25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 1998 PERŞEMBE HABERLER DÜ1NYADA BUGUN ALt Sİ1MEN Ne Hükümeti?.. Sabah teaktım. Yılın en kısa günlerinden biri, kasvetli m i kasvetli. Dışan ba+crooım, "afakını birdud-u muannid sar- mış" değil, ana Istanbul puslu, tıpkı siyasi hava gibi... Aslında, sı/asi havada bir şey olmaması gere- kiyor. Nonmâ koşullarda başka şeyler konuşul- ması gereteer. eskılerin deyimiyle seçim sath-ı ma- ili içindeyiz. Her şey yciunda gitseydi, şu anda parti prog- ramlannın, kanuoyu yoklamalarının, seçim propa- gandasının, sday lıstelerinin konuşulması gerekir- di. OysaTürki^e, seçimin yapılıp yapılmamasını tar- tışıyor. Tarfcışıan yerel seçimler değil, onların ya- pılması z a t e r anayasa gereği, zorunlu. Tartışılan, parlamentonijn ılan ettiği tarihte, genel seçimler de, yerel seçirnleie birlikte yapılsın mı, yoksa erken genel seçimcen vazgeçip normal süre olan 2000 yılı mı beklersin? Doğal b i r cürum değil, Meclis'ın tarihini ilan et- tiği seçimlerir yapılıp yapılmamasının tartışılması. Ama katoul etmemiz gerekır ki, erken seçime karşı çıkıp icraat hükümeti isteyenlerin de savları pek yabans etılır cınsten değil hani. Herşeyden önce, dünyayı sarsan ekonomik bu- nalımın TürKrçe'yi etkilememesi düşünülemez. Bu etki daha şimdiden görünüyor bile, piyasada yap- rak kıpırdarnı/or. Satışlar durmuş, bankalar kredi vermekten kaçınıyor, durgunlukla birlikte faizler tırmanıyor. 1999'un dcha da güç geçeceğini görmek için kâhin olmayc gerek yok. 1999'un ilk 100 günü içinde Türkiye 15 milyar dolar borç ödeyecek. Ama önümcizjekı yıl Türkiye'nin dış kaynak bul- ma olanağı çck sınırlı. Bu durumda faizlerin nere- lere tırmansbiecegi, döviz rezervlerinin ne olaca- ğını tahmin etnek güç olmasa gerek. Böyle bir dönemı, kaçınılmaz olarak, seçim eko- nomısi uygulama durumunda olan, gözünü san- dığa gitmeye dıkmış bir hükümet ile göğüsleme- ye çalışmak aKilcı mı? Savı ileri siren bız değiliz, işadamları. Seçimin ne derecede özgür seçim olacağı datar- tışmalı. Öyle ya, siyasi partiler ile ilgili yasa değiş- meden, yapılccak bir seçim, seçmenin liderlerin atadığı adayları onaylamasından başka ne anlam taş/yacak kî? Kimilerinin pek sevdiği "seçilmişler" de aslında liderler tarafından "atanmışlar" olmayacak mı? Herşeye karşın salt "istikrar"\ yakalamak için se- çime gıdelim cemenin de anlamı yok. Çünkü par- tilerin, içinde bjlundukları durumda, hiçbirinin yüz- de 25'i geçmesı olasılığı yok. Onu yakalayan da, çok büyük başarı kazanmış olacak, ama seçim sis- temi ile orta sağ ve orta solun bölünmüşlüğü is- tikrann sağlanmasını engelleyecek. Bu durumda seçim neye yarayacak? Seçim; politıkacmın sınanması, seçmenin efen- diliği, demokrasinın şenliği, çıkmaza sürükleyen, kilitlenmış parlamento aritmetiğını çözecek anah- tar, normal koşulda... Ama bu seçim değil. '-_ ^ - Bu seçim; çok kritik birekönomik'darboğazı aç- ma döneminde seçim ekonomisine batmış, kısa ömürlü, tek kaygısı sandık olan bir hükümet, seç- mene seçmek değil, sadece aday onaylamak ola- nağını tanıyan bir oylama ve yeni bir istikrarsızlık- tan başka bir şey öneremiyor. Ya bu seçimin sonunda, "demek seçim de çö- züm değilmiş" düşüncesi egemen olursa, sonra hangi çağrışımlar gelir gündeme? Görüyorsunuz kı, aslında bir hükümet bunalımı değil, bir rejim bunalımıdır söz konusu olan. Böyle bir ortamda, nasıl bir hükümet gerek? Dışarı bakıyorum, karşıdan Üsküdar ve Kızku- lesi görünüyor. Evet henüz "afakınıbirdud-umu- annıdsarmış" değil, ama hava puslu mu puslu... \P Cenel Sekreteri Cültekin 'Yüksel hakkında soruşturma açılsın' ANKARA (Cıımhurivet Bürosu)-lşçi Partisı(İP) Genel Sekreteri Mehmet BedriGültekin kendisinin ve genel başkanlan Doğu Ferinçek'ın tutuklanmasını ıçeren karann ABD Savunma Bakanhğı Pentagon tarafından alındığını savunarak "Cumhuriyet Başsavcısı Nuh Mete Yüksel hakkında soruşturma başlanlmah. kanunsuz eylemin hesabı kendisinden sorulmalıdır" dedi. GüJtekın. ABD'nın Türkıye'ye AvTupa devletleri aracılığn la Se\T"i dayattığuu, bu çerçevede tP'yi de\Tedışı bırakmak istedığinı söyledi. Gültekin dün düzenledıği basın toplantısında, tutuklamanın ardından ılk duruşmada tahliye karanmn verilmesinın olayın sonucunun önceden bilindiğini ve "tertip" olduğunu ortaya koyduğunu kaydettı. Bu oyunun ortaya çıkanlmasının Tûrkiye'nin bağımsızlık vegüvenlik sorunu olduğunu kaydeden Gültekin "ABD; Kuzey Irak'ta kukla bir Küıî devleti için düğmeye basmıştır. Türkhe'ye yönelik Sevr uygulamasını Avrupa devletleri aracılığıyla gündeme getirmiştir'' dedi. Işçi Partısi'ne düzenlenen bu planı önceden öğrendiklerini ve basın yoluyla "teşhir ettiklerini" anlatan Gültekin. bu davayı açanlann da sonuçsuz kalacağmı bildiklerini belirrtı. Sorumlulann yargı önüne çıkanlarak hesap sorulmasını istedıklennı belirten Gültekin "ttirafçılar derhal hıtuklanmah, Cumhuriyet Başsavası Nuh Mete Yüksel hakkında soruşturma başlatumalıdır ve kanunsuz eyleminin hesabı kendisinden sorulmalıdır. Buradan yola çıkarak tertibin merkezini orta\a çıkarmak can abcı önemdedir ve Türkive'nin bağınısızhğı ve güvenliğiyle ilgüidir'' diye konuştu. Pennçek'in mahkemeye sunduğu dosyayla olayın düzmece olduğunun bütün yönleriyle ortaya konulduğunu savunan Gültekin, Pentagon'dan alınan karann Özel Ku\-vetler Komutanlığı, MÎT ve Emniyet içinde yuvalanmış CIA'cı ekip tarafindan uygulandığını ıleri sürdü. Bu oyunu ortaya koyanlann Eşref Bitlis, Uğur Mumcu olay'.annm da planla\ ıcılan olduğunu iddıa eden Gültekin, Sami Demirkıran'ın planı ıtıraf edeceğı yönünde bilgi alındığını belirterek itirafçılann koruma altına almmasını istedi. Doğu Pennçek. DGM'ye sunduğu savunmada, suçlamalan tek tek yanıtlamış ve çelişkileri vurgulamıştı. KKTC Cumhuriyet Meclis'i Başkanı Hakkı Atun ve Prof. Dr. Hande Suher'le yapılaşma sorunu üzerine KKTC'ye dek uzanan çarpıklıkLEYLA TAVŞANOĞLU SunusSıkça aralıklarla KKTC'ye gidiyorum. Son birkaç yıldır özeflikle Lefkoşa'da çarpıkya- pılaşma dikkatimi çekmeye başladı. Eski Lefkoşa'nın ya- pı kimliğiyle hiçbirşeküde bag- daşmayan bir yapı kimliginin ortayaçıküğını gördüm. Bu oJ- guyu neye bağlıyorsunuz? Göç nedeniyle mi oldu, yoksa Kıb- ns'ta rantlar mı çokyüksekli? ATUN -Kıbns'm'l 974 ön- cesi ekonomik durumuyla yapı durumunu tam ola- rak bildiğiniz zaman bugünkü durumla kıyasladığı- nızda tam bir patlama olarak nitelendirilebilecek bir gelişme görülüyor. Antalya'da da görüldüğü gibi se- vinilecek yanı olduğu kadar çok üzüntü veren, başı- mızı iki elimizin arasına alarak düşüneceğimiz ve si- zi de herhalde bu soruyu sormaya sevk eden bir ne- den olmalıdır. Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şehirlerin ge- lişimini disiplin altına almak için planlar yapıldığını bildiğimizde, "BiznhebunlanuvguJayamamaktayız? Nrye bu kadar başıboş bir gelişme göze çarpmakta- dır?" sorusunu soruyoruz. Bunu kıme sorarsanız."Yazıkoluvor.Bugün Köşk- lü Çiftlik'te canım birevin yanında beş katiı bir apart- man görüyorsunuz" demektedırler. Buna karşılık hal- kımızın mülkiyet hakkına sınır getirme ve mal kul- lanımını kontrol altına alma konusunda da henüz bir yakJaşım, bir siyasi irade. hatta bunu kültüre dönüş- türecek bir gelişme ortaya koymuş değiliz. Neden? ATLHN - Bunun sebebi şu: 1974 sonrasında siyasi hareketin öncelıği göçtü. Yani Güney'den gelen 60 bin nüfus. Kuzey'den gelen 30 bin nüfus, bu nüfusun yer- leştirilmesi ve işe yeniden başlanması, üretici hale gel- mesi. ekonominin aşağı yukan 10 yıl sonra tekrar iş- ler duruma girmesiyle bizim bu gelişme süreci içine girmemiz. Ana fonksiyonlar Lefkoşa'da çevre yolu etrafmda, merkez suriçi esas kımliği olan şehirle ara- da bsmen oluşmuş \e Türk mahalleleri olarak bili- nen bölgelerden sonra şimdi Gönyeli'yle Lefkoşa arasında hızlı bir gelişme süreci yaşanıyor. Bu, sadece Gönyeli için değil, birçok güzel köyü- müz, kasabamız için söylenebilir. .Ama Lefke gibi ba- zı bölgeler de hâlâ o eski şinn durumunu koruyabil- mektedir. Magosa sunçı, dünyada eşıne enderrastla- nan olağanüstü bir karaktere sahiptir. Peki Lefkoşa imar planı nasıl yapıidı? ATUN- Sözünü ettiğimiz plan dünyadaki çok önem- lı uzmanlann, siyasi çözüm için devrede olduğundan BM'nin de iki toplumu yaklaştıracak projeleri bazın- da Nicosia Master Planı biçiminde. iki tarafi da içe- recek bir planı hazırlattık. Bu. benim 1976'da İmar Iskân Rehabilitasyon Bakanlığım dönemıyle başlıyor. Sayın Mustafa Akıncı'nın da belediye başkanı oldu- ğu döneme denk gelıyor. O da zaten meslekten mı- mar bir arkadaşımız. Bu planın hızla sonuçlanması ve 1983 yılında or- tayaçıkması sağlandı. Bugün bu plan raflarda tozlan- mış olarak durmaktadır. Bakanlar Kurulu karanyla he- nüz uygulamaya konmamıştır. Bölgelerin kimliğini koruyacak bir disiplin sağlanamamıştır. Kısacası. bu konuda ne yapılacağı çok i>i bilindiği, plan da genel anlamda iyi bir standartta ha- zırlandığı halde uygulamada başıboşluk hâkim olmaktadır. Bunun sonucu olarak da Lef- koşa'ya yazık edilmektedir. Yazık edildiği biline biline neden bu hatada ısraredüryor? ATUV-"Yazık değil" mi, Lefkoşa'yı berbat ettik" di- yoruz. Ama iş doğrusunu yap- maya gelince de başta biz si- yasiler olmak üzere henüz doğrusunu ortaya koyamıyo- ruz. Neden işin doğrusu yapda- mıyor? ATUN - Siyasetçi ve halk] tatmin etmeye çalışan idari mekanizma, kendi yetkileri- nin üzerine bir sınırlama gel- mesinden hoşlanmıyor. "Be- nim şu arsama şunu yapma- ya kalkınca şurada bana şu zorluğu çıkardılar" dendiği anda siyasetçi bu kişiyi tat- min edecek biçimde sorunu aşmayı tercih etmektedir. Ben burada herhangi birkişiyi suç- lamak için değil, genel an- lamda konuşuyorum. Şehir planlamadan gelen bir uzman kişi olduğum için bunlan, ken- dimi de sorumlu tutarak anla- Ülkemiz, kendibünyesindeki çarpık yapdaşmayla savaşım vermek şöyle dursun, iistüne üstiük, bu çarptkltğı ihraç ediyor. Son yıllardaKKTC, özei/ikle de Lefkoşa 'nın kent kimliğiniyok etme aşamasvtagelen çarpıkyapdaşma almış başını gidiyon Neyse ki toprak rantianndanyararlanmak amaetyla araziyağmacüan, kaçakyapılaşma çeteleriyle uğraşan hâlâ bir avuç insan var. Bunlarhem ülkemiz hem deKKTC'de kültürtnirasını, doğayı koruyabUmek için eUerinden geleniyaptyoHar. Bu kişüersayesindeAntafya ve den çıkma eğilimi gösterebilir. Şimdi hâlâ kontrol al- tına almamız ve bu imar yasasmı seçimden sonra ge- lecek hükümetin programına ısrarla koyarak çok gü- zel bir firsat yakalanabilir. Biz şimdi genel seçimler öncesindeyiz. Ülkedeki bütün partiler olarak bizim buna sahip çıkacağımızı söyleyebilirsek bundan sonra sağlıklı bir adtm atar. Kıbns gibi yapı kimliği çok güzel olan bir yerde da- ha çağdaş bir imar anlayışı \e kontrolü sağlayabili- riz, dıye düşünüyorum. Seçimleröncesinde partilerin ve siyasilerin daha da popülLst davranacakiannı düşünmüvor musunuz? ATUN - Bugüne kadar ben altıncı genel seçime girme hazıriığı yapıyorum. Ben de bir partiden ada- yım. Seçim bildirgemizde ve parti programımızda bu konuda hep olumlu davTanacağımızı belirterek gi- diyoruz. Belki bunu tam anlamıyla bilinçli ve inanarak söy- lemiyoruz, ama her halükârda artık zamanın geçmek- te olduğunu, bıçağın kemığe dayandığını düsündü- ğümüzde de bunu halkın bızden zorla talep etmesi ge- rektiği gerçeği ortaya çıkıyor. Verilen söz yerine ge- tirilmeli, dürüst politıka ortaya konmalıdır. Bunu özellikle gündeme getiriyonım ki yeni gele- cek olan bakanın ve iktidara gelecek partilerin buna sahip çıkmasını sağlayabilelım. BuradaProf.HandeSuher'edönmekistiyorum.Sa- ym Suher, sizce kent kimliği nedir? SUHER-Demin Sayın Başkan, Antalya'nın kent kimliği, Lefkoşa'nın kent kimliğine aykın durumlar- dan söz etti. Bu bize şunu düşündürüyor: Kent plan- laması denilen olayla biz ne yapıyoruz da kent kim- liğini böylesine olumsuz etkileyen durumlan getiri- yoruz? Bu, kuşkusuz kendi kendıne değil, birtakım Bodrum 'un imarplanlan iptal edildt Ancak Lefkoşa 'ya bir türiü birplan uygulanamtyor. Lefkoşa'ntn her mahallesinde, tarihi, kültürelyapılarmyanında çiirük diş gibisıntan koca iş hanlan ve apartmanlann tepelerinde umutJUizlerigözeçarpıyor. Özellikle Lefkoşa 'daki bu çarpıkyapdaşmanın nedenlerini, deneyitnli bir kent planasty mimar olan KKTC CumhuriyetMeclisiBaşkanı HakkıAtun ve onun, tstanbul Teknik Ünivershesi (TTÛ) öğrendsiyken hocası olan,yine kentplanlama uztnanı mimarProf.Dr. HandeSuher'le konuştuk. etkisi ortaya çıkıyor. lşte, bunlar kimliği getiren et- kiler... Kentler, birbirlerinden doğal çevTesiyle, in- san-topluluk çevresıyle, insan eliyle yapılaşmış çev- resiyle farklılık gösteriyorsa o zaman biz kent plan- cılan oturup düşünmeliyiz. Bu ayırt edilme durumu- nu getiren özgün karakteristikleri koruyacak mıyız, bunlan kaybetmeye yönelik birtakım işlemler mi ya- pacağız? Şimdiki gözlenen dunım bunlann kaybedil- me sürecini bize göstenyor. Hatta yenilenmenın ola- naksız olduğu bir durumu da gözler önüne seriyor. lş- te korumak amacıyla düşündüğüm ve kent plancıla- nnın birinci görevi olarak gördüğüm konu bu. Yap- tığı kent planlamasıyla o kentin doğal çevresinin ve tarihsel gelişme sürecinde kazanmış olduğu kültürel varlıklannın korumasını hedef almalıdır. Lefkoşa'da da temel hedef koruma olmalıdır. Bir imarplanı yapılıyor. Buimarplanı korumaamaçlı imar planı değil. Olmayınca, plancmın gündemine global olarak bütün bu nüftısu nereye yerleştireyim, ekono- mik faaliyet olarak bu nüfus ıçın nasıl bir alan aça- yım, konusu geldiğinde hemen arazileri imara açıyor ve sanayiyi koruyor. Örneğin? SUHER - Örneğin Bodrum'un imar planına sana- yi konulmuştu. Bu, bir cinayet. Bir sanayi işçisi ora- ya dört kişilik bir aile olarak gelse hesap edin? Biraz önce, göç mü var, diye sordunuz. Evet, sanayii ko- yarsak göç olur. Niteicim de var. KKTC'yi kastetmi- yorum, ama ülkemizdeki bütün kent planlama çalış- malannm olumsuz etkileri, geleceğın kestiriminde elde yeterli bilgi olmamasından kaynaklanıyor. 1963 'ten beri bizim kalkınma planlanmız var. Bundan daha önemli bir olay olamaz. Çünkü bütün gelişmeler, o hedefm ışığında, yorumu yapılarak götürülüyor. Baş- planlaması kesinlikle bir kamu hizmetidir. Kamu hizmeti olunca da bunun kamu yarannı gözeten tarafi olması gerekir. Kamu yarannın kararını kim verecek? tdare hukukçusu Prof. Sıddık Sami Onar bu tanımlamanın yönetim tarafından yapılması gereğini ortaya koyuyor. Ve, "Yöneticiler kamu yarannı saptar" diyor. Ama, merkezden gelen kararlar, "Kamu yararını gözetiyoruz" gerekçesiyle ahnsa bile o kentin toplum yarannı gözetmiyor.' Hakkı Atun en büyük işadamlarının fabrikaiannı dere ve akarsu \ataklan içine yapbklannı söyleyerek, "Bu, korkunç bir israfbr. bir kaynak kay bıdır. Ben, bu dünyada her şeyin bilimsel verilere dayalı olarak yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yapmadığınızda tabiat sizi hiç affermi\or" diyor. tıyorum. Bana teknik uzmanlann söyledikleri, siya- si kararlann hep teknik kararlann üzerine çıkma eği- limi gösterdikleridir. Bizim bir imar yasamız yoktu. 199O'lı yıllann başında çok modern bir imar yasası- nı Cumhuriyet Meclisi'nden geçirdik. Ancak kadro- lanmız henüz tam olarak oluşmuş değil. Kısacası. bu işin üzerine henüz düşmüş değiliz. Girne için Beyaz Bölge adıyla çok güzel bir imar planı getirilmiştir. Gir- ne'nin korunması ve bundan sonra da çok fazla yük- selmeye engel olacak bir yapılaşmayı öngören bir plandır. Hemen bunun siyasi açıdan istismanna gi- dilmeye çalışılmıştır ve bugün bu büyük bir siyasi olay haline gelmiştir. Kısacası halkı bu konuda bilinçlendirmekte biz de yeterince göre\ yapmamaktayız. Meclis'te bu konu- daki genel görüşmeleri ve gündem dışı konuşmalan dınlediğimız zaman siyasi iradenin bu konuda hazır ve bilinçli olduğu sanısına kapılıyorsunuz. Ama iş uy- gulamaya gelince buna hazır olrnadığımız anlaşılıyor. Son birkaç hafta içinde de bazı çokyanlış kararlar ve- rildi. Hangi kararlardı bunlar? ATUN - Çe\Teciler ve Şehir Planlama tarafından, kendi devletimizin parasıyla aldığııruz büyük bir Kül- tür Park'm bir kenanna birtıp fakültesi kurmamız ön- görüldü. Londraciakı St. James's Park ya da Hyde Paric'ta böyle bir prensipten yüzyıllardır cayıldığı gö- rüldü mü? Biz neden hemen cayıveriyor, işin kolayı- na gidiveriyoruz? KKTC'detoprakrantlançok mu yükseldi ki bu tür ııygıılamalar yapilabİlİVOr? ATUN- Hayır, ekonomik kalkınmanın gözle görii- lür biçimde başladığı dönemde rantlann da etkilen- diğini gördük. Bugün ise rantlarda çok durgun bir dö- nem yaşamaktayız. Herhalde bu ekonomik durgun- luk ve siyasi belirsizlik rantlan da etkilıyor. Ama gü- nün birinde ekonomik ve siyasi istikrann yerleştiği- ni düşündüğünüzde ışler o zaman daha da kontrol- imar hareketleriyle geliyor. KKTC'deki yasal durumu tam olarak bilmemekle birlikte, onu Türkiye'deki örnekJeriyle bir araya ge- tirmek istiyorum. Ben pek rastlantılara inanmam. Mutlaka olaylann bir nedeni vardır. Bizim 1996'da, Mimarlar Odası üyesi üç öğretim üyesi olarak Oda'ya verdiğimiz rapora dayanılarak geliştirilen Antalya imar Planı'nm durumu var. Cumhuriyet gazetesinde, Antalya imar Planı iptal edilme aşamasında diye Sa- yın Başkan Hakkı Atun'un bir yazısı yayımlandı. O arada siz de Lefkoşa'daki olayı gündeme getirerek bi- ze sorular yönelttiniz. Bütün bunlann hepsi üst üste geldi. Tam o sıralarda Bodrum İmar Planı'nın da Bodrum'un kent kımlığıne aykın olduğu gündeme ge- tirildi. Bütün bu gelişmeler, artık kamuoyunda da bu konuda bir rahatsızlık olduğunu gösteriyor. Aksi hal- de, Bodrum'da, gecenin 11 'inde bizi bin kişi dinliyor olmazdı. Çok memnunluk verici bir gelışme de, Bod- rum Belediye Meclisi üyelerinin karanyla Bodrum İmar Planı'nın iptal edilmesidir. Peki uygun olmayan bu duruma ne şekikle yaklaş- mak gereldyor? SUHER-Antalya'nın, Lefkoşa'nın, Bodrum'un ol- sun, öbür yerleşim yerlerine kıyasla ayırt edilen özel- likJeri var. Kimlik. benzeşmelerle değil. ayırt edilme durumlanyla gelişir. Ayırt edilme durumlan nereden kaynaklanır? SUHER-Bu, insan yerleşmelerinin doğa çevresin- den gelir. Ikinci olarak da, beşen çevTenın yarattığı sosyo-ekonomik etkiler \ ar. Üçüncü olarak, bu do- ğanın içinde toplumun bireyi olarak insanın kültürü, bilgisi, deneyimi, sosyal, ekonomik gücüyle birlikte inşa ettiği yapılaşmış çevre... Bunun üçü bütün yer- leşmeleri etkiliyor. Örneğin GAP... Orada sadece ba- raj mı yapıidı? Bölgenin ekonomik ve sosyal yapısı tümüyie değişiyor. Üretim biçtmi degişiyor. Ctayakent- leşmeyi, sanayileşmeyi getiriyor. Sadece bu üç çev- renin etkisi değil, onların karşılıklı etkıleşuninin de kabirolay da, ülkemizinbölgeleri arasında sosyo-eko- nomik gelişmişlik farkı var. O kalkınma, hangi böl- ge için nasıl olmalıdır? Sanayileşme hangi bölgede olmalıdır? Tabii ki sanayileşme hiçbir yerde durma- yacak, ama oranı nedir? Hangi konulardadır? Bunla- n bize verecek olan kalkınma planı değildir. Neden? SUHER - Çünkü kalkınma planı bize sosyo-eko- nomik kararlan veriyor. Ama bunlan ülke mekânma indirecekbir araç gerekli. Biz 1 %3 'ten baslayarak bu- nu savunduk, modellerini verdik. Ben, Yerleşmeler \e Bölge Planlama Özel Ihtisas Komisyonu'nun yıllar- ca başkanlığuıı yaphm. Bu kalkınma planına ülke mekâmnda bir araç gerekli olduğunu söyledik. Onun da bölge planlama olduğunu vurguladık. Size böyle bir veri tabanı verilmezse kent planı na- sıl başanü olur? Ostelik kent plam ülkenin kalkınma- sıyla nasıl senkronize hale getirilir? Bu durumda ger- çekçi olmadığı kadar yararlı da olamaz. Plancı her şe- yi bilemez. Kent dışmdaki bazı verilerin kendisine verilmesi gerekir. Demek ki bu, kentplancısı ve kentin verile- rinin de üzerinde bir olay. Ustelik kentin kendi veri- lerinden ortaya çıkan bir durum var. Bence başânsızlığın nedeni şu: Hem kalkınma pla- nı var, hem o kalkınma planından yorum alan bölge planı yok. Bölge planı bir üst karar olarak bır veri ta- banı oluşturamıyor. Ve kent yalnız kalıyor. Kentteki verüer nasıl saptamyor? SUHER-Plancı, kentteki verilerin saptanmasmda neyi konıyacağına ilişkin fikir ve bılgıyle donanmış olmalıdır. Sevgili Uğur Mumcu, "Bilgi sahibi olun- madan fildr sahibi olunamaz" derdı. Değerli öğrencim \e meslektaşım Saym Meclis Başkanı Atun'un çok iyi bileceği bir kaynağı \erece- ğim. PatrikGeddes20.yüzyılınbaşmda bunun teme- lini koymuştur. O da, "Tedaviden önce tam koymak gerekir'' demişti. Plancımn dikkatle verilen toplayıp o verileri bu takım çalışması içinde değerlendirmesi gerek- lidir. Bence bizim bütün imar planlanmız koruma amaçlı ola- rak yapılmalidır. Bunlar bizim çok özgün varlıklanmız, bi- zim hazinemız. Bu kültür varlıklan silinip gıttiği takdirde kentlerimizin hiçbir özelliği ve zenginliği kalmaz. Son olayı biliyorsu- nuz. Gerze'de "Yıkamazsan j'ak" diyen bir Bayındırlık Ba- kanlığı ilgilisi var. Bu, Gerze evleri için bir çözüm mü? Neron yüzyıllar önce bu- nu yapmış. Bugün hâlâ bunu mu yapacağız? Peki >akmak kent yenOeme yöntemi olabiHr mi? SUHER - Olabılır. Başka hiçbir aracı gereci yok. Ama zamanımızın vöntemi değil. Dalan döneminde Haliç'i temizleveiim kampanya- sı altmda Prof. Semavi E>ice'nin de tavshesh le Cene- vtz evleri vıkıldı. Siz bu hareketi nasıl değeriendirmiş- tiniz? SUHER - Bu, benim anlayamadığım bir konudur. Her meslek korumaya aynı önemi vermiyor. Bizim için en önemli olay kentlerimizin kültür çokluğudur. Bunlan bizim korumamız gerekli. Bu çoklu kültürün bütün öğelerini konımayı görev bilerek planı yapmak durumundayız. tşte, bu kent kimliğinin korunması olu- yor. Yeniden Lefkosa'ya dönersek. kentin en çok Köşk- lü Çiftlik ve Ha\aalanı \olundan giriş bölgesinin çar- pık kentieşmenin etkisinde kaküğı görülüyor. Acaba bunda yanıuyor muyum? ATUN - Hayır, hıç yanılmıyorsunuz. Bu yerlerimiz kontrolsüz, dısiplinsız yapılaşmadan dolayı yavaş ya- vaş silinmektedir. Özelliklere sahip yaşama mekân- lan ortadan kalkıyor. Yakaladığımız en önemli bir firsatı iyi kullanamıyoruz. Nedir bu firsat? ATUN-1974 sonrası bütün elimize geçen taşmmaz mallar, araziler kamu yaranna aynlmıştı. Benim ilk lskân Bakanlığım döneminde yollann genışleme şe- ritlen de dahil okul alanlan, yeşil alanlar, hastaneler, hepsi aynlmıştı. Daha sonra Rumlann tazmin edil- mesi amacıyla, "Kaynaklanmız yetersiz. Bunlan da veream" mantığıyla verilmesi bizi ileriye dönük ge- lişmemizde kamu mallan üzerinde eksikliğe ve yan- lışlığa sevketti. Bu zihniyetten bir an önce kurtulma- mız lazım. Bır başka nokta da şu: Koruma artık bir kent planlaması yapmanın temel unsuru haline gel- miştir. "Geçmişine sahip çıkmayan bir kent hafizasız birinsana benzer" diye çok önemli bir söz vardır. Ha- fizası olmayan bır insanın bır anlamı olabilir mı? Do- layısıyla, Lefkoşa gibi Osmanlı mimari dokusunu hâ- lâ koruyan bir kentı biz koruyamazsak, şehir kimli- ğini onun üzerine bina edemezsek biz 400 yıl Kıbns üzerindeki ıddiamızı neyle kanıtlayacağız? SUHER - Bu gözlem de, tanı da son derece doğru. Saym Başkan bir noktaya daha dikkat çekti. Dedi ki: "Bir karar verildi ve imar planından tahsisler ya- pıldı." Bizim kent planlama>a en öldürücü darbelerbu ka- rarlardan gelir. Bırplanın değişmesi gerekıyorsa o plan değiştırilir. Kararlaplana etkı yapılamaz. Çizeceksi- niz, göreceksınız, yakışanını, uygununu bulacaksınız. Oysa karar tepeden ınmedir. Bu irade merkezi hükü- metindir. Oysa imar plan- lannı yapma ve yaptırma yetkısi yerel yönetimler- dedir. Diyelım ki yerel yö- netim birplan hazırlamış. Ama onunla hiç ilgisi ol- mayan bir kararla bir tu- rizm ve iş merkezi planm içine konuyor. Sonuçta, çevTesiyle tamamıylaya- bancı bir öğe ortaya çıkı- yor. Aynca bu teknik, sos- yal altyapıyı etkiliyor. Ya da yeşilin bir lasmını alıp götürüyor. Bu kararlar yanlış olaylar. Ancak bir planda değişiklik getiri- lebilir. Ama tepeden inme karar getiriliyor. Biz ne- ye tutunahm? Bir taraf- tan globalleşmenin ve kül- türel etkileşimin sınır ta- nımadan^elen büyük et- kisi var. Obür yandan bi- zim yerel yönetimlerimi- zin ilgili olduğu kentle- rin üzerine imar kanunu yönetmeliği ve af kanun- lan homojen bir elbise giydirmeye çalışıyor. Bu koşullar altmda bir kent kimliği nasıl korunabilir? Bence, Nâzım imarPlan'ın yapıuna yönteminden baslayarak hatta ondan da ön- ce bilgilenme yönteminden baslayarak bunlann hep- sınde değişiklik yapmak gerekiyor. Bugünkü durum- da, yanıtlan bu planlarla bulamayız. Sizce toplum bu konuda nasıl bilinçlendirilebflir? SUHER - Benim umudum şu: Şu anda ülkemizde 25 yaşın altı nüfus yüzde 50, 35 yaşın altı nüfus ise yüzde 75. Sanıyorum KKTC'de degenç bir nüfus ege- men. Bu da bize genç bir nüfusun beklentilerini or- taya koyuyor. Bence bu genç nüfus koruma konusun- da da. katılma konusunda da ikna olabilir. Bakın, kent planlaması kesinlikle bir kamu hizme- tidir. Kamu hizmeti olunca da bunun kamu yarannı gözeten tarafi olması gerekir. Kamu yarannın kara- nnı kim verecek? tdare hukukçusu Prof. Sıddık Sa- mi Onar bu tanımlamanın yönetim tarafından yapıl- ması gereğini ortaya koyuyor. Ve, "Yöneticiler kamu yarannı saptar" diyor. Ama, merkezden gelen kararlar, "Kamu yarannı gözetiyoruz" gerekçesıyle ahnsabile o kentin toplum yarannı gözetmiyor. O zaman kent buna nasıl, "ha- yır" di>ecek. Şu anda buna "hayır" diyebilmek için elimizde önemli bir bir belge var. imar planlannda bu hususlar yoksa, bu belgelerde mevcut olmadığm- dan ötürü, planlama. şehircılik ilkeleri ve bu bağlam- da kamu yaranna aykındır, dıye rapor veriyoruz. Ama bu imar planmda yoksa yapılabiliyor. Ama benimseyip imar planına bu konulmak istenirse ka- nımca o olaym toplum yaranna olmadığına en iyi ka- rar verecek olan kent halkıdır. Kent halkmın bu ko- nuda bılinçlenmesi lazım. Geçmişe saygı, geleceğe güveni getırir. ATUiN -Deniyor ki, "Sanaviye nasıl karşı çıkarsın? Yüzlerce. binkrce insan isühdam edikcek. Ulke eko- nomisi kalkınacak." Bu yaklaşımla gelindığınde plan- ladığınız uzun vadelı ilkelerbirandaaltüst oluyor. Onun için de bir uyum sağlanmadan ve bütün hedefleri al- tüst eden tepeden inme kararlar getiriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle