13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MART 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bilimin peşinden koşun' • WkARA (Cumhuriyet Bürosu)-Millı Eğitım Bakanı Hıkmet Ulugbay. yarışı ve rekabeti zorunlu kılan yeni yüzyılda gençlerin. her türlü bağnazlığı bir kenara iterek bilgınin peşinden koşması gerektiğini söyledi. Uluğbay, Gazi Ünıversitesı Yabancı Diller Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi ıle Öğrenci Kültürel ve Sosval Hizmetlerbinasının açılışında vaptığı konuşmada. öğrencilerden kendilerini sürekli yenilemelerını istedı. HADEP davasına eleştiriI ANKARA (Cumhuriyet BUrosu) - Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ile Özgürlük ve Dayanışma Panisi (ÖDP). 7 yöneticisi tutuklanan Halkın Demokrasi Panisi (HADEP) hakkındaki davaya. "siyasi amaçla hareket edıldıği" gerekçesiyle tepki gösterdi. ÇHD Genel Başkanı Aydın Erdoğan, Ankara DGM Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede sorumluluk hukuku açısından ciddi zaaflar olduğunu belirterek "Hukuki açıdan tartışmalı bir iddianame. Herkes kendi fiilinden sorumludur. Ancak. yöneticilerin hepsine kolektif bir sorumluluk yüklenmiş"' görüşünü dile getirdi. DKP davasında sözlü açıklama • AN KARA (Cumhuriyet Bürosu)-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş. Demokratik KitlePartisı'ninlDKP) kapatılmasıyla ilgili davadaki sözlü açıklamasında. "vatan haınligi" kavramının bütün dünya ülkelerinde \ ar oldugunu ve ülkeden ülkeye değiştiği görüşünü dile getirdi. Savaş, görevinin öncelikle ülke bütünlügünü korumak olduöunu anlattı SASA'da grev kararı Holaing'e bağlı. Adana'da kurulu Sunı Elyaf ve Sentetik Fabrikası AŞ'de (SASA), Petrol-lş Sendikası'nca 2 bin 700 işçı adına alınan grev kararı işyerine asıldı. Petrol-lş Sendıkası Adana Şube Başkanı Refik Devıren, yaklaşık 3.5 aydır süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerı süresince. işverenin katı tutumu sonucu hiçbir konuda anlaşamadıklarını ve yasal prosedür geregi gre\ r karan almak zorunda kaldıklarını söyledi. De\iren. "Bız grev heveslısı degiliz. Ancak hakkımızı alma\a kararlıyız" dedi. Cem'in Asya turu • ANKARA(Cumhurijet Bürosu) - Dışışlerı Bakanı Cem. Türkiye'nin Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleriyle ılişkilerine yeni hız kazandırabilmek amacıyla başlartıgı temaslannı sürdürüyor. Dışişlerı Bakanı ismail Cem. Pakıstan, Türkmenistan ve Kazakistan'ı kapsayan Orta Asya tııruna çıkmaya hazırlanıyor. Atamalara iptal • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yakıfbank Yönetım Kurulu. eski Genel Müdür Hasan Kılavuzun görev vaptıgı son günlerde işe aldıgı 229 kışınin atamasını iptal etti. Başbakanlık. söz konusu atamaların hukuka, banka mevzuatına ve geleneklere aykın oldugunu belirterek işlemlerin normale dönüştürülmesini istedi. Bunun üzerine dün toplanan Vakıfbank Yönetim Kurulu. Hasan Kılavuz'un görevden alınmasımn söz konusu oldugu dönemde gerçekleştirdiği 229 kişinin işe alımını. banka mevzuatına aykırı bularak iptal etti. Meclis kilitlendi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -İktidar ve muhalefet partilerinin aralarında uzlaşma saglayamaması sonucu TBMM çalışmalan kilitlendi. Muhalefetin şiddetle karşı çıktıgı memur sendikalan yasa tasansı 3 haftadırTBMM gündeminde bulunurken ANAP'ın Meclis çalışma saatleri \e günlerinin uzatılmasına ilişkin önerisi reddedıldi. Bülent Ecevit, Deniz Baykal'm ittifak önerisi ile ara rejim tartışmalannı değerlendirdi 6 Orduyu rahat bırakuı'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanı Deniz Bavkal ın bırleşme. ittıfak öneri- sıne. "Yapaybunalımısürdürmek için son çırpınışlan. Seçim istiyor- sa bize güvenmesin" \ anıtını ver- dı. "Llkede demokrasinin kural- lanna uygun huzur ve gü\ en orta- mı isteniyorsa bunun başta gelen koşullanndan biri orduyu rahat bırakmaktır'" dıyen Ecevıt. "laik- liğin korunmasını ordudan bekle- memek" gereğını vurguladı. Ecevit. partisinin dünkü grup toplantısında. Baykal'ın bütünleş- me önensi ve ara rejım tartışma- larıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. Konuşmasına "Bazıçevre- lerin görmezden geldiği bir gerçe- 0 hanrlatnıak isthorum. Çok par- tili demokratik rejünin bugüne ka- darki en uyumlu ve çahşkan hükü- meti. bu hükümettir. Hükümeri- miz sadece kendi içinde değiL Mec- lis'le de toplunıla da u>xım içinde çalışmaya özen gösteriyor" diye başlayan Ecevit. şu acıklamalan yaptı: "Vapay bunalımlarla hızımız kesilmek istendi. Bu oyuna gelme- dik. bu oyun bozuldu. Baykal'm grup toplantısındaki konuşması, buvapav bunahmısürdürmekiçin son çırpuuşlanydı. Bavkal, buna- lım planlamasını sürdüredursun, biz işimizi yapıyoruz. Dengimizi falan da topladığımız yok. Reform çahşmalannuzı sürdürüyoruz. Se- çim taraşmalanyla darejimtarüş- malanvla da yiririlecek zamanı- mız yok. Sorun geçim sorunudur. Bu sorunu çözmeye de Doğu \e Güneydoğu Anadolu'dan başla- dık. Bavkal. bir yandan erken se- çim çığırtkanlığı yapıyor, diğer yandan partisinin yenilgiye uğra- yacağını bildiği için bize çağn ya- pıyor. Seçim istiyorsa bize güven- mesin, kendi partisine güvensin. Bav kal. sık sık partisinin her ma- rifeti için toplumdan özür dileyip duruyor. Seçim ittifakı yapıp son- ra da CHP adına biz mi özür dile- yelim? Kongrelerinde koltuklann uçuştuğu, yunıruklann konuştu- ğu CHP. önce kendi içinde bütün- leşsin." Türkiye'de bazı çevrelenn ne zaman biraz paniğe kapılsalar it- tıfak konusunu gündeme getırme- ye çalıştıklannı vurgulavar. Ece- \ıt, "Buçe>TCİer,demokrasininço- ğulcu rejim oldugunu unufuyor. Seçim sisteminin değişmesi için di- renenlerin bilinç altında tek parti- li rejim sistemi \ atıvor. Eğer seçim sistenü değiştirilecekse bunun baş- ta gelen koşulu narajlan \üzde 10'un altına. en fazla vüzde 5"e in- diımektir" dedi Atamalar Ecev it. ülkede demokrasi ku- rallan içinde huzur ve güv enliğın sağlanmasının başta gelen koşul- lanndan birinin orduyu rahat bı- rakmak ve siyasal tartışmaların içıne çekicı davranışlardan kaçın- mak olduğuna dikkat çekerek söz- lerini şöyle sürdürdü: "Askeri Şûra toplanbsına 6 ay varken terfiler. atamalar, emekli- likler sorununun gündeme getiril- mesi son derece yanlış olmuştur. Gazetelerdeçıkan. koalisv on orta- ğı partilerin genel başkanlannın yaptığı toplantının gündeminde Askeri Şûra konusunun da görü- şüldüğü ve karara bağlandığı ha- beri gerçek dışıdır. TSK'nin sağ- lıklı bir iç düzeni var. O nedenle de iktidar değişikliklerinden en az et- kilenen. hatta hiç etkilenmeyen bir kurumdur. Ben sivasal vaşamım- da askeri müdahalelere karşı çık- tım. Ama başbakan olduğum dö- nemlerde, TSK'nin içişlerine ka- nşmamava büyüközen gösterdun. Bundan ne ben, ne de memleket zarargördü. Ordunun siv asete ka- nşmasını önlemenin başta gelen koşulu. siyaseti ordu\-a kanşorma- mak. Siyaseti orduya.ordııv u siya- sete kanşdrmayı önlemenin bir başka volu da laikiiğin korunma- sını ordudan beklememektir. La- ikliği. inançlara sa> gı\ la bağdaşo- rarak korumak Meclis'in \e hükümetin gorev idir." DTP Genel Başkanı Cindoruk 'Bunalım sanal'ANK.\R\ (Cumhuri- yet Bürosu) - DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cin- doruk. Başbakan Mesut Yılmaz'ın. sert açıklama- lanyla tırmanan ordu- hükümet gerginlığinı "sanal bunalım" olarak nıtelendirdı. DTP Grup Başkanı Mahmut Yılbaş da, devlet yetkililerine, basın aracılıgıvla degil. yüz v'üze görüşerek div a- İoga girmelen çağnsında bulundu. DTP'nin dünkü grup toplantısında Genel Baş- kan Cindoruk. bunalımı tırmandıracak bir üslup kullanmamaya özen gös- terirken, Grup Başkanı Yılbaş, Türkiye'de "hiç gereği olmadıgı" halde bir gerginlik yaratıldıgı- na dikkat çekti. Herkesi "aklıselim içinde diyalo- ğageçmeye" çagıran 'S'ıl- baş. "Demokrasiyesahip çıkarken, bu konuda her zamankinden daha fazla hassasiyet göstermek ge- rekiyor. Devlrt yetkilileri meselelcrinl basın aracıu- ğıvla sürdürmek yerine karşılıklı konuşarak di> a- lofa girmelidir*" dıye ko- nuştu. Cindoruk. son günlerde yaşanan gergın- lige dikkat çekerek. "Bu, sanal bunalımdır. gerçek bir bunahm söz konuslı değiL eğer gerçek bir bu- nalım çıkarmava çauşan- lar varsa, Türkiye bunla- n da aşacaktır" görüşünü dile getirdi. Devlet yönetiminde, zaman zaman hatalar ya- pılabilecegini kaydeden Cindoruk, "Ancak sis- tem, olaylan büyütmez, yatıştırmaya çalışır. \'apn lan hatalardan dolavı ku- sunı rejimde değil. so- rumlularda aramak gere- kir" dedi. Cumhuriyet ve demokrasinin birbirin- den aynlmaz yapışık kar- deşler oldugunu belirten Cindoruk, DTP olarak bu bilinçle hareket ettikleri- ni vurguladı. "Bazı ku- rumlann doğal ve haklı olarak disiplin kurallan vardır, bu kurallar de- mokrasiye uyma>abilira- ma. avnı zamanda de- mokrasinin izin verdiği kurallardır" diyen Cin- doruk, bu sınırlann çok iyi bilinmesi gerektiğini ifade etti. Yaşanan sanal bunalimın çözümünün kurumlar arasında dog- rudan diyalogdan geçti- gini kaydeden Cindoruk. "Yöksa. mcktupla. posta güverciniy le habeıieşerek bir yere varamazsınız" diye konuştu. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART r. Polîs ve jandarmadan baskı Sungurlu, savcılık kurumunun güçlenmesinden polis ve belirterek savcılara yetki verilmesiyle işkence ve kötü jandarmanın rahatsızlık duyduğunu muamelelerin önleneceğini söyledi .VVKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Adana'da hırsızlık suçundan gözaltına alınan Mehmet Yavıi2 adlı bir gence işkence yaparak öl- dürdükleri gerekçesiyle 11 poli- sin tutuklanması, emnıyet vejan- darma teşkilatlannda rahatsızlık varattı. Emniyet Genel Müdürlügü ile Jandarma Genel Komutanlıgı yet- kililerinin.dün Adalet Bakanı CM- tanSungurlu'ya yazı göndererek savcıların kolluk amirlerinin si- cillerinde söz sahıbi olabilmesine karşı çıktıklan ögrenildı. Sungur- lu. Cumhuriyefe vaptıgı açıkla- mada, savcılık kurumunun güç- lenmesinden polis ve jandarma- nın rahatsızlık duyduğunu. ancak savcılara yetki verilmesi halinde işkence ve kötü muamelelerin önüne geçılecegıni bildirdi. Sun- gurlu. "İnsan haklan. işkence ve kötü muamelenin önlenmesi ko- nusunda getirdiğimiz düzenleme- ler karşısında. şu anda kıyametier kopanhvor" dedi. Mesut Yılmaz'ın talimatlan doğrulrusunda. insan haklan ko- nusunda atılımlann gerçekleşti- rildigini anlatan Sungurlu. göre- ve başladıktan kısa bir süre sonra yayımladıgı genelgeyle. cumhuri- yet savcılannın işkence ve kötü muamele şikâyetleri konusunda büyük bir duyarlılık göstermeye başladıklannı söyledi. Sungurlu. insan haklan konusunda yargıda yapılmasına karar verilen anaya- sa değişiklıkleri hakkında bilgi verirken bu konuda 16 avn vasa tasansı hazırladıklarını bildirdi. Sungurlu. yapısal ıvileştirmeler konusunda şunları sövledi: "Adliyelerin soruşturmalara müsait yapıda olması. duruşma salonlannın uygunluğu, adliye ne- zarethanelerinin standardı. mo- dem cezaevlerinin yapımı, ceza- evleri ziyaretçi görüş nıahalleri ve bekleme salonlan ile hastane mahkûm koğuşlannın standardı ile hükümlü \e tutuklann nakil araçlarının durumu konulannda çalışmaianmız de>am edi>or." Sungurlu. bakanlıktakı tüm sistemin yenilenmesı v e adliyele- rin bilgisayara geçirilmesi konu- sunda da ÖDTU ve Bilkent üni- versıtelcrı ıleTODAİE ıleışbirlı- gine gıriştiklerini söv ledi. Adalet Bakanlığı'nda Osmanlı dönemin- den kalan arşivlerin daha modern hale getirilmesi konusunda Arşiv- ler Genel Müdürlügü ıle de an- laştıklarını kaydeden Sungurlu. şu bilgilerı verdı: "Y'akalama, gözaltına alma ve gözaltından çıkarma formlan ha- zırladık. Nezarethanelerin duru- mu >e kavıtlan ile savcılann bura- ları denetleme imkânlan konula- nnda genelgeler \a\ımla>acağız. Sorgulama standarrlan \e sanık haklan konusunda yine formlar hazıriadık. Soruşturmalann tam ve eksiksiz şekilde >apılması için genelgeler vavımladık. Bunun dı- şında A>rupa İnsan Haklan Ko- misyonu \e Divanı'ndaki davala- nn takibi için bir daire kurma pro- jemiz var. Çocuk haklan. kayıp kişiler ve faili meçhul cinayetler konulannda veni sistemler getir- dik. Adli tıp hizmetlerinde kalitc- nin \ ükseltilmesi için veni projeler hazıriadık. C e/aev lerinde hü- kümlü ve tutuklulann haklannın daha çok ivileştirilmesi için çalış- maianmız sürü\or." IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin " planet.com.tr Ortaokulda, lisede, 1789 Bü- yük Fransız Devrimi'ne sıra gel- diğınde. Marie Antoinette ın "Ekmek bulamıyoriarsa pasta yesınler" hikmetini ha bire okut- tular; "Devrim" sonrasında gi- yotinin ha bire inip kalktığını an- lattılar; "zalim krallara karşı hal- kın ayaklanması" filan diye sa- de suya tirit bilgiler aktardılar da bir çağın sonunu muştulayan Devrim'in felsefi içeriği ve siya- sal erkteki köklü değişiklik üs- tünde f>ek durmadılar. Hele Fransa'daki burjuva devriminin, bütün karaAvrupa- sı'na yayılışına işaret eden 1848 devrimleri, "halklann bahan" denen o şanlı günler bir iki pa- ragrafla geçiştiriliverdi. Leibnizlerin. Diderot'ların, Voltaire'lerin adları tarih kitap- lannda yer aldı: hatta "ansiklo- pedıstlerin açtığı aydınlanma çığın" filan gibisinden utangaç tanımlamalara yer verildi de "aydınlanma neye karşıydı, ne- yin erkini ktrmaya yönelikti" so- rularının yanıtları çoğu kez ge- çiştirildi. Neden? 1789 Devrimi'nin de 1848 devrimlerinin de önderleri "Yurttaşlar" diye sesleniyortar- Kul5 Yurttaş Olamadıkça dı. Papanın. papalaria ittifaklar kurup iktidarlannın adını, örne- ğin "Kutsal Roma- Germen Im- paratorluğu" filan koyan kralla- nn "kullan", bu devrimler süre- cinde "özgür yurttaşlar"a dö- nüştüler. Ku/'un "yurttaşlaşması", kili- senin çürümüş ideolojik, felse- fi ve siyasal egemenliğine bir başkaldınydı. Aydınlanma dü- şüncesi bu bağlamda, kiliseyle ödünsüz bir hesaplaşmaydı. Si- yasal erkin, kutsallıkzırhıylado- nanmış kilise-kral koalisyonun- dan, yurttaş'm eline geçişinin düşünsel temeliydi. "Cumhur"un sözlüklerdeki karşılıklanndan biri de "Yöneti- cisini kendi seçen halk"t\r. Öz- gür yurttaşlann egemenliğinin siyasal biçimi, o yüzden cum- huriyet oldu. Kilise-kral erkinin siyasal anlamda aşılması cum- huriyet ile yargı ve yasama er- kinde aşılması ise demokrasi ile ete kemiğe büründü. Hiçbir güç, elinde tuttuğu er- ki gönüllü teslim etmez. Kilise de öyle. Bir gazete yazısına el- bette sığmayacak çok karma- şık süreçlerde, kilise direndı. Yurttaşlann başkaldırısına kar- şı, elinde tuttuğu ve toplumu göksel yasaların biçimlendir- mesini, yönetmesini sağlayan erki bırakmamak için kanlı-kan- sız ama çok zorlu çatışmalara girdi. Sonunda yenildi. Halklann üstünde cumhuri- yet ve demokrasi güneşlerinin ışıması, ancak bu yenilgiden sonra mümkün oldu. Kilise is- ter istemez kendi mevzilerine çekildi. Yitirdiği itibannı yeniden kazanmak için beyhude çaba- lara girişti. Bugün Vatikan'dabirdiniön- derlik var. Bugün Protestan ve Ortodoks kiliseleri iktidardaki siyasal güçlerin işine geldiği za- man desteklediği, işine gelme- diğinde sırtını dönebildiği dinsel örgütlenmelerden ibaret. Siya- sal erki elinde tutan, belirleyen artık kilise değil. Tersine siyasal erk, kiliseyi belirliyor. Uzun sö- ze ne hacet! Papa seçimlerin- den (sosyalist sistemin yumu- şak karnı Polonya'da rejim sal- lanırken Papa seçimınde pıyan- gonun Polonyalı bir kardinale vurmasının başka açıklaması var mı?). Ortodoksların dinsel önderliği Fener Rum Patrikha- nesi'ne, Rus Ortodoks Kilise- si'ne, Protestan kilisesinin çe- şitli merkezlerine kadar heryer- de siyasilerin belirleyici gücü, çıplak gözle ayırt edilebiliyor. ••• Anadolu toprakları cumhuri- yetle, 1839 Gülhane Hattı Hü- mayunu ile başlayan sancılı ve zikzaklarla Örülü bir sürecin so- nunda, 1923'te tanıştı. O güne dek, Yavuz Sultan Selim'den bu yana siyasal erklerini "hali- felik" postuyla pekiştiren Os- manlı padişahları, kulları üs- tünde mutlak bir egemenliğe sahiptiler. Mustafa Kemal'in. Cumhu- riyet'in özellikle ilk yıllarında "Yurttaşlar" diye seslenişi bu bağlamda. son derece önem- li ve derin bir erk değişiminin seslendirilişidir. Keza Kemalist hareketin "cam/"nin geleneksel erkine, şöyle ucundan kıyısından do- kunuvermesi de bugüne dek süren kan davasının temel ne- denidir. Cumhurıyetin Anado- lu toprakları üstünde laikliği yerleştirmesinden sonra pat- lak veren çekişme, gösteril- mek ıstendiği gibi "din elden gidıyor" kaygısını değil, cami erkinin kırılması yönünde atılan bir adıma duyulan derin tepki- den kaynaklanıyor. Camı, erkini savunuyor. Bugüne dek kesintisiz sür- dürdüğü erkinin. laisizm tara- fından tehdit edildiğini, içgü- düsel olarak doğru kavnyor ve hırçınlaşıyor. Hırçınlığın geçer akçe olmadığını sezenler daha yumuşak çözüm arayışlarına ağırlık veriyor. Böylesine derin ve ciddi bir "erk sorunu"nun, türban ya- sağı. Fethullah Hoca'ya alı- nacak tavır gibi yüzeysel ön- lemlerle aşılabileceğini san- mak yanıltıcı değil mi ? Türkiye. "yurttaş"\n "cami" ile henüz bıtmemiş. hatta doğ- ru dürüst başlamamış bir erk hesaplaşmasmın sancılarını yaşıyor. Anadolu insanı "kulluk"tan "yurttaşlık"a sıçramanın eşi- ğinde. Bu eşik aşılmadan bu çatışma durulmayacak.. POLİTİKA GUNLUGU HİKJV1ET ÇETtNKAYA Tapaz Kaçtı Oyunu../ Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Genel- kurmay Karargâhı'nda 7rf/ca ve terörbrifingi'nöen sonra Çankaya Köşkü'nde Başbakan Mesut Yıl- maz'la görüştüğü saatlerde Fethullahçıların Sa- manyolu Televizyonu'nda bir program izliyorum... Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit. TBMM Başkanı Hikmet Çetin, DYP lideri Tansu Çiller. adı sanı duyulmamış bir- kaç emekli general. sanatçılar, yeni mandacı ikin- ci cumhuriyetçi yazar ve bilim insanları konuşuyor: "Fethullah Gülen 'in öncülüğünde kurulan yurt- dışındaki okullar Türkiye'nin gururudur..." Oyun kuralına göre oynanıyor, Fethullahçılar as- kerlerin 'ırtica brifıngınden sonra' televızyonların- da restlerıni çekiyorlar... Öteki televizyon kanallarına geçiyorum bir süre sonra... Spikerler gece haberlerini veriyor... Bakıyorum, 'Fethullahçıları' bir kalemde geçıp ekranda diğer tarikatların eylemlerinı arşıvlerden seçtikleri 'birdemet tiyatro gibi' izleyıciyesunuyor- lar... Evet... Türkiye bir demokratik hukuk devletıdır. ir- ticanın büyüyüp palazlanması da demokratik hu- kuk devletinin çatısı altında gerçekleşmiştir... Şimdi gazeteler ve tüm televızyonlar 'patronla- rından aldıklan buyrukla' Fethullahçıların laık de- mokratik Türkiye Cumhurıyeti için bırtehlıkeolma- dığında hemfikirlerdır... Türkiye Büyük Mıllet Mec- lısi'ndekı Nurcular, Nakşibendiler, Rıfailer 'irtica yoktur' demektedir... Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Ba- şoğlu da Samanyolu ile Kanal 7 televızyonlarına çı- kıp görüşlerini açıklamakta ve şöyle konuşmakta- dır: "Türkiye 'de irtica-mırtica yok!.." • • • Başbakan Mesut Yılmaz ne yapmak istiyor? Yılmaz diyor ki: "27 Mart'taki MGK toplantısında eğer bir dayat- ma gerekecekse. o dayatmayı ben yapacağım!.." Mesut Yılmaz. 'askere kafa tutan lider' kımliğiy- le erken seçime gidıp şerıat tarlası'ndan 'hasat toplamak' sevdasına mı düştü? Acaba ANAP içinde kımi liberal milletvekılleri. Yıl- maz'ın bu davranışı karşısında ne düşünüyor? Devletin istihbarat raporlan ortada. Fethullah Gü-', len'in ne yapmak istediği. askerlerin bu konudaki' düşünceleri de bilinen bir gerçek... Şimdi bir soru: "Fethullah Gülen 7 Vatikan Büyükelçisi Altan Gü- ven niçin karşıladı?" Büyükelçi Güven'e, "Fethullah Gülen karşılan- sın" buyruğunu Cumhurbaşkanı Demirel mi, Ece- vit mi yoksa Dışişleri Bakanı İsmail Cem mi verdi? Bir başka soru: "Fethullah Gülen le, Papa Jean Paul, Güneydo- ğu konusunda görüştüler mi? Acaba Gülen ve Pa- pa Jean Paul. Güneydoğu konusunda hangi gö- rüşlerde birleştiler?" Gülen'i, Vatikan Büyükelçisi karşıladığına gore bu görüşmede bir Dışişleri yetkilisi bulunmuş ve ko- nuşmalar banda alınmıştır... • • • Önceki gece Samanyolu televizyonunu izlerken kendi kendime sordum: "Fethullahçı okullar nıçın ABD'nin ve ingiltere'nin etkin olduğu ülkelerde açılıyor? Örneğin K. Irak'ın Erbıl kentinde açılan okullar- daki Amerikalı öğretmenlerin orada başka görev- leri de varmı?" Fethullahçı okulların yatırım değeri 380 trilyon... Fethullahçılara göre bu yatınmlara kadınlar bile- ziklerini. küpelerıni. altınlarını vergrek katılmış... Sizler böyle masallara inanıyor musunuz? Yazımıza Aytunç Altındal'ın dün Cumhuriyet'te yayımlanan yazısının son bölürrcüyle nokta koya- lım: "Yıllardır Vatikan'ın isteklerini yenne getırerek 'gizli Katolik' olarak çalıştıklan ve bizzat Papanın dediğine göre gerçek kımliklerinin açıklanması ha- linde ihanetleri nedeniyle kendi ülkelerinde öldü- rülebilecekleri ihtimali bulunan bu ikı kişı acaba kimdir? Bunlardan birinin Çin Halk Cumhunye- ti'ndeki bir din adamı olduğu tahmın ediliyor. Di- ğeri de acaba Ortadoğu 'dan Müslüman bir lider, kral veya bir din adamı mıdır? Soğuk Savaş yılla- rında CIA hesabına çalıştığı bılınen Papa II. Jean Paul'ün Vatikan'daki mafyası 'Opus Dei'nın Orta- doğu 'da hangı lıderlerle kol kola ve sermayesıyle ıç içe olduğu biliniyor. Bırkaç yıl içinde çok hazin bir 'aldanış'/a karşılaşmasınlardiye Ortadoğu'nun Müslümanlan bu soruyu kendılerine sorsalar ıyı ederler kanısındayım..." Acaba, bızim politikacılarımız Papaz kaçtı oyu- nu'nu bıliyorlar mı? E. Posta: Hikmet.Cetinkaya <; raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 işkence üe ölünıe tepki DİYARBAK1R/ ADA- NA (Cumhuriyet Bürosu) -Adana Emnivet Müdür- lügü Hırsızhk Eiüro Amir- liğfndesorgulanırkenva- şamını yitiren Mehmet Yavuz'un babası Ahmet Yavuz. suçlular hak ettık- leri biçimde cezalandırıl- madıâı takdirde olav ı Av - rupalnsan Haklan \lah- kemesf ne götüreceklerı- ni sövledi. Türkıve'de birçok iş- kence olayı ;>ürüncemede kalırken. Adana'da hırsız- lık suçundan 13 Mart gü- nü gözaltına alınan Meh- met Yavuz'un ölümüvle ilgili ^.oru^turnıajet hızıv - la 3.5 günde tamamlandı. Adli olav larda soru^turma yetkisını polısten alma- sıv la gündeme gelen Ada- na Cumhurivet Başsavcı- sı Ahmet Ceylani Tuğrul, ilk kez Ahmet Yavuz ola- yında oluşturduğu üç ki^ı- lik bilirkişı heyetıvle in- celeme ve otopsıyı aynı anda yaptırdı Otopsi so- nucunda \'avuz'un nken- ce ileöldürüldüğünün be- lırlenmebinınardından 11 poli.s çıkarıldıkları mah-; kemece. "işkence ile ölii- me sebebi>et verdikleri ge- rekçesivle" tutuklandı. Mehmet Yavuz'un Di- varbakır'da oturan babası Ahmet Yav uz. oğlunû Adana polisıne sapasağ-. lam teslim ettiklerini be : lırterek ölüm olayının şaş- kınlığını vaşadığını söy- ledi. Ahmet Yavuz ^övle konuştu: "Vlehmet. sapasağlam Adana polisine teslim edik di. Birkaç gün sonra Ada- na'dan beııi çağırdılar. Gittiğimde. 'başm sağ ol- >un" dediler \e oğlumun cesedini verdiler. Ben da- vaciMin. Amacım bövle olavların bir daha yaşan- manıası. Bunun içinola\ın peşine düşeceğim."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle