Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 MART 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bilimin peşinden
koşun'
• WkARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Millı Eğitım
Bakanı Hıkmet Ulugbay.
yarışı ve rekabeti zorunlu
kılan yeni yüzyılda
gençlerin. her türlü
bağnazlığı bir kenara iterek
bilgınin peşinden koşması
gerektiğini söyledi. Uluğbay,
Gazi Ünıversitesı Yabancı
Diller Öğretim Uygulama ve
Araştırma Merkezi ıle
Öğrenci Kültürel ve Sosval
Hizmetlerbinasının
açılışında vaptığı
konuşmada. öğrencilerden
kendilerini sürekli
yenilemelerını istedı.
HADEP davasına
eleştiriI ANKARA (Cumhuriyet
BUrosu) - Çağdaş
Hukukçular Derneği (ÇHD)
ile Özgürlük ve Dayanışma
Panisi (ÖDP). 7 yöneticisi
tutuklanan Halkın
Demokrasi Panisi (HADEP)
hakkındaki davaya. "siyasi
amaçla hareket edıldıği"
gerekçesiyle tepki gösterdi.
ÇHD Genel Başkanı Aydın
Erdoğan, Ankara DGM
Başsavcılığı'nın hazırladığı
iddianamede sorumluluk
hukuku açısından ciddi
zaaflar olduğunu belirterek
"Hukuki açıdan tartışmalı
bir iddianame. Herkes kendi
fiilinden sorumludur.
Ancak. yöneticilerin hepsine
kolektif bir sorumluluk
yüklenmiş"' görüşünü dile
getirdi.
DKP davasında
sözlü açıklama
• AN KARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Vural Savaş. Demokratik
KitlePartisı'ninlDKP)
kapatılmasıyla ilgili
davadaki sözlü
açıklamasında. "vatan
haınligi" kavramının bütün
dünya ülkelerinde \ ar
oldugunu ve ülkeden ülkeye
değiştiği görüşünü dile
getirdi. Savaş, görevinin
öncelikle ülke bütünlügünü
korumak olduöunu anlattı
SASA'da grev
kararı
Holaing'e bağlı. Adana'da
kurulu Sunı Elyaf ve
Sentetik Fabrikası AŞ'de
(SASA), Petrol-lş
Sendikası'nca 2 bin 700 işçı
adına alınan grev kararı
işyerine asıldı. Petrol-lş
Sendıkası Adana Şube
Başkanı Refik Devıren,
yaklaşık 3.5 aydır süren
toplu iş sözleşmesi
görüşmelerı süresince.
işverenin katı tutumu sonucu
hiçbir konuda
anlaşamadıklarını ve yasal
prosedür geregi gre\
r
karan
almak zorunda kaldıklarını
söyledi. De\iren. "Bız grev
heveslısı degiliz. Ancak
hakkımızı alma\a
kararlıyız" dedi.
Cem'in Asya turu
• ANKARA(Cumhurijet
Bürosu) - Dışışlerı Bakanı
Cem. Türkiye'nin Ortadoğu
ve Orta Asya ülkeleriyle
ılişkilerine
yeni hız kazandırabilmek
amacıyla başlartıgı
temaslannı sürdürüyor.
Dışişlerı Bakanı ismail
Cem. Pakıstan,
Türkmenistan ve
Kazakistan'ı kapsayan Orta
Asya tııruna çıkmaya
hazırlanıyor.
Atamalara iptal
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yakıfbank
Yönetım Kurulu. eski Genel
Müdür Hasan Kılavuzun
görev vaptıgı son günlerde
işe aldıgı 229 kışınin
atamasını iptal etti.
Başbakanlık. söz konusu
atamaların hukuka, banka
mevzuatına ve geleneklere
aykın oldugunu belirterek
işlemlerin normale
dönüştürülmesini istedi.
Bunun üzerine dün toplanan
Vakıfbank Yönetim Kurulu.
Hasan Kılavuz'un görevden
alınmasımn söz konusu
oldugu dönemde
gerçekleştirdiği 229 kişinin
işe alımını. banka
mevzuatına aykırı bularak
iptal etti.
Meclis kilitlendi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -İktidar ve
muhalefet partilerinin
aralarında uzlaşma
saglayamaması sonucu
TBMM çalışmalan
kilitlendi. Muhalefetin
şiddetle karşı çıktıgı memur
sendikalan yasa tasansı 3
haftadırTBMM
gündeminde bulunurken
ANAP'ın Meclis çalışma
saatleri \e günlerinin
uzatılmasına ilişkin önerisi
reddedıldi.
Bülent Ecevit, Deniz Baykal'm ittifak önerisi ile ara rejim tartışmalannı değerlendirdi
6
Orduyu rahat bırakuı'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Yardımcısı Bülent
Ecevit, CHP Genel Başkanı Deniz
Bavkal ın bırleşme. ittıfak öneri-
sıne. "Yapaybunalımısürdürmek
için son çırpınışlan. Seçim istiyor-
sa bize güvenmesin" \ anıtını ver-
dı. "Llkede demokrasinin kural-
lanna uygun huzur ve gü\ en orta-
mı isteniyorsa bunun başta gelen
koşullanndan biri orduyu rahat
bırakmaktır'" dıyen Ecevıt. "laik-
liğin korunmasını ordudan bekle-
memek" gereğını vurguladı.
Ecevit. partisinin dünkü grup
toplantısında. Baykal'ın bütünleş-
me önensi ve ara rejım tartışma-
larıyla ilgili değerlendirmeler
yaptı. Konuşmasına "Bazıçevre-
lerin görmezden geldiği bir gerçe-
0 hanrlatnıak isthorum. Çok par-
tili demokratik rejünin bugüne ka-
darki en uyumlu ve çahşkan hükü-
meti. bu hükümettir. Hükümeri-
miz sadece kendi içinde değiL Mec-
lis'le de toplunıla da u>xım içinde
çalışmaya özen gösteriyor" diye
başlayan Ecevit. şu acıklamalan
yaptı:
"Vapay bunalımlarla hızımız
kesilmek istendi. Bu oyuna gelme-
dik. bu oyun bozuldu. Baykal'm
grup toplantısındaki konuşması,
buvapav bunahmısürdürmekiçin
son çırpuuşlanydı. Bavkal, buna-
lım planlamasını sürdüredursun,
biz işimizi yapıyoruz. Dengimizi
falan da topladığımız yok. Reform
çahşmalannuzı sürdürüyoruz. Se-
çim taraşmalanyla darejimtarüş-
malanvla da yiririlecek zamanı-
mız yok. Sorun geçim sorunudur.
Bu sorunu çözmeye de Doğu \e
Güneydoğu Anadolu'dan başla-
dık. Bavkal. bir yandan erken se-
çim çığırtkanlığı yapıyor, diğer
yandan partisinin yenilgiye uğra-
yacağını bildiği için bize çağn ya-
pıyor. Seçim istiyorsa bize güven-
mesin, kendi partisine güvensin.
Bav kal. sık sık partisinin her ma-
rifeti için toplumdan özür dileyip
duruyor. Seçim ittifakı yapıp son-
ra da CHP adına biz mi özür dile-
yelim? Kongrelerinde koltuklann
uçuştuğu, yunıruklann konuştu-
ğu CHP. önce kendi içinde bütün-
leşsin."
Türkiye'de bazı çevrelenn ne
zaman biraz paniğe kapılsalar it-
tıfak konusunu gündeme getırme-
ye çalıştıklannı vurgulavar. Ece-
\ıt, "Buçe>TCİer,demokrasininço-
ğulcu rejim oldugunu unufuyor.
Seçim sisteminin değişmesi için di-
renenlerin bilinç altında tek parti-
li rejim sistemi \ atıvor. Eğer seçim
sistenü değiştirilecekse bunun baş-
ta gelen koşulu narajlan \üzde
10'un altına. en fazla vüzde 5"e in-
diımektir" dedi
Atamalar
Ecev it. ülkede demokrasi ku-
rallan içinde huzur ve güv enliğın
sağlanmasının başta gelen koşul-
lanndan birinin orduyu rahat bı-
rakmak ve siyasal tartışmaların
içıne çekicı davranışlardan kaçın-
mak olduğuna dikkat çekerek söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Askeri Şûra toplanbsına 6 ay
varken terfiler. atamalar, emekli-
likler sorununun gündeme getiril-
mesi son derece yanlış olmuştur.
Gazetelerdeçıkan. koalisv on orta-
ğı partilerin genel başkanlannın
yaptığı toplantının gündeminde
Askeri Şûra konusunun da görü-
şüldüğü ve karara bağlandığı ha-
beri gerçek dışıdır. TSK'nin sağ-
lıklı bir iç düzeni var. O nedenle de
iktidar değişikliklerinden en az et-
kilenen. hatta hiç etkilenmeyen bir
kurumdur. Ben sivasal vaşamım-
da askeri müdahalelere karşı çık-
tım. Ama başbakan olduğum dö-
nemlerde, TSK'nin içişlerine ka-
nşmamava büyüközen gösterdun.
Bundan ne ben, ne de memleket
zarargördü. Ordunun siv asete ka-
nşmasını önlemenin başta gelen
koşulu. siyaseti ordu\-a kanşorma-
mak. Siyaseti orduya.ordııv u siya-
sete kanşdrmayı önlemenin bir
başka volu da laikiiğin korunma-
sını ordudan beklememektir. La-
ikliği. inançlara sa> gı\ la bağdaşo-
rarak korumak Meclis'in \e
hükümetin gorev idir."
DTP Genel Başkanı Cindoruk
'Bunalım sanal'ANK.\R\ (Cumhuri-
yet Bürosu) - DTP Genel
Başkanı Hüsamettin Cin-
doruk. Başbakan Mesut
Yılmaz'ın. sert açıklama-
lanyla tırmanan ordu-
hükümet gerginlığinı
"sanal bunalım" olarak
nıtelendirdı. DTP Grup
Başkanı Mahmut Yılbaş
da, devlet yetkililerine,
basın aracılıgıvla degil.
yüz v'üze görüşerek div a-
İoga girmelen çağnsında
bulundu.
DTP'nin dünkü grup
toplantısında Genel Baş-
kan Cindoruk. bunalımı
tırmandıracak bir üslup
kullanmamaya özen gös-
terirken, Grup Başkanı
Yılbaş, Türkiye'de "hiç
gereği olmadıgı" halde
bir gerginlik yaratıldıgı-
na dikkat çekti. Herkesi
"aklıselim içinde diyalo-
ğageçmeye" çagıran 'S'ıl-
baş. "Demokrasiyesahip
çıkarken, bu konuda her
zamankinden daha fazla
hassasiyet göstermek ge-
rekiyor. Devlrt yetkilileri
meselelcrinl basın aracıu-
ğıvla sürdürmek yerine
karşılıklı konuşarak di> a-
lofa girmelidir*" dıye ko-
nuştu. Cindoruk. son
günlerde yaşanan gergın-
lige dikkat çekerek. "Bu,
sanal bunalımdır. gerçek
bir bunahm söz konuslı
değiL eğer gerçek bir bu-
nalım çıkarmava çauşan-
lar varsa, Türkiye bunla-
n da aşacaktır" görüşünü
dile getirdi.
Devlet yönetiminde,
zaman zaman hatalar ya-
pılabilecegini kaydeden
Cindoruk, "Ancak sis-
tem, olaylan büyütmez,
yatıştırmaya çalışır. \'apn
lan hatalardan dolavı ku-
sunı rejimde değil. so-
rumlularda aramak gere-
kir" dedi. Cumhuriyet ve
demokrasinin birbirin-
den aynlmaz yapışık kar-
deşler oldugunu belirten
Cindoruk, DTP olarak bu
bilinçle hareket ettikleri-
ni vurguladı. "Bazı ku-
rumlann doğal ve haklı
olarak disiplin kurallan
vardır, bu kurallar de-
mokrasiye uyma>abilira-
ma. avnı zamanda de-
mokrasinin izin verdiği
kurallardır" diyen Cin-
doruk, bu sınırlann çok
iyi bilinmesi gerektiğini
ifade etti. Yaşanan sanal
bunalimın çözümünün
kurumlar arasında dog-
rudan diyalogdan geçti-
gini kaydeden Cindoruk.
"Yöksa. mcktupla. posta
güverciniy le habeıieşerek
bir yere varamazsınız"
diye konuştu.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
r.
Polîs ve jandarmadan baskı
Sungurlu, savcılık kurumunun güçlenmesinden polis ve
belirterek savcılara yetki verilmesiyle işkence ve kötü
jandarmanın rahatsızlık duyduğunu
muamelelerin önleneceğini söyledi
.VVKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Adana'da hırsızlık suçundan
gözaltına alınan Mehmet Yavıi2
adlı bir gence işkence yaparak öl-
dürdükleri gerekçesiyle 11 poli-
sin tutuklanması, emnıyet vejan-
darma teşkilatlannda rahatsızlık
varattı.
Emniyet Genel Müdürlügü ile
Jandarma Genel Komutanlıgı yet-
kililerinin.dün Adalet Bakanı CM-
tanSungurlu'ya yazı göndererek
savcıların kolluk amirlerinin si-
cillerinde söz sahıbi olabilmesine
karşı çıktıklan ögrenildı. Sungur-
lu. Cumhuriyefe vaptıgı açıkla-
mada, savcılık kurumunun güç-
lenmesinden polis ve jandarma-
nın rahatsızlık duyduğunu. ancak
savcılara yetki verilmesi halinde
işkence ve kötü muamelelerin
önüne geçılecegıni bildirdi. Sun-
gurlu. "İnsan haklan. işkence ve
kötü muamelenin önlenmesi ko-
nusunda getirdiğimiz düzenleme-
ler karşısında. şu anda kıyametier
kopanhvor" dedi.
Mesut Yılmaz'ın talimatlan
doğrulrusunda. insan haklan ko-
nusunda atılımlann gerçekleşti-
rildigini anlatan Sungurlu. göre-
ve başladıktan kısa bir süre sonra
yayımladıgı genelgeyle. cumhuri-
yet savcılannın işkence ve kötü
muamele şikâyetleri konusunda
büyük bir duyarlılık göstermeye
başladıklannı söyledi. Sungurlu.
insan haklan konusunda yargıda
yapılmasına karar verilen anaya-
sa değişiklıkleri hakkında bilgi
verirken bu konuda 16 avn vasa
tasansı hazırladıklarını bildirdi.
Sungurlu. yapısal ıvileştirmeler
konusunda şunları sövledi:
"Adliyelerin soruşturmalara
müsait yapıda olması. duruşma
salonlannın uygunluğu, adliye ne-
zarethanelerinin standardı. mo-
dem cezaevlerinin yapımı, ceza-
evleri ziyaretçi görüş nıahalleri ve
bekleme salonlan ile hastane
mahkûm koğuşlannın standardı
ile hükümlü \e tutuklann nakil
araçlarının durumu konulannda
çalışmaianmız de>am edi>or."
Sungurlu. bakanlıktakı tüm
sistemin yenilenmesı v e adliyele-
rin bilgisayara geçirilmesi konu-
sunda da ÖDTU ve Bilkent üni-
versıtelcrı ıleTODAİE ıleışbirlı-
gine gıriştiklerini söv ledi. Adalet
Bakanlığı'nda Osmanlı dönemin-
den kalan arşivlerin daha modern
hale getirilmesi konusunda Arşiv-
ler Genel Müdürlügü ıle de an-
laştıklarını kaydeden Sungurlu.
şu bilgilerı verdı:
"Y'akalama, gözaltına alma ve
gözaltından çıkarma formlan ha-
zırladık. Nezarethanelerin duru-
mu >e kavıtlan ile savcılann bura-
ları denetleme imkânlan konula-
nnda genelgeler \a\ımla>acağız.
Sorgulama standarrlan \e sanık
haklan konusunda yine formlar
hazıriadık. Soruşturmalann tam
ve eksiksiz şekilde >apılması için
genelgeler vavımladık. Bunun dı-
şında A>rupa İnsan Haklan Ko-
misyonu \e Divanı'ndaki davala-
nn takibi için bir daire kurma pro-
jemiz var. Çocuk haklan. kayıp
kişiler ve faili meçhul cinayetler
konulannda veni sistemler getir-
dik. Adli tıp hizmetlerinde kalitc-
nin \ ükseltilmesi için veni projeler
hazıriadık. C e/aev lerinde hü-
kümlü ve tutuklulann haklannın
daha çok ivileştirilmesi için çalış-
maianmız sürü\or."
IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin " planet.com.tr
Ortaokulda, lisede, 1789 Bü-
yük Fransız Devrimi'ne sıra gel-
diğınde. Marie Antoinette ın
"Ekmek bulamıyoriarsa pasta
yesınler" hikmetini ha bire okut-
tular; "Devrim" sonrasında gi-
yotinin ha bire inip kalktığını an-
lattılar; "zalim krallara karşı hal-
kın ayaklanması" filan diye sa-
de suya tirit bilgiler aktardılar da
bir çağın sonunu muştulayan
Devrim'in felsefi içeriği ve siya-
sal erkteki köklü değişiklik üs-
tünde f>ek durmadılar.
Hele Fransa'daki burjuva
devriminin, bütün karaAvrupa-
sı'na yayılışına işaret eden 1848
devrimleri, "halklann bahan"
denen o şanlı günler bir iki pa-
ragrafla geçiştiriliverdi.
Leibnizlerin. Diderot'ların,
Voltaire'lerin adları tarih kitap-
lannda yer aldı: hatta "ansiklo-
pedıstlerin açtığı aydınlanma
çığın" filan gibisinden utangaç
tanımlamalara yer verildi de
"aydınlanma neye karşıydı, ne-
yin erkini ktrmaya yönelikti" so-
rularının yanıtları çoğu kez ge-
çiştirildi.
Neden?
1789 Devrimi'nin de 1848
devrimlerinin de önderleri
"Yurttaşlar" diye sesleniyortar-
Kul5 Yurttaş Olamadıkça
dı. Papanın. papalaria ittifaklar
kurup iktidarlannın adını, örne-
ğin "Kutsal Roma- Germen Im-
paratorluğu" filan koyan kralla-
nn "kullan", bu devrimler süre-
cinde "özgür yurttaşlar"a dö-
nüştüler.
Ku/'un "yurttaşlaşması", kili-
senin çürümüş ideolojik, felse-
fi ve siyasal egemenliğine bir
başkaldınydı. Aydınlanma dü-
şüncesi bu bağlamda, kiliseyle
ödünsüz bir hesaplaşmaydı. Si-
yasal erkin, kutsallıkzırhıylado-
nanmış kilise-kral koalisyonun-
dan, yurttaş'm eline geçişinin
düşünsel temeliydi.
"Cumhur"un sözlüklerdeki
karşılıklanndan biri de "Yöneti-
cisini kendi seçen halk"t\r. Öz-
gür yurttaşlann egemenliğinin
siyasal biçimi, o yüzden cum-
huriyet oldu. Kilise-kral erkinin
siyasal anlamda aşılması cum-
huriyet ile yargı ve yasama er-
kinde aşılması ise demokrasi ile
ete kemiğe büründü.
Hiçbir güç, elinde tuttuğu er-
ki gönüllü teslim etmez. Kilise
de öyle. Bir gazete yazısına el-
bette sığmayacak çok karma-
şık süreçlerde, kilise direndı.
Yurttaşlann başkaldırısına kar-
şı, elinde tuttuğu ve toplumu
göksel yasaların biçimlendir-
mesini, yönetmesini sağlayan
erki bırakmamak için kanlı-kan-
sız ama çok zorlu çatışmalara
girdi.
Sonunda yenildi.
Halklann üstünde cumhuri-
yet ve demokrasi güneşlerinin
ışıması, ancak bu yenilgiden
sonra mümkün oldu. Kilise is-
ter istemez kendi mevzilerine
çekildi. Yitirdiği itibannı yeniden
kazanmak için beyhude çaba-
lara girişti.
Bugün Vatikan'dabirdiniön-
derlik var. Bugün Protestan ve
Ortodoks kiliseleri iktidardaki
siyasal güçlerin işine geldiği za-
man desteklediği, işine gelme-
diğinde sırtını dönebildiği dinsel
örgütlenmelerden ibaret. Siya-
sal erki elinde tutan, belirleyen
artık kilise değil. Tersine siyasal
erk, kiliseyi belirliyor. Uzun sö-
ze ne hacet! Papa seçimlerin-
den (sosyalist sistemin yumu-
şak karnı Polonya'da rejim sal-
lanırken Papa seçimınde pıyan-
gonun Polonyalı bir kardinale
vurmasının başka açıklaması
var mı?). Ortodoksların dinsel
önderliği Fener Rum Patrikha-
nesi'ne, Rus Ortodoks Kilise-
si'ne, Protestan kilisesinin çe-
şitli merkezlerine kadar heryer-
de siyasilerin belirleyici gücü,
çıplak gözle ayırt edilebiliyor.
•••
Anadolu toprakları cumhuri-
yetle, 1839 Gülhane Hattı Hü-
mayunu ile başlayan sancılı ve
zikzaklarla Örülü bir sürecin so-
nunda, 1923'te tanıştı. O güne
dek, Yavuz Sultan Selim'den
bu yana siyasal erklerini "hali-
felik" postuyla pekiştiren Os-
manlı padişahları, kulları üs-
tünde mutlak bir egemenliğe
sahiptiler.
Mustafa Kemal'in. Cumhu-
riyet'in özellikle ilk yıllarında
"Yurttaşlar" diye seslenişi bu
bağlamda. son derece önem-
li ve derin bir erk değişiminin
seslendirilişidir.
Keza Kemalist hareketin
"cam/"nin geleneksel erkine,
şöyle ucundan kıyısından do-
kunuvermesi de bugüne dek
süren kan davasının temel ne-
denidir. Cumhurıyetin Anado-
lu toprakları üstünde laikliği
yerleştirmesinden sonra pat-
lak veren çekişme, gösteril-
mek ıstendiği gibi "din elden
gidıyor" kaygısını değil, cami
erkinin kırılması yönünde atılan
bir adıma duyulan derin tepki-
den kaynaklanıyor.
Camı, erkini savunuyor.
Bugüne dek kesintisiz sür-
dürdüğü erkinin. laisizm tara-
fından tehdit edildiğini, içgü-
düsel olarak doğru kavnyor ve
hırçınlaşıyor. Hırçınlığın geçer
akçe olmadığını sezenler daha
yumuşak çözüm arayışlarına
ağırlık veriyor.
Böylesine derin ve ciddi bir
"erk sorunu"nun, türban ya-
sağı. Fethullah Hoca'ya alı-
nacak tavır gibi yüzeysel ön-
lemlerle aşılabileceğini san-
mak yanıltıcı değil mi ?
Türkiye. "yurttaş"\n "cami"
ile henüz bıtmemiş. hatta doğ-
ru dürüst başlamamış bir erk
hesaplaşmasmın sancılarını
yaşıyor.
Anadolu insanı "kulluk"tan
"yurttaşlık"a sıçramanın eşi-
ğinde. Bu eşik aşılmadan bu
çatışma durulmayacak..
POLİTİKA GUNLUGU
HİKJV1ET ÇETtNKAYA
Tapaz Kaçtı Oyunu../
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Genel-
kurmay Karargâhı'nda 7rf/ca ve terörbrifingi'nöen
sonra Çankaya Köşkü'nde Başbakan Mesut Yıl-
maz'la görüştüğü saatlerde Fethullahçıların Sa-
manyolu Televizyonu'nda bir program izliyorum...
Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevit. TBMM Başkanı Hikmet Çetin,
DYP lideri Tansu Çiller. adı sanı duyulmamış bir-
kaç emekli general. sanatçılar, yeni mandacı ikin-
ci cumhuriyetçi yazar ve bilim insanları konuşuyor:
"Fethullah Gülen 'in öncülüğünde kurulan yurt-
dışındaki okullar Türkiye'nin gururudur..."
Oyun kuralına göre oynanıyor, Fethullahçılar as-
kerlerin 'ırtica brifıngınden sonra' televızyonların-
da restlerıni çekiyorlar...
Öteki televizyon kanallarına geçiyorum bir süre
sonra...
Spikerler gece haberlerini veriyor...
Bakıyorum, 'Fethullahçıları' bir kalemde geçıp
ekranda diğer tarikatların eylemlerinı arşıvlerden
seçtikleri 'birdemet tiyatro gibi' izleyıciyesunuyor-
lar...
Evet... Türkiye bir demokratik hukuk devletıdır. ir-
ticanın büyüyüp palazlanması da demokratik hu-
kuk devletinin çatısı altında gerçekleşmiştir...
Şimdi gazeteler ve tüm televızyonlar 'patronla-
rından aldıklan buyrukla' Fethullahçıların laık de-
mokratik Türkiye Cumhurıyeti için bırtehlıkeolma-
dığında hemfikirlerdır... Türkiye Büyük Mıllet Mec-
lısi'ndekı Nurcular, Nakşibendiler, Rıfailer 'irtica
yoktur' demektedir...
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Ba-
şoğlu da Samanyolu ile Kanal 7 televızyonlarına çı-
kıp görüşlerini açıklamakta ve şöyle konuşmakta-
dır:
"Türkiye 'de irtica-mırtica yok!.."
• • •
Başbakan Mesut Yılmaz ne yapmak istiyor?
Yılmaz diyor ki:
"27 Mart'taki MGK toplantısında eğer bir dayat-
ma gerekecekse. o dayatmayı ben yapacağım!.."
Mesut Yılmaz. 'askere kafa tutan lider' kımliğiy-
le erken seçime gidıp şerıat tarlası'ndan 'hasat
toplamak' sevdasına mı düştü?
Acaba ANAP içinde kımi liberal milletvekılleri. Yıl-
maz'ın bu davranışı karşısında ne düşünüyor?
Devletin istihbarat raporlan ortada. Fethullah Gü-',
len'in ne yapmak istediği. askerlerin bu konudaki'
düşünceleri de bilinen bir gerçek...
Şimdi bir soru:
"Fethullah Gülen 7 Vatikan Büyükelçisi Altan Gü-
ven niçin karşıladı?"
Büyükelçi Güven'e, "Fethullah Gülen karşılan-
sın" buyruğunu Cumhurbaşkanı Demirel mi, Ece-
vit mi yoksa Dışişleri Bakanı İsmail Cem mi verdi?
Bir başka soru:
"Fethullah Gülen le, Papa Jean Paul, Güneydo-
ğu konusunda görüştüler mi? Acaba Gülen ve Pa-
pa Jean Paul. Güneydoğu konusunda hangi gö-
rüşlerde birleştiler?"
Gülen'i, Vatikan Büyükelçisi karşıladığına gore
bu görüşmede bir Dışişleri yetkilisi bulunmuş ve ko-
nuşmalar banda alınmıştır...
• • •
Önceki gece Samanyolu televizyonunu izlerken
kendi kendime sordum:
"Fethullahçı okullar nıçın ABD'nin ve ingiltere'nin
etkin olduğu ülkelerde açılıyor?
Örneğin K. Irak'ın Erbıl kentinde açılan okullar-
daki Amerikalı öğretmenlerin orada başka görev-
leri de varmı?"
Fethullahçı okulların yatırım değeri 380 trilyon...
Fethullahçılara göre bu yatınmlara kadınlar bile-
ziklerini. küpelerıni. altınlarını vergrek katılmış...
Sizler böyle masallara inanıyor musunuz?
Yazımıza Aytunç Altındal'ın dün Cumhuriyet'te
yayımlanan yazısının son bölürrcüyle nokta koya-
lım:
"Yıllardır Vatikan'ın isteklerini yenne getırerek
'gizli Katolik' olarak çalıştıklan ve bizzat Papanın
dediğine göre gerçek kımliklerinin açıklanması ha-
linde ihanetleri nedeniyle kendi ülkelerinde öldü-
rülebilecekleri ihtimali bulunan bu ikı kişı acaba
kimdir? Bunlardan birinin Çin Halk Cumhunye-
ti'ndeki bir din adamı olduğu tahmın ediliyor. Di-
ğeri de acaba Ortadoğu 'dan Müslüman bir lider,
kral veya bir din adamı mıdır? Soğuk Savaş yılla-
rında CIA hesabına çalıştığı bılınen Papa II. Jean
Paul'ün Vatikan'daki mafyası 'Opus Dei'nın Orta-
doğu 'da hangı lıderlerle kol kola ve sermayesıyle
ıç içe olduğu biliniyor. Bırkaç yıl içinde çok hazin
bir 'aldanış'/a karşılaşmasınlardiye Ortadoğu'nun
Müslümanlan bu soruyu kendılerine sorsalar ıyı
ederler kanısındayım..."
Acaba, bızim politikacılarımız Papaz kaçtı oyu-
nu'nu bıliyorlar mı?
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya <; raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
işkence üe
ölünıe tepki
DİYARBAK1R/ ADA-
NA (Cumhuriyet Bürosu)
-Adana Emnivet Müdür-
lügü Hırsızhk Eiüro Amir-
liğfndesorgulanırkenva-
şamını yitiren Mehmet
Yavuz'un babası Ahmet
Yavuz. suçlular hak ettık-
leri biçimde cezalandırıl-
madıâı takdirde olav ı Av -
rupalnsan Haklan \lah-
kemesf ne götüreceklerı-
ni sövledi.
Türkıve'de birçok iş-
kence olayı ;>ürüncemede
kalırken. Adana'da hırsız-
lık suçundan 13 Mart gü-
nü gözaltına alınan Meh-
met Yavuz'un ölümüvle
ilgili ^.oru^turnıajet hızıv -
la 3.5 günde tamamlandı.
Adli olav larda soru^turma
yetkisını polısten alma-
sıv la gündeme gelen Ada-
na Cumhurivet Başsavcı-
sı Ahmet Ceylani Tuğrul,
ilk kez Ahmet Yavuz ola-
yında oluşturduğu üç ki^ı-
lik bilirkişı heyetıvle in-
celeme ve otopsıyı aynı
anda yaptırdı Otopsi so-
nucunda \'avuz'un nken-
ce ileöldürüldüğünün be-
lırlenmebinınardından 11
poli.s çıkarıldıkları mah-;
kemece. "işkence ile ölii-
me sebebi>et verdikleri ge-
rekçesivle" tutuklandı.
Mehmet Yavuz'un Di-
varbakır'da oturan babası
Ahmet Yav uz. oğlunû
Adana polisıne sapasağ-.
lam teslim ettiklerini be
:
lırterek ölüm olayının şaş-
kınlığını vaşadığını söy-
ledi. Ahmet Yavuz ^övle
konuştu:
"Vlehmet. sapasağlam
Adana polisine teslim edik
di. Birkaç gün sonra Ada-
na'dan beııi çağırdılar.
Gittiğimde. 'başm sağ ol-
>un" dediler \e oğlumun
cesedini verdiler. Ben da-
vaciMin. Amacım bövle
olavların bir daha yaşan-
manıası. Bunun içinola\ın
peşine düşeceğim."