10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17MART1998SALI 12 KULTUR PORTAL DÎKMEN GÜRÜN 'Belld masıımuz, ama soranduyuz' • tki erkek ve bir kadm... "Alacaklılar" bu üç kişinin matematiksel bir kurgu içinde hesaplaşmalan üstüne kurulmuştur. Bu insanlar arasındaki ilişkiler bir kenan açık bir üçgeni anımsatır. Garip bir hesaplaşmadır aralanndaki. "Ama her şeyin bir sınırı var. O sınırı aştık mı suçlu oluruz. Alacaklılar er geç kapı>a da>anacaktır. Belki masumuz, ama sorumluyuzT Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nda Zeynep Avcrnın yaiın çevirisiyle oy- nanmakta olan August Strindberg'in "Alacakhlar"ı üç güçlü oyuncuyu bır araya getiriyor: Köksal Engür,TilbeSa- ran ve Cüne\t Türel. Bu üç oyuncu Strindberg'in düşle gerçeğın buluştuğu dünyasında kadınla, erkekle. aşkla. ev - lilikle. tutkuyla. ihanetle: kısacası yaşam- lahesaplaşıvorlar. Bırvönetmenolarak ov unun bütününde yakaladıği ritm için- de sanatçılan alabüdiğince özgür bıra- kan Işıl Kasapoğlu oyun kahramanlan- na yaklaşımında onlann kendi içlerin- de ve karşılıklı ılışkilerinde yaşadıkla- n çelişkilerin altını abartıdan uzak bır akış içinde çıziyor. Aynı sadeliğı Duy- gu Sagıroğiu'nun sahne tasarımında da yakalamak mümkün. "AlacakMar" Adolf (Köksal Engür).Gustav(CüneytTürel) \e Tekla'nın (Tilbe Saran) parçalanmış dünyalannı, beklentılenni. düş kınklık- lannı zaman zaman duyarlı, zaman za- man da acımasız bir sorgulama süre- .cinde irdeliyor. Yaşamlar dıdıklenivor. . Jkimin kimden alacaklı. kimin kime borç- ••lu olduğu sorgulanıyor. Alacak ve borç ^arasındaki sınırlar tartışılıyor ve bütün İjbunlar hiç düşmeyen bir tempo içinde, ~ilgiyi süreklı ayakta tutan birduyarlılık- •la işlenıyor. « Strindberg'in hemen bütün yapıtlan- *nın onun yaşamından çızgiler taşıdıgı- nı biliyoruz. Burada da iki erkek ve bir Aşk,evlilik, kadın-erkekUişkisinin sorgulandığıoyunda Cüneyt Türel. Tilbe Saran ve Köksal Engür oynuyorlar. kadın arasında gelişen olaylar Strin- berg'in bir zamanlar büyük bir tutkuy- la sevdiği ilk kansı oyuncu Siri von Es- sen'le eviiliğinin parçalandığı. aynı ça- tı altında > aşamalanna karşın cinsel iliş- kilerinin noktalandıği dönemle örtüşür. Oyunda temel hareket noktalanndan biri: toplumsal açıdan bir geçiş dönemı insanları olan Adolf. Gustav ve Tek- la'nın kişiliklennde ve birbirlenyle olan ılışkilerinde kavgan, elle tutulamayan. bellı kalıplar ıçine oturtulamayan ka- rakteryapılannın ırdelenişidir( 1). Ken- di dünyalannı olduğu kadar dış dünya- > ı da adeta içlerine dönük olarak okur- İar, algılarlar. Bu içe dönüklük Strind- berg'in şiirsel düş gücünün gerçekle bu- luşmasının uzantısidır. İki erkek ve bir kadın..."Alacaklılar" bu üç kişinin matematiksel bir kurgu içinde hesaplaşmalan üstüne kurulmuş- tur. Terkedilmişliği sındirememiş ölü dilleruzmanı biröğretmen. kadınaolan tutkusunun giderek onu adeta parahze etmesine karşı koyamayan bir ressam. cinsel ve toplumsal konumu arasındaki çelişkileringetirdiğidengesizlikler ara- sında sıkışmış bir kadın. Bu insanlar arasındaki ilişkilerbir kenan açık bir üç- geni anımsatır. Garip bir hesaplaşmadır aralanndaki. Oyun boyunca üçü bir ara- ya gelmez. Sürekli olarak iki kişidir yüz- leşenler. Bu süreçte birbirlerini, kendi- lerini sorgulamaktan öte, en önemlisi, dışarda kalan üçüncü kişi ile olan iliş- kilerini sorgularlar. Bu durum biraz da Gustav'ınu l;çbor\Trttagüreşmeklaam" sözleriyle örtüşür. Önce Gustav ile Adolf karşı karşıyadır. Dışarda olan ise Tek- la'dır. Bunu. Tekla ve Adolf buluşması izler. Gustav dışardadır. Son bölümde ise Tekla ile Gustav karşı karşıyadırlar, Adolf dışardadır. Bu süreçte dikkat çe- ken bir yön de iki erkek arasında sıkış- mış olan Tekla'nın gerçekten dışarda kalmışlığına karşın. Gustav ve Adolf'un dışarda değil içerde. aynı mekânda ve garip bir dayanışma içinde olmalandır... "Şurada yan odada olacağım. Sizi ora- dan izleyeceğinı. Gösteri bitince yer de- ğjştiririz." Böylelikle sanki Gustav ve Adolf bir bütünün parçalandır. Bu, ka- dına karşı erkek tavnnın ırdelenışinde önemli bir aynntıdır. "Alacaklılar"da aşk. evlilik, kadın- erkek ilişkisi sorgulanır. Bu hesaplaşma- da oyunu kuran kişi Gustav'dır (Cüneyt Türel). Soguk kanlıdır. hesaplıdır. sonu- ca adım adım yaklaşır. "KaduT tanım- laması dikakt çekicidir: U O gelişmemiş erkek gövdesL büyümesi yarım kalınış oğlan çocuk... Gögsü azıcık kabarmış yeniyetme- Yddaon üç kez kanayan kro- nik kansız viicut..'" Ve bir Kadın onu bı- rakıp gitmiştir. Gustav kendince alacak- lıdır ondan. Adolf (Köksal Engür) ise duygusal açmazlar içindedir. EUeriyle biçimledıği büst Tekla'ya olan tutkusu- nu simgeler. Fiziksel olarak koltuk değ- neklerine. ruhsal olarak kansına bağım- lıdır. Onun her alanda kendisini geçme- sine izin vermiştir. Şu halde o da alacak- lıdır Tekla"dan. Aslında, Gustav'ın "tn- san ruhunu parçalayıp ortalığa dökme- sine" zemın hazırlayacak denlı zayıftır. çelişkiler içindedir... Tekla (Tilbe Sa- ran) yaşamındaki iki erkeğin onu sahip- lenme istencine direnç gösteren kadın- dır. Ya da erkek egemen bir toplumda sisteme başkaldıran kadındır. Atması gereken adımı atmış, özgürlüğünü ya- şama dürtüsünü sonuna dek kullanmış- tır. Ne ki. bu sıçrama onu > aşadığı top- lumda çevresiyle olduğu kadar kendıy- le de çelişkiye düşürecektir. Tek başına ayakta durmaya çalışan bir kadın olarak Tekla'nın toplumdaki yeri onu sürekli olarak borçlu durumunda mı bırakacak- tır? Genç kadın aslında oyundaki tek alacaklı değil midir? Düşünceyi zorlayan bir oyun... Salt Strindberg'in metni değil; Köksal En- gür. Tilbe Saran ve Cüneyt Türel'in oyunculuklan "Alacaklılar"ı sezonun izknmesi gereken yapımlanndan biri kılıyor. (1) Margery Morgan "August Strind- berg" Mac Millan 1985 Dünya KültürKonferansıStockholm'deyapûıyor SEZER DURU 1908 Avrupa kültür başkenti Stockholm bu yılın sonuna kadar sürecek çeşıtli sanat etkınlikleri- ne sahne olmaya başladı bile. Res- mı program içinde Türkiye'den ne gibı etkinlıklerın götürüleceğı. Kültür Bakanlığfnın ve Tanıtma Fonu'nun ne gıbi projeleri gerçek- leştirdiğini bilemiyoruz. çünkü bu konuda en ufak bır açıklama va- pılmıvor. 1997'de Selanık. Avru- pa kültür başkenti olduğunda da geç kalmmış. en son dakikada bır halı sergısi düzenlenmışti. Ne ya- zık ki çağdaş ve yaratıcı sanat ve sanatçılanmızı tanıtmak gibı birça- baya rastlanmıyor ülkemizi yöne- tenlerin katında. Ağır bürokratik engellerle karşılaşılıyor. Gerçek bir kültür politikası bir türlü vü- rürlüğe girmiyor. Projeler Kültür BakanlığYnm başına gelen baka- nın tavnna göre durmadan değı- şiyor. Oysa bakanlığın görevi iyi pro- jeleri desteklemekten başka bır şev olmamalı. Devlet kendisıne tiyatro. bale, orkestra kurmuş ve bu kurumlara her >ıl bütçesınden fon ayınyor. Bu kurumlar görev- lerini yapıyorlarsa da işlemeven. dinamızmden uzak yanlan da var. Memur statüsündeki sanatçı uzun süre hiçbir oyunda yer almadan bir kenarda durabiliyor. Doâal ola- rak bu durum o sanatçının. ki uy- gulayıcıdır, körelmesine neden oluyor. Kültür Bakanlığı edebiya- ta zaten oldum olası uzak. Şimdi- lerde bırtakım kıtap fuarlarına ka- tılma hevesi görülüyorsa da ka- nımca bu gerekli, ama yeterlı ol- mayan bır pohtikadır. Uzun yıllar- dan bu yana edebıyat alanında fa- aliyet gösteren TYS. PEN. Edebi- yatçılar Demegi ve diğerleri gibi kurumlar bakanlıktan hiçbir des- tek görmemektedirler. Oysa onlara da yıllık bütçeden mutlaka bir fon aynlması gerekir. Yazarlan yurtdışındakı toplantı- lara göndermek. Türkıye'de ulus- lararası toplantılar düzenlemek, edebiyat alanındaki karşılıklı kül- türel alışverişi yürütmek. yaban- cı dillerde seçkılerçıkarmak, ödül- ler vermek. arşiv yapmak. hayat- ta olmayan yazarlanmızı unuttur- mamak ve diğerleri bu kurumla- nn amaçları içindedir. Bu saydı- ğımız amaçlan yürütebılmek içın içinde bulunduklan aşın mali sı- kıntıya rağmen büyük çaba harca- maktadırlar. ıkide bır polıs dene- tımine tabı tutulsalar. bürolanna yaptırdıklan badana için bile sor- guya çeküseler de Anlaşıhr gibi değil... Oysa girmeye. üyesi ol- maya çalıştığımız Av rupa Toplu- luğu ülkeleri; kültüre. sanata ve sanatçısına desteği akıtmaktadır. Bızim kültür bakanlanmız yurtdı- şma çıktıklannda oralardaki uygu- lamaları acaba merak edip soru- yorlar mı? Yoksa gezip, yiyip. içip geri mi dönüyorlar? Bilinmez. Kültür yaşamına akıl almaz mali destek sağlayan ülkelerden biri de Isveç. 30 MartUe 2 Nisan 1998 ta- rihleri arasında tsveç'm başkenti Stockholm'de iki önemli konfe- rans yapılacak. Birincısı Dünya Kültür Bakanlan Konferansı, ikin- cisi ise Dünya Kültür Adamlan Konferansı. Her iki konferans da UNESCO'nun işbirlığı ile düzen- leniyor. tki konferans arasında in- ternet ve televizyon aracılığı ile bağlantı kurulacak ve kültüradam- lan (ki yazarlar. çevirmenler. oyun- cular, film ve tiyatro yönetmenle- n, müzikçiler. plastık sanatçılar) bakanlara sorular yöneltebi lecek- ler. Aynca EC A da (European Co- uncıl of Artıst)yanetkinliklerya- parak semınervetoplantılardüzen- leyecek. Amaç. gelışmede kültü- rün rolünü tartışmak. UNESCO raporu (Our Creativç Dhçrsir)1 ) Bl- ZİM YARATICI ÇEŞlTLlÜGİ- MtZ'den yola çıkılarak Kültür Adamlan Konferansfnda çatış- malı alanlarda kültürün rolü, kül- türel gelişmede yeni teknolojinin etkisi. sanatçının ekonomik duru- mu gibi üç ana konu ve doğal ola- rak da diğer konular tartışılacak. Toplanulara UNESCO Başkanı Federico Ma>oryanında uluslara- rası PEN'in başkanı Meksikalı ozan Homero Aridjis, Filistin Ya- zarlar Birliği Başkanı tzzetSazza- vi, lsrail'den yazar Sami Michacl, Bulgaristan'dan Blega Dimitro\a. Yunanistan'dan Nikos \ydakis. Thanasis\'altinos,Yugosla\'ya'dan Yaşenko Selimoviç'in yanında 60 ülkeden sanatçı katılacak. Türkiye'den konferansa Enis Barur. Orhan Pamuk. Prof tlber Orta>lı, Muhsin Kızılkaya ve Se- zerDuruçağnldı. Bakalım kültür adamlan dünya- yı banşa biraz daha yaklaştırabıl- mek için nelerönereceklerpoliti- kacı bakanlara... 10. Uluslararası İstanbul Kısa Film Günleri 23-28 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek Istanbul'da sıra önce kısa metrajk filmlerdeKültürSenisi - Dünyadan ve Tür- kive'den genç sinemacılann yeni ça- lışmalanni sinemaseverlere tanıtma işlev ini üstlenen 10. Uluslararası İs- tanbul Kısa Film Günleri 23 Mart Pa- zartesi günü başlayacak. 28 Mart Cumartesi gününe dek sürecek ve her gün dört seans olmak üzere ltalyan Kültür Merkezi ve Tank Zafer Tu- naya Kültür Merkezi salonlannda seyircıye sunulacak olan film gös- terileri. İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK) ve Fransız Kültür Merkezi tarafından. Almanya, Avusturva, Belçika, Hol- landa, lngiltere, îsv eç v e Italya kon- solosluklannın desteğiyle. Yapı Kre- di Kültür Sanat Yayıncılık AŞ'nin sponsorluğuylagerçekleştiriliyor. Etkinliğın afiş çizimi Behiç Ak'a. tasarımı ise Yeşim Demir'e ait. Film seçimi danışmanlığını sinema yaza- n Alin Taşçıyan yaptı. Bu yılkı festıvale konuk olarak •ljswater Kilms ŞirketT sahıbi Hol- landalı Marc Bary, v Fake' filmının yönetmenı Alman Sebastian Peter- son, *La Cittadella Dcl Corto Füm Merkezi' filminin yönetmeni ltal- yan William -\zzella, 'II SofTıto' fil- minin yönetmeni ltalyan Barbara Na>a, Külrürlerarası Medya Sanat Cahşmalanm Destekleme Derneği Başkanı Avusturyalı Petra Holzer, UMFR.A.NCE Kısa Metraj Dış İliş- kiler Bölümü Sorumlusu Fransız Christine G«ndre, 'Des Majorettes DansL'Espace' filminin yönetmeni Fransız David Fourirer ve bir Ingi- lız yönetmen katılıyor. 10. Uluslararası İstanbul Kısa Film Günleri kapsamında. çoğu ödüllü, kırk üç yabancı film gösterilecek. İFSAK 19. Ulusal Kısa Film Yanş- ması'ndaönelemeyigeçen 22 film de programda yer alacak. 22 Mart 1998 Pazar günü özel davetlilerin katılacağı AçıhşGecesı'nde Klaket Dergisi'ne ve İFSAK'ta Ödül Alan Filmler'in vönetmenlerine plaketle- ri verilecek. Geceye katılan konuk- lara. dünya festivallerinde büyük be- ğeni kazanmış kısa filmlerden olu- şan bir program sunulacak. Film ön- cesı ve sonrasında. konuk yönetmen ve yapımcılarla sövieşilerin de ön- görüldüğü etkinlik, tüm hafta bo- yunca ücretsiz olarak ızlenebilecek. Uzun süredirkısa film çalışmalan- nı tutarlı ve başanlı bir çizgide sür- düren Nur Akalın'ın toplu filmgös- terimi yapılacak. Ülkemizde kısa film çeken Fransız Julien CuniBe- ra'nın "MesutveKardeşleri'" filmi- nin galası da programda yer alacak. Kültürlerarası Medya' Sanat Ca- lışmalannı Destekleme Derneği'nin yedi yıldır ülkemizde gerçekleştır- diği Uluslararası Video VV'orkshop'la- nnda üretilen filmlerden bir seçki ve tanıtım konferansı da izleyicilere su- nulacak. YAZIODASI SELtM İLERt 'Kapaktaki Resim, Paramount Yıldclapından...' "...güzel Betty Grable'/ göstermektedir." Betty hangi yıl mı güzelmiş? 1938, hem de 1 Son- teşrin 1938. Yıldız "on beş günde bir çıkar, gençlik, güzellik ve sanat rwüsü"nün kapağında, Paramount yıldı- zı lepiska saçları, büyük, yusyuvarlak dantela şap- kası, incecik kaşlan, bol rimelli kirpikleri, dolgun ve kızıl dudaklanyla, şapkasının dantelasıyla aynı renk -Çok açık griblö!-, hayli dekolte elbisesiyle Türk okuruna gülümsüyor. "Rövü'nün iç sayfalannda Betty'nin özelliklerini, yaşamasını, zevklerini dile getiren biryazı var; Mec- di Enön yazmış. Betty evine son derece düşkünmüş. Hollyvvo- od'da yeni yaptırdığı "köşkün" her tarafı ev kadın- lanna örnek oluşturacak kadar derlitopluymuş. Şu siyah-beyazfotoğraftaBetty, "köşkünün" salonun- da. Kavuniçi renginde zemin üstüne pariak mavi, ko- yu kırmızı ve zümrüt yeşili çiçekli bir emprime rop- la "görüyorsunuz. Rop, gayef sade ve eteklerkısa- dır." Aşağıda, yanda "Betty'nin oyun odası": "Sakın bunu çocuk odası sanmayınız. Hollywo- od'da yıldızlann evlerinde erkeklenn sigara içmele- rine ve muhtelif ev oyun/an oynama/anna mahsus hususi odalar vardır. Bu odalann bir köşesinde ev barı bulunur." Bu "ev ban" ellilerin ortalannda Ankara ve Istan- bul'da zengin evlerinde boy gösterecek ve Ameri- kan bar adım alacak. Fakat henüz o dönem gelmemiştir. Hanımlann değil de beylerin sigara içtiği, "ev oyunlan" oyna- dığı bir dönemdeyiz. Hantmlar uyanlıyor, bakın na- sıl: "Betty iyi bir ev kadınıdır. (Fotoğrafta Betty mut- fak raflarına şuh edayla uzanıyor.) Bütün bu şıklık, buzenginlik, bu şöhret iyişeylerdir. Fakat bunlarme- suf olmaya yeter mi? Elbette hayır. Bir kadın ne olursa olsun, kadınlığını unutmamak zorundadır." Betty'ye sarışınlar kraliçesi diyortarmış. "ö/en Harlovv'un rakibi" sayıyorlarmış. Betty, "hakikaten çok dilber bir kadın "mış. Bununla biriikte "Jackie ile ev//". "8u sözümüze genç ailenin Hollywood'un en mesut çiftlerinden sayıldığını da gedkmeden ilave etmeliyiz." Betty'nin ilkfilmi Filoyu Takip Edelim'm\ş. Amafilm- de yıldız daha başrol oynamıyormuş. Hatta oyna- dığı rol, ikinci derecede bir rolmüş. Ne var ki Para- mount yapımcıları, sanşın yıldızın cazibesini fark et- mekte gecikmemişler. Bunun üzerine Çok Hayalperestim 'de Betty Grab- le'e başrol verilmiş. Yıldız yalnız güzelliğiyle değil, aynı zamanda güzel sesi ve dansözlük kabiliyetiy- le baş döndürmüş. Mecdi Enön: "Filmlerini seyret- tikten sonra sanşınlar kraliçesini daha iyi tanıyaca- ğız" diyor. Otuz sekizin ya da otuz dokuzun Istanbulu'nda bu filmler oynadı mı? Istanbul'dan Türkiye'nin baş- ka kentlerine sıçrayabildi mi filmler? Bilmiyorum. Bildiğim bambaşka bir öykü: Uzak akrabalanmızdan Nasuhi Bey, ben hatırla- dığımda, yetmişe yakın, belki yetmişi aşkın yaştay- dı. Torun sahibi Nasuhi Bey Betty'ye çılgıncasınatut- kundu. Bunlarelli sonrası yıllardır. Betty ününü çoktan yi- timniş olmalı. Gelgelelim Nasuhi Bey, sözü ikide bir- de Betty Grable'in güzelliğine getırdiğinden adı da 'Betty Nasuhi'ye dönüşmüştü. Betty Nasuhi filan tarihte Amerika'da bulunmuş ve tutkun olduğu yıldızı bir gün galiba "hususîara- bası" içinde görmüş. Nasuhi Bey bunlan kimbilir kaç kez anlatmış olduğundan, artık kendisini kim- se dinlemiyor; o da, yıllannı alıp götürmüş karasev- dasını btz çocuklara anlatıyordu. "Betty Grable kim?" diye sorduğumda, "Eski bir film artisti..." yanıtını alıyordum. Altmışlara kadar yaşayan Nasuhi Bey, son bir iki yılında Türkçe konuşmayacaktı. Türkçeyi tamamıy- la unutmuştu. Pek çatapatlı bir Ingilizceyle konuşu- yor, dahası, sokaktan geçen satıcılara Ingilizce ses- leniyormuş. Tombul çehresini hatırladığım kansı onun bu hallerinden öfkelene öfkelene yakınır, Ame- rikalı bir "yosma"nın Nasuhi Bey'in ömrünü zehir- lediğine inanırdı. Nice yıllar Betty Grable'i merak ettim. Altmış yıl öncesinin dergisinde, "Yafak odasının bütün takım- lan pembe ile beyaz olan" Betty karşımda duruyor, Istanbul'daki âşığının macerasını bilmeksizin. Yazılacak bir öykü gıbi... Takvimde İz Bırakan: "Laurie Lane, dansöz olmadan evvel bir pasta- hanede güzel pastalar hazıhıyordu. Sinemaya giri- şini, bir rejisörün fena halde acıkmasına borçlu- dur." Yıldız, 1 llkkanun 1938. Capitol'den çocuklar için 'barış' konulu öykü yarışması • Kültür Servisi - 22-24 Nısan tanhleri arasında 'Çocuk Şenliği' düzenleyen Capitol, şenlik kapsamında 8-12 yaş grubu çocuklann katılacağı bir 'Şiir ve Öykü Yanşması'na da yer veriyor. Çocuklar. 1 Nisan tarihinde başlayacak olan yanşmalara her iki dalda. bir v eya birden fazla şiir ve öyküyle katılabilecekler. Seçici kurulu; Sennur Sezer, Hilmi Yavuz. Kemal Özer. Tuğrul Tanyol ve Enver Ercan'dan oluşan "Şür \'anşmasrnm konusu: Banş. Şiir yanşmasına katılmak ısteyenlerin şiirlerini en geç 23 Nisan tarihine dek teslim etmeleri gerekiyor. Son teslim tarihi 10 Mayıs olan "Banş" konulu 'Öykü Yanşması'nın seçici kurulu ise Nezihe Menç. Orhan Duru. Konur Ertop, Adnan Özyalçıner ve Fatih Erdoğan'dan oluşuyor. Şiir Yanşması'nın ödül töreni 10 Mayıs Anneler Günü'nde, Öykü Yanşması'nın ödül töreni ise 21 • Haziran Babalar Günü'nde gerçekleştirilecek. BUGÜN • ALMAN KÜLTÜR MERKEZt nde Raıner Werner Fassbinder Günleri' kapsamında saat 18.30'da " Katzelmacher" adlı film izlenebilır. • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZl'nde saat 12.30'da 'Bartok' videodan izlenebilir. • FOTOĞRAFEVİ-FIJJÎFİLM SALOM'nda saa« 19.15'te tsa Çelik'in dia gösterisi yer alıyor. • BtLGİ ÜNtV'ERSİTESİ'nde saat 20.00'de Ferzan Özpetek'in yönetmenliğini yaptığı "Hanıam' adlı fjlm izlenebilir. • GÖÇERLER FOTOĞRAF KULÜBÜ nde saat 19.30'da Alberto Modiano-Alin Taşçıyan'ın 'Fotoğraf ve Sinema' konulu dia gösterisi ver alıyor. (0 216 414 44 74)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle