12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 1998 PERŞEMBE HABERLER Papa hep siyasetin içindeProf. Dr. ÇETİN YETKİN P apalığın özgür ve bilimsel dü- şüncenin gelişmesini nasıl en- gellemek için uğraştığı. bu ara- da Galileo'nun başına neler gel- diği ük eğitim görmüş herkesçe bilinir. Ne ki. Papalığın bu tutumu da ö\le pek geçmişte kalmış değildır. Gerçekten de. Papa XIII. Leo'nun 1879'da almış oldu- ğu bir karar gereğince. tüm Katolik eği- tim kurumlannda Thomas Aquinas"m felsefesi % e görüşleri tek doğru. tek ger- çek olarak okutulmaktadır. Thomas Aqu- inas ise 122425 \ılında doğmuş \e 7 Mart 1274'te ölmüştür. Başka bir deyiş- le. Papalık ve onun Katolik kilisesi insan- lığın düşünsel gelişıminı yaklaşık 800 yıl geriden izlemektedir. Öte yandan, Papalığın ancak 1966 yı- lında son verdiği bir uygulaması da sü- rekli olarak 'Yasak Kitaplar Listesi' (In- dex Librorum Prohibitorum) yayımla- masıydı. Katoliklenn bu lıstede_\eralan yayınian okumaları yasaktı. günahtı. Do- ğa'l olarak, v asaklanan bu yaymlar. Ka- tolik kiüsesinin inançlanna aykırı olan- lardı. Papalar hiçbır zaman siyasetin dışın- da kalmamışlardır. Bugün de dışında de- ğillerdır. Bu duruma önce. Haç.lı Sefer- leri'ndeki rolleri. Avrupa'daki de\ letler üzerinde kurmak istediklerı egemenlik için yaptıkları savaşlar \e gıriştikleri si- yasal oyunlar dışında. pek de uzak olma- yan. geçmişten bir iki örnek \ erelim. Ör- neğin. Papalık. Kraliçel.Elizabethdöne- minde. İngilizlere karşı a\ aklanan Irlan- dalıları eylemli olarak desteklemişti. Prusya-Avusturya arasındaki sa\aşta da elindeki tüm olanaklan kullanarak Avus- turya'yı destekleyecektir. Ancak. 1868'de Sadova Savas/nda Avustur- ya'nın yenilmesi ile düşkırıklığına uğra- mış. bunun üzerine de Prusya-Fransa ara- sındaki sa\ aşta bu kere Fransa'yı destek- lemiştı. Ne var kı. bu savaşta da 1 Eylül 1870'te Fransa'nın Sedan yenilgısi üze- rine Papalık. A\rupa"nın kuze\ bölgele- rindeki etkinligi önemli ölçüde yitirecek- ti.(4) Papalık. devlet olarak ortadan kaldırıl- masından sonra yeniden bu statüsüne. Italya'da faşizmi ve\lussolini">i destek- leyerek 11 Şubat 1929'da kavuşabilmiş- tir. Başka bir deyişle. bugün Vatikan'da hüküm süren Papalık. varlığını faşızme borçludur. Papahk. ltalyan faşizminın dayandığı temellerden biri olmakta da gecikmemiş- tir. ltalyan faşist profesör SaveUi'den şim- di okuyacagınız şu satırlar. faşizm ve Pa- palık arasındaki içli dışlılığı \ e özelhkle de dinsel egıtim. din dersleri gıbi konu- lardaki işbirliginı, Türkıye'deki gelışme- leri pek andınr biçimde. göz önüne koy- maktadır. "Mussolini'nin en ziyade ehemmiyet verdiği noktalardan biri de. kilise ile sa- mimi münesebat tesisi oldu: millet ekse- riyetinin hissiyahna uyan. şahsi duygula- n. Katolikdinine karşı sonsuz hürnıettcn ibaret olmakla, ona: serbest mektep. di- ni tahsil ve terbiye hususunda. devlet teş- kilatında \e yeni rejimin \alanın sclanıe- ti ve âli (yüksek) menafii (çıkarlan) namı- apalık, İtalyan faşizminin dayandığı temellerden biri olmakta da gecikmemiştir. ltalyan faşist profesör Savelli'den şimdi okuyacagınız şu satırlar, faşizm ve Papalık arasındaki içli dışlılığı ve özellikle de dinsel eğitim, din dersleri gibi konulardaki işbirliğini, Türkiye'deki gelişmeleri pek andınr biçimde, göz önüne koymaktadır. Fetluıllah Gülen Dosyası na. dindar olmasını. istihdaf e\ lediği (he- deflediği). gençligin neşvüneması (geliş- mesi)yolunda biiyükve maddi faideierte- min etti. Talim \e terbiyede yapılan bu ıs- lahat meşhur felsefe profesörii ûio\ anni Gentıle'nine$eridir~(5)."Mektepleredi- ni tahsil mecburi oluyor, milletin ekseri- >eti Katolik oldtığu için, Katoliklik dev- letin resmi dini olarak kabul ediliyor (du)." 16). Burada açıklanması gereken bir nok- ta da. bu •ıslahat'ı yapan Giovanni Gen- tile'nın bunu hangi anlayişla yapmış ol- duğu olmalıdır. Bu yapıldığıniâa, dinin totaliter amaçlarla nasıl kullanıldığının. daha açık olarak 'dinin siyasete akt edil- mesi'nin hangi amaçla olduğunun açık bir kanıtı karşınıza çıkmış olacaktır. Şu sözler Giovanni Gentile'nin: "Devlet, bireyin özgürtüğünü kısıtia- yarak. üzerinde yaşaması ve ölmesi gere- ken doğduğu toprak parçasına onu bag- layarak sınırtandınr ve onun varlık biçi- minisaptarr(7). Gentile"ye göre. faşizmi tanımak için. her şeyden önce b\ı sistemın 'totaliter' Papalığın ancak 1966 yıhnda son verdiği bir uyguiamasıda sürekli olarak •Yasak Kitaplar Listesi' (Index Librorum Prohibitorum) yayımlamasıydı. Katoliklenn bu listede yer alan yayınlan okumalan yasaktı. günahtı. Doğal olarak, \ asaklanan bu yayınlar, Katolik kiüsesinin inançlanna aykın olanlardı. Papalar hiçbir zaman siyasetin dışında kalmamışlardır. Bugün de dışında değillerdir. yönünü kavramak gerekıyordu. Fakat, fa- şizm yalnız bir devlet felsefesi değildi: faşizm, ulusun tüm istencıni ve düşünce- sini biçimlendinmeyı kendisıne amaç edinmişti (8). Bu nedenle de. toplumsal yaşamın hiç- bir alanı devletın denetımi dışında kal- mamalıydı. Faşist demek. siyasal yaşa- mında olduğu kadar. evınde. okulunda. ışyennde faşist olan kimse demektı. (9) Işte. Papalığın ışbırlığı yaptığı. kendı- sine verilen dinsel eğitim göre\ \e yet- kisine temel olan dü^ünce biçımi buydu ve Papalık bunu seve seve benimsemek- le de kalmamış. faşizme her açıdan des- tek vermişti. Papalık, bununla da kalma- mıştır. Alman faşizmine \ e ırkçıhğına da sempatı göstermi^tir. Almanlann Yahu- dilere karşı zulmünün ve kitle kıyımlan- nın doruğuna ulaştığı günlerde bile, ma- nevi otoritesini, tarihin yazdığı bu en bü- yük insanlık dışı vahşete karşı harekete geçirmemiş, tek bir girişimde bile bulun- mamıştır. Tümüyle tersine. Papalık, bu amaçla kendisine yapılan başvurulan da geri çevirmiştir. Örneğin. 1943 "te. "'Bas- kı altındakiYahudilereyardımetmek.ha- yır iştemeknr" yolunda bir açıklama yap- masını isteyen Yahudilerin bu kadarcık bir isteğini bile geri çevirmişti (10). 0- nun 'hoşgörü'sü nasyonal sosyalizmden yanaydı. Yahudilerin Papahği gücendirmemek kaygısı ile kaleme aldıkları anlaşılan EncyelopediaJudaka'nın 'Holokost' ile ilgili bölümünde ölçülü bir anlatım için- de yazılmış şu satırlar yer alır: "... Vatikan. Almanya'nın Rusya'ya karşı mücadelesinibaltalamakistemezdi. 1943 yılı sonlannda Papalık sö/cüsü. Av- rupa'nın kaderinin Almama'nın doğu cephesindeki zaferine bağlı olduğunu açıkladı. \\'ashington'daki Papalık elçisi 20 Ağustos 1943 tarihli bir nota ile Ame- rikan DışişleriBakanlığı'na komüniznün İtalya ve Almanya'da sürekli Uerierneler kay dettiğini veA\ rupa'nın sa\-aşm hemen sonunda komünizmin etkisi albna girme tehlikesiyle karşı karşrya bulunduğunu bildirdi.XII. Pıus'un sekreterlerinden Pe- der Robert Leibler. daha sonralan Pa- pa'nın Rusbolşe>iznıini Alman nasyonal sosyalizmden daha tehlikeli gördüğünü söylemiştir (Stimmen der Zeit. Mart 1%1). Bu nedenle Hıtler'e biraz hoşgö- riiyle da% ranılmaktaydı." (11) Bu arada bir ayraç açarak. bu 'hoşgörü' sözcüğü- nün bu gıbı durumlarda ne anlama gel- dığine dikkatleri çekmek isterim. (4) John William Draper: "History of the Conflict Befiveen Religion and Sci- ence" 16. bcısını, Kegan Paul, Trench andCo: Londıv. 1882. s. 331. (5) A. Savelii. İtalya Tarihi'. çeviren: Galıp Kemali Söylemezoğlu. Kanaaı Ki- tubevi. tstanbul 1940. s. 437. (6) Aynı yenie, s. 442. (7) Giovanni Gentik, The Phslosop- hic Basis ofFascism ' 1928 fmetin: Carl Cohen: 'Communism. Fascism and De- mocracr Random House. New York, 1963. s. 366-367). (8) G. Gentile: aymyerde, fmetin: C. Cohen. aynı yerde, s. $65) ' ,,, , (9>G. Gentile: 'Che cosa ± il Fascis- nic 's. 38 (Francis W. Coker; RecentPo- litical Thought' Applelou Centuıy-Cr- rofts Inc. \ew York. 1947, s. 483') (10) Barry Rubin: İstanbul Entrika- ları', çeviren: Selim Atalav. Millivet Ya- yını. İstanbul. 1944, s. 266. (11) 'Holokost - II. Dünycı Saraşı Dö- neminde Yahudi Soykınnn'. Gö:lem Gazetecilik Basm Yavın AŞ vavınt. A- tanbul 1997. s 146 BİTTI Bugün olduğu gibi yıllar öncesinde de birçok kanlı provokasyonun örgütleyiciliğini yaptılar Şeriatçı basın her dönem kışkırhcı AYŞE V1LDIR1M "Türban 1 . "şeriaf. 'cihat*. \ıllardır Türkı\e"nin gündeminden eksilmı\or... Son günlerde türbanı bahane ederek gösteri düzen- leyen \e şeriat kışkırtıcıhğı şapan çe\relerbu o\u- nu senelerdİT sahneliyortar... Yakın tarihimızde böylesi bir oyun sonucu 2 kişi öldü. 200 kişi yaralandı. Ve 16 Şubat 1969 günü ta- rihe "Kanlı Pazar" olarak geçti. Mehmet Şevki EvgTnın sahıbı olduğu Bugün ad- lı dinci gazete. 1969 yıhndaki kanlı olaylann provo- katörü oldu. 'CumanamazT başlıkh yazısı nedeniy- le Mehmet Şevki Eygi. 1969 yılının Şubat ayında TCK"nin 163. maddesinedeni\le"laikliğeaykın ola- rak devletin sosyal, ekonomik. siyasi temel düzenini dini esaslara uydurmak amacıyla propaganda yap- mak" suçundan yargılanıyordu Hakkında iki yıl- dan yedı buçuk yıla kadar ağır hapis cezası istenen Eygi için destek mektuplan geldiğini öne süren Bu- gün gazetesı. bu mektuplan "l'züntü veinfialdevam edi>x)r", u SaflanmHSiklaşıyor" başhkları altındaya- \ ımladı. Bugün gazetesi. aynı günlerde solcu öğren- cılerin 6. filoyu protesto göstenlerinı ise "komüniz- min ayaksesİeri" olarak tanımladı \e Müslümanla- n "cihada" çağırdı. Bıryandan laiklik karşıtı eylem- leri sa\ unup körükleyen gazete. diger yandan da tür- banı bahane etti. Urfa'da türbanlı bir öğTetmenın göre% den alınma- sıyla ilgili haberi 11 Şubat 1969 tarihinde "Fet\'a kimden?' başlığı ile duyuran gazete. dönemin Ma- anf Vekih Ühami Ertem'i, fotoğrafını basarak hedef gösterdi. Aynı gün gazetede yayımlanan solcu öğren- cilerin 6. filoyu protesto eylemleri haberinde ise -müttefıkk'ri okhıklan için Rus gemilerini protesto etmedikleri" \ urgulandı. Gazetenın solcu öğrenciler \e şeriatçılar arasındaki kışkırtıcılığı bundan sonra- kı günlerde de sürdü. 12 Şubat'ta 6. filoyu protesto eden öğrencilenn, fılonun geçen gelişinde öldürülen N'edat DemirciogJu"nun fotoğrafmm bulunduğu bay- rağı Beyazıt Kulesi"ne asmalannı ise şu provokatör başlıklarla verdi: "Hainler Beyant Kulesi'ne kızıl bir ba>Tak çekn- ler. Anarşisder kapılan kınp bayragı tepeye astüar... Komünistler benrin doldunılmuşşişeler ile polisesal- dınhr Gazete 13 Şubat'taki manşetn le amacını tam olarak sergüedi; "Manzara: Biryanda kıalba>raklardiğer\anda hapsedilen Müslümanlar." "Milletin sabntükenmeküzere" başlığını atan ga- zete, Beyazıt Kulesi'ne asılan bayrağın yurtta ınfial uyandırdığını belirtirken Eygi'nin cezasıyla ilgili de "üzüntü veinfial"in devam ettiğini \aziyordu. Aynı gün gazetede Senirkent'te ıkı başörtülü öğ- rencinin solcu öğretmenlerce dö\üldüğünü ılen sü- ren haber de diklcat çekıyordu. 14 Şubat tarihli Bugün gazetesi. Kanlı Pazarolay- lannın hazırlayıcısı niteliğindeydi. "KızılbayTak asanlara son ihtar" manşetını atan gazete. artık öğrencilerle şenatçılan karşı karşı>a getirmeye hazırlanıyordu \e "Müslüman İstanbul HalVa! Kıallara gereken ce>abı vernıekiçin bugün sa- at 14'te Beyazıt Meydam'na gel" diyordu. Bugün gazetesi, Mılli Türk Talebe Birliğı'nin. solcu öğrencilere "Felaketinizi hanrlıyorsunuz'* de- diği bildiriyi de yayımlarken. Be\azıt'taki mitingin "Türkgençliğinin ve milletinin sesini duyurmakiçür yapılacağını belinıyordu. Aynı gün gazetenin sahi- bi Mehmet Şe%kı Eygi ise "Hac Mektuplan'" köşe- sinde "Namaza davet" başlıkh bir yazı yazıyordu. Eygi. "Bütün nuinıin kardeşlerini 16Şubat Pa/argü- nü büyük bir cemaat halinde sabah nama/J kdmak üzere Beyazıt Camü'ne davet ediyordu" Eygi. bir de not düşüyordu yazısına: " Dİkkatli olabm. Tahrikleryapılabilir. Kapılmaya- lım. Sadece namaz o kadar. Kâfirler bizün ccmaari- mto görünce hapı> utariarzaten. Metodumuz adem- i şiddettir.'* Aynı gün şenatçılann düzenledığı mi- tıngde solcu öğrenci \e işçilerin 16 Şubat Pazar gü- nü Amerikan emperyalızmine ve 6. fıloya karşı dü- zenleyecekleri mitinge de dikkat çekildi. 48 öğren- ci bırligi ile işçilerin düzenleyeceği ve Beyazıt'tan başlayıp Taksim"de son bulacak olan protesto mitin- gine saldın zemini 14 Şubat günü yapılan şeriatçı mi- tingde hazırlandı. Halk "komünisöeredersverumek üzere pazar günü Taksim''e davet" edildi. Gazetenin kışkırtıcılığı hedefini buldu \e 16 Şu- bat Pazar günü Taksim'de kan döküldü. TIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, etkili bir çıkış yaparak "ara rejim* tar- tışmasını gündeme getirdı. lyi de yap- tı. Askeri darbe konusu. dolaylı olarak konuşulurken şimdi ciddi şekilde ta- vır almayı gerektıren bir tartışma ha- line dönüştü. Mesut Yılmaz'ın: sivıl- lerin ve askerlerin görevlerıyle ilgili çiz- diği sınır, ashnda normal yasal uygu- lamayı dile getıriyordu. Ancak Yıl- maz'ın bu sözleri önemli haber olarak kabul edildi ve gazetelertn manşetle- rinde yer aldı. Demek ki, Türkiye'de "ara rejim" iddiası yabana atılır bir iddia değil. Dikkate alınması gereken bir iddia. Deniz Baykal. bu çıkışıyla bir liderin yapması gerekeni yaptı ve olumlu bir hava yarattı. Baykal'ın, demokrasi mesajlarını, daha başka alanlan da kapsayarak sürdürmesi gerekirken. "Haydi seçime!" diye bağırmasını doğrusu anlamakta zorluk çekiyo- rum. Normali, CHP'nin. Yılmaz hüküme- Baykal Seçimden Ne Umuyor? tini soldan bir eleştiri yağmuruna tut- ması. Çünkü demokratikleşmeyle il- gili, bu hükümet hiçbir şey yapmadı. hiçbir vaadini yerine getirmedi. Hat- ta, hazırladığı yanm yamalak "Düşün- ce Özgürlüğü Yasa Tasarısı"rv bile kaybetti. CHP. bu noktadaTürkiye'nin şu anda gündeminde olan demokra- tikleşme paketini tartışmaya açabilir ve hükümeti bu noktada tavır almaya zorlayabilir, Güneydoğu'da barışı sağlayacak önerilerle ortaya çıkıp, çö- züm yolunda projeler geliştirebilir. Baykai, gazetelere yaptığı açıkla- malarda. şu anda seçim için koşulla- nn çok uygun olduğunu söylüyor, DYP ve Fazilet Partisi'nin zor bir dö- nemden geçtiğine işaret ediyor, CHP'nin ise bir patlamanın eşiğinde olduğunu öne sürüyor. Baykal, Türki- ye'nin 1995'te seçimlere sürüklenme- sini de aynı düşünceyle savunmuş ve ülkemizin seçimlere gitmesinde baş- rolü oynamıştı. Sanırım o zaman da CHP'nin bir oy patlaması yapacağını düşünüyordu. Sonucu hepimiz bili- yoruz. CHP barajı güçlükle aştı. Ale- vi oyları olmasaydı, şimdi Baykal'ın kendisi dahil hiçbir CHP'Iİ Meclis'e giremeyecekti. Baykal. CHP'nin oylarını olağanüs- tü arttıracağını gösteren ne gibi veri- lere sahip bilemiyorum. Anketler onu doğrulayacak bir netice göstermiyor. Ayrıca, bu azınlık hükümeti, CHP'nin desteğine gereksinme duyduğu için. Baykal'ın bu dönemi çok iyi kullanma- sı mümkün. Sürekli "Düşürürûm" di- ye tehdit etmek yerine, çok somut projelerte, hükümeti bazı şeylere zor- lamast daha kolay. Seçimden nasıl bir tablo çıkacak ki, bu hem CHP'ye hem demokratikleşmeye yardımcı olacak? Baykal'ın her adımda seçimi gün- deme getirmesini bir türlü çözemiyo- rum. 1995 seçimleri. Türkiye'yi RE- FAHYOL hükümetine getirdi. 28 Şu- bat sürecine getirdi. ara rejim tartış- malarına sürükledi. Türkıye, ciddi bir krizden geçiyor. Susurluk, biryara gi- bi her geçen gün içimize işliyor. Orta- ya çıkan gerçekler. dikkatli bir siyasi izlemeyle. CHP gibi ağırlığı olan bir partinin bastırmasıyla derinleştirilebi- lir, suçlulardan hesap sorulabileceği bir ortam yaratılabilir. Baykal. böyle bir izleme yapmak yerine. -seçimlerden üstün çıkacağı- nı düşünerek, üstelik bunu bir araştır- maya dayandırmadan- Türkiye'yi bir seçim atmosferine sokmak istiyor. Anlamak. açıklamak mümkün değil. Son dönemde ülkenin temel konula- rındaki çıkışlarını sürdürse: çevre, de- mokratikleşme, barış konulannda ataklar yapsa; hükümetin bu konu- lardaki falsolarını ortaya çıkarıp bas- tırsa: öyle inanıyorum ki. ciddi bir ge- lişme sağlayacak ve prestij kazana- cak. Henüz bır-iki küçük çıkış yaptı. Bunlann bile ne kadar etkili olduğu görülüyor. Bu çizgiyi sürdürmesi ge- rekirken, sonuçlarının ne olacağı bi- linmeyen bir erken seçim zortaması- na girmesi, inandıncılığını ve etkinliği- ni azaltıyor. ••• Tarsus'ta "Roma Yolu" olarak bili- nen, aslında MÖ birinci yüzyıla ait ol- duğu belirlenen, muhteşem yoldayü- rüdüm. Orada büyük bir gayretle ça- ba harcayan insanlarla konuştum. İki bin yıl öncesinden kalma, hiçbir aşın- maya uğramamış taş yol, büyük bir uygarlığın yaşayan kanıtı gibiydi. Tar- sus, isa'nın ünlü havarisi Saint Pa- ul'le, Kleopatra kapısıyla, zengin tari- hiyle zaten önemli bir kentti. Ancak, Cumhuriyet Meydanfnda ortaya çı- kanlan tarihi kalıntılar, çok büyük bir kültür zenginliğine işaret ediyor. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Dengesizlik Bir sigorta şirketinin tiyatro ödülleri töreni. Şirket, bu sanat dalını desteklemeye çok önem veriyor. Tö- rene Londra Filarmoni Orkestrası bile çağrılmış. Ik- ramlar çok iyi... yemekler. alkışlar... Sonuçta, tiyat- ro yazarı ve oyunculan, beyin ürünleriyle, alın teri ya- pıtlanyla övülüyor ve sanatçılarımız onurlandınlıyor. Buraya kadar her şey mükemmel. Derken tören sırasında şirket genel müdürü, ya- nında oturan sanatçıya döner ve bu davet için hiç masraftan çekinmediklerini söyler. Sanatçımız şöy- le bir düşünür: işin ekonomik yönü açısından. orkestralar, hos- tesîer, halkla ilişkiler, reklamcılar, ilan verilen gaze- teler, lokantacılar, manavlar, balıkçılar, belki de pa- tatesçiler, sebzeciler, satıcılar, üreticiler... tören ve ye- mek davetinin verilmesine ve hazırlanmasına katkı- da bulunan herkes ve her kesim, bu işten kazançlı çıkmıştı. Şirketin reklamı yapılmış, kamuoyunda itiban yük- selmişti... Ama gelin görün ki, bu büyük çarkın dönmesine vesile olan sanatçılara ise tek kuruş ödül verilme- mişti! Sanatçılar. o koca çark içinde sadece bir çerez- di; belki çerez bile değil! • * • Garanti Bankası'nın, iki yıla yakın sürdürdüğü "Ya- rına Dört Işık" isimli, endüstriyel tasanm, eğitim, spor ve çevre konulanna yönelik proje yanşması da önceki gün bitti. Yanna Dört Işık: Başlık sadece güzel değil, aynı zamanda çok çekici ve heyecan verici. Konuyu topluma sunuş. mükemmel. Bu sunuşta kullanılan ampul imajlarına ve çağn- şımlanna diyecek hiçbir şey yok. TV'lerde gösterilen reklam fılmi, duygulann ve ru- hun ince tellerini titreştiriyor. Türkiye insanının yaratıcılığını körükleyecek, yurt- severliğini ayaklandıracak bütün unsurlar düşünül- muş. Ülkenin yannlannın planlanmasına yönelik böyle bir proje yarışmasına kalkışmak bile başlı başına al- kış alacak bir olay. Çünkü, • yaratıcılık, pariak ve uluslararası beyinler, bü- yük projeler. buluşlar vb bakımından verimli olma- yan; • ortaya çıkan yaratıcılann ve yaratıcılıklann da değerlerinin bilinmediği, sahiplenilmediği ve özel- likle devlet eliyle sık sık yok edilmeye çalışıldığı; • üretme ve yaratma temelinde toplumsal ör- gütlenmesi ve kolektivıtesi çok zayıf olan bu çorak topraklarda: yaktınlacak ışıklaria taze bir soluk estirilecekti. Yaratıcılık. derinden kışkırtılmak isteniyordu. Bu büyük tanıtım kampanyası sonunda gözleri- mizin önünde. bütün Anadolu'da yanan ampuller denizi hayali canlanmıştı. • • • Buraya kadar her şey hem de çok iyiydi. 550'ye yakın da katılım oldu. Bunlar degeriendi- rildi ve... J, Derken ampuHer yakıldı. ( • •• Bırakın amputter denizi ummayı, dört ampuldeft- üçü yakılmış, dordüncüsüne yakrt bile bulunama- mıştı! Ampuller gürül gürül yanmamtştı! En pariak proje de. antik yollann ihya edilerek yü- rüyüş yollarına dönüştürülmesini öneren projeydi. Üç proje + iki mansiyona 10 milyar TL kadar ödül verildi. İki yıllık kampanyanın bütçesi ne kadardı? 200? 300 milyar? Kazanan projelerin bile ne olduğunu kamuoyu an- layamadı. AmpuHer güçlü yanmayınca, acaba bundan za- rar gören kimdi? Zaten adam olmayacağı ve pariak beyinlerin bulunmadığı söylenen bu ülke miydi? Gerçekten dişe gelir hiçbir proje mi bulunmamış- tı? Jüri mi çok tıtiz ve az beğenendi? Yoksa jüriye "Hedefiniz ödül, ödüller vermek, yoksa gelen pro- jeleri beğenmemek değil" mi denmemişti? Nedeni ne olursa olsun: Dağ fare doğurmuştu. Muazzam ve mükemmel bir kampanya ile sonuç- ları arasında denge kurulamayınca, fırlatılmak iste- nen okun, hedef yerine boşluğa yönelmesi hatta geri dönmesi tehlikesi ortaya çıkmıştı. Böyle bir kampanya ile bir mal satışa çıksa, sahibini kesinlik- le zengin ederdi. Olaya bu açıdan bakıp proje yanş- masının sonuçlan değerlendirildiğinde.ticaretyasa- lanna göre aslında şirketin iflas etmesi gerekirdi! Kampanya, güçlü sonuçlara ulaştığında, ancak ba- şanlı olabilirdi. • • • Her neyse. Bu proje yanşması veya kampanyasından çıkar- tılacak çok sonuç vardır. Garanti Bankası hiç olmazsa şimdi bu dengesiz- liğin dengesini kurmalı. birincilik ve mansiyon ver- diği toplam 5 projenin bir an önce hayata geçirilme- sinde de başrolü oynamalı, üstlenmelidir. Bunu Banka'dan beklemek, kamuoyunun hak- kıdır. Batman'da yeniden faili mechul 2 Hizbullahçı öldürüldüDtYARBAKIR/BAT- >L\N(Cumhuriyet>- Fa- ili meçhul cınayetlerin iş- lenmediği Batman'da. bir süredir de\am eden sessizlik önceki gece bo- zuldu. Hizbullah'a y akın olduklan iddia edilen Is- lam Kitabevi'nin iki yö- neticisi uğradıklan saldı- rıda öldü. Şaldırıda iki kişi de yaralandı. Bin- göl'de düzenlenen ope- rasyonlarda 6 terörist öl- dürüldü. SSK Hastanesi Cadde- si üzerinde bulunan Is- lam Kitabevi'nin sahibi Akın L'ygur (27) önceki gece 21.00 sıralarında kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldınsınauğradı. Başına ve \ücudunun çeşitli yerlerine 8 mermı isabet eden L'ygur. olay yerinde yaşamını yitirdi. Şaldın sırasmda yarala- nan Davut Kersin \ e Fa- rukKadaşadlı yurttaşlar Diyarbakır Tıp Fakültesi Hastanesi'nde teda\i al- tma alındılar. Bu saldındanf dakika sonra olay yerine 200 metre uzaklıktakı Raman Mahallesil850Sokak'ta ikinci bir saldın meyda- na geldi. 22 yaşındaki Mehmet Dal ugradığı saldında yaşarr.ını yitir- di. Dal \e Akın Uy- gur'un birlikte hlam Kit- bevi'ni işlettikleri ve çevrelerinde Hizbullahçı olarak tanındık'an bildi- rildi. Batman'da.uzunbir aradan sonra b.r gecede dört kişinin salcmya ug- raması kentte tedirgınlik yarattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle