Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1998 PAZARTE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Türkiye'de Küreselleşme Oyunlan-I
Prof. Dr. ERDOĞAN SORAL
E
konomide Küreselleşme: Tür-
kiye, küreselleşmeyi yanlış al-
gılamış bir ülkedir. Bu yanılgı-
nın özûnde Türk ekonomisinin
her döneminde başını ağntan
"dövizdarboğaanıır izleri vardır. Küresel-
leşme ile dünyaya savrulan sermaye ülke-
mize de gelmiş, fakat dogru adrese gitme-
mıştir. Yüksek enflasyon baskısı altında
ödemelerbilançosuaçık veren Türkiye'nin
dış açıgı losa vadeli stcak para ile sanal ola-
rak kapatılırken iç ve dış borçian reel ota-
rak artnuşbr. Acaba neden? Ulkemize ge-
len yabancı sermaye menkul kj>Tnetlerbor-
sası üzerinden redsekföregıdecek yerde her
mahallede kurulan bankalar ve diğer aracı
fınans kuruluşlan eliyle bir bölümü kayıt
dışıetonomneakmiş. gen kalanı Haane'ye
borç olarak kullandınlmıştır. Kayıtdışı eko-
nomiye akan para "karanp" modern tefe-
ciler tarafindan "aJdanırken" Hazine"den ge-
ri dönen para kayıt dışı işlemlerle tekrar
kararmakta, aklanmak için yine mahalle
bankalarına dönmektedir. Bu işler ülke-
mizde resmi ve gayri resmi çeteierin yöne-
timinde 1980'den beri süriip ghmektedir.
Küreselleşme oyunlanyla Türkiye, Güney-
doğu Asya'nın bazı ülkelerinde olduğu gi-
bi sanayide kitle üretimine geçemedi. çağ-
daşteknoJojikdevrimigerçeklejtıremetiı. Ta-
nmda dünyanın kendi kendine yeten yedi
ülkesinden biri olarak kalmayı becereme-
di. Özetle kalkınamadı. Ekonomik kalkın-
ma, "aydınlanmadaıT süzülüp gelen mo-
demleşme kuramınm ekonomiye yansıma-
sıdır. "Modemleşme. genellikle poativist
teknolojik mcrkezli \erasyonaJisttir. Evren-
sd modemizm, dogrusal getişmeye ve mut-
lakdognjlarainanvüdır"(l). Modernleşme,
tophımsal düzenin akılcı planlamasıyla. bil-
gi ve üretim standartlaşmasivla özdeşleşir.
Kalkınma, birkaç barajın ya da enerji
santralıran arduıa saklanıp babalanmakla de-
ğil, baraj ve santral "inaıuanı" pozitiviz-
min aydınlığında Türk halkına aktarmakla
gerçeİdeşir. Yetmiş beş yıllık cumhuriyet dö-
neminde Türkiye çoğulcu demokrasiden
ööce ve sonra olmak üzere iki takvimi ya-
şıyor. Türkiye'de kalkınma. çoğulcu de-
mokrasiden önce var. Mustafa KemaJ Ata-
türk "kalkınma inancınT ve Türk halklnın
kalkınmaya olan gönüi bagını kuruyor.
"Çağdaş uygarkk düzeyinin üzerine çika-
cağK* diye haykınyor. Bu bir inançtır. Ulu-
suna inanıyor. Çoğiılcu demokrasiden son-
ra büyüme devam ediyor, kalkınmanın içi
boşaltılıyor. Nasıl? Çoğulcu demokraside
kapitaJisr ekonomik rejimi yönlendiren si-
yasal rejün demokrasiyi kapitalizmin renk-
li taşlanyla örülmüş bir tabana oturtmak
yerine değer yargılanna dayalı normatif
söylemin saplantısında yan feodal yapıla-
nn üzerine kurmaya kaikışıyor Toplumun
kutsal inançlanyla o\nama\a, onlan etkin
bir biçimde kullanıp siyasal geleceğiııi kur-
tarmaya, ana>asayı deüp cebini doldurma-
yayöneliyor.Ne ile? Küreselleşme oyunla-
nyİa. Oysa "dünya kapitalizmi" küreselleş-
meyi, böyle küçük oyunlann. küçükoyun-
cağı olarak görmüyor. Örneğin; ABD Bret-
ton- VVoods sürecinin sonunda yitirdikleri-
ni 1970 sonrasında geri almai olanagını
buluyor. ABD'yi tekrar "dünya devleti",
ABD Dblan'nı dünya paraa yapmaya yö-
neliyor. Bunun için "kureseUeşmevr dün-
yanın düşleriyle örtüşen bir masal gibi or-
taya atıyor.Küreselleşmenin andına post-mo-
demizmi katarak masalı renklendiriyor.
Modernizme karşı birdayatma olarak "pa-
rasal fiberalizmi" öne sürüyor. Küreselleş-
meyle dünyaya şu iletiyi (mesajı) veriyor:
-1 lusal devletterin ekooomileri arasındaya-
pısaJ uyunı farklan vardır. VapısaJ uyum-
suzluğü ortadan kaldırmanın yolu birim
maliyeti düşürmektir. Bu da scrmayenin fi-
yatının (faizin) düşürülmesiyle olanaklıdır.
O nedeıüe sermayenin önündeki tüm en-
gellerkaldınlmalı, sermaye Tantabilrtenin'
yüksek oiduğu alaniara savrulmakduf Ucuz
sermaye yeterli değildi. Ucuz emekgücü-
ne de gereksinme vardı. Ucuz emekgücü
arandı. Çoğulcudemokrasinin. sendikanın.
sandukanın olmadığı ülkelerden işe baş-
landı. Bu ülkeler. Güney Asya'nın azgeliş-
mişülkeleriydL 1nsanlan sessiz, sakin veça-
lışkandılar. A/ tüketip, çok biriktiriyorlar-
di Akdayddar. Bu mazlum ülkelerde mo-
dern atölyeler düzeyinde fabrikalar kurdu-
lar. Bu fabrikalarda hangi mallann, hangi
teknolojiyle üretileceğini, üretimden tüke-
time uzanan çizgide nasıl yürüneceğini ka-
rarlaştırdılar. Küreselleşme L'ygulamala-
n ve Bazı Sonuçiar: Siyasal rejimlen ara-
sında farklılıklar bulunan bu ülkelerin eko-
nomik örgütlenme biçimleri de birömek sa-
yılmazdı. Buna rağmen elde edilen ilk so-
nuçiar beklenenin çok ötesinde başanlıydı.
Asya'nın yetenekli ve becerikli insanlan
duşük ücretlerle yüksek verimlilik sağlı-
yorlardı. Değişik teknolojilerde üretip dış-
satımını yaptıklan (ihraç ettikleri) mallann
incelemeye alınan ülkelerin toplam dışsa-
tımı içindeki paylan genellikle yüksek gö-
rünüyordu (2). Singapur'un ileri teknolojiy-
le üretip dışa sattığı mallann, ülkelerin top-
lam dışsatımı içindeki payı 1996 yılında
yüzde 26.1 'dir. Buoran Güney Kore için vüz-
de 3.8. Tayvan için yüzde 15.5. Hong-Kong
için yüzde 2.5 ve Tayland için yüzde 5.4'tür.
Türkiye'nin durumu acaba nedir? Türki-
ye'nin ileri teknoloji ile üretip dışsatımını
yaptığı mallann anılan ülkelerin toplam
dışsatımı içindeyi payı yüzde 0.4'tür. Tür-
kiye çok küçük bir farkla Hindistan'ın ve
Arjantin'in önünde yürümektedir. Benzer
durum orta dereceli teknoloji kullanarak
üretip dışa sattığı mallann, ülkelerin aynı
bileşimle üretip dış.satımmı yaptıklan top-
lam mallar içindeki payı 1996 yılında yüz-
de 0.8 olmuştur. Türkiye'nin dışa sattığı
sanayi ürünleri arasındaön sırayı alanlar, dü-
şük teknolojiyi kullanan ve küçük çaplı iş-
letmelerde üretilen ürünlerdir (Tekstil ve
doğal kaynaklara dayalı sanayi ürünleri gi-
bi ). Küreselleşme Türkiye'ye ne çağdaş sa-
nayii ne de modem tanmı getirmiştir. Kü-
reselleşme ulkemize çok sayıda banka (3)
ve aracı finans kurumu getirmiştir. Küre-
selleşmenin dünya ekonomisine çarpıcı et-
kısifletişimdesağtanan büyük geKşmeDe pa-
ranın dolaşım hıztnı arttırmış olmasmdan
kaynaklanır. Değerti kâgıt borsalanndahız-
la artan işlem hacmi Cünev Doğu Asya'da
yeni borsâlann doğuşuna. borsalara vatın-
lan serma>e, çağdaş sanayilerin kuriıhışu-
na neden olmuştur. Değerli kâğıtlar üzeri-
nden yapılan borsa işlemleriyle yatınmcı-
larbüyük sermaye kazançlan ve dolgun kâr
paylan elde etmişlerdir. Böyle bir amaçla
Türkiye'ye gelen sermaye pek azdır. Küre-
selleşme kapsamında Türkiye'ye bankalar
eliyle getirilen para îstanbul Menkul Kıy-
metler Borsası'na aktanlmamış ve reel sek-
tördeyatınmadönüştürülmemiştir. 1980'den
beri Türkiye'yiyönetenler ödemelerbilan-
çosundaki sanal dengeleri, reel dengeler
olarak göstererek Türk halkmı kandırma-
ya devam etmişler, günümüzün ve gelece-
ğin kuşaklannı borç batağı içine sokmuş-
lardır. Türkiye altnuş beş milyonluk bü> ük
bir devletin ekonomik ve sosyal gücünii ya-
ratamamış bir ülke olarak kalmanın stkın-
tısını çekmekte ve borçlanma>a devam et-
mektedir. Acaba neden? Yüksek enflasyo-
nun kemikleştiği bir ülkede fiyatlar sürek-
li olarak artmakta, ihracat daralmakta, ül-
keye döviz girişi azalmaktadır. Ulusal pa-
ranin dış değerinin düşürülmesi (devalüas-
yon) ithalatın pahalanmasına yol açmakta-
dır. Ithalat bağımlılığı yüksek olan ülke-
mizde aynı malı almak için halkımız daha
çok çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu ge-
lişmiş ülkenin, azgelişmişi sömürmesin-
den başka birşey değildir. Borçlanarak öl-
mekyerine borç alarak büyümenin ve güç-
lenmenin birteksağtıklı >oİu vardır: Ahnan
borçtan daba fa/Ja varatmakür! Oış açık,
boreu. borç, iç soygunu, iç soygun ölünıü ge-
tirir. Sömürünün önlenmesi. dış açığın sö-
nümlenmesiyle olanaklıdır. Dış ticarette
sömüren ülkeler, dış ödemeler bilançosu
fazla veren ülkelerdir. Nasıl? Ekonomide fez-
la da açık gibi bir dengesizliktir. Ayarlan-
ması gerekir. Fazla veren ülke için ayarlan-
mayı gerçekleştirmek diğerine göre çok da-
ha İcolaydırve iki yolu vardır. Birincisi, ulu-
sal paranın dış değerini arttırmak "Revalü-
asvon"a gitnıek, ya da düşük düzeyde bir
enflasyonusıneyeçekmek. lhracatı revalü-
asyonla azaltmak yerine etıflasyonla paha-
hlaştınp daraltmak her zaman yeğlenmiş-
tir. Ama bu dünya kapitalizmi bağlamında
bir çözüm değildir. Sürekü zenginkşen bir
avuç gen'şmiş ülkenin yanında sürekli \vk-
sullaşan ülkeler ordusunun olması kapita-
lizmin öldürücü gaz soluması demektir. Bu-
nun önlenmesi için zorunlu önlemlerin ahn-
ması gerekir. Bu önlemleri kim alacak?
Ayarlama sürecini kim çalıştıracaktır? Ulus-
lararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Banka-
sı. Bunun için uluslararası para sisteminin
yeniden belirlenmesi ve bu iki kuruluşun
Bretton-Woods mantığında yeniden örgüt-
lenmesi gerekir. Eski ABD Dışişleri Baka-
nı Dr. Henry Kissinger'ı 15 Ekim 1988 ta-
rihli "Le Monde" gazetesinde çıkan "Llus-
lararası Para Fonu" (IMF) "Yarardan Zi-
yade Zarar Veriyor" başlıklı makalesini
yazmaya iten neden böyle bir kaygıdır.
(1) David HARVEY: Post- Modemtiğın Durumu
Sf. 21, (2i Sanjaya LALL: Technologv and Trade by
Countries: ODTV Vîuslararası Ekonomi Konferan-
vı 9-12Eyiül 1988. (X) Ülkeler: Türhye, Hong-Kong,
Singapur, C Kore, Tayvan. Endonezya. Malezya. Tay-
land. Çin, Hindistan. Arjantin. Brezilya, Meksika (})
Î9H0 ytlında Türkiyv 'de otuz sehz dolayında olan
hanknsuyısı I998'deseksenia}mi}tır
Ulüsun Eğitmeniydi...
ELGİZ PAMİR Ögr. Gör., ADD Kadıköy
A
tatürk,genç cumhuriyetin koruyucula-
n olarak yetiştirilecek yeni kuşaklann
eğitmenleri olan öğretmenlere sesle-
nerek dile getirir eğitsel sorunlara iliş-
kin görüşlerini. "Dümada herşey için,
uygarlık için. yaşam için. başan için en
gerçek yolgösterici bilimdir. tekniktir. Bilim vetekniğin
dışındayvl gösterici aramak dalgınlıknr, bügisizüktir.sap-
kınhktır" diye seslenen Atatürk'e göre egitim bilimsel
bir temele da>anmaJıdır. Daha çağm başlannda, "Bil-
gi Çağı" olarak nitelendirilen çağımızın temel özelli-
ğini dogru saptayarak. bu niteliğin eğitim alanındaki
ışımasını vurgulaması, O'nun aydmlanmacı kimlif i
yanında ne denli ileri görüşlü bir devlet adamı olduğu-
nun göstergesidir kanımca... Bilimsel ve teknolojik de-
ğişimlerin şaşılası boyutlara ulaştığı çağımızda. tüm
kışkırtıcılığıyla giderek ivme kazanan köktendinci
akımlann tırmanışını -biümve tekniğin dıs^ndayoJ gös-
terici" arayan sapkınlıktan başka nasıl açıklayabili-
riz?...
Şubesi Eğitim Komisvonu Başkanı
"Erkek ve kız çocuklanmıan a\nı biçimde tüm öğ-
renim derecelerüıdeki alışürma ve e0timlerinin uygu-
lamalı olması önemlidir. Memleket e\ ladı. her öğrenim
derecesinde, ekonomik \aşamda etkin. etkili ve başan-
hobcak btçimdedonanJmabdır'' (İJ>e seslenen Atatürk'e
göre egitim, üretıci ve ekonomik yaşamda başanlı ola-
cak insanlar yetiştirmeye yönelik olmalıdır. Ulu önde-
rin bu sözlerinde, eğitimin odağına çocuğun bireysel
ilgi ve çabasının konulduğu, izlencelerin değil eğitsel
sorunlann ön plana çıkanldığı ve okul yaşamının top-
lumsal yaşama özdeş kılındığı Gelişimci (Progrcssivist)
akımm izlerini gözlemek olanaklı... Görüşün öncüle-
rinden çağımızın ünlü eğitimci-düşünürü John De-
wey'nin yeni Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllannda,
Türk eğitiminin çağdaş eğitim ilkelenne uygun biçim-
de düzenlenmesi çabalan sırasmda Türkiye'ye çağn-
larak kendisine bir rapor hazırlattınlmış olması gözden
yitirilmemesi gereken bir olgudur... Tüm bu çabalar,
ekinsel kurumlann başka alanlannda olduğu gibi eği-
tim alantnda da yüce Atatürk'ün ne denli güncel gö-
rüşlerden yola çıktığını göstermektedir bizlere... "Ya-
parak-yaşa>araköğrenme"nin yaşama geçirildiği Köy
Enstitüleri deneyimi, bilinçlenerek üreten Türk toplu-
munun öniinü kesen güçleraracılığıyla yitirilmesine ne-
den olunmuş bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
"Bir ulusun yüksebnesi ve alçalması da eğitimin ulu-
saJolupobnaması ileügüidir'savını öne sürenAtatürk,
eğitimin ulusal değerlere dönük olması gerektiğini sa-
vunur. O'na göre ulusal olmayan eğitimimiz, yüzyıl-
lardan bu yana süregelen yıkımlanmızm temel neden-
lerindendir. Ne var ki O'nun "uhısu, ulusalçıkarian her
şeyin üstünde tutan" ulusçuluk anlayışı. bağnazlıktan
uzak, bıkıp usanmaksızın toplumun yücelmesi için ça-
lışmayı, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı (giderek
bunu da aşmayı) erek edinir.
"Öğretmenler. her fırsattan yararlanarak halka koş-
malı. halk ile beraber obnalı ve halk. öğretmenin çocu-
ğa >ainız alfabe okutur bir variıktan ibaret oimayaca-
ğuu anlamalıdır'" görüşünü öne süren Atatürk'e göre
eğitimin toplumda Yeniden Biçimlendirmeci (Refor-
mistj bir işlevi olmalıdır. Geniş halk yıgınlarının eğı-
tilebilme olanagını bulduğu halkevlerinin acılnıa.sı.bu
görüşünün yaşamdaki izdüşümünü oluşturmaktadır.
Atatürk. eğitim olgusunu salt bilgi aktarmacılığından
öte toplumsal değişimi sağlayacak olan bir araç olarak
görmektedir.
O. eğitim alanında dogru tajıılara dayanan kuramsal
görüşler üretmekle yetinmemiş, başöğretmen niteliği
ile karatahta başma âk tebeşirle (ve büyük bir özveriy-
le) geçerek ulusunun eğitim uygulayıcısı olmuştur ay-
nı zamanda... Abece, Dil, Ulusal Tarih ve Laik Eğitim
devrimleri gibi doğrudan eğitimle ilgili devrimler ya-
nında, başka devrimlerin de yaşama geçirilmesinde
ulusunun eğitim önderliğini duraksamaksızın gerçek-
leştiren bir bilge kişidir o... Eğitim ve eğitmenin top-
lumsal dönüşüm sürecindeki atılımcı gücünü şaşmaz
bir doğrulukla sezebilen özgün bir devlet adamı ola-
rak şöyle seslenir öğretmenlere:
"Yeni Türkiye'nin birkaç yıla ağdırdığı askertik. si-
yasa, yönetim devrimleri, sizin sayin öğretmenler. sizin
toplum vedüşüncedevrimindeki başannızla doğruia-
nacaktır." Onun kulaklanmızda hep yankılanacak olan
sesıyle. geleceğin özgürdüşünceü bagunsızgeociıuyetiş-
tirecek olan öğretmeDe saypyla:.. i. jl ,J »<»»,*. ,
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
ORHAN ERİNÇ
Skandal ve Etik
Bayan Meral Akşener'in yarattığı skandal herr
haberteşme özgüriüğünün hem de basın meslek il-
kelerinin bir kez daha irdelenmesine neden oldu.
Aslında Bayan Akşener'in düzenlediği basın top-
lantısındaki davranışı, kendisini yakından izleyenler
için yadırganmayacak nitelikteydi.
Çünkü kendisi, kendi gibi düşünmeyen gazete ve
gazetecilere iyi gözle bakmamayı ilke edinmişti.
Ozellikle Hürriyet ve Milliyet gazeteleri hakkındaki
yargıları, Içişleri Bakanlığı ve DYP Genel Başkan
Yardımcılığı yapmış bir politikacıya yakışrTıayacak dü-
zeydeydi.
Bayan Akşener, 5 Eylül 1996 günü DYP Genel Baş-
kan Yardımcısı sıfatıyla yaptığı açıklamada Doğan
Grubu yayın organlanna tehdit yağdırmıştı. "Gün-
lerdir teşkilatımıza ve gençlerimize yaptığımız tel-
kinler sonucu, bugüne kadar arzu edilmeyen bir
olayın vuku bulmasını engellemeyi başardık. Hâlâ
engel olmaya çalışıyoruz, ama bugünden sonra
Tansu Çiller fanatiği gençlerimizi tutmakta zoriuk
yaşayacağımız kanaatindeyiz. Sizlerison defa uya-
nyoruz" diyerek demokrasi anlayışını da ortaya koy-
muştu.
Basın toplantısında açıkladığı telefon konuşma-
lan bandı da içinde yaşattığı bu güdünün geçeriili-
ğini koruduğunu gösteriyor.
Yaptığının, anayasanın 22'nci maddesi ile güven-
ce altına alınmasına çalışılmış,"Haberteşme Hürri-
yeti"ne aykın olduğunun ayırdına, kendisine yönel-
tilen sorular nedeniyle varmış olması da ülkeyi yö-
netmeye niyetlenenlerin bilgi düzeyi açısından dü-
şündürücüdür.
Konunun bir başka boyutu da yasalanmızın ha-
berleşme özgürlüğünü pek ciddiye almamasıdır.
Devlet, haberteşme hürriyeti kısrtlananlan doğrudan
korumayı düşünmemektedir. Ancak ortada bir za-
rar varsa ve zarar gören başvurursa dava açılması
söz konusudur. Ceza olarak da genelde ön ödeme-
ye bağlı para cezası, ya da bir aydan başlayan ha-
pis cezası öngörülmektedir.
Bunun anlamı da yaptığının, yapanın yanına kâr
kalacak olmasıdır.
Skandalın, mesleğimizi ilgilendiren yönü ise birsü-
redir yaşanan kuşkulan ortaya sermesidir.
Ticaretle iç içe girmiş olan medyanın, ticari amaç-
lar uğruna kullanılması, uzun süredir kamuoyunu
rahatsız etmektedir.
Medyaya duyulan güven, anketlerin belirlediği sı-
ralamada sondan ikinciliğe düşmüşse, nedeni bu ka-
nşık ilişkilerden kaynaklanmaktadır.
Idare görevleri de olan yeni dünya düzeni yanlısı
yöneticiler, kurumlan için görüşmeler yapabilirler.
Ama bu görüşmeler hem düzey açısından hem de
manşetlerin, haber içeriklerinin ve fotoğraflann ya-
yımlanması açısından pazarlık amacını da içerirse
meslek ilkeleri yok sayılmış olur.
Dileyelim ki skandal, özgürlüklerin korunması, ga-
zetecilerin ve politikacılann sorumluluklan açısın-
dan uyancı, öğretici olsun.
MAtkaStt. SOtfada "
Cumhuriyet okurları ve dostlarıyla...
Bu ülkenin aydınlık insanlarıyla buluşuyoruz...
CUMHURİYET M A H A L L E S İ ' N D E
(P'umhuriyet okurlanmn, dostlannın bize sık sık
ulaştırdıklan bir dilekleri vardı... yıllardır var!
Birbirimize daha yakın olabileceğimiz, birlikte yaşayıp
birlikte güzellikier üreteceğimiz bir yerimiz... örneğin bir köyümüz
olsa diyoriardı. Hem de hüyük kentin kirliliğinden, gürültüsünden
uzakta... doğamn içinde olsa... Olsa ne güzel olur diyorlardı...
hep diyorlar!
Bu dilek... hep birlikte, aynı ortamda olma dileği... bizim
de dileğimizdi öteden beri. Çünkü birlikte daha güçlü, daha
üretici olacağımıza inanıyorduk.
Kitap kulübü bu iş için oluşturuldu. Cumokları da yaratan
aynı güç değil miydi? Cumhuriyet Radyo, Cumhuriyet Televizyon
aynı amaçla kurulmadı mı?
Ve şitndi, bu birlikteliği bir adıtn daha ileri götürecek
bir girişimi başlatıyoruz... Cumhuriyet Mahallesini kuruyoruz...
Cumhuriyet okurlarıyla, dostlarıyla... bu ülkenin aydınlık
insanlarıyla birlikte... hep birlikte.
Unutulan komşuluk canlanacak, uyuyan doğa uyanacak!
Anadolu insanının kent kültürü geleneğindeki komşuluk dayanışması
Cumhuriyet Mahallesi'nde yeniden doğacak.
Cumhuriyet Mahallesi, Cumhuriyet okurlarını ve dostlanm &uluşrurmanın
yanı sıra, bir başka konuda da öncülük yapacak:
Ülkemizde ilk kez gerçek anlamda, doğayla uygarlığı buluşturacak
... İnsan doğamn içinde, doğayı bozmadan, hatta doğayı üretip
çoğaltarak, ama uygarlıktan da vazgeçmeden yaşayacak.
Şu an tek bir ağaç olmayan toprağımızda, bahçelerimize
kendi ellerimizle dikip büyüteceğimiz ağaçlarla yemyeşil, gölgesi
bol bir koru yaratacağız. Ortak alanların, yol boylarının ağaçlarıysa
hemen dikilecek, biz evlerimize yerleştiğimizde çoktan büyümüş,
gölge vermeye başlamış olacak.
Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor?
wMt
: Cumhuriyet MahaUesi'nin kurulacağı 150 dönümlük arazinin
yalnızca %14'ü evlere aynldı. Kalan %86'nın küçük bir bölümü
yol ve otopark, çok büyük bir bölümü ise bahçe ve park olacak.
Cumhuriyet Mahallesi İstanbuPun batısında, Tekirdağ - Çorlu yolu
kavşağı üçgeninde, Çanta Köyü belediye sınırları içinde kuruluyor.
İstanbul'a uzaklığı TEM
yolundan 35 dakika, E5
yolundan 55 dakikadır. 400 m
2
ile 700 m
2
arasında değişen 230 parsele ayrılmış olan
arazinin alt yapısı tamamlanmıştır. Suyu ve
elektriği vardır. Tüm yollan stabilize olarak
yapılmıştır. M A R M A R A D E N I Z i
Cumhuriyet maha lles i
"Doğayla uygarlık buluşuyor'
Satı? Koşullan:
Ödemeler peşin ya da taksffle yapnlabilir. m2
fiyatı peşin ödemelerde 6.000.000TL. taksitli ödemelerde 6.500.000TL.'dır.
Taksrtli sattşlarda, arsa bedeli ne tutarsa tutsun, 500.000.000TL. peşin, kalan kısmı 6 eşıt taksitte ödenecektir.
15 Ocak 1999 Cuma akşamına kadar p»şin fryatına taksittel Bu tanhe kadar m2
fiyatı taksitli satışlarda da 6.000.000TL.
olarak uygulanacaktır. 15 Ocak 1999'dan sonra taksitli satışlarda m2
fiyatı 6.5O0.000TL. olacak.
Başvurular Cumhuriyet Kitap Kulübü bürolanna yapılacaktır.
îstanbul Mertcec fstiklal Cad., Zambak Sok. NoA Kat:1 Beyoğlu - İSTANBUL (Aksanat karşısı) Tel: 252 38 81-252 38 82 Faks:252 38 62
Cağaloğlu: Türkocağı Cad. No:41 -43 Cağaloğlu - İSTANBUL Tel: 512 05 05
Ankara: Atatürk Bulvan No: 125 Kat:4 Bakanlıklar - ANKARA Tel: 419 50 20 pbx Faks: 417 19 57
IzmSn Halit Ziya Bulvan 1352. Sok. No: 2/3 Ateancak - İZMİR Tel: 441 12 20 pbx Faks: 441 91 17
Adana: Çınarlı Mah. 5 Sok. No: 1/1 Aksoğan Işhanı Dörtyolağzı-ADANA Tel: 363 12 11 pbx Faks: 363 12 15