünnisa Hanımefendi olmak üzere
Boratav ailesine başsağlığı dilerim. Ama asıl başsağ-
lığı, kültürümüzedir...
Soruşturma baslatıldı
Piyeste, Türk askerini
'vatan haini' yaptılar
SERMET ÇUHADAR
KAHRAMANMA-
RAŞ - Canakkale Zafe-
n'nin 73. yıldönümünün
kutlandığı gecede, Fethul-
lah Gülen'in yandaşların-
ca kurulan Ozel Kahra-
man Kent Lisesi öğrenci-
lerinin sahnelediği "Ana
Yüreği" adlı piyeste.
"Türk askeri, vatana iha-
netiçinde" şeklinde göste-
rildi. Piyesi izleyen Kah-
ramanmaraş Valisi Saim
Çotur ve 172. Zırhlı Tu-
gay Komutanı Tuğgeneral
H. Akm Zorlu sert tepkı
gösterdi. Piyesi rencıde
edici bulduğunu söyleyen
Vali Çotur soruşturma
başlattı.
Özel Kahraman Kent
Lisesi'nin. Canakkale Za-
feri'nin yıldönümü nede-
niyle Milli Eğitim Müdür-
lüğü'nün onayını alarak
Sabancı Kültür Sitesi'nde
sahnelediği "Ana YüreğT
adlı üç perdelik piyes.
Kurtuluş Savaşı sırasında
Anadolu'daki bir köy
evinde oğlunu askere
uğurlamaya hazırlanan
anne ve oğlunun namaz
kılmasıyla başlıyor. Yaza-
n belli olmayan ve Necip
Fazıl Kısakürek Vakfı'nca
finanse edilen piyesin ana
teması ise biri rütbeh üç
askerin para karşılığı \a-
tan ve orduyla ilgili gizli
belgeleri düşman komu-
tanı 'Dimitri'ye satması
ve bunu öğrenen annenin
oğlunu öldürmesinden
oluşuyor.
Piyes. başta Vali Saım
Çotur. 172. Zırhlı Tugay
Komutanı Tuğgeneral H.
Akın Zorlu olmak üzere
salonda bulunan izleyici-
lerin tepkisinı çekti. Hiç
kimsenin alkışlamadığı
oyun sonunda Vali Saim
Çotur'un yanına gelen
okul müdürü M. Akif Ala-
caoğulları. valıden kapa-
nış konuşması yapmasım
ıstedi. Bunun üzerine da-
ha da sinirlenen Çotur, eli-
nin tersiyle Alacaoğulla-
n'nı kovarcasına "Böyle
bir o\ una ne konuşma ya-
pacağun. Git işjne" dedi.
Valıden azar ışıten okul
müdürü. bu kez de Tuğge-
neral Zorlu'ya aynı tekli-
fı yıneleyince komutan-
dan da çok ters bir tavır
gördü. Kutlama gecesi so-
ğuk bir havada sona erdi.
Kendi aılesınden de 3
kışının Canakkale Sa\a-
şı'nda şehıt düştüğünû
anımsatan Kahramanma-
raş Valisi Saim Çotur, kut—
lama programı ve piyes ile
ilgili soruşturma başlattı —
ğını belırterek "Son dere—
ce rencide edki bu olıyni
anlamak mümkün deçiL-
Çok üzgûnüz" diye ko—
nuşru.