Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 ARALIK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Toplusözleşme görüşmelerinde işverenlerin önerilerinin kabul edilemez olduğu belirtildi
70 binişçigrevkaranaldı
12 ay eksik ücret aldılar
210 bin sözleşmeli
personel hizmet
tazminatının peşinde
CELAL YILMAZ
IZMİR - Türkiyc'de
kamuda çalışan 210 bi-
ni aşkın sözleşmeli
personel Yûksek Plan-
lama Kurulu'nun
(YPK) yaptıği düzen-
leme nedeniyle yakia-
şık 12 aydır eksik ücret
alıyor.
YPK'nin çahşanlar
arasındaki unvan ve
ücret dengesizligini gi-
dermek amacıyla Dev-
let Personel Başkanlı-
gı'nın önerisiyle belir-
lediği 4 Şubat 1998/T-
4 kararla sözleşmeli
personelin ücret belir-
lerne yetkisini KlT yö-
netim kurullanndan al-
dığı belirtilerek, binler-
ce kamu çalışanının
1998 yüı başından bu
yana aylık 15 ile 55
milyon lira arasında
degişen özel hizmet
tazminatlannı alama-
dığıbildirildi.KESK'e
bağlı sendikalan öneü-
lüğünde bireysel dilek-
çelerle YPK'ye başvu-
ran 210 bin çalışan, te-
mel ücret tespitı yapıla-
madığı için oluşan ek-
sik ödemelerinin bir an
önce verilmesini iste-
diler. *
Işyerlerindeki çalış-
ma bansımn sağlanma-
sı ve unvanlar arasın-
daki çelişkinin ortadan
kaldınlması için 399
sayılı KHK'nin temel
ilkeleriyle 2. maddesi-
nin a,b,c, ve d fıkrala-
nnın yaşama geçiril-
mesi istenen dilekce-
lerde şu görüşlere yer
verüdi: "YPK 1 Mart
1996tarih%(T-25)sa-
yın kararla yeni bir dü-
zenleme getirmiş ve 20
Şubat 1997 tarih 977T-
T düzenlemesiyte söz-
leşmeii eahsanlan 9
gruba ayırmışür.
VPK'nindahasonrald
kararryta bu gnıpiar
7'ye indirilmişör. Grup
adamalarından doğa-
cak dengesiziigin gide-
rilmesi ve ücretterin be-
Hrienmesi için de KİT
yöaetim kurullanna
yetki verilmiştir. An-
cak, KİT yönetimieri
çalışma gruplannın
9'dan 7'ye indirflmes»-
nin unvanlar arasında
çetişkiyaratügı veçaüş-
ma banşını bozduğu
yönünde görüş bildi-
rince Devlet Personel
Başkanhğı grup sayısı-
nın S'e indirümesi için
YPK'ye vcniden bas-
vurmuştur. Sonuç oJa-
raksözİeşmeüpersond
grup sayısı YTK'nin 4
Şubat 1998A-4 sayüı
karanyta onayianarak
5'e indirilmis, ancak te-
mel ücretbetirtemeyet-
kisi KİT yönetimierin-
den aünmıştır. Sonuç
olarak, sözleşmeli per-
sonelin 7 gruptan 5'e
indirümesi, KİT yöne-
timJerinin ücret bettrie-
mededevredışıbıraktl-
ması unvanlar arasın-
daki ekonomik farkn-
lıkları ve adaktsizlikk-
ri getirmiştir."
• Üç ayn işçi
konfederasyonuna bağlı
Teksif, Tekstil ve Öz
Iplik-İş sendikalan, 162
işyeri ve 70 binden fazla
işçiyi kapsayacak ortak
grev karannm, Tekstil
Sanayii Işverenler
Sendikası'nın,
toplusözleşme
görüşmelerinde "kabulü
imkânsız" isteklerde
diretmesi üzerine
alındıgını belirtti.
tstanbul Haber Servisi -
Türkiye'nın ihracatında
önemli bir yer tutan tekstil iş-
kolunda 12 Ocak 1999'da
greve çıkılıyor. Üç ayn işçi
konfederasyonuna bağlı Tek-
sif, Tekstil ve Öz tplik-lş sen-
dikalan, 162 işyeri ve 70 bin-
den fazla işçiyi kapsayacak ortak grev karan aldı.
Karann, Tekstil Sanayii Işverenler Sendikası'nın.
toplusözleşme görüşmelerinde "kabulü imkânsız"
isteklerde diretmesi üzerine almdığı belirtildi.
Türk-lş'e bağlı Teksif Genel Başkanı Zcki Po-
lat DlSK'e bağlı Tekstil Gene) Sekreten Süley-
man Çelebi ve Hak-Iş'e bağlı Öz tplık-lş Gen'el
Başkanı Yusuf Engin dün Teksif Sendikası'nın Ye-
nibosna'daki şubesinde ortak bir basın toplantısı
düzenleyerek, 12 Ocak 1999 tarihinde greve çık-
ma karan aldıklannı açıkla-
dılar. Zeki Polat'ın okuduğu
ortak basın açıklamasında,
Tekstil Sanayii Işverenler
Sendikası ile yürütülen ve 5
ay süren toplu iş sözleşmesi-
nin yenilenmesı çahşmalan-
nın 26 Kasım 1998'de grev
karanyla noktalandığı belir-
tildi.
Açıklamada, 60 gün süren
görüşmelerde, işverenlerin
kabulü olanaksız istemlerde
direttikleri, işverenin ısrarla
kendi sorunlannı dile getirip
kamuoyu yaratmaya çahştığı
ve işçilerin içinde bulundu-
ğu zor hayat şartlannı gör-
mezlikten geldikleri savunul-
du.
Açıklamada özetle şöyle
denildi: "İşveren sendikası
karsumza ücret ve çaüşma
sistemine ve yerleşmiş usulle-
re stğmay an akıl almaz talep-
lerle dikilmektedir. tşveren
sendikası, iş varsa çalışjmasu
ÖZGÜRLÜK
3 sendikanın genel başkanlan, 12 Ocak'ta greve çıkma karan aldıklannı açıkladılar.
iş yoksa ücretsiz izin yapılması. fazla mesai zamla-
nnın düşürülmesi. 4 maaş ikramiyenin bugûnkû
ücretler üzerinden 12 maaşa ekienerek eritilmesi,
gMİa \ardımının kaldınlması. toplusözleşmenin bi-
tûn tarihi ile imza tarihi arasındaki aylara ait fark-
lann ödenmemesi gibi asla kabul edemeyeceğimiz
tekliflerle anlaşma zeminini adeta dinamidemiş-
lerdir. Ücretzammı konusunda telafnız edilen yüz-
de 24.5 rakamı bardagı tasıran son damla olmuş-
hır."
Sendika temsilcileri bir araya geldi
TUMTIS'in aranmasınatepH
Haber Merkezi - Türkiye Motorlu Ta-
şıt Işçileri Sendikası'nın (TÜMTİS) po-
lis tarafindan aranması ve yöneticüerinin
gözaltma alınmasma tepki büyüyor.
Baskın ve gözalülan protesto amacıy-
la tstanbul'daki TÜMTİS Genel Merke-
zi'nde dün bir toplantı düzenlendi. Top-
lannya, Türk-lş l'inci Bölge Temsilcisi
Faruk Büyükkucak. TÜMTİS Genel
Başkanı Sabri Topçu, Petrol- İş Genel
Başkanı Bayram Yıknnm, Selüloz-tş Ge-
nel Başkanı Davut Bozkan. Hava-tş Ge-
nel Başkanı Atilay Ayçin, Deri-lş Sendi-
kası Genel Başkanı Vener Kaya, tstanbul
İşçi Sendikalan Şubeler Platformu üye-
leri, EMEP 11 Orgütü Yönericileri ve
TÜMTtS'e üye işçiler kanldı. Toplantı-
da_pk şık "Çetder Medfe'te, emekçiler
hapâste", "Baslolar bizi yritbramaz" ve
"Yaşasuı suuf davanışması" sloganlan
atan işçilerin, toplantuıın sonunda da
"Suskun Türk-Js istemiyoruz'* şeklinde
bağırması dikkat çekn. Türk-lş adına ko-
nuşan Faruk Büyükkucak, TÜMTİS yö-
neticisi ve üyelerinin gözalnna alınması-
nın, tümüyle antidemokrauk vehukuk dı-
şı bir işlem olduğunu belirterek, TÜM-
TlS'e yapılan baskılann, aslında tüm iş-
çi sınıfina ve Türk-lş'in bütünlüğüne ya-
pıldığını söyledi. Büyükkucak, "Türldye
Cumhuriyeti'nin en bü\-ükdüşmanlarm-
dan biri o)an çetelere karşı kuDanıunaa
gereken kekpçderio, banşçıl yöntemkr-
den başka hiçbir vtrfa başMinna>an sen-
dika yönetkfleri \ç üy«ierine kullanılma-
suuprotesto ediyoruz'' dedi.
Yaratılan ekonomik kriz
sloganı ile işverenlerin, yan-
lış yapılanma, aşırı açılma gi-
bi uygulamalanndan doğan
başansızlıklannın faturasının
işçilere ödetilmek istendiği
iddia edilen açıklamada, ış-
veren sendikasının uzlaşmaz
ve dayatmacı tavn nedeniyle
işçiyi temsil eden sendıkala-
nn ortak hareket etme karan
aldıklan belirtildi.
Faizlerin arttınlmasında,
ucuz mallann ülkeye sokul-
masında, plansız-programsız
teşvik dağıtılmasında, herke-
sin tekstil fabrikatörü olma-
sında işçilerin bir sorumlulu-
ğu bulunmadığına dikkat çe-
kilen açıklamada, çalışanla-
nn, enflasyonun erittiği üc-
retlerin, insan onuruna yara-
şır bir düzeye ulaştınlmasmı
ve kazanılmış haklannı korumak istediği vurgu-
landı. Açıklamada, önümuzde ağır kış koşullan
bulunduğu,ramazanve daha sonrasınm bayram ol-
duğu anımsatılarak, aileleriyle birlikte yaklaşık
300 bin kişinin toplusözleşme bekledıği kaydedil-
di. 12 Ocak 1999 tarihinde sektörde örgütlü üç
sendikanın eşzamanlı olarak greve çıkacağı belir-
tilerek şöyle denildi: "Bu grev, ülke ihracan ve is-
tihdamında en büyük paya sahip olan tekstil sek-
törünü baltalamaya yönelik değûdir. Temsil ettiği-
miz emek kesüninin ahnteri
ve göz nurunun hakkını al-
mak için girişilen bir hareket-
tir. Bazı işverenler daha çok
kazanacak diye kazanılnıış
haklanmızdan dönmemiz,
komik ücret zamlanna razı
olmamız asla düşünülemez.
Grev saatiişlemeye baslanuş-
or. Geçen günler bizi adun
adım direnişe götûrmekte-
dİK"
Ortak basın açıklamasınnı
okunmasından sonra sorulan
bir soru üzerine Zekı Polat,
"Enflasvonun alnnda sözles-
me imzalayacak bir babayiğit
varsa -ama bu saionda yok-
gelsin imzalasın" dedi.
Teksül Genel Sekrcteri Sü-
leyman Çelebi ise "Taşın al-
üna eihnizi sokmak ise biz is-
çüer olarak elimizi taşın aln-
na sokuyoruz. Ama bu taşın
üstüne bir de işvcren oturu-
yor. Elimiz kangren oluyor"
değerlendırmesinı yaptı.
Eski Narkotik Şube Müdürü'nün özel bir ekip oluşturarak görevini kötüye kullandığı ileri sürülüyor
13 suç dosyası incelemedetstanbul Haber Servisi - Görev yeri de-
ğiştirilince üst düzey yöneticilerini suçla-
yarak kamuoyuna çarpıcı açıklamalarda
bulunan tstanbul Narkotik Şube eski Mü-
dürü Ferruh Tankuş hakkında çok sayıda
soruşturma yürütüldüğü belirlendi.
tstanbul Valiliği 22 Nisan 1998 'de, Tan-
kuş ve onun "özd ekjbi" olarak adlandın-
lan bazı görevliler hakkında yürütülen so-
ruşturmalann uzman bir müfettiş tarafin-
dan incelenmesıni istemiştı. tddialan araş-
nrmak için 13 Mayıs'ta birmüfettiş görev-
lendirilmişri. Soruşturmaya konu olan id-
dıalar şöyle:
• Tankuş, narkotik alanın-
da çalışmayan 3 polis memu-
runu emrine tayın ettirerek
özel ekip oluşturdu. Tankuş
ve ekibi, belirledikJeri Iranlı,
Yüksekovalı, Başkaleli kişi-
leri evlerine baskın yaparak
herhangi bir kayıt olmaksızın
şubeye aldı.
• 133 kilogram eroinin fı-
rari sanığı Rahman Türk'ün
evinden 2 kilogram altın ile
200 bin Alman Markı alındı.
Türk'ün cezaevindeki ağabe-
yinin Narkotik Şube Müdür-
lüğü'ne, savcılığa başvuraca-
ğını bildirmesi üzerine altın-
lariadeedildı.
• Cengiz Balkan ısimli bir
kişi Tankuş'un özel ekibi tarafindan yaka-
landı. 2 gün gezdirilen Balkan ile 100 bin
Alman Markı 'na anlaşma imzalandı.
Ekipler amiri olayı duydu. Aynı şekilde
Tankuş, ekipler amirinden eski Bayrampa-
şa Spor Kulübü Başkanı olan ve 3 kilog-
ram eroinle yakalanan Metin Kurtuluş' un
soruşturmadan çıkanlıp serbest bırakıl-
masını istedi. Ekipler amin bu olaya kar-
şı çıkınca görevden alındı.
• Tankuş ve özel ekibi tspanya'da ya-
kalanan eroin satıcısı Orfi Çetinkaya'nın
ortağı Şaban Yümaz'ın sorgusu sırasında
sorgulamayı bıraktınp mahkemeye sevk
ettn-di.
• 1 ton esrar olayında Ömer Lütfü To-
pal'ın ortağı olan Hasan Erkuş, yıne bu
özel ekip tarafindan 5 saat süreyle dışan
çıkarıldı, birileriyle görüştürüldü. Er-
kuş'un mahkemede "Hem paranuaktınız,
hem beni ruruklarordııuz" dıye bağırma-
sı üzerine davaya bakan savcı şube müdü-
rünüaradı.
• Iranlı eroin satıcısı Ömer Eben. bir
"şeriattoplantBi*'nda özel ekip tarafindan
basıldı. Eve 50 kilogram eroin bırakılarak
hakkında işlem yapıkh.
• 16 Haziran 1997'de 79 kilo eroinle
birlikte gözaltma alınan Iranlı Ljamaisa-
n fırari sanık durumundayken, teknık bü-
ro, evine baskın yapü. Evde 2 milyon Al-
man Markı ve bir dızi fotoğraf ele geciril-
di. Tankuş fotoğraflan teknik büro amirin-
den istedi. Ljamalsan'nın nezarethanede-
ki eşı tahkikattan çıkanldı ve hakkında iş-
lem yapılmadı.
• 122 kilogram eroinle yakalanan Rem-
zi Ozçefik'in tutuklanmasmdan sonra yi-
ne bu özel ekip sanığın yakınlanyla bağ-
"Çeteolayındayenibirsayfa' Tankuşsavahkta ifadeverdi
ANKARA (Cumhurryet Bü-
rosu)-ÖDP Genel Başkan Yar-
dımcısı Yıkiınm Kaya, Ferruh
Tankuş'un Istanbul Narkotik
Şube Müdüriüğü görevinden
alınmasıyla Susurluk, çeteler
ve 12 Eylül bağlantalan ile il-
gili yeni bir sayfa açıldığını sa-
vundu.
Medyada "namusİB pofis se-
O" olarak yansıtılan Tankuş'un
geçmişindeki, gerek çete iliş-
kileriyle gerekse 12 Eylül ön-
cesi bağlannlannm ürküntü ve-
rici olduğunu belirten Kaya,
"1980'tt yıDann Ankarası'nda
Yazıcıoğîu tarafindan kurulan
Derin Arastırma Laboratuva-
n'na (DAL) derin çalışmalar
yapöğı belirtilen ve kimi tanık-
lann ifadeterint göre, çok sa>>
da insanın işkenceyle öldürfil-
mesiolayTnabizzatkaaldığıaçı-
ğa çıkmıs Tankuş'un, sonrald
süreçte yürütmüş olduğu faali-
yetleri; Susurluk, çeteter ve 12
Eytüldönemi bağlantılan ile il-
güi yeni bir sayfa açıvor" dedi.
ISTANBÜL / ANKARA
(Cumhurryet) - Emniyet Genel
Müdürü Necati Bilkan ve Istan-
bul Emniyet Müdürü Hasan Öz-
demir'in de aralannda bulundu-
ğu bazı polis müdürleri hakkm-
da kamuoyuna çarpıcı açıklama-
larda bulunan ve görevinden
uzaklaştınlan eski tstanbul Nar-
kotik Şube Müdürü Ferruh Tan-
kuş, iddialanyla ilgili olarak Fa-
tih Cumhuriyet Başsavcıhğı'na
ifade verdi. Tankuş'un savcıhk-
taki iladesınde iddialanm yine-
lediği, ancak savcılığa herhangi
bir belge sunmadığı öğrenildi.
Bilican'ınoğluMuratBflican,
avukatı aracılığıyla yapüğı açık-
lamada, Hacı MuhittinBektaş'ın
uyuşturucu kaçakçısı olması
hakkında bilgisi bulunmadığını
belirtti. Bilican'ın avukatı, Tan-
kuş hakkında gereklı soruştur-
manın başlatılması için Istanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç
duyurusunda bulunacaklannı ve
manevi tazminat davası açacak-
larını söyledi.
lanü kurarak 40 bin mark aldı ve biçbir
şeyden haberi olmayan Emniyet Amiri
Hüdai'nin "mahkemede lehte ifade vere-
cegmi" söylediler. Emniyet amirinin mah-
kemeye gitmemesi üzerine parayı veren-
lerkendisini arayarak. "Hem parayı ahyor-
sun, hem de mahkemeyegeimiyorsun" de-
di ler. Daha sonra şubeye getınldıklerin-
de, Tankuş, "Üzerine gitme olayı kapat"
dedi.
• 18 kilogram eroinle yakalanan Tah-
sin Karakuş ile 150 bin Ahnan Markı'na
anlaşma yapıldı.
• Yüksekovalılar, Başkale-
liler ve Iranlılann ev ve işyer-
lerine şubenin haberi olma-
dan baskın düzenlendi. Ka-
yıtlı, kayıtsız sorgulanan bu
kişilerhaklannda işlem yapıl-
madan çıkar karşılığı serbest
bırakıldılar. tstanbul Valili-
ği 'ne gönderilen bir ihbar
mektubunda da Narkotik Şu-
be Müdüriüğü görevlilerince
"görevi ihmalden dolayı Ko-
miser Yardunası Bora Banş
Güler'in ölümüne sebebiyet
veriküği ve uyuşturucu işine
kanşanbirkişininsadecemfl-
letvekni oğlu olduğu için ser-
best bırakıkhğr öne sürüldü.
Bu iddialar da müfettişler ta-
rafindan incelemeye almdı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Kîmlik SorumıveBülent
Ecevifin Çabaları
Sevgili Şükran Soner, üst kimlıkle alt kimlik far-
kını anlatabilmek için çırpınıp duruyordu. Ama kar-
şısındaki insanlar onu anlamıyorlar, anlayamıyorlar,
anlamak istemiyorlardı.
"Insanlann dinleri, ırklan alt kimliktir, üst kimlik in-
san olmaktır" diyordu Şükran, ama karşısındakiler,
"Hayır" diyorlardı, "Bizim üst kimliğimiz Türk ve
Müslüman olmaktır". Şükran bir türlü bunun bilim-
sel bir "kategori" olduğunu anlatamıyordu. Meh-
met Barlas bile, "Doğru" diyordu ama, diğerlerı
"Olmaz" diye inatlaşıyoriardı.
Bu konuyu, daha önce de birkaç kez ele aldım. A-
ma anlaşılan, bu "kimliksorunu" sık sık ele alacağı-
mız bir konu. Muhafazakâr bir kanalda, canlı olarak
yayımlanan televizyon programını izlerken, şunu bir
kez daha anladım ki; söylenenler ne olursa olsun, in-
sanlar kendi doğru bildiklerinden vazgeçmiyorlar.
Kimlik, bir insanın kendini "tanımlaması", "tarif
ef/nes/'dir. Ve dünya üzerinde her insanın, hepimi-
zin sayısız kimliğimiz vardır. Cinsiyet kimliğimiz,
memleket kimliğimiz, din kimliğimiz, mezhep kimli-
ğimiz, tarikat kimliğimiz, meslek kimliğimiz, okul kim-
liğimiz, bölge kimliğimiz, kent-kasaba kimliğimiz vs.
vs...
Herkes için, bir ya da birkaç kimliği "önemli" ya
da "en önemli'' kimlik olabilir. örneğin kimine göre
"Müslüman" olmak, en önemli kimliğidir. Kimine gö-
re Müslüman ve Sünni olmak en önemli kimliğidir.
Kimisi, Türk olmayı en önemli kimliği sayar. Kimisi
de, "Türk ve Müslüman" olmayı en önemli kimliği sa-
yar. Ve kendince önemli saydığı kimliğin "üst kim-
lik" olduğunu ileri sürer. (Izlediğim açık oturumdaki
konuşmacılar böyle bir yaklaşım içındeydiler.)
Oysaki bir kimliğin, bir ınsan için "önemli" olma-
sı başka bir şeydir, o kimliğin, "üst kimlik" olması
bambaşka bir şey. Üst kimlik demek, "önemli kim-
lik" demek olmadığı gibi, "değerii kimlik" demek de
değildir.
Insanlann "üstkimlikleri", ortak kimlikleridir. Ister
önemli bulun, ister önemsiz bulun; ister değer ve-
rin, ister değer vermeyin.. "ortak" olan kimlik "üst
kimliktir".
örneğin Türkiye'de yaşayan insanlann üst kimlik-
leri, Türkiye Cumhuriyeti'nin "vatandaşı" olmaları ve
ortak "resmi dil Türkçe"i\e anlaşmalandır. Zaten bu
üst kimlik, insanlan anayasal anlamda "Türk" yapar.
Isteyen önemsesin, isteyen önemsemesin.. bizim
üst kimliğimiz TC vatandaşlığıdır. Bir kez daha vur-
gulayayım ki, herkesin "önemsediği" bir başka kim-
liği vardır. Fakat bıreyin onu önemli bulması, o kim-
liği üst kimlik haline dönüştürmez.
Ama kim yaza, kim okuya...
• • •
Günce) politikayla ilgili bir şeyler yazmaya elim
varmıyor. Oyle şeyier oluyor, öyle şeyler söyleniyor
ve öyle şeyler görülüyor ki, "Artık bu kadan da ol-
maz.. " diyemiyorsunuz. Deseniz de, birkaç gün son-
ra "mümkûn değil" dediğiniz şeyler, bakıyorsunuz
mümkün oluvermiş...
Bu sütunda, isim vermemeye çalışınm. Zira ele al-
dığım konularda amacım; polemik yaratmak değil,
sorunlara parmak basmak ve sırasında, aklımın er-
diğince çözüm önerileri üretmek.
Gene bu sütunda, Bülent Ecevifi doğrudan eleş-
tirdiğimi pek hatrlamıyorum. Bunun iki nedeni var.
Birincisi, Bülent Bey'in kınlgan kişıliği ve Türk solu-
na unutulmaz hizmetidir. Eğer Türkiye'de bugün in-
sanlar göğüslerini gere gere "Ben solcuyum" diye-
biliyorlarsa, bunu doğrudan doğruya Bülent Ece-
vit'e borçluyuz. Bir zamanlar Türkiye'de, bir insanın
solcu olduğu "söylentisi" dolaştığı zaman, etrafı bo-
şalırdı. İnsanlar "vebalı" gibi yanından kaçarlardı.
Ikinci neden, DSP içinde, gerçekten çok değer
verdiğim, saygı ve sevgi duyduğum arkadaşlanmın
olması. Sayin Ecevit'i eleştirdığinız zaman, inanıl-
maz derecede üzülüyoriar. Aslında keşke onlar da
bir ortamını bulup eleştirseler...
Bülent Ecevit'in hükümeti kurma görevini üstlen-
mesi beni önce sevindirdi. Zira Sayın Ecevit'in baş-
bakanlığı, Türkiye'ye kazanç sağlar, onur getirirdi.
Fakat Tansu Çiller'in pek de sürpriz olmayan de-
ğerlendirmelerinden sonra, Fazilet Partisi'yie bir ko-
alisyon kuramayacağını ilan ettiğine göre görevi ge-
ri vermesi gerekirdi.
Fakat bunu yapmadı ve garip garip öneriler üret-
meyebaşladı. İHele61 temsilcisiyle hükümeti tek ba-
şına kurmaya talip olmasını anlamak mümkün de-
ğil. Hele hele geçenlerde Samanyolu Televizyo-
nu'ndaki canlı bir söyleşide, "Demokratik geleneği
olan ülkelerde bu türden birgirişimyadırganmaz..."
demedi mi, "Vallahipes..." dedim.
Benim bilebildiğim kadanyla, olağanüstü durum-
lar dışında, böyle bir öneri hiçbir demokratik ülkede
dile getirilmemiştir. "Bizde de olağanüstü durum
var" da diyemezler. Ben kendimi bildim bileli Türki-
ye, benzer koşullarda yaşıyor.
önce, birbirlerinın pısliklerini örtmeye çalışan mer-
kez sağ partilen' aklamak ve bunlan bir hükümet
içinde birleştirmek, sonra parlamentonun çok minik
bir azınlığıyla hükümete tek başına talip olmak ve
Deniz Baykal'ın (bence) makul ve yapıcı önerisini
reddetmek...
Gerçekten çok üzüntü veriyor.
ÖES Damştay'a başvurdu
YÖK'ün disiplin
yönetıııeliğbıe dava
tstanbul Haber Servisi - Öğretim Elemanlan Sendi-
kası (ÖES) Genel Başkanı Prof. Dr. tzzettin Önder,
YÖK'ün, öğretim üyelerinin siyasi ve ideolojik gönlş-
leri nedeniyle üniversiteden uzaklaştınhnasına neden
olan ve akademik unvanlannı kullanmalanm engelleyen
yeni. disiplin yönetmeliğinin iptali ve yürütmenin dur-
dunılması istemiyle Damştay'a dava açtı.
Prof. Dr. tzzettin Önder, YÖK Disiplin Yönetmeli-
ği'nin 12 Eylül sonrası çıkanlandan daha antidemokra-
tik hükümler içermesi nedeniyle iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle dava açtığını söyledi. Önder,
akademik unvanlann geri alınması ve üniversite öğre-
tim elemanı sıfatının ortadan kaldınlmasına neden olan
yönetmeliğin, şahsi haklara açık bir saldın olduğunu
söyledi. Yükseköğretim Kurumlan Yönetici, Öğretim
Elemanı ve Memurlan Disiplin Yönetmeliği'nin 4/g ile
11. maddesinin düzenlenmesine yönelik yürütmenin
durdurulması talebiyle Danıştay 8. Dairesi'ne dava açan
Önder, tüm öğretim elemarüannın 6 Ocak 1999 tarihi-
ne kadar yerel idare mahkemeleri aracılığıyla Danış-
tay'a dava açabileceklerini belirtti.
Başarılı
iletişimcilere
ödülleri
verildi
tstanbul l niversitea (1Ü) tleti-
şim Fakühesi w Panatel-Pana-
sonk işbirliğryle gerçekkştirilen
yanşmada 1998'in başanh iieti-
şimcileri ödüllerini akh. Ödül-
İer; televizyon, radyo. halkla iliş-
kiler, reklamcıhk. yazdı basıa
roman.şiir,araşürma-irjceleme,
mizah. anı, sinema ve özel onur
ödülü dallannda veriML Önce-
ki gün tÜ Fen Fakültesi Konfe-
rans Salonu'nda düzenlenen tö-
rende araşürma-inceleme da-
lında gazetemiz yazan Prof. Dr.
EmreKongar'aödülveriHrken.
onur ödülü de tarihçi Cemal
Kııtay 'a verUdL Törende aynca
çok sayıda gazeteci televizyon
habercisi veprogramcısı ile rad-
yo programcısı da ödüle layık
görüldü.
TEŞEKKÜR
Annemiz
Mary Elizabeth Nadi'nin
hastalığı süresince ve vefatında şefkat ve ilgilerini esirgemeyen
Cumhuriyet Gazetesi yönetimine, yazarlanna ve tüm
çalışanlanna; son anına kadar yanından aynlmayan
Sayın Op. Uzman Dr.
Abdurrahman Besler
ile
Sayın Uzman Dr. Serhad Durnıuş
ve hemşire Sevinç Ozdemir Hanım'a, Medline Acil
Servisi ekiplerine, yardım ve ilgilerini esirgemeyen, çelenk
gönderip bağış yapan, cenazesini de son anına kadar takip eden
tüm dost ve arkadaşlanmıza teşekkür ve saygılarimızı sunanz.
Kızlan NAZİME SUZAN NADİ - MİNA NADİ