Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ARALIK 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
Tarihi kentleri bombalamak Birleşmiş Milletler yasalanna göre de bir insanlık suçu
4
Çöl Tîfldsr ve La Haye sözleşmesiABD ve Ingiliz savaş uçakla-
nnın 1991 yılı ocak ve şubat av-
lannda 42 gün Irak'a bomba yağ-
dırdıklan ilk "KörfezSavaşı" sal-
dınsının askeri adı "Çöl Fırtına-
sı" olarak ılan edılmiştı. Basra
Körfezi'nde konuşlanan ABD
kuvvetlerinin komutanı General
Norman Sh^arzkofun aynı sa-
vaş sürecindeki unvanı ıse "Çöl
Ayısı"ydı. Dönemın ABD Başka-
m George Bush, çöl a>ısının es-
tirdiğı çöl fırtınası CNTS' ekran-
lanndan naklen yayımlanırken,
ıkıde birşu mesajını dayayımla-
tıvordu: "Irak. Birleşmiş Vlillet-
ler kararlanna uyunca>a dek sa-
vaş sürecek-."
Şimdı yaklaşık 8 yıl sonra
ABD'nın yanına yine lngiltere'>ı
alarak gerçekleştirdiği "Saddam'ı
cezalandırma" operasyonunun
asken adında da "çöl" vurgula-
ması var. Bu kez "Çöl Tilkisi"
denilen hava saldınlannın "res-
mi" gerekçesi de 1991'dekıne
benzer bir söylemi içerdı. Ope-
rasyonu başlatan ABD Başkanı
Bill Clinton ve kurmaylan. tıpkı
Bush gıbi "Birleşmiş Milletler
bekçüiğine" soyunarak. Irak'takı
BM denetımıne engel çıkartan
Saddam * ı "Bağdat 'a füze yağdır-
naa" yöntemıyle de\ ırcceklennı
belırttıler...
ABD ve 'diktatörler'
Oysaki bütün bir 20. yüzyıl bo-
yunca Batista'dan Pinochet'ye
kadar hemen tüm eli kanlı ve ken-
di halklanna düşman diktatörle-
ri destekleyen ABD'nin, şımdı
Irak 'ta da " kendine bağl) yeni bir
diktatörlük varatnıak" amacıy-
la hareket ettigi artık vaygın bir
kanaat...
Nitekim arkadaşımız Vlustafa
BaU)a> da 18.12.1998 tanrdı Gün-
demköşesınde "Çöl Tilkisi" adı-
nın yeni olmadıgını \e 2. Dünya
Savaşı'ndaki Hitler ordulannın
ünlü komutanlarından En*in
Rommel'e de aynı şekilde Çöl
Tilkisi denıldigini anımsatırken,
ABD ve Ingiliz uçakJannca ger-
çekleştirilen operasyondaki "fa-
şizan* niyeflerin bu îsfflfiîeTİ^
zerliğiyle bıle kavTanabileceğini
vurguluyordu...
Kültür mirasının
'dokunulmazlığr
Hem 1991 deki. hem de geçen
haftakı askeri operasyonlarda
özellikle "çöl" tanımlamasınm
kullanılması ıse bombalanan böl-
genın çöl olmasıyla bağlantılı de-
ğil. Çünkü füze v ağdınlan yerler
çöl değil "yerleşme" bölgeleri.
Daha da önemlisi dünya tarihının
"en eski" yerleşme bölgeleri...
Böylesine köklü ve zengin bir
kûltür coğrafyasının bombalan-
dığını. atılan sayısız füzeden her
birinin insan yaşamıyla birlikte
Mezopotamya gibi bir tarih va-
disıne \e Bağdat gıbi bir dünya
mirasına darbe ve saldın anlamı-
na geldığını gözlerden gızleme-
nin bir yöntemı de herhalde ha-
rekâtın uvgarhğa karşı değil "çö-
le karşı" yapıldığı ımajını yarat-
mak... Çöl fırtınası yenne örne-
ğın "Tarih Fırtınası", ya da Çöl
Tilkisi yenne "Kent *e Kültür
Tilkisi" diyemeyeceklerine gö-
ağdat'a ve
Mezopotamya'ya
füze yağdıran
ABD ve
Ingiltere,
bombaladıkları
topraklann
uygarlık tarihi
açısından
önemini göz ardı
ettirmek
istercesine Fırat
ve Dicle'nin
kucakladığı
binlerce yıllık
yerleşme
bölgesini
"çöl" diye
tanımlıyorlar...
ABD ve tngıltere'nın tariu^ı
topraklara karşı bu saldınlarda-
ki "Birleşmiş Milletler militanlı-
ğı" (!) şeklınde öne çıkardıklan
bombalama gerekçelennı de yı-
ne BM'nmaym tarihsel mırasayö-
nelik evTensel hukuku açısından
geçerli saymak pek mümkün de-
ğil...
Çünkü aralannda bu iki devle-
tin de bulunduğu bütün BM ül-
keleri 21 Nisan-14Mayıs 1954 ta-
rihleri arasında La Haye'de düzen-
lenen UNESÇO konferansı sonu-
cunda "tarihsel mirasın savaşala-
nıolamavacağına" dairkapsam-
n bir sozleşinevı ımzdiddıldt
Ikincı Dünya Savaşı'ndaki bü-
yük yıkımdan sonra insanlığın
bir kez daha böylesi bir uygarlık
vahşetini yaşamaması için ger-
çekleştirilen dayanışma konfe-
ransının tarihsel referanslan ara-
sında ise I. Dünya Savaşı sonra-
sına ait benzer ortak hedefleri be-
lirleyen 15 Nisan 1935 tarihli
"NVashington PaktT da vardı.
Bu uluslararası pakta temel
olan ve 1954 La Haye buluşma-
sına da "rehberlik" yapan anla-
yış ıse konferansın sonunda im-
zalanan "Silahlı BirÇabşma Ha-
lindt* Kültür Malianmn Konın-
masına Dair Sözleşme"nın gıriş
bölümünde şöyle vurgulanıyor-
du:
"(imza atan) taraflar. kültür
mallannın son harpler sırasında
önemlizararlar gördüğünü,savaş
tekniğindeki gelişmeler sebebiy-
le de artan tahrip tehhkesine ma-
ruz bulunduğunu müşahade et-
miş; (_) her millet dünya kürtü-
rünekendindenbirşev katmışol-
duğu cihttk
1
. hangi miüete ait olur-
sa olsun. kültür eseıierine karşı
vaki olacak tecavüzlerin bütün
msanbğnı kültür mamelekine (mal
variığı) karşı işlenmiş tecavüzler
sayılacağına inanmışlardır.-"
Işte bu evrensel inanış altında
uygulama ilkeleri belirlenen söz-
leşmede "tarihsel kentier" ve "ta-
rihi vearkeolojik yerleşme bölge-
leri"nin de savaşlarda asla hedef
olamayacağınayönelik uluslara-
rası kurallarsaptanarakimzasa-
hibi de\ letlerin "banş zamanın-
dan iribaren kendi silahlı kuvvet-
lerini de kültürel mirasa karşı ko-
ruma bilincine sahip şekiide eğit-
mesi" içın bile aynntılı hüküm-
lergetirilmişti... (7. Bölüm)
O kadar ki tanhsel yapılann
Çöl ortasında 'uygarlık vahası'
Bir diktatörü devirmek adı-
na bomba ve fûze yağmuruna
^tüttilatf Bâg&tyenuzünün ef-
sanelere bile konu olan en
önemli tarihsel kentlerinden bi-
ri. Savaş alanına dönüşen Me-
zopotamya ise "12 bin yıHık"
geçmişiyle dünya uygarlıfının
beşigi...
Fırat ve Dicle'nin yarattığı
bu bereketli topraklarda insa-
noğlunun avcılık ve toplayıcı-
lık çağlanndan ilk yerleşik dü-
zene geçiışinin tarihi l.Ö. 10 bin
yıhna uzaruyor. Bilinen ilk ka-
vimler olan Sümerleria ve
Akadlann yerleşme kültürle-
rini ise bölgenin güneyindeki
Unık ve Kişantik kentleri sim-
geliyor.
"tik yazının" yanı sıra ilk
yelkenlinin kullanıldığı, tanm-
da ilk sabanın keşfedildıği, ilk
Saddam'ı devirmek adına bomba ve füzderie dövükn
bir görünüş.» Tarihsel kenti "çöl" diyerek vurdular—
hukuk kurallannın geliştirildigi Sümer uy-
garlığınm ardından l.Ö. 1800'lerde Babil
uygarhğı nöbeti devralır. Asma bahçeler,
ünlü Kral Hanunorabi (t.Ö. 1700'ler) ve ka-
nunları, l.Ö. 9. yüzyıldan itibaren Asur im-
pfâratorluğu, derken birbaşka ünlü Kral Asnr-
banipal ve l.Ö. 500'Ierden sonra da Pers-
ler._ Bu zengin tarih, sadece Mezopotamya
halklannın değil, bütün insanlığın ortak geç-
mişi vemirasıdır...
Arap ve Islam tarihi açısından da Fırat kı-
yisındaki Hlra'nın ve güneydeki Basra,Kıı-
fegibi kentlerin önemi bûyüktür. Kufe, ha-
lifeliği dönemindeHz.AH'yedebaşkentlik
yapmış, t.S. 8. yüzyılda ünlü Harun ReşMdö-
neminde ise Bağdat kenti kültür ve sanatta
dünya çapmda parlamaya başlamıştır.
Antik BabUonia kenti yakınında Halife
Maıtsur tarafmdan kurulan
Bağdat"m diğer bir adı ise "Da-
rûsselam'
1
dır ve "adatet bah-
çea" anlamına gelır...
l.S. 1050'lerde Sdçaklu-
lar'ın imar ettigi, 13. VTİzyıl-
daki "Moğol istilasının" yı-
kımlanndan sonra ise önce
Karakoyunlular'a geçip,
1534'te de Osmanlılarmyöne-
timine giren Bağdat'ta, Mi-
mar Sinan'a ait yapılar da var.
Evfiya Çefcbi'nin seyahatna-
mesinde sözünü ettigi 665 ca-
mili, 200 çeşmeli, 9 carşılı, 16
medreseli, 47 külliyeli doğu-
nun "gizemrı" tarih başkenti
Bağdat'ta, Şeyh Abdülkadir
Gilani Camisi, Murad Paşa
Camisi, Imam-ı Azam (Ebu
Bağdat'tan Hanife) Camisi ve Tekkea de
Sinan'ın bu kültür hazinesine
kattığı armağanlar...
Bölgedeki Ur antik kentinde kazılan yö-
neten Ingiliz arkeolog Leonard VVoUey,
1991 'deki Körfez Savaşı'nda Ingiliz uçak-
lannın Çöl Fırtınası'na katılmamalan yö-
nünde tngiltere Savunma Bakanlığı'nabaş-
vurmuştu. Bakalım 1999 yılmda "Osman-
h'nın 700. yrinu" kutlamaya hazırlananlar,
Bağdat'ı bombalayanlara karşı artık scsle-
rini yüksehecekler mi?..
savaşta hedef olmamalan için as-
keri amaçla kullanılmamalan;
müze. ören yeri, arşiv vb. gibi
yerlerin de aynı sözleşme kapsa-
mı içinde değerlendirilmeleri gi-
bi aynntılar da sözleşmenın mad-
delen arasında yeralmıştı...
Şimdi bir yandan böylesi du-
yarlı ve önemli bir sözleşme ABD
ve Ingiltere'nm de imzalanyla bir-
likte "BM yasalarT arasında bu-
gün de yürürlükteyken, öbür yan-
dan aynı iki ülkenin en son savaş
tekniğine sahip B-52 ve Tornado
uçaklanyla tarihsel kentlere ve
koruma altındaki topraklara fü-
ze yağdırması da "BM adına"
sayunulabıliyor.
Öyle görünüyor ki ABD ken-
dı ordusunu "kültürel mirasa sa>-
gı" konusunda hemen hıç eğıt-
mediği gıbi. ABD yönetımı de
"her millerin dünya kültürüne
katkısıotduğu" şeklındekı sözleş-
me hükmünü "kendi kültür ta-
rihlernleMezopotamya'yı kıvas-
layarak" kavramakta zorluk çe-
kiyor.
Ingiltere ıse zaten öteden ben
hep kendi kültürünü dünyanm en
soylusu olarak kabul ettiğinden.
La Haye'de imza atmış olsa bile
Mezopotamya ve Bagdat'ı bom-
balamanın "bütün insanlığın or-
tak maharhğına tecavüz" anlamı-
na geldiğini belkı de "muhafaza-
kâr geleneklerine" hâlâ yakıştır-
mıyor...
Türkiye'ye yakışan».
1991 deki Çöl Fırtınası ayla-
nndaörnegin Ingiltere Arkeotog-
lar Birliği Ingiliz uçaklannın bu
kültür katliamına katılmalannı
protesto ederken, Türkıye'den
Mimarlar Odası'nın başv urusu
üzerine L'luslararası Mimarlar
Birligi (UIA) de Genel Başkan
Olufemi Majekodunmt ve Genel
Sekreter Nib Carlson'un ımza-
lannı taşıyan 3 Ocak 1991 tanh-
li mesajında BM ülkelerine,
UNESCO'ya ve Türkiye'ye şu
çağndabulunmuştu: "Dünvami-
mariarı savaş istemiyor. Tarih ve
kültür ülkesi Türkrve'nin de Kör-
fez'de banşı sağlayacak girişim-
lerini destekleveceğu™"
O yıl Kültür Bakanlığı yöne-
timi dünya mımarlarının bu çağ-
nsını kulak arkası etti ve Turgut
Özal'ın aynı savaşa ilışkın "Biz
de bir koyup yirmi alacağız" şek-
lindekı kültür yoksunu polıtıka-
sının tutsağı oldu...
Bugün ise Anadolu uygarlık-
lannın bekçisi olma bilıncini ta-
şıyan kadroların. Anadolu'nun
tarihsel sevdalısı Mezopotam-
ya'ya ve Bağdat'a karşı ışlenen
suçu sorgulayabilecekleri uygun
bir siyasal ortam var.
Örneğin sadece Kültür Bakan-
lığı değil, Dışışlen Bakanlığı da
La Haye Sözleşmesi'ne sahip çı-
karak Çöl Tilkisi yle ilgili dış po-
litika söylemine ve hedeflerine
"küMrd mirasının korunmasru"
taşıyabilir. Özellikle eski bir Kül-
tür Bakanı olan ve aydın kimli-
ğiyle banşçıl polıtikalann güven-
cesi sayılan ısmail Cem'in böy-
lesi bir uygarlık anlayışını "Tür-
krye'nin görüşü" olarak uluslara-
rası forumlara da taşıması. hepi-
mize tarihe geçecek bir onur ka-
zandıracaktır...
16. yüzyılın ilk yansından joizyılımızın ilk yansına dek yapılan sözlü ve saz eserleri toplandı
'Bestekâr Osmanh Sultanları' iki CD'de bir arada
Kültür Servisi - Tarihimizin altı asırlık
dönemıne ımzasını atmış olan Osmanh
Imparatorluğu hanedanının 16. yüzyılın ilk
yansından başlayarak yüzyılımızm ilk ya-
nsına dek geçen dönem içinde besteledı-
ği \e çoğunun notası bugüne kadar sade-
ce özel koleksıyonlarda kalmış "Sultani bes-
teleri' ilk kez iki CD olarak bir araya ge-
tirildi: 'Sultan Bestekârlar'. Osmanh îm-
paratorluğu'nun kuruluşunun 700. \ ılı ne-
deniyle Ekinciler Holding'in sponsorlu-
ğunda hazırlanan ÇD'lerin yapımı Kalan
Müzik'e ait.
Sözlü eserler ve saz eserlen olarak iki
CD'de toplam 47 parçada: Sultan Murad,
m. SeHm, U.Mahmud. Sultan Aziz, Şeh-
zade Se>feddin,Gevheri Osmanoğlu, Sul-
tan \ I.SlehmeL Sultan Korkut, Gad Gi-
rav Han, U.Bevazid, I.Mahmud, lll.Selim.
Se>feddin Osmanoğlu'nun eserlennin ya-
nı sıra Özer Özel'ın tambur, Reha Sağ-
baş'ın kanun. AJ<adri Rizeü'nın kemen-
çe, Ahmet Şahin'in ney taksimleri de yer
alıyor.
Supervısorlüğünü Fehmi Ketenci'nin
üstlendiğı albümde Murat Bardakçı'nın
'Sultani Besteler' ve Ersu Pekin'in 'Sa-
ra>da Musüd' başlıklı yazılan da bulunu-
yor.
Bestekâr sultanlar arasında yer alan Fa-
tih Sultan Mehmed'in oğlu II. Beyazid
(1447-1512), şairleri. bilginlen, sanatçı-
lan korumasıyla tanınmış bir padişah. Mu-
sikiyı sevdıği bir gerçek, ancak besteci ol-
duğu kesın değil.
Sultan II.Beyazıd'ın oğlu. YavuzSuhan
Seüm'in ağabeyi Sultan Korkut ise (1467-
1513) şair. sazende ve besteci. "Gıda-i
ruh" yahut "ruh-efea" adlı bir saz ıcat et-
tiği söylenir. Günümüzde ona mal edilen
8 saz eseri \ ar.
Musikide III. Seüm dönemi
lyi bir şaır. besteci ve hattat olan H.Ga-
zi Giray Han (1554-1608), çok değerli saz
eserleri bestelemiş. Peşrevleri, saz sema-
ileri bugün hâlâ sık sık çalınıyor. Hüzzam
peşrevi, mahur peşrevi ile saz semaisi, ba-
yatıaraban peşrevi, şedaraban saz sema-
isi klasik musiki repertuvannın en güzel
saz eserlen arasında.
Sultan I.Ahmed ile Kösem Sultan'ın
oğlu olan I\'. Murad (1612-1640) döne-
minde. musiki yeniden canlanmış. yay-
gınlaşmış. Musiki eserlerinde "Şah Mu-
rad" mahlasını kullanan FV. Murad'ın on
beş dolayında peşrev ve saz semaisi bu-
lunuyor.
I. Mahmud (1696-1754) döneminde
Türk musıkısı tarihinin en başanlı dönem-
lerinden bırini yaşamış. Çok değerli bes-
tecilerin yetıştiği bu dönemde, " Sebkâlf
mahlasıyla şiirler yazan I. Mahmud'un
sadece saz eserlerinın bir kısmı günümü-
ze ulaşabılmiş.
Klasik Türk musikisinin en değerli bes-
tecilennden olan ÜLSefim (1761 -1808), ney
üfler. tambur çalardı. Şehzadelik ve pa-
disahlık yıllan Türk musikisi tarihinin en
parlak çağı. Yeni makam arayışlanyla ye-
ni yollar aranan III.Selım'in döneminde çe-
şitli bestecilerin katılımıyla bu makamlar-
dan ortaklaşa fasıllar bestelenir. Eski ge-
lenek \e yerleşik kurallar bir ölçüde zor-
lanır. Bu dönem Türk musikisi tarihinde
"Ill^elim Dönemi" diye de anılır. Mev-
levi olan III. Seüm bazı eserlerine "Selim
Dede" imzasmı atar. Saray dışında, özel-
likle me\ levihanelerdeki musiki etkinlik-
lerini ızleri, III. Selim'in teşvikiyle Ham-
partzum Lünondyan ile Abdülbâkî Nâ-
sır Dede de nota sistemlenni geliştırirler.
Suzidilara, arazbarbuselik, nevakürdî,
pesendide, şevkefza, şevk-u tarâb, hicazeyn,
hüseynîzemzeme. nevabuselik, rast-ı ce-
did III. Selim'in düzenlediği makamlar.
Ayin, durak, peşrev, kâr, murabba beste,
ağır semai, yürük semai, saz semaisi, şar-
kı ve köçekçe türlerinde 70" i aşkın eseri
notalanyla günümüze ulaşan lll.Selim,
sazı musiki eserlerinde "İlhanu" mahia-
sıyla yazdığı şiırlerinı güfte olarak kullan-
mış.
II. Mahmud'un Hicaz KalenderM
30.Osmanlı padisahı, I. Abdülhamid'ın
oğlu II. Mahmud (1786-1839), tahta çık-
tığında Osmanh Imparatorluğu'nda Batı-
lılaşma hareketlerinın resmen başlatıldı-
ğı dönem. Dev letin Batılılaşma kararmı mu-
sikiye de yansıtan U.Mahmud, Yenıçeri
Ocağı'nı kaldınrken, bu kurumun birpar-
çası olan mehterhaneyi de kaldırmış, ye-
rine Batı türü bir askeri bando kurdurmuş.
1828"de Istanbul'a davet ettigi, ünlü ope-
ra bestecisı Gaetano Donizetti'nin karde-
şi Giuseppe Donizetti (sonradan Donizet-
tı Paşa), bir Batı musikisi konservatuvan
işlevı gören Muzıka-i Hümayun'u kur-
muş. Geleneksel Türk musikısini çok se-
ven, ney ve tambur çalan II.Mahmud'un,
şarkı, tavşanca, marş türlerinde eserleri
var. II.Mahmud'un bu CD'de yer alan,
güftesi de kendisine ait olan Hicaz Kalen-
der'i çok ünlü.
Ney ve lavta çalan, tercihi Türk musi-
kisinden yana olan Abdülaziz (1830-1876)
şu eserlen bestelemiş: Şevkefza şarkı "Ey
nevbahar-ı hüsn-üân", Evcârâ şarkı "Et-
tiğinden utanmaz mısın"', Muhayyer şar-
kı "Bî- huzurum nâle-i mürg-i dil-i diva-
neden". Hicaz sirto. Bunlardan hicaz sir-
to günümüze kadar çok sev ilmiş v e sık sık
çalınmış.
Hem Türk. hem Batı musikisıyle ilgi-
lenen VI. Mehmed (Vahdettin) (1861-
1926), NedbPaşa'dan Batı musikisi. Ha-
cı FaikBey'den Türk musikisi derslen al-
mıştı. Piyano ve kanun çalar, şarkı söyler-
di. Şehzadeliğinde çok geniş bir nota ko-
leksiyonu toplayan VI. Mehmed'in eser-
lerinin çoğu şarkı türünde. Bırkaç beste,
semai ve marş da besteleyen padişahın
eserlerinin tamamı 1997'de >ayımlandı.
Sultan Abdülaziz'in en küçük oğlu Şeh-
zadeSeyfettin Efendi'nin (1874-1927), hi-
caz muhayyer makamlannda murabba
besteleri, şehnaz makamında bir kân, ma-
hur tavşan takımı ve çeşıtli makamlarda
peşrevleri, saz semaileri, bir de rast yon-
gası var. Şehzade Seyfettin'in bayatî peş-
revi Türk musikisi repertuvannın en gü-
zel saz eserlerinden bin.
Şehzade Seyfettin E/endf nin kızı olan
ve tambur. kemençe. ut, lavia ile piyano
çalan Gevheri Osmanoğlu'nun (1904-
1980) peşrev, saz semaisi, şarkı türlerin-
de eserleri var.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
'Öznel' ve 'Nesnel',
'Duyarlı' ve 'Duygusal'...
"Ey okur, bu, içtenlikle yazılmış bir kitaptır", der
Montaigne "Oeneme/erinin hemen başında; "Oku-
ra" başlıklı bu gırişi de şöyle noktalar: "Böylece bu
kitabın tekiçeriği, benim..."
Montaigne, kitabının hemen başında kendi uze-
rinde bunca durmakla neyi anlatmak ve kanıtlamak
istemiştir acaba? Eserinın çok öznel ve duygusal ol-
duğunu, bu nedenle de ondan yola çıkılarak nesnel
gerçeklere vanlamayacağını mı?
lyi ama, onca bilgelıkle dolu olan bu kitabı, yaza-
n neden böyle önemsiz göstermek istemiş olsun?
Durum, elbet böyle değildir.
Ve eşine ne yazık kı bugün bile sık rastlandığı
söylenemeyecek bir yüreklilik ve dürüstlüktür Mon-
taigne'in sergilediği. Çünkü onun okuruna vermek
istediği mesajının yorumu, aslında şudur: "Bu kitap,
gerekbenden kaynaklanma, gerekse başkalanndan
alıntıladığım bilgeliklerin toplamıdır. Ama benım bu
bilgelikler üzerine ders vereceğımı, kendım ile on-
lar arasına ancak bir öğretmene uygun düşebıie-
cek uzaklığı koyacağımı düşunüyorsan, çok yanı-
lırsın. Ben bu kitapta yaşamımda neredeyse bire bir
karşılığını bulmadığım hiçbir bilgeliğe ve bilgece
yaşantıya yer vermedim; bunu yapmaktakı ama-
cım, hep kendimden örnek verebilmek, kendi ya-
şamadıklanm aracılığıyla ahkâm kesmekten kaçın-
mak, kendime karşı en üst düzeyde bir duyarlılığı
kişisel ahlaka dönüştürebilmekti!"
Tipik bir Rönesans insanı olan Montaigne, bu tu-
tumuyla Batı düşüncesinde "süriıden bin"olmanın
yerine bireyleşmeyi geçirebilmiş öncü aydınlardan
biri kimliğiyle karşımıza çıkar.
Bu, kendi olmaktan, yaşamı kendi aynasından
yansrtmaktan asla korkmayan, böylece de ınandı-
ncılığın kaynağını özgünlükte arayan gerçek aydın
kimliğidir.
Böyle bir kimlik yerine, ne anlatmak ısterse iste-
sin, nesnellik perdesinin arkasında kendinden kaç-
mayı ve kendini saklamayı hedefleyen, Montaigne
anlamındaki bir içtenlıği hemen "aşırı duygusallık"
diye küçümseyen, bu arada duyarlılık ile duygusal-
lık arasındakı aynmı da görmezlikten gelen bir kim-
liği takınmak merakı, sürülükten kurtulamamışlığın
göstergesinden başka bir şey değildir.
Bizim çoğunlukla düşünme özürlü ortamımızda ıse
bu göstergeye ne yazık ki pek sık rastlanmaktadır.
Ele alınan, hangi sorun veya konu olursa olsun.
bizim ortamımızda ona ne kadar uzaktan ve soğuk
bakabilir -ya da "bakıyormuş gibi" yapabıhr!-, ve
de bu nıtelıklere sahip bir anlatımın kalıbına döke-
bılirseniz, o ölçüde nesnel bir aydın, birduşünür, hat-
ta bir sanatçı olursunuz.
Buna karşılık o sorunu kendinızde de yaşayan bı-
n olarak, kalkıp -yaşanmış- bir örnek diye kendi du-
rumunuzu seçerseniz ve olayı böylece olabıldığin-
ce somuta indirgerseniz, "meslekten aydınların"
tepkisi hemen hazırdır: "Çok duygusal ve kişisel!"
örneğin yazartık, çizerlik, çevirmenlik gibi türlü
sıkıntılarla dolu bir uğraşınız mı var, o zaman, "âdet"
olan, "uygun" sayıtan genel çızgi doğrultusunda
yapmanız gereken, bu sıkıntılan -aslında onları na-
sıl yaşadıklannı elbette hiç bilemeyeceğınız!- baş-
kaları bağlamında ahkâm keserek anlatmaktır. Ama
kalkıp: "Ben de şunJan çekiyorum..." diye yazma-
ya ya da konuşmayagörün! Karşılaşacağınız en ha-
fif suçlama. "nesnellikten uzaklaşmak" olacaktır!
Dahası, ömeğin geçim sıkıntısı "genelinde" ya da
karşılaşılan haksız davranışlar "bağlamında" kendi
geçim sıkırrtılannızı ya da size yönelik haksızlıkları
söz konusu ederseniz, bu davranışınız "aşın duy-
gusal", belki de "ayıp" bıle sayabilecektir!
Duygusallığı insandan zorla ayırmak, öznelliği
küçümsemek, kişiyi benimseyıp, kişiselliğı yad-
sımayı bilgelik ve nesnellik saymak, böylece de
sonuçta insanı ınsanlığından etmek!
Kendi kendisiyle yüzleşebilme, önce kendini an-
latabilme yürekliliğinden yoksunken, başkalarına
kimlik dersi vermeye kalkışmak!
Bizim toplumumuzda kaç aydın var acaba?
Önce kendini aydınlatabilmek ve bu aydınlıkta
kendine bakabilmek, aydın olmanın temel koşulu
sayılmıyorsa eğer, sürüsune bereket!
Ama, bugünlerde çok tutulan bir reklamda den-
diği gibi: Yok öyle!
email: ahmetcemal(5 superonline.com
Aziz Nesin Haftası etkinlikleri
• Kültür Servisi - Aziz Nesın'ın 83 doğum
yıldönümü dolayısıyla düzenlenen etkınlıkler
sürüyor. Etkınlıkler kapsamında bugün saat 19.00'da
Istanbul Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda
Cihat Aşkın (keman), Cana Gürmen (piyano) ve
Istanbul Devlet Opera Balesi'nin sunacagı bir
gösteri yer alıyor. Gösterinın biletlen Adam
Yayınlan'nın Beyoğlu, Küçükparmakkapı
Sokak'taki merkezınden elde edilebılır
BUGÜN
• CRR'de saat 19.30da Goldon Horn Ensembleın
'Cumhuriyet ve Kaduı' başlıklı dinletisı yer alıyor.
(232 98 30)
• BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
18.30'da Alaz Toker'ın katıldığı '20. Yüzyıl Orkestra
Yönetmenleri: Sir John Barbirolli' başlıklı söyleşi
yer alıyor. (292 06 55)
• AKSANAT'ta Jimmy Page ve Robert Plant'in
"No Quarter'başlıklı konseri 12.30 ve 18.30
saatlerinde videodan izlenebilir. (252 35 00)
• tFSAK'ta --VhmetÖner'in konuk olarak katıldığı
'Bir Usta Bir Dünya' başlıklı söyleşi yer alıyor.
(292 42 01)
M BELGESELSİNEMACILARBİRLİĞİ nde
Semra Sander'in yönettiği 'Motiflerin Dili' adlı
belgesel 13.00'ten 19.00'a dek her saat başı
gösterilcek. (292 39 84)
• BEKSAV'da Vrttorio De Sica'nın yönettiği
'Bisiklet Hırsızlan' adlı fılm 18.30'da izlenebilir.
(349 91 55)
• TARANTA BABU KÜLTÜR MERKEZİ nde
saat 19.00'da 'Güneş Imparatorluğu' adlı fılm
gösterilecek. (292 53 23)
• tLERt GÖZETLEME EVİ'nde saat 18.00'de
tnsan Haklan Derneği üyelerinin katıldığı 'Düşünce
Özgürlüğü' konulu söyleşi yer alıyor. (251 76 81)
• JAZZ CAFE'de saat 23 OO'te Gürol Ağırbaş
(bas), Baki Duyarlar (piyano) ve Cem Aksel'ın
(davul) sunacagı jazz dinletisi yer alıyor. (245 05 16)
m BtLGİ ÜNİVERStTESİ nde saat 18 00 de Mike
Nichols'ın yönettiği 'The Birdcage' ve saat 20.00'de
Terr>' Gilliamın yönettiği 'TweKe Monkeys' adlı
filmler izlenebilir. (216 00 00)