19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 1998 PERŞEMBI 14 KULTUR Selim Cebeci ilk resim sergisi ile Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde Tîıvalm içinde yaşayanlarESRA ALİÇANT'ŞOĞLU 'Foto-realistler'. 1960'larn sonlannda Amerika'da ilk etkısıni yıtirmeye başla- yan pop-art'a yenı bır soluk kazandırma imacıyla çıktılar sanat dün\asının karşı- »ına. Işlediklen konuyu öznellığe ve şi- ırsellığe düşmeden. belgesel fotoğrafın ılgısal ve kavramsal yorumdan annmış ta- -afsız bakış açısıyla vermeyı hedeflediler. Hedefleri yerini buldu. hâlâ da bulmaya Jevam ediyor. Örneğin sonyıllarda Du- ane Hanson'un gerçek insan boyutlann- laki heykellen izleyicileri şaşırtmaya de- »am ediyor. Şu günlerde Yapı Kredı Kazım Taşken! Sanat Galerisi'nde sergilenen Selim Ce- Ijeci'nin resımleri de foto-reaJist bir üslııp jzelliğı taşıyor. Resim için mimariığı bıraktım' Hikâye anJatmıyor, resımlenne son nok- ayı koymuyor Cebeci. Sanaıçının resim- erine konu olan insanlar tuvaiin içinde ya- jamaya devam edivorlar. Orhan Pa- muk'un. "Bu geniş, açık, büyük, dürüst resimlerle karşılaşngınu/da buinsanlarara- iinda ne konuşulduğunu. keder \e kırgın- jğın konusunu n ne ukiuğunu. insanlara ya- •uyın bu tıkış tıkış vedengeü >akınlıgın ne- ilenini soranz kendimize. Neolmuştur da î>u kederti erkeğe, dostça sanlan arkada- (i onu teselli etmeye çauşmaktadır? Bu Kfderti veyorgun kadınlandüşüncelereiten aedir? Kimi tarudık. kimiefsanevi bu man- zara parçacıklannın çevresinde bu tanı- dık ve yorgun gövdeler niye toplanımş- ar?" sözleri de Cebecı'nın resimlenne oırkaç kez dikkatlice bakmamıza neden oluyor. Çünkü o ınsanlann neler konuş- tuğunu duymak, aralannda neler geçtigı- ni anlamaİc ıstiyorsunuz. -Bir siire sonra, ama. bu sonıiann Se- Snı Cebeci'nin resirnlerinevaklaşrnanıniyi bir yolu olmadığmı anlarsınız, Bu resim- lere sinen kınklık. keder ve yorgunluk dmgusunu anlamak için resmedilen za- manın gerisine. olaylann başlangıcına, ar- kadaki esas nedene gitmeye gerek yok- rur" dıyen Pamuk gıbı sız de ressamm sö- zünü dinleyıp sadece resmın sesine kulak vermeyı yeğlıyorsunuz. 1972'demiman egıtimıni tamamlayan \e 1990 yılından ıtıbaren sadece resımle ılgilenen Cebeci, ilk kez sergıliyor resim- lerinı. Iki bölümden oluşan sergi 9 Ocak tarihıne dek açık kalacak. - Resim ve minıari a\ n dallar olsalar da. benzertikJeri de var. Münariden resme ge- RLesimlerime foto-realist ya da natüralist diyebilirsiniz. Resimlerimde hikâyeler anlatmıyorum. Her resim sadece resim olarak bitiyor. Biçim, form, resimsel disipline ait ne varsa o önplana çıkıyor. . nsani boyutları farklı oranlarda geliştirmeyi. daha anıtsal formlan seviyorum. tzleyici tuvalin içinde kaybolsun, bunlar hoşuma gidiyor. çişiniz nasü oldu? SELİM CEBECİ -1983'ten bu yana mı- nıarlık yapmıyorum. Resimle ilgilenme- yebaşlamamınbırsürecı varelbette. Da- ha önce de resim yaptyordum. Ama bu tür bır dısiplın içinde değıldi. Daha çok *öj- lesine" çalışmalardı bunlar Ama mımar- lığı bıraktıktan sonra tamamen resme yö- neldim Bunlann tümü zaten kendı dısıp- linıyle bırlıkte gelıyor. Ikisini birarada ya- şamak pek mümkün değil bana göre. Re- sim için bıraktım mimarlığı. Mımarlık daha kolektıf bır dal, resimde ise tek ba- şınızasınız. Tek başmaiıöı yeğledim aslın- da. - Yapıtlannı/a mimariık eğitiminizin yansıdıgını sö> kyebilir mi>iz? Yararlanmamak soz konusu değil. Bu her dal için geçerlı Eğer herhangı bır sa- nat dalında formasyonunuz varsa bu. uğ- raş alanınıza hemen yansır. Bu hem mi- mariık hem de resim için geçerli. Birbi- rinden kolay kolay kopamaz. Mimariık eği- tımim resim malzemesı, elemanı olarak yansıdı >apıtlanma. Ama bu benım bılınç- li olarak yaptığım bır şey değıl. - Resimlerinizde tıpkı foto-realistler gt- bi şiirsellikren kaçındığınızı gözlemliyo- ruz. Aynca hikâye de anlahnadığıruzı sö>- lüyorsunuz... Resımlenme foto-realist ya da natüra- list diyebilirsiniz. Evet. resimlenmde hi- kâyeler anlatmıyorum. Her resim sadece resim olarak bıtıvor. Belki ilk bakışta gö- ze batan bazı unsurlar olabilır ama hıkâ- yeden kaçınmaya çalışıyorum. Resmin kendi anlatımı çok daha önemli. Biçım. form. resimsel dısıplıne aıt ne varsa o önplana çıkıvor. 'Bir resim tuzaklara açıktır' - tçerik ikinci planda, biçimin arkasın- da dumyor diyebilir miyiz? Kesinlikleevet. Oylebırçabayok. Re- sim elemanlarını seçiyorum sadece. Yok- sa en baştan. "Ben bu hikâycvi vapacagmT diye başlamıy orum ışe. Ama duyarlık ay - nı çızgıde. - Resimlerinizdeki sinematografik gö- rünrüleri neye bağlıyorsunuz? Sınema çok y akınımızda olan. her gün ıç ıçeoldugurnuzayn bir sanat dalı. Ama ayn sanat dalı derken içinde o kadar çok ortak yan var ki diger sanat dallanyla. Çocuklugumuzdan bu yana sinemayla iç ıçeyız. Bu yüzden sınema benim çok önem verdıgım bır çalışma türü. Bundan dola- yıdır ki resimlenmde önemli bir yer tu- tuyor. - Resimleriniz tesadiifi görüntiiler mi? Belkı fınalle ılgılı olarak söyleyebılı- nz bunu. Ancak başlangıçta tesadüf yok. cıddı bır tasarım sürecı \ar. Hatta zaman zaman ış bıttıkten sonra bu kadar düşün- meye gerek var mı\dı dıye düşünüyorum çünkü. mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışıyorum bu düşünme sürecını. Ama so- nuçta istediğimi gerçekles,tirmem için te- sadüfe güvenemem. Bu biraz da dedıği- niz gibi mimariık dısıplınınden gelmiş olmamla ılgılı. Çünkü kontrol söz konu- su. - TuvaDeriniz insani bo\ utlarda. bu ge- rek sergiiemede gerekse alıcı açısından belli riskleri beraberinde getirmi>or mu? Evet ama, bu beni çok ılgilendırmıyor. İnsani boyutlan çok seviyorum. Insanı boyutlan farklı oranlarda geliştirmeyi se- viyorum. Ufaltmaktan daha çok büyük ve biraz daha anıtsal formlan seviyorum. Hatta daha dagenışlesın. büyüsünıstıyo- rum. izleyıcı tuvalin içinde kaybolsun, bunlar hoşuma gıdıyor - Peki resimlerini/deki figürlerin yüz ifadelerine dönecek olursak duygusallık- tan söz edebilir miyiz? Hüzün degıl ama ıçe dönük dıyebılinz. Çünkü hüzün çok sıradan bir durum de- ğildir. çok ciddi birdurumdur. Insanların en dürüst olabildiklerı durumdur denıle- bilır. Bu yüzden ben altını çızmıyorum hüz- nün, alışılmış anlamda. Melankoli değil. daha çok arınma ve boşalma var resim- lerde. Bır resim tuzaklara çok açıktır. Alt- yapınızda hangı da! ağır basıyorsa onu bulaştırabılirsiniz, ama o değildir!.. SUNA KAN, CSO'NUN İNÖNÜ KONSEBLERİNE KAT1LMIYOR w Liizıuıısıız bir zıtlasnıa oldu9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tsmet tnönü'nün "harika çocuğu" keman sa- natçısı Suna Kan. Cumhur- başkanlığı Senfoni Orkest- rası'nın (CSO) bu yılki İnö- nü konserlerinde çalmaya- cak. Kan, eylül ayında or- kestra yönetimine konsere katılmayacağını bildirmesine karşın. afişlerde son ana ka- dar adının geçtigini belırte- rek, "Lüzumsuzbirzıtlas.ma yüzünden bu haJe geldi" de- di. CSO Müdürü NedimTan- nkulu ise. "Birileri kullanı- larak orkestra yöneticilerine baskı yapılamaz" dedi. Yıllardır geleneksel ola- rak CSO ŞefÎGürer Aykal'ın yönetımınde keman sanatçı- sı Suna Kan'ın katılımıyla gerçekleştirilen Ismet İnönü Anma Konserleri bu yıl şef Hikmet Şimşek e verildı. 25- 26 Aralık tanhlerinde yapı- lacak konserlerde Suna Kan, "mö- zik mizaçlannın uyoışmadığı'' ge- rekçesiyle Şim- şek'in yöneti- minde çalmak is- temedi. Şimşek ise bunu "parti- zanhkola>rdi>e yorumlamıştı. Suna Kan, ey- lül ayında konse- re katılmayaca- ğını bildirmesi- ne karşın, afişler- de son ana kadar adının geçtigine dikkat çe- kerek. "Lüzumsuzbir/ıtlaş- ma yüzünden bu hale geldi" dedi. CSO Müdürü Nedim Tan- nkulu, İnönü Vakfı'nın, ay- nı gün resıtal düzenlenece- ğini belirterek, 24 Aralık per- şembe günü yapılacak anı Keman sanaiçısı Suna Kan konsenn kaldı- nlmasını ıstedı- gıni bildirdı. Daha sonra Bil- kent Senfoni Orkestrasf nın konserinin gün- deme geldiğinı anlatan Tannku- lu. -Birileri ku^ lanılarak orkest- ra yönetimine baskı yapıla- maz.AykaLbiz- den izin alma- dangidiporada yönetecek. Va- salar tamamen çiğneniyor" dı\e konuştu. İnönü Vakfı ile Esbank'ın düzenlediği Bılkent Senfoni Orkestrasf nın bugün şef Gü- rer Aykal yönetimınde \ere- cegi konsere "harika çocuk- lar" Suna Kan \e İdil Biret katılacak Kan, konserde. 9 yaşındayken Ismet Inönü önünde Mozart'tan: İdil Bı- ret de Bach'tan çaldığı kon- çertoyu seslendirecek. Bil- kent Konser Salonu'nda sa- at 21.00"de başlay acak prog- ram öncesınde Inönü ile Ha- rika Çocuklar'ı konu alan kı- sa bir fılm gösterilecek. CSO'nun şef Hikmet Şim- şek yönetimindeki ismet inö- nü'yü Anma Konseri'nde, solist olarak tdil Biret. İsma- il Aşan. Şule Durhan, Şeb- nem ^lgın, Pekin Kırgı/ ve Tuncay Kurtoğluyeralacak. Kültür Bakanhğı Dev let Çok- sesli Korosu ve TRT Anka- ra Radyosu Çoksesli Koro- su'nun da eşlık edeceğı kon- serde, Mozart. Bach. A. Ad- nan Sa>gun v e Brahms'ın ya- pıtlan seslendirilecek. Kon- ser. \ann 20.30 ve 26 Aralık cumartesigünüsaat 11 00'de izlenebilecek. Dorls Lesslng'ln Altın Defterî iki cilt olarak Can Yayınlarından çıktı Defterlere bölünmüş biryaşam Kültür Servisi - Çağdaş İngılız yazırunın başanlı kadın > azarlann- dan biri olan Doris Lessing'ın bu- güne kadar vazdığı en ıddialı ya- pıtı "Altın Defter" Can Yayınla- n'ndan iki cilt halinde vayımlan- dı. Lessing'in 1976 yılında Fran- sa'da en iyi yabancı roman dalın- da Mecidıs Ödülü'nü alan Altın Defter"i, Anna Wulf ısmındekı. eşinden aynlmış. çocuğuyla bera- ber yaşayan. bir erkeğin sahip ol- dugu özgürlükleri elde etmeye ça- lışan, ilişkilen hayal kınkJığıy ia boz- guna uğramış genç bır romancıyı anlatıyor. Anna hayatının altüst olduğu inancını ve de- lirme korkusunu taşıyarak anılannı dön fark- lı renk deftere yazmaya başlıyor. Bu defterler- den kırmızı olanına polıtik yaşamını. sıyah kaplı olanına Afrika'da yaşadığı deneyımlen- ni. san defterine ilişkı veduygulannı vemavi olanına gündelik yaşamını not ediyor. Sonun- da tüm bu defterleri cıldı altın rengi olan bır defterde bir araya getirmeye çalışıyor. Bir kar- gaşaya neden olmamak isteyen Anna. önce kendıni dört ayn parçava bölüyor. ama roma- nın sonunda defterleri bır araya getırerek kor- kulannı yenıp adlandırıp bölünmüş kışilikle- riyle yaşamayı öğrenıyor. İngılız bıraılenın, I9!9 yılında tran'dado- ğan kızı olan, Güney Afrika'da büyüyen. ça- lışmayı ögrencilığe yegieyen Lessıng başan- sız evliliğinın ardından. Afnka'yı bırakıp sa- vaş sonrasının kasvetli Londrası'na ayak bas- tı. Lessing ve beraberinde getirdi- ğı oğlu ıçın bu ytllaıda Londra ken- tı kendı deyimiyle kâbus gıbiydi. bir yazar olarak kendini bu koca kentte kanıtlaması başlangıçta ol- dukça güç oldu. Lessing'in 'The GrassisSinging-Türkü Söviüyor Ot- lar' ısimlı romanı önce Ingiltere'de sonra Avrupada ve Amerika'da bü- yük bır ılgıyle karşılandı. Bunu ilk öykü kitabı olan 'This V\as the OkJ Chfers Countrj >e Children of Vı- olenee' beşlemesı izledı Yazann en uzun yapıtı olan Al- tın Defter, özgür kadın olmak. daha öncekı \ a- şamından farklı yaşamlar kurmak isteyen ka- dınlann çektiğı acılan çok güçlü bir şekılde or- taya koyuyor. Lessıng ise Altın Defter de >al- nız sanatçılara özgü olmayan. tüm insanlara ay- nı acıyı çektıren nefret ve bölünmüşlük du>- gusunu anlatmak ıstedığını. toplumsal eleştı- rilerde bulunarak tüm bu duygulanmızı irde- ledığını \e kendısının bır bırey olarak yaşam- dan ne ıstediğını gösterdıgını söylüyor. Kıta- bın konusunu biçimınin önüne geçırmeye ça- lıştığını, bunu ıstedığını ekli>or ve dı>or kı• "Bu kitap bir kalıplan kırma denemesklir. Bilincin kesin biçimlerini y ıkıp onlan aşma denemesi. Yazarken inandığımı düşündüğüm şeylere as- lında inannıadığuınn farkına \ardun.daha doğ- rusu birbirinin karşıb görünen inanç ve fikir- lerüı zihnimde bir arada olduğunun. Neden ol- masın? Ne de olsa hepimiz bir rüzgâriaoradan ora\a sa\Tulmu\or muvuz?.. 1 " 'lngüiz Hasta' İngilterc dışında yapıldığı için İngttiz kimliği taşmuyor. Ingiliz etiketli filmler için hükümetten yasa tasansı KüMr Servisi - îngiliz hükümeti, daha fazla sayıda filmin Îngiliz filmi etikenni taşıyabilmesi için yeni bir ya- sa tasansı hazırlıyor. Bir filmin oyun- culannın. yönetmenin ya da yapım- cı şirketin Îngiliz olmasınin o filmin ingiliz sıfatı taşıması için yeterli ol- maması, bu fılmlerin Îngiliz hükûme- tinin desteğinden mahrum kaJması- na neden oluyor. Yasada yapılan değişıkliklerle bü- yük Holryvvood stüdyolanna tngilte- re topraklannda film yapma konu- sunda daha çok olanak sağlanacaL Ör- neğm çekim sonrası teknik işlemle- rin çoğunluğu İngiltere dışında yapıl- dığı için Îngiliz filmi olmaya hak ka- zanamayan 'tngili/ Hasta' gibi film- ler de Îngiliz kimliği kazanmış ola- cak. Yeni yasa tasansı hazırlandı İngiltere Kültür Bakanı Chris Smith. önümüzdeki ay parlamentoya sunulacak yasa tasansı ile İngilte- re'de film yapmanın çok daha kolay ve prattk hale getirileceğini. pek çok formalitenın kaldınlacağını söyledi. Öte yandan aynı yasayla bir filmin ûl- ke dışında açık mekânda çekilecek bö- lümlerinin uzunluğuna birsınırlama getiriliyor. Bu da Evita gibi Arjantin ve Budapeşte'de çekilen yüksek büt- çeli filmlerin İngiltere topraldannda çekilen sahneler içermesini öngörü- yor. Böylelikle Tara Fitzgerald'ın başrolünü üstlendiği, tamarru Avust- ralya'da çekilen 'Conquest' gibi ba- ğımstz fılmlerin îngiltere etiketi al- ması da güçleşecek. Şu andaki kurallara göre bir film için harcananzamamnyüzde92.5'inin Ingiltere'de geçmiş olması gerekiyor. Bu kural pek çok yapımcının film için harcanan ön hazırlık ve stüdyo çalışmalannı İngiltere'yetaşımasına ve bu süreyi mümkün oldugunca uzat- masına neden oluyor. Yapımcılann hersaniyenin nercde çekildiğini, seslendirildigini ya da montajlandığını kaydetme zorunlulu- ğu, pek çok yapımcıyı îngiliz etike- ti için başvurma fıkrinden daha baş- tan caydınyor. Yeni düzenlemede ise tngiltere'de ne kadar para harcana- cağına bakılacak. Yasaya göre bir filmin Îngiliz fil- mi sayılması için bütçesinin yüzde yetmiş beşinin Ingiltere'de harcan- m»ş olması, oyuncu ve teknik ekibin çoğunluğunun İngiltere, Avrupa ya da Îngiliz Üluslar Topluluğu'ndan ol- ması gerekiyor. Yapımcılığını Îngiliz şirketlerinin üstlendiği Coen Kardeş- ler'in 'Fargo'adlı fılminin, oyuncu- lannın çoğu Kuzey Amerikah oldu- ğu için sertifika alrnası mümkün ol- mayacaktı örneğin. Bu kurallar Ingiltere'de şubeleri bulunan Hollywood şirketleri için de geçerli olacak. Hollywood şirketieri- nin Îngiliz etiketi alması için film ha- zırhkiannın çoğunluğunun Ingiite- re'de yapılması, film için küllanılan teknik maîzemenin en az yansınm da tngiliz markası olması gerekiyor. Îngiliz etiketi alan filmler milli pi- yango bütçesınden, devlet ödeneğin- den ve Avrupa Birliği bütçesinden yararlanabiliyorlar. Bu filmler için aynca vergi indirimi sağlanıyor. tn- giltere şimdi bu tür desteği sağladığı filmlerle trpkı Amerikalılargibi güç- lü bir filmcilik sektörü kurmaya veya- şam btçimini bütün dünyaya taşıma- ya hazırlantyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BÎRKİYE Kimin Umupunda! Ne zamandır "yazacaktım!" Ama bir türlü elim varmıyordu. Öte yandan da bir (aşağıdaki) konu- yu, durumu, haberi de "okur"a iletmek, bir anlam- da "paylaşmak" istiyordum... Okuyanlar anımsayacaklardır, bu köşeye, bir-iki kez Kuram kitap dizisi yeni "sayılanyla" konuk ol- muştu. Zaman zaman -kısacık da olsa- hani çor- badatuzumuz bulunsun örneği, yeni sayılannın içe- riğini duyuruyorduk. Ne var ki artık Kuram'ın yeni sayılannı duyura- mayacağız! Çünkü Kuram, eylülde çıkan 18. kita- bıyla, altı yıllık yayın yaşamını noktaladı. Belki de yazıya "elimin" varmamasının nedeni de buydu. • • • Aftı yıldır, amatör ruhla, imeceyle çıktı Kuram. Ge- nel Yayın Yönetmenliği'ni yılların çevirmeni Yurda- nurSalman'ın yaptığı, dergı biçimindeki bu kitap dizisi, özenle, kılı kırk yararak hazırlanıyordu. Kuram'ın mutfağına yakın olduğumdan yaşa- nan zorlukları çok iyi biliyorum! Zaten ülkemizde, bu tür yayınlar çok güç koşullar altında çıkar. Ya- kın olmasanız da bilirsiniz! Maddi olanaksızlıklar içindedir. Az satışlı oldu- ğu için sermaye pek yanaşmaz. (Zaten sermaye ciddi şeylere pek yanaşmaz.) Çıkaranlann da pa- rası sınırlıdır; dağıtımcı, kitapçı pek ilgilenmez, "okur" da ilgilenmeyince... Evet okur da ilgilenmeyince, bir zaman gelir is- temeye istemeye "yayın yaşamınıza" son verirsi- niz. Kuram'ın son sayısında, "Okur'a" başlıklı "ve- da" yazısında bu durum kısaca şöyle özetleniyor: "Altı yıl önce yayın yaşamına başlarken,' Kuram' düzeyinde telifve çeviri yazılar basmak, bu arada Türkçenin anlatım olanaklannı geliştirmeye çalış- mak' gibi bir amaçla yola çıkan 'Kuram' kitap di- zisi 18. kitapta 'Türkçenin Sorunlan' dosyasıyla ya- yın ömrünü tamamlıyor. 'Çok satmak' ile 'nitelikli olmak' arasında zorunlu birseçimyapmakzorun- da kalan süreli yayınlar, ülkemizde (nedendir bi- linmez ya da çok iyi bilinir!) uzun ömüriü olamı- yor." • • • Kuram'ın on sekiz kitabını alıp önüme koydum. İlk sayı Ocak 1993. Çok sayıda birbirinden nitelik- li ve kalıcı dosya hazırlanmış: Sinema, Eleştiri, Ma- sal/Mit, Yazın ve Mekân, lletişim, Tıyatro, Feminizm ve Yazın, Sözlükbilim, Estetik, Eğretileme, Çeviri, Yazın ve Dilbilim, vb. Bilim felsefesinden çeviri kuramlarına, dil so- runlanna, edebiyat kuramlanna; iletişim sorunla- rından metin çözümlemelerine uzanan iki yüzü aş- kın, telif ve çeviri makale ve deneme. John Berger, A.J. Greimas, Umberto Eco, Roman Ingarden, Joan Baudrillard, John Barth, Martin Heidegger, Juliet Mitchell, Jacques Der- rida, Alain Bosquet, Virginia Woolf, Margu- reriteDuras, Giles Deleuze, Salman Rushdic, Roland Barthes gibi, dünyaca ünlü ve önemli im- zalar... özoesi, her biri, "akademik" bir çalışmanın ürü- nü olmuştur, Kuram kitaplarının. • • • Kuram gibi yayınlara, edebiyatın "sağlığı" açı- sından çok ihtiyaç var. Bu tür yayınlar, edebiyatı besleyen, tartışma alanlan açan; inceleme ve eleş- tiri kulvannda "yanşmayı" ve -çok çok gereksini- miz olan- üretmeyi sağlayan yayınlardır. Ama "medyatik vepopülist edebiyat'a doğru bü- yük bir göç'ün başladığı, "yazındünyamızda", Ku- ram kimin umurunda... Stockholm, Avrupa'nın kültür başkentliğine veda etti • STOCKHOLM (Cumhuriyet)- 1998 yılının Avrupa kültür başkentliğini yapan Stockholm, cumartesi günü bütün müzelere. sergilere ve ulusal park Skansen'e ücretsiz giriş yaptırarak kültür başkentliğine veda etti. Kent merkezindeki kültürevini iki saatte 2 bin kişı ziyaret ederek bu merkez için rekor oluşturdu. Müzelerin önünde uzun kuyruklar meydana geldıği görüldü. Skansen'e gıden otobüsler ve kentin yegâne tramvayı tıklım tıklım doldu. 62 merkezi ıdarecinin 5 yıllık tasanmından sonra 450 milyon kron (55 milyon dolar) tutannda bir bütçeyle gerçekleştirdiği kültür başkentliği etkinliklennde yerli ve yabancı sanatçılann çalışmalan büyük ilgı toplamıştı. 1999'dabu görevi Helsinki devralacak. Carreras'tan lösemililer için bir konser daha • Kültür Servisi - lspanyol opera sanatçısı Jose Carreras, bir Alman televizyonunun düzenlediği galada verdiği konserle Lösemiyle Savaş Vakfı için 11.5 milyon mark tutannda bağış topladı. Carreras'nın şovu pazar gecesi Doğu Almanya'da yayın yapan MDR kanahnda yayımlandı. 5.5 milyon televizyon izleyicisi tarafından izlenen Leipzig'deki konser, ulusal haber ağı kanalı ARD'de tekrar yayımlandı. 1980 yılında lösemiye yakalanan ünlü tenor. hastalığı yenmesinin ardından lösemiyle ilgili araştırmalar yapan bır fon kurmuştu. Doğu Alman televizyonu da 1995"ten bu yana Carreras'nın fonu için 44 milyon markın üzerinde bağış topladı. Berlin'de Stringberg yeniden gündemde • Kültür Servisi- "Matmazel Julie" gibi unutulmaz tiyatro oyunlan, romanlan ve tartışmalı kişiliğiyle tanınan sanatçının daha az bilinen fotoğrafçılık yanı, Tiergarten'deki Akademie der Künste'de ortaya çıkanlıyor. "Stringberg ve Fotoğraf" adlı sergide Isveçli sanatçının 1886'da Isviçre'de çektiği ve kendisiyle aılesini gösteren fotoğraflar sergilenıyor. Bu sergı daha sonra Stringberg'in bulut motifli olan, 1907-8 yıllannda çektiği fotoğraflann da eklenmesiyle Stockholm'e taşmacak. Spice Girls'ten Geri'ye Ithaf • Kültür Servisi - Spice Girls. albümlerine bir üçüncüsünü daha ekledi. Grup üyeleri 'Goodbye' adlı albümü, bu yıl aralanndan aynlan Geri Hollivvel'a ithaf etti. Grubun yeni albümü şimdiden 200 binlik satış rakamına ulaştı ve her Christmas'ta geleneksel olarak düzenlenen müzik listelerinin en başına yerleşti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle