23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 1998 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Oğuz Atay'ın 'Oyunlarla Yaşayanlar' adlı oyunu Şehir Tiyatrolan'nda sahneleniyor 'Herkesin doğuştan maskesi var'• Oyunungenel olarak Cumhuriyet aydınınm sorunlannı masaya yatırdığını belirten yönetmen Macit Koper, "Hepimiz birtakım oyunlarla karşıhk veriyoruz yaşama. Oynamadan yaşayamayacak durumdayız" diyör. ESRA ALİÇAVUŞOĞLÜ Coşkun Ermiş, emekli tarih ögretmeni (45-50 yaşlannda). Cemile, kansı (aynı yaşta). Ümit, oğlu (16 yaşında). Saffet Söylemezoğlu, tiyatro oyuncusu (30 yaşlannda). Servet Duygulu, tiyatro sahi- bi ve oyuncusu (50 yaşlannda). Emeİ Sevinir, tiyatro oyuncu- su (25 yaşında). Saadet Nine, Cemile'nin anne- sı. Olay büyük şehirde geçer... Genç yaşta kaybem'ğimiz, Tûrk edebiyatına yeni bir soluk geti- ren ve güncellığini hâlâ koruy an Oğuz Atay'ın tek tiyatro yapıtı 'Oyunlarla Yaşayanlar', İstan- bul Şehir Tiyarrolan'nda ızleyi- cileriyle buluşuyor. 'Oyunlarla Yaşayanlar' büyük şehrin küçük bırmahallesinde emekli tarih öğ- retmeni Coşkun Ermiş'in evin- de geçer. Coşkun Ermiş'in evi Türk toplumunun bir aynası gi- bidir adeta. Bütün yaşanu oyun oynayarak, gerçekle yüzleşeme- den geçmiştirCoşkun Ermiş'in. Üç kuşak bir arada, üç farklı kül- türü oyunlar oynayarak yaşarlar. Oğuz Atay hemen her yapıtında İstanbul Şehir Tiyatrolan'nın sahnelediği oyunda varoluş sorunlanyla boğuşan ve 'tutuıunaya' çabalayan insaniar anlaülıyor. oyunlarla geçen yaşamımıza gön- dermeler yapar. 'Tutunamayan- lar'da şöyle konuşturur roman kahramanını: "Kitaplar yüzün- den çok acı çekiyorum Esat Ağa- bey. r "Sanki bepsi benim için va- zümış. Bu kadar insanı birden canlandıramryorum. Hepsini bir- birine kanştınyorum. Güliinç oluyorum." 'Oyunlarla Yaşayanlar'ın bü- tün kahramanlan birer oyuncu- dur. Yaşama karşı birden fazla rolleri vardır. Oyun oynadıklan- nın farkındadırlar, ancak korkar- lar gerçek yaşama dönmekten. Cumhuriyet meydanı Oyun, Tanzimat'tan günûmü- ze sürekli değişen politik ve top- lumsal değerler, hedefler ve öl- çütlerin Türk ayduunı nasıl birbu- nahma sürükJediğini gözlerönü- ne seriyor. Oğuz Atay'ın 'Oyun- larla Yaşayanlar' adlı oyunu, va- roluş sorunlanyla boğuşan ve tutunmaya' çabalayan ve bunu pek başaramayan 'aydın' kesi- minin yaşadıklannı anlatıyor. 'Oyunlarla Yaşayanlar'ın yö- netmenlığini Macit Koper, sah- ne tasanmını Özhan Ozdil, ışık tasanmını Murat Işçi, müzikle- rini Selim Atakan, giysi tasanrru- nı Nflgün Gürkan yapıyor. Oyun- da Erol Keskin, tomris tncer, Bahtiyar Engin, Mehmet Çerez- cioglu. Ersan Barkın, CefileTo- km. Rozet Hubeş, Neslihan Öz- türkrol alıyor. 'Oyunlarla Yaşa- yanlar' Macit Koper'in uzun yıl- lardır sahneye koymayı düşündü- ğü bir oyun olmuş hep. Devlet Ti- yatrolan tarafından daha önce sahneye koyulan oyun, bu kez Şehir Tiyatrolan'nın sahnelerin- de buluşuyor izleyiciyle. "Top- lumun,devletin ve ideolojinin bi- zeyükiediği roüeri yaşıyonız" di- yen Macit Koper, herbireyin do- ğuştan maskesi olduğu görüşün- de. i i Koper, oyunda bir cumhuriyet aydmının betimlendiğini, ancak bugün de hiçbir şeyin değişme- diğinin açıkça görüldüğünü vur- guluyor. Oyunun zaman zaman karmaşıklaşarak izleyicisine ak- tif bir rol yüklediğine değinen Koper, günümüz insanını ve cum- huriyet aydınını sorgulayarak kendimize bakmamızı sağladı- ğina dikkat çekiyor. "Oyun ge- nel olarak cumhuriyet aydınının sorunJannı masaya yaörryor. He- pimiz birtakım oyunlarla karşı- hkveriyoruz yaşama. İnsanın ya- şama karşı oynadığı oyunların tümü bu oyunda sunuluyor izle- yicilere. Oyunda ortaya konan çokönemli bir nokta var. O da in- sanlann oyun oynamadan yaşa- yamayacak duruına gelmelerl Bu insaniar süregelen oyunlan sürdürmezlerse bütün sayguüık- lannın ve aydın kimliklerinin so- na ereceği hissine kapılryorlar." Oyunun metninde hiçbir deği- şiklık yapmamış Macit Koper. Sadece oyunun geçtiği yer de- ğiştirilmiş. Oğuz Atay'ın; "Sah- ne iki parçaya aynlmıştır. Sah- nenin sol tarafında Coşkun Er- miş'in e\i yer aJır. Sahnenin sağ tarafi boştur*' bıçimınde betim- lediği mekân. Macit Koper'in re- jisınde bir cumhuriyet meydanı olarak tasarlanmış. Bunun nede- nini ise oyunun, Cumhuriyetin 75. yıl kutlamalanna bir arrriağan olarak düşünülmesinden kaynak- landığını belirtiyor yönetmen. 'Oyunlarla Yaşayanlar' sade- ce cuinhuriyet aydınının değil; ev kadınmdan çalışan kadına. yaş- lısından gencine, toplumun her kesimden insanının yaşama bi- çimıni tiyatro sahnesine taşıyor. Bu günlerde üstlendiğiniz rol- lerden sıkıldıysanız 'Oyunlarla Yaşayanlar'ı izleyin. Yalnız olma- dığınızı göreceksiniz! Strasbourg Türk Sinema Günleri on yaşında KAYHAN KARACA Strasbourg-Fransa'da artık gelenekselleşmeye başlayan Strasbourg TürkSinemaGünleri"nınonun- cusu bugün başlıyor. Her yıl olduğu gıbı Strasbo- urg'un merkezinde bulunan Odyssee Sineması'nda düzenlenen festival 15 Aralık tarihine kadar süre- cek ve Fransa'da vizyona girmemiş 14 fllm göste- rilecek. Festival yöneticilerinin bu yıl açılış için seçtikleri film Reis Çeük'in yönettiği Hoşçakal Ya- nn. Daha önce Işıklar Sönmesin adlı yapıtıyla dik- kat çeken Reis Çelik ve Hoşçakal Yann'da DenizGez- miş'i canlandıran Berhan Şünşek, bu geceki açılış töreninde yer alacaklar. Aynca Türkiye'de geçen sezon büyük ilgı görmüş Ağır Roman'ın yönetmeni Mustafa Alüoklar ile yapımcısı ve başrol oyuncusu Müjde Ar da 6 Ara- lık'ta Strasbourg "da filmin gösterimine katılacaklar. Aynca filmlerinin tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla Şerif Gören, Hülya KoçyiğH. Erden KıraL, Ömer Kavur. Tunç Başaran, Ayda Aksel, Sabahat- tin Çetin. Can Dündar,Zeld Demirkubuz, Haluk Bfl- giner, Güven Kıraç. Ersin Pertan. Anf V limaz. l mur Turagay, Meftenı CumbuL, Faruk Aksoy, Fatih Akın, Aü Ozgentürk, Yılmaz Arslan v<e Yekla Kaymakçı- Reynaukl da Strasbourg'a gelecekler. Fransız Kültür Bakanlığı'nın destek verdiği, Tür- kiye dışında Türk sinemasının en büyük organizas- yonu olan festivale şu filmler katılıyor Ava (Erden Kıral-1998), Kınk Bir Aşk Hikayesi (Ömer Kavur- 1982), Kaçıkhk Diploması (Tunç Başaran- 1998), Kurbagalar(ŞenfGören-1985),ManisaAcısı (Can Dündar- 1998,belgesel), Masumiyet(Zeki Demirku- buz- 1997), Kanşık Ptaza (Umur Turagay-1998), Ça- buk veACKH (Fatih Akın-1998), Yara (Yıl-maz Ars- lan- 1997), Bir Şoförün Gizli Defteri (Atıf Yılmaz- 1958). KurtKanunu (Ersin Pertan-1992) veAt (Ali Ozgentürk-1982). Festival çevresinde aynca Zunal Olcav (18 Ara- lık), LeylaÇolakoğlu(5 Aralık) ve Yıkttzlbrahimo- va (15 Aralık) Odyssee salonlannda konser vere- cekler. 12 Aralık'ta Atatürk Kültür Merkezinde bir gece düzenlendi Zehra Yıldız anılıyorKültür Servisi - Ani ölümüy- le Türkiye'de olduğu kadar Av- rupa'daki operaseverleri de ya- sa boğan Istanbul De\let Ope- rası sanatçısı Zehra Y'ıldız için, ölümünün birinci yılı nedeniy- le 12 Aralık'ta AKM Büyük Sa- lon'da anma gecesi düzenlene- cek. Gecenin açılışında, tstanbul DevletOperası Orkestra ve Ko- rosu'nun katıhmı ile verilecek konserde. dünyaca ünlü iki sa- natçı; Zehra Yıldız'ı son kez Fidelk» temsilinde yöneten He- idelberg Operası Genel Müzik Direktörü Thomas Kalb ve onunla aynı sahneyi payiaşan soprano Elena Filipova yer ala- cak. Sanatçılann sponsorluğu- nu Cumhuriyet üstleniyor. Zehra Yıldız'ın yaşamından ve temsillennden kesitlerin yer aldığı barkovizyon gösterisi de r lümünün birinci yılı nedeniyle düzenlenen gecede Thomas Kalb ve Elena Filipova, îstanbul Devlet Operası Orkestrası ve Korosu ile birîikte konser verecek. Yıldız için opera temsillerinden ve konserlerinden derlenen aryalardan oluşan CD ve yaşamöyküsünü anlatan fotoğraflı bir anı-kitap da hazırlandı. sanatçıyı bir kez daha sevenle- ri ile buluşturacak. Adına vakıf kurulacak Gecede aynca Zehra Yıldız için hazırlanan bir CD ve kitap ilk kez sanatseverlere sunula- cak. Kültür Bakanlığı'nın des- telderiyie Raks firması tarafın- dan hazırlanan CD, Zehra Yıl- dız'ın opera temsillerinden ve konserlerinden derlenen arya- lardan oluşuyor. CD'yle birlik- te sunulan kitap ise Boyut Ya- yıncılık tarafından hazırlandı. Zehra Yıldız'ın bebekliğinden ölümüne dek yaşamöyküsünü anlatan, sanatçı kişiliğini değer- lendiren, ölümünden önce ve sonra basında yer alan yazılan, eleştirileri kapsayan ve zengin fotograflar içeren bu anı- kitap, müzik yazan Evin byasoğhı ta- rafından kaleme alındı. Sanatımn doruğundayken ge- çirdiği beyin kanaması sonucu yitirdiğimiz Zehra Yıldız adına bir vakıf kurulacak. Yıldız'ın opera sanatçısı eşi Tenor Süha Yıldız, vakfın amacını, "Zehra Yıldız'ın adını, sanatuu, yeni Zehra'lann nefesinde, sesüıde, parmaklannda ve bedenlerin- deyaşatabiimek, genç Zehra 'la- n sadece sanatlarına yoğunlaş- nracak destekleri sağlayıp onla- ra yol gösterebilmek, yurtiçi, yurtdışı burs olanaklan sağlayıp ödüllerle motrve ederek doğnı yönlendirme konusunda destek olabUmek" şeklinde tanımlıyor. Vakfın kuruluş çalışmalannda Erdal tnönü. Faruk Eczacıbaşı. Feyyaz Berker, Şükrü Ergun, Hasan Çolakoğlu, Evin Ilyasoğ- lu, Kaya Turgut ve Ali Mansur maddi manevi destek sağladılar. CnJû yönetmenin son filmi de, 'Çalınmış Güzellik' gibi kötüeleştiruerehedefoldu. Bemanlo Bertohtcd'mn ateşiartıksöndii mü? GÖNÜL DÖ.MV1EZ- COLİ> A\Tupa sinemasının en önde gelen yönetmenle- nndenBenıantoBertohıcci'ninherfümımeraklabek- lenir.Oysa''LaLuna",a Paıis'te Son Tango", "1900" gibi unutulmaz filmlere imza atmış usta son yıllar- da izleyiciye ulaşmakta' gittıkçe zorlanıyor. "Son tmparator", "Çöide Çay" ve "Küçük Buda" film- lerinin verdiği yerine oturmamış izlenimini uzak mekânlann yabancı konumlanna yiikleyenler, yönet- men "Çahnmış GüzeUik" fılmi ile on beş yıl sonra Italya'ya döndüğunde, umutlanmışlar- dı ama Bertolucci yine bekleneni \ere- medi. Selanik Uluslararası Film Festi- vali'nin kapanış gecesi izlediğımiz son filmi "Kuşanhnış''. kahramanın belle- ğinde adsız bir Afrika ülkesine uzansa da ana öykü Italya'nın göbeği Roma'da geçiyor. Jonathan Rosier'in "Pazar" fılminin senaryosundan da sorumlu Ja- mesLasdun'un kaleme aldığı bu öykü, yalnız yaşayan bir piyanist ile Afrikalı hizmetçisi arasında geçen garip ilişkiyi garibin üstüne vura vura anlatmaya ça- lışmış. Fürnin başlangıcında genç kadın Shan- durai, baskıcı bir rejimin egemen oldu- ğu apaçık bir Afrika ülkesinin sokakla- nndasağıredicibirsessizlikledolaşmak- ^ ^ ^ ^ ^ tadır. (Gerçek ilk diyalog 25 dakika sonra başlıyor bu fılmde.) Mekân Roma'ya taşındığında Shandu- rai'i bitmez tükenmez merdivenleri çelişkili bir aşk öyküsüne konu olacak yüksek tavanlı, antika eşya- lı eski bir evi temizlerken görüyoruz. Yerleri silip süpürmediği zamanlarodasında tıp ra- kültesinin sınavlanna hazırlanan Shandurai biryan- dan da piyanistin boş bir nota kâğıdında bir soru işa- retiyle başlayıp ardı arkası gelmeyen armağanlan- na katîanmayaçalışıyor. Ama birgün piyanist biryü- zük vermek isteyince iş çığınndan çıkıyor. Öl dese ölmeye hazır deli âşıktan kocasının hapisten çıkma- ertolucci 'nin, yalnız yaşayan piyanist ile Afrikalı hizmetçisi arasındaki ilişkiyi anlatan son filmi 'Kuşatılmış' da bekleneni veremedi. sma yardım etmesinı istiyor genç Afrikalı kadın. Bu olayın ardından umutsuz sevgili bencilliği bir yana koyup genç kadına yardım etmeye çalışıyor, ama bu yeni tutumu ile gönlünü çalmada daha başanlı olu- yor. Bir aşk öyküsü olarak baksak başlangıçta ilginç gibi gözüken konu gittikçe safsataya boğuluyor bu fılmde. Sonunda ilişkı bir yerlere varsa bile bunun nereden geldiğinı izleyicı peİc anlayamıyor ve son sah- ne duygulann bir boşalmasından çok bir senaryo düzeni olarak sıntıyor. —mmmmm_^ Toplumsal-siyasal açıdan da Berto- lucci'nin şanına yaraşacak öğelerden yoksun bir film. Birinci dünya- üçün- cü dünya, efendi-uşak, özgürlük-bas- kı, Batı müziği-Afrika müziği gibi kav- ramlar derine inilmeden süs gibi kulla- nılmış. Düşlerinden bırinde Shandurai, köyünde diktatörün duvara asıh afışte- ki yüzünün yerine piyanistin yüzünü koyuyor örneğin, ama bu da öyle geçi- yor, nedeni belli değil. Daha önce başka rollerde iyi oyun çıkarmış. Thandi NeMon, bu rolde en basit bir cümleyi bile bağınp çağırarak, sinir krizine bulamadan konuşmuyor. Bunun da nedeni pek açık deği]. Ingi- lizcesi de Afrikalı hizmetçi ile kusursuz Londra ağzı arasında gelıp gidıyor, ay- nı giysileri gibi. Bir yandan boynu bükük üçüncü dün- yalı hizmetçinin etnik giysileri, öbüryandan Itaryan- ca sınavlan tam numarayla kazanan, yaşanu kendi denetimi altında genç modern kadın. Kısacası bu devamlı ping pong oyunlan bir süre sonra izleyici- yi bezdiriyor. Bir saatlik televizyon fılmi olarak başlanan "Ku- şanlnuş" yan yolda sinema fılmine dönüştürülmüş- tü. Bertolucci'nin çahşmalannı yakından izleyenle- rin dikkatini çekse bile şimdiye kadaraldığı kötüeleş- tirilere bakılırsa filmin, ustanın başanlı yapıtlan arasında yer alabileceği oldukça kuşkulu. DEFNE GÖLGESt TUBGAY FtŞEKÇİ ŞliPde Röportaj Röportaj, gazetecilik mesleğine ilişkin biryazı türti. Karşılıklı yapılan görüşmenin, izlenimlerin gazeteci tarafından yazıya dökülerek yayımlanması. Yazın adamlannın gazetelerde çalışmaya başJamalanyla rö- portaj türü yazınsal bir boyut da kazandı. 1950'li yıl- iarda Yaşar Kemal, gazetemizde yayımlanan röpor- tajlanyla bu türün unutulmaz örneklerini verdi. Şiirde de röportaj türü, şairlerin zaman zaman ya- rariandıklan bir anlatım biçimi oldu. Nâzım Hikmet, birçok yazın türünü harmanladığı başyapıtı Memleketimden Insan Manzaralan 'nda rö- portaj rüründen de çokça yararlandı. Refik Durbaş'ın son şiir krtabı îstanbul Hatırası'n okurken şairin gazeteciliğinden gelen bir etkiyle olsa gerek söyleyişinde bir röportaj biçeminin egemen ol- duğunu aynmsadım. Sonra bu biçemin yeni olmadığını, şairin ilk kez 1978'de yayımlanan ve en beğenilen kitaplanndan bi- ri olan Çırak Aranıyor'da başladığını, bu kitapta yer alan ünlü "Kampana" ve "Beyaz Kehribar" adlı şiir- lerinin de aynı özelliği taşıdığını düşündüm. "Kampana", bir çan dökümcüsünün yanında çalı- şan Bingöllü bir çırağı; "Seyaz Kehribar" ise Mercan Yokuşu'nda, ahşap bir han odasında tespih taşı yon- tan Oltulu bir çırağın dünyasını anlatır. Sonraki krtabı ÇaylarŞirketten'de (1980) ise bu kez kentler arası otobüslerde çalışan bir "mâvin"\n dün- yası sergilenir. îstanbul Hatırası, büyük ölçüde îstanbul üzerine yazılmış şiirlerden oluşuyor. îstanbul başlı başına bir tema olmasının yanında, asıl şairin tanıklığı ile birte- şen bir anılar yumağı. Kentin bugünüyle geçmişi sık sık karşı karşrya geliyorlar şairin dünyasında. Eminönü bir ince uzun yol sol avucunda Galata Köprüsü sağında hercümerciyle Sirkeci. Daha o zaman Sultanbeyli kurulmamış Ikitelli, Bağcılar, Altınşehir henüz düşmemiş Istanbul'un rahmine. Bir de yakın uzak, ünlü ünsüz tanışlar elbet, kent mekânlan ile şairin dünyasında buluşuyoriar Agop Arad Tarabya'dan inerdi Oktay Akbal Fatih'ten Fener'de biryazlık sinemada buluşurdu düşleri. îstanbul Hatırası'ndaki şiirlere topluca bakıldığın- da şairin yaşamıyla koşut bir sürecin bir kenti ve in- saniannı nasıl değiştirdiğini ızleyebiliyoruz. Bu şiirierde röportaj tekniği kullanılsa da, sonunda yansıtlan, maddi gerçegin çevresinde örijlen şairin ger- çeği. Kentiyle sarmaş dolaş olmuş bir şairin iç dün- yası. Bugünlerde yayımlanan şairin bir başka kitabı ise sanki îstanbul Hatırası'm tamamlar gibi: Gölgem îs- tanbul Sokaklannda (Sabah Kitaplan). Bu kitap, Re- fik Durbaş'ın îstanbul sokaklanndan derlediği duyar- lıklaria örülmüş bir yazılar toplamı. Insanlara, sokak- lara, mekânlara ilişkin izlenimler, fotograflar ve şiirier- le zenginleştirilmiş. Bu kitaplardan biriyle yola çıkanın ötekini de ara- yacagjnı sanjyorum. . ^ m Ortaköy Kültür Merkezi'nde eğitjm programlam • Kültür Servisi - Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi, resim, seramik, tiyatro, doğru ve etkili konuşma, uygulamalı el sanatlan (ahşap boyama, kumaş boyama. ebnı. batik), moda tasanmı gibi eğitim programlannın yanı sıra Ingilizce ve ttalyanca seminerlere de yer veriyor. Amacı, sanatı gündelik hayatın bir parçası haline getirmek olarak açıklanan etkinliklere katılmak isteyenler 236 558 01-02 No'lu telefonu arayabilirler. Erol BuhıTun resim sergisi • Kümır Servisi - Doç. Dr. Erol Bulut'un resim sergisi Ankara Başak Sigorta Sanat Galerisi'nde sanatseverlerle buluşuyor. 1981 'de Îstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitiren Bulut, 1982 yılında Marmara Üniversıtesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nde öğretim görevhsi olarak çalışmaya başladı. Halen aynı kurumda çalışan sanatçı, 1982- 1997 yıllan arasında yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda sergiye katıldı. Ispanya'da 'Çağdaş 45 Türk Ressamı' sergisine seçilen Bulut, Türk resmi ve genel resim tarihi, sürrealizm ve resim eğitimi gibi konularda konferanslar verdi, yazılar yazdı. Resimlerinde fıgüratif çaüşmalara ağırlık veren sanatçı, fîgür ve mekân ilişkilerindeki düşselliğin yorumunu kişisel fantezileriyle gerçekleştiriyor. Erol Bulut'un sergisi 11 Aralık'a dek görülebilir/05/2-4/723 19) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle